Yeni Üyelik
2.
Bölüm
@hivs4u

İyi okumalarrr<3

 

Ultra pahalı arabayla villaların olduğu yerlerden geçiyorduk. Arabadan anlamıştım zaten zengin olduklarını o yüzden villaları görünce şaşırmıyordum. Acaba hangisi onların evi diye düşünürken araba yavaşlamaya başlamıştı. Sonunda durduğumuzda hızlıca indim çünkü çok sıkılmıştım ama dışarıya adımımı atar atmaz donakalmıştı. Gördüklerim gerçek olamayacak kadar gerçekdışıydı, sadece filmlerde gördüğüm evler ve acayip iyi mimariler.

"Vay anam babam be burası resmen bir harika"


Havuzu mu dersin bahçesi mi dersin öndeki meteor korumalar mı dersin evin kendisi mi dersin yani hepsi başlı başına mükemmel bir şaheserdi özellikle kaslı abiler. Favorim onlardı şu anlık. Neticede her gün bu kadar yakışıklı kaslı taş abiler görmüyordum, hepsi iyi hoştu da bu kadar koruma ne içindi acaba. Mafya falan mıydı bu aile?

Olabilir miydi?
"Kızım bu bizim evimiz, artık senin de evin. Hadi içeri geçelim abilerin de bizi bekliyordur"

Abi mi dedi o
Sonunda -ler vardı
"Yanlış anlamazsanız Tuğrul Bey abiLER derken? " Ler kısmını özellikle bastırmıştım. Ben hayatım boyunca bir tane abiye dayanamamış error vermiştim üstüne double abiyi hiç çekemezdim yani. Bu sefer psikolog bile paklamazdı beni.

Benim telaşımı ve korkumu gören Tuğrulcuğum ne diyeceğini bilemez bir şekilde eşine baktı. Eşi diyordum sürekli çünkü kadının yani annemin adını bilmiyordum. Keşke önce tanışsaydık ondan sonra evlerine gelseydim.

"Şöyle ki Ahucum bence içeri geçip tanışman daha iyi hem hava da esiyor sanki hasta olmanı istemem. Hadi gel"
Anne hanım beni ikna etmeye çalıştı ki ikna etti de çünkü boş boş ayakta durmaktan sıkılmıştım. Ayrıca ne esmesi ya gayet güzel hava.
Bir de Ahucum dedi ya orda bi uzaklaştık kendisiyle. İsmimin sonuna eklenen -cum eki kadar itici bi şey yok şu hayatta.

İçeriye geçerken en fazla kaç tane abi olabilir ki diye içimden geçiriyordum. En fazla 2 kişilerdir diye kafamda hesaplama yaparken içerde gördüğüm erkek sayısıyla yerimde kalakaldım.

"İçerdeki diğer 3 kişi abilerin dediğiniz kişilerin arkadaşları öyle değil mi ya da kuzen falan?" Umut fakirin ekmeğiydi işte. Öyle olmamasını umut ediyordum ama biliyordum onlarla kardeş olduğumuzu çünkü hepsi de Tuğrulcuğum ve Anne hanımın karışımı gibiydi. Umarım sadece bu aileye çok benzeyen kuzenlerdir, amin çok amin

Sen korumalara taş demiştin dimi o zaman bunlar nee?

Hepsi birbirinden yakışıklı olan insanüstü varlıklar önce bana sonra da kurt bakışlıma odaklandılar. Aralarından bir kişi dışında hepsi sinirle bakıyordu. Bakışlarında başka anlamlar varsa bile çözemedim. Bakış okumasını hâlâ bilmiyordum.
Bi dk- bunlar niye sinirle bakıyolar? Ben de sinirle bakayım o zaman.
Sen bakmasa mıydın acaba. Sinirli bakınca pek de sinirli gözükmüyosun dışardan

İlk defa haklısın Nurefşan
İlk defa?!!
İç sesimi dinleyerek yere bakmaya karar verdim. O sırada aralarından biri konuştu kimdi bilmiyordum. Yakışıklı olan işte, yani herhangi biri
"Baba biz sana kızı getirme demedik mi? Durudan daha yeni kurtulduk ya. Kalsaydı işte önceki ailesiyle. Ne gerek vardı getirmenize" dedi aralarından en şerefsiz duran. Sözlerinden dolayı değil bu arada gerçekten şerefsiz duruyordu. Saçlarını uykudan yeni uyanmış ama aynı zamanda özenmiş modeli yapmıştı, üstünde de gömlek vardı ama gömleğinin düğmeleri kopmuştu sanırım çünkü böğrüne kadar açıktı. Bir de uzun bir kolye takmıştı, halkalı bir küpesi de vardı. Her şeyiyle ben şerefsizim diyordu ama bu sözlerinden kaynaklı da olabilirdi.

