Dilan'ın bebekleri 5 aylık olmuştu. Feride de 4 aylık hamileydi. Bu süreçte Murat, bütün aileyi değiştirecek bir karar almıştı. Çocuklarının hepsini aileleriyle birlikte İstanbul'a gönderme kararıydı bu... Karardan bir kaç hafta sonra herkes İstanbul'a taşınma işlemlerini tamamlamış nakliye araçlarını bekliyordu. Koskoca çocukluklarını bırakıp gidiyorlardı. Murat ve anneler Urfa'da kalmaya devam edeceklerdi. Arada sırada İstanbul'a gideceklerdi. Murat çocukları İstanbul'a 5 katlı bir aile apartmanı yaptırmıştı. Herkesin kendine ait birer dairesi olacaktı. Bu apartmanı, apartmanın en alt katına 2 adet büyük dükkan olacak şekilde yaptırmıştı. Hangi katlara kimin oturacağı bile planlıydı.
1. KAT
MURAT-DUYGU
2.KAT
BARAN-ATAKAN
3.KAT
BERK-METİN
4.KAT
FATMA-HILMI
Dükkanın biri oyuncu olan oğulları için çalışma alanı olmuştu. Diğeri ise Baran'ın avukatlık bürosu olacaktı. Ama bilmediği bir şey vardı ki orası amacı dışında kullanılacaktı. Her dairede 4 oda 1 salon vardı. Evler döşenmişti sadece herkesin yatakları gidecekti İstanbula. Murat kızları için iş bile ayarlamıştı. Büşra için bir hastane, Zeynep ve Gökçe için de bir anaokulu ayarlamıştı. Evet yanlış okumadınız... Zeynep hemşirelikten istifa edip açık üniversiteden anaokulu öğretmenliğini bitirmişti. Hastane artık onu çok yormaya başlamıştı.
Nakliye araçları geldi. Herkes vedalaştı babasıyla ve anneleriyle... Bir kaç dakika içinde havaalanına gidip uçağa bindiler. 2 saat sonra İstanbula gelmişlerdi. Taksilere bindiler. Taksiler Üsküdarda bir binanın önünde durdu. Bina oldukça büyük, geniş ve gösterişliydi. Taksilerden indiler. Herkes binaya bakıyordu. Birden Atakan seslendi.
Atakan: İçeriye girmeyecek miyiz? Neden bekliyoruz.
Baran: Girelim girmesine de... Anahtarlar yok abi.
Atakan ceplerinden 12 tane anahtar çıkardı ve hepsini sahiplerine verdi. Hep birlikte içeriye girdi. Apartmanın girişi çok genişti. Tavanları yüksek ve boyalıydı. Duvarlarda sağlı sollu posta kutuları bulunuyordu. Posta kutularının üstünde ise isimler yazıyordu. Merdivenin biraz yanında bir asansör vardı ama çalışmıyordu. Metin asansörün yanına gitti inceledi.
Metin: Bu asansörün yapılması lazım. Herkes çocuklu 5 katı nasıl çıkacaklar?
Atakan: Ben yarın bir usta bulup getireyim. Bu böyle olmaz.... Eveeeet. Herkes katlarına çıkıp evlerini inceleyebilir. Zaten dayalı döşeli olduğu için pek bir şey yapmaya gerek yok.
15 dakika sonra herkes çil yavrusu gibi dağılmıştı. İlk katta sadece Duygu, çocukları, Gökçe, Zeynep ve Büşra kalmıştı. Duygu evinin kapısını açıp çocuklarını içeri soktu. Ardından kız kardeşlerine uzunca baktı. En sonunda Gökçe'yle göz göze geldi. Gökçe ablasına gülümseyip derin bir nefes aldı ve anahtarla evin kapısını açtı. Herkes evine girmişti. Üç kız kardeş eve girip eşyaları ve odaları incelemeye başladı. Salonda 2 tane üçlü 2 tane tekli koltuk vardı. Televizyon oldukça büyük ekranlıydı. Kitaplık boştu. Muhtemelen orası Gökçe'nin kitapları için ayrılmıştı. Salonun bir köşesinde büyükçe bir masa etrafında da 12 sandalye vardı. Salonun hemen yanında orta genişlikte bir mutfak vardı. Mutfakta her şey yerindeydi. Çok şirin bir masa vardı. Etrafında 6 tane sandalye vardı. Mutfağın karşısındaki oda çok genişti. Bir ranza ve bir yatak vardı. Dolap ve çalışma masaları da bulunuyordu. Burası kızların odasıydı. Diğer odada ise iki tane tekli yatak vardı. Bunlar annelere aitti. Onlar gelince burada kalacaklardı. Son odada ise bir tekli yatak, bir çalışma masası, bir kitaplık ve bir de dolap bulunuyordu. Burası ise Murat'ın odasıydı. O da geldikçe burada kalacaktı.
