Yeni Üyelik
22.
Bölüm

17.Bölüm

@hilal.gundogdu

Tek düşünebildiğim şey korkuydu. Şu an bu korku tüm bedenimi öyle bir kaplıyordu ki bundan kurtulamayacağımı sanıyordum.

Ne zaman böyle oldum bilmiyorum fakat benim için her şey bir anda karardı. Gördüklerimin şoku ise bir hayli yeterdi. Aslında Ayaz vurulmamış ve şaka yapmıştı fakat bu bir şaka değildi. Son anda ayağa kalkmasa onun vurulduğunu sanmaya devam edecektim fakat panikleyen halimi gördüğünde büyük ihtimalle olay büyümesin diye hızlıca oyun oynamayı bıraktı ve yanıma geldi. Kendisi de güzel rol yapmıştı ayrıca sırf bir şaka için oyuncu tutuması olayın gerçek gibi görünmesine daha fazla katkı sağladı.

Karanlıktan nefret ederdim fakat şu an karanlığın içindeydim etrafta başka hiç bir şey yoktu. Ürkütücü bir karanlık ve sadece sessizlik. Bundan daha kötü ne olabilirdi ki?

Aslında sessizlik bile bir ses türü çünkü biz fark etmesek de bu onun sesi. Bana ne olduğunu daha anlamazken önümde karanık ve sessizlik varken sadece yaşam sevincimi bitirmiştim. Hiç bir şey göremiyordum nerede,nasıl, neden olduğumu bilemezken kulağıma bir ses geldi.

Sesler yüksek değildi fısıltı gibi geliyordu fakat bir kişinin konuştuğunu anlayabiliyordum. Sesi daha dikkatli dinlemeye başkarken nedense bir refleksle gözlerimin açılmaya başladığını fark ettim. Nedenini bilmediğim bir şekilde gözlerimi açmaya çalışırken hafif açtığım göz boşluğuma bir ışık doldu. Gözlerimi tam açtığımda ise birkaç kez kırpıştırdım ve nerede olduğumu anlamaya çalıştım.

Gözlerim net olarak görmeye başladığında bir hastane odasında olduğumu ve bir yatakta yattığımı gördüm. Yatakta hafifçe endişeyle doğrulmaya çalıştığımda omzumda bir el hissettim. Baktığımda ise Ayaz endişeli şekilde bana bakıyordu. Elini omzuma bastırarak yatakta doğrulmamı engelledi. Hastanede oluşumun sebebini anlayamadan Ayaz'ı da görünce tüm duygularım tekrardan canlanmaya başladı.Neden burda bu salak yine bana yaptıkları yetmemiş miydi?

Ayaz endişeli ses tonuyla "Kumsal iyi misin?" yok mükemmelim öküz, sence nasıl olabilirim?. Yaşadıklarımın etkisiyle bedenim tekrar titremeye başlarken "Sen bunu nasıl yaparsın adi köpek!" Ayaz şaşkınlıkla geri çekilirken bense sinirle hastane yatağında doğurldum. Burada uyandığıma göre büyük ihtimalle bayılmıştım o da beni buraya getirmişti fakat bana bunu yapan da oydu. Üzerine bir adım attım "Böyle şaka olmaz Ayaz buna kimse şaka demez." o pişmanlıkla susarken cümlelerim birbirini arkaladı. Sesim hafif titrerken gözlerimin dolduğun hissedebiliyordum

"Seni öldü sandım,korktum bu mu şaka?" pişmanlıkla "Kumsal bak evet hata ettim ama gerçekten üzgünüm." sesim yükselerek "Sus! üzgün bile değilsin." devam ettim "Böyle bir şakaya maruz bırakılmak için ne hata yaptım ben Ayaz söylesene?" hatasıyla o başını öne eğerken bense

"Korktum çok korktum.Bu aralar olan kadın cinayetlerini gayet iyi biliyorsun bu şakanın beni ne kadar korkutacağını bilmeliydin. O kadar korktum ki bir ara seni arayıp yardım istemeyi düşündüm ama sen ne yaptın asıl suçlusu senmişsin. Seni arasaydım da salak konumuna ben düşerdim."

o ise sadece dinliyordu. Kafasını hafifçe kaldırdı bir şey söyleyecek gibi oldu fakat ağzı tekrar kapandı. Gözlerindeki suçlu bakışları gizlemeye çalışarak "Sende hak ettin. Siz de bize şaka yaptınız." yani bana bunu yaşatmasının tek sebebi o minik şaka olamazdı buna inanamıyordum.

şu an ne kadar başımın döndüğünü umursamıyordum tek umursadığım şey o öküzün beni suçlu göstermesiydi.

Sesimi daha çok yükselterek "Kendi ağzınla söylüyorsun biz diyorsun!" konuşmasına izin vermeden devam ettim "Kendi ağzınla da dediğin gibi siz beraberdiniz ama ben tektim!" göz yaşım akmak için çabalarken bense aksini yaparak göz yaşlarımı içimde tutmaya çalışıyordum.

Ayaz tekrar sanki suçsuzmuş gibi bir özgüvenle "Özür diledik ya daha ne istiyorsun?" bu çocuğun umursamazlığı cidden beni benden alıyordu.