Ayrıca beyefendi alındım gücendim. Ben boynu bükük ona bakarken sözü aralarında bana en çok benzeyen biri devraldı

"Abim haklı baba. Niye getirdiniz size getirmemeniz gerektiğini söyledik. Bu evde lafımızın hiç mi değeri yok ya" sitemkarca konuşuyordu bir de. Yalnız küçük bir kız çocuğuydum ben daha ya sanki yiyecektim koca adamları. Ne demişlerdi de böyle korku salmıştım bunlara.

Sanırım son kısmı sesli söylemiştim yoksa tüm bakışların bana dönmesinin başka açıklaması olamazdı.Bir şey söylemem gerekiyor muydu acaba, masumca gülüp el sallayarak merhaba mı desem. Ben hiç gelemezdim ki kaosa, yani çok severdim ama izlemeyi severdim. Kaosun başrolü olmayı değil

"Niye bu kadar abarttınız ki? Alt tarafı karışmışım ve öz ailemin yanına gelmişim. Ben bile şu yaşımla sakin sakin kalabiliyorum. Sizin bu tavrınız da neyin nesi. Hayatı komple değişen benim farkındaysanız"

Bu konuşmayı ben de kendimden beklemiyordum ve tam da şu an birinin kapak işaretini yapması gerekiyordu. Kurt bakışlım benim söylediklerimden sonra kafasını haklı dercesine sallayarak destek çıkmıştı.

"Ahu haklı, çocuk gibi davranmayı kesin ve oturun şuraya adam akıllı konuşalım"

Tuğrulcuğumun dediğinden sonra hepsi susup yerine oturdu. İşte böyle yola getirirler adamı. Bizimle hastanede olan çocuk tekli koltukta, en büyükleri gibi duran sert bakışlı olan tam benim karşımdaki koltukta onun yanında bana çok benzeyen biri onun yanında da bana ilk sallayan şerefsiz tipli kişi oturuyordu. Öbür tekli koltukta saçı kısacık olan biri vardı. Anne hanım ben ve kurt bakışlım da yan yana oturuyorduk.

Çok garip bir ortamdaydım şu an. Herkes bana bakıyordu ama ben bu kadar kişinin nasıl koltuklara sığdığını düşünüyordum.

Kurt bakışlım bana dönerek tek tek abi kişilerini tanışmaya başladı "Bak kızım senin tam karşında olan en büyük abin Demir onun yanındaki senin ikizin Deniz ve Denizin yanındaki de en küçük abin Furkan"

İkizim olmasına mı şaşırayım şerefsiz tipli dediğim kişinin adının şerefsiz ismi olmasına mı? Ben böyle düşünürken baba bey anlatmaya devam ediyordu "Tekli koltuklarda oturan da senin ikinci büyük abin Berk, öbür tekli koltuklarda oturanı zaten hastanede gördün o da evin en küçüğü Mete. Bir abin daha var o şu an işte gelince tanışırsınız" dedi.

"Maşallah ne diyim yememiş içmemiş çocuk yapmışsınız. Nasıl bu kadar çocuğa bakabildiniz ııı şey hanım" anne hanıma dönmüştüm soru sormak için ama sonra batırmıştım kadına şey hanım dedim iyi mi.

"Özür dilerim kızım kendimizi başta tanıtmamak bizim hatamız. O heyecanın içinde aklıma gelmedi. Burçak benim ismim yavrum. Ama sen kısaca anne de diyebilirsin" ay bu kadın çok mahçup bi şekilde bakıyor şu an bana. Kime çektiğim belli oldu şimdi.

"İnşallah Burçak hanım inşallah." Kurt bakışlım aramızda bu geçen hüzün dolu bakışmalara dayanamamış ki söze atladı. " