@hikayem_04
|
Polat bey kafasına fazla sert olmayacak şekilde vurdu. "Boş boş konuşma korkutacaksın kızı." dediğinde kafam iyicene karışmıştı. Özlem hanım koluma girip eve doğru ilerledi gerilmiştim gene. Kapıyı çaldığında benden oldukça uzun ve büyük bir adam kucağında bebekle kapıyı açtığında gözlerimi kaçırdım. Herkesten fazlasıyla çekiniyordum. Adam kapının önünde kalmış kenara çekilmiyordu. Gözlerini üzerimde hissediyordum. Rahatsızca kıpırdandım. Özlem hanım adamı hafifçe itip benimle içeri girdi salona girip benimle birlikte oturdu. Kapının oradan bir gürültü koptuğunda başım refleksle oraya döndü içlerinde fatihinde olduğu beş adam salona bildiğiniz dalmıştı. Arkalarından ise söylenerek Polat bey girip tekli koltuğa oturmuştu. Beş adam ise karşımdaki küçük koltuğa zorla sıkışmışlardı. Çok komik gözüküyorlardı 5 tane dev adam sıkış sıkış oturuyorlardı. Özlem hanım kıkırdayıp konuşmaya başladı "Elisacım bunlar abilerin." NE DEDİ O!? Şaka mı bu kadın? 4 abi ne? Ne ara doğurdu bu kadın bunları? ağzım açık özlem hanıma bakıyordum. O konuşmaya devam etti. "En büyük abin Adar kendisi 35 yaşında ve aile şirketimizi yönetiyor. Az önce kucağında gördüğün ufaklık Asil Adar abinin oğlu 1 yaşında. Yanındaki Barkın abin 30 yaşında baş komiser. Onun yanındaki Demircan 27 Yaşında oda aile şirketinde çalışıyor. Ve en küçük abin Orçun 25 yaşında Avukat oda aile şirketinin avukatı. İkizinle zaten tanışmıştın." dediğinde hala karşımdaki dev adamların abim olmasını sorguluyordum. Doğukan abim bunu duyunca çok kıskanacaktı. Barkın bey titreyen sesiyle " Çok güzelsin." dediğinde gözlerimi direkt kaçırdım. En büyük abi Adar bey babası gibi sert duruşunun zıttı olarak güldü. "Aynı zamanda utangaç şuna bak tam ısırmalık kırmızı kırmızı yanakları" dediğinde rengim artık kırmızıdan mora dönüyordu. Polat bey "Utandırmayın kızımı eşek sıpaları." Dediğinde Adar bey "Baba 35 yaşındayım ne eşşek sıpası Allah aşkına." dedi göz devirerek. Polat bey kendi kendine homurdandı ama ne dediğini kimse anlamamıştı. Kimse nasıl davranacağını bilmiyordu herkes suspus oturuyordu. Kısık sesle konuştum. "Şey ben biraz dinlenebilir miyim?" özlem hanım hemen kafasını salladı. "Tabi güzel kızım şimdilik misafir odalarından birinde kal en kısa sürede birlikte çıkar odan için alışveriş yaparız. Ay sen eşyada getirmedin değil mi o zaman rahatsız olmazsan benimkilerden vereyim bu günlük biraz bol gelir ama yapacak bir şey yok yarında çıkar alışveriş yaparız." dediğinde gene kısıkça konuşmuştum. "Zahmet olmasın ben bunlarla yatarım." dediğimde üstümdeki okul formasına baktı. "Saçmalama kızım hem ne zahmeti duymamış olayım." Ne kadar çok konuşuyordu şaşkınlıkla onu dinlemiştim. Orçun bey güldü. "Anne bir sakin ol kız ağzı açık seni dinliyor, yavaş be kadın yavaş." dediğinde Özlem hanım kaşları çatıp ona bakıp ayağındaki terliği çıkarı ve eline alıp Orçun beye baktı. "Bir daha söyle oğlum ne dedin." Orçun bey yutkunup "Çok güzelsin dedim validem." diyip kendini yanındaki Demircan abinin arkasına doğru saklamaya çalıştı. Hafifçe güldüm bu haline. Fatih "Aha güldü." diye bağırınca tüm bakışlar bana döndü. Gülüşüm soldu ve gene kızardım. Çok utanıyordum acilen odaya gitmem gerekiyordu. Özlem hanım kalktı "Gel canım sana kalacağın odayı göstereyim." dediğinde başımı sallayıp peşinden ilerledim. Bir üst kata çıktığımızda koridorun başındaki odanın kapısını açtı. "Şimdilik burada kal sonra odanı ayarlarız tatlım ben sana hemen eşofmanda getiriyorum." diyip çıktığında odaya girip yatağın üzerine oturdum. Garip hissediyordum ne yapacağımı bilemezcesine etrafa baktım. Hiç tanımadığım 6 erkek ve bir kadınla aynı evde kalacaktım. Nasıl davranmalıydım ki? Özlem hanım tekrar gelip eşofmanları verip gitmişti. Giyindiğimde biraz bol olmuştu ama sorun değildi. Yatağa girdiğimde yalan geçen 17 senemi düşündüm. Acaba bu insanlarla büyüseydim hayatım nasıl olurdu? Hiç bilmiyordum ama bence güzel olurdu. Düşüncelere dalmışken uyku beni çekti ve uyuya kaldım. KARADAĞLILAR Karadağlı ailesi salonda oturmuş yukardaki kızı düşünüyorlardı. Onu korkutmak istemiyor bir