@hikayem_04
|
OYLARINIZI BEKLİYORUM İYİ OKUMALAR 🥰
Taşındığımız yer ıssız bir yerdi.. Çoğu kişiyi korkutucak olan bu yeri ben sevmiştim. Bu ıssız yer beraberinde sessizlik ve sakinlik getirmişti ve ben sessizliği, yalnızlığı severdim. Annem hemşire olduğu için belli bir yaşımdan sonra annem nöbetteyken evde tek kalıyordum ikizim yatılı okulda okumayı tercih etmişti. Buda yalnızlığa alışmama korkularımı erken yaşta yenmeme ve kendimi her türlü şekilde savunmamı öğrenmeme neden olmuştu onunda bunlar üzerinde etkisi olduğunu atlamamalıyız. O, beni mahveden oydu. Ben kendimi toparladım ama içimde hala kocaman yara var hala kanıyor o yara. Güzellik göreceli bir kavram ama kendimden memnunum. Simsiyah omuzlarımda küt kesilmiş saçlarım var çok havalı dursalarda bazen postişler yardımı ile uzatıyorum. Sıradan kahverengi gözlerim ve alışılagelmiş bir fiziğim var. Annem yine tayinini istemişti ve artık istanbuldaydık. Küçük bir tatil kasabasından böylesine büyük bir şehire gelmek insanı sarsardı haliyle bende sarsılmıştım. Büyük bir nakliye kamyonuyla Marmaris'ten İstanbula gelmiştik. Tüm günümüz eşyaları yerleştirmek ve evi temizlemekle geçmişte, gerçekten çok yorulmuştum. Elimdeki toz bezini kovaya atıp koltuğa yığıldım. Yorgunlukla gözlerimi kapatmışken sessiz salonda karın guruldamam duyuldu. Tüm gün koşturmaktan bir şey yememiştik. Annemle bakıştık " İki sokak aşağıda market gördüm gelirken oradan bir şeyler alsana kızım acıktık ikimizde." Dedi. Yorgunca bakıp kafamı salladım. "Üstümü değiştireyim gideyim anne." Dedim. Bir jean ve askılı badi giymiş belimede dolabımda her rengi olan oduncu gömleklerimden rastgele birini alıp bağlamıştım. Burukça gülümsedim bir insana nasıl her şey onu hatırlatır ki? O sırada annem markete gitmem için para vermişti. Parayı telefon kılıfıma sokuşturup telefonuda cebime koydum çıkmadan saçımı ellerimle düzelttim converselerimi giyip evden çıktım. Şimdi tek bir sokağını bile bilmediğim yerde kaybolmadan marketi bulmalı üstüne birde kaybolmadan geri eve dönmeliydim. Derin bir nefes alıp iç güdülerime güvenerek sola doğru yürümeye başladım. Hava burada çok serindi üşümüştüm belimdeki gömleği çıkarıp üstüme geçirdim. İstanbula alışmak başlı başına bir belaydı sanırım. Dümdüz ilerlemeye devam ederken çıkmaz sokağa girdiğimi anladım. Karşımda bir grup erkekle bakışıyordum. Hiç tepki vermeden sokaktan hızlıca çıktım ve ters yöne ilerlemeye başladım. Ben iç güdülerimide iç güdülerime inan kendimide neyse sakinleş Lavin sakinleş en azından olaysız çıktık o sokaktan. Sonunda marketi görmüştüm dört beş adım uzağımdaydı. Hızlı adımlarla markete girip market arabası aldım reyonlar arasında dolaşmaya başladım. Markette neredeyse kimse yoktu ancak hemen ardımdan bana ait olmayan ayak sesleri duyuyordum. Sakinleşmek için arabanın tutacağını iyicene sıktım ve bu günlük yeterli bir şeyler aldığımı anlayınca hızla kasaya gittim. Eşyaları kasaya yerleştirip poşetlemek için kasanın diğer ucuna geçtiğimde ayak sesini duyduklarımın o çıkmaz sokakta gördüğüm grubun içinde ikisi olduğunu fark ettim. Bunlarla orada göz göze gelmiştik. Ellerinde sadece bir şişe su vardı. Çok kurcalamak istemiyordum ama buraya gelene