@hilal.gundogdu
|
Hayatta iki tür şans vardır. Birisi iyi şansken diğeri ise kötü şanstır. Hayatımızın bir çok noktasında şans dediğimiz bir şeye inanırız fakat şans gerçekten var mıdır? Aslında şanslarımızı kendimiz yaratırız. Şu an hepinizin bunun ne anlama geldiğini merak ettiğini biliyorum. Her birimiz aslında şanslarımızı kendimiz yaratırız. Aslında hepsi kafamızda yarattığımız seneryolardır. İnsan beyni o kadar güçlüdür ki bunun bir sınırı yoktur. Bazen zihnimiz bize oyunlar oynayabilir ve bizi kandırabilir. Günüm ne iyi de de kötü geçti. Yaşadığım şeyleri ben bile anlamlandıramıyorum bir gün içerisinde bu kadar aksiyon bana fazlaydı. Kızlarla vakit geçirirken ve günün olaylarını tartışırken Ayaz öküzünün bir abisi olduğunu öğrenmiştim. Adı Bora ama bunu neden bana daha önce söylemediklerini hiç anlayamadım. Ayrıca tek olay bu da değildi Bora Dilaray'ı arayıp sevdiği kızı kaçırmasına yardım etmemizi istemişti.Buna ne kadar şaşırsak da sanırım kızlar Bora'yı tanıyordu ve bunu kabul etmişlerdi tabii ki bende yardıma gitmiştim. Orda Bora ile tanıştık oldukça nazik ve güler yüzlü birine benziyordu. Ayaz asla bana karşı nazik olmadığından abisinin bu derece nazik olduğunu görmek ne kadar şaşırtsa da sonuçta kardeşler farklı olabilirdi. Bora yaklaşık yirmi yaşında gibi duruyordu yani bizden çok da büyük değildi ayrıca hoş birine benziyordu. Tabi dış görünüşü Ayaz ile aşırı derecede uyuşuyordu aynı gene sahip olmaları sebebiyle dış görünüşleri benzese de kişilikleri oldukça farklıydı. Acaba evde nasıl anlaşıyorlardı
Hayatımızın bir çok noktasında şans dediğimiz bir şeye inanırız fakat şans gerçekten var mıdır? Aslında şanslarımızı kendimiz yaratırız. Şu an hepinizin bunun ne anlama geldiğini merak ettiğini biliyorum. Her birimiz aslında şanslarımızı kendimiz yaratırız. Aslında hepsi kafamızda yarattığımız seneryolardır. İnsan beyni o kadar güçlüdür ki bunun bir sınırı yoktur. Bazen zihnimiz bize oyunlar oynayabilir ve bizi kandırabilir. Günüm ne iyi de de kötü geçti.Yaşadığım şeyleri ben bile anlamlandıramıyorum bir gün içerisinde bu kadar aksiyon bana fazlaydı. Kızlarla vakit geçirirken ve günün olaylarını tartışırken Ayaz öküzünün bir abisi olduğunu öğrenmiştim. Adı Bora ama bunu neden bana daha önce söylemediklerini hiç anlayamadım. Ayrıca tek olay bu da değildi Bora Dilaray'ı arayıp sevdiği kızı kaçırmasına yardım etmemizi istemişti.Buna ne kadar şaşırsak da sanırım kızlar Bora'yı tanıyordu ve bunu kabul etmişlerdi tabii ki bende yardıma gitmiştim. Orda Bora ile tanıştık oldukça nazik ve güler yüzlü birine benziyordu. Ayaz asla bana karşı nazik olmadığından abisinin bu derece nazik olduğunu görmek ne kadar şaşırtsa da sonuçta kardeşler farklı olabilirdi. Bora yaklaşık yirmi yaşında gibi duruyordu yani bizden çok da büyük değildi ayrıca hoş birine benziyordu. Tabi dış görünüşü Ayaz ile aşırı derecede uyuşuyordu aynı gene sahip olmaları sebebiyle dış görünüşleri benzese de kişilikleri oldukça farklıydı. Acaba evde nasıl anlaşıyorlardı? Belki abisi olduğu için Bora'ya daha saygılı davranıyor olabilirdi ama konu bizim öküzümüz ise böyle bir davranış sergilemesi düşüncesi bile etik değildi. Bora bizi aldı ve sevdiği kızın evine götürdü. Kızın aslında istemesi varmış fakat kız istemiyormuş. Biz ise onu almak için plana dahil olmuştuk. Kızın evine vardığımızda ve araçtan indiğimizde önümüzdeki aracın yanında duran Ayaz'ları görmüştüm. Bu plana dahil olduklarını bilmiyordum ki gerçi abisiydi tabii ki de dahil olacaktı. Çoktan bu işi kabul ettiğim için vazgeçemezdim ve vazgeçmedim. Plan başladığında kızlar ve ben içeri girmiştik. Zeynep yani Bora abinin sevgilisi çok tatlı ve güzel bir kızdı. Bizim olduğumuzu anladığında plana başlamıştık. Sonunda evden kurtulduğumuzda ise beraber yola düştük. Zeynep bizden yaş olarak çok da büyük değildi bu yüzden abla demiyordum. Sonunda bizi eve bıraktıklarında beraber vedalaştık. Saat geç olduğu için eve gidemeyecek durumdaydım bu yüzden kızların evinde kalmaya karar verdim ve beraber eve gittiğimizde bana bir yatak hazırladılar. Yatakta günün olaylarını düşünüyordum bir türlü uyku tutmuyordu. Aklıma erkekler geldi. Zaten Ayaz ile düşmandık fakat birkaç gün önce yaptığı şaka yüzünden aramız daha da açılmıştı. Bu yaptığının şaka olduğunu hiç bir zaman düşünmüyordum, böyle şaka da olamazdı zaten. Fakat üzgün olduğunu anlayabiliyordum çünkü ben orda ağlamaya başladığımda hemen oyunu bırakıp yanıma koştu ve bayıldığımda büyük ihtimalle hastanede bile yanımda durmuştu çünkü uyandığımda yanımda görmüştüm. Zaten söyleyeceklerimi çoktan söylemiştim. Çok fazla atışmak istemedim ve sadece söylemek istediklerimi söylemiştim. Uzatmaya gerek kalmadığını düşündüm çünkü ona ne kadar anlatırsam anlatayım asla anlamayacaktı. Tüm olanların aramızda kalması gerektiğini söyledi ve bende kabul ettim. Kızlar öğrenirse sinirlenecekler ve hatta eminim ki diğerlerini dövmek için kavga bile çıkarabilirlerdi. Benim için kendilerini yakmalarını istemedim. Eğer bunu öğrenirlerse kızacaklarını bilkiyordum ama yapacak pek bir şey de kalmamıştı. Ayaz hariç diğerleriyle pek bir sorunları yokmuş gibi görünüyordu. Ah, tabi birde Fatih vardı,ondan da nefret ediyorlardı ama geride kalan Çınar ve Aras onlar için bir sorun teşkil etmiyordu sanırım. Ama Ayaz ve Fatih yüzünden onların grubundan uzaklaşmak zorunda olduklarından Çınar ve Aras ile de pek ilteşim kurmuyorlardı. Aslında ikisi de iyilerdi yani şu ana kadar pek bir kötülüklerini görmemiştim. Konuştuğumuzda da samimi bir şekilde cevap veriyorlardı. Ayaz ve Fatih ikilisi bunlarla nasıl arkadaş olmuşlardı ki? Belki de sadece kaderin cilvesidir bu fazla uzatılamaz. Kızlarla ben de rastgele tanıştık fakat bu kadar samimi olacağımızı bilmiyordum. Okulun ilk gününden arkadaş edinebileceğimi hiç düşünmüyordum. Tabi onlarla