Diğer katlarda ise durum şöyleydi.
Baran'ın evi Murat'ın eviyle aynıydı. Yalnızca ikizlerin odası ve bir tane de yatak odası vardı. İkizlerin odasında 2 tane beşik ve bir tane de büyük dolap vardı. Yatak odası ise kızların odasının hemen üstündeydi. Odada geniş bir yatak, iki komadin komadinlerin üstünde abajur, büyükçe bir gardolap, bir tane makyaj masası, üstünde boş 3 çerçeve ve odanın içinde bir tane de ebeveyn banyosu vardı. Diğer daireler de aynıydı tek fark fazla çocuk olan evlerde iki tane çocuk odası bulunmasıydı.
Herkes evlerini çok beğenmişti tek sorun doğalgaz açık değildi. Herkes çok üşüyordu. Bir de evlerde ses yalıtımı yoktu. Kimin ne konuştuğu açıkça belliydi.
Gökçe, Zeynep ve Büşra tir tir titriyordu. Zeynep'te hafiften öksürükte başlamıştı.
Zeynep: Öhöm öhöm öhöm öhöm... Ç-çok soğuuuuk. Don-donduuuum.
Büşra: Ellerimi hissetmiyorum... Burnum da üşüdü.
Gökçe kardeşlerinin bu hallerine dayanamadı. Hızlıca kalkıp dışarı çıktı ama öylece kalakaldı. Çünkü kime gideceğini bilemedi. Biraz düşündü. Ortaya seslenmeye karar verdi. Tüm cesaretini toplayıp apartmanda seslendi.
Gökçe: Bakar mısınız? Biriniz yardıma gelebilir mi?
Sustu. Bir kaç dakika bekledi. Kimse çıkmamıştı. Tekrar seslenmeye karar verdi ama bu sefer avazı çıktığı kadar bağırdı.
Gökçe: BİRİNİZ BAKABİLİR Mİİİİ? ACİİİİL! HAYAT MEMAT MESELESİ!!!
Gökçe'nin susmasıyla bir kapı kilidi açılma sesi geldi biri merdivenlerden hızlıca iniyordu. Kim olduğunu merak etmişti. Gerçi pek umrunda da değildi çünkü kardeşleri orada donuyordu. En sonunda biri merdivenlerden indi. Gelen Metin'di.
Metin: Ne oldu Gökçe? Niye bağırdın öyle?
Gökçe: Abiiii....
Metin: Ne oldu söylesene?
Gökçe: Sizin evde doğalgaz yanıyor mu?
Metin: Yanıyor... Sizde yanmıyor mu?
Gökçe'nin gözleri doldu. Sinirden ağlamak üzereydi.
Gökçe: H- Hayır... Yanmıyor. Zeynep ve Büşra içeride donuyor. Elimden bir şey de gelmiyor.
Metin aceleyle içeri girdi. Ardından da Gökçe. Metin salona girip kardeşlerini kontrol etti. Büşra'nın hafif ateşi çıkmaya başlamıştı. Zeynep ise üzerindeki örtüyü kafasına kadar çekmişti. Metin hemen mutfaktaki kombiyi kontrol etti. Kombi çalışmıyordu.
Metin: Sen burada bekle ben dışarıdan vanayı kontrol edeyim kombi yanarsa bana söyle.
Gökçe: T-tamam.
Metin dışarı çıktı vanayı kontrol etti. Vanayı hafif hafif açmaya başladı. Gökçe birden dışarı çıktı.
Gökçe: Açıldı abi...
Metin: Açıldı mı? Çok iyi ya. Oh bee.
Gökçe'nin yüzünde güller açmıştı. Hemen içeri girdiler. Zeynep hala kafasına kadar çektiği örtüyle yatıyordu.
Metin: Zeynep aç şu örtüyü hadi.
Zeynep: Üşüyorum abi... Çok soğuk ya.
Metin: Vanayı açtım. Birazdan ev ısınır. Hadi sen de aç şu örtüyü.
Zeynep örtüyü açtı. Hafifçe doğruldu. Metin bu sefer Büşra'nın yanına gitti. Elini alnına koydu ateşini kontrol etti.