kadar bir sürü büfe görmüştüm sadece bir su için bu kadar uzak markete gelmeleri sadece bana tuhaf geliyor olamaz değil mi? Kasadaki kız bir anda eşyaları geçirmeyi bıraktı adeta donmuştu. Gözlerinde korku vardı titriyordu ama bunun soğuktan olduğunu hiç düşünmüyordum. Kesik nefesler aldı ve adamlardan bakışını çekip eşyaları geçirmeye devam etti. Eşyalarımı poşetlerken ikisinden birinin gözlerini bana diktiğini hissetmiştim ve bu ürpermeme neden olmuştu. Kimdi bunlar? Geldiğim ilk günden belaya bulaşmak istemiyordum. Bir diğer adam ise kasadaki kıza bir şeyler söylüyordu kızın daha çok korktuğunu anlamamak imkansızdı. Ödemeyi yapmak için kafamı kaldırdığın anda iki adamında bileğinde bir dövme görmüştüm. Yılan dövmesiydi bunlar ve çok cool çok asil duruyordu. İyi bir dövme seçimiydi. Gözlerimi dövmeden çekip ödemeyi yaptım. Kıza teşekkür edip poşetlerimi aldım ve marketten çıktım. Şimdi ise çok büyük bir sorunum vardı evin yolunu bilmiyordum! İç güdülerime güvenmekte açıkçası hiç istemiyordum son yaşanandan sonra yön duygum olmadığını anlamıştık yeterince. Etrafıma baktım saat henüz yeni altı olmasına rağmen hava fazlasıyla kararmıştı bu yolu bilmeyen benim için ekstra kötü bir olaydı. Sinirle sağıma döndüğüm sırada arkadan kalın bir ses geldi. "O taraftan gidersen yine çıkmaz yola girersin." Hızla arkamı döndüm yine o ikisiydi. Başıma ne tür bir bela almıştım ben? Hızla sola dönüp yürümeye başladım. Arkamdan baktıklarını hissediyordum. Yaklaşık on dakika sonra evi bulmuştum. Bir süre evden çıkmasam daha iyi olucak gibiydi Zili çalmış beklerken izlendiğim hissine kapıldım ve etrafıma baktım. Evet buradaydılar çıkmaz sokakta gördüklerimin hepsi buradaydı. Korkuyla derin nefesler alıp veriyordum. Kapı açıldığı anda hızla girdim ve sonuna kadar kilitledim kapıyı. Müstakil bir evdeydik. Allahtan camlar demirli idi. Annem şaşkınlıkla bana bakıyordu. "Ne oldu kızım sana böyle betin benzin atmış?" dedi. Derin bir nefes aldım kadını ilk günden korkutmamalıydım. "Yok bir şey anne açlıktandır." diye geçiştirdim. Kafasını salladı "Hemen hazırlarım bir şeyler yavrum otur sen. " dedi Kafamı sallayıp odama gittim üstümü değiştirdim. Salon camının perdesinin kenarından dışarı baktığımda kimse yoktu gitmişlerdi. Rahat bir nefes verip oturdum koltuğa. O çocuğun gözleri bana çok tanıdık geliyordu hemde çok fazla. O'nun gözlerinin aynısı gibiydi neredeyse. O'ndan kaçalı bir buçuk yıl olmuştu garip bir şekilde hiçte peşime düşmemişti. İç çektim, bizi mahvetmişti biz çok güzel olabilirdik. Annem yemeği hazırlamış mutfağa çağırmıştı beni. Yaşadıklarımdan ve düşündüklerimden sonra iştahım kaçsada annemin dikkatini çekmemek için tırtıkladım yemekten. Annem yarın ne yapıcağımı sormuştu. İş aramaya çıkmam gerekiyordu ama yaşananlardan sonra bir süre evden çıkmak istemiyordum . İş aramam gerekiyordu çünkü ben yirmi yaşında üniversiteye gidememiş bir işsizdim. Anneme şimdilik evde kalıp dinleneceğimle taşınırken çok yorulduğumla alakalı bir kaç bahane sununca çok inandırıcı olmuş olsa gerek hiç sorgulamamıştı. Sofrayı toplayıp odama çıktım yeni odamdaki ilk gecemdi inşallah diğer günlerde bu günden daha huzurlu girerdim bu yatağa... Onun tişörtünün