@hilal.gundogdu
|
Kumsal Özdemir
Çınar sayesinde eve çok rahat bir şekilde dönmüştük. Ne olduğunu bilmiyordum ama yol boyu bana garip bir bakışla bakmıştı. Bugün aşırı eğlenmiştim tabi sonlara doğru mağazadan kovulmasak daha iyi olabilirdi diye düşünüyorum. Kovulsak da öyle bir psikolojideydik ki ciddiye almadan biraz daha gezmiştik ve en sonunda görevli bizi çıkartmak zorunda kalmıştı. O an diğer insanlara rezil olsak da fazla takmadık. Mağaza çıkışı Aras bizi aldığında biz arka tarafta sohbet ederken o ise sadece araba sürüyordu ve bazen ise birkaç cümle söyleyerek fikrini katıyordu. Ah bir de farkına varmadım Sanmasın birkaç dakikada bir aynadan bize bakıyordu. Tabi öyle rastgele bakmıyordu belirli bir kişiye bakıyordu yani Dilara’ya. İkisinin arasında ne vardı pek anlayamadım fakat ileride bir gün illaki öğrenirdim. Arkadaş değillerdi çünkü Ayaz ve ekibiyle düşmandık ama bir yandan düşman gibi de değiller yani nefretleri yok. O zaman tam olarak ne oluyorlardı? Ah her neyse her zaman bir şeyleri düşünmek zihnimizi yorabilir biraz da iyi yanından bakalım bu gece kızlarla eğleneceğiz. Plana göre ilk başta maske yaparız ve biraz sohbet ederiz ardından film izlemeyi düşündük, gecenin devamını ise pek düşünmedik rastgele bir şekilde devam ettirirdik sanırım. Bugün kızlarla kalacağımı annemlere yoldayken söyledim bu yüzden en azından şimdilik bir sıkıntı olmazdı. Sabah okul vardı bu yüzden yanıma formamı da aldım, sabah hep beraber okula gitmek daha iyi olurdu. Her zaman tek başıma gitmek de sıkıyordu zaten. Kim her gün tek başına sıkıcı bir şekilde okula gitmeyi isterdi ki? Ben hariç Kim istiyorsa isteyebilir fakat ben istemiyorum çünkü sabah ne kadar uykusuz da olsam yolda boş boş etrafa bakarak gitmektense birileriyle sohbet ederek gitmeyi her zaman tercih ederim. Bu yeni okulumu da sevmiş miydim yoksa sevememiş miydim hayla bilmiyorum. Sınıfımda Dilara ve diğerleri olduğu için iyiydi ama bir yandan sınıfta Ayaz ekibi ve hiç çekilmez çakma sarı ve arkadaşları vardı yani Beste’ler. Bu kız nasıl bu kadar sinir bozucu olabiliyor ki zaten. Arkadaşları da ayrı bir şaşırtıcıydı, Beste gibi olmaya çalışan sadece birkaç kişi. Onun gibi olmak istemelerindeki sebebi çok merak ediyorum, ondan bizim göremediğimiz iyi yönler falan mı görüyorlar ki? Biliyorum bunu demek bile saçma o kızın iyi bir yönü yok. Ama arkadaşları onu takip etmeyi kendileri seçiyorlar. Onlar için söylenecek pek de söz yok bu yolu kendileri seçtiler. Ayrıca Ecrin’e yaptıkları yüzünden onları asla affetmiyorum ve affetmeyeceğim. Üzerinden birkaç hafta geçmiş olabilir fakat nasıl bu kadar canice bir şey yapabildiklerine hayla inanamıyorum. Ecrin ise ne kadar belli etmese de bazen onları gördüğümüzde tedirgin oluyordu açıkçası haklıydı da. Olayı sırf benim yerimi söylemediği için çıkartmaları bir ayrı salaklık. Kız benim yerimi bilmiyor olabilir ama sen sırf benim yerimi bilmediği için onunla dövüşemezsin. Ayrıca benim yerimi öğrense bile ne yapabilecekti ki? Kesin yine gereksiz bir konu için benimle uğraşacaktı.