Metin: Büşra... Hadi kalk güzelim. Üstüne ince birşeyler giy. Bak kombiyi de açtım.
Büşra: Ayağa kalkacak halim yok abi... Lütfen.
Metin: Gökçe ablan yardım eder sana... Değil mi Gökçe?
Gökçe: Evet. Hadi ablacım kalk. Üstünü değiştirelim yine gelip yatarsın.
Büşra güçlükle ayağa kalktı. Gökçe'ye tutunarak birlikte odaya gittiler. Zeynep kendine gelmişti.
Zeynep: Bir an donacağım sandım yaaa. Teşekkür ederiz abi. Bizi donmaktan kurtardığın için...
Metin: Rica ederim. Gökçe öyle bağırınca koştum geldim. Hoş kimse gelmemiş ama neyse.
O sırada Gökçe ve Büşra geri döndü. Gökçe Büşra'yı yerine yatırdı. Üstünü de karnına kadar örttü. Kendisi de Zeynep'in yanına oturdu.
Gökçe: Çok yoruldum.... Senin işin varsa evde gidebilirsin abi.
Metin: Yani yok ama çocuklara baksam iyi olur.
Gökçe: Tabi tabi bak.
Metin: Sonra yine gelirim... Hoşçakalın kızlar.
Gökçe ve Metin ayağa kalktı. Kapıya yöneldi. Metin kapıyı açtı. Karşısında Baran vardı.
Metin: Hayırdır Baran?
Gökçe: Ne oldu?
Baran, abisine ve Gökçe'ye baktı.
Baran: Hiiiiç... Kardeşlerimi görmeye geldim. Gelemez miyim?
Metin: Gelebilirsin tabii ki... De... Sanki bir sıkıntın varmış gibi geldi bana da neyse.
Baran: Yok bir sıkıntım.
Metin: İyi bakalım öyle olsun... Neyse size doyum olmaz. Ben çıkayım bakalım.
Gökçe: Güle güle.
Metin tam merdivenleri çıkacakken Baran ona seslendi.
Baran: Abi!!!
Metin: Efendim?
Baran: Sonra seninle bir şey konuşmak istiyorum.
Metin: Tamam konuşuruz.
Metin merdivenleri çıktı evine girdi. Baran da içeri girdi. Salona girdi.
Zeynep: Hoşgeldin Baran abi.
Baran: Hoşbuldum.
Zeynep: Az önce de Metin abim buradaydı da yeni gitti.
Baran: Gördüm. Karşılaştık Zeynep.
Baran'ın gözü Büşra'ya takıldı. Hemen kalkıp onun baş ucuna gitti. Saçlarını okşadı. Birden gözü kocaman açıldı.
Baran: Büşra yanıyor!!
Gökçe: Az önce donuyorduk biz. Tabi sizin haberiniz olmadığı için...
Baran bıkkınlıkla iç çekti.
Baran: Gökçe bak seninle uğraşacak halim yok. Büşra burada yanıyor ya... Büşra kalk abicim bir duş al. Hadi.
Gökçe: Ya biz burda donuyorduk diyorum. Sen hala Büşra'nın ateşinden bahsediyorsun ya?
Baran sinirle ayağa kalktı ve Gökçe'nin üstüne yürüdü.
Baran: Bana bak! Benim sabrımı sınıyorsun. Yapma! Kız burada ateşten yanıyor. Sen gelmişsin bana donuyorduk diyorsun.
Gökçe başını dikleştirdi. Baran'dan korkmuyordu. Zeynep'i göstererek konuşmaya başladı.
Gökçe: Bak bu kıza! Az önce donuyordu bu kız ya! O kadar seslendim biriniz de gelmedi! Metin abim hariç. Şimdi gelmişsin bana Büşra'nın hesabını soruyorsun! Sen.. Sen ne ara bu kadar kardeşlerin arasında ayrımcı oldun ya? Zeynep de senin kardeşin, Büşra da! Ama sen sadece Büşra'dan hesap soruyorsun! Çık git buradan Baran! Gözüm görmesin seni! Çııık!
Baran iyice sinirlenmişti. Kimse onu kardeşleriyle vuramazdı. Zeynep'e baktı. Zeynep korku dolu gözlerle onları izliyordu. Baran onun bu halini görünce dayanamayıp yüzünü çevirdi. Az önceki halinden ödün vermeden devam etti.
Baran: Eğer... Büşra'ya bir şey olsun... Bak yemin ediyorum... Sizi bitiririm. Anladın mı Gökçe? Özellikle de seni.
