
Tüm bunlar tam olarak hangi anlama geliyordu? Tüm hayatının aslında bir yalandan ibaret oluğunu anlayan insan ne yapardı?
Bebekliğimden beri annem ve babam olduğunu sandığım kişiler aslında gerçek ailem değildi, ben bunu nasıl kendime yedirecektim?
Şu ana kadar olan tüm yaşantım eğer bu değilse benim gerçek yaşantım bundan sonra nerede olacaktı? Aklımdan aynı anda yüzlerce soru geçiyordu, aklımdaki tek şey ağlamak, kendimi bırakmak, çökmek iken bunu yapamadım, yapamazdım...
Güçsüz olmak istemiyordum eğer bunu yaparsam kendimi daha kötü hissederdim biliyorum, en azından kendim için güçlü durmalıydım.
Aklım artık soru sormayı bırakmıştı gerçi o da haklıydı eğer şu ana kadar kendi ailemle beraber hayatımı yaşamadıysam bu zamana kadar kimin yerine yaşadım?
Annem iyi kadındı beni genelde severdi ama bu babam için pek de geçerli değildi, genelde sert bir tavrı ve soğuk davranışları vardı. Gerçi onlar benim ailem değil ki artık anne baba dememe gerek bile yoktu. Asıl biraz da olsa belliydi Vural yani yalancı babam beni bu zamana kadar hiç istemedi , her evde gördüğünde tiksinircesine baktı. Fakat annem öyle yapmadı, evet ona annem diyebilirim çünkü Ece gerçekten de benim için bir annelik rolü oynadı, sevgisini her zaman bana hissettirdi. Aklımdaki bir diğer soru ise eğer gerçek annem değilse nasıl oluyordu da tam olarak bana benziyordu? Sanırım sadece bir şanstı bunu bilemezdim. Aslında çok üzgündüm yıllarca bu bilgiyi benden saklamışlardı, belki onca zaman neden bu ailede doğdum diye üzülmek yerine gerçek ailemi bulsam mutlu olabilirdim. İçimden ağlamak bile gelmiyordu evet üzgün olabilirdim ama bu benim için minik de olsa bir umut ışığı olabilirdi. Bu evde daha fazla kalmak istemiyordum ve sanırım bu benim için bir fırsat gibiydi ,eğer gerçek ailemi bulursam onlarla kalabilirdim. Ya beni istemezlerse? Bunu da o zaman düşünürdük, eğer istemezlerse kendimi zorla kabul ettirmeyi düşünmüyorum. İstenmezsem kendime yeni bir yaşantı kurabilirim hem kızlar da var onlarla da kalabilirdim seçenek çok fazlaydı.
Fakat asıl konuya gelirsek biraz önce gördüğüm belgede Öztürk soyadı vardı yani onlardan birisi beni küçükken Ece ve Vural'a anlaşmalı olarak vermişti. Bunu kim yapabilir, bir bebeği ailesinden alarak başka bir aileye verecek kadar yüreksiz olabilirdi ki ? Bunu yapması haksızlıktı en çok da benim için. Ayaz dosyayı gördüğü gibi elimden çekerek almıştı ve bana o dosyayı bulmamam gerektiğiyle ilgili bir şeyler söylüyordu ama dinlemedim sadece ip uçlarını birleştirmeye çalıştım. Karşımdaki sinirli ifadesi beni inceliyordu, Benden daha ne kadar fazla şey saklayabilirsin ki Ayaz? Bu dosyayı nasıl biliyordu ve benden bu kadar şiddetle saklıyordu? "Gördüm Ayaz evlatlık edinme belgesi diyor, okudum." sesim beklediğimden daha da yumuşak çıktı. Tanrım daha biraz önce ağlamayacağım diyordum ve şu an neredeyse ağlamak üzereyim. Ayaz okuduğumu anladığında bir anlık duraksadı fakat hemen eski savunmasına geçti
"Yanlış görmüşsündür."
"Dosyayı geri ver." sesim oldukça talepkar çıkmıştı fakat isteğimi reddetti "Sana bunu bulmaman gerektiğini söylemiştim!" gereksiz sinir yapıyordu ya da sakladığı şey her neyse sadece ondan dolayı stres yapıyordu.
"Doğru gördüm, bunu biliyorsan neden bana daha önce söylemedim?
Tek kelime kullandı "Korktum."
"Neyden?"
"İkimizi bitireceğimden."
"Biz çoktan bitmedik mi Ayaz? Daha ne kadar bitebiliriz?" Karşılık vermedi sadece baktı.
Ağlamamak için kendimi sıkarken dudaklarımın titremesine engel olamadım. Ona bir adım daha atarak yaklaştım ve elindeki kağıdı tekrar çektim ama o kadar sıkı tutmuştu ki alamadım.
"Yapma, bırak şunu." benden bunu isteyemezdi, hakkı yoktu. "Ayaz o kağıdı ver göreceğimi gördüm ben."
"Bakma." sesi bir fısıltı gibiydi adeta yalvarıyordu, devam etti "Bakarsan benden nefret edersin be Eflin'im yapma, bakma."
Elim kağıdı bırakarak geri düştü, ağlamamak için çabaladığımı biliyordu. "Benim gerçek ailem kim Ayaz? Biliyorsun değil mi en azından onu söyle." tekrar kağıda uzandığımda ben alamadan hızlıca kağıdı bölerek yırttı ve daha küçük parçalara ayırdı.