"Ne isteyebilirim Ayaz? Basit bir özür yetmez bundan sonra benden saklanacak delik ara." gözleri şaşkınlıkla açılarak "Abartma en fazla ne yapabilirsin özür diledim işte." bunu bu kadar söylemesi ona o kadar kolay gelmişti ki neredeyse ağlayacağımı düşünüyordum. Fakat hızla kendi dik duruşumu sergileyerek ona baktığımda Ayaz hafif bıkkın şekilde "Bunu kimseye söylemedim,sende söyleme sır anlaştık mı?" galiba Ayaz'la beraber saklayacağımız ilk sırrımız olacaktı ama birbirimize söyleyeceğimiz son şey asla olmayacaktı.

Bunu bildiğimden ona şu an aşırı kızgın olsam da "Tamam sadece sır." arkamı dönerek tam gidecekken bir an arkama döndüm ve bilmiş bir gülümsemeyle

"Ah bu arada bir şey unuttum galiba." tam sorgulayarak bakarken yumruğumu güçlü bir şekilde Ayaz'ın burnuna geçirdim. Kafası yana savruluyorken gözleri şaşkınlıkla açıldı. Ben ise intikamın tadını çıkararak geri çekildim ve ellerimi hafifçe çırparken ona gülümseyerek baktım

"Bundan sonra benden kork Ayaz Öztürk,belki Azrail olmayabilirim ama ecelin ben olacağım"

Ayaz olanların etkisinden çıkmaayrak şaşkın ve korku dolu gözlerle bana bakarken bir yandan da kanayan burnunu tutuyordu.

Ona hiç acımıyordum bir miktar bile değildi bu daha başlangıç olduğu için ileride acı çekmeye alışmesi lazımdı. Tam ağzını açıp bir şey söyleyeceği esnada arkamı döndüm ve havalı bir şekilde hastane odasından çıktım. Hastane koridorlarından ilerlerken içim içimi kemiriyordu

Ayaz'ın yaptığını asla affetmeyecektim ama bunu bilemezdim çünkü ben bilinmezlikler içinde yüzüyordum. Hastane çıkış yazısını gördüğüm yere doğru yürüdüm.Dışarı çıktığımda bir an havanın esintisi yüzüme vurduğunda hafifçe irkildim,sarı saçlarımı ellerimle düzelterek üzgün bir şekilde iç çektiğimde insanların bana baktığını fark ettim.

Kimsenin olmadığı bir köşeye gittikten sonra duvara yaslandım. Daha yeni bu olayları yaşamıştım ve üstüne birde aslında olay esnasında bayıl olmuş olmam vardı. Hastanede gözümü açsam da asıl şaşırdığım şey hastanede uyanmak değil Ayaz ile karşılaşmaktı. Duvara yaslanmış şekilde nefeslerimi kontrol altına almaya çalışırken Ayaz'ın hastane kapısından çıktığını gördüm. Beni arıyormuş gibi etrafa sinirli şekilde baktı ama beni fark etmedi. Elindeki peçeteyle burnuna baskı yapmaya devam ediyordu büyük ihtimalle kanaması durmamıştı.Hızlıca etrafında bir tur daha dönerek kontrol ettikten sonra biraz ilerideki pahalı bir araca bindiğini gördüm.

Umrumda da değildi gerçi ne yapıyorsa yapsın. Şimdi burdan eve gitmem lazımdı ama taksiye binemezdim sonuçta daha yeni bunları yaşadım ve hayatım boyunca bir daha da taksiye binebileceğimi sanmıyordum. Bir an reflex olarak telefonu bulmak için elimi cebime attığımda o anda telefonumu daha önce taksicinin camdan fırlattığını hatırladım.

Doğru ya o salak amca hadi tüm bunlar roldü de telefonumu neden kırıyorlarsa galiba işini biraz ciddiye almış. Telefonum olmadığı için kimseye ulaşamayacaktım bu yüzden son çaremin yürümek olduğunu bilerek eve doğru yürümeye başladım.Bir süre sonra mahalleye girdiğimde arkamda Ayaz belirdi fakat onun beni takip ettiğini anlamadığımı sandığı için rol yapmaya devam ettim. Kendini belli etmemek için yaklaşık 5 metre gerimden geliyordu. Bu da oyunlarından birisi miydi yoksa sadece amaçsız mı diye merak ettim.

Adımlarımı hızlandırdığımda o da aynısını yaptı en sonunda artık dayanamadım ve arkama döndüm. Onu yakaladığımı anladığında hafifçe şaşırdı fakat belli etmeden sert adımlarla yanıma geldi ve daha ağzımı açmama bile izin vermeden "Geç saatte sokakta yürüyemezsin." hah bir de şunun havalara bak sanki masum gibi. Hafifçe gülümsedim "O adamlara rol yapsınlar diye kaç para verdin? Telefonumu bile kırdılar da."

telefonumun kırıldığını söylediğimde pek de şaşırmışa benzemiyordu demek ki bu da oyunlarının bir planıydı. Hafifçe boğazını temizledikten sonra "Olabilir ama bir taksiyle gelebilirdin saat geç oldu biliyorsun." alaycı şekilde minik bir kahkaha attım "Neden taksiye binecekmişim beni tekrar rol gereği kaçırsınlar diye mi?" sinirli şekilde göz devirdikten sonra "Bak kumsal yapmış olabilirim bir hata uzatma."

ben mi uzatıyormuşum salağa bak kendi triplerinde yaşıyor. Birisi onu bu tatlı rüyasından uyandırmalı çünkü burda suçlu olan tek bir kişi varsa o da oydu.

