@hilal.gundogdu
|
Bu olay gerçekten de komik miydi sadece bana mı komik geliyordu yoksa gerçekten de piskolojim sonunda bozuldu mu anlamadım. Beste ve arkadaşları hızla mekandan ayrılırken erkekler ise bizi tutmaya devam ediyordu ama Fatih bir ayrı çile çekiyor gibiydi yazık çocuğa da Yüsra neredeyse artık onu tekmelemeye başlamıştı. Bu sabırın aynısından bana da gerekli baksana ne iyi anlaşıyorlar dedim kendi kendime. Farkında olamadan çoktan Ayaz beyin sert tutuşu yüzünden çoktan kendimi bıraktığımı fark ettim. Bu ne vücud be Allah özene bözene mi yarattı seni yani spor yaptığı kaslarından belli oluyordu ve sertçe sarılması sayesinde bunu oldukça net hissediyordum. Hızlı bir haraketle ellerinden itip ondan kurtulduğumda Ayaz sinirli gözlerle bakarken "Tutmana gerek yok sakinim." dedim ama inanmayarak "O yüzden biraz önce kavga ediyordun sanırım?" Dedi nasıl oluyordu da her zaman nokta atışı yapıyordu ki? Haklı olduğunu bilerek diğerlerine baktım. Dilara Çınarın kollarının arasında,Yüsra ise Fatih'e tekme atmaya devam ederken Ecrin ise Aras ile köşede sakince bizi izliyordu. Yüsra sonunda Fatih'ten tüm o çırpınmalarının sonucunda kurtuluduğunda kasık bölgesine güçlü bir tekme attı.Hepimiz ağzımız açık ona bakıyorken Fatih çoktan yere çökmüştü. Yüsra ise etkilenmeden "Bana o pis ellerini sürme diye kaç defa dedim ben sana adi herif." Ayaz ağzının içinden bir küfür savururken Çınar Yüsra'ya kınayıcı bakış atarak "Adamın gelecekteki çocuklarıyla ne derdin vardı Yüsra, bak ne yaptın." Dilara Çınara dönerek sert sesle "En azından sen sus yoksa vallaha söylerim Yüsra sana da tekme atar." diyerek tehdit ettiğinde Çınar ne olduğunu anlamayarak hızlıca ağzını kapattı aynı acıyı yaşamaya niyeti olmadığı epeyce ortayadaydı. Hepimizden farklı olan Ecrin ve Aras ise kahkahalara boğulmuşlardı . Zaten bu ikisi neden bu kadar aynı olmak zorundalardı ki. Ecrin gülerken arasa çarpıyor Aras ise onunla beraber gülmeye devam ediyordu. Fatih çöktüğü yerden acılı bir biçimde kalkarak ikisine bakarak "Ne kadar da komik ha ha ha." yapaycılıkla söylediği için o ikili gülmesini durduramadığında Çınar ortalığı toplamaya karar vererek "Hadi artık mekandan çıkalım yoksa cidden kovulacağız." Ayaz başını salladığında devam ederek "Saat geç oldu sizi evlerinize bırakalım dışarısı güvenli değil." abi ne derdin var senin benimle defol git evine yani bir zahmet. Sırf kabul etmemek için bahane düşünerken aklıma gelen fikirle hemen gülümseyerek "Ben kasaya ödemeye gidiyorum siz gitmek isterseniz gidebilirsiniz." Aras kahkahası artık durmuş şekilde "Merak etme Ayaz hesabınızı çoktan ödedi." ağzım açık kalırken kızlar da aynı şekilde bana baktılar fakat Ayaz yüzünden memnun bir gülümsemeyle "Bahanen kalmadığına göre galiba artık geliyorsun." yenilmiş ifadeyle "Peki madem." kızlar bana baktıktan sonra hep beraber berdan çıkarak Ayaz beyin eşliğinde arabaya doğru yöneldik. Kavgadan dolayı üstümüz yıpranmış ve saçlarımız bozulmuştu. Sonunda siyah bir arabanın önüne vardığımızda Çınar bize kapıyı açtı ve ilk bizim binmemizi teklif etti. Arka koltuğa Yüsra,Ecrin,Dilara öne ise Çınar ve Fatih oturduğunda araba doldu ve dışarıda ise Ayaz ile beraber kaldığımızda Aras göz kırparak "Tüh görüyor musunuz şansa bakın araba doldu artık ne yapalım sizde Ayaz'ın arabası ile gideceksiniz." Ayaz gülerek kolumu tutup çektiğinde bizimkiler çoktan arabayla gitmişti. "Ya deli misin sen bunu planladın değil mi?" umursamazca omuz silkerek "Öyleyse ne olmuş?" birde yüzsüz gibi üste çıkması yokmu şu çocuğun beni benden alıyor gerçekten. "Ne olmuş derken? Seninle gelmeyeceğim. " kolumdan çekmeye devam ederek "Şansını zorlamada yürü bu saatte seni sokakta tek bırakacak değilim." kolumu çekerek durduğumda arkasını sinirlice döndüğünde "Sokaklar bile senden iyidir sen kendini bana düşman ilan ettin Ayaz unuttun mu? Şimdi de gelmişsin arabana binmemi istiyorsun." sinirli bir şekilde tekrar bileğimi tutarken "Düşmanın olsan da seni tek başına bırakamam sokaklar tehlikeli Kumsal bunu anlayamıyor musun?" Bu konuda ne dese haklıydı cevap vermeden başımı aşşağı eğdiğimde bileğimdeki elini bırakarak kendi arabasına yürümeye başladığında minik adımlarımla onu takip ettim. Siyah şık bir arabanın önüne vardığımızda kapıyı benim için açmasını bekledim. Biraz fazla söylense de arabanın koltuğuna oturarak emniyet kemerimi kendime taktım.Ayaz ise aynılarını yaparak arabayı daha rahat sürmek için kendi ayarlamalarını yaptuğında gözünün köşesiyle hafifçe bana baktıktan sonra arabayı çalıştırdı ve ani bir hızla kalktı. Arabayı sürerken arada gözleri bana kayıyordu ve ifademi inceleyerek geri önüne dönüyordu. Dönüüşlerde ise arabada kolayca kontrol sağlayarak ustalıkla yönetiyordu. Yüzüme birkaç saniye baktıktan sonra "Şarkı açmak istersen açabilirsin." başımı yasladığım koltuk kısmından hafifçe kaldırarak yönümü ona döndüm ve "Seni bir anda bu kadar nazik olmaya iten şey nedir?" Direksiyondaki parmakları sıkılaştıktan sonra bir nefes vererek "Sadece yapmam gerekeni yaptım ve bil diye söylüyorum sana karşı nazik değilim." Telefonuma mesaj geldiğini çantamdaki hafif titeşimi hissettiğimde anladım. İçini biraz karıştıdıktan sonra nihayetinde telefonuma ulaştım. Gelen bildirimin sadece takip ettiğim birkaç kanala ait olduğunu gördükten sonra telefonumu geri çantama atarak yolu seyretmeye koyuldum. Ben farkına varmadan Ayaz çoktan arkadan Kumralım şarkısını açmıştı. O hoş nakaratı nerde olsam tanırdım fakat şu anda bunu açnmasının sebebi ne olabilir ki yani bu Ayaz durduk yere bunu yapmaz veya bu tür dinlediğinden de şüpheliyim zaten. Ona bir bakış atarak "Bu şarkıyı seviyor musun? "Hayır sevmiyorum." "Peki neden açtın? "Sen seviyorsun." Çok fazla bi şey demesine gerek kalmadan çoktan kalbim teklemeye başlamıştı. Stresten veya yorgunluktan olduğunu düşnerek önüme geri döndüm fakat arka planda şarkı çalmaya devam ediyordu ve Ayaz ise bazen elini hafifçe dreksiyona vurarak yada ıslık çalarak eşlik ediyordu. Yola çıktığımızdan beri bana evimin nerde olduğunu sormadan sadece gidiyordu ki gittiği yol doğru yoldu. Hakkımda o kadar çok şey bilirken evimin adresini bilmesine artık şaşırmazdım. Evimin olduğu mahalleye vardığımızda Ayaz arabayı köşeye çekti ve inmemi bekledi...
Sabah olmuştu göz kapaklarım hafif titreşim halinde açılırken kuşların mutlu sesleri pencereden girerek odada yankı yapıyordu. Yeni bir güne uyanmanın ne kadar zor olduğunu sadece yaşayanlar bilir. Abi ben acaba ölü olabilir miyim sonuçta sürekli uykum vardı. Kendi düşüncelerimi saçmaladıktan sonra yataktan zorla kendimi sarkıtarak kalktım. Çantamı hazırlamaya başladım ta ki içinde bir not görerek durana kadar. Notu alarak yatağımın ucuna doğru yürüyerek hafifçe oturdum ve notu açtım.
Merhaba sevgili düşmanım çantamın içine koyduğun notu gördüm ve son kez de olsa da cevap vermek istedim. Çok safsın beni daha tanımıyorsun ve ne yapacağımı da bilmiyorsun sana önerim Kumsal ben bu lanet olası oyunu ilerletmeden durdurmalısın yoksa ikimiz de birbirimizi yakarız. Ha bu arada senin bakıcın olmadığımı hatırlatmak isterim. Barda yaptığım iyilekten dolayı da teşekküre gerek yok sadece dışarısı güvenli değildi yoksa seni neden arabama alıp evine kadar götüreyim ki değil mi.Benden daha fazla hoşgörü beklememelisin.
