@hilal.gundogdu
|
Gerçekten de buna inanamıyordum, o kadar şanssızım ki bu kadarına yok artık dersiniz. Hayatımda olmasını istemediğim şeylerle hep baş başa kaldım ve artık baş etmeyi biliyorum. Fakat cidden şu anda olanlar bence tesadüf olamazdı. Ayrıca o pisliği de hiç sevmedim ne diye başkası yerine sürekli onunla karşılaşıyordum ki. Emin olun onu görmek yerine tüm gün köpeklerle oturmayı tercih ederim veya onun yerine bir köpek sürüsüyle tartışmak daha basit mi desem bilemedim ama kesinlikle bildiğim tek birşey varsa oda kumralı ilk gördüğüm andan beri hiç sevmemiş olmam. İlk gördüğümde görünüşü beni aldattı evet,fakat bu yaklaşık ikinci karşılaşmamız ve ondan nefret etmeye çoktan başladım. Bence bu çocuk nefretin ta kendisi olabilirdi. Dış görünüşü ne kadar iyi olsa da içi bayat olanlar varya aynı onlardan. Daha Antalya'ya taşınalı bir kaç gün oldu fakat galiba çoktan burda kendime bir düşman kazandım diyebilirim.Aslında tam olarak hiçbir zaman onunla normal olarak konuşmadık, fakat ilk karşılaştığımız gün beni nasıl terslediğine bakılırsa o çocuk zaten en başından beri sinir sorunlarıyla uğraşıyor.Hatırladığım kadarıyla sırf bir su için benimle resmen tartışmaya girmişti. Normalde kavgalara dahil olan birisi değilim fakat gerçekten o suya ondan fazla ihtiyacım olduğu için onunla tartışmaya girmekten kaçınmamıştım. Zaten ne amaçla suyu benden almayı bu kadar çok istiyordu ki? İsterse başka markete gidebilirdi fakat o bendeki suya kadar odaklandı ki benimle kavgaya girmeyi göze bile aldı. Bana göre bu çocuk ya deliydi ya da sadece sinir hastasıydı bilmiyorum fakat bence iki seçenek de doğru.
Kumral üçe kadar saymayı bitirdiğinde ikimiz de hızla koşmaya başlamıştık. Fakat şimdi hakkını yiyemem çocuğun maşallahı vardı yani, nesin oğlum sen milli sporcu falan mı? Koşarken kumralın beni hiç zorlanmadan geçmesi gücüme gitse de biz koşmaya başladığımızda köpek de peşimize koşmaya başlamıştı. Koşarken bir saniyeliğine arkama baktığımda köpek kocaman dişleriyle havlayarak üzerimize koşuyordu. Ağzımdan küçük bir çığlık kaçarken daha hızlı koşmaya başlarım fakat bir türlü kumrala yetişemedim. Bir yandan ise elimdeki market poşeti ağırlık yaparken köpek bana daha da çok yaklaştı. O esnada korkudan artık Allah ne güç verdiyse koşmaya başladım. İşte korku insana yapamam dediklerini de yaptırırdı çünkü neredeyse koşucu gibi koşan kumrala yetişmiştim. Vay be kumralın köpeklerden bu kadar korktuğunu nerden bilebilirdim ki ama işte şimdi elimde ona karşı bir koz vardı. Onu tanımıyordum ama olsun belki bir gün yine yollarımız kesişir ve benimle uğraşırsa gerçekten kozu kullanmaktan çekinmeyeceğime eminim.
Bir süre koştuktan sonra kumral hızlıca bir sokağa saptığında bende arkasından saptım. Köpek büyük ihtimalle bizi gözünden kaçırmış olacak ki gelmemişti. Uzun süre koşmanın ardından ikimiz de ellerimizi dizlerimize koyarak hafif eğilmiş bir pozisyon alarak sığ nefeslerimizi kontrol altına almaya çalışırken kumral zorlu bir nefesle "Senin orda ne işin vardı aptal sarışın." adam bu halde bile benimle uğraşıyor ya helal olsun cidden. Nefeslerimi az çok düzenledikten sonra "Deli misin sen?" nefeslerini düzenleyerek dizlerinden destek almayı bıraktı ve biraz önce sanki hiçbirşey olmamış gibi alaycı şekilde hafifçe dudaklarının köşesi kıvrıldığında tekrar bir haltlar yiyeceğini anlayarak sabır için nefes aldım. Ve beklediğimden de geç gelmeyen şekilde "Galiba deliyim ha ne dersin test edelim mi?" sorduğum soruya bu şekilde cevap vereceği aklımdaki son tahmin bile olamazdı ve o beni her zamanki gibi şaşırtmayı başararak bunu söylemişti. Ondan beri adım geri gittiğimde gülümsemesi genişleyerek "Peki o sokakta karşılaşmamız bir tesadüf müydü?" "Deli olduğunu şu an kanıtlamış oldun teşekkürler ve sen kimsin ki seni takip ettiğimi düşünüyorsun?" galiba ona meydan okumamı beklemiyor olacak