Burnunun kanaması durmuş olacak ki artık baskı uygulamıyordu. Aklıma gelen planla hafifçe sırıtarak "Burnun iyileşti sanırım?" hiç bir şey demedi sadece baktı büyük ihtimalle içinde sinir fırtınası kopuyordu. Ben ise biradan ona yapacağım şeyin düşüncesi ile zevkle gülümserken o daha başına ne gelecek bilmediğinden dolayı ne yapacağımı bekliyordu. Mutlu bir ses tonunda "Burnun iyileştiğine göre başka bir yer denesek nasıl olur? Biliyorsun sende iz bırakmayı seviyorum." ne yapacağımı beklemesine gerek kalmadan aniden bacaklarının ortasına nişan alarak kasıklarına tekme attım.

O acıyla yere doğru çökerken ben ise zevkle izledim. Acı çekmesi hoşuma gidiyordu ve bu acı ona bir süre kadar yeterdi . Bende yarattığı travmanın acısını çok büyük çıkaracaktım ve bu sadece başlangıçtı Ayaz Öztürk.

Hizasına hafifçe eğilerek omzuna vurdum ve tatlı bir ses tonuyla numarayla "Sorun ne Ayazcık canın çok mu acıdı?" hemen ardından gülümsedim "Eğer acıdıysa hazır olman en iyisi olur daha çok canını acıtacağım." Ayaz ilk defa grdüğüm bir korkuyla bakarken geri ayağa kalktım.

O ise iki büklüm şekilde acı içinde kasıklarını tutmaya devam ediyordu. Onu umursamadan eve doğru geri döndüm zaten eve oldukça yakındım sadece bir kaç metre ilerideydi. Bahçenin kapısından girdiğimde evin içinden minik sesler geliyordu. Kapının kilidini çevirip içeri girdiğimde

annem oturudğu koltuktan kalkarak aceleyle "Mavişim neden aramalarıma cevap vermedin?" endişesini anlayabiliyordum ama bahane uydurmam lazımdı sonuçta o olay Ayaz ve benim aramda kalmalıydı bunu anlaşmıştık.

Onu sakinleştirmeye çalışarak "Bir sorun yok ya sadece telefonum yanlışlıkla suya düştü ve bozuldu." annem rahat bir nefes çekerken içeriye tam olarak girdim ve üstümdeki hırkayı çıkarmaya başladım.

Zaten gün boyu fazlasıyla yorulmuştum bunu devam ettirmeye gerek yoktu "İyi geceler anne benim uykum var." ellimi sallayarak hızlıca odama gitmek amacıyla merdivenleri tırmanmaya başladım. Merdivenlerin sonuna geldiğimde odama girdim ve tanıdık ortamın rahatlığıyla hiç beklemeden yatağıma yattım.

Aslında saat çok geç değildi daha akşam olmak üzereydi ama ben tüm bu yorgunluğumla uyuyabilirdim. Uyumadan önce güzel şeyler düşünmek istedim ama ne hikmetse aklıma sğrekli Ayaz geldi.

Çıkaramıyordum şu çocuğu kafadan ve yatakta bir sağa bir sola solucan gibi yorganın içinde dönmeye başladım.

Nihayetinde uykum gelmiş olmalıydı o tatlı hafiflik üzerime çökerken rahat olmaya çalışırken ellerimi kafamın altına koydum.

Kendim için en rahat pozisyonu bulduğumda tatlı uyku tüm bedenimi o kadar güzel sardı ki bir anlığına tüm dertlerimi unuttum.Sonrası her zamanki gibi karanlık fakat tatlı bir karanlıktı sanki tüm dertlerimden,korkularımdan kaçabileceğim bana sığınak olan bir karanlık.

 

 

Aras Atay

Genelde kafama garip şeyleri takan tarzda birisi değilim. İnsanlar genelde eğlenceli ve umursamaz olduğumu düşünür. Ne yapabilirim ki bu da benim özelliğim deidkleri gibi neşeli ve sevecenimdir. Tabi yerden yere de değişebilir. Kafama da gereksiz şeyleri takmayı sevmem bu yüzden umursamaz olmak en iyi seçenektir , bence kimse boş sebeplerden dolayı kendini üzmemeli çünkü bu çok saçma düşüncesinize sadee gelip geçici bir olay ve siz bu yüzden kendi canınıız sıkıyorsunuz.

Ecrin arayalı yaklaşık birkaç saat olmuştu Kumsal'ın nerde olduğumuzu bilip bilmediğimi sordu fakat gerçekten bilmiyorum. Aslında Ayaz da sabahtan beri yoktu bir şüphelenmedim değil fakat diğerlerine söylememeyi tercih etmiştim. Kızlar eminim şu anda çoktan Kumsal'a ulaşmışlarıdır diye içimden geçirirken yanımda oturan fatih koltukta cipsi yerken yere döktüğünde Çınar sinirle

"Hay ben senin elini sikeyim Fatih oraları daha yeni temizlemiştim." Fatih ise suçlu değilmiş gibi "Ben ne yaptım ya döküldü işte." ikisinin kavgasına tam müdehale ederken aşşağıdan sesler gelmeye başladı. Ses mahalleden geliyordu hepimiz bir an durduktan sonra sekronize bir şekilde cama koştuk. Aşşağı baktığımızda Ecrin,Dilara ve Yüsra Ayaz'ın etrafını sarmış onu hırpalıyorlardı. Diğerlerine dönüp baktığımda

Çınar yüksek sesle "Koşun!" hiç beklemeden kapıya koştuktan sonra merdivenlerden ikişer üçer atlayarka indik. Mahalleye çıktığımızda

Yüsra Ayaz'ın tepesine çıkmış saçlarını yolarak "Benim sarışın nerde çabuk söyle!" Ayaz ise acıyla inleyerek onu üstünden atmaya çalışarak

"Ben nerden bileyim Kumsal nerede deli misin bırak beni!" bizse olduğumuz yerde bir anlık donduk. Geriye kalanlardan ise Ecrin Yüsra hariç Ayaz'a vuruşlar yapmaya devam ediyordu, Dilara ise hem kızları ayırmaya çalışıyordu hem de arada çaktırmadan o da Ayaz'a vuruyordu.

