@hikayeci.seyma
|
Düğün günü gelmiş çatmıştı. Akşam Berk ve Baran artık evli olacaktı. Malikyan Konağında misafirler vardı. Çok kalabalıktı. Murat 4 tane kadın getirtmişti konağa misafirlerle ilgilensin diye. Baran ve Berk abileriyle berbere gitmişlerdi. Kızlar da Dilan ve Feride'yle birlikte kuaföre gitmişti. 1-2 saat sonra resmi nikah kıyılacaktı. Dilan çok gergindi. Hala inanamıyordu zoraki evlilik yaptığına. Aynı şey Baran için de geçerliydi. Bu nikahın olmamasını o kadar çok istiyorlardı ki... Ellerinden de bir şey gelmiyordu. 1 buçuk saat sonra herkes işini bitirmiş, düğünün olacağı alana doğru yola çıkmışlardı. Baran susmuş hiç konuşmamıştı. Dilan'ı görmek onun kalbini acıtıyordu. Düğün yerine geldiler. Murat onları karşıladı. Sırtlarına hafifçe vurdu. Murat: Aslanlarım benim! Berk ve Baran misafirlerin yanına gitti. Yarım saat sonra Yorgancı aşireti de davul zurna eşliğinde düğün yerine geldi. Oldukça kalabalıklardı. Halay çeken bir grup vardı. Murat hemen aralarına katıldı. Silah sesleri havayı kapladı. 15 dakika boyunca böyle sürdü. En sonunda nikah akdine geçtiler. Önce Berk'in nikahı kıyılacaktı. Nikah şahitleri Duygu ve Gökçe'ydi. Nikah memuru geldi nikah akdine başlandı. Nikah Memuru: değerli konuklar bu mutlu geceye her iki aile adına hoş geldiniz diyor iyi eğlenceler diliyorum. nikah akdine başlıyorum. Gelin hanım adınız soyadınız? Feride: Feride Halıcı. Nikah Memuru: Damat bey adınız soyadınız? Berk: Berk Malikyan. Nikah memuru: Şahitlerimizin adı soyadı? Gökçe: Gökçe Malikyan. Duygu: Duygu Şahin. Nikah Memuru: Teşekkürler! Gelin hanım ve damat bey birbirinizle evlenmek istediğinizi bize yazılı olarak bildirdiniz. Yaptığım araştırma sonunda evlenmenize engel bir durumun bulunmadığı tarafımdan tespit edilmiş olup şimdi bir kez daha misafirler ve şahitler huzurunda sözlü olarak evlenmek istediğinizi beyan ederseniz evlenme akdinizi gerçekleştireceğim. Siz sayın Feride Halıcı. Yanınızda oturan nişanlınız sayın Berk Malikyan beyi hiç kimsenin etkisi ve baskısı olmaksızın özgür iradenizle eş olarak kabul ediyormusunuz? Feride mutlulukla Berk'e baktı. Feride: Evet! Nikah Memuru: Siz sayın Berk Malikyan yanınızda oturan nişanlınız Feride Halıcı hanımı hiç kimsenin etkisi ve baskısı olmaksızın özgür iradenizle kendinize eş olarak kabul ediyormusunuz? Berk: Evet Nikah memuru: Sizler de şahit misiniz? Gökçe-Duygu: Evet! Nikah Memuru: Bende medeni yasanın ve belediye başkanımın bana vermiş olduğu yetki ile sizleri eş olarak ilan ediyorum. İmzalar atıldı. Berk, Feride'nin alnından öptü. Silahlar patladı. Sıra Baranla Dilan'ın nikahına gelmişti. Nikah Memuru: Değerli konuklar bu mutlu geceye her iki aile adına hoş geldiniz diyor iyi eğlenceler diliyorum. nikah akdine başlıyorum.Gelin hanım adınız soyadınız? Dilan soru karşısında göz ucuyla Baran'a baktı ama Baran ona bakmıyordu. Kendine gelip soruyu cevapladı. Dilan: Dilan Yorgancı. Nikah Memuru: Damat bey adınız soyadınız? Baran babasına dalmıştı. Ona kin ve nefretle bakıyordu. Gözleri doldu. Sesi titreyerek soruya cevap verdi. Baran: B-Baran