Sabah kahvaltı masası hazırlanıyordu. Dilan'ın hamileliği 7 ay olmuştu bile. Hatta arada sancıları geliyordu. Dilan yataktan hafifçe kalktı. Artık ağırlaşmıştı. Yavaş yavaş balkona doğru yürümeye başladı. Balkona çıktığında ise derin bir nefes aldı. Nefes nefese kalmıştı. Baran balkondaki masada telefonuyla ilgileniyordu. Başını kaldırdı Dilan'ı görünce hızlıca yanına gelip Dilana yardım etti. O sırada Zeynep balkona çıktı. Onların bu halini görünce çok mutlu oldu. Bebekler onların arasını yapmıştı. Baran Dilan'ı yavaşça divana oturttu arkasına yastıkları yerleştirdi.
Baran: İyi misin?
Dilan: İyiyim Baran... Zeynepciğim bana su getirir misin?
Zeynep: Getiririm.
Zeynep bir kaç dakika içinde geri döndü. Suyu Dilan'a verdi. Baran'a döndü. Baran yerine oturmuş telefonuyla ilgilenmeye devam ediyordu. O sırada Gökçe balkona çıktı. Elindeki kahvaltılıkları masaya yerleştirmeye başladı. Baran'ın olduğu kısma gelince durdu. Baran kollarını masanın üstüne koymuş telefona öyle bakıyordu. Gökçe derin bir nefes aldı.
Gökçe: Baran şu kollarını çeker misin?
Baran onu duymamıştı. Hala ekrana bakıp gülümsüyordu. Gökçe iyice sinirlendi.
Gökçe: BARAN! Kollarını çeker misin dedim sana!!
Baran kafasını kaldırdı. Gökçe'ye baktı.
Baran: Niye bağırıyorsun Gökçe? İnsan gibi söyleseydin keşke...
Gökçe: Barancım ben sana insan gibi söyledim ama sen o telefondan kafanı kaldırıp bana baksaydın görürdün. Duymadın bile beni..
Baran: Tamam Gökçe yaaa.
Baran hiç bir şey olmamış gibi telefonuyla ilgilenmeye devam etti. Dilan'ın bir an sancısı tuttu ama daha sonra geçti. Bu aralar çok sık oluyordu bu... Yarım saat sonra herkes kahvaltı masasına oturdu.
Metin: Bugün atışa gidecek miyiz?
Atakan: Öyle konuşmuştuk ya Metin.
Metin: Tamam ya. Sordum sadece.
Baran: Uzun zaman oluyor gitmeyeli.
Atakan: Öyle.
Berk: Zeynep sana bir şey soracağım.
Zeynep: Sor.
Berk: Hamileliğin 4. ayında bulantılar normal mi? Yani sürekli olarak.
Zeynep vereceği cevaptan çekinmişti. Çünkü böyle şeyler sadece bebek anne karnında öldüğünde oluyordu.
Zeynep: Şey... Doktora görünse daha iyi olur.
Berk bir şeyler olduğunu anlamıştı. Ama ne olduğunu henüz kestirememişti.
Dilan'ın yine sancısı tuttu. Acıyla gözlerini kapattı ve ahladı.
Baran: İyi misin Dilan?
Dilan artık dayanamadı. Gülerek konuştu.
Dilan: Çocukların bu aralar rahat durmuyor babası haberin olsun.
Baran bu sözü duyunca telaşlandı. Abilerine döndü.
Baran: Ben bugün atışa gelmeyeyim. Siz gidin.
Atakan: Sen bilirsin.
Dilan: Saçmalama Baran. Sen git. Hemen bugün doğuracağım diye bir şey yok yani.
Baran Dilan'ın elini tuttu.
Baran: Emin misin?
Dilan: Eminim... Hem olsa bile ambulans diye bir şey var... da daha doğuma 2 ay var.
O sırada Feride aniden masadan kalktı. Tuvalete koştu. Arkasından da Berk koştu.
