Esin'in hamilelik olayı üzerinden 1 ay geçmişti. Dilan ve Baran'ın arası limoniydi. Yine bir sabah vaktiydi. Baran evde değildi. İkizler okuldaydı. Baran onları da giderken okula bırakmıştı. Dilan ise hala uyuyordu. 15 dakika sonra yavaş yavaş uyanmaya başladı. Kendini bir kaç gündür kötü hissediyordu. Ayağa kalktı ama birden başı döndü gözleri karardı. Yavaşça yatağa oturdu. Elini alnına yapıştırdı ve gözünü kapatarak biraz geçmesini bekledi. Daha sonra yavaş yavaş kalktı. Elini yüzünü yıkadı. Mutfağa geçti. Çay suyunu ocağa koydu. Bir kaç parça kahvaltı malzemesini masaya koydu. Bu sefer de midesi bulanmaya başladı. Açlıktan diye düşündü ve ağzına bir kaç parça bir şey attı. Fakat midesi yine bulanmaya başladı. Hemen masadan kalkıp banyoya koştu ve öğürmeye başladı. 15 dakika boyunca istifra etti. İstifrası bitince yavaşça ayağa kalktı. O özür gecesi aklına geldi. Anlamıştı artık hamile olduğunu. Karnına dokundu. Yine de emin olmak için test yapmaya karar verdi. Hemen giyindi ve kimseye görünmeden apartmanın çaprazındaki eczaneye gidip gebelik testi aldı. Eve döndüğünde ise hemen banyoya gidip testi yaptı ve beklemeye başladı. 15 dakika boyunca bekledi. Beklerken de koridorda dört dönüyordu. Nihayet test sonucu belli olmuştu ama Dilan bakmaya korkuyordu. Hamile olmayı hiç istemiyordu. Hele o kadar olaydan sonra... Eline gebelik testini aldı. Gözlerini kapattı, derin bir nefes aldı ve sonuca baktı. Sonucu görür görmez yutkundu. Gözleri doldu. Korktuğu başına gelmişti. Evet Dilan hamileydi. Gözlerinden yaşlar süzüldü. Hiç istemediği bir şey başına gelmişti...
Çaresizce yatak odasına gitti kapıyı kapattı. Hala ağlıyordu. Ne yapacağını bilmiyordu. Yatağa oturdu. Ağlayarak düşünmeye başladı. Bir süre düşündü. Hamileliğini herkesten saklamaya karar verdi. Baran'dan bile... Oturduğu yerden kalktı mutfağa geçti. Bir iki lokma bir şey yemeye çalıştı. Geçmişi düşündükçe kahroluyordu. Şimdi ikisi de hamileydi... Yarım saat sonra bulaşıkları makineye yerleştirip salona geçti. Koltuğa uzanır vaziyette oturdu. Başını yasladı. Sürekli geçmişi düşünüyordu. Nasıl olur da ikisini de aynı dönem hamile bırakırdı? Sinirden titremeye başladı. Gözyaşları boncuk boncuk süzüldü. 5 dakika sonra gözyaşlarını aceleyle eliyle sildi. Çünkü Baran eve giriyordu. Baran elindeki anahtarı ve hırkasını vestiyere astı. Yavaş yavaş salona girdi. Dilan'ı solgun ve düşünceli görünce sordu.
Baran: İyi misin?
Dilan onun bu sorusuna karşılık soğuk bir ses tonuyla cevap verdi.
Dilan: İyiyim!!
Baran: Emin misin? Hiç öyle durmuyorsun da...
Dilan: İyiyim! Merak etme... Ayrıca sen sevgilinin yanına gitmeyecek misin? Neden geldin tekrar?
Baran derin bir sabır ve iç çektikten sonra cevap verdi.
Baran: Hayır! Gitmeyeceğim!... Gitmeyecektim zaten. Nereden çıktı şimdi bu?
Dilan: Hiiiç... Hani hamile ya. Ondan!... Neyse canım ben mi hamileyim sanki? Ne haliniz varsa görün!
Bunu dedikten sonra kalkıp yatak odasına gitti. Kapıyı da hızlıca çarptı. Baran, Dilan'ın ona hala ona kızgın olduğunu bildiği için peşinden gidemedi.
Dilan odaya girer girmez kendini yatağa attı. Tavanı izlemeye başladı. Acaba bebeği aldırsa mıydı? Çünkü o kadar olaydan sonra hele ki o özür gecesinden sonra doğurmayı hiç ama hiç istemiyordu. 1 saat boyunca kara kara düşündü. Bir türlü karar veremiyordu. Kısa bir süre sonra uykuya daldı...
Akşam
Akşam olmuştu. Dilan hala uyuyordu.Bu hamilelik onu çok yormuştu. Onu yoran şey aslında hamilelik değil, geçmişi düşünmekti. En sonunda yavaş yavaş gözlerini açmaya başladı. Hava çok kararmıştı. Yataktan yavaşça kalktı. Terliklerini giydi. İkizler eve çoktan gelmişti ama Baran evde yoktu. İkizler Dilan'ı görünce hemen ona doğru koşup beline sarıldı. Dilan hafif bir şekilde karnına darbeyi almıştı. Biraz canı yanmıştı ama saklamak zorundaydı.