Malikyan. Nikah Memuru: Şahitlerimizin adı soyadı? Zeynep: Zeynep Malikyan. Sena: Sena Şahin. Nikah Memuru: Teşekkür ederim! Gelin hanım ve damat bey, birbirinizle evlenmek istediğinizi bize yazılı olarak bildirdiniz. Yaptığım araştırma sonunda evlenmenize engel bir durumun bulunmadığı tarafımdan tespit edilmiş olup şimdi bir kez daha misafirler ve şahitler huzurunda sözlü olarak evlenmek istediğinizi beyan ederseniz evlenme akdinizi gerçekleştireceğim. Siz sayın Dilan Yorgancı, yanınızda oturan nişanlınız sayın Baran Malikyan beyi hiç kimsenin etkisi ve baskısı olmaksızın özgür iradenizle eş olarak kabul ediyormusunuz? "HİÇ KİMSENİN ETKİSİ VE BASKISI OLMAKSIZIN" Dilan istemsizce gülümsemişti bu söz karşısında. Derin bir nefes aldı ve cevabı verdi. Dilan: Evet! Nikah memuru: Siz sayın Baran Malikyan, yanınızda oturan nişanlınız Dilan Yorgancı hanımı hiç kimsenin etkisi ve baskısı olmaksızın özgür iradenizle kendinize eş olarak kabul ediyormusunuz? Baran isteksizce cevap verdi. Çünkü geri dönüşü yoktu. Baran: Evet. Nikah memuru: Sizler de şahit misiniz? Zeynep-Sena: Evet! Nikah memuru: Bende medeni yasanın ve belediye başkanımın bana vermiş olduğu yetki ile sizleri eş olarak ilan ediyorum. İmzalar isteksiz bir şekilde atıldı. Silahlar patladı. Gece 12 ye kadar aralıksız oynandı. Baran nikah masasından hiç kalkmamıştı. Yorgun bir şekilde oynayanlara bakıyordu. Nihayet düğün bitti. Ailecek konağa geldiler. Murat oğullarına döndü. Murat: Hayırlı uğurlu olsun ikinize de.... Şimdi odalarınıza gidin. Herkes odasına. Dışarı çıkanı duymayayım. Herkes odasına gitti. Baran ve Dilan odaya girdiklerinde, Dilan yatağa oturdu. Kara kara düşünmeye başladı. Bu evliliğin sonu ne olacaktı. Baran yatağın ayak ucundaki kanepenin üstüne yastığını koydu. Dolabından bir pike aldı. Onu da kanepenin üstüne koydu. Dilan'a döndü. Dilan hala kara kara düşünüyordu. Baran kafasını çevirdi. Konuşmaya başladı. Soğuk bir şekilde konuşuyordu. Baran: Sen yatakta yat... Ben kanepede yatarım. Korkma sana asla dokunamayacağım. Dilan başını kaldırdı Baran'a baktı. Baran ona bakmıyordu. Baran duş almaya banyoya gitti. Dilan da makyajını temizleyip gelinliğini çıkardı. Geceliklerini giydi. Yatağa yattı. Baran duştan çıktığında Dilan çoktan uyumuştu. Kanepeye yatağını yaptı ama gözüne uyku girmiyordu. Yaptığı yatağa oturdu. Dilan'ı izlemeye başladı. Onu kardeşi gibi görüyordu. Ama kocasıydı. Başını hafifçe öne eğdi. Gözü parmağındaki yüzükteydi. Yüzüğü parmağında hafifçe çevirmeye başladı. Yüzüğü çıkarsa yarın takmayı unutacağı kesindi ve babası buna kesinlikle çok kızardı. Çıkarmasa vicdan azabı çekerdi. Babasına o kadar kin ve nefret doluydu ki ilk gecesini yaşamak istemedi. Kendi kendine söylendi. "Bu evlilik nereye kadar gidecek?" Yatağına yattı arkasına döndü. Kızların odasında bir şeyler dönüyordu. Kızlar kendi aralarında konuşuyordu. Gökçe: O Esin düğüne geldi gördünüz mü? Büşra: Oha gerçekten mi? Gökçe: Yanlış görmediysem oydu evet. Zeynep: Unutmamış demek ki. Gökçe: Unutacak, unutmalı... Bana bakın Barana Esin'in burada olduğundan