tanışana kadar, ilk gün Dilara ve Yüsra ile tanışmıştım Ecrin yoktu. Büyük ihtimalle gelmemişti fakat ertesi günü Ecrin ile de tanıştım kızlarla daha öncesinden de arkadaş gibiydi. İlk başta alışıp alışmaaycağımı merak ettim fakat daha sonrasında Yüsra gibi eğlenceli ve enerjik bir kız olduğunu anladım. Onları genel olarak seviyorum burdaki yaşamımdaki tek eğlencemler diyebilirim. Ah birde sınıf konusu var. Düşünebiliyor musunuz Ayaz ile aynı sınıftayım ayrıca o yetmezmiş gibi geri kalanı da bizim sınıfta. Birde sınıfta Beste adında bir kız var ona gerçekten çok sinir oluyorum. Benimle uğraşmaktan da çeknmiyor, ayrıca tam bir erkek düşkünü diyebilirim sırf ilgi almak için erkeklere yalakalık yapması hiç hoş değil özellikle de Ayaz'a karşı. Ayazla her ne kadar düşman olsak da aslında onunla uğraşmayı seviyordum bu benim için tıpkı bir hobi gibi. Bana göre o da aynı hissediyordu ne kadar düşman olsak da nefret etsek de birbirimizle dalga geçmek ve sinirlendirmek vazgeçemeyeceğimiz bir şeydi. Koltukta dönüp dururken telefonuma düşen mesaja baktım. Tabi ki de Ayaz öküzünden başka birisi değildi. Bu sefer ne istediğine bakmak için mesaja girdim. Ve sinirli bir şekilde yanıtladım. Ayaz Öztürk:Uyanık mısın? Kumsal Özdemir:Değilim dersem ne yapacaksın? Ayaz Öztürk:Mesaja döndüğüne göre uyumuyorsun. Kumsal Özdemir:Bu zekilik sana fazla küçük dahi. Ayaz Öztürk:Dalga geçme komik değil. Sana bir soru sormam lazım. Kumsal Özdemir: Ne soracaksın? biliyorsun seninle konuşmak istemiyorum. Ayaz Öztürk:Bunu biliyorum.Yarın Yıldız kafede buluşalım orda açıklarım. Kumsal Özemir:İstemiyorum gelmeyeceğim. Ayrıca benden uzak durmanı söylediğimi sanıyordum? Ayaz Öztürk:Gelmen lazım lütfen. Sadece birkaç dakika fazla vaktini almayacağım. Sadece telefondan konuşmak istemiyorum. kumsal Özdemir:Hayır dedim şansını fazla mı zorluyorsun sanki Öztürk? Ayaz Öztürk:Lütfen Kumsal bak rica bile ediyorum. Kumsal Özdemir:Sen rica etsen bile artık işe yaramaz Ayaz. Daha fazla mesaj atma yoksa engellerim. Ayaz Öztürk:Tamam. Ayaz Öztürk:İyi geceler... Kumsal Özdemir:Sana da kötü geceler Öztürk. Mesajlaşma bittiği gibi telefonu kapatıp kendi yanıma koydum. Ona artık adıyla bile seslenmek istemiyordum bu yüzden soyadı ile sesleniyordum. İsminin bende bir değeri kalmadı. Yatakta bir köşeden diğer köşeye döndüm rahat etmeye çalıştım fakat olmadı. Aklım Ayaz'ın bana ne söylemek istediğiyle meşguldü. Ah hayır Kumsal bunu merak etmemelisin diye azarladım kendimi. Bunu merak etmemeliydim değil mi? Sonuçta o suçluydu ve dinlenmeyi bile hak etmiyordu. Telefonu açmak ve mesajları tekrar okumak istiyordum ama bunu yapmayacaktım. Uyumak şu an önceliğimdi zaten yorgun bir gündü ve vücuduma dinlenmesi için izin vermem gerekliydi. Telefonumdan dinlendirici bir müzik açarak uykuya dalmaya çalıştım. Ne zaman uykusuzluk yaşasam rahatlatıcı bir melodi her zaman iyi gelirdi. Kafamı yastıkta ayarladıktan sonra üzerime yorganı çektim ve uyku için yerleştim. Melodi dinlendirici olsa da aklımdaki düşünceler her daim benimleydi. Daha sabah kızlarla uğraşacaktım. Pazar gününde olduğumuz için eminim burda kalmam için ısrar eeceklerdi. Daha bu gece burda kalacağımı annemlere bile söylememiştim eminim yarın oldukça fazla azar işitecektim. Dışarıdan gelen kuş seslerini duyabiliyordum fakat gözleirmi yine de açmak istemiyordum. Birisinin bağırdığını duyuyordum, omuzlarımın salandığını hissettiğimde gözlerimi aceleyle açtım ve karşımda sinirli bir şekilde Ecrin vardı. Ecrin hafifçe ses tonunu yükselterek "Uyansana kızım kış uykusunda falan mısın?" Koltukta uykulu şekilde doğrulduğumda ileride masayı hazırlamaya çalışan Dilara ve Yüsra vardı. Ecrin onların yanına gittiğinde Dilars "Ecrin insan hiç uykusundan öyle uyandırılır mı?" Ecrin cevap vereceği esnada Yüsra gülerek "O insan değil kış uykusunda yatan ayılardan farkı yok." dedi. Koltuktan mızmızlanarak kalktım ve yanlarına gittim. Alıngan bir yüz tipiyle "Hey uykucu falan değilim abartıyorsunuz." Dilara tabakları masaya dizerek "Saat kaç haberin varmı?" kızlar da gülerek baktığında burda bir iş olduğuna emindim. Dilara merak eden suratımı gördüğünde "Saat bir buçuk." yaklaşık on iki saat uyuduğumu duyduğumda gözlerim kocaman açıldı. Dilara ben demiştim der gibi baktığında Yüsra " Sana kış uykusuna yattığını söylediğimizde haklıydık." dedi ve Ecrin ile gülmeye devam ettiler. Eh, kabul etmek istemesem de haklılardı "Galiba öyleyim." dedim hafif utanmış şekilde. Dilara masayı hazıraması bittiğinde hiç davet etmelerini beklemeden sofraya yerleştim. Onlara aşırı alıştığımdan artık çekinmiyordum. Yemek yemeye başladığımızda öğlen olmasına rağmen hepimiz uykulu olduğumuzdan pek konuşmadık. Yemek bitmeye yakın Ecrin hafif üzgün sesle "Kızlar ya ben çok üzülüyorum." bu kızın da bir şeylere üzülmesi bitmemişti yani. Resmen insan şeklinde yaşayan üzüntüydü. Hepimiz aynı derecede bıkmış şekilde bakarken ben yine de ne olduğunu anlamak için "Bu sefer ne oldu?" Ecrin çekingen şekilde bakarak "Hani size yanlışlıkla Aras'a biber gazı sıktığımı anlatmıştım ya." hepimiz devam etmesini beklerken daha utangaç bir şekilde "Ona üzülüyorum. Kesin canı çok acıdı." ciddi misin der gibi bakarken Yüsra sinirli tonla "Salak mısın kızım sen adam seni takip etmiş tabi yanlış anlarsın da biber gazı sıkarsın." olduka hak veriyordum sonuçta onun Aras olduğunu bilmiyordu ve korkmuştu. Tam ciddiliğimi korurken Yüsra Ecrin'in kafasına bir tane patlattı "Erkekler üzsün seni diye mi büyüttük kızım biz seni." neden her ciddi anda bunu yapmak zorundaydı ki? Ciddiliğimi korumaya çalışırken Ecrin kafasını ovarak Yüsra'yı düzelterek "Sadece üç yıldır arkadaşız." Yüsra bir an kendinden şüphe etti fakat sonra bir tane daha kafasına kafifçe vurdu "Olsun biz üç yıldır sen git erkeklere üzül diye mi arkadaşız?" artık ciddi