Son hamlesiyle birlikte sonunda gözümden bir damla yaş aktı, ellerimle yüzümü örttüm ve hıçkırarak ağlamaya başladım.
Herkes biliyordu fakat benden saklamayı seçmişlerdi, bu kadar dışarıda bırakıldığımın farkına varmam daha da üzdü.
Belimde bir anda ellerini hissettim ve çok geçmeden kollarıyla beni sardı, sıkıca sarıldı hiçbir şey demeden sadece ağlamama izin verdi.
"O gözünden akan her bir gözyaşın beni cehennem gibi yakıyor be Kumsal, yapma."
"Biliyor muydun?" cevap vermedi fakat başını sallayarak onayladığını hissedebiliyordum.
"Ağlaman bitsin bunu konuşacağız tamam mı?" iyi fikirdi sakinleştiğimde daha net konuşmak her iki taraf için de hoş olacaktı.
Ağlamaya devam ederken nazikçe sırtımı ovuşturdu açıkçası ondan pek beklemediğim hareketlerdi.
Ağlamam bir süre sonra durduğunda sarılmadan geri çekildi "Ağlaman bittiyse sakince konuşalım." kavga etmek için pek iyi ruh halimde değildim bu yüzden kabul ettim "Ama evden gidelim ben bu evde daha fazla durmak istemiyorum." başını salladı "Peki istersen kafeye gidelim."
Kafeye gitmek şu an bizi için uygun bir seçenek olsa da istemedim "Orası olmaz, sessiz ve kimsenin olmadığı bir yere gidelim."
"Tamam takip et." dediğini yaparak merdivenlerden aynı onun gibi indim, evden çıktığımızda beni motoruna doğru yönlendirdi, onun bir motoru olduğunu daha önce de biliyordum fakat buraya o şekilde geldiğini bilmiyordum.
"Korkar mısın?" anlık sorusu şaşırtsa da beklemeden cevap verdim "Sorun değil." motordaki kasklardan birini kafasına geçirdi
"Sorun olup olmadığını sormadım korkar mısın dedim."
"Korkmam." cevabımla birlikte motorun üzerindeki diğer kaskı da aldı ve kafama taktı, sağlam olduğunu kontrol ettikten sonra boyum ondan küçük olduğu için hafifçe eğilerek göz teması kurdu.
"Gidelim, orada her şeyi ayrıntılı konuşacağız." geri dönerek yarış motoru gibi olan motoruna bindi ve gelmem için işaret etti. Nasıl bineceğimi bilmiyordum ama yapacaktık bir şeyler işte.
Basmam gereken yeri gösterdiğinde oraya basarak motorda arkasına bindim. "Belime tutun ve sakın bırakma." bir hatırlatma değil bir uyarmaydı. Dediğini yaparak beline sıkıca sarıldım o ise hızlı bir kalkış yaparak evden uzaklaşmaya başladık.
Aklım hala o kağıttaydı, neden yırttığını bilmiyordum fakat aklımdaki tüm soruları birazdan cevaplayacağını biliyordum. Bu durumdaki çoğu kişi büyü ihtimalle ağlardı ama benim artık onlar için ağlamaya bile halim kalmamıştı bu kadar tükenmiştim, tüketmişlerdi.
Motor aşırı hız yapıyordu, arabaların yanından sıyırarak geçiyordu, motor her an çarpıp kaza yapabilirdi. Ama sorun burada ona güvenmemekte değildi belki o kendini bu şekilde öldürebilirdi ama asla beni de öldürmeyi göze almazdı en azından bunu biliyordum.
Sonunda dağ gibi bir yere çıktığımızda motor durdu, ilk önce ben indim arkamdan Ayaz da motoru düzgünce park ederek indi.
Kendinden önce benim kaskımı çıkarttıktan sonra kendininkini de çıkarttı ve motorun üzerine koydu.
Köşedeki bankı işaret ettiğinde ikimiz de giderek oturduk. Açıkçası burası çok güzel bir yerdi, etrafta ağaçlar vardı ve aşağı baktığımızda ise
neredeyse tüm şehir altımızdaydı. Ayaz yerinde huzursuzca kıpırdandı ve bir noktadan sonra bana geri döndü "Ağlamak istiyorsan ağla, her ne yapmak istiyorsan yap , bana vurmak istiyorsan vur, bağırmak istiyorsan bağır, suçlamak istiyorsan suçla ama içinde tutma." şu an ağlayacak havamda değildim beni yıllarca yalanla büyüten bir aile hiçbir göz yaşıma değmezdi.
"Ağlamak istemiyorum sadece bana gerçekleri söyle."
"Ne istiyorsan cevaplayacağım daha fazla yalan yok." güvence veriyordu ama ona güvenmem hala zordu. İlk öncelikle aklıma takılan ilk şeylerden birisi ailemdi.
"Onların benim gerçek ailem olmadığını nereden biliyorsun?" stresli şekilde parmaklarıyla oynamaya başladı "İstersen olayı en başından beri anlatayım, sende aklındaki soruları sor." mantıklıydı, onayladıktan sonra anlatmasını bekledim.