Tuvalet Önü
Feride öğürüyordu. Berk telaşla peşinden geldi.
Berk: Feride iyi misin sen? Sürekli olarak kusman hiç iyi değil... Acaba doktora mı görünsen?
Feride'nin öğürmekten gözleri kızarmıştı. Berk'e döndü.
Feride: İyiyim ben yaaa. Merak etme sen. Hadi siz gidin atışa... Ben biraz dinleneyim. Belki kendime gelirim.
Berk Feride'yi odaya götürdü. Yatağa yatırdı. Kendisi de üstünü değiştirdi. Feride'nin baş ucuna oturdu. Saçlarını okşamaya başladı. Bir kaç dakika sonra Feride uykuya daldı. Berk de odadan usulca çıktı.
Balkon
1 saat içinde 5 erkek kardeş hazırlanıp atışa gitmişti. Onlar gittikten sonra bütün kızlar yani gelinler ve görümceler balkonda çay keyfi yapmaya başladı.
Gamze: Dilan senin doğumuna da az kaldı. Nasıl? Heyecanlı mısın?
Dilan: Yani heyecan var ama dediğim gibi daha 2 ay var. Bakalım 2 ay sonra göreceğiz asıl heyecanı.
Gelin Zeynep: O zaman heyecanın tadı olmuyor. Sancıdan, ondan, bundan... Asıl heyecan şimdi vardır.
Beste: Valla bende ne son aylarımda heyecan vardı ne de doğum zamanı... Ben ilk 3 ay heyecanlandım ondan sonra yok. Hele Hilmi'de hiç yoktu.
Fatma gülerek cevap verdi.
Fatma: İlk çocuğu olmadığı için olabilir mi acaba Beste? Hmmm?
Beste: Biliyoruz herhalde. Sürekli bunu dile getirip durma rica ediyorum ya.
Fatma: Allah Allah! Sana mı soracağım. Hem kocamı elimden al hem ondan çocuk yap hem de başka çocukları olduğunu hatırlatmama izin verme! Oh ne güzel!!
Zeynep: Tamam hanımlar. Şimdi bunun için tartışmaya gerek yok. Geçmiş geçmişte kaldı. Biz önümüze bakalım.
Gelin Zeynep: Zeynep haklı... Bir şey soracağım.... Feride sürekli istifra edip duruyor bu aralar. Yani 4 aylıkken bulantılar geçer diye biliyorum. Acaba Feride'nin bebeği öldü mü karnında?
Gökçe: Yok canım. Ölseydi hissetmez miydi?
Gelin Zeynep: Bilmiyorum ki.
Muhabbet akıp gidiyordu. O sırada Dilan'ın sancısı gelmişti yine. Gözlerini sımsıkı kapattı. Geçer diye bekledi ama sancı git gide artmaya başladı. En sonunda dayanamadı. Sesli bir şekilde ahlamaya başladı.
Dilan: Aaaaaa!!!!
Dilan'ın bu sesiyle herkes fırladı. Koşarak Dilan'ın yanına gittiler.
Zeynep: Dilan iyi misin?
Dilan acı içinde kıvranmaya başladı.
Dilan: Sancım başladı... Geçmiyor! Aaaaa!
Herkes telaşlandı. Zeynep Gökçe'ye döndü.
Zeynep: Abla ambulans... Ambulansı ara hemen.
Gökçe hemen içeriye gitti. Ambulansı aradı. O sırada Feride odadan hızlıca çıktı. Tuvalete koştu. Öğürmeye başladı.
Zeynep onun için de endişelendi.
Zeynep: Büşra... Feride ablaya söyle o da hazırlansın onu da doktora gösterelim.
Büşra: Tamam abla.
Dilan kıpkırmızı olmuştu. Zeynep Dilan'a döndü.
Zeynep: Dilan derin derin nefes al ver. Hadi dayan.
Dilan Zeynep'in söylediği şeyi yapmaya çalıştı. Ama zorlanıyordu.
