@hikayeci.seyma
|
Sabah olmuştu. Evin ablası Duygu, çocuklarıyla birlikte Malikyan konağını ziyarete (kahvaltıya) gelecekti. Herkes uyanmıştı. Balkonda Gökçe, Baran, Hilmi ve Atakan vardı. Ortam gergindi. Evin gelinleri, Zeynep ve Büşra kahvaltı sofrasını hazırlıyorlardı. O sırada konağın kapısı açıldı. İçeri Duygu ve çocukları girdi. Duygu çok olgun bir kadındı. 9 yaşında oğlu Kuzey ve biri kız biri erkek olmak üzere 18 yaşında ikizleri vardı. Sena ve Egemen. Sena, Dilan'ın liseden çok yakın arkadaşıydı. Dayısının Dilan'la zoraki evlilik yapacağını duyunca şok olmuştu. İçeri girince Duygu bütün erkek kardeşlerine sımsıkı sarıldı. Duygu: Ne kadar çok özlemişim sizi. Berk: Valla biz de. Metin: Ablaa... İkizler mi bunlar yoksa? Duygu: Evet. Sena ve Sefa. Atakan: Peki o... Duygu: O da Kuzey. Hilmi: İkizler baya büyümüş yalnız. Atakan: Evet. Duygu Baran'a baktı. Baran çoktan bir yerlere dalıp gitmişti. Duygu onun bu haline acımıştı. Duygu: Baran... Ablacım iyi misin? Baran öyle bir dalmıştı ki Duygu'yu duymamıştı. Berk: Baran! Berk'in seslenmesiyle kendine geldi. Baran: Hıh noldu? Berk: Ablam bir şey sordu. Baran: Noldu abla? Duygu: Nasılsın? İyi misin? Baran: Nasıl olayım abla? Duygu: Oyy oyyy... Babam işte. O sırada Murat geldi herkes sofraya oturdu. Bir kaç dakika sonra Murat Sena'ya döndü. Murat: Sena. Sena: Efendim dede. Murat: Şu Baran dayının Dilan... O senin lisede en yakın arkadaşındı değil mi? Sena:Evet öyleydi, hala da öyle. Noldu? Murat: İyi... Bugün Baran dayın, Metin dayın ve Zeynep teyzenle Dilan'ın yanına gideceksiniz. Dayıların Dilan'ın babası Hasan'ın yanında bekleyecek. Sen de teyzenle Dilan'la konuşacaksınız. Baran sessiz bir şekilde söylendi. Baran: Hala Dilan diyor yaa... Hala Dilan diyor. Zeynep: Baba emin misin? Bak abim istemiyor. Sonuçları kötü olacak. Murat Zeynep'in bu sözü karşısında yemeği yarıda bırakıp Zeynep'e döndü. Murat: Zeyneeep! Abini bekleyecek olursak sittin sene bekleriz kızım. Duygu: Baba iyi hoşta... Sena'yı bu işlere karıştırmasan olmaz mı? Murat: Sena Dilan'ın en yakın arkadaşı diye ikna etmesi daha uygun diye düşündüm ben. Son sözüm de budur... Baran bey itiraz etmek yok. Bugün o eve gidilecek o kadar. Murat kalkıp şirkete gitmişti. Baran yine sinirden bacağını titretmeye başladı. Berk: Yine başladık. Yapma şunu Baran Allah aşkına ya. Sena annesine döndü. Sena: Anne canım hiç gitmek istiyor. Duygu: Kızım deden gitmediğinizi öğrenirse çok kızar. Berk Feride'yi ara. Geleceklerini söyle o da dayısına söylesin. Zeynep: Gitmek zorunda mıyız? Duygu: Az önce ben ne dedim? Metin: Gitmezsek babam bizi topa tutar. Öğle vakti Metin, Baran, Sena ve Zeynep Yorgancı aşiretinin evine gitmek için yola çıktı. DİLANLARIN EVİ Dilan mutfakta işitme engelli kardeşi Toygar ile birlikte oturuyordu. O sırada Dilan'ın halasını kızı Feride heyecanla mutfağa girer. Feride: Duydun mu kız? Dilan: Neyi duydum mu? Feride: Evleniyoruz! Dilan: RUZ derken? Feride: Sen ve ben... Dilan şok olmuştu. Dilan: Sen ve ben mi? Feride: Evet. Dayım seni de beni de iki kardeşe verdi. Dilan: Yok... Olamaz. Babam böyle bir şey yapamaz. Feride: Oldu valla... Ben sevdiğime kavuşuyorum. Elti oluyoruz kız. Var mı daha iyisi? Dilan'ın gözleri dolmuştu. Babası onu ondan habersiz hiç tanımadığı birine vermişti. Dilan: Kimmiş bu? Feride: Adı Baran. Malikyan aşiretinin en küçük oğlu. Amerikada avukatlık okumuş. 22 yaşında. Dilan yaşını duyunca daha da şok oldu. Babası onu kendisinden 4 yaş büyük birine vermişti. Dilan: Yok.. Ben evlenmem. Hayatta olmaz. Feride: Nasıl olmaz Dilan? Dayım duyarsa o zaman ne diyeceksin? Hem birazdan buraya geliyorlar. Dilan: Kim geliyor? Feride: Baran, abisi, kız kardeşi ve yeğeni. Dilan artık son ümidini kaybetmişti. Feride pencereden dışarı baktı. Feride: Geldiler işte! KONAK BAHÇESİ Baran, Metin, Zeynep ve Sena konağın önüne gelmişlerdi. Baran'ın gözleri iyice doldu. Metin, elini Baran'ın omzuna koydu. Metin: Baran... Hadi abicim. Baran abisine baktı, gözlerini sildi. Konağın kapısını çaldı. 5 dakika sonra konağın kapısını hizmetçi açtı. Hizmetçi: Hoşgeldiniz! Buyurun kime bakmıştınız? Metin: Biz Hasan beye bakmıştık. Geleceğimizden haber vardı. Malikyan konağından geldiler derseniz anlar. Hizmetçi: Tamam siz burada bekleyin ben haber vereyim. Hizmetçi 5 dakika sonra geldi. Hizmetçi: Buyurun Hasan Bey sizi bahçede bekliyor. İçeriye girdiler. Dilan'ın babası Hasan onları bekliyordu. Onları görünce ayağı kalktı. Hasan: Ooo Hoşgeldiniz. Metin: Hoşbulduk Hasan amca. Hasan: Damat hoşgeldin! Baran önce Hasan'a sonra abisine baktı. Baran: Hoşbuldum Hasan amca! Hasan: Kızlar, Dilan evde siz geçin isterseniz. Sena ve Zeynep istemeye istemeye hizmetçiyi takip etti. Salona geçtiler. Hizmetçi Dilan'ı çağırmaya gitti. Sena: Benim içime hiç sinmiyor bu teyze. Zeynep: Valla benim de. Birkaç dakika sonra Dilan geldi. Sena'yı görünce daha da şaşırdı. Dilan: Sena! Senin ne işin var burada? Sena gerilmişti. Yutkundu. Sena: B-Baran benim dayım... Dilan birden ağlayarak Senaya sarıldı. O kadar çok ağlıyordu ki kızların da gözleri dolmuştu. Onlara kalsa evlenme diyecekti ama Murat'ın kesin emri vardı. Dilan ağlayarak konuşmaya başladı. Dilan: Ben evlenmek istemiyorum. Hele ki tanımadığım biriyle... Ne olur bana yardım edin. Babamla konuşun. Dilan istemiyor diyin. Sena ve Zeynep birbirine baktı. Sena söze başladı. Sena: Dilan biz de bu zoraki evliliklere karşıyız fakat... Dedem tutturdu "Baran evlenecek!" diye. Nuh diyor başka bir şey demiyor. Zeynep: Bak Dilan... Eğer abimle evlenirsen ve sıkıntı yaşarsan biz daima senin yanındayız. Dilan bir an Zeynep ve Sena'ya baktı. Dilan: Ben evlensem ne olacak? Ben sevdim diyelim. Baran abi... O da istemiyor. Sena: Evet ama mecbur kalıyor bu evliliğe. Hem sen kabul etmezsen Hasan amca ne diyecek? Dilan: Bilmiyorum Sena bilmiyorum... O sırada Feride içeri girmişti. Feride: Hoşgeldiniz