"Öncelikle bende bunu çok uzun süredir biliyorum değil , bende yaklaşık birkaç hafta önce öğrendim."
"Nasıl öğrendin?" lafını kesmiş olsam da bunun cevabını istiyordum.
"Babamın şirketindeydim, dosyaları düzenlerken bende aynı senin gibi dosyadan öğrendim şaşırdım, konuyu babamla konuştum hatta kavga bile ettim."
"Peki dosyanın babanla alakası neydi?" bunu söylemek istemez şekilde baktıktan sonra bana verdiği sözü hatırlayarak istemese de cevap verdi
"Hani dosyaya bakarken bir soyadı görmüştün bende elinden çekip almıştım. İşte orada babamın ismi yazıyordu. Babasının bununla ne gibi bir bağlantısı olabilirdi ki ?
"Neden babanın adı yazıyordu?"
"Olayı babamdan öğrendiğim şekilde açıklayacağım ama sözümü bölme lütfen." anlaşılan sözünü bölmemi istemiyordu açıklamaya başlaması için gözlerimi ona diktiğimde yavaş şekilde konuşmaya başladı.
"Dosyayı bulduktan sonra babamla konuştum olay düşündüğümden daha farklıydı. Bilirsin ailelerimizin şirket ortaklıkları var hem de yıllar süren. Daha önce annen ve babanla iletişim şeklimden anlamışsındır zaten çok fazla kez görüştük, seninle de görüştük ama sen hatırlamıyorsun."
Aklımdaki soruları daha sonra sorabilirdim bu yüzden devam etmesine izin vermek zorunda kaldım.
"Ona dosyada neden adı geçtiğini sorduğumda bana olayları anlattı. Aslında babam daha önceden Vural abiye borçluymuş yani babana , borcu ödeme vakti geldiğinde ise baban para kabul etmemiş aksine çok değişik bir istekte bulunmuş, bir bebek istediğini söylemiş. Babamda çaresizdi eğer borcu kapatmazsa tüm şirket batacak ve ailesi yani biz de mahvolacaktık bu yüzden aynı Vural abinin istediği bir bebek bulmak için çabalamış. Doktorlar ile özel bağlar kurarak planlar yapmış ve sonunda bir ailenin yeni doğan bebeğini yani seni hedef almışlar. Doktor aileye bebeğin öldüğünü söyleyerek onları geri göndermiş ve seni Vural ve Ece'nin çocuğu olarak göstermek için ise hastanede sanki Ece doğum yapmış gibi evraklar hazırlamışlar yani evrakta sahtecilik." tüm bu kadar bilgiye nasıl dayanabilirdim? Aslında gerçek ailemden zorla alındığım ve bunu Ayaz'ın babasının yaptığı gerçeği beni mahvediyordu. Tek kelime dahi etmedim soruları sonraya aklayarak onu dinlemeye devam ettim.
"Bunu öğrendiğimde bende babama çok kızdım inan bana , ama bunu senden saklamamı istedi hem sana da söyleyemezdim ki çok büyük suçluluk duyardım. Yani benden senden sakladım ama sonunda öğrendin, benden ya da babamdan nefret etmeni istemedim ama beni anlaman gerek Vural abi normalde para alması gereken yerde babamı para yerine bir bebek getirmesi için tehdit etmiş. Sonunda gerçekleri öğrendiğine göre aklındaki soruları sor cevaplayacağım." nerdeyse tüm sorular öğrendiğim gerçeklerle birlikte aklımdan silinmişti ve donmuştum, fakat bir anda geri kendime geldim.
"Babanı anlayabilirim ailesini korumaya çalışmış, tamamen suçlu kişi Vural, ona artık baba da diyemem gerçi babam da değilde. Keşke bu bilgiyi daha önceden öğrenebilseydim belki hayat daha güzel olurdu." bir şey demedi sadece gözlerime bakmaya devam etti.
"Ağlamayacak mısın?"
"Hayır, onlar gözyaşıma değmezler." aklımdaki tek umutsuz soru gerçek ailemin kim olduğu, nasıl oldukları, beni düşünüp düşünmedikleriydi.
"Ayaz." bankta bana doğru döndü "Efendim?"
"En azından gerçek ailem kim biliyor musun?" konuşurken dudaklarımın titremesini durduramadım o da bunun farkındaydı . Bana yalan söylemeyeceğine söz vermişti ve sözünü tutuyordu. "Evet biliyorum." içimde çoktan yanan umut ışığı o kadar fazlaydı ki ağlasam mı yoksa mutlu mu olsam bilemedim. Aklımdan bir sürü ihtimal geçiyordu, belki beni bulmaya çalışıyorlardı ya da beni hiç istemiyorlardı ,ihtimaller çok fazlaydı.
Tekrar konuşmak istedim ama çok zordu dudaklarımın titremesini bastıramadım bu birazdan ağlayacağımı işaret ediyordu ama ağlayamazdım.
"Onlar benim yaşadığımı biliyorlar mı veya nasıllar?"
"Yaşadığını biliyorlar çünkü yıllardır seni bulmak için uğraşıyorlar." kalbimdeki umut sancısını artık canımı yakıyordu. Yıllar boyu gerçek ailem olmayan üstüne de beni sevmeyen insanlarla yaşadıktan sonra onların bir umutla beni aradığını duymak nedense bir anda her şeyi güzelleştirecekmiş gibi hissettiriyordu.
