Dilan ve Feride'yi odalara almışlardı. Odaları yanyanaydı. Dilan uyanır uyanmaz Baran onun yanına geldi. Dilan onu görünce gülümsedi.
Dilan: Bebeklerim... Bebeklerim nerede?
Baran: Sakin ol. İyiler... Birazdan getirecekler.
Tam o sırada Büşra ve Zeynep bebeklerle beraber odaya girdi.
Zeynep: Eveeeet... Bebekler geldi.
Dilanın onları görünce gözleri doldu. Zeynep onları Dilan'ın kucağına verdi.
Dilan: Bebeklerim... Hoşgeldiniz.
Onların kokusunu içine çekti.
Dilan: Mis gibi kokuyorlar... Baran çok tatlılar bakar mısın şunlara...
Baran işaret parmağıyla yanaklarını okşadı.
Baran: Evet... Çok tatlılar.
Büşra: İsimleri ne olacak?
Dilan: Aaaa... Hiç düşünmedik. Gerçi benim çocukluktan beri aklımda olan bir isim var ama...
Baran: Neymiş o?
Dilan bir an utanmıştı.
Dilan: Yusuf Ömer.
Zeynep: Tamam o zaman... Birine Yusuf, diğerine de Ömer koyun... Yani bence. Yine siz bilirsiniz tabi.
Bu fikir Dilan ve Baran'ın aklına da yatmıştı.
Baran: Olur öyle olsun.
Zeynep: Evet hadi biz dışarı çıkalım Büşra. Dilan da bebekleri emzirsin.
Büşra: Tamam... Ha unutmadan..
Elindeki kartlara bebeklerin ismini yazdı.
Büşra: Bunlar doğum kartları. Beşiklere koyarsınız.
Kartları Barana verip dışarı çıktılar. Baran kartlara bakıp gülümsedi. Onu gülümseten şu olmuştu.
"Anne adı: Dilan
Baba adı: Baran"
Kartları beşiklere astı. Daha sonra da bebekleri emzirmesi için Dilana yardım etti. Dilan önce Yusufu emzirdi. Daha sonra onu beşiğine yatırması için Baran'a verdi. Sonra da Öme'ri emzirdi. Emzirdikçe rahatlıyordu. Bir kaç dakika sonra bebekler de Dilan da uykuya daldı.
Ferideler'in odası
Feride'ye sürekli sakinleştirici serum veriyorlardı. Çünkü olayı hatırladıkça kendini suçlayıp bağırıp çağırıyordu. En son bağırdığında hem sakinleştirici iğne hem de serum takmışlardı. Berk sürekli yanındaydı. Şimdi ise odada kız Zeynep'te vardı. Feride sakince konuşmaya başladı.
Feride: Doğdu mu?
Zeynep: Kim?
Feride: Yeğenleriniz...
Evet... Feride, Dilan ve Baran:ın bebeklerinden bahsediyordu.
Zeynep: Evet.. Doğdular.
Feride aniden uykuya daldı. Berk'te Zeyneple beraber koridora çıktı. Oradaki koltuklarda oturdu. Zeynep'te kantine indi. O sırada Baran da koridora çıkmıştı. Berk'i görünce onun yanına oturdu. İkisi de düşünceliydi. Birden Baran cesaretini toplayıp konuştu.
Baran: Geçmiş olsun... Bebeğinizi kaybetmişsiniz...
Berk yutkundu. Gözleri yine doldu. Ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Berk: Sağol. Sana da hayırlı olsun... Bebekler doğmuş.
Baran: Öyle.
Berk dayanamayacak haldeydi. O sırada Zeynep ellerinde kahve tepsisiyle abilerinin yanına geldi.
Baran: Susma Berk... Dök içinden geçenleri.
Berk derin bir nefes aldı. Gözleri dolu dolu konuşmaya başladı.
Berk: Hayat ne kadar acımasız! Aynı gün içinde, siz bebek sahibi oluyorsunuz, biz bebeğimizden oluyoruz...
Baran hiç bir şey diyemedi. Sus pus olmuştu.
Berk: Aynı gün evlendik sizinle... Dilan hamile kaldıktan 5 ay sonra Feride de hamile kaldı ama bebek sahibi olan siz oldunuz! Bebeğimizden olan biz olduk!