Veya Ayaz yüzünden. Bu kıza laf anlatılmaz onunla düşman olduğumuzu biliyor fakat Ayaz ve benim aramda bir şeyler olduğunu iddia etmeye devam ediyor. Ayaz için yanıp tutuşuyorsa gitsin söylesin burada bana artistik yapmasını anlayamıyorum. Ah belki de daha öncesinden açılmıştır fakat Ayaz reddetmiştir orasını bilemem. Sonuçta evet Allah var Beste güzel bir kızdı ama kişiliği berbatın ötesiydi. Ayaz’ı şu ana kadar eğer tanıdıysam evet dış görünüşe de önem verir fakat Beste gibi çirkef veya Bu kadar yapışkan birisi ile olmak istemezdi. Belki de Beste ondan hoşlanmıyordur sadece sevgili olabilirse itibarı yükselir diye öyle davranıyor da olabilir. Sayısız ihtimal var. Sanırım onu yargılamak bana düşmez ben de pek masum birisi değilim.
...
Oturma odasında sehpaların üzerinde çekirdekler, birkaç içecek ve tatlı vardı. Yüzümüze bir cilt maskesi uygulamıştık daha doğrusu şu ana kadar sadece ben ve Yüsra yapabilmiştik. Dilara ve Ecrin yapamadığından dolayı Yüsra söylenerek onlara maskeleri yapmaya çalışıyordu. Ben de bu komik anları anı olarak kalması için telefonumdan kaydediyordum. Yüsra sonunda Dilara ve Ecrin için maske yapmayı bitirdiğinde onları videoya aldığımı bildiğinden kameraya bakarak çok kmik şekilde tavsiye verdi “Eğer beni duyuyorsanız bu iki kızla da evlenilmez. Evlenirseniz geçmiş olsun.” Dilara kameraya karşı başını salladı “Hey bu yalan oldukça iyi kişileriz.” Yüsra hafif bir eğlenceyle “Kötü birisi olduğunuzu söylemedim ki zaten, beceriksiz olduğunuzu söyledim.” Ecrin maskesini düzeltmeye çalışarak “Bu kötü birisi olmaktan daha kötü bir iftiraydı yüs yüs.” telefonumun şarjının bittiğini gördüğümde kaydı bitirdim. Sonuçta önümüzde o kadar uzun bir gece vardı ve şarjımın hepsini şimdi bitiremezdim. Yüsra, Ecrin’in lafı üzerine köşedeki yastığı alıp Ecrin’e hafif bir şekilde sırıttı ve biz ne olduğunu anladık. Durdurmak da istemiyorduk açıkçası bu durumdan eğleniyorduk. Ecrin kafasına gelen yastık darbesiyle hafifçe çığlık attı ve ayağa kalktı ve o da aynı şekilde eline aldığı bir yastıkla Yüsra’ya vurdu, hemde yüzüne işte şimdi bitmişti. Tahmin ettiğim gibi gecikmeyerek Yüsra çığlık attı “Maskemi bozdun!” Ecrin aldırmadan bir daha vurdu “Sende bana vurmuştun.” açıkçası çok haklı bir kavgaydı. Yüsra aynı sertlikle tekrar vurmak isterken zaten yüzünde kaymış olan maskesi yüzünden bir anda önünü göremedi ve yerdeki kahve bardaklarımızı devirerek yere düştü. Kahveler soğuk olduğu için canı acımamıştı ama halılar beyaz olduğundan Dilara her ikisine de canlarını alacakmış gibi bakıyordu. Ecrin yerde yatan ve sızlanan Yüsra’yı hafifçe dürttükten sonra gözleriyle sinirli bir şekilde bakan Dilara’yı işaret etti. Yüsra Dilara ile bakıştığında garip bir bakışla bana döndü “Köpeğini tutar mısın acaba Kumsalcığım, her an saldıracakmış gibi duruyor da.” Bence normalde Dilara böyle bir şey yapmayacaktı ama son dedikleri bir tık daha sinirlendirmişti. Dilara beklediğimizden daha sakin bir ses tonuyla konuşarak hepimizi şaşırttı “Şimdi o halıyı alıyorsunuz doğruca banyoya gidiyorsunuz ve yıkıyorsunuz.” Ecrin ve Yüsra bakışırken işler artık şimdi eğlenmeye başlamıştı. Yıkamaya götürmeleri için halının üzerinden kaktım ve Yüsra gibi birisinin üzerlerine düşmesine rağmen sağlam kalmayı başaran bardakları alarak halıyı onlara uzattım. Halı zaten uzun da değildi yani yıkayabilirlerdi fakat bu sırada onları izlemek eğlenceli olacaktı. Dilara eliyle banyoyu işaret ettiğinde onun yerine komut vererek ben konuştum “Hadi banyoya.” İkisi de ikiletmeden doğruca banyoya ilerlediler. Ben ve Dilara da hemen arkalarından onları takip ettik. ...