Dilan: Yapamıyorum Zeynep. C-canım yanıyor.
Zeynep: Tamam sen sakin kalmaya çalış.
Bir kaç dakika içinde konağın önüne ambulans gelmişti. Dilanı ve Feride'yi ambulansa bindirdiler. Yanlarına da Gökçe ve Zeynep bindi. Zeynep hemen telefonuyla Baran'ı aradı ama Baran açmadı.
Zeynep: Açmıyor ya açmıyooor.
Dilan: Ben Baran olmadan doğum yapmam haa!
Zeynep: Tamam... Ben ulaşmaya çalışacağım.
Zeynep hemen Metin'i aradı. İçinden de dua etmeye başladı.
Zeynep: Nolur aç nolur....
Tam o sırada Metin telefonu açtı.
Metin: Efendim Zeynep.
Zeynep: Hah abi. Neredesiniz?
Metin: Benzinlikteyiz. Arabanın benzini yokmuş. Çıkmadan alalım dedik. Ne oldu?
Zeynep: Baran abim nerde?
Metin: Burada... Zeynep bir şey mi oldu?
Zeynep: Şoför koltuğunda değil dimi?
Metin: Hayır... Koltukta ben varım. Zeynep ne oldu söylesene!
Zeynep: Hani Dilan sabah şakayla karışık Baran abime bir şey demişti ya hatırlıyor musun?
Metin: Evet.
Zeynep: İşte o gerçekleşiyor.
Atış Ekibi
Metin: Ne? Dilan doğuruyor mu?
Baran hemen abisine döndü.
Baran: Ne diyorsun abi? Dilan doğuruyor mu?
Metin: Tamam geliyoruz.
Baran: Ne olmuş?
Metin: Baba oluyorsun Baran! Dilanın sancısı tutmuş. Oraya gidiyoruz.
Baran oldukça gerilmişti. Henüz çok erkendi. Metin gaza basmaya başladı.
Baran: Yetişiriz değil mi?
Metin: Merak etme... Aynı anda yetişiriz.
Hastane
15 dakika sonra ambulans hastaneye ulaştı. Aynı anda Baranlar da gelmişti. Baran telaşla ambulansın kapısına doğru koştu. Ambulansın kapısı açıldı. Herkes ambulanstan indi. Baran hemen Dilanın elinden tuttu.
Baran: Dilan... Dilan geldim bak. Yanındayım.
Dilan: Baran daha çok erken ama...
Bir yandan da gözlerinden yaş süzülüyordu. Hastaneye girdiler.
Baran: Doktor... Doktor yok mu? Karım doğum yapıyor!!!
O sırada bir doktor geldi. Baran doktorun yüzüne bakınca bir an duraksadı... Evet bu Baranın eski sevgilisi Esindi. Esinle Baran bir an birbirlerine baktı. Gökçe onları farketti. Bağırmaya başladı.
Gökçe: Pardon! Başka doktor yok mu acaba? Bakar mısınız?
Baran Gökçe'ye döndü.
Baran: Ne yapmaya çalışıyorsun sen Gökçe?
Gökçe cevap vermedi.
Esin: Hastayı doğumhaneye alın. Ben geliyorum... Siz de isterseniz eşinizle birlikte girin.
Baran Gökçe'ye garip garip bakıp oradan uzaklaştı. Koridorda Esin, Gökçe ve Zeynep kalmıştı.
Esin tam ayrılacakken Gökçe onun kolunu tuttu.
Esin: Gökçe bırakır mısın kolumu?
Gökçe Esin'e yaklaştı.
Gökçe: Senin ne işin var burada?
Esin: İşimin başındayım Gökçe.
Gökçe: Öyle miii? Buraya Baran için geldiğini bilmiyor muyuz sanki hmmm?
Bunu söylerken Esin'in kolunu iyice sıktı.
Esin: Gökçe bırak kolumu! Canım yanıyor.
Gökçe: Yansın.
