Birkaç gün sonra
Bir cuma sabahıydı... Kafede Gökçe, Berk ve Baran'dan başka hiç kimse yoktu. Berk kafede yemek yiyordu. Baran ve Gökçe ise kahve içiyordu. Ortalık çok sessizdi.
Sessizliği ilk bozan Berk oldu.
Berk: Ben bir karar aldım.
Gökçe ve Baran bunun üzerine merakla başını kaldırdı. Berk devam etti.
Berk: Anıl'la sizin ilişkinize karışmayacağım bundan sonra.
Gökçe: Zahmet oldu Berk?!
Berk yemeğini yemeye devam etti. Bir kaç dakika sonra tekrar konuşmaya başladı.
Berk: Bu arada çok kilo almışsın. Dikkat et!
Gökçe bu söz üzerine bozulmuştu. Onu farkeden Baran Berk'i uyardı.
Baran: Öyle denir mi lan kıza?
Berk yemeğini yemeye devam ediyordu.
Baran: Diyetisyene git denir.
Berk: Yaniiii :)
Gökçe: Üfff!
Gökçe'nin iyice sinirleri bozulmuştu. Daralmıştı. Baran Gökçe'ye döndü.
Baran: Tamam kızım... Sen de hemen dellenme! Seni böyle çok üzerler heee...
Gökçe en sonunda dayanamayıp patladı.
Gökçe: Ay kalkın gidin şuradan ya!
Berk yemeğini yarıda bıraktı. Gökçe'ye baktı.
Berk: Bir kardeşimize takılalım dedik. O bizi kovmaya kadar götürdü lan!
Baran: Kardeşimize şaka da yapamayacaksak biz kardeş olmayalım Gökçe!
Gökçe içinden derin bir sabır çekti. Delirtmişlerdi kızı.
Gökçe: Siz bugün beni delirtmeye yemin mi ettiniz ya?
Baran'ın yüzünde o gıcık gülüşü yer aldı. Gökçe onu farkedince Baran'ın omzuna vurdu.
Baran: Aaaa! Ne yapıyorsun ya?
Gökçe: Gülme şöyleee!
Baran: Sana ne benim gülüşümden ya!
Gökçe derin bir nefes aldı. İyice sıkılmıştı tek kız olmaktan. Zeynep 1 saat önce kafeye bir şeyler almak için çarşıya çıkmıştı. Berk kafasını yine kaldırdı.
Berk: Gökçeciğim! Canım kardeşim. Kaç yıllık kardeşinin gülüşüne hala alışmadın mı sen ya?
Gökçe: Ben yıllardır ona söylüyorum şöyle gülme diye. Ama dinleyen kim?
Baran kahvesinden bir yudum aldı. O sırada kafeye Zeynep giriş yaptı. Üşümüştü.
Zeynep: Selam gençler!
Baran: Hoş geldin!
Berk ağzındakini yutmaya çalışıyordu.
Berk: Hoş geldin Zeynep!
Zeynep: Hoşbulduk!... Afiyet olsun.
Berk: Gel beraber olsun.
Zeynep: Ay yok ben dışarıda yedim.
Gökçe: Zeynep iyiki geldin... Yoksa bu ikisi beni delirtecekti.
Baran ve Berk birbirine bakıp gülümsedi.
Zeynep: Hayırdır?
Gökçe: Gelmişler bana yok kilo almışsın dikkat et, yok diyetisyene git diyip duruyorlar.
Zeynep: Kilo alması çok normal değil mi sizce de? Hamile ya hani.
Berk: Biz almasın demiyoruz ki. Dikkat etsin diyoruz.
Gökçe: Dikkat nasıl edeceğim acabaaa?
Baran: Yemeyereeek!?
Gökçe: Barancım... ABLACIM! Nasıl yemeyeyim kardeşim? Sen söyle.
Baran sanki tiki varmış gibi bir silkindi.
Baran: Öncelikle bana ablacım diyip durma! İkincisi yeme işte yada ne bileyim az ye.
Zeynep: Az yerse bebek nasıl beslenecek abi? Seninki de laf yani!
Berk: Niye beslenemiyor mu?
Gökçe: Aynen Berk. Besleniyor ben de zevkime çok yiyorum.
Berk Baran gibi gıcık gülüşünü yaptı.
Berk: Bellii!
Zeynep: Abicim. Yediysen ödemeni yapta yavaş yavaş gidin artık.
Berk: Canım sıkılıyooor.
Gökçe: Siz beni böyle sinirlendirmeye devam ettiğiniz için benim de canım sıkılıyor.
Baran Gökçe'nin yanağına makas attı.
Baran: Yaaa... Kıyamam!
Berk: Zeynep post cihazını getir!
Zeynep hemen post cihazını getirdi. Berk kartını okutup ödemesini yaptı. Bu sefer de Zeynep post cihazını Baran'ın önüne koydu.
Baran: Ne bu şimdi?
Zeynep: Kahve ödemen için abicim.
Baran: Offf! Ne kadar tuttu?
Zeynep: 50 tl!
Baran'ın şaşkınlıktan gözleri kocaman açıldı.
Baran: Neee? 50 tl mii? Yuh ohaaaa çüüş! Ne güzel 20 tl ydi... Ne ara 50 tl oldu yaa?
Gökçe: Baran hangi yıldan geldin sen? 20 tl falan.