yandan da hepsi onu sıkıca sarıp sarmalamak istiyorlardı. Kızları, Kız kardeşleri yaşıyordu. Daha ne isterlerdi ki? Polat beyin ilk defa gözleri ışıldıyordu. Polat bey boğazını temizleyip tüm dikkatleri üzerine topladı. "Bir psikologla görüştük Elisa hep ailemizdeymiş gibi davranmamızın onun psikolojisini iyi etkileyeceğini ve yabancı hissetmeyeceğini ona farklı davranmamamız gerektiğini söyledi. Yani yaşam şeklimiz aynı devam edecek ve Elisa hep yanımızdaymış gibi devam edeceğiz ona bir daha bu şekilde dolu gözlerle bakmayın." dediğinde hepsi aynı anda kafasını sallamıştı. ... Başımdaki seslerle uyanmıştım. Uyuyan insanın başında neden konuşurlardı ki? Hayır işin komik yanı fısıldadıklarını sanmalarıydı. "Bir melek gibi uyuyor." dedi biri. Öteki ise " Hala bizimle olduğuna inanamıyorum bir rüya gibi geliyor." dedi. "Baksanıza çok güzel ne vardı biraz çirkin olsaydı da erkekler bakmasaydı, acaba sevgilisi var mıdır?" dediğinde odada öksürük krizi oluşmuştu. Benim rengim gene kırmızıya kayıyordu. Daha fazla onları böyle dinlemek istemediğim için gözlerimi açtım. Tüm bakışlar bendeydi zaten. Hepsi kıpırdanıp toparlanmaya çalıştılar. Bende şaşkınlıkla onlara bakıyordum. Kim uyanınca başında 5 erkek görmeyi beklerdi ki? Barkın bey boğazını temizleyip konuştu. "Seni uyandırmaya gelmiştik ama o kadar tatlı uyuyordun ki kıyamadık küçüğüm. Hadi kalk yemek hazır." dediğinde kıpkırmızı olduğuma emindim. Sadece kafamı sallamakla yetindim. Gülümsedi ve diğerlerini de alarak odadan çıktı. Kalkıp üstümü başımı düzelttikten sonra odadan çıktım. Karşı duvara yaslanmış Fatihi görünce ağzımdan küçük bir korku nidası çıktı. Hemen doğruldu olduğu yerden. "Korkma ikiz benim. Sana yemek odasına kadar eşlik etmek için bekledim." dediğinde kafamı sallayıp mırıldandım. "Teşekkür ederim." Gülümseyip neşeli bir sesle konuştu. "Ne demek her zaman. Buyrunuz madam." diyip eliyle merdivenleri işaret etti. Hafifçe gülümseyip ilerledim. Yan yana merdivenleri inip bir odaya girmiştik. Uzun bir masanın yanlarında aile bireyleri oturuyordu. Fatih Orçun beyle Demirhan beyin arasına oturunca bana da Adar beyle Barın beyin arası kalmıştı. Çekingenlikle aralarına oturduğumda ikisi de gülümsüyordu. Yemeği görünce yüzümü buruşturmamak için zor durdum. Kim pırasa severdi ki? çatalı elime alıp yemeği tırtıklamaya başladım. Adar beyin kucağındaki Asil küçük parmağıyla beni işaret ederek babasına döndü. "Baa bu?" tatlı konuşmasına gülümsedim. Adar bey oğlunun kafasının üstünden öptü ve "O hala babacım senin halan." dediğinde şaşkınlıkla baktım. Halada olmuştum bir günde. Asil kucağıma doğru kendini attığında refleksle tuttum. Heyecanla iyicene kendini attığında kucağıma aldım. Adar beye dönüp kısıkça konuştum. "Aldım ama sorun olmaz değil mi?" gülümseyip kafasını olumsuzca salladı. "Halasısın sen onun tabi ki alacaksın." dediğinde hafifçe gülümsedim. Asil minik elleriyle yüzüme dokunup duruyordu en sonunda mama kabını göstererek konuştu "Haaa mama " gülümseyip mama kabına uzanmaya çalıştım beceremeyince Adar bey önüme koydu kabı. Mamayı dikkatlice Asile yedirirken Adar bey oğluna hitaben "Babacım gel ben yedireyim halada rahat rahat yemeğini yesin." dediğinde Asil öyle bir çığlık attı ki kulaklarım çınlamıştı. Adar bey ellerini havaya kaldırarak önüne döndü. Fatih güldü. "Buldu tabi güzel kızı bırakmaz velet." dediğinde masadaki havlu peçeteyi fatihe attı Barkın bey. Fatih homurdanıp yemeğine döndü. Asil uyuduğunda Adar abi alıp odasına götürmüştü. Hiçbir şey yemediğimi gören özlem hanım neden yemediğimi sorunca yutkundum. Kurt gibi aç olan midemin zıttı olarak kısık sesle. " Şey ben tokum yemesem olur mu?" dediğimde hepsinin kaşı çatılmıştı. Özlem hanım hemen "Ne toku kızım kaç saat oldu hiçbir şey yemedin kuş kadarsın zaten olmaz öyle eğer pırasayı sevmiyorsan diğer yemeklerden vereyim." dediğinde yutkundum. Önümdeki tabak bir anda ayaktaki Adar bey tarafından alındı yerine makarna ve tavuğun olduğu bir tabak konulduğunda açlığımı iyicene hissetmiştim. Ufak ufak yerken onlar sıradan şeyler hakkında sohbet ediyor bense dinliyordum... |
0% |