Bizim oğlanlara baktığımda anlaşmış gibi her birimiz bir kişiyi geriye çekmeye çalıştık. Tabi her zaman işi en zor olan Fatih Yüsra'yı tutmaya çalıştığında Yüsra Fatih'e kuvvetli bir yumruk salladı. Yumruk yiyen Fatih geri sendelerken biz ise pek takmadık o ikisinin ilişkisi böyleydi sonuçta.

Yüsra tekrar delirerek ciyah ciyak bağırmaya başladı "Kumsal'a sen bir şey yaptın söyle çabuk,Seni döveceğim!" Yüsra Ayaz'ı bırakmazken

çoktan perişan olmuş Ayaz ise "Bırak şu kafamı kötü olmasın!" Yüsra ise dinlemeden birden Ayaz'ın kafasını ısırdı. Ayaz acı içinde bağırırken Fatih bir hızla Yüsra'yı tuttu ve kucağına çekerek uzaklaştırmaya başladı. Fakat Yüsra bir nedenden dolayı o kadar sinirlenmişti ki bu sefer gözlerinde birkaç damla yaş belirdi. Fatih onu geriye çekmeye çalışırken o ise ağlamasına bakmadan tehdit savurmaya devam ederek daha çok saldırmaya çabalıyordu. Onu bu kadar ne üzmüş olabilirdi ki? O esnada Çınar çoktan Dilara'yı tutmuş bir köşeye çekiştiriyordu ben ise Ecrin' i kolundan tuttum ve kendime çektim.

Ecrin aynı sinirle "Bırak da onu döveyim,hadi Aras bırak!" kollarımı daha sıkı sardım "Hayır sinirlisin sakinleş." Allah'tan Ecrin onlara göre bir tık daha sakindi ya da benim yanımda sakinleşiyordu bu sorunun cevabını bilmiyordum. Birkaç

derin nefes aldıktan sonra tam konuşacaktı ki tekrar Yüsra bağırmaya başladı "Bırakın da döveyim şu piçi! Nerde lan benim arkadaşım söylesene!" Fatih onu tutmakta oldukça zorlanıyormuş gibi görünüyordu ve oldukça haklıydı da Yüsra sinirlendiğinde oldukça güç olabiliyordu.

Fatih onu tutarken aynı zamanda ona ulaşmak iöin yüksek sesle "Yüsra bir sakinleş bak hem ağlıyorsun hem de saldırmaya çalışıyorsun Ayaz ne yapmış olabilir seni bu kadar sinirlendirecek. Yüsra bir anda şiddetle ağlamaya başladığımızda hepimiz şok olduk buna acı içinde kıvranan Ayaz da dahil. Yüsra ağlayarak ve hayla saldırmaya devam ederek "Kumsal sabahtan beri ortalıkta yok kesin o bir şey yaptı arkadaşıma."

Çınar onu sakinleştirmek amacıyla daha sıcakkanlı bir tutum sergileyerek "Peki neden Ayaz suçlu senin için? Yüsra ağlamayı bıraktı

"Çünkü Kumsal'a ne zaman zarar gelmiş olsa genelde suçlusu Ayaz olur ve Kumsal ortalıkta yok." Yüsra tekrar gözlerindeki sinirle Fatih'ten kurtuldu ve tekrar Ayaz'a vurmaya başladı "Ya bana kumsalımı getirirsin ya da senin belanı sikerim!" Ayaz tehditlere şokla bakarak

"Kumsal gayet iyi onu daha yarım saat önce gördüm." Herkes bir an duraksadı Dilara "Onu nerde gördün? arıyoruz ama telefonları açmıyor."

Ayaz sinirli tonda "Evine gidiyordu ve telefonu da suya düştüğü için bozulmuş eğer saldırmak yerine sorsanız söylerdim." kollarımdaki Ecrin rahat bir nefes alıp sakinleşirken ben ise daha fazlasına gerke olmadığını düşünerek kollarımı ondan geri çektim.Kızşar bir notkada toplandılar ve Dilara öncülük etti "Peki yanlış anlaşılma sanırım her neyse görüşürüz." daha biz bir şey diyemeden kendi binalarına koşmaya başladılar biz ise sokakta sadece onlara bakakaldık...

 

Beraber oturma odaısnda oturuyorduk ve son yaşanan olayları konuşarak gülüyorduk. Ayaz acıyla yüzünü buruştıururken Çınar gülerek

"Şu Yüsra da ne küfür etti ya, kız resmen yedi ceddine kadar sövdü."

Ayaz takmadan "Deli işte ne yaparsın." Fatih olaya atlayarak "O deli değil sen delirtmişsindir." işte çok bilmiş konuşmuştu ve onun lafanın geçmesine dayanamayıp atlamıştı daha fazla sinir etmek amacıyla alaycı şekilde gülümsedim "Ne oldu Fatih kıskandın mı?" Fatih bir an şaşırsa da "Yürü git lan ne kıskanması." he he kesin kıskanmadın ben de buna inandım.

