Dilan ile Baran evleneli 5 ay olmuştu. Araları çok az da olsa ısınmıştı. Baran'da bir değişiklik yoktu. Ama Dilan... Dilan 5 ay içinde iyice kilo almıştı. İştahı çok açılmıştı. Bu durum görümcelerinin gözünden kaçmamıştı. Özelikle Zeynep'in.
Zeynep: Siz de farkettiniz mi? Dilan 5 ay içinde kilo aldı. Yemeyen kız acayip bir şekilde yemeye başladı.
Gökçe: Eee Zeynep?
Zeynep: Acabaaa. Hamile olabilir mi?
Gökçe: Saçmalama Zeynep. Baran'la Dilan o geceden sonra hiç birlikte olmamış ki..
Zeynep: Ne bileyim ya? Belki de yanılıyorumdur.
Öğle yemeği vakti olunca hep birlikte yemek yemeğe başladılar. Dilan yine iştahlı bir şekilde yiyordu. Onun bu halini gören Baran şok oldu.
Baran: Dilan biraz yavaş ye.
Dilan duymuyordu. Baran iyice sinirlendi.
Baran: Dilan yavaş ye! Az ye! Kilo aldın!
Şükran bu sözleri duyunca Baran'ı dürttü.
Şükran: Baran....
Dilan bu sözler karşısında durdu, yemeği bırakıp hiç bir şey demeden odaya gitti. Şükran Baran'a çok kızmıştı.
Şükran: Baran yaptığını gördün mü? Niye öyle şey dedin?
Baran biraz pişman olmuştu. Masadan kalktı. Ayakkabılarını giydi aşağı indi.
Dilanların Odası
Dilan odaya girdi. Yatağın üstüne oturdu. Oturmakta bile zorlanıyordu. Kendini odadaki aynada görünce yavaşça ayağa kalktı. Aynanın önüne geçti. Kendini incelemeye başladı. Evet kilo almıştı. Göbeği, yanakları, kalçası... Hepsi şişmişti. Ama Dilan yemek yeme konusunda son zamanlarda kendini durduramıyordu. Yatağa tekrar oturdu. Kara kara düşünmeye başladı. Neden şişmişti böyle? 15 dakika boyunca düşündü. 15 dakika sonra kafasını aniden kaldırdı. Hayır böyle bir şey mümkün değildi. Baran'la o ilk geceden sonra hiç birlikte olmamışlardı. Dilan daha sonra 5 aydır regl olmadığını hatırladı. Kendi kendine şöyle dedi.
Dilan: Hayır ya hayır. Böyle bir şey asla mümkün değil.
İçine git gide daha da kurt düşmeye başladı. Dilan sonunda dayanamadı, elbise dolabını açtı. Çantasının içinden evlenirken, ne olur ne olmaz diye koyduğu gebelik testini çıkardı. Elinde evirdi çevirdi. Başka çaresi yoktu. Hiç değilse içindeki şüphe gitmeliydi. Dilan banyoya gitti. 10 dakika sonra banyodan çıktı. Evet, gebelik testini yapmıştı. Geriye kalan sadece beklemekti. Yatağa oturdu. Beklemeye başladı. Bir yandan da söyleniyordu.
Dilan: Nolur pozitif çıkmasın ya. Pozitif çıkarsa, Baran öğrenirse kıyamet kopar. Zaten aramız yeni yeni ısınmaya başladı. Nolur nolur nolur.
10 dakika sonra Dilan dayanamayıp gebelik testini eline aldı. Bakmaya korkuyordu. En sonunda cesaretini toplayıp gebelik testine baktı. Bakmasıyla hafif bir çığlık atması bir oldu. Kapı tıkırdatıldı ve açıldı. İçeri giren Zeynep'ti. Dilan'ın çığlığı onu korkutmuştu.
Zeynep: Dilan ne oldu? Niye çığlık attım?
Dilan şoklar içindeydi. Konuşmuyor dakikalarca elindekine bakıyordu. Zeynep daha da meraklanmıştı. Hemen gidip Dilan'ın yanında diz çöktü. Elini tuttu.
Zeynep: Dilan ne oldu söylesene.