kızlar. Sena: Hoşbulduk Feride abla. Zeynep: Hoşbulduk. Feride: Dilan! Dayım kahve yapıp dışarıdakilere götürmeni istiyor. Dilan istemeyerekte olsa kahve yapıp dışarıya götürdü. Dışarıda Hasan, Metin ve Baran vardı. Dilan kahveyi dağıttı. İçeriye geçti. Azda olsa Baran'ı görünce kalbi çarpmıştı. Ama Baran için öyle değildi. Hasan kahvesinden bir yudum aldı. Metin'e döndü. Hasan: İki evlilik yapan sen misin? Metin ne diyeceğini bilemedi. Metin: Hayır benim bir küçüğüm. Hasan: İyi iyi... Şimdi şöyle yapacağız. Feride'yi istemeye geldiğiniz gün Dilan'ı da istersiniz. Hemen bir imam nikahı kıyarız. 1 hafta sonra da düğün olur. Fazla beklemenin anlamı yok. Siz için de uygunsa tabi... Baran kendini zor tutuyordu. Metin Baran'ın bu halini anlayıp masanın altından elini tutmaya başladı. Abisinin elini tutması Baran'ı az da olsa rahatlatmıştı. Derin bir nefes aldı. Metin: Babam da tam olarak böyle düşünüyordu Hasan amca. Biz bunu babama iletiriz de Baran bu duruma ne diyecek? Baran kısa bir süreliğine gözlerini kapatıp açtı. Abisine baktı ve konuştu. Baran: Benim için de u-uygundur Hasan amca. Konuşması bittikten sonra derin bir nefes daha alır. Metin Baran'ın bu sıkıntılı halinden kurtulması için araya girdi. Metin: Hasan amca biz kalkalım malum yarın isteme var. Hazırlık yapılacak. Bir kaç yere de uğramamız lazım. Geç olmadan gidelim biz müsaade edersen. Hasan: Tabi tabi müsaade sizin. Metin: Kızlar... Hasan: Hatice kızları çağırabilir misin? Hizmetçi: Tabii Hasan bey. Hizmetçi kızları çağırmaya gitmişti. Kızlar ise Dilan'ı bir şekilde ikna etmişlerdi ama bu ikna etme hala içlerine bir sıkıntı vermişti. Hizmetçi: Kızlar gidiyorsunuz. Sizi çağırıyorlar. Sena kalkıp Dilan'a sarıldı. Sena: Dilan hadi görüşürüz. Kendine iyi bak. Dilan: Tamam. Güle güle. Kızlar bahçeye çıktılar. Baran ve Metin ayağa kalkmış onları bekliyordu. Kızlar gelince kapıya yöneldiler. Hep birlikte arabaya bindiler. Araba Baran'ın ağzını bıçak açmıyordu. Gözleri dolu dolu dışarıyı izliyordu. Metin: Baran iyi misin? Baran derin bir nefes alıp abisine baktı. Gözleri dolmaktan kıpkırmızı olmuştu. Metin onun bu halini görünce acımıştı. Arabayı hemen dağlık bir araziye çekti. Metin: İçinde kalmasın. Baran aceleyle arabadan inip bağırarak ağlamaya başladı. Birden yere çöktü elleriyle yüzünü kapatarak ağlamaya devam etti. Zeynep onu gördükçe gözleri dolmaya başladı. Kalbi acıdı. Gözlerinden yaşlar süzüldü. Metin arabadan indi. Baran'ın yanına oturdu. Ona sarıldı. Yarım saat böyle geçti. En sonunda Baran ağlamayı bıraktı. Metin: İyi geldi mi? Baran gözyaşlarını sildi yere odaklandı. Baran: Hala kalbim acıyor abi... Metin: Geçecek kardeşim bu günler de geçecek.... O sırada Zeynep arabadan indi. Usulca gidip Baran'a sarıldı. Üç kardeş bir süre sarıldılar. Sonra toparlanıp arabaya geçtiler. Sena uyumuş kalmıştı. Eve gidene kadar tek kelime konuşmadılar. Sena'yı evine bıraktılar. Baran'ın ağlamaktan