Ayaz pancereyi işaret ederek "Orda cüzdanım vardı versene." ayağa kalkarak cama yaklaştım Ayaz'ın bahsettiği cüzdanı gördüğümde aldım fakat pencerenin dışında bir görünüş ilgimi çekti. Ecrin hazırlanmış bir şekilde kendi binalarından çıkıyordu. Geri dönerek Ayaz' a cüzdanı fırlattım Ayaz sinirle "Öyle olmaz gel başıma vur da rahatla." onu takmaayarak çapkınca bir gülümseme yaptım "Bir işim çıktı hemen geliyorum." bir şey demelerine izin vermeden hızlıca kapıyı arkamdan örterek çıtkım.

Merdivenlerden seke seke iniyordum. Dışarıya çıktığımda ise onun daha çok uzaklaşmadığını grdüm. Açıkça aklımda bir plan yoktu sadece ne yaptığını merak etmiştim ama şu an bir yere gidiyor gibi görünüyordu ve hava karardığı için onu böyle tek bırakmak güvenli olmazdı bu sebeple bende o fark etmeden peşine düştüm. Arkasına bakmamıştı bile sadece yolunda devam ediyordu.

Yol boyu arkasında durmaya dikkat ettim beni daha fark etmemişti bir yere gidiyordu ama neresi olduğunu bilmiyordum sonunda bir dönüşş kısmına geldiğinde hafifçe adımlarımı hızlandırdım. Ne kadar hızlandırsam da sadece bir miktar daha yaklaşabilmiştim.

Gecenin bu saatinde ne yapıyordu merak etmiyorum da değil. Sonunda o bir sokağın köşesinden dönerken arkasından yaklaştım ben olduğumu anlasın diye omzuna elimi koyduğum anda hiç beklemediğim bir şey oldu ve Ecrin arkasını dönmesiyle biber gazı sıktı.

Gözlerim aşırı yanıyordu ellerimle hızla gözlerimi kapattığımda Ecrin ben yerine baikası sanmış olacak ki şaşkınlık ve endişeli bir suratla bakıyordu. Gözlerimi avuç içlerimle ovarken bir yandan sinirli sesimle "Hay ben senin elinin ayarını si..... seveyim ya seveyim tabi."

Ecrin pişmanlık dolu gözlerle bakarken ona bağırmaya da kıyamıyordum. Gözlerim yanarken Ecrin endişeli sesle "Üzgünüm ben başkası sanmıştım bilemedim." Ecrin genelde böyle değildi ama bir nedenden dolayı kızların yanında aslan kesilirken erkeklerin ve benim yanımda daha çekingen ve endişeli hale geliyordu.

Şu anda da oldukça endişeli görünüyordu kızamadım ve incitmek istemedim. Her ne kadar canım acısa da yalan söyleyerek "Tamam ya sorun yok iyiyim" Ecrin tekrardan "Üzgünüm hatalıydım." hayır, hatalı değildin hatalı olan bendim sana arkandan yaklaştım ve farkında olamadan korkuttum. Sakinleşmesi için "İyiyim dedim sorun değil olabilir böyle şeyler." fakat o endişeli bir şekilde durmaya devam ediyordu.

Ben gözlerimi ovmaya devam ederken o birden yanımdan hızlıca gitti. Nereye gittiğini bilmiyordum bende belki döner diye bir kaldırıma oturdum. Bir süre sonra bir ses duyduğumda göz kapaklarımı hafifçe araladım ve Ecrin'ın elinde buz torbasıyla durduğunu gördüm

uzatarak "Marketten aldım iyi gelir" buz paketini alırken o da o sırada ykaldırımda hemen yanıma oturdu. Ben buzu gözüme bastırırken endişeli bakışları bir snaiye bile üzerimden çekilmedi. En sonun artık göz yanmam geçmişti buzu kaldırdım ve ona baktım bana "İyi misin canın acıyor mu?" hayır anlamında başımı salladım ve buzu tutmaya devam ettim.

O böyle bir kızdı kızların yanında rahat ama erkeklerin yanında çekingen ve korkak sebebini bir gün öğrenecektim. Sonunda zamanın geldiğini anlayarak kaldırımdan ayağa kalktım "Hadi artık gidelim." o da benimle aynı şekilde kaldırmdan kalktı. Aslında aklımda olan bir fikri şu an uyguluyordum. Ecrin genelde yardıma ihityacı olan kişileri asla reddedemezdi

bu yüzden bunu üzerinde kullancaktım gözüm biraz daha yanıyormuş gibi davrandığımda Ecrin endişeyle "Gözünden dolayı önünü göremezsin yardım edeyim." başımla onayladığımda hızlıca bana yaklaştı ve bir kolumu onun üzerine atmamı sağladı artık bir kolum onun omuzlarındaydı.

Planın gidişata uygun olmasından dolayı yüzümde oluşmaya çalışan gülümseyi silmeye çalıştım. Yol boyu kolum omuzlarında yürümeye başladık.

Ah be Ecrin'im eğer böyle olabilmemizin tek yolu buysa ben her gün senin için kötü olurdum.