"Yıllardır beni arıyorlarsa beni seviyorlardır değil mi? Bana onlardan bahsedebilir misin?" Ayaz'ın da aklı çok karışıktı biliyorum ama içimdeki soruları da tutamıyordum.
"Kumsal senin baban okul müdürümüz olan Hasan Aydıner ." işte asıl şok buradaydı. Gerçek babam aylardır gördüğüm müdürümdü.
Bir nevi mutlu olmadım değildi müdürümüz her zaman tatlı ve anlayışlıydı.
"Peki ailenin geri kalanı? Annem veya kardeşim var mı?" kafasını salladı "Evet annen ve iki tane kardeşin var." Aklımda sorular uçuşuyordu ve hepsini hızlı şekilde tek tek sordum o ise cevapladı.
"Annem kim? Bana benziyor mu? iyi birisi mi? Peki kardeşlerin var dedin yaşları kaç, erkek mi kız mı ve adları ne?" hızlı sorularıma hafifçe gülümsedi.
"Annenin adı Tuğçe iyi kadındır ve oldukça tatlı ayrıca aynı sen. Kardeşlerine gelirsek ikisi de erkek ve adları ise biri Yiğit, yirmi bir yaşında ve alanı ise doktorluk yani sağlık okuyor, Diğer abin ise Doruk, o da yirmi yaşında ve bilgisayar mühendisliği okuyor." Annem aynı bana benzer ve sevecen birisi iken iki tane de abim vardı. Üstelik ikisi de oldukça çalışkan olmalıydı sanırım onlara çekmedim.
Ayaz ben düşüncelere dalarken devam etti "Aslında abilerin seni çok merak ediyor biliyor musun?" bir an şaşkınlık ile hızla ona baktım
"Nasıl yani onlar da mı beni biliyor?" onayladı "Evet onlar da yıllardır seni araştırıyor." bütün hepsi iyi güzel de Ayaz tüm bunları nasıl bilebiliyordu?
"Sen bunları nereden biliyorsun?" düşünmeden direkt cevap verdi "Abilerin ile yakın arkadaşım ve genelde bazen birlikte takılırız, onlar konuşurken duyuyorum seni bulmak için çok fazla çabaladılar." beni gerçekten seven insanlar böyle mi hissettiriyordu?
"Onlar ile tanışabilir miyim? Hem bak ayrıca onlar da beni arıyormuş, beni tanıştır Ayaz." son kez ekledim "Lütfen." Ayaz bir süre düşündükten sonra geri bana baktı "Buna emin misin? Yani ortalık karışabilir biliyorsun, eğer Vural ve Ece senin gerçeği öğrendiğini ve gerçek ailenle konuştuğunu duysa ne yapar bilmiyorum." Endişesi oldukça anlaşılabilirdi fakat ben şu anda beni yıllardır vazgeçmeden arayan gerçek ailem ile tanışmak istiyordum. "Ayaz ben onları bu dakikadan sonra istemiyorum, yıllarca kandırdılar artık onlarla yaşayamam beni anla." son zamanlarda eski Ayaz gibi davranmıyordu ve beni anlayacağını tahmin ediyordum.
"Peki istersen seni ailen ile tanıştıracağım, fakat şu anlık anne ve babanla değil abilerinle tanış yoksa çok fazla olay çıkar ama merak etme onlarla da tanışacaksın." olsun yeter ki ailemden birileri ile tanışayım kim olduğu fark etmezdi şu an o kadar çaresizdim. Yüzümdeki hafif üzüntüyü gördüğünde moralimi düzeltmeye çalışarak gülümsedi "Hey, bak istersen şu an abilerini buraya çağırabilirim." Yüzündeki ask surat gitti yerine sonuna kadar gülümseyen bir yüz geldi "Bunu gerçekten yapar mısın?" cevap vermedi sadece gülümsedi ve cebinden telefonunu çıkararak bir numarayı açarak kulağına götürdü. Telefon çaldıktan bir süre sonra açıldı ve ses duyuldu "Efendim." bu hangi abimdi bilmiyorum ama birazdan resmen onları görecektim .
Ayaz ben yokmuşum gibi devam etti "Yiğit sana bir konum atacağım buraya gelebilir misiniz?" karşıdaki ses bir an duraksadı fakat cevap verdi
"Bir sorun mu var? Ya da ne oldu genelde bu kadar aceleci olmazdın." Ayaz'ın gülümsemedi arttı "Elbette güzel haberlerim var." karşıdaki ses yani Yiğit abim daha olayı anlayamamıştı "Ne haberiymiş bu?" Ayaz keyifli ses tonu ile cevap verdi "Hani şu kayıp kız kardeşiniz vardı ya, yıllardır aradığınız." Yiğit abim kız kardeş lafını duyduğunda hemen aceleyle atladı "Evet, ne olmuş ona?" Ayaz olaydan keyif alıyor gibi genişçe sırıttı "İşte o yıllardır aradığınız kız kardeşin yanımda dostum." karşıda bir anlık sessizlik oldu fakat hemen sonrasında ses yükseldi
"Ne!" hemen devam etti "Şaka mı yapıyorsun yoksa ciddi misin!" Ayaz hafifçe güldü "Şu an oldukça ciddiyim, hatta yanımda oturuyor ve sizinle tanışmak istedi." Yiğit abim tehlikeli bir ses tonuyla konuştu "Ayaz, dostum bak eğer bu bir şakaysa seni oraya gömerim." bunu yapacağına emindim ses tonu oldukça korkutucu bir hal almıştı.
"Saçmalama kız yanımda işte kardeşini de al atacağım konuma gelin." arkadan hızla giyindiğinin sesini duyabiliyordum "Merak etme birkaç dakika içerisine orada olacağım." telefonu anında kapattı büyük ihtimalle buraya gelmek için hazırlanıyordu.
Ayaz keyfi yerinde şekilde bana döndü "İşte oldu mu? İkisi de birazdan burada olurlar ." kalbim küt küt atıyordu nasıl sakinleştireceğimi bilemedim.
"Seni ne kadar sevdiklerini anladın mı duyduğu anda hemen gelmek için hazırlanmaya başladı."
"Beni çok mu seviyorlar? Ama hiç görmediler." bankta rahatça kolunu arkama attı "Onlar her zaman seni düşündüler, beraber bir şey yaparken bile her zaman eğer kız kardeşimiz olsa bizde ona böyle yapardık diye kendilerince senaryo kurarlardı."
Onlar daha beni görmemişken sevmişlerdi şimdi görünce ne kadar seveceklerini kim bilirdi?
"Ama resmen dağdayız buraya gelmeleri çok uzun sürmez mi?" Ayaz onlar hakkında pek bilgi bilmememe eğlendi
"hayır, konu sensen eminim trafiğin içinden geçeceklerdir, hatta bir kaç dakika içinde gelirler." yani beni o kadar seviyorlardı, ama görmedikleri birisini nasıl bu kadar sevebilirlerdi ki?
Beklerken geçen her saniyede kalbim daha hızlı atıyordu, kalbim yarışırken stresten ne yapacağımı bilemeden salak gibi sadece gülümsüyordum. Onların görünüşünü açıkçası her şeylerini merak ediyordum .
Sonra oldukça güçlü bir araba kükreme sesi duyuldu, ses yaklaştıkça stresim arttı.
Bulunduğumuz alana son sürat bir araba girdi ve fren yaptığında ise yerdeki topraklar havalandı. Burnumu kaşındırdığı için birkaç kere hapşırdım ardından arabanın kapıları açıldı. Ayaz yanımdan kalktı ve arabaya doğru gitti ben ise sadece kalakalmıştım.
Hızla bir ses duyuldu "Nerede?" beni soruyordu, Ayaz onlara beni işaret ettiğinde ikisi de bana döndü. Heyecandan ne yapacağımı bilmiyordum ayağa kalktım fakat bacaklarım bile titriyordu. İkisi de Ayaz gibi uzundu. Beni gördüklerinde onlar da saniyelik duraksadı fakat Ayaz biraz önce konuştuğu yani Yiğit abimin sırtına hafifçe vurdu "Ne bekliyorsun? Yıllarca zaten bekledin hadi gidin sarılın." beklemediler hızlı adımla yanım geldiler fakat Yiğit abim beni sıkı şekilde kendine çekerek sarıldı. Şaşkınlıkla karşılık veremedim fakat diğer abim Doruk da aynı şekilde bana sarıldı. İkisi tarafından sarılıydım içimde bir duygu vardı belki de mutluluk?
Bir süre sonra sarılmadan çekilip beni incelediler, Yiğit abim şüpheci bir şekilde konuştu "Ayaz senin bizim kız kardeşimiz olduğunu söyledi doğru mu?" ben cevap vermeden Ayaz atladı "Hey arkadaşına nasıl yalancı dersin hoş değil." yapay sesi içindeki eğlenceyi ele veriyordu fakat Yiğit abim yine de benim cevap vermemi bekleyerek bana baktığında hafifçe başımı salladım.
Doruk abim hafifçe gülümsedi "Tanrım gerçekten sensin, seni ne adar süredir arıyoruz haberin var mı?" açıkça ağlamak ve bu mutlu anı mahvetmek istemiyordum bu yüzden kendimi sıktım. Ayaz yanımıza yaklaştığında Yiğit abim ona baktı "Teşekkürler Ayaz, onu bulduğun için."
Ayaz başıyla teşekkürü kabul etti. Doruk abim sakin ses tonuyla bana bakarak konuştu "Konuşulacak ve öğrenilecek çok şey var isterseniz bir yere gidelim." Yiğit abim bana dönerek hızla endişeli sorular sordu "Yemek yediniz mi? Açsan kafeye gidelim?" nedense bu Ayaz abim ne zaman bana soru sorsa hep o atlıyordu ve yine atladı "Sabah kahvaltı yaptık ama aç olabilir kafeye gideli hem konuları konuşuruz."
mantıklı olduğu için iki abim de kabul etti. Doruk abim bana baktı "Şey adın neydi abiciğim ?" doğru onlar daha adımı dahi bilmiyorlardı
"Adım Kumsal." anlayışla kabul ettiğinde adımı ağzında tekrar ederek denedi "Peki Kumsal, kafeye gitmek ister misin orada biraz sohbet ederiz." bunu o kadar çok istiyordum ki tarifi bile yoktu "Elbette olur." Yiğit abim Ayaz'a merakla baktı "Bu arada buraya neyle geldiniz?" Ayaz köşedeki yarış motorunu işaret ettiğinde Yiğit abimin ağzı açık kaldı "Sen deli misin! Kız kardeşimi o tehlikeli şeye nasıl bindirirsin, düşebilirdi!"