gözleri şişmişti. Eve geldiler. Anneler balkonda oturuyordu. Şükran Baran'ın bu halini görünce telaşlandı. Şükran: Baran oğlum! İyi misin annem? Baran annesine baktı. Gülümsemeye çalıştı. Baran: İyiyim annem. İyiyim. Şükran: Gözlerin... Gözlerin şiş. Baran: Önemli mi? Şükran: Önemli olmaz olur mu yaa? Baran hiç birşey demeden odasına gitti. Şükran bu sefer Metin'e döndü. Şükran: Hasan bey ne dedi? Metin: Yarın Berk'e kız istemeye gittiğimizde Dilan'ı da isteyecekmişiz. Orada hemen bir imam nikahı kıyılacakmış. 1 hafta sonra da düğün olsun dedi. Şükran çaresizce divana oturdu. Kara kara düşünmeye başladı. Bir oğlu sevdiği ile evlenirken diğer oğlu zoraki evlilik yapmak zorunda kalıyordu. Ayağa kalktı ama şiddetli bir şekilde başı dönmeye başladı, gözleri karardı. Onu tutan, kuması Filiz oldu. Filiz: Şükran! Şükran iyi misin? Metin içeriden kolonya ve su getir. Metin koşarak içeriden kolonya ve su getirdi. Şükran bayılmıştı. Filiz kolonyayı ellerine döküp Şükran'ın yüzüne sürmeye başladı. Şükran bir kaç dakika sonra kendine gelmeye başladı. Filiz suyu alıp Şükran'a içirdi. Filiz: İyi misin? Şükran: Bilmiyorum Filiz. Kalbim çok yorgun. Ruhum çok yorgun. Baran'la Murat arasında kaldım. Filiz: Şükran çok zor biliyorum ama Murat'ı da biliyorsun. Bir şeye taktı mı o olacak. Şükran bir şey diyemedi. Filiz onu odasına çıkardı. Kendisi de odasına geçti. Zeynep odasına çıkmıştı odada sadece Gökçe vardı o da kitap okuyordu. Zeynep'in geldiğini görünce kitabı bıraktı. Gökçe: Noldu Zeynep? İkna ettiniz mi? Zeynep üstünü değiştirdi yatağına uzandı. Zeynep: Zor olsa da ikna ettik... Yarın Berk abime kız istemeye gittiğimizde Dilan'ı da isteyecekmişiz. Orada hemen imam nikahı kıyılacakmış. Bir hafta sonra da düğün. Gökçe: Baran ne diyor bu duruma peki? Zeynep: El mecbur kabul etmek zorunda kaldı. Zeynep dağlık arazide olanları Gökçe'ye anlattı. Gökçe Baran'la her ne kadar anlaşamaz kavga etse de kardeşinin bu durumuna üzülüyordu. Zeynep'in anlattıklarından sonra gözleri doldu. Zeynep olanı farketti. Zeynep: Ağlıyor musun sen? Gökçe elleriyle gözlerini hızlıca sildi. Gökçe: Ne ağlaması canım? Ağlamıyorum. Zeynep Büşra'nın olmadığını farketti. Zeynep: Abla Büşra nerede? Gökçe: Senin çalıştığın hastaneye iş görüşmesine gitti. Zeynep: Yaaa umarım kabul olur. Gökçe: Umarım... Zaten gelir şimdi. Tam o sırada Büşra odaya girmişti. Yüzünden düşen bin parçaydı. Zeynep ve Gökçe hemen onu soru yağmuruna tutmaya başladılar. Gökçe: Büşra noldu ablacım? Kabul edildin mi? Zeynep: Büşra cevap versene! Olmadı değil mi? Olmadı. Büşra birden gülümsemeye başladı heyecanla ayağa kalktı. Büşra: Ablalarım karşınızda hemşire Büşra Malikyan! Kabul edildiiiim... Zeynep ve Gökçe haberi duyar duymaz Büşra'ya sarıldılar. 