 

Kumsal Özdemir

Zaman ne ara geçmişti bilmiyorum fakat gözlerimi açtığımda çoktan sabah olmuştu. Aklım dün olnaların hatıralarını tek tek bana sunarken yatakta hafifçe doğruldum.Olan bitenin ağırlığı üzerimdeyken yataktan kalktım elimi yüzümü yıkmaka için lavaboya gidecektim ki çalışma masamın üzerinde bir kutu duruyordu.Dikattimi oldukça çekti kutuyu elime alarak açtım. İçinden son model bir telefon ve bir adet not çıktı.

Şaşakınlığım artarken notu açmaya başladım ve daha sonrasında okudum

 

Merhaba aptal sarışın şunu bilmeni istiyorum ki yaptıklarımdan dolayı pişmanım. Evet şakada oldukça ileriye gittim ama sende oldukça fazla tepki verdin. Ayrıca oyuncularla telefon hakkında bir anlaşmamız olmamıştı tamamen kafasına göre yapmış ve bende sana yeni bir telefon aldım umarım kabul edersin.Nedenini bilmiyorum fakat gerçekten üzgünüm. Bu arada lütfen bir sonraki seferde bana vurmamaya özen göster. Yeterince fazla darp edildiğimi düşünüyorum.

 

-sadece senin kumralın

 

Notu okurken şekilden şekle giriyorudm. Bu öküzün özür dilemesi kadar garipti hayat. Ayrıca bu telefonu onu almak için beni bu kadar düşünmesi de şaşırtıcı olan tek şey değildi hem de notun sonun aadı yerine sadece senin kumralın yazmış. Hadi be nerden sadece benim kumralım oluyormuş? her şeyi bu kadar abartmayı seviyor olmalı.

Telefonu kurmak için açtığımda kişiler bölümünde tek birisi kayıtlıydı o da Kumral olarak kayıtlıydı büyük ihtimalle Ayaz kendi numarasını kaydetmişti ama neden bu şekilde kaydetmişti? Bu çocuğun kumral lakabıyla bir alıp veremediği vardı gerçekten.

 

 

Kızlarla beraber onların evinde oturuyorduk. Dilara kahve hazırlıyor biz ise onu bekleyerek sohbet ediyoruduk. Ecrin umursamazca "Dün ne yapıyordun sırf sen telefonları açmadın diye Ayaz'a saldırdık" Yüsra da onaylarken az kalsın içeceğimi püskürtecektim. Ne yapmıştı bunlar Ayaz'a mı saldırmışlardı ama neden? ne olduğunu anlamak için "Neden öyle bir şey yaptınız?" bu sefer Yüsra tekrar alevlenen siniriyle "Sen telefonlarımızı açmadığından o öküzün sana bir şey yaptığından şüphelendik." aslında haklılardı o esnada Ayaz ile başım beladaydı ama bu bir sırdı ve söyleyemezdim. Şaşırmış gibi yaparak "Peki Ayaz saldırmanıza ne tepki verdi?" Dilara elinde kahvelerle kapıdan içeri girerek

"Pek bir şey yapamadı Yüsra'yı görmeliydin bir fişek gibiydi Ayaz'ın o an için öleceğini sandım." Ecrin kahkaha eşiliğinde "Ayrıca havaya savurduğu küfürleri unutmayalım." Yüsra utanarak "Tamam ya abartmayalım yaptım işte bir şeyler." Dilara şaşkınca tek kaşını havaya kaldırdı

"Abartmayalım mı kızım diğer erkekler geldiğinde bile tutamadılar seni." Yüsra gururla övünürken aklıma düşünceler geliyordu demekki Aras Çınar ve Fatih de onları ayırmaya çalımıştı.

Sohbetimiz devam ederken Dilara ona gelen bir mesajla yerinde duraksadı ona baktığımızda "Kızlar Bora yazdı." Yüsra ve Ecrin şaşırırken ben ise onu tanımadığım için neden bu kadar şaşırdıklarını anlayamıyordum. Yüsra açıklama yaparak "Yani Ayaz'ın abisi" işte şimdi jeton düşmüştü.

Dilara devam ederek "Bir konu varmış ve yardım etmemiz gerektiğini söylüyor." Ecrin heyecanla "Ne olabilir ki?" Dilara "Birazdan evin aşşağısına gelecekmiş ve inmemizi istiyor. Yüsra hızlıca ayağa kalktığında bende onlara uyarak ayağa kalktım. Beraber aşşağı indiğimizde evin önünde bir mibübüs tarzı araba vardı.

Cam açıldığında Ayaz'a benzeyen bir yüz gördüğümde bunun onun abisi olduğunu anladım.

Bora "Arabaya binin detaylı konuşalım." sorgulamadan arabaya bindik Bora bize dönerek "Yardımınıza ihtiyacım var acaba bana yardım eder misiniz?" Yüsra atlamadan yapamayarak " Ne tarz bir yardım Bora Abi?" Bora hafifçe gözlerini kaçırdıktan sonra

"Şimdi şöyle ki benim bir sevgilim var fakat ailesi çok katı ve kız onunla sevgili olduğumuzu ailesine söyleyemiyor. Bu gece ise babası görücü usulü seçtiği bir adamı istemeye çağırmış yani bu gece istemesi var ve onu ordan kurtarmamız lazım." Ecrin düşünceli şekilde " Peki nasıl yapacağız?" Bora her şeyi planlamış gibi gülümseyerek

"Merak etmeyin planımız var siz önce bu işte var mısınız onu söyleyin." hepimiz başımızla kabul ettiğimizde Bora "O zaman koltukarınıza oturun da gidelim ve sevgilimi alalım." hepimiz koltuklara yerleştiğimizde Bora arabayı kullanmaya başladı yolda bakışları bana döndü "Merhaba kızların grubuna yeni mi katıldın seni ilk defa görüyorum." benden bahsettiğini duyduğumda birazcık şaşırdım fakat hemen toplarlayarak "Ah evet yeniyim de diyebiliriz adım Kumsal memnun oldum" Bora anlayışla başını sallayarak "Şu Ayaz'ın sürekli bahsettiği aptal sarışın olma ihtimalin kaç? Alın diye sormuyorum sadece o kişiden sürekli evde bahsediyor." kızlar gülmeye başlarken ben ise umursamaz davranmaya çalışarak

"Evet o benim." Bora gülerek önüne geri döndü. Bir süre yolda devam ettik.

