
Hafta sonu olmuştu bile. Her iki evde de heyecanlı bir telaş vardı.
Emreler'in evi
Emre heyecandan evde dört dönüyordu. Büyük gün gelmişti sonunda. Emre'nin annesi Aysel hanım oğlunun bu halini görünce onu tuttu.
Aysel: Oğlum sakin ol!
Emre: Anne bugün benim en mutlu günüm ya... Nasıl sakin olayım?
Aysel: Neyse neyse. Biz gidip çikolata çiçek alalım... Orhan bey hazır mısın?
Orhan bey ceketini düzelterek aşağıya indi.
Orhan: Geldim geldim. Hadi gidelim. Yüzükleri aldın mı Emre?
Emre: Aldım baba.
Hep beraber yola çıktılar.
Kafe
Kafede de durumlar aynıydı. Bir organizasyon ekibi gelip kafeyi süslemişti. Bir adet de kuaför gelmişti. Zeynep'in saç ve makyajı bitmek üzereydi. Elbisesini çoktan giymişti. Gökçe hayranlıkla onu izliyordu. Nihayet makyajı ve saçı bitmişti. Kuaför işini bitirip gitti. Zeynep usulca kalktı. Gökçe onun elinden tutup kendi etrafında 1 tur dönderdi.
Gökçe: Zeyneeep... Çok ama çok güzel oldun.
Zeynep: Gerçekten mi?
Gökçe: Gerçekten.
Zeynep'in gözü bir an dışarıyı arandı. Çünkü abilerinin hiç biri henüz gelmemişti. Erkek tarafının gelmesine çok az kalmıştı.
Zeynep: Abimler nerede? Gelmeyecekler mi?
O sırada bir ses yükseldi.
"Kim demiş?"
Zeynep sesin geldiği yöne doğru baktı. Abilerini görünce gülümsedi. Hepsi de takım elbise giymişti.
Atakan: Biz olmazsak seni kimden isteyecekler küçük hanım?
Zeynep bu soru karşısında gülümsedi.
Baran: A-ayrıca çok güzel olmuşsun. Kıskanırım bak.
Zeynep: Ya abiii... Saçmalama istersen.
Hilmi: Valla Baran haklı. Bu kadar güzel olmak zorunda mıydın?
Zeynep: Yani... Bugün için evet :)
Metin: Rahat bırakın kardeşimi benim... O güzelliğiyle baş tacı zaten.
Berk: Aynen öyle... Hem bugün için güzel olmaya hakkı var. Sonuçta sevdiğine kavuşuyor.
Atakan: Tamam beyler. Bu kadar duygusallık yeter. Birazdan gelirler zaten... Evet hazır mısınız beyler?
Baran: Sanırım.
Metin: Vermesek olmaz mı ya?
Tam o sırada erkek tarafının arabası kafenin önünde durdu.
Zeynep: Geldiler...
Çok heyecanlanmıştı. Kapının arkasına geçti ve beklemeye başladı. 2 dakika sonra kapı çaldı. Zeynep derin bir nefes aldı ve kapıyı açtı. Kapıdan önce Emre girdi. Elindeki çiçeği ve çikolatayı Zeynep'e verdi. Ardından da Orhan bey ve Aysel hanım girdi. Orhan bey elindeki yüzükleri Büşra'ya verdi. Çünkü tepsiyi tutacak olan oydu... Sohbet muhabbet derken yarım saat sonra Zeynep, Emre'nin kahvesini yapmak üzere arkaya mutfağa geçti. 10 dakika sonra kahve pişti. Zeynep kahvenin içine biraz bal ve biraz da pekmez koydu. Yavaş yavaş Emre'nin yanına gitti kahveyi ikram etti ve yerine oturdu. Diğerlerinin kahvesi önden gitmişti. Herkes kahvelerini içerken Orhan bey lafa başladı.
Orhan: Evet... Sebebi ziyaretimiz belli. Sizin kardeşiniz Zeynep ve oğlum Emre birbirlerini görmüş, sevmiş ve ciddi bir ilişkiye karar vermişler... Allah'ın emri, peygamber efendimizin kavliyle... Kardeşiniz Zeynep'i, oğlumuz Emre'ye istiyoruz.
Atakan derin bir nefes aldı.
Atakan: Ben veririm vermesine de... Bende çok bu ilişkiyi iyi bilen, tanıyan kardeşim Baran... Barancım sen ne diyorsun bu işe?
Zeynep abisinin gözünün içine bakmaya başladı. Cevabı merak ediyordu.
Baran: Yani abi... Ben söyleyeceğimi söyledim geçen. Kardeşim mutluysam ben de rahatım.
Atakan: O zaman... Gençler birbirini sevmişler madem bize de hayırlı olsun demek düşer... Verdik gitti.
Zeynep ve Emre kalktı aile büyüklerinin elini öptü. Abilerine gelince sıra onlara sımsıkı sarıldı. Sanki teşekkür eder gibi. Ardından yüzükler takıldı ve kesildi. Zeynep ve Emre çok mutluydu.
Bir kaç dakika sonra çocuklardan Ömer ve Ömer Asaf kafeye geldi. Ömer koşarak annesine sarıldı. Ömer Asaf ise kapının orada elleri cebinde bekledi.
Dilan: Ne oldu annecim?
Ömer: Anne benim şeyimi mi kesecekley?
Dilan gözlerini kocaman açtı. Baran'a baktı. Baran utanarak yutkundu.
Baran: Nereden çıktı şimdi bu Ömer?
Ömer: Ömey Asaf abi söyyedi. Sünnet mi ne oyacakmışız Yusufla. Sizin şeyinizi kesecekley dedi.
Metin Ömer Asaf'a baktı. Ömer Asaf gözlerini babasından kaçırdı.