kalamıyordum hepsini severdim fakat Yüsra bir farklıydı. Dilara araya girerek "Tamam yeter. Ayrıca sende kızın kafasına vurup durma Yüsra." Yüsra küsmüş taklidi yaparak masadan kalktı. Ecrin hayla büyük ihtimalle o olaya üzülüyordu ve artık teselli etme sırası bana geçmişti. "Ecrin zaten onun olduğunu bilmiyordun yani kendini boşa üzme. Hem sana kızmadığını söyledin." Ecrin konuşmak istemiyordu büyük ihtimalle ve Dilara onun omzularını hafifçe sıkarak "Takma kafana hem onları sevmiyoruz biliyorsun." Evet öyleydi çünkü onlar bir gruptu ve başlarında Ayaz vardı. Ecrin yüzümüze bile bakmadan " Ama Aras iyi birisi biliyorsunuz bir zararı yok." kesinlikle öyleydi. diğerleri eh işteyken Aras hepsinden daha kafa dengi ve nazikti. Tabi komikliğini saymıyorum bile. Günün üzgün geçmesine izin vermeyecektim bu yüzden hemen dikkatleri çekmek için elimi çırptım "Hey beni dinleyin, Hafta sonundayız beraber alışveriş merkezine gitmeye ne dersiniz hem birkaç kıyafet, takı falan alırız." Alışveriş cümleisni duyan Yüsra diğer odadan koşarak yanımıza geldi fakat frenlemeyi biraz geç yaptığı için koltuğa çarptı ve düştü. Biz şaşkınca bakarken o hiç birşey olmamış gibi koltuktan hızla kalktı ve heyecanla "Alışveriş mi beni de sayın!" Belki de bu teklifi daha öncesinden vermeliydim diye düşünürken Ecrin de keyfi yerine gelerek "Tamam o zaman hadi hazırlanalım." Dilara biz odadan çıkmaya başlarken " Ay bu gün tatlı giyinelim mi?" Yüsra hiç beklemeden " Tamam anlaştık herkes tatlı kombinler yapsın." Onlar çoktan değiştirmek için kendi odalarına gitmişti fakat ben burda yaşamadığım için şimdiden alıştığım Yüsra'nın odasındaydım. Bana çekinmeden kıyafetlerini veriyordu. O üzerine açık yeşil tonunda bacağından uyluklarına kadar uzanan bir yırtmaçlı elbise giyindi ve dolabından bir topuklu ayakkabı çıkardı. Ben ise onu izliyordum ve ne zaman izlesem de hayret içerisinde kalıyordum. Eğer bir erkek olsam Yüsra'ya yürüyeceğim kesindi. Yüsra hazırlanmış şekilde döndü ve yatağa oturarak sıranın bende olduğunu işaret etti. "Hey ne giyinebilirim fikir ver" Yüsra biraz düşündükten sonra "Geçen sefer elbise giyinmiştin sanırım bu yüzden şimdi daha rahat bir kombin yapalım mı?" Yüsra tam bir moda avcısıydı ve ona bu konuda güveniyorudm. Tabi açık kıyafetleri sevmiyordum ama onun iin katlanıyordum. Devam etmesi için köşeye çekildiğimde yataktan kalkarak dolaba yaklaştı ve kıyafetleri karıştırmaya başladı. Sonunda eline tatlı mavi renginde bir kot etek ve üzerine de aynı kombinle uyumlu mavi bir tişört verdi. Neyse ki diğer günlere göre daha kapalı kıyafetler seçmişti ama etek için pek söylenemezdi. Giyinmem için uzattığında kıyafetlerimi çıkarmaya başladığımda o ise izledi. Artık birbirimizden çekinmiyorduk o derece alışmıştık. Üzerimi giyindiğimde dolabın aynasından kendime baktım. Kombin evet çok tatlış duruyordu fakat etek kalçalarımın hemen altında bittiği için biraz