Esin: Bırak kolumu dedim sana! Doğumhaneye gitmem gerek! Yeğenlerin doğacak.
Zeynep: Abla bırak hadi. Sonra hesap sorarsın.
Gökçe tıslayarak Esin'e konuştu.
Gökçe: Eğer... Baran'a baktığını, onunla ilgilenmeye çalıştığını görürsem... Senin o saçını başını yolarım, gözünü de oyarım. Anladın mı beni?
Esin: Baran'dan çok farklısın biliyorsun değil mi?
Gökçe: Aynı olmamız için bir sebep mi var yollu?
Esin güldü. Zeynep'e döndü.
Esin: Zeynep sen de gel doğumhaneye.
Zeynep'in cevabını beklemeden gitti. Zeynep hazırlandı. Tam gidecekken Gökçe ona seslendi.
Gökçe: Zeynep!
Zeynep ona döndü.
Gökçe: Baran sana emanet. O yollu ona bakacak olursa müdahale et! Yolluya yol verme.
Zeynep gülümsedi.
Zeynep: Merak etme. O iş bende!
Feride'nin Kontrolü
Berk ve Feride kontrol için doktor odasına girmişti. Her ikisi de korkuyordu. Bir kaç dakika sonra doktor geldi.
Doktor: Hoşgeldiniz Feride hanım. Şikayetiniz nedir?
Feride derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya başladı.
Feride: 3 gündür istisnasız istifra ediyorum....Hamileyim de... Hiç olmazdı böyle ama 3 gündür...
Doktor: Anlıyorum. Karnınızı açın bebeğe bakalım.
Feride korkarak karnını açtı. Doktor jeli Feride'nin karnına sürdü ardından aletle karnında gezinmeye başladı.
Doktor: Bi de kalp atışlarını dinleyelim.
Kalp atışı şeyini açtı. Bir müddet bekledi ama ne yazık ki kalp atışı duyulmadı.
Feride: Bebeğime bir şey mi oldu? Niye kalp atışlarını duyamıyoruz?
Doktor nasıl söyleyeceğini bilemedi.
Feride: Söylesenize doktor hanım!Bebeğime bir şey mi oldu?
Doktor en sonunda cesaretini topladı.
Doktor: Feride hanım... Üzgünüm bebeğinizi kaybetmişsiniz... Birazdan sizi kürtaja alacağım.
Feride ve Berk duydukları karşısında şok olmuştu. Feride'nin gözleri doldu. Ağlayarak bağırmaya başladı.
Feride: Hayır... Hayır... Bebeğimi almayın benden... İzin vermiyorum. Hayır!!
Feride'nin bu feryatları Berk'in yüreğini yakmıştı. Gözlerinden yaşlar süzüldü. Nefesi daraldı. Hiddetle odadan dışarı attı kendini. Koşarak hastaneden dışarı çıktı. Onu gören Hilmi peşinden koştu. Berk dışarı çıktığında yere çöktü. Eliyle yüzünü kapatıp ağlamaya başladı. Hilmi de onun yanına oturdu.
Hilmi: Berk ne oldu? Neyin var?
Berk başını kaldırmadı. Bir kaç dakika boyunca ağladı. En sonunda kafasını kaldırıp abisine sarıldı.
Berk: Bebek... Bebeğimiz ölmüş abi... Bizim... Bizim bebeğimiz ölmüş.
Berk ağlamaya devam etti. Hilmi hiç bir şey diyemedi. Sadece Berke sımsıkı sarılıyordu.
Doğumhane
Dilan doğumhaneye girmişti. Bir kaç dakika sonra Esin ve Zeynep de geldi. Dilan derin derin nefesler alıp veriyordu. Doğumhanede tek bir kişi yoktu. O da Barandı. Esin Baran'ın yokluğunu farkedip Zeynebe seslendi.
Esin: Zeynep... Baran'ı çağır. O da girsin. Eşini yalnız bırakmasın.
Zeynep göz devirip dışarı çıktı. Esin'in tavrına aşırı sinirlenmişti. Gözleriyle Baran'ı aradı. Baran bir koltuğa oturmuş eliyle yüzünü kapatmıştı. Zeynep onu gördü. Onun bu halinden korktuğunu anladı. Zeynep abisinin yanına gitti. Elini omuzuna koydu. Baran omzundaki eli hissedince kafasını kaldırdı. Zeynep'i karşısında görünce utandı. Zeynep. Abisinin önüne çöktü. Elini tuttu. Tatlı tatlı konuşmaya başladı.
Zeynep: Hadi gel... Korkma... Hiç bir şey olmayacak.
Baran: Babalığa dair hiç bir şey bilmiyorum Zeynep. Nasıl yapacağım?
Zeynep: Öğreneceksin... Baba olmuş 3 tane abin var. Merak etme onlar sana öğretir... Hadi kalk.
Zeynep'in bu konuşması Baran'ı az da olsa rahatlatmıştı. Ayağa kalktı. Zeynep önde o arkada doğumhaneye girdiler. Doğumhaneye girince Baran'ın yaptığı ilk şey Dilan'ın elini tutmak oldu. Çok vakit geçmeden doğum başladı.
Esin: Dilan Hanım... Şimdi önce derin bir nefes alıp sonra ben 3 deyince ıkınmanız lazım. Anlaştık mı?
Dilan tamam anlamında başını salladı. Derin bir nefes aldı.
Esin: 1,2,3... Ikın Dilan!
Dilan ıkınmaya başladı. 2 dakika boyunca ıkındı. Sonra canı yandı bıraktı.
Dilan: Canım yanıyor.
Esin: Anlıyorum ama bu çocukların çıkması lazım Dilan... Hadi.
Dilan bir kere daha nefes aldı.
Esin: 1,2,3...Hadi ıkın!
Dilan tüm gücüyle ıkındı. İlk bebek çıkmıştı. Esin bebeği Zeynep'e verdi.
Esin: Al bakalım halası... Sen onu ağlat sonra da havluya sar.
Zeynep'in gözleri doldu. Küçücüktü. Baran da yanına gelmişti. Oğluna bakıyordu. Onun da gözleri dolmuştu.
Esin: Evet Dilancım... Sırada diğer bebekte. Kendini hazır hissettiğinde derin bir nefes al.
Dilan kendini hazır hissetti. Derin bir nefes aldı.
Esin: 1,2,3...Hadi.
Dilan 5 dakika boyunca ıkındı. 5 dakikanın sonunda canı yandı. Ikınmayı bıraktı.
Esin: Dilan bebeğin sadece başı kaldı. Son kez daha ıkınabilir misin?
Dilan son kez derin bir nefes aldı ve tekrardan ıkınmaya başladı. 2 dakika içinde diğer bebekte çıktı. Esin onu da Zeynep'e verdi. Dilan bayılmıştı. Esin bu fırsattan istifade edip Barana yaklaştı.
Esin: Evlenmişsin... Üstelik çocuklarını da ben doğurttum.
Baran: Evet öyle oldu.
Esin: Dilan'ı çok mu seviyorsun? Yada seviyor musun?
Zeynep onların bu halini görünce sinirlendi. Hemen yanlarına gitti. Barana döndü.
Zeynep: Hadi abi. Sen dışarı çık. Ben birazdan getiririm bebekleri kucağına. Doktor hanım da işini bitirsin. Değil mi doktor hanım?
Esin sinirlenmişti. Sinirden gülümseyerek konuştu.
Esin: Öyle... Hadi siz çıkın.
Baran hiç bir şey demeden dışarı çıktı. Esin de Dilan'ın karnını dikti. Zeynep Esine döndü.
Zeynep: Sen hala abime nasıl yaklaşırsın? Görmüyor musun adam evli? Üstelik senin dediğin de gibi... Çocuklarını sen doğurttun. Bir de utanmadan ona yaklaşmaya çalışıyorsun. Gökçe'nin dediği gibi sen tam bir yollusun kızım!