Gökçe'nin gözleri dolmuştu. Aşırı sinirlendi.
Gökçe: Çık Baran! Çıııııııık!
Baran o sinirle kapıyı çarpıp çıktı. O çarpmayla Büşra uykusundan sıçradı.
Büşra: Ne oluyor?
Zeynep: Yok bir şey. Sen yat hadi.
Büşra hiç bir şey demeden geri yattı. Gökçe Büşra'ya baktı. Baran'ın söyledikleri aklına geldi. Daha da sinirlendi. Ağlamaklı bir sesle Zeynep'e seslendi.
Gökçe: Zeynep Büşra'yla ilgilen. Sonra Baran beyden laf işitmeyelim!
Zeynep tam ağzını açacakken Gökçe odaya gitti. Baran:ın söyledikleri Zeynep'in de kalbini çok kırmıştı ama kardeşini böyle bırakamazdı. Hemen kalkıp mutfağa girdi. İnternetten çorba tariflerine baktı. Malzemeleri hazırlayıp çorbayı yapmaya başladı.
Baranların evi
Baran eve girdiğinde salona girdi.. Koltuğa oturdu ve aşağıda Gökçe'ye söylediklerini düşündü. Fazlasıyla ileri gitmişti evet. Ama kardeşi hastaydı. Diğeri de kardeşi değil miydi evet kardeşiydi. Ona da haksızlık etmişti. O böyle düşünürken yanına Dilan gelmişti. İkizleri güç kuvvet uyumuştu. Baran'ın yanına oturdu.
Dilan: Ne oldu Baran?
Baran kafasını Dilan'a çevirdi. Donuk ve dolu gözlerle Dilan'a baktı.
Baran: Ben... Ben bişey yaptım Dilan. Çok kötü bir şey. Hiç yapmayacağım bir şeyi yaptım.
Gözünden bir iki damla yaş geldi. Dilan onun bu hali karşısında ne yapacağını bilemedi.
Dilan: Ne yaptın... Baran?
Baran derin bir nefes aldı.
Baran: Ben... Ben kardeşlerim arasında ayrımcılık yaptım Dilan! Gökçe'nin, Zeynep'in kalbini kırdım! Keşke dilim tutulsaydı da söylemeseydim!
Dilan gözlerini kapattı. İçi cız etti.
Dilan: Bak Baran... Biraz dinlen istersen. Çok yorulduk. Herkes gergin. Yorgun... İstersen yarın kahvaltıya gidip gönüllerini alırsın. Ama şimdi uyuyalım. Buna ihtiyacın var çünkü.
Baran hiç bir şey demeden odaya gitti. Üstünü değiştirdi. Yatağa yattı. Kısa sürede uykuya daldı. Dilan da ardından odaya girdi. Baran'ın üstü açıktı. Kendi kendine gülümseyip üstünü örttü. Kendi de üstünü değiştirip yatağa yattı. Bir anda Baran'a sarıldı. Baran uyanmamıştı. Çok yorulmuştu. Kısa sürede o da uykuya daldı.
Kızların evi
Zeynep çorbayı yapmış,elinde bir tepsiyle salona girdi. Elindeki tepsiyi sehpanın üstüne koydu. Elini Büşra'nın alnına koydu. Ateşi biraz düşmüştü çünkü çorba yapmadan önce ateş düşürücü vermişti. Büşra'yı kaldırdı.
Zeynep: Hadi kalk bakalım. Sana çorba yaptım. Bunu iç iyileş. İçin ısınsın.
Büşra hafifçe gözünü araladı. Ablasına baktı. Onun yardımıyla doğruldu.
Büşra: Biraz üşüyorum.
Zeynep: Tamam işte. Bunu iç için ısınsın.
Büşra zorlukla çorbayı içmeye başladı. Zeynep kardeşine baktı. Yarım saat sonra çorba bitmişti.
Zeynep: Isındın mı?
Büşra evet anlamında başını salladı. Zeynep Büşra'nın saçlarından öptü. Ne olursa olsun kardeşine kıyamıyordu.
Zeynep: Hadi bakalım. Afiyet şifa olsun çiçeğim.
Büşra: Teşekkür ederim abla.... Abla?
Zeynep: Efendim?
Büşra: Gökçe ablamın neyi var? Sen çorba yaparken onun ağlama sesleri geliyordu.
Zeynep ne diyeceğini bilemedi.
Zeynep: Yoruldu ablam. Yorgunluktan ağlamıştır.