Tekrardan Kumralın
Okulda sıramda otururken kızlar yanımda heyecan ve mutlulukla sohbet ederken ben ise kollarımı masaya yaslayarak sadece notu düşünüyordum. Neden sırf bunları söylemek için yazı yazmaya bu kadar uğraş vermişti anlamıyorum. Sonuçta cevap vermek zorunda değildi ama yaptı. Ayrıca bu aralar bana aptal sarışın dediğini pek duymadım genelde hep Kumsal dedi sadece Kumsal...
Zil çaldığında Yüsra neşeli sesle "Evet kızlar dersimiz beden soyunma odasına gidelim hadi." düşünceleri bırakarak onlarla beraber soyunma odasına gitmeye başladık.İçeride aynı sınıfta olduğumuz birkaç kız daha vardı hepimiz dolaplarımızdan beden eğitimi için rahat kıyafetler alarak giyinmeye başladık. Bense her zaman açık alana giyinmeye utandığım için Ecrin hırkasıyla üzerimi örterek giyinmeme yardım etti. Yüsra ise saçlarını hevesle at kuyruğu toplayarak "Hadi ama kızlar hızlı olun." devam ederek "Kumsal ben gidiyorum güzelim sende gelirken yanına soğuk su almayı unutma." Yüsra soyunma odasından çıktığında ayakkabı bağcığımı bağlıyordum Beste ve ekibinde olan kızlardan birisi sanki içeride beni beklemiyor olacak ki girdiği anda şaşırarak bir adım geri gitti bir ellerini arkasına götürdü. Bunlar yine bir haltlar peşindelerdi de hadi bakalım hayırlısı. Bağcıklarımı bağlamam bittikten hemen sonra köşeye koyduğum soğuk suyu almamla son kez o kıza bakarak soyunma odasından çıktım. Okulumuzun içinde kendine ait kapalı spor salonu vardı galiba en sevdiğim özellklerinden birisi olabilir. Saha kısmına girdiğimde daha derse tam olarak başlamadıklarını gördüm. Fakat tam kızların yanına yürürken zil çaldı ve beden hocamız Zafer hoca daire olmamızı söyledi topluca daire olduğumuzda ortamıza Ayaz ile birlike girerek elini Ayaz'ın omzuna atarak hafifçe sıktığında Ayaz tabi her zamanki gibi başka bakacak yer yokmuş gibi bana baktı. Zafer hoca "Evet gençler bu gün konumuz basketbol ve dersimizi bu günlük ben işlemeyeceğim ve size Ayaz öğretecek. Hepinizin bildiği gibi ayaz okulumuzun Basketbol takımının kaptanı yani size fazladan yararı olacağını düşünüyorum." kızların aklına bundan nasıl yararlansak gibi sorular gelirken erkekler alkışlayarak arada minik ıslıklarla tezahürat ediyorlardı. Hoca aradan çekildikten sonra sıra ilk ısınmadaydı Ayaz birkaç haraket yaptı ve bizde onu aynı şekilde tekrarladık.Isınma haraketleri biterken Ayaz neşeli tonla "Bu gün sizi zorlamayacağım sadece atış çalışın tek tek kontrol edeceğim." diğerleri çoktan dağılmıştı ben ise tek kaldım. Bizim kızlar başka gruplayken Ayaz sırf gıcıklık olsun diye beni onlardan ayırmıştı. Etrafıma baktığımda Ayaz öküzünün bu yöntemi fırsat bilerek kızlarla daha fazla temasa geçtiğini gördüğümde ona ihtiyacım olmadığı için kendi atışlarımı yapmaya çalıştım ama olmadı her atışımda top ya potaya yetişmedi yada sadece potaya çarpıp bana geri döndü. Sonunda hırsa geldim ve topu sertçe potaya attığımda hesaplayamadığım bir kuvvetle potaya girmek yerine çarparak bana geri döndü ve sertçe bir darbe vermek üzereyken aniden arkamdan el uzanarak topu geri savurdu. Kim diye bakmak için döndüğümde bilmiş bakışlarıla gülen Ayaz "Bu konuda çok beceriksizsin değil mi belki de sana bundan sonra aptal sarışın değil sakar sarışın demeliyim." ben bu çocuğu döverdim de neyse şiddet eğilimim yoktu Allah'tan yoksa o şu ana kadar böyle dik bir şekilde tek parça halinde durabiliyor olamazdı. Ayaz eğlenerek "Beş atış yapana kadar çıkmıyorsun." bu öküz kim oluyor da bana emir veriyor tam yine delirmek üzereyken sakinliğimi geri kazanarak "Sebep?" ona hesapçı bakışla bakarken o ise rahat tavırla duvara yaslanarak "Çünkü şu an kararlar bende." yere düşen topu alarak tekrar atmak için yönelirken "Allah Belanı versin."