Dilan Zeynep'e döndü. Elindeki gebelik testini gösterdi. Zeynep gebelik testine baktı. Evet pozitifti. Dilan hamileydi. Zeynep önce şok oldu ama bu şokun yerini kısa sürede gülümseme aldı. Zeynep: D-Dilan sen.. Sen hamilesin...
Dilan'ın gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. Bu gözyaşlar sevinç gözyaşları mıydı yoksa korku gözyaşları mıydı o da bilmiyordu.
Dilan: E-Evet.
Zeynep'in aklına bir şeyler takılmıştı.
Zeynep: Dilan... Sen hiç mi hissetmedin bunu? Yani hiç değilse karnındaki kıpırtıyı hissetmedin mi?
Dilan: Hayır.. Yani hissettim de ben bu kıpırtıyı mide sandım.
Zeynep: Peki hiç mi belirtin olmadı?Reglin de gecikmiştir senin.
Dilan: Belirtim sadece mide bulantısı oldu ama ben midemi üşütmüşümdür diye umursamadım. Reglim zaten düzensizdi benim.
Zeynep: Anlıyorum... Abime söyleyecek misin?
Dilan bir an düşündü. Başka çaresi yoktu.
Dilan: Evet söyleyeceğim ama önce doktora gitmem gerekiyor. Kızlara da söylemek istiyorum şimdi. Onları çağırır mısın?
Zeynep, Büşra ve Gökçe'ye mesaj atarak çağırdı. Odaya geldiklerinde Zeynep direk Dilan:ın gebelik testini gösterdi.
Gökçe: Ohaa... Şaka mı bu?
Büşra: Şimdi biz yeniden mi hala oluyoruz?
Zeynep: Evet... Ben şimdi bir arkadaşımı arıyorum randevu alıyoruz ve gidiyoruz.
Dilan: Tamam ama siz de gelin... Gökçe, Büşra ve Zeynep.
Gökçe: Merak etme.
Zeynep arkadaşı Meryem'i aradı, randevu aldı.
Zeynep: Hadi madem. Hazırlanın. Bizi bekliyor.
Büşra: Bir dakika bir dakika... Annelere ne diyeceğiz? Abimler de aşağı da.
Zeynep abilerinin aşağıda olduğunu duyunca aşağı indi. Birinin onları götürmesi gerekiyordu. Bu da olsa olsa Berk abisi olabilirdi.
Zeynep: Berk abi bir dakika gelebilir misin? Özel de...
Berk şaşırdı. Zeynep'in yanına geldi.
Berk: Ne oldu Zeynep?
Zeynep: Abi... Dilan... Hamile.
Berk: Ne?
Zeynep: Bağırma ya... Randevu aldım. Bizi randevuya götürebilir misin? Şimdi.
Berk: Tamam... Da Annelere ne diyeceksiniz?
Zeynep: Dilan'ın çarşıda işleri varmış. Bizim de onunla eşlik etmemizi istedi. Deriz.
Berk: Tamam o zaman.
Dilan heyecanlanmıştı. Biraz da korkuyordu. Hazırlandılar, arabaya binip doktora gittiler.
Hastane
Randevu sırası Dilana' gelmişti. Hemşire seslendi.
Hemşire: Dilan Malikyan!
Dilan gerilmişti. Içeri girdiler. Meryem onları gülümseyerek karşıladı.
Meryem: Hoşgeldiniz! Dilancım uzan bakalım. Bebeğe bakalım.
Dilan uzandı. Karnını açtı. Meryem Dilan'ın karnına jel sürdü. Aleti aldı karnında gezdirmeye başladı.
Meryem: Bakalım... Bebek nasılmış? Bu aylarda cinsiyeti de belli olur. Cinsiyetini de öğrenirsin.
Dilan derin bir nefes aldı. Zeynep'in elini tuttu. Meryem aleti gezdirdi. Gezdirdikçe şok oldu. Dilan'ın karnında 1 değil tam 2 tane bebek vardı. Evet Dilan ikizlere hamileydi.
Dilan: Bebeğim nasıl? İyi mi?
Meryem gülümsedi.
Meryem: Bebeğin değil, bebeklerin Dilan... Gayette sağlıklılar merak etme.
Dilan ve odadakiler şok oldu. İkiz bebek haberini kimse beklemiyordu.