Büşra inanmış gibi yaptı. O sırada kapı çaldı. Zeynep gidip kapıyı açtı. Gelen Duygu'ydu.
Duygu: Zeynep... Çorba kokusu aldım. Varsa biraz alabilir miyim?
Zeynep: Var abla. Geç salona sen.
Duygu içeri girdi. Büşra'yı yatarken görünce yanına oturdu.
Duygu: Acelesi yok. Giderken de alırım. Soğumasın.
Zeynep: Tamam.
Duygu: Büşra. Hayırdır? Yatıyorsun?
Büşra ablasının sesini duyunca kalkmak istedi ama Duygu onu durdurdu.
Duygu: Kalkma kalkma yat.
Büşra: Biraz hastayım abla. Ama Zeynep ablam sağolsun çorba yaptı. Onu içtim. Biraz da olsa içim ısındı.
Duygu: İyi yapmışsınız... Gökçe nerede?
Zeynep mutfaktan geldi. Bulaşıkları makineye yerleştirmişti.
Zeynep: Yattı o. Çok yorulmuş.
Duygu: Ben bir bakayım ona.
Duygu kalktı odaya girdi. Gökçe'nin sessiz hıçkırıklarını duyunca lambayı açıp yanına oturdu. Gökçe ablasına arkasını döndü.
Duygu: Gökçeciğim... Bana bakar mısın ablacım?
Gökçe: İstemiyorum abla.
Duygu: Tamam... Ne olduğunu söyle bari.
Gökçe ağlayarak konuşmaya başladı.
Gökçe: Yok bir şey. Baran'la atıştık hepsi o kadar. Biliyorsun işte klasik Baran.
Duygu: Gökçe sen kolay kolay ağlayan bir kız değilsin... Bir şey mi dedi?
Gökçe: Yok bir şey dedim abla. Daha fazla soru sorma ne olur.
Duygu: Sen bilirsin... Neyse anlatmak istersen karşı dairedeyim biliyorsun?
Gökçe: Biliyorum.
Duygu lambayı kapatıp odadan çıktı. Zeynebe seslendi.
Duygu: Zeyneeep! Çorbamı ver de gideyim ben.
Zeynep: Tamam abla geliyorum.
5 dakika sonra Zeynep elinde çorbayı Duygu'ya verdi.
Duygu: Atışmayın sakın hee!
Zeynep: Atışmıyoruz ki.
Duygu: Hadi bakalım. İyi geceler....İyi geceler Büşra!
Büşra: İyi geceler abla!
Zeynep: İyi geceler abla!
Sabah
Sabah olmuştu. Herkes kalkmıştı. Üç kız kardeş hep birlikte neşeli bir şekilde kahvaltı hazırlamaya başladılar. Gökçe ocağa çay suyu koydu. Zeynep yumurtaları haşlamak üzere ocağa koydu. Fazladan bir yumurta daha koymuştu. Büşra ise mutfaktaki masayı hazırlıyordu. Tam o sırada zil çaldı. Zeynep kapıyı açtı. Baran gelmişti. Zeynep Baran'a baktı. Sonra soğuk bir şekilde ona söylendi.
Baran: Büşra'yı iyileştirdik. Kendisi içeride. Geç.
Baran Zeynep'in bu tavrını anlıyordu.
Baran: Zeynep...
Zeynep onun seslenmesini duymamazlıktan gelip mutfağa geçti. Baran da onun arkasından geldi. Mutfakta sadece Büşra ve Zeynep vardı. Gökçe odaya gitmişti. Şuanlık Baran'ın yüzünü görmek istemiyordu ama içten içe de kardeşini çok seviyordu. Derin bir iç çekti.... Zeynep mutfaktaki işleri bitirmiş hiç bir şey demeden ablasının yanına gitti.
Zeynep: Hadi abla. Kahvaltı hazır.
Gökçe: Sence ben oraya gelir miyim Zeynep?
Mutfak
Baran ve Büşra mutfakta başbaşa kalmıştı. Büşra abisi ve ablalarının arasında birşeylerin olduğunu anlamıştı.
Büşra: Aranızdaki şey her neyse hemen halledebilir misiniz?
Baran Büşra'ya göz ucuyla baktı. Yutkundu. Derin bir nefes alarak ayağa kalktı. Odaya doğru yöneldi. Kapıyı çalıp içeri girdi.
Kızların odası
Kapı açılınca Gökçe ve Zeynep kapıya doğru baktı. Baran'ı görünce ikisi de başlarını eğdi. Baran derin bir nefes aldı ve konuştu.
