@hiranisud
|
sınır: 5 oy 7 yorum
Sevgi insanı hayata bağlardı, yaşama tutunmak için bir sebep verirdi. İnsan yaşamak için çok bir sebep aramazdı. Küçük tutam sevgi bile yardımcı olurdu. sevginin kırıntılarını arıyordu içinde, onu hayatta tutabilecek küçük bir parça. Yıllar önce ip elinden kayıp gittiğinde onu hayata bağlayan sebepte gitmişti, onun sahip olduğu her şey beraberinde bir bir savrulmuştu. Şimdi ise dönüştüğü adam geçmişinin tanıyamayacağı hale gelmişti. O insanların korkuyla gözlerini kaçırdığı, saygıyla düğmelerini iliklediği, mecburiyetten ayağa kalktıkları adama dönüşmüştü. Şuan bu ona güç veriyordu, hazzın derinliklerini hissettiriyordu. Belki bu onu canavar yapardı ama ama bu yılların seçimiydi. Bu ipleri elinde tutamadığı, buna izin vermeyen her insanın seçimiydi. Ama ipler artık bir halata dönüşmüş ve sıkı sıkıya sahibine bağlanmıştı. Genç adam kendini hor gören her insanı tek tek eziyordu. Hayır, cani bir adam değildi. Bu işi kendi tarzında yapıyor, kendi hamleleri ile şah mat ediyordu. Stratejisi belliydi. siyah oldukça lüks olduğu belli olan arabası ile şirketin önüne geldiğinde emniyet kemerini çözdü. O sırada çoktan onun kapısını açan vale saygıyla kafasını eğip patronunun çıkmasını bekledi. Önce bir ayağını dışarı atıp daha sonra oldukça ağır hareketler ile arabadan indi. Gözlerinde olan siyah gözlük keskin bakışlarını kamufle ediyordu ancak onlar yerli yerinde etrafı süzüyordu. Vale arabaya binip sürmeye başladığında o da adımlarını oynattı. Devasa binanın içine doğru yürümeye başladığında daha şimdiden insanlar saygıya ayağa kalkmıştı. Mimarlık üzerine kurulan Kandemir Grup ülkenin en önde gelen isimlerinden biriydi. Kim tahmin ederdi ki yetimhanen çıkan bu genç adamın bu kadar kısa sürede bu kadar büyük bir holding sahibi olacağı. Şirketten içeri girip adımlarını asansöre yönlendirdiğinde bakışları etrafta geziniyordu. Şirketini ayakta tutan bu insanlar ondan gereksiz korkuyordu. Ama bu genç adamda gereksiz bir heyecan uyandırıyor onu büyük bir hazzın içine çekiyordu. Asansör kendine ait kata çıktığında hemen kapının yanında duran sekreteri Tibet, elinde bir kahve ve dosya ile hazırlık içinde bekliyordu. Kapı aralandığında uykuya yenik düşmüş gözleri aralandı ve hızla dik bir konuma geldi, eli ile ağızından akan salyayı silip ileri bir adım attı. "günaydın Asır bey, buyurun kahveniz. Bugünün programı..." Asır, Asır Kandemir. Türkiye'nin en büyük mimarlık üzerine kurulmuş şirketin sahibi. Başarısına her geçen gün yenilerini ekleyen, karizması ile dul kadınların gözdesi Asır Kandemir. Henüz 29 yaşında, ancak saygıyı iliklerine kadar hisseden geçmişi gizemli bir adam. "Asır bey, son olarak saat beşte Valerie Grup ile online toplantınız var." Henüz yeni anlaşma sağlamak isteyen iki şirket. Valerie Fransa'nın gözdesi, dünyaya adını duyurmuş mimarlık şirketi, iki şirketin anlaşma yapması, iki ülkenin büyük bir başarıya imza atması demekti. Henüz birbirlerini tanımayan iki şirket için yeni bir durum olacaktı ancak getirilen başarılar düşünüldükçe uykusuz geceler akıllara gelmiyordu. Başarı kazanıldıkça insan hırslanırdı, neye bulaştığını, yaptığı şeylerin neler doğuracağını bilmeyen denizlere yelken açardı. Dalgalar bazen o kadar büyük ve o kadar sert gelirdi ki insan