Ayaz ise gözlerini devirdi "Ah abartma Yiğit bak ona bir şey olmadı." abimin gözleri bir anlığına bana kaydı ve bir sorun var mı diye inceledikten sonra geri Ayaz'a döndü "Eğer kardeşimi bir daha o tehlikeli şeye bindirirsen kafanı uçururum." Doruk abim dikkati çekmek için ellerini çırptı
"Tamam Yiğit, kardeşimizi korkutma." bir an bana baktıktan sonra geri sustu ve bana bakarken gözleri yumuşadı "Peki kumsal kafeye giderken bizimle gel istersen araba daha rahat." her ne kadar abilerim olsa da daha yeni tanışmıştık ve anında güvenemezdim. Ayaz'a baktığımda gitmemde sakınca olmadığını belirterek kafasını salladı. "Peki sizinle geleyim." onayladığımda yüzleri aydınlandı ve beni arabaya doğru yürütmeye başladılar. Arabaya geldiğimizde arka kapıyı açıp binmemi sağladıklarında kendileri de bindi ve arabayı çalışırdılar.
Ayaz ise motoruna geri binerek arabayı arkadan takip ediyordu. Yiğit abim arabayı sürerken aynadan bana bakışlar atıyordu.
Doruk abim ön koltuktan bana doğru döndü "Bak kumsal bizden çekinme olur mu? Daha yeni tanışmış olabiliriz ve birbirimizi zamanla tanıyacağız ama bize abi diyebilirsin bunu garipseme." Yiğit de aynadan bakarak onayladı "Evet bize abi de sorun etmeyiz hatta mutlu oluruz."
"Peki abi." kelimenin ağzımdan çıkışı oldukça garipti fakat ikisinde de bir gülümseme oluştu .
Ayaz trafikte motorla önümüzden gidiyordu bir noktada ön kaldırdı ve son sürat ilerledi. Doruk abim kafa salladı "Bu çocuk nasıl ölmedi hala anlamıyorum." Yiğit abim gülerek karşılık verdi "Yaşaması mucizevi." aslında ikisi de oldukça samimi insanlardı hemen anlaşabileceğimi düşünüyorum.
Sonunda bir kafeye geldiğimizde araba durdu ve birlikte indik Ayaz ise motordan inerek yanımıza geldi ve beraber kafeye girdik. Kimsenin olmadığı daha köşe bir masaya geçtik, Ayaz benim yanıma otururken Yiğit ve Doruk abim ise tam karşımıza oturdu.
Tanrım ikisi gerçekten de çok yakışıklı görünüyor acaba sevgilileri var mıydı?
Ayaz kolumu dürttü "Aç mısın?" aslında açtım ama abilerimin yanında bunu söylemek istemiyordum "Hayır tokum."
Yiğit abim garsona içecek siparişi verirken hepsi asitli içecekler alırken bana taze sıkılmış portakal suyu söyledi.
Bize geri döndüğünde sonunda konuyu açmak zorundaydı " Evet en baştan başlayalım, öncelikle yıllardır seni arıyorduk kumsal. Annemlere senin öldüğün söylendi fakat onlar da vazgeçmeden yıllarca seni aradılar ve şimdi sonunda bulduk." Doruk abim devam etti
"Peki sen biliyor muydun? Yani aslında o aileden olmadığını." gözlerimi kaçırdım "Bilmiyordum yıllardır haberim yok, bebekliğimden beri onlar beni büyüttü ve hiç gerçeği söylemediler ama bu sabah öğrendim yani çok yeni." konuşmadılar ve devam etmem için bana zaman tanıdılar "Dosyada gördüm o aileden olmadığımı, o esnada Ayaz yanımdaydı ve daha sakin bir yere götürerek bütün gerçekleri açıkladı. gerçek ailem ile tanışmak istedim o kadar." anlayışla karşıladılar. Yiğit abim birkaç soru sordu "Peki o aileden olmadığını hiç anlamadın mı? Veya sana nasıl davrandılar?"
"Aslında Ece iyiydi bana o kadar güzel ve samimiyetle bakıyordu ki gerçek annem olduğuna tümüyle emindim fakat Vural yani babam genelde soğuktu benimle konuşmaz ve ilgilenmezdi."
Doruk abim güven verici şekilde beni destekledi "Merak etme bundan sonra onlar ile yaşamak zorunda değilsin." Yiğit abim devam etti
"Evet, bu akşam annemlere senden bahsederiz eminim seni görmek isterler yıllardır vazgeçmeden seni aradılar, hatta yarından itibaren bizimle kalmaya bile başlayabilirsin." yarın gerçek annem ve babam ile tanışma düşüncesi bile beni heyecandan yerimde oynatıyordu.
"Abi" ikisi de bana baktı "Annem ve babam ile tanışmayı çok isterim." ikisinin de yüzünde gülümsemeler oluştu "Tama o zaman yarın evine gelip tanışırsın." eve dememişti evine demişti benim gerçek evime...