giydirilmiş olduğu ayıcığıma sıkıca sarılıp gözlerimi kapattım kokusu ile kısa sürede uykuya dalmıştım. Yüzümde kocaman bir gülümseme ile bana yaklaşan adımlarını izliyordum. Yine söz verdiği gibi aynı saatte gelmişti. Sonunda adımları durunca adeta boynuna atlayarak sarıldım. Çok özlüyordum onu. Sarılışıma aynı şekilde karşılık verdi. Saçlarımın üstünde dudaklarını hissettim. Her zaman yaptığı gibi önce kokumu derince içine çekip sonra saçlarımın üstünden öpücük kondurmuştu. Kıkırtıma engel olamadım. Ben bu kadar uysal değildim ne olmuştu bana? Bu adam beni çok değiştirmişti yahu. Gözümden akan yaşı silip ayıcığım Bob'u yerine bıraktım ve yataktan kalktım. Yine O'nunla olan bir anımızı görmüştüm rüyamda. Bir buçuk yıldır her gece farklı bir anıyla uyanıyordum ve bu artık kalbimi çok zorluyordu. Çok bunalmış, çok daralmıştım, kalbim sıkışıyordu. Artık yeterdi ben niye bunları çekiyordum? Güneşin gökyüzünde yerini almasına sadece iki saat kalmıştı. Ben ise daha fazla üstüme gelen duvarlara katlanamamış bahçeye çıkmıştım. Henüz tam yerleşemediğimizden masa sandalye yoktu ben ise kapı eşiğindeki merdivende oturmuş olmayan yıldızları izliyordum. O gittikten sonra mı sönmüştü yıldızlar? Yoksa bana her şey o gittikten sonra mı yok olmuş gibi geliyordu? Derin düşüncelerden sıyrılmam gerekiyordu birazdan annem kalkacak ve işe gidecekti beni böyle görürse endişelenir ayrıca sorularıyla rahat bırakmazdı. Son kez havayı derince içime çektim ve merdiven basamağından kalktım. Kapıyı oldukça sakin ve sessiz bir şekilde açtım ve içeri girdim kapatırken karşıdaki sokağın karanlığına rağmen birinin orada olduğunu görebilmiştim ancak sadece silüetti. Korkuyla kapıyı kapattım. Kimdi ki o? Issız sokaktakilerden biri olabilir miydi? Eğer öyleyse başım ciddi beladaydı. Acaba ne kadar süredir orada beni izliyordu? Yok artık cidden kafada kuruyordum beni izlediği ne malumdu belki de sadece oradan geçen biriydi. Sadece ben fazla paranoyaktım sakinleşmeli ve sokakta gördüğüm bu silüeti fazla büyütmemeliydim. Odama geri gitmiş ve yatağıma girip Bob'a sarılmıştım. Annem çıkana kadar Bob'a sarılıp uyuma taklidi yapmak en iyi fikirdi bence. Odunsu kokuyu içime çekip gözlerimi kapattım ve yine zihnimde canlanan tek görüntü O oldu. Evin içinde hareketlenme başlamıştı. Annem kalkmış hatta çoktan hazırlanmış kahvesini içip gidecekti öncesinde ise baş ucuma not bırakacaktı. Bu düzen asla değişmezdi telefon diye bir şey var neden not bırakıyorsun desemde huylu huyundan vaz geçmiyordu işte. Yorgana iyicene sokulup annemin bir an önce odama gelip sonradan işe gitmesini beklemeye başladım. Annemde beni çok bekletmeyip geldi odama komodinime notu bırakıp alnımdan öptü ve yavaşça kapıyı kapatıp çıktı kısa bir süre sonrada dış kapının sesi duyuldu. Yorganı üstümden atıp kalktım şimdi bir türk kızının en iyi kafa dağıtma etkinliğini yapıp daha dün dip köşe temizlediğimiz evi temizleyecektim nasıl olsa yeni taşınmıştık ve her yer hala tozdu değil mi? Altıma eskimiş pijamamı üstümede çamaşır suyu olmuş tişörtümü geçirmiştim saçlarım önüme gelmesin diye iki yandan tel tokayla tutturmuş ve aynı ilkokul çocuklarına dönmüştüm. O zaman başlasındı temizlik. |
0% |