Esin: Bana bak Zeynep! Benimle düzgün konuş yoksa...
Zeynep: Yoksa ne? Hmmm? Yoksa diğerlerine de mi yolluluk yaparsın?
Esin sinirle elini kaldırdı. Tam tokat atacakken Zeynep elini tuttu çevirdi.
Zeynep: O eline sahip çık! Yoksa kırarım. Sen kim oluyorsun ya? Bana el kaldırıyorsun.
Esin acıyla kıvranmaya başladı.
Esin: Bırak elimi! Bırak!
Bir hışımla Zeynep'in elinden kurtuldu.
Esin: Bebekleri al çık git buradan!
Zeynep: Oldu... Başka bir arzunuz var mı sayın yollu? Dilan'ı sana bırakacağımı mı sanıyorsun?
Esin: Bak yeter....
Zeynep telefonuyla Büşra'yı aradı. Zeynep: Birazdan Büşra gelecek. O gelsin öyle çıkacağım. Hadi bakalım!
Esin: Çattık ya!
5 dakika sonra Büşra geldi.
Zeynep: Büşra Dilan sana emanet. Ben bebekleri abimin kucağına vereceğim.
Büşra: Merak etme o iş bende abla!
Zeynep bebekleri alıp dışarı çıktı. Dışarıda herkes bebekleri bekliyordu. Zeynep dışarı çıkınca onlara doğru yöneldi.
Zeynep: Baran abi! İşte oğulların geldiii!
Baran Zeynep'e baktı. Gözleri doldu. Oğullarını kucağa almaya çalıştı ama beceremedi. Yeni baba olmuş abisi Metin ona yardım etti.
Metin: Bak böyle alacaksın.
Metin'in öğretmesinden sonra kucağına aldı. Gözlerinden yaşlar süzüldü. İkisinin de kokusunu içine çekti. Mis gibi kokuyorlardı. Zeynep bebekleri geri aldı.
Zeynep: Birazdan Dilanı odaya alırlar. Bebekleri de yarım saat içinde getirir Büşra.
Baran: Tamam... Zeynep!
Zeynep: Efendim?
Baran: Teşekkür ederim!
Zeynep gülümsedi. Rica ederim anlamında başını salladı. Gökçe'nin yanına doğru gitti.
Diğer Doğumhane
Zeynep Gökçe'nin yanına gelmişti. Gökçe bir doğumhanenin önünde durmuş telaşlı bir şekilde bekliyordu. Zeynep onun bu halini görünce koşarak yanına gitti.
Zeynep: Abla... Ne oldu? Kimi bekliyorsun burada?
Gökçe: Feride... Zeynep Berk ve Feride bebeklerini kaybetti. Feride'yi kürtaja aldılar. Berk'te dışarı çıktı. Ben de burada kaldım.
Zeynep duydukları karşısında şok geçirdi. Şimdi bir abisinin en mutlu günüyken diğer abisinin kara günü olmuştu. Gözleri doldu. Hızla dışarı çıktı. Gözleriyle Berk'i aradı. Ortalıkta görünmüyordu. Son kez baktı. İşte oradaydı. Bir ağacın altındaki banka oturmuştu. Gözleri kıpkırmızı bir şekilde yere bakıyordu. Zeynep hemen Berk'in yanına gidip oturdu. Elini omzuna koydu.
Berk: Gitti Zeynep... Bebeğimiz gitti... Feride kahroldu. Ben hadi neyse bir şekilde toparlarım da Feride... O nasıl toparlayacak?
Berk gözünü bitirdikten sonra başını Zeynebin omzuna koydu.
Zeynep: Feride'nin en büyük destekçisi sen olacaksın abi... Hem dünyanın sonu değil ki. Daha önünüzde bir sürü zaman var. Geçecek... Hepsi geçecek.
Berk: Umarım Zeynep... Umarım...