Ayaz ise konuşmayı sessizce dinliyordu Yiğit abim ona baktı "Peki Ayaz sen nasıl buldun kardeşimizi." Ayaz umursamaz şekilde omzunu silkti
"Dönem içerisinde bizim okula nakil oldu, aynı sınıftayız." acaba abilerime onun yaptıklarını anlatsam ne tepki verirlerdi? Emini Ayaz ölürdü aslında fikir komikti.
Yiğit abim bana geri baktı "Şu an pek iyi tanışmış olamadık ama ileride birbirimizi iyice tanıyacağız." evet, eminim bu olacaktı.
Doruk abim devam etti "Aynı okul ve sınıfta oluğunuza göre Kumsal'a sahip çık Ayaz , o sana emanet." Abi gerçekten çıldıracağım! Gelen geçen beni Ayaz öküzüne emanet ediyordu fakat başıma gelenlerin hepsinin sebebi de oydu!
Ayaz bana baktı ve şerefsiz gülüşü yaparak geri abilerime baktı "Tabi bana emanet olacak, başka kim onunla başa çıkabilir ki?" masanın altından bacağını cimciklediğimde irkildi ve hemen tek kaşını havaya kaldırarak sorgucu şekilde bana baktı "Ne yapıyorsun?" cevap vermedim oh olsun bakışı attıktan sonra geri abilerime baktığımda ikisi de bizi izliyordu. Yiğit abim Ayaz'a sorgucu şekilde baktı "Sınıf arkadaşıyım dedin ama daha samimi gibi duruyorsunuz." Ayaz cevap veremeden ben atladım "Arkadaş değiliz düşmanız." işte şimdi ikisi de Ayaz'a açıklama vermesini ister gibi bakıyordu. Ayaz hemen savunmaya geçti "Tam olarak düşman değiliz, garip bir şey işte hem düşmanız hem de arkadaş falan." abimler bizim ilişkimizi anlayamazdı çünkü daha ben bile anlayamıyordum.
Doruk abim bir an beni süzdükten sonra Yiğit abimi dürterek beni işaret etti. Neye baktıklarını bilmiyordum fakat ikisinin de dikkatini çekmişti.
Ayaz onlardan önce baktı "Sarı saçları aynı annenize benziyor değil mi?" ikisi de kafasını salladı demek ki baktıkları şey anneme ne kadar benzediğimdi. Sonunda siparişler geldiğimizde herkes içeceklerinden içmeye başladı.
Oldukça uzun sohbet etmiştik ve samimi oldukları için artık onları garipsemiyordum.
"Abi merak ettim de ikinizin de sevgilisi var mı yani iyisiniz illaki vardır diye düşündüm."
Ayaz yine konuşacakken Yiğit susturdu "Abi yeter ya ne konuştun car car bırak da kardeşimizle sohbet edelim." Ayaz pes ederek sustuğunda Doruk abim sorumu yanıtladı " Evet ikimizin de sevgilileri var." devam etti "Yiğit'in sevgilisinin adı Hüda benimkinin ismi ise Pelin."
"İyi insanlarsınız sevgilileriniz de şanslıdır." Yiğit abim güldü "Merak etme, şu olayları bir halledelim seninle tanıştırırız." abilerimin sevgilileri ile tanışmak iyi olurdu açıkçası. Ama belki beni istemeyebilirlerdi bunu bilemezdim.
Sonunda içeceklerimizi bitirmediğimizde ayrılma vakti gelmişti. Daha yeni tanışmıştık ama ben şimdiden ayrılmak istemiyordum.
"Abi telefon numaralarınızı verir misiniz kaydedeyim." Ayaz ikisinin de numarasını ezbere söylemeye başladığında yok artık diyen bir bakış attım. Yiğit abim bile bıkmış olacak ki diyecek bir şey bulamadı.
"Ayaz sen şaka falan mısın? Lan bırak da kardeşimle sohbet edeyim, her soruya cevap veriyorsun al senin kardeşin olsun." Ayaz takmadı bile "Yok kardeşim olarak istemem o benim aptal sarışınım." aptal lafını duyduğunda tam yine Ayaz'ı azarlayacağını anladığımda araya girdim "Aman abi sürekli diyor takmıyorum ben."
Masadan kalkarken "Ben eve gitmek istemiyorum" dediğimde hepsi duraksadı Doruk abimse ne yapacağını düşünüyordu "O zaman nerede kalacaksın?" Ayaz beklemeden konuştu "Bende kalacak tabi başka kimde kalsın." İki abim de bunda bir sorun görmediler çünkü Ayaz öküzüne aşırı fazla güveniyorlardı. Açıkçası kalacak bir yerim yoktu ve eve gitmek de istemiyordum o yüzden Ayaz ile kalabilirdim sanrım.
"Tamam bana uyar." Beraber kafeden çıkarken hesabı Ayaz ödedi ve çıktık. Abilerim arabaya binmeden önce bana son kez sarıldı "Yarın annem ve babam ile tanışmaya gel." Doruk abim ise devam etti "Evet hem artık bizimle beraber yaşarsın." Ayaz ikisini de iterek beni çekti
"Tamam tamam hadi görüşürüz."