3 kız kardeş çok tatlılardı. Büşra: Zeynep abla artık aynı hastanede olduğumuza göre nerde ne var bana yardım edebilirsin. Zeynep: Ederim tabiii... Akşam Yemeği Akşam olmuştu. Herkes Murat'ın eve gelmesini bekliyordu. Hafif bir ortam gergindi. Büşra hemşireliğe kabul edildiğini ablalarından başka kimseye söylememişti çünkü müjdeyi yemekte verecekti. Birkaç dakika sonra Murat geldi. Herkes sofraya oturdu. Gelinler içerideki masaya oturmuşlardı. Murat: Eeee ne yaptınız bugün? Büşra? Diğerleri? Diğerleri dediği Baran, Metin ve Zeynepti. Ortam bir tık daha gerilmişti. Büşra ortamın gerginliğini farkedip müjdeyi vermeye başladı. Büşra: Baba... Ben... Hemşireliğe kabul edildim!! Murat: Yaaa canım prensesim benim... Çok sevindim. Hangi hastane? Büşra: Zeynep ablamın çalıştığı hastane. Murat: Öyle mi? Ne güzel. Ne güzel... Eee sizler ne yaptınız? Gittiniz mi? Metin Baran'ın cevap vermesini beklemeden lafa girdi. Metin: Gittik baba, gittik. Olumlu sonuçlar aldık. Murat: Ne gibi? Zeynep: Dilan'ı ikna ettik. Baran baya baya gerilmişti. Kalbi çarpmaya başladı. Sakin olmaya çalışıyordu. Murat ona baktı umursamadan devam etti. Murat: Sonuç? Metin de gerilmişti. Metin: "Feride'yi istemeye geldiğiniz gün yani yarın Dilan'ı da istersiniz. Hemen bir imam nikahı kıyarız. 1 hafta sonra da düğün olur. Fazla beklemenin anlamı yok." dedi. Murat istediği cevabı almış gibi gülümsedi. Keyfi yerine gelmişti. Murat: İyi ne güzel. O zaman yarın çifte isteme var. Atakan bu gergin ortamdan çok sıkılmıştı artık. Baran'ın bu hallerini görünce daha da üzülüyordu. Atakan: Baba bu kadar çok mu istiyorsun oğlunun istemediği biriyle zorla evlenmesini? Herkes şok olmuştu Atakan'ın bu sorusuna. En çokta Murat. Murat: Anlamadım Atakan? Atakan babasının gözlerindeki ateşi görünce soruyu tekrar sormaktan vazgeçti. Atakan: H-hiiiç babaa... Murat masadan kalktı. Murat: Uyuyan uyusun uyumayan uyumasın... Yarın işlerimiz olduğunu da unutmasın. Hadi Şükran biz yatalım. Filiz sen de yat... Şükran ve Filiz Muratın peşinden gitti. Gelinler çok yorulduğu için erkenden uyumuşlardı. Balkonda 9 kardeşin 8 i kalmıştı. Etrafta sessizlik oluştu. Sessizliği ilk bozan Hilmi oldu. Hilmi: Artık bunun geri dönüşü hiç yok... Baran: Olsa şaşardım zaten. Biraz daha sesini yükseltti. Baran: OLSA ŞAŞAR... Metin eliyle Baranın ağzını kapattı. Metin: Baran şimdi değil abicim. Şimdi değil. Baran: Ne zaman peki abi? Ben evlenip çoluk çocuğa karışınca mı? Metin cevap veremedi. Baran haklıydı sonuçta. Gökçe Baran'ın yanına gitti yanına oturdu. Baran Gökçeye baktı. Baran: Hayırdır? Yine üstüme mi geleceksin? Yine beni mi suçlayacaksın? Söylesene Gökçe!! Gökçe hiç bir şey demeden Baran'a sımsıkı sarıldı. Uzun zaman olmuştu böyle sarılmayalı. Ağlamaya başladı. Gökçe: Seni böyle görmeye dayanamıyoruz. Ama elimizden de bir şey gelmiyor. Babama ne dersek diyelim yine kendi bildiğini yapacak. Bizi affet. Baran Gökçe'nin bu halini görünce dayanamayıp o da ağladı. İki akran kardeşin sarılmasını gören diğerleri kendilerini zor tutuyorlardı. 15 dakika boyunca böyle sürdü. Herkesin uykusu geldi. Bir kişi hariç o da Baran... |
0% |