Baran: Biraz konuşabilir miyiz? Gökçe?
Zeynep şok olmuştu. Kendisiyle konuşmayacak mıydı acaba?
Gökçe: Konuşacak bir şey yok Baran! Çık git odadan!
Baran odaya iyice girmişti.
Baran: Bak Gökçe... Ben buraya kavga çıkarmaya değil gönül almaya geldim.
Zeynep bir an sinirlendi. Abisine hafif bir ses tonuyla bağırmaya başladı.
Zeynep: Sadece onun kalbi kırılmadı tamam mı? Ben de varım burada! Benim de kalbim...
Baran parmağıyla onu susturdu.
Baran: Senin gönlünü çabucak alacağımı bildiğim için seni saymadım Zeynep... Şimdi bizi yalnız bırak. Lütfen!
Baran haklıydı... Zeynep'in gönlünü çabucak alırdı. Çünkü Zeynep en ufak şeye bile kanan safın tekiydi. Hiç bir şey demeden odadan çıktı. Odada Gökçe ve Baran başbaşa kalmıştı. Gökçe bir ara Baran'a baktı.
Gökçe: Ne söyleyeceksen söyle sonra da çek git!
Baran: Buraya birşeyler söyleyip çekip gitmek için gelmedim ben. Gönül almaya geldim.... Bak Gökçe dün akşam buradan sonra eve gittiğimde oturdum... Baya bir düşündüm.... Evet size haksızlık ettim ama....
Gökçe ağlamalı bir sesle konuşmaya başladı.
Gökçe: Aması ne Baran? Bu ilk değil ki... Geçen de aynısı oldu... Beni geçtim. Hadi ben senin ablan sayılırım. Ama Zeynep de senin kardeşin. Sen birini düşünüp diğerini düşünmediğin zaman olmuyor. İnsanın kalbi kırılıyor anlıyor musun?
Baran: Gökçe bak... Ben hatamın farkına vardım. Çok pişmanım... Köpek gibi pişmanım. Keşke keşke dilim tutulsaydı da demeseydim size o sözleri!!!
Mutfak
Zeynep ve Büşra sessizce kahvaltı masasında oturuyordu. Kahvaltılarını yapmıyorlardı ama tek kelime de etmiyorlardı. Sessizliği bozan ilk Büşra oldu.
Büşra: Barışacaklar mı sence?
Zeynep: Bilmiyorum... *içinden* Bakalım benim gönlümü nasıl alacak?
Birden odadan sesler yükseldi. Ama sadece Baran'ın sesi çıkıyordu. Sanki bir şeyleri yere atıyordu. Bir yandan da anlaşılmayan bir sesle bağırıyordu. Kızların ikisi de çok korkmuştu. Korkuyla birbirine baktılar. Odaya girmeye korkuyorlardı. En sonunda cesaretlerini toplayıp odanın kapısını açtılar. Gördükleri manzara karşısında dehşete düştüler. Baran odadaki eşyaları yere fırlatıyordu. Çıldırmış gibiydi. Gökçe ise kendisini banyoya kilitlemişti. Bir yandan da kardeşine içi acıyordu. Kızlar korkuyla odanın kapısının önünde kalakaldı. Bir anda ikisi de ağlamaya başladı.
Zeynep: Abi yapmaa...
Baran: Ben çok kötü bir abiyim. Allah benim belamı versin!
Büşra: Hayır... Hayır vermesin.
Zeynep: Sen... Sen çok iyi bir abisin.... Deme böyle nolur!
Baran: Evet öyleyim! Ayrımcı bir abiyim!
Zeynep: Değilsin! Asla öyle olmayacaksın...
Büşra: Sakin ol nolur abi... Abla birşey yap!
Zeynep tam odaya girecekken Baran önündeki aynaya yumruk attı.
Baran: Evet öyleyiiiim!!!
Onun yumruk atmasıyla kızlar geri çekilip birbirine sarıldı. Baran elinin kanamasına aldırış etmeden yere çöktü. Ağlamaya devam etti. Kızlar çok korkmuştu. 5 dakika sonra Gökçe banyodan çıktı. Baran'ın bu halini görünce koşarak onun yanına geldi. Ona sımsıkı sarıldı. Bir yandan da ağlıyordu.
Gökçe: Sen... Yüreği güzel bir abisin. Kendine haksızlık etme.
Baran az da olsa sakinleşmişti. Kafasını kaldırıp Gökçe'ye gülümsedikten sonra ona sımsıkı sarıldı.