Sürenin sonunda bir evin yakanlarında durduk Bora bize döndü ve "Aşağı inin planı orda tartışacağız." beraber arabadan indik falan bir sorun vardı ki biraz ileride bir araba daha vardı ve arabaya yaslanmış şekilde

Ayaz,Çınar,Fatih ve Aras vardı. Şansıma lanet ettim tabii ki onlar da olacaktı sonuçta adamın kardeşiydi. Bora yanımıza yaklaştıktan sonra Ayazlara gelemelerini işaret ettiğinde yanımıza geldiler.

Bora heyecanla "Şimdi kızlar planımız şu siz benim sevgilim yani Zeynep'in arkadaşları rolüne gireceksiniz ve eve gireceksiniz. Zeynep bunları biliyor yani o da size arkadaşı gibi davranacak ayrıca çıkış için içeridekileri oyalayın arka tarafa bir merdiven yerleştieceğiz." planı dikkatle dinliyorduk "Anlamayan varmı?

anladığımızı belli etmek için kafa salladık fakat o minibüsü işaret ederek "Bu bir isteme bu yüzden arkadaşları olarak bu kadar sade giyinemezsiniz şimdi elbise vereceğiz onları giyin." Aras onların geldikleri araçtan minik bir koli çıkarttı ve bize uzattı.

Toplam dört adet elbise vardı ve hangisi hangimizin seçmeye çalışıyorduk. Dilara ve Ecrin çoktan almıştı geriye Ysra ve ben Kalmıştım. Yüsra kolideki mini elbiseyi çekerek "Oha mini elbise buldum bu benimdir." Fatih hızlıca elbiseyi Yüsra'nın elinden çekip benim kucağıma attı ve Yüsra'ya kolideki uzun olanı verdi. Ben ise kısa elbisenin neden bende olduğunu anlamaya çalışırken Ayaz Fatih'in bacağına sinirlice hafif tekme attı bu uyarı amaçlı olmalıydı.

Bora ortalığı sakinleştirmek için "Tamam kızlar arabada giyebilirisniz emin olun hiç birimiz bakmıyoruz güvendesiniz." biraz önce geldiğimiz minibüse girerek üstümüzü değiştirdik ve çıktık. Diğerlerinin elbisesi ya uzun ya da ortaydı ama benim ki aşırı kısaydı. Erkeklerin gözü bende oyalanırken Ayaz hafifçe boğazını temizlediğinde hepsi önüne ddöndü

Bora tekrar kontrolü ele alarak "Tamam şimdi kapıdan içeri Zeynep ile yakın arkadaşsınız gibi girin daha sonrasında o size noktayı gösterecek ordan kaçacaksını."

onları geride bırakarak eve yürüdük kapıyı tıkladığımızda kapıyı yaşlı bir teyze açtı ve içeri seslendi "Burda misafirler var tanıyor musunuz?"

büyük ihtimalle Zeynep oladuğunu düşündüğümüz kişi geldiğinde yüzü gülerek hepimize tek tek gerçek arkadaşlarıymışız gibi sarılarak karşıladı.

"Lütfen içeri girin." içeri girdiğimizde bir sürü insan vardı ilk önce oturma odasına gittiğimizde diğerleri bizi tanımadığı için Zeynep "Bunlar benim en yakın arkadaşlarım." diyerek tanıttığında el sallayarak hafifçe selamladık. Zeynep kahve içme bahanesiyle bizi içeri çağırdı mutfağa girdiğimizde kimsenin olup olmadığının kontrol ederek kapıyı kilitledi ve bize döndü.

Endişe dolu sesle "Yardıma geldiğiniz için ne kadar minnettar olduğumu bilemezsiniz." Dilara yumuşak tonla "Hey sorun değil seni buradan çıkaracağız." biz de destek verdiğimiz esnada bir kadın kapıyı zorlayarak "Orada ne yapıyorsunuz açın kapıyı." Zeynep biraz endişeli görünse de hemen seslenerek "Arkadaşlarımla konuşuyorum hemen geleceğim." dediğinde kadın geri gitti.

Zeynep hızlıca planı açıklamaya başladı "İlk öncelikle ben şu an içeride olmalıyım sonuçta istenme başlanacak ama lütfen beni istemeden önce bir problem bulup çağırın." Yüsra "Tamam o iş bizde." elimi destekleyici şekilde omzuna koyduğumda nazk bir gülümseme verdikten sonra bizi bırakarak mutfaktan çıktı.

Vaktin gelmesini bekliyorduk Ecrin endişeyle "Hangimiz gidip onu çağıracak" diğerlerine vakit tanımadan "Ben yaparım aklımda bir plan var." Dilara bana meraklı gözle bakarken devam ettim " O zaman siz Zeynep'in odasına gidin Bora oraya en son merdiven koyacaktı kimseye görünmeden inin ben onu getiririm." kızlar destekleyerek tek tek omzuma vurarak gitmek için odadan çıktılar.