Tenefüs olmuş diğer herkes çoktan gitmişti ama bu manyağın benimle derdi bitmemişti. Sonunda acımış olacak ki "Çok yoruldun git bir elini yüzünü yıka sonra da serbestsin." kelimelerini duymak yeterliydi ona son kez bile bakmadan hızlıca oyunma odasına gittim mini bir duş aldıktan hemen sonra kıyafetlerimi geri giyindim ve kızların yanına sınıfa girdim fakat tam zamanıymış gibi zil çaldı. Sırama geçtiğimde Beste sınıfa bağırarak girdi "Bu olamaz ya!" kızlar hemen yanına toplanırken içeri Ayça hoca girdi. Durumu gördüğünde "Burada neler oluyor?" Beste neredyese yalandan doldurduğu göz yaşlarıyla "Hocam babamın bana özel olarak yurt dışından aldığı hediye kolyem kayıp." Ayça hoca Beste'nin bu tür davranışlarına alışmış olacak ki bıkkın bir şekilde "Sadece kaybolmuş olma ihtimali var çantana baktın mı?" Beste başını sallayarak ağlama rolüne devam etti "Evet baktım ama yoktu sınıfı tarayın lütfen." ne yani bu çakma sarı şimdi de sınıfın onun kolyesini çaldığından mı şüphe ediyor. Ayça hoca hepimize güvendiği için "Sınıftaki kimse böyle birşey yapmaz ama pekala öyle diyorsan yine de bir arayalım." devam ederek "Hepiniz çantalarınızı açın arama yapacağım." Hoca tüm çantaları tek tek ararken oldukça rahattım sonuçta onu ben çalmadım ya değil mi? Ama nedense Ayaz ve gurbunun enidişeli ifadeleri hep bendeydi birşey oldu da benim mi habeirm yok ne öyle bakıyorlar. Sıra bana geldiğinde Ayça hoca çantamın bölmelerine bakarken şok olmuş yüz ifadesiyle bana döndüğünde burda bir işler döndüğü çok açık ortadaydı. Çantamın içinden elini çıkardığında gözlerime inanamayarak baktım çünkü elinde Beste'nin çalındı diye iddia ettiği kolye vardı. Biri şaka mı yapıyordu eğer şakaysa berbattı ama şaka değilse daha da berbattı. Onu oraya ben koymamış olmama rağmen nasıl oluyor du da benden çıkıyordu anlamaya çalışırken Beste şıllığı eliyle beni işaret ederek "Bakın işte o çalmış kolyemi." şaşkınlık ve öfke içerisinde "Ne saçmalıyorsun sen?" bu şıllık yine bana suç atmayı planlıyordu veya zaten planı en baştan beri buydu. Doğru ya en son onun yanında dolaşan kızları beden dersinde soyunma odasında görmüştüm büyük ihtimalle ben yokken beni suçlamak için çantama atmışlardı. Buda neden bu kadar net ve emin konuştuğunu doğruluyordu. Ayça hoca "Kumsal senin böyle birşey yapacağını hiç sanmıyorum ama maalesef okulun kuralları böyle ve işleme koymamız gerekiyor." Ecrin müdehale ederek "Hocam olmaz öyle şey iftira ya siz bu kıza mı inanıyorsunuz." Ayça hoca eliyle hafifçe gözlüğünü düzelterek "Üzgünüm ama elimde değil disiplin kurulunda konuşursunuz." Ayaz sırasını iterek nedenini bilmediğim bir sinirle Ayça hocaya hitap ederek "Disipline gerek yok ben Kumsal'a şahitim o yapmadı." hemen arkasından Aras,Fatih ve Çınar da onayladığında devam ederek "Bu yüzden asıl ceza alması gereken kişi Beste." Beste inanmaz gözlerle Ayaz ve diğerlerine bakarken Ayça hoca "Peki ama disiplin kurulu yine de toplanmak zorunda söyleyecekleriniz varsa orda söyleyebilirsiniz." Şu ana kadar hiç görmediğim bir şekilde kararlılıkla bakıyordu gözleri. Ela gözleri sanki beni bunu yapabileceğini kanıtlamka istercesine bana bakıyordu. Buna güvenmek istemiyordum ama öyle bakan gözlere kim güvenmezdi ki...
Selam sevgili okurlarım gününüz nasıl geçiyor? Bu bölüm biraz kısa oldu çünkü biraz hastayım umarım anlarsınız yarın yeni bölümü vaktim olursa atacağım. Ve emin olun eğlenceli bir bölüm olacak. |
0% |