Yüsra ve Ecrin çok karmaşık bir durumun içerisindelerdi. İkisi banyonun içinde halı yıkamaya çalışırken biz ise eğlenerek izliyorduk. Köpük ve su içinde kaldıklarından berbat bir durumdalardı. Yüsra köpüğün kayganlığından dolayı halıya sertçe poposunun üzerine düştü. Sanki kendi düşmesi yetmezmiş gibi bir de düşerken Ecrin’i de çekti ve beraber düştüler. Yanlarındaki su dolu kova da onların üstüne devrildi. Ah burası işte şimdi gerçekten bir karmaşa olmuştu. Dilara ciddi konuşmaya çalışsa da dudaklarının köşesindeki küçük gülümsemeyi bastıramadı “Hey orayı mahvedin diye halı yıkayın demedim.” ikiside yaptıklarından pişman olmamışlar gibi Baktıklarında Dilara onların akıllanmayacağını zaten biliyordu “Peki en azından üstünüzü temizleyip öyle çıkın oradan.” İkisi de kalkmaya çalıştı ama kayarak birbirine çarptıklarından ayağa dahi kalkamadılar. Ecrin isyanla “Yüsra şu yapılı şeylerini çeker misin kalkamıyorum.” Yüsra ise normal karşılayarak hatta iltifat olarak aldı “Teşekkürler onlar doğal tabi senin olmadığı için bilemezsin.” Ecrin sabır çekerek sonunda ayağa kalktı ve banyodan çıktı. “Tamam eğer işiniz bittiyse saat geç oluyor biraz oturur sonra uyuruz.” Dilara getirdiği havluları sırasıyla Yüsra ve Ecrin’e sardı. ...
Beraber oturma odasında oturuyorduk. Yüsra ve Ecrin ise hayla köpüklü olmalarına rağmen yine de sohbet etmekten geri kalmıyorlardı. Bugün arabada yaşanan şeyi sormak istiyordum ama az da olsa çekiniyordum. Sonunda elimdeki yastıkla oynamaya devam ederek biraz stresli bir şkeilde sordum “ Dilara, Çınar bizi eve bırakırken sürekli sana bakıyordu aranızda bizim bilmediğimiz bir şey mi oldu?” Dilara omuzlarını silkti “Bir şey olmadı her zamanki halimiz.” bakışlarını bana çevirdi “Peki sen anlat Ayaz ile aranda ne oldu?” Olanları onlara söylememiştim fakat eğer öğrenmiş olurlarsa biterdim. Hafif şaşkınlıkla “Neden öyle dedin? Her zamanki Ayaz ve ben işte.” Dilara kızlara bakış attıktan sonra Ecrin “Emin misin? Ayaz sana aşırı düşmanken birden böyle garip davranması normal değil.” Yüsra da içeceğinden bir yudum alarak “Evet ben de fark ettim ayrıca onda daha önce görmediğim bir pişmanlık vardı.” onları geçiştirmeye çalışarak “Ayaz işte ne yaptığı belli olmuyor. Aramızda bir sıkıntı olmadı.” onlara gerçeği daha anlatmayacaktım. Konuyu daha fazla uzatacaklarını bildiğimden hemen dağıtarak “Kızlar benim uykum geldi hem yarın okul var artık uyuyalım bence.” onların da uykuları vardı ve bunu biliyordum. İtiraz etmeden koltuktan kalktılar ve odalarına dağılmaya başlarken birbirimize iyi geceler diledik. Ben de yine burada kaldığımdan koltuğa çeki düzen vererek rahat bir yatak haline dönüştürmeye çalıştım. Koltuk bence gayet de rahat olmuştu ya da sadece bu anlık bunu kabullendim. Rahat bir şekilde yattım ve yarın okul olduğu için erken uyumam gerektiğini biliyordum bu yüzden telefonumdan rahatlatıcı bir müzik açtım ve uykuya dalmaya başladım.