bahsetmek yok anlaştık mı? Zeynep: Anlaştık. Büşra: Anlaştık. Gökçe: Hadi şimdi uyuyalım. Birbirlerine iyi geceler dileyip uyudular. Sabah Dilan uykusundan yavaş yavaş uyanmaya başladı. Yatağın ucundaki kanepeye baktı. Kanepe boştu. Demek ki Baran çoktan uyanmıştı. Yavaşça yataktan kalktı. Banyoya gitti elini yüzünü yıkadı. Saçlarını taradı. Üstünü değiştirdi. Derin bir nefes alıp odadan çıktı. Koridorda Zeynep ve Büşra vardı. İkisi birden Dilan'a gülümsedi. Zeynep: Günaydın Dilan. Büşra: Günaydın Dilan abla. Onların gülümsemesi Dilanın içini ısırmıştı. Dilan: Size de günaydın. Büşra: Abim uyanmadı mı? Dilan: Uyanmış... Odada yok. Zeynep: Balkona çıkmıştır. Nerdeyse herkes uyanmış. Hadi biz de çıkalım. Birlikte balkona çıktılar. Baran dışarıya dalmıştı. Kahvaltı sofrası yavaş yavaş hazırlanıyordu. Dilan hiç bir şey demeden eltilerine yardıma gitti. Mutfak Mutfakta Metin'in eşi Gamze ve Atakan'ın eşi Zeynep vardı. Gamze: Günaydııın. Dilan: Günaydın.... Şeyyy... Yardım edebileceğim ne var? Zeynep: Günaydın Dilan.... Zahmet etme sen ya. Yeni gelinsin. Dilan: Olur mu öyle şey? Yeni gelinim diye öyle oturup duracak mıyım? Gamze: Tabii ki oturmayacaksın ama dün çok yoruldun. Zeynep Dilan'ın yanına yaklaştı gülümsedi. Zeynep: Hem biz artık eltiyiz... Birlikte daha çok iş yaparız ama şimdi değil. İstersen yanımızda oturabilirsin. Dilan eltilerinin bu samimiyetini çok sevmişti. Kanı daha da kaynadı. Sandalyeye oturdu. Gamze: Dilan bugün biz Duygu ablaya öğle çayına gideceğiz. Sen de gelmek ister misin? Dilan evden çıkmak istemiyordu. Biraz düşünüyormuş gibi yaptı. Dilan: Teşekkür ederim Gamze abla ama pek bir yere gidesim yok. Başka bir zamana artık. Gamze: Pekiiii... Sen bilirsin. Dilan: Feride uyanmadı mı hala? Gamze: Hayır ama merak etme. Uyanırlar. Zeynep: Atışa mı gideceklermiş? Gamze: Kim? Zeynep: Bizimkiler. Gamze: Bilmiyorum. Metin bana bir şey söylemedi. Zeynep: Şimdi karar verdiler zaten. O sırada Hilmi'nin ilk eşi olan Fatma uyandı. Yorgun olduğu yüzünden belliydi. Fatma: Günaydın. Gamze: Günaydın Fatma... Da ne oldu sana böyle? Pek bir yorgunsun. Fatma: Hiç sorma yaaa... Gece düğünden sonra Somer yanıma geldi "Anne midem!" diye. Sonra Kerem de geldi "Anne korkuyorum." diye. Bütün gece onlarla uğraştım. Gamze: Ee babaları yok muydu? Fatma dışarıya, Hilmi'ye, baktı. Fatma: Neredeeee? Beyefendi anca ikinci eşi ve yeni doğan bebeğiyle ilgilensin! O sırada görümce Zeynep içeri girdi. Mutfakta 4 eltiyi görünce şaşırdı. Gamze: Noldu Zeynep? Zeynep: Hiiiç... Kahvaltı ne zaman hazır olur? Gelin Zeynep: Hayırdır? Atakan mı dedi bunu yoksa? Zeynep: Evet. Gelin Zeynep: Git ona söyle. Şimdi hazır olacak. Zeynep: Tamam... Dilan dışarı gelsene. Dilan dışarı baktı. Baran'ı görünce gelesi gelmedi. Zeynep durumu anladı. Zeynep: Merak etme bir şey yapamaz. Dilan istemeyerek olsa da Zeynep'le balkona çıktı. Kahvaltı Herkes kahvaltıdaydı. 2 kişi hariç. Onlar da Berk ve Feride. Murat onların olmadığını anlayınca sordu. Murat: Nerede bu Berk ve Feride? Şükran: Uyuyorlardır elleme. Murat: Uyansınlar. Saat kaç oldu yaa? Bu saate kadar uyunur mu? Baran sessizce kendi kendine söylenmeye başladı. "Sevdiği kızla beraber yatıyorsa demekki... Benimki gibi zoraki değil ki!" Onun bu söylediğini Dilan ve Atakan'dan başka kimse kimse duymamıştı. Dilan ve Baran bir an göz göze geldi fakat hemen Baran gözlerini kaçırdı. Murat bu duruma canı sıkılmıştı. Kalktı. Şükran onun kolundan tuttu. Şükran: Murat... Bırak uyusunlar. Murat: Ne demek uyusunlar? Birazdan abileriyle atışa gidecek. Şükran sandalyesinden kalktı. Şükran: Ben çağırayım, sen otur. Murat sandalyesine oturdu. Çocuklarına baktı kahvaltısına devam etti. Şükran yavaşça Berk ve Feride'nin odasının kapısının önüne geldi. Kapıyı hafifçe tıkırdattı. Şükran: Beeerk! Oğlum sabah oldu. Herkes kahvaltıya oturdu. Baban seni çağırıyor. Berk annesinin sesiyle yavaşça uyandı. İlk gecenin mutluluğu vardı. Berk: Geliyoruz birazdan anne. Şükran: Hadi... Berk annesinin gittiğinde emin olduktan sonra Feride'yi yavaş yavaş öpmeye başladı. Doyamamıştı ona. Feride bu öpmelere uyanmıştı. Eliyle Berk'in saçlarını okşadı. Gülümsedi. Feride: Günaydın sevgilim. Berk: Günaydın biriciğim... Doyamamışım sana. Feride: Ben de sana... Ama şimdi kalkmamız lazım. Herkes kahvaltıya oturmuş. Bir biz kalmışız. Kalkıp duşa girdiler. Sonra giyinip odalarından el ele çıktılar. Balkona çıktıklarında herkesin gözü onlardaydı. Berk: Günaydın herkese. Murat sert bir ses tonuyla cevap verdi. Murat: Günaydın! Neredesiniz siz? Bu saate kadar uyunur mu? Berk babasının bu sorusu karşısında kendinden emin bir şekilde cevap verdi. Berk: Baba yani... Biz dün evlendik ya hani... Anla işte. Murat bir eliyle Baran'ı göstererek devam etti. Murat: Lan eşek herif! Baran da dün evlendi. O neden erkenden kalktı o zaman? Baran bu soru karşısında hem nefret hem de öfkeyle babasına hafiften baktı. Berk babasına şu şekilde karşılık verdi. Berk: Onu da Baran'a soracaksın baba. Bu sorunun muhatabı ben değilim. Baran Berk'in bu söylemi karşısında şaşırmıştı. Ne yapmaya çalışıyordu? Zeynep birşeylerin döndüğünü anladı. Murat bu cevabı duyunca çok sinirlendi. Hiddetle kalkıp elini kaldırdı. Tam Berk'e tokat atacakken Şükran onun elini tuttu. Şükran: Yapmaaa! Şükran'ın gözleri dolmuştu. Murat onun bu halini görünce elini indirdi. Sabır çekerek şirkete gitti. Onun arkasından gelinler, Şükran ve Filiz de Duygu'ya öğle çayına gitti. Ortam hala gergindi. Atakan ortamı yumuşatmak için erkek kardeşlerine seslendi. Atakan: Hadi beyler atışa gidelim. Biraz stres atarız. 5 erkek kardeş ayağa kalktı. Berk, Metin ve Hilmi aşağı indi. Atakan da merdivenlerden iniyordu. Baran da tam inerken Dilan ona şu soruyu sordu. Dilan: Ne zaman gelirsiniz? Baran ona soğuk bir bakışla şunu dedi. Baran: Sana ne! Dilan şok olmuştu. Gözleri doldu. Gökçe hemen lafa atladı. Gökçe: Nasıl konuşuyorsun sen öyle ya? Azıcık kibar ol kibar! Baran: Gökçe kimseyle uğraşacak halim yok. Hadi. Baran da merdivenlerden indi. Dilan arkasından bakakaldı. Gökçe odaya çıkmıştı. O sırada Zeynep Dilan'ın yanına geldi. Olanları mutfaktan görmüştü. Zeynep: Üzülme diyemeceğim. Kim