tedirgindim ama çaktırmadım. Yüsra takı malzemelerinden bir kaç eşya alarak "Yatağa otur bu gün seni ben hazırlayacağım." sorun etmeden oturdum. Yüsra ise arkama geçerek ilk önce boynuma minik deniz kabuğu olan bir kolye taktı. ardından sarı saçlarımı taradıktan sonra birkaç perçemi öne attı ve gerisini arkada bir araya topladıktan sonra saçlarımın üstüne beyaz fiyonklu bir toka taktı. Zafer gülüşüyle "Tanrım şu an çok tatlı oldun seni yemek istiyorum." abartılı konuşmasına eğlenirken hemen köşeden minik beyaz bir süs çantasına benzeyen bir çantayı koluma taktı. "Hadi aynadan baksana" gülerek "Hey sakin ol bakacağım." yataktan kalktım ve aynanın karşısına geçtim. Gerekten de abarttığı kadar vardı. Üzerimdeki kıyafetler takım gibi görünüyordu. Mavi mini kot eteğin üstünde mavi tişörtüm hafif katlıydı boynumda minik bir deniz kabuğu kolye ve saçımda ise beyaz kurdale şeklinde bir toka vardı. Şu an kendimi şeker gibi hissediyorum. Yüsra'ya eğlenerek baktım "Hey kesinlikle moda alanını seç bu konuda yeteneklisin." o esnada odaya gülerek Dilara ve Ecrin daldı Dilara'nın üzerinde siyah bir mini etek ve üzerinde beyaz tişört vardı, Ecrin bizden pek de farklı değildi Yüsra gibi elbise giyinmişti fakat çiçek desenleri vardı. İkisi de beni gördüğünde ağızları açık kaldı. Dilara hemen "Kızım hepimiz tatlı olalım dedik de mecazi dedik sen gerçekten çok tatlı olmuşsun." Erin yanaklarımı sıkarak "Isırmak istiyorum seni şu an." iltifatları komik geldiği için güldüm "Kızlar abartıyorsunuz, siz de çok tatlı olmuşsunuz." devam ederek "O zaman artık gidelim mi?" Yüsra bir anda bağırarak "Sona kalan şerefsizdir!" dediğinde bir anda çıkışa koşmaya başladı. Hemen olayı anlayarak onun arkasından bende koştum benim arkamdan da Dilara ve Ecrin koşuyordu. Bu yarışı kazanmaya oldukça hevesli şekilde daha da hızlı koştum ve merdivenlerden inerken Yüsra'yı da geçtim. Sonunda binadan çıktığımızda hepsi nefes nefeseydi. "Ben kazandım!" binadan en son çıkan Ecrin mızmızlanarak "Haksızlık elbise yüzünden koşamadım." Dilara telefondan arayarak bir taksi çağırdı ve "Birkaç dakikaya taksi geliyor bekleyin." kaldırımda durarak taksiyi beklemeye başladık. Nedense içimden bir ses bu günün eğlenceli geçeceğini söylüyordu.
Selam değerli okuyucularımm best yazarınız geri döndü. Ay bu biraz fazla oldu farkındayım sdjbhde Neyse uzun zamandır konuşamıyorduk nasılsınız bakayım bir sorun falan varmı varsa bana anlatabilirisniz biliyorsunuz. Sanırım bu aralar yorum sayısı falan düştü hemde bayağı düşüş yaşandı. Bu bölüm kısa fakrındayım biliyorsunuz genelde bir bölümüm 4 bin kelime oluyor artık ve bu bölüm 2 bin kelime olduğu için 2 part yapmaya karar verdim. Hatta ikinci part yazmam biterse birkaç saat içinde gelebilir. Bu bölüm biraz boş gibi gelebilir ama tam bir kitap niteliğinde yazdığım için arada günlük hayatlardan yazmam lazım. Merak etmeyin ikinci part eğlenceli geçecek 🙃
|
0% |