Bir anda rüyamdan sıçramamı sağlayan ses bildirim sesinden geldi. Ah şu an hiç de bildirimlere bakacak durumda değilim. Fakat arka arkaya bildirimler gelmeye devam ettiğinde mecbur bakmak zorunda kaldım. Hafifçe yattığım yerden uzandım ve mesanın üzerindeki telefonu alarak mesajlara baktım.
Ayaz Öztürk: Buluşalım konuşmamız lazım. Ayaz Öztürk: Uyudun mu? Ayaz Öztürk: Uyumadığını biliyorum hadi mesajlara cevap ver. Ayaz Öztürk: Kumsal baksanaaaa. Kumsal Özdemir: Uyanığım Allah'ın delisi. Kumsal Özdemir: Ne var yine başladın gece gece mesajlara. Ayaz Öztürk: Buluşalım, konuşmamız lazım. Kumsal Özdemir: İstemiyorum ayrıca gecenin bir yarısı neden seninle buluşayım? Ayaz Öztürk: Sana zarar vereceğimi falan mı düşünüyorsun? Sadece konuşacağız. Kumsal Özdemir: Sen zarar da verirsin Ayaz. Ayaz Öztürk: Ben sana ne zaman zarar verdim? Kumsal Özdemir: Zarar vermedin mi? Ayaz Öztürk: Vermedim. Kumsal Özdemir: Eminim bu dediğine sen bile inanmadın. Kumsal Özdemir: Sen her zaman bir şekilde zarar verirsin Öztürk. Ayaz Öztürk: Vermem. Ayaz Öztürk: Ama verdim değil mi? Özür dilerim. Kumsal Özdemir: Özrünü kabul etmedim. Ayaz Öztürk: Bir gün edeceksin. Kumsal Özdemir: Bunu bilemezsin. Ayaz Öztürk: Bilirim. Ayaz Öztürk: Her neyse konuşmamız lazım ben artık içimde tutamıyorum. Lütfen buluşalım bana kendimi açıklama şansı ver.
Telefonda mesajını hiç okumadan hızlıca ekranı kapattım ve göremeyeceğim bir köşeye yumuşakça fırlattım. Mesajına bakmak hiç içimden gelmiyordu ve bakmayacaktım da. Yaptıklarından sonra onunla konuşacağımı hangi kafayla düşündü ki? Yarın okulda tekrardan karşılaşacağımızı çok iyi biliyordum.
Dilara Aksoy
Her zamanki gibi Kumsal'ı bizim evde kalmaya ikna ettik ve tüm günü beraber geçirdik aslında alışveeiş merkezinden çıktığımızda aslında eve taksi ile gidecektik fakat Kumsal nedense bunu istemedi ve ısrarla reddetti bizde fazla kurcalamadık. Mecbur bizi almaya Çınar'ı çağırdım çünkü en mantıklısı şu anlık oydu. Arabada az da olsa göz göze gelmiştik fakat bunu abartmak yersiz olurdu sadece basit bir göz göze gelmedi ve bir anlamı yoktu. Evde gün boyu eğlendik tabi Yüsra ve Ecrin kavga ederken kahveleri halıya dökene kadar. Halıyı ceza olarak onlara yıkatmak istedim fakat halı yıkarken de kendi sakarlıklarıyla uğraştılar. Bir süre daha oturduktan sonra hepimiz uyumaya dağıldık fakat ben kendi odama uyuyacağım diye gelsem de uyuyamamıştım. Sebebi yok sadece aklımdaki bir düzine düşünce geçiyordu. Bu aralar neler oluyor tam bilemiyorum Kumsal sanırım bizden bir şey saklıyor ve bunu da belli ediyor. İlk başta bana söyleyeceğini düşünmüştüm fakat şu ana kadar bu konu hakkında konuşmadı. Mecbur konışmasını beklemem lazım onu bu konuda zorlayamam. Ecrin ise sürekli Aras ile ilgili bahsediyordu, hey hadi ama onlar bizim düşmanlarımız bunu bir tek ben mi umursuyorum? Ben hariç kimse bunu umursamıyor gibi görünüyor. Ah birde Yüsra vardı, onu asla unutamazdım çünkü o benden bile daha düşmandı erkeklere karşı. Onu