olsa üzülürdü. Ama abim böyle işte. Odun. Dilan Zeynep'e baktı. Zeynep divanın üstündeki bilgisayarını aldı. Dilan'a döndü. Zeynep: Dilan... Evde 4 kişi kaldık. Sen, ben, ablam ve Büşra. İstersen bizim odaya gelebilirsin. Dilan bir an tereddüt etti. Çekindi. Aslında gelmek istiyordu. Zeynep Dilan'ın elinden tutup onu canı acımayacak şekilde çekiştirmeye başladı. Zeynep: Hadi hadi gel. Sohbet ederiz hem. Çekinme. Zeynep ve Dilan odaya girdiler. Odaya girdiklerinde Gökçe kitap okuyor, Büşra saçlarını tarıyordu. Dilanı görünce ona gülümsediler. Gökçe: Hoşgeldin Dilan! Büşra: Hoşgeldin Dilan abla! Dilan: Hoşbuldum. Dilan ayakta kalmıştı. Zeynep hemen atladı. Zeynep: Otursana Dilan. Dilan Zeynep'in yatağına oturdu. Hep birlikte yarım saat boyunca muhabbet ettiler. Gökçe en sonunda dayanamayıp o kritik soruyu sormaya karar verdi. Gökçe: Dilan... Dilan: Efendim? Gökçe: Sana bir soru soracağım daha doğrusu soracağız ama bize doğru cevap vereceksin tamam mı? Dilan korkmuştu. Yutkundu. Soruyu merak ediyordu. Dilan: S-soru ne? Gökçe kızlara baktı. Kızlardan olur onayı aldıktan sonra derin bir nefes alıp soruyu sordu. Gökçe: Dilan... Şeyyy... Dilan: Neee? Gökçe: Siz Baran'la.... İlk... Gecenizi yaşadınız mı? Dilan soru karşısında şok oldu. Hiç beklemiyordu. Ne diyeceğini bilemedi. Gözleri dolmaya başladı. Başını öne eğdi. Gökçe eliyle çenesinden tutarak yavaşça başını kaldırdı. Tatlı tatlı konuşmaya başladı. Gökçe: Bak Dilan... Bizi görümcen olarak değil de birer arkadaşın olarak görebilirsin. Bize anlatabilirsin. Biz sana destek olmak için buradayız. Dilan Gökçe'nin bu konuşması karşısında rahatlamıştı. Derin bir nefes aldı. Gözlerini sildi. Dilan: Hayır... Yaşamadık. Yaşamaya da niyeti yok gibi zaten... Bu cevap karşısında ortalık sessizleşti. Dilan öksürmeye başladı. Zeynep: Büşra koş mutfaktan bir bardak su getir. Büşra odadan çıktı. Gördüğü şey karşısında şok oldu. Kapının önünde Filiz vardı. Büşra yutkundu. Büşra: Filiz anne.... Ne oldu? Filiz: Heh Büşra. Telefonumu unutmuşum da bulamıyorum. Sen gördün mü? Büşra: Hayıır. Filiz: Ablalarından birini çağırır mısın? Büşra tedirgin bir şekilde odaya geri girdi. Gökçe: Büşra su nerede? Büşra: Abla bir dışarı bakabilir misin? Zeynep: Ne oldu? Büşra: Gökçe abla bir bakabilir misin? Gökçe odadan çıktı. Annesini görünce şaşırdı. Acaba duymuş muydu? Gökçe: A-anne... Hayırdır? Filiz: Gökçe telefonumu unutmuşum bulamıyorum. Bir arar mısın beni ya? Gökçe Filiz'i aradı. Telefon Filiz'in odasından çalıyordu. Filiz telefonunu aldı. Tam giderken Gökçe onu şu soruyla durdurdu. Gökçe: Anne sen ne zamandan beri buradasın? Filiz: Çok olmadı. 2 dakika oldu ya da olmadı. Gökçe: Bizim konuştuklarımızı duydun mu? Filiz: Ay Gökçe işim gücüm yok sizi mi dinleyeceğim? Filiz doğru söylüyordu. Gökçe annesinden emin oldu. Çünkü annesi asla yalan söylemezdi. Gökçe: Tamam canım ne kızıyorsun? Hadi git sen. Filiz gittikten sonra Gökçe odaya tekrar girdi. Zeynep: Duymuş mu? Gökçe: Hayır. Herkes derin bir nefes aldı. Gerçi duysa bir şey olmazdı. Asıl duymaması gereken kişi Murat'tı... |
0% |