dik durmak için çabalardı. Ancak bazen birisinden yardım almak çabanın boşa gitmemesi için iş görürdü. Şimdi ise iki şirketin birleşmesi nelerin doğuracağını henüz kimse bilmiyordu, aralanan sır perdeleri, geçmişin tozlu sayfalarını keşife çıkmak için büyük bir fırsattı. "Henüz o toplantı için yeterince hazır değiliz, ondan önce küçük bir toplantı ayarla Tibet..." ardından gözlerini kendinden neredeyse beş santim kısa olan bedende gezdirdi, suratını buruşturarak kafasını iki yana salladı. "Ayrıca üzerinden şu gömleği çıkart." Odasına doğru ilerleyip kapıyı kapattı. Arkasından saf saf bakan Tibet gömleğinde göz gezdirdi ancak bir kusur bulamadı. O böyle gömlekleri çok seviyordu, patronu olacak o adam sürekli gömleklerine karışıp duruyordu. Ne vardı yani sürekli çiçekli veya desenli gömlekler giyiyorsa. Ayrıca bugün özel olarak pembe desenli bir gömlek seçmişti, iş çıkışında alışverişe gitmek için özenle seçmişti. Burun kıvırıp arkasını döndü ve masasına doğru ilerledi. Tibet 25 yaşında henüz genç bir çocuk sayılırdı, ana kuzusu olması ve sürekli renkli şeyler giymesi insanlar tarafından garip karşılansa da o böyle seviyordu. İnsanların ne dediği umrunda değildi. 1.85 boyu ve sarı sayılabilecek kumral saçları ile oldukça yakışıklıydı ancak karizmayı belki biraz bozacak styling anlayışı vardı. Ama gerçek Tibet buydu, bir şeylerin arkasında saklanmaktaysa böyle olmayı seviyordu. Odasına girdikten sonra bir daha çıkmayan Asır, kendini dosyalara gömmüş, vaktin nasıl geçtiğini anlamamıştı. Odanın kapısı pat diye açıldığında kafasını kaldırmadan kim olduğunu anlamıştı ancak dikkatti büyük bir huzur içinde dağılmıştı. "Günaydın patron, erkencisin." "sana da günaydın Akay, saat kaç haberin var mı?" Akay kolunu uzatıp oldukça pahalı olan saatine baktığında dudaklarını o şekline getirdi. Akay, Asır'ın sağ koluydu. İki metreye yalın boyu ve oldukça cüsseli bedeni ile dışarıdan bakıldığında korkulacak bir adam gibi görünürdü, nitekim de öyleydi. Akay geçmişini ona ders olarak görmüş ve etrafındaki herkesi savurmuştu ancak yanında kalan bu adam herşeye rağmen kardeşim diyebilecek konuma düşmüştü. Sınırlarını ve çizgilerini çekmiş kendi kabuğunda ona verilen görevleri yapıyordu. İşi neydi bilinmezdi, kimdi bilinmezdi ancak güvenilirdi o kesindi. saat beşe doğru gelirken bütün hazırlıklar tamamlanmış ve toplantı için hazırlanmıştı herkes. Toplantı odasına bağlantı kurulup toplantıya başlandığında koca beyaz tahtada baş köşede oturan kahve saçlı kadın ve ve kenarlara dağılmış yabancı yüzler belirmişti. Asır'ın hemen yanında ayakta duran tercüman sohbete başlarken Asır kendini garip bir duygunun içinde bulmuştu, ona yabancı gelen gözlerin arasında tam karşısında duran bir çift göz ile eski limanlara toslamıştı.
merhaba! Buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim ve eğer gerçekten buraya kadar okuduysanız mümkünse oy ve yorum kullanmaktan çekinmeyin. bu bölümü sınır dolmadan atıyorum çünkü bir kaç bölüm sonra kitabımın daha dikkat çekici olacağına inanıyorum. anlamadığınız veya kafanıza takılan yerler olursa sormaktan çekinmeyin ve lütfen kitabımda reklam yapmayın bu kesinlikle her yazarın rahatsız olacağı bir durum. Bu sefer sınırı daha az tutacağım ancak bunu başarabileceğimize inanıyorum.
|
0% |