anlayabiliyorum aslında onların Fatih ile sevgili olduğu dönem çok güzellerdi. Açıkçası Fatih o zamanlar iyi olduğundan severdim. Ama ayeıldılar ve yapacak bir şey yok. Daha Fatih olayına alışamadan başımıza birde Ayaz çıktı. Onu zaten çok eskiden beri tanıyordum ama şu ana kadar pek sevemedim. Kumsal ile aralarında ne olduğunı umarım bir gün öğrenirdim. Şu sıralar Ayaz normalden daha garip davranarak Kumsal'a sürekli üzgün ve pişman bir şekilde bakıyor. Tekrar uyumaya çalışarak yatakta yan tarafa döndüm ama olmadı bende bir soğuk şu içmek için mutfağa gitmeye karar verdim. Antalya sıcağında gece uyumak gerçekten de zordu ve sıcağı pek de seven birisi olarak anılmam. Yatağın köşesindeki lambaya basarak odayı aydınlattı. Muhtemelen diğerleri uyuyordu o yüzden onları rahatsız etmek istemeyerek kapıyı sessizce açtım ve koridorda sessiz adımlarla mutfağa doğru ilerledim. Az da olsa yürümek iyi gelmişti biraz daha iyi hissediyordum. Dolaptan soğuk bir şu şişesi çıkartarak makineden yeni çıkarttığım bardağa koydum. Yaz aylarında soğuk suyun vazgeçilmeyen bir şey olduğu benim için kesindi. Suyu içerken boş olan odadan tıkırtı sesleri gelmeye başladı korkmadım değildi. Şu bardağını tezgaha oldukça sessiz bir şekilde koydum ve gelen sesleri dinledim. Ellerin hafifçe titrerken dolap kapağını sessizce açtım ve ordan ses çıkarmamaya çalışarak bir tava aldım ve hafifçe kapıya yaklaştım. Boş olan oda birkaç oda ilerideydi ve kapısı kapalıydı.Yavaş şekilde mutfaktan çıktım ve o odaya doğru ilerlemeye başladım. Sesler artıyordu. Her ne kadar korksam da ses çıkaramazdım kızları korkutmak istemem. İlk önce durumu anlamam lazımdı. Gece gece bu işler neden bana denk geliyordu bilmiyorum ama bu şanssızlık benim için vardı. O odada ne olduğunu veya kimin olduğunu bilmiyorum eğer içerideki bir insansa ne gibi durumlarla karşılaşacağımı tahmin bile edemiyorum. Odaya yaklaşırken elimdeki tavayı daha da sıkı tuttum beni bulacak olan şeye kendimi hafifçe hazırladım. Gergindim Elindeki tavayla ne yapacağımı planlamamıştım ama bir şeyler yapardım sanırım. Kapı koluna elimi yaklaştırdım. İçerideki ses bir anlığına kesildi ve bende durdum. Ölüm sessizliği vardı içerideki her neyse büyük ihtimalle benim olduğumu fark etmişti. İkimizden de ses çıkmazken artık daha kötü ne olabilir ki dedim ve birden kapı koluna hızlıca basarak kapıyı açtım. Gözlerimi bir anlık korkuyla kapatmıştım fakat buradan ne olduğunu görmek için hızlıca açtım. Karşımda siyah hırkalı bir adam vardı. O da beni fark etti ikimiz de sadece ne olacağını bekliyorduk. Yüzünü göremiyordum çünkü açıkta değildi fakat bu saatte evimde gizlice girdiğine göre kötü birisi olmalıydı. Bir an hiç düşünmeden kendimi ve Kızları savunmak için karanlığın içine tavayı salladım. Büyük ihtimalle kafasına gelmiş olacak ki tavadan yüksek bir ses çıktı. Birden o sendelerken acı içinde bir ses duyuldu. "Ah kafam! " Bu sesin bir erkeğe ait olduğuna emindim. Fakat neden ses oldukça tanıdık geliyordu? |
0% |