Ben ise tam vaktini bekliyordum. mutfaktan çıktım ve oturma odasına yaklaşım karşı odadan tam "Allah'ın emri Peygamberin Kavli ile kızınız Zeynep'i..." hızlıca tam vakit olduğunu anladığımda lafa atlayarak "Zeynep sen benimle gelebilir misin lütfen elbisene bir şey dökülmüş temizleyelim."

o benim işaretimi anlarke odadakiler gerçekten leke var mı diye bakıyordu Zeynep onlara bakarak "Pis bir şekilde istenemem hemen lekeyi çıkarıp geliyoruz." hızlı adımlarla Zeynep'in odasına gittiğimizde arkamızdan kapıyı kilitledik Zeynep bir rahatlamayala "Tam vaktinde geldin." nazikçe gülümsedim "Tabi ayrıca pencerenin altında merdiven var oradan inecekmişiz." pencereyi işaret ettim. O esnada penceren Ecrin iniyordu ve güvenli bir iniş yaptı. Aynısını yapması için Zeynep'e işaret ettiğimde pencereye yaklaştı.

Pencereye yaklaştığımızda aşşağıya kızlar ve Bora,Ayaz,Fatih,Aras ve Çınar vardı. Bora Zeynep'i gördüğünde bir an gülümsedi ve aşşağı gelmesi için merdiveni işaret ederek "Aşkım hadi hızlı ol. "

Merdiven sabit dursun diye ise Ayaz tutuyordu. O esnada odanın kapısı tıkladı ve teyze bağırarak "Hadi kızım gel artık." Zeynep onu umursamayarak hızla camdan sarkarak merivenden inmeye başladı.

Ben ise müdehale ederek "Şimdi geliyoruz leke daha çıkmadı. " diye seslendim. Sıra bana gelmişti aşşağı baktığımda Ayaz gelmem için işaret verdi bende diğerleri gibi sarktım fakat merdivenlerden inemiyordum çünkü elbisem fazla açıktı ve kapatmaya çalışıyordum.

Ayaz diğerlerine bakış attığında hepsi arkasını döndü bir tek o kalmıştı sinirli sesle "Hadi in artık" inat ederek "Olmaz elbise açılır." Ayaz sabırsız sesle "Sanki ben senin o yerlerine bakacağım.Tövbe ne dedirtiyorsun kızım sen bana hadi in yakalanacağız." Artık yakalanamanın verdiği stresle aşşağıya hızlı şekilde inmeye çalıştım fakat tam son basamağa basarken basamak kırıldı ve Ayaz'ın üzerine düştüm.

Ayaz acıyla inlerken hızlıca kalktım fakat elbisenin cömert bir miktarı yırtılmıştı bile Ayaz da ayağa kalktığında evin kapısını açıldı ve kaçtığımızı anladıklarından dolayı beklemeden arabalara koşmaya başladık.

Koşarken Ayaz hırkasını çıkararak bana uzattı ben ise düşünmeden almıştım çünkü şu an pek seçeneğim yoktu elbise var ve yok arasındaydı. Ayazlar kendi aracına biz ise Bora ile geldiğimiz araca bindik Zeynep be bizimle bindi.

tam evin kapısında olan adamlar koşmaya başladı ki Bora arabayı bir hızla sürerek ordan çıktı hemen arkamızda ise erkeklerin arabası vardı arkadan güvenliği sağlıyorlardı. Yol boyu biz konuşmamayı trcih ederken Bora ve Zeynep beraber konuşarak hasretlerini gideriyorlardı.

Sonunda evin oraya geldiğimize beraber indik Bora ve Zeynep de indi Zeynep nazik bir gülümsemem ile hepimize sarıldı sıra bana geldiğinde daha içten sarıldı ve kimsenin duyamayacağı şekilde kulağıma "Teşekkür ederim." dedi ve hızla arabaya geri bindi Bora minnettar gözlerle "Her şey için teşekkürler hakkınızı nasıl ödeyeceğimi bilemiyorum. " Yüsra eğlenceli şekilde "Düğününüze davet edin yeter." dediğinde hepimiz güldük sonunda Bora da arabaya bindi ve gittiler. Erkekler ise çoktan kendi binalarına çıkmışlardı. Mecbur bu gece kızların evinde kalacaktım.

Hep beraber yukarı çıktığımızda benim için bir yatak hazırladılar bu gün bir hayli yorgun geçtiği için uykuya dalmaya hazırlanıyordum ki aniden telefonuma bir bildirim düştü

 

Ayaz Öztürk:Uyanık mısın?

 

 

 

 

 

 

evettt selam aşklarım öncelikle nasılsınızz umarım iyisinizdir.

bu bölümü yazarken tam olarak böyleydim

XKXMSKDKCM

Neyse sınav haftası olduğundan dolayı bu haftaki son bölümümüz olabilir ama hafta sonu bölüm yazarsam atarım.

size mükemmel haberlerim varrr bu seriyi uzatmaya karar verdim ve bittiğinde işler ters gitmezse bastıracağım.

ayrıca yeni kapak fotoğrafımız nasıl olmuşşş ben nedense çok beğendim.

Fikirlerinizi paylaşabilirsiniz her zaman açığım biliyorsunuz.

Loading...
0%