Dilan: İ-ikiz mi?
Meryem: Eveet... Cinsiyetlerine de bakalım mı?
Dilan'ın gözleri doldu. Artık korkmuyordu.
Dilan: Evet lütfen...
Meryem biraz daha gezdirdi aleti. 5 dakika sonra Dilan'a döndü.
Meryem: Dilancım... 2 tane erkek ikiz bebeğin olacak. Tek yumurta ikizi hem de...
Dilan ve diğerleri daha da şaşırdı. Meryem ultrason fotoğrafını da çıkarıp Dilan'ın eline verdi.
Meryem: İşte bu da fotoğrafları... 22 haftalık hamilesin Dilan.
Dilan elindeki ultrason fotoğrafına baktı. Bebekler çokta büyüktü. Anne olacağı için o kadar mutluydu ki. Bunu Baran'a nasıl söyleyeceği umrunda bile değildi. Toparlanıp eve döndüler. Eve döndüklerinde Baran ve Metin bahçede oturup kahve içiyorlardı.
Baran: Siz nereden geliyorsunuz?
Gökçe: Hiiiç... Dilan'ın çarşıda işleri varmış. Bizi de yanında eşlik etmemiz için götürdü.
Baran pek inanmamıştı.
Baran: Emin misiniz? Dilan?
Gökçe: Sana yalan borcum mu var be?
Baran: Ben Dilan'a soruyorum.
Dilan: Evet. Doğru söylüyor.
Baran: İyi bakalım... Büşra sen burada kal.
Büşra şaşırmıştı. Biraz da korkmuştu. Kızlar gittikten sonra Baran Büşra'ya sordu.
Baran: Diyetisyene mi gittiniz?
Büşra: Abii...
Baran: Ama yani...
Metin: Ya tamam öfff... Büşra sen git kardeşim. Boşver onu.
Büşra biraz uzaklaştıktan sonra kendi kendine söylendi.
Büşra: Akşam görürsün sen nereye gittiğimizi.
Akşam
Akşam yemekte bir sessizlik vardı. Dilan yine iştahlı iştahlı yemek yiyordu. Duygu onun bu halini görünce dayanamadı.
Duygu: Dilan yavaş ye boğulacaksın. Sanki içinde başka biri varmışta onu da besliyormuşsun gibisin.
Bunu gülerek söylemişti. Baran ablasına bakıyordu. Bir yandan da su içiyordu. Dilan yemeğini yarıda bırakıp herkese baktı. Tam zamanıydı söylemenin.
Derin bir nefes aldı.
Dilan: Evet içimde biri var, hatta bir değil iki kişi var. Evet onları besliyorum.
Bu sözlerden kimse birşey anlamamıştı. Dilan bir nefes daha alıp devam etti.
Dilan: Ben... Hamileyim hem de tek yumurta ikizi erkek bebeklere...
Dilan bunu tek çırpıda söylemişti. Baran'ın tepkisini merak etmişti. Baran bunu duyar duymaz ağzındaki suyu fışkırttı. Öksürmeye başladı.
Baran: Öhöm öhöm öhöm! Nee?
Dilan: Baba oluyorsun...
Baran baya bi şaşırmıştı. Nasıl mümkün olabilirdi böyle bir şey? Hiç bir şey demeden masadan kalktı. Bahçeye indi. Bir yandan da hafif hafif bir şeylere vuruyordu. Filiz, Metin'e kaş göz işareti yaptı. Metin hemen aşağı indi. Dilan tepkisini anlamıştı. O da bir şey demeden odasına gitti. Baran çok değişik duygular içindeydi.
Metin: Sevinmedin mi?
Baran: A-ama nasıl olur? Ben daha evliliğe alışamadan... Hem... Biz o geceden sonra hiç birlikte olmadık ki....
Metin: Bazı şeyler tek seferde oluyormuş demek ki Baran. Düşünsene babam bu seferde çocuk için zorlasaydı seni o zaman daha mı iyi olurdu?
Diğer abileri de oradaydı.
Hilmi: Hem... Şükran anneye birilerinin babaanne demesi gerekiyordu. O da senin çocukların olacak.
Baran: Bir şey soracağım... Berk sizin neden olmadı? Biz aynı anda evlenmedik mi seninle?