Baran: Gökçeciğim ben onu mu diyorum? 20 tl den 50 tl ye nasıl geldi bu fiyat?
Zeynep: Yine aynı şeyi söylediiin!
Gökçe: Nerede içtin sen kahveyi 20 tl ye Baran?
Baran: İçtim işte bir yerde.
Zeynep: Hadiiii öde.
Baran oflaya oflaya hesabı ödedi.
Berk'in aklına bir fikir geldi.
Berk: Benim harika bir fikrim var.
Gökçe: Neymiş yine?
Berk: Ben diyorum ki akşam 9 kardeş... Bu kafede... Uno oynasak... Kaybeden tüm hesabı ödese...
Herkes bu teklifi kabul etmişti.
Akşam
Nihayet oyun vakti gelmişti. Bütün kardeşler kafeye gelmişti. Uno kartları da masanın üstünde duruyordu. Zeynep hemen lafa atladı.
Zeynep: Abilerim, ablalarım ve bir tanecik kardeşim. Hepinize bol şans.
Baran: Sana da bol bol şans Zeynep!
Metin: Valla ben bundan korkuyorum. Hemen bitirecek ben size söyleyeyim.
Baran: Öyle demesene abi ya. Belki biz bitireceğiz.
Hilmi: Hmmmm umarım öyle olur..
Baran: Amma negatif düşünüyorsunuz siz ya!
Duygu: Of hadi başlayalım artık.
Atakan: Baran boş boş konuşma da kartları dağıt kardeşim!
Baran herkese 7 şer kart verdi ve oyun başladı. 15 dakika sonra Zeynep'in elinde 1 kart kalmıştı ve sıra Baran'daydı. Baran'dan sonra da Zeynep geliyordu. Baran sinsi bir bakış atıp ortaya +4 kartını açtı.
Baran: Hadi bakalım şimdi nasıl kurtulabileceksin?
Metin: Renk söyle Baran! Ona göre açsın kartını.
Baran bir süre düşündü ve o gıcık gülüşüyle birlikte kararını açıkladı.
Baran: Mavi!
Zeynep önce elindeki karta sonra da Baran'a baktı. Baran kartın açılmasını beklemeden hemen lafa atladı.
Baran: Hadi bakalııım! Al 4 tane kart!
Gökçe: Baraaan!
Baran: Neee? Ne Baran!?
Gökçe: Daha kartını açmadı.
Baran: Hadi ya aç artık! Seni mi bekleyeceğiz biz?
Zeynep'in yüzünde de gıcık bir gülümseme oluştu ve kartını açtı. Baran ve diğerleri kartı görünce şok geçirdi. Çünkü kart mavi +2 kartıydı. Zeynep kartı açtığı gibi Baran'a döndü.
Zeynep: Ne olduuuuu? Kaldın öyle. Hadi kolay gelsin.
Metin: Ben demiştim işte.
Baran o anın şokunu atlattıktan sonra ağzından sadece şu kelime çıktı.
Baran: Has...
Atakan Baran'a baktı.
Atakan: Baran! Küfür yok!
Baran: Pardon abi!
Zeynep masadan masadan kalkarken Büşra'nın omzuna dokundu.
Zeynep: Büşümmm! Ablanı yalnız bırakma hemen gel tamam mı?
Büşra: 5 dakikaya yanındayııım!
10 dakika sonra bütün kızlar kazanmış diğerlerini bekliyordu ama oyun bitecek gibi de görünmüyordu.
Gökçe: Biz daha ne zamana kadar bekleyeceğiz acaba?
Hilmi: Bitmeyen oyun yapmışlar!
Gökçe: Canımız sıkılıyor ama abi ya!
Berk: Bu teklifi yapan aklımı...
Zeynep: Senin bir suçun yok abicim! Asıl ben bu teklifi kabul eden aklımı...
Baran: Sen konuşma kız! İlk kazanan sensin zaten!
Atakan: Bence biz 5 erkek kardeş başka bir oyun oynayalım! İskambil gibi.. Baksanıza oyunun bitecek gibi durmuyor.
Baran: Bana uyar!
Berk: Oo iskambil en sevdiğim.
Duygu: Biz ne olacağız pardon?
Atakan: Siz evlere çıkın bizi beklemeyin!
Duygu: Bana bakın sakın çok fazla içeyim demeyin! Sonra eşleriniz sizi eve almıyor başımıza kalıyorsunuz!
Metin: Merak etme abla! Çok içmeyiz!
O sırada Gökçe'nin midesi bulanmaya başladı.
Gökçe: Ben çıkıyorum. Midem bulanmaya başladı.
Baran: Çık çık sen dinlen!
Gökçe hızlıca kalkıp dükkandan çıktı. Bir kaç dakika sonra da diğer kızlar dükkandan çıktı. 5 erkek kardeş başbaşa kalmıştı. Oyunu oynamaya başladılar. 4 saat sonra oyun bitmişti. Atakan hariç hepsi körkütük sarhoştu. Dükkanı kapatıp hep beraber apartmana girdiler.
Zeynepler'in evi
Zeynep, Gökçe ve Büşra uykusunun en tatlı yerinden sıçrayarak uyandılar. Apartmanda bir gürültü vardı sanki. Aceleyle üçü beraber kapıya gitti. Kapıyı açtıklarında şok olmuşlardı.