ki hafifçe gülümsemesi söner fakat belli etmemeye çalışarak "Her neyse aptal sarışın eğer bu olayı herhangi birinden duyarsam bitersin." tehditi nedense o anki adranalinle fazla gelmiş olacak ki "Eğer tanıdığım olsaydı anlatmaktan zevk duyardım fakat ne yazık ki kimseyi tanımıyorum." kumral elimdeki poşete baktığında zihnindeki cevapları birleştirir gibi düşündükten sonra bakışları tekrar gözlerime kayarak "Aynı mahallede karşılaştığımıza göre ve marketten geldiğine göre yakın bir yerde yaşıyor olmalısın fakat seni daha önce buralarda görmedim." olayı daha fazla büyütmek istemesem de alaycı gülmemi durduramadan "Harikasın bay zeki peki sırada ne var, neleri tahmin edeceksin bakalım?" sinirli bakışları tekrar geri dönerken "Kızım bak benimle uğraşma seni varya..." galiba gerçekten çok fazla adranalin salgıladım çünkü kendimi cevap vermekten alı koyamayarak "Eeee ne yaparmışsın anlatsana bir." kumral sinirle sabır çekerken "Eğer yapacaklarımı anlatsaydım karşımda öyle duramazdın aptal sarışın,korkudan titriyor olurdun." iddalı sözlerinin dikkatimi çekmediğini söyleyemem. Fakat bir o kadar da korkmadım değil çünkü onu daha tanımıyordum ve sadece iki karşılaşmamızda bile ne kadar sinirli ve hemen kontrolden çıkabilecek kapasiteye sahip olduğunu gördüm.Yine de savaşı kazanmaya kendimi odaklarken tehlikeli tona geçerken benden önce davranarak "Kızsın diye kendimi tutuyorum git şurdan artık." Dedi. Gözlerim şokla açılırken yerdeki poşeti elime alırım ve "İyi be gidiyorum ama sen dediğin için değil kendi istediğim için." kumral ise ben yerden poşetlerimi aldığımda ve tam gideceğim esnada arkamdan seslenir "Bir daha karşılaşmayalım aptal sarışın yoksa seni mahvetmekten çekinmem." sabır çekerek onu görmezden gelmeye çalışarak saklandığımız mahalleden çıkınca yeni evime doğru yürümeye başladım. Açıkçası pek yolları da bilmiyordum fakat olsun bir şekilde bulurdum. Aklım sürekli kumral ile yaptığım konuşmaya gidiyordu ve son cümlesi için ona cevap vermediğim için pişman hissettim. Evin kapısına geldiğimde telefonumu arka cebimden çıkararak saate baktığımda gözlerim kocamanca açıldı. Saat neredeyse gece yarısıydı ve eminim annemler çoktan yorgunluktan uyumuş olabilirlerdi. Kapıyı açmamın ardından eve girdim ve elim poşetle dolu olduğu için ayağımla hafifçe ittirerek kapattım. O pis köpek yüzünden akşam yemeğine de yetişememiştim ve şu an açtım ama olsun ben yine de pek sorun etmeyerek odama gitme amacıyla merdivenleri yorgunlukla çıkmaya başladım.Odama girdiğimde yeni evin sessiz bir huzuru vardı. Kendimi soğuk ve temiz çarşaflarla kaplı yatağa bıraktığımda bir anlık da olsa kötü düşüncelerden kurtularak serinlikle rahatlarım.Hava zaten sıcak olduğundan üzerimi örtmeden yatakta hafifçe doğrularak köşedeki masada duran kitaba uzanıp alırım. Bu kitap en sevdiğimdi çünkü konusu bir kızın zorbalığa uğraması sonucunda kendi zorbasından hoşlanmasıydı.Açıkçası bunu neden seviyorum bende bilmiyorum da hoşuma gidiyordu işte. Bir yandan can sıkıcı bir yandan ise nasıl olduğunu anlamadığım şekilde içine çekiyordu bu yüzden bu kitap favorimdi ve yaklaşık 68 sayfa okuduktan sonra günün yorgunluğu üzerime çöktüğünde uyku vaktimin geldiğini anlayarak kitabı baş ucuma geri koydum.Kitabı okurken taktığım gözlüğü çıkararak kitapla aynı yere bıraktığımda başımı rahat ve serin yastığıma yaslayarak bir iç çektim.Açıkçası uyumadan önce aklımda tek bir düşünce vardı.
"O kimdi?"
Selamm değerli okuyucularım ilk öncelikle kitabın akışının nasıl ilerlediğini sormak istiyorum.Ayrıca ödevlerimden dolayı uzun bölümler atamıyorum üzgünümm fakat yine de elimden geldiğince bölüm atıyorum biliyorsunuz.Bu bölüm bir tık kısa olmuş olabilir farkındayım fakat umarım hoş bir bölüm olmuştur.Hepinizi çok seviyorum ve öpüldünüzzz. (ilk kitabım olduğu için hatalarım olabilir üzgünüm zamanla düzeltmeye çalışacağım) |
0% |