Berk bu soruyu beklemiyordu.
Berk: Şeeey... Biz... Korunuyoruz.
Baran: Al işte akıllı adamın hali bir başka oluyor.
Atakan: Sen şimdi kabullenmeyecek misin bebekleri?
Baran: Ben öyle bir şey demedim. Sadece... Biraz zaman alacak.
O sırada yağmur atıştırmaya başlamıştı.
Atakan: Beyler hadi içeri... Yoksa hasta olacağız.
Hep birlikte eve girdiler. Herkes odasına gitti. Baran odaya girdiğinde Dilan çoktan uyumuştu. Baran da Dilan'ın üstünü örtüp kanepesine yattı.
Gece 00.00
Dilan gece gök gürültüsüyle uyandı. Küçüklükten beri korkuyordu bu sesten ama şimdi korkmanın sırası olmadığını düşündü. Yatağa geri yattı. Uyumak istedi ama şimşekler ard arda çakınca çığlık atmak zorunda kaldı. Gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Onun çığlığına Baran uyanmıştı. Dilan'ın yanına gitti.
Baran: Dilan... İyi misin?
Dilan: Baran... Korkuyorum. Çok korkuyorum...
Baran Dilan'ın bu haline çok üzülmüştü. Sonuçta karnında kendi çocuklarını taşıyordu. Saçlarını okşamaya başladı.
Baran: Korkma ben buradayım... Sadece gök gürültüsü. Hadi sen yat...
Dilan biraz olsun rahatlamıştı. Yatağa yattı. Baran da kanepeye dönüyordu ki tekrar bir şimşek çaktı. Dilan dayanamadı.
Dilan: Baran yanımda yat lütfen... Benim için değil, karnımdakiler için.
Baran bir an duraksadı. Biraz düşündü. Sonra yatağa yatmaya karar verdi. Kanepeden yastığını alıp yatağa koydu. Usulca yatağa girdi ve yattı. Ne yapacağını bilmiyordu. Öylece kalakaldı. Daha sonra fena bir şekilde gök gürledi. Dilan o anki korkunun refleksiyle Baran'a sokuldu ona sımsıkı sarıldı. Baran o an ne yapacağını bilemedi. O da en sonunda Dilan'a sımsıkı bir şekilde sarılmak zorunda kaldı. Çünkü onun yanında olduğunu hissettirmesi gerekiyordu. Bir müddet sonra öylece uyuyakaldılar.
Sabah
Sabah Zeynep, Büşra ve Gökçe onların bu halini izliyordu. Odanın kapısı aralık kalmıştı. Sessiz olmaya dikkat ediyorlardı.
Büşra: Ya Zeynep abla! İtmesene!
Zeynep: İtmiyorum Büşra..
Gökçe: Şşşt! Sessiz olun uyanacaklar şimdi.
Zeynep: Çok güzel uyuyorlar yaaa...
O sırada aşağı inmekte olan Hilmi onları gördü. Yanlarına gidip sessizce fısıldadı.
Hilmi: Şşşt! Ne yapıyorsun?
Kızların ödü kopmuştu.
Gökçe: Abi yaaa.. Asıl sen ne yapıyorsun? Ödümüz çıktı yaaa.. Offf.
Hilmi: Utanmıyor musunuz milletin odasını gözetlemeye?
Büşra: Ama abiii... Baksana Baran abimle Dilan'a...
Hilmi: Normal bir şey bu. Onlar evli değiller mi?
Zeynep: Onlar için normal değil abi.
Hilmi: Tamam bu kadar yeter! Hadi çekilin.
Baran seslere uyanmıştı. Dilan hala yanında yatıyordu. Birbirlerine sımsıkı sarılmış şekilde yatıyorlardı. Yavaşça kalktı. Dilan'ın üstünü örttü dışarı çıktı. Karşısında kardeşlerini ve abisini görünce şaşırdı.
Baran: Sizin ne işiniz var burada?
Büşra: Siz birlikte mi uyudunuz?
Baran: Gördünüz işte Büşra. Daha neyi soruyorsun?
Zeynep: Ama çok tatlıydınız.
Baran biraz utanmıştı. Ama durumu hemen toparladı.