Baran'a suçluluk duygusu gelmişti. Gözleri doldu. Hatta bir kaç damla yaş süzüldü yanaklarından. Suçlu değildi ama Berk'in sözleri ona çok ağır gelmişti. Gözlerini sildi.
Baran: Bebekler uyanınca görmeye gelebilirsin... Yani istersen...
Berk hiddetle ayağa kalktı.
Berk: Neden? Bana nispet yapmak için mi çağırıyorsun beni Baran? "Benim var senin yok." demek için mi çağırıyorsun?
Baran ve Zeynep şok olmuştu.
Baran: N-ne alakası var Berk? Ben yeğenlerini gör diye çağırıyorum seni.
Berk bağırarak konuşmaya başlamıştı bu sefer.
Berk: İSTEMİYORUM! Çocuklarını görmek istemiyorum!! Hele bana acımanızı hiç İSTEMİYORUM!!
Berk odaya gidip kapıyı kapattı. Baran ve Zeynep'te arkasından bakakaldı. Baran da hiç bir şey demeden Dilan'ın olduğu odaya geçti. Zeynep iki abisi arasında kalmıştı nedense...
Ertesi Gün (Akşam)
Ertesi gün Dilan ve Feride de hastaneden çıkmıştı. Konağa kadar hiç kimse tek kelime etmemişti. Konağa girince herkes bebeklerin başına geldi. Sanki kimse Feride'yi umursamamış gibiydi. Feride buna çok içerlenmişti. Bu durumu sadece Zeynep farketmişti. Bebeklerin yanlarından ayrıldı ve Feride'nin yanına geçti. Ellerini tuttu. Feride, Zeynep'in o tavrıyla başını onun omzuna koydu. Dilan'ı gördükçe bir az kıskanmaya başladı. Gözlerinden yaşlar süzüldü. Güçlükle ayağa kalktı ve Zeynep'in eşliğinde odasına gitti. Yatağa uzanıp hemen uykuya daldı. Zeynep balkona çıkmıştı. Balkonda neredeyse kardeşlerin hepsi vardı. Baran ve Berk yan yana aralarında biraz mesafede sessizce oturuyor birbirlerine bakmıyordu bile. Diğerleri ise kendi aralarında muhabbet ediyordu. Zeynep usulca Baran ve Berk'in arasına oturdu. Aradan biraz zaman geçtikten sonra Atakan kalktı Berk'e sarıldı.
Atakan: Üzülme Berk!... Bu sefer olmadı ama belki.... Belki yine olur.
Berk kafasını kaldırıp usulca abisine baktı.
Berk: Ben ona üzülmüyorum ki... Ben Feride'ye üzülüyorum... Feride Dilan'ı gördükçe kahrolacak.
Berk, Baran'ı göstererek devam etti.
Berk: Bu mal da sürekli bebeklerden bahsedip duruyor benim canımı sıkıyor!
Baran Berk'in bu sözleri karşısında şok oldu.
Baran: Berk uzatma! Bebeğini kaybetmenin sebebi ben yada biz değiliz! Kendine gel! Beni de suçlayıp durma!
Baran ayağa kalktı odasına giderken Berk arkasından bağırdı.
Berk: Benim yerimde sen olsaydın ne yapardın acaba? Hadi benimki bir tane... Seninki 2 tane!
Baran oldukça sinirlenmişti. Arkasına hiddetle döndü. Berk'e doğru yürüdü. Yakasına yapışacaktı ama etrafa baktı kız kardeşlerinin korku dolu gözleriyle karşılaşınca vazgeçti. Bağırarak konuşmaya başladı.
Baran: Yeter ya yeter! Senin bebeğinin ölmesinin sorumlusu ben yada Dilan değiliz! Sen de değilsin! Feride de değil! Bizi, sizi suçlayıp durma! Beni de çocuklarımdan vurma! Sen böyle söyledikçe ben vicdan azabı çekiyorum. Bana bunu çektirme!
Bunları söylerken sesi boğuk çıkmıştı. Gözlerinden bir kaç damla yaş geldi ama hemen elinin tersiyle sildi. Sinirle odasına gitti. Odaya girdiğinde Dilan çocukların beşiğini sallıyordu. Baran hızlıca koltuğa oturdu. Bir kaç dakika sonra bacağını titremeye başladı. Gözlerinden sessizce yaşlar süzülüyordu. Dilan onu böyle görünce hemen beşiği sallamayı bıraktı. Yavaşça doğruldu.