Ömer: Anne biliyoy musum?
Dilan: Neyi bebeğim?
Ömer: Biş şoy ağacı yapıcaaaz.
Dilan: Öyle miiii?
Yusuf i: Ama biz naşıy yapıcaaaaz?
Dilan: O ne demek aşkım?
Yusuf: Bijim aile çok kayabayık... Naşıy yapıcaaaz?
Dilan: Hmmmm haklısın ama öğretmeniniz anlatır bunu size... Hem siz yemek yediniz mi bakalım?
Ömer: Yedik... Babam bije yediydi.
Dilan: Öyle miii? O zaman dişlerinizi fırçalayıp doğru yatağa... Çok geç oldu.
İkizler koşarak denileni yaptı.
Yusuf: Anne bije maşay okuy musun?
Dilan'ın hala hiç hali yoktu.
Dilan: Çocuklar... Ben bugün biraz hasta gibiyim. Yarın okusam olur mu?
Ömer: Oluy... İyi geceley anne!
Yusuf: İyi geceley anne!
Dilan: İyi geceler çocuklar!
Dilan ikizleri yatırıp öptükten sonra yavaşça odadan çıktı.
Yalnız kalmıştı. Koltuğa oturup karnına dokundu ve hafifçe okşamaya başladı.
Ne kadar aldırmayı düşünse de karnındakinin de sevgiye ihtiyacı vardı. Yaklaşık 10 dakika sonra aklına yine o kaza gecesi geldi. Esin'in o söyledikleri... Elinde Baran'ın ona bir doğum gününde hediye olarak aldığı kolye vardı. Ona bakarak birden ağlamaya başladı. O kadar sessiz ağlıyordu ki kalbi acımaya başladı. Bir anda beyninin içinde Esin'in söylediği sözlerden sadece şu kısım yankılanıyordu. "BEN BARAN'DAN HAMİLEYİM!!" Bu kısım yankılandıkça kalbi daha da acımaya başladı. En sonunda dayanamadı. Dizlerini karnına kadar çekti. Başını da dizlerine gömüp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Tam o sırada kapı çaldı. Dilan kafasını kaldırdı. Gözyaşlarını sildikten sonra kapıyı açtı.
Gelen Feride'ydi.
Feride: Dilaaaan iyi misin güzelim?
Dilan bir müddet Feride'ye baktıktan sonra aniden ona sarılıp tekrar ağlamaya başladı. Feride çok şaşırmıştı. Koluna girerek ikisi birlikte salona gitti. Feride Dilan'ı koltuğa oturttuktan sonra önüne diz çöktü ve ellerini tuttu. Dilan hala ağlıyordu.
Feride: Dilaaan... Ne oldu?... Yüzüme bakar mısın?
Dilan: F-Feride ben çok kötüyüm.... Çok kötüyüm!
Feride: Ne oldu? Anlatmak ister misin?
Dilan gözlerini hafifçe sildikten sonra derin bir nefes aldı. Feride'ye söyleyecekti hamile olduğunu. Sonuçta Feride onun hem eltisi hem de kuzeniydi.
Dilan: Feride ben... Ben hamileyim!
Feride: Neeee?... Dilan... Dilan bu çok güzel bir haber.... Baran'ı haberi var mı peki?
Dilan: Yok!... Olmasın da zaten! Senden başka kimse bilmiyor bunu... Feride lütfen.... Lütfen sen de kimseye söyleme!
Feride duruma anlam vermemişti.
Feride: Ama Baran'ın bunu bilmesi hakkı değil mi?
Dilan: Ben... Ben bu bebeği doğurmak istediğimden pek emin değilim ama.
Feride: Tamam.. Şöyle yapalım. Sen bir süre sakla bu durumu. Güzelce, sağlıklı bir şekilde düşün. Ama bana soracak olursan... Bebeği aldırma derim.
Dilan derin bir nefes aldı. Gözündeki yaşları tekrardan sildi.
Dilan: Tamam... Düşüneceğim.
Feride Dilan'a sımsıkı sarıldı. 5 dakika sonra ondan ayrıldı. Onun da gözleri dolmuştu. Gözlerini hızlıca sildi.
Feride: Neyse... Ben eve gideyim. Yağmur evde tek başına kaldı. Uyuyordu. Uyanmadan gideyim ben. Sen de güzelce uyu dinlen.
Feride giderken Dilan ona seslendi.
Dilan: Feride... Teşekkür ederim.
Feride: Rica ederim kuzum.
Feride gittikten sonra Dilan yavaşça ayağa kalktı. Yatak odasına gidip ebeveyn banyosunda elini yüzünü yıkadı. Yatağa geçti. Başını yastığa koyar koymaz uykuya daldı.