Baran: Sadece 1 gecelikti....
Hilmi: En son da sadece bir gecelik dedin ne oldu?
Baran: Ya abi yaaa... Amaaa...
Hilmi: Hadi hadi... Hem bugün babam gelecek. Belki bu haberlerine sevinir senin.
Baran bir an duraksadı. Kızlara ve abisine baktı.
Baran: Sanmıyorum abi ama...
Bahçeye çıktılar. Şükran Baran'ı yanına çağırdı. Biraz da Filiz'e nispet yapacaktı. Sesli sesli konuşmaya başladı.
Şükran: Oğluşum benim! Genç baba oluyorsun! Baban bunu duyunca çok ama çok sevinecek!
Filiz kendi kendine gülümsedi. Şükran kiminle yarıştığını unutmuştu sanki. Ama gelin görünki evlatlarının anlamadıkları bir şey vardı. O da daha dün araları iyi olan kadınlar bugün neden düşman gibi birbirlerine laf sokma peşindeydi? Ben söyleyeyim... Nedeni dün gece Filiz ve Şükran arasında yaşanan koca kavgasıydı.
Baran: Anne ne oluyor?
Şükran: Nasıl ne oluyor oğluşum?
Baran: Anne birincisi bana oğluşum diyip durma! İkincisi... Sen Filiz anneye nispet mi yapıyorsun yoksa bana mı öyle geliyor?
Zeynep: Aaa. Şükran anne? Aşk olsun. Annemin ne suçu var?
Şükran: Hiç bir suçu yok Zeynepciğim. Annen zaten hep masum. Şükran annen hep suçlu.
Filiz: Şükran! Çocukların yanında tartışmayalım istersen?!
Şükran: Burada çocuk yok Filiz. Zaten tartışmaya da gerek yok.
Kızlar birbirine baktı. Annelerinin arasında bir şey geçmişti ama anlamamıştı.
Gökçe: Eee şey... Hadi biz kahvaltı hazırlayalım kızlar. Bizim oğlanlar yine atışa gideceklermiş.
Baran Hilmi'ye döndü.
Baran: Atışa mı gidilecek yine?
Hilmi: Evet.
Kızlar 1 saat içerisinde kahvaltıyı hazırlamıştı. Herkes uyanmıştı. Dilan hariç... Gökçe balkona çıktı. Baran'a şöyle bir baktı.
Gökçe: Baran.
Baran: Efendim.
Gökçe: Kahvaltı hazır. Dilanı uyandırır mısın?
Baran bir an Gökçe'ye baktı. Bir şey demeden kalktı. Odaya gitti.
Baranların Odası
Baran odaya girdiğinde Dilan uyuyordu. Bir müddet Dilan'ı izledi. Ne de güzel uyuyordu. Melek gibi. Hamilelik ona çok yakışmıştı. Baran'ın bir an kalbi aşkla çarptı. Galiba yavaş yavaş Dilan'a aşık olmaya başlıyordu. Biraz daha uyuması için onu seyretmeye devam etmişti. En sonunda dayanamayıp yanına usulca gitti. Eliyle saçlarını yavaşça okşamaya başladı. Derin bir nefes aldı ve Dilan'ı yanağından öptü. Dilan onun bu öpücüğüyle uyanmıştı. Baran'a baktı gülümsedi.
Dilan: Günaydın Baran.
Baran biraz utanmıştı. Gözlerini kaçırdı. Kekelemeye başladı.
Baran: G-günaydın. Şeyyy... Kahvaltı hazır da...
Dilan onun bu haline içinden gülmüştü.
Dilan: Tamam tamam geliyorum. Hadi sen git. Ben de bir kendime geleyim.
Baran: Tamam. Şey... Bir şey olursa seslenirsin.
Dilan: Tamam.
Baran odadan çıkmıştı. Dilan onun arkasından uzun bir süre gülümsedi. Sonra kalkmaya çalıştı. İkiz hamilelik, hamile olduğunu öğrendiği ilk günden zor gelmişti. Bir değil tam iki kişiyi taşıyordu sonuçta. Yavaşça kalktı banyoya girdi, elini yüzünü yıkadı. Üzerini değiştirdi. Balkonun yolunu tuttu.