Dilan: Bir şey mi oldu Baran?
Baran Dilan'a baktı. Bacağını istemsizce hızlı bir şekilde titretmeye başladı.
Baran: Yok bir şey...
Dilan: Emin misin? Bak bacağını titretiyorsun. Birisi bir şey mi dedi?
Baran daha fazla dayanamadı. Gözyaşlarını sildi. Olanları bir bir anlatmaya başladı. Anlatması bitince Dilan'a baktı.
Dilan: Baran ben bunları takacak değilim. Bence sen de takma! Ayrıca ben Feride'yi çok iyi tanıyorum. O böyle şeylerde kimseyi suçlamaz. Anca kendini suçlar. O da çok normal yani.
Baran: Berk böyle söyledikçe ben vicdan azabı çekiyorum ama.
Dilan: Anlıyorum ama bu konu bizlik değil ki.
O sırada bebeklerden Yusuf ağlamaya başladı. Dilan hemen Yusuf'u kucağına alıp emzirmeye başladı.
Dilan: Ben Yusuf'u emzirirken sen de Ömer'i sallar mısın?
Baran kalktı ve beşiği sallamaya başladı.
Gece saat 02:30
Herkes mışıl mışıl uyuyordu. Dilan bir ara kalktı. Çok susamıştı. Baran'a baktı. O da koltukta yatıyordu. Yavaşça yataktan kalktı. Tutuna tutuna mutfağa indi. Mutfağın lambası açıktı. Çekinerek mutfağa girdi. Mutfakta Feride ve Fatma vardı. İki elti bir şeyler konuşuyorlardı ama Dilan içeri girince sustular. Dilan hiç bir şey demeden suyunu doldurdu ve bardağını alıp odaya çıkmaya hazırlandı. Tam o sırada Fatma arkasından yumuşak bir ses tonuyla seslendi.
Fatma: Dilan otursana!
Dilan: Yok canım... Ben yukarı çıkayım. Hem...
Susmuştu çünkü cümlenin devamı "Bebekler uyuyor onlar uyanmasın." dı. Feride'nin canını yakmak istemiyordu.
Fatma: Gel otur... Lütfen.
Dilan derin bir nefes aldı ve sandalyeye oturdu. Feride'ye göz ucuyla baktı. Feride de ona bakıyordu. Fakat yorgun ve bitkindi.
Dilan: Feride... Kendini suçlama ne olur.
Feride: Ben... Nasıl kendimi suçlamayayım Dilan? Berk'e bir çocuk müjdesi verdim. Çok mutlu olmuştu. Olmuştu ama bu mutluluk sadece 2 ay sürdü. Ben ona çocuk veremedim.
Feride bunları söylerken göz yaşı dökmeye başladı. Dilan suyundan bir yudum içti ama yutkunamadı.
Dilan: Bu senlik bir durum değil ki... Kimselik bir durum değil... Kendini suçlayıp üzülüp durma. Sonra daha çok hasta olursun bak. Yapma.
Fatma: Evet Feride... Dilan doğru söylüyor. Sen kendini üzdükçe Berk de üzülüyor. Kendinizi üzdüğünüz zaman, suçladığınız zaman iyileşemezsiniz ki.
Feride kafasını kaldırıp eltilerine baktı. Bir an düşündü. Evet haklılardı. Kendisini üzdükçe daha da kahroluyordu.
Feride: Haklısınız... Tamam. Bundan sonra kendimi suçlayıp üzülmeyeceğim.
Üç elti birbirine sarıldı. Derken Dilan aceleyle ayrıldı.
Dilan: Eyvah! Ben yukarı çıkayım. Bebekler uyuyor malum... Feride! İstersen yarın bebeklerden birini sana vereyim.... Vereyim derken yani birlikte bakalım. İkisi çok zor oluyor. Baran da yarın atışa gidecekmiş.
Feride: Olur...
Dilan: Tamam o zaman. İkinize de iyi geceler.
Fatma: İyi geceler!
Feride: İyi geceler!
Dilan yavaşça tutuna tutuna odaya çıktı. Odaya girdiğinde ise bebekler de Baran da hala uyuyordu. Hepsine sevgiyle baktı. Sonra da yatağa uzanıp kısa bir süre içinde uykuya daldı.