Onlar arabayla gittiklerinde Ayaz ise beni tekrar motoruna bindirdi ve evine doğru sürmeye başladı. Yine aşırı hız yapıyordu bazen ise ona aha sıkı tutunayım diye virajlara giriyordu. Sonunda büyük bir villanın önünde durduğumuzda beraber motordan indik.
Ayaz eve ilerledi ve kapıyı açarak içeri girmemi bekledi "Merak etme ailem evde yok rahat ol."
Aynı onun gibi hemen arkasından bende girdim ev kocamandı ve içi çok ferah duruyordu. Ayaz oturma odasındaki bir koltuğa oturduktan sonra bana baktı ve koltukta yanındaki yere vurarak gelmemi işaret etti. Yanına gittim fakat hemen yanına oturmak yerine karşısındaki koltuğa oturdum. "istersen giyinmen için pijama vereyim." aslında olabilirdi çünkü yanımda başka hiçbir şey yoktu ve gece bu şekilde uyuyabileceğimi sanmıyordum. "Tamam olur." kalkarak üst kata çıktı ve bir süre sonra elinde pijamayla geri döndü. "Al bakalım bunları giyinebilirsin." eliyle ilerideki odayı işaret etti "Orada değiştir." dediğini yaparak odaya gittim ve üzerimi değiştirerek verdiği pijamayı giyindim fakat pijama üzerimde çok büyük durdu. Pijamanın altı bacaklarından yerde sürünürken üzeri ise neredeyse diz kapağıma kadar geliyordu.
Odadan çıkıp oturma odasına geri döndüğümde Ayaz kahkahalar attı "Bu kadar komik olan ne?" şu an bu çocuğun ağzına tekme atasım vardı.
Gülmeye devam etti "Pijama çok komik duruyor." yok ya ben kesinlikle buna ısınamıyorum ağzına çakacaksın bir tane susacak.
"Sus ağzına çarpacağım yoksa." dalga geçmeye devam etti "Hadi yapsana." beklemiyordu ama cidden ağzına sert olmasa da minikçe çarptım.
"Vay bizim sarı kafa bu kadar mı güçsüz." şu an sinirden kuduruyordum böyle alıp onu yerden yere vurasım vardı.
"Bak cidden kavga etmeyelim." gülümsemesi genişledi "Edelim." tam tekrar vuracağım esnada beni belimden tuttu ve yandaki koltuğa attı. Daha kalkmama izin vermeden hızlıca üzerime çıktı ve hareket etmemi engelledi.
"Bırak!" sırıtarak omuz silkti "İstemiyorum." daha da çok kıvrandım "Hey kumsal gıdıklanır mısın?" bu soruyu neden soruyordu? hafifçe başımı salladığımda bir an için keşke söylemeseydim dedim. Ayaz beni koltuğa bastırırken ve kollarımı tutarken gıdıklamaya başladı.
Elimde olmadan kahkahalar atıyordum ve bırakması için çırpınıyordum. Sonunda gülmekten aşırı kızardığımda gıdıklamayı bıraktı fakat yüzlerimiz çok yakındı. Aklıma daha önce sarhoşken beni dudağımın köşesinden öptüğü anı geldi. Bu anı eminim ki uzun süre peşimi bırakmayacaktı.
Sonunda onu iterek ayağa kalktım "Of git ya!" koltuktan o da kalktı ama dudaklarında memnun olmuş bir gülümseme vardı.
"Uyumak istiyorum."
"Bence istemezsin."
"Uykum var dedim."
"Pişman olma."
"Uyuyacağım odaya götür beni." bir anda gelerek hızla bir elini bacaklarımdan diğer elini belime dolayarak kucağına aldı. Evet odaya götür demiştim de bu şekilde de değildi!
"Bırak! " Dinlemedi ve odaya taşımaya devam etti. Odaya girdiğinde ayağıyla iterek kapıyı kapattı ardından beni yatağa bıraktı. Ona söylene söylene yatağa girdim fakat hemen sonra o da yatağa girdi "Ne yapıyorsun? " Yatağa girerek bana doğru yaklaştı "Yatıyorum."
"Git başka yerde yat. "
"Başka yer yok sus ve yat. " Birde emir veriyor ya deli oluyorum şu öküze ama yapacak bir şey de yoktu tek geceliğine katlanacaktım.
Uyumaya çalışırken Ayaz boynumdaki kolyeye bakıyordu ardından konuştu
"Sende güzel duruyor. "
"Evet küçükken bir arkadaşım vardı, o vermişti. "
Uykum artık resmen yoktu bende fırsatı bulmuşken aklıma takılan soruyu sordum.
"Sabah bana daha önceden yani küçükken de tanışdığımızı söylemiştin. " Yatakta bana döndü ve devam etmeli bekledi "Peki beni ilk gördüğünde nasıl tanıdın yani sadece küçüktük, değiştik beni tanımayı nasıl başardın? "
Ayaz belli etmese de dudaklarında minik bir gülümseme belirdi.
"Kolyeden tanıdım. "
"Tanımış olamazsın, onu küçükken arkadaşım vermişti."
" Ben vermiştim. "
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 13.24k Okunma |
1.93k Oy |
0 Takip |
37 Bölümlü Kitap |