Metin: Yok öyle bir şey amcacım. Ömer Asaf abin sana şaka yapmış. Değil mi Ömer Asaf: Hıııı şaka yaptım... Gerçekten keserlerse o zaman görürsün.
Metin: Ömer Asaf!
Ömer Asaf: Offf tamam ya!
Baran: Tamam babacım siz şimdi eve çıkın biz de birazdan geliriz.
Tam o sırada Yusufta kafeye geldi. Emre'nin annesi Aysel hanım onları görünce çok şaşırdı. İlk defa bir ikizi birlikte görüyordu.
Aysel: Aaa ikizler!
Baran ve Dilan, Aysel'in bu tepkisi üzerine gülümsedi.
Yusuf: Kesmeyecekley değiy mi?
Ömer: Hayıy! Kesmeyecekleymiş... Amcam Ömey Asaf abinin şaka yaptığını söyyedi.
Dilan: Çocuklar hadi biz eve çıkalım.
Yusuf: Babam?
Dilan: O da işi bitince gelir.
Dilan çocukları alıp gitti.
Orhan Bey: Evet... Düğün işini de konuşalım isterseniz?
Atakan Orhan Bey'e baktı. Derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.
Atakan: Şimdi şöyle... Belki Emre size söylemiştir. Zeynep'in ablası Gökçe...
Gökçe utanmıştı. Hemen başını öne eğdi.
Orhan Bey: Biliyorum... Tamam o zaman.... Neyse bize müsaade.
Atakan: Müsaade sizin.
Emre ve ailesi gitmişti. Zeynepte yukarı çıkacakken Baran ona seslendi.
Baran: Zeynep bir bakar mısın?
Zeynep: Ne oldu?
Baran Gökçe, Büşra ve Zeynep'i de alarak dışarı çıktı.
Gökçe: Ay Baran ne oldu?
Baran: Kızlar... Biliyorsunuz haftaya Dilan'la bizim evlilik yıl dönümümüz.
Zeynep: Aaaa... Ne çabuk geldi ya. Eeee?
Baran: Ben de ona şey yapmak istiyorum.
Gökçe: Ne yapmak istiyorsun?
Baran biraz çekinmişti.
Baran: Evlenme teklifi... Evlenme teklifi etmek istiyorum. Yeni başlangıçlar için.
Büşra: Ne?
Zeynep: Ooooo.
Gökçe: Bir dakika bir dakika. Nasıl olacakmış o?
Baran: İşte ben de bu konuyu sizinle danışmak istiyorum Gökçe.... Ne yapmalıyım sizce?
Kızlar bir müddet düşündü. Büşra'nın aklına harika bir fikir gelmişti.
Büşra: Buldum!
Baran: Ne buldun?
Büşra: Dilan'ı sadece yemeğe çıkart. Yani o öyle sansın. Yemek için hazırlansın falan. Sonra ondan habersiz onu yemek diye evlenme teklifi yapacağın yere götür. Hem yemek yiyin hem de evlenme teklifi edersin.
Zeynep: Kız valla harika bir fikirmiş ya.
Baran: Gerçekten güzelmiş... De sen bunları nereden öğrendin? Bana bak yoksa sana evlenme teklifi eden mi oldu?
Büşra abisinin bu sorusu karşısında göz devirdi.
Büşra: Saçmalama istersen abi ya!
Zeynep: Abicim sanki biraz kıskanç mıyız ne?
Baran: Abilikte olur böyle kıskançlıklar... Ayrıca kıskanırım size ne?
Gökçe bu tantanadan oldukça sıkılmıştı.
Gökçe: Tamam! Baran... Fikir hoşuna gitti mi gitmedi mi?
Baran biraz düşündü.
Baran: Gitti... Tamam öyle yapayım o zaman ben... Yarın yüzükte alayım, mekanda ayarlayayım.
Zeynep: Bir şeyi çok merak ediyorum.
Baran: Neyi?
Zeynep: Sen bu evlenme teklifi ettikten sonra ne olacak? Kız isteme, düğün falan olmayacak herhalde değil mi?
Baran: Olacak Zeynep! Ben o zaman neden evlenme teklifi edeyim boş yere?
Gökçe: Sen ciddi misin Baran?
Baran: Ciddiyim Gökçe!
Gökçe: He yani bildiğin kız isteyeceksin mikser hanımdan.... Düğün yapacaksın.
O sırada Metin dışarı çıktı Gökçe'nin son dediğini duymuştu.
Metin: Kim kız istiyormuş mikser hanımdan?
Hepsi Metin'e döndü. Baran dayanamayıp herşeyi abisine anlattı.
Metin: Gerçekten isteme için buraya gelecek mi mikser?
Baran: Hayır abi gelmesin ya noluuur!
Metin: Lan oğlum nasıl gelmesin? Kadının kızı.
Baran: O gelirse bu iş yatar. Ne olur gelmesin abi.
Zeynep: Iyyy. Baran abim haklı abi. Gelmesin ki huzurumuz kaçmasın.
Metin: Peki... Diyelim ki gelmedi. Kızı kimden isteyeceksin Baran?
Baran: Atakan abimden... Diye düşündüm.
Metin: Atakan'dan... Öyle mi? Peki o ne diyor bu işe?
Baran: Bilmiyor ki... Gerçi evlenme teklifinin sonucu da belli değil ya daha... Neyse.
Metin: Neyse hele bir haftaya olsun da.... Bu arada Gökçe. Sen de Anıl'la konuş. Şu nikah işi bir an önce hallolsun.
Gökçe: Tamam abi... Konuşurum.
Herkes evlerine çıktı. Baran kendi evinde değil de alt katta kaldı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 2.61k Okunma |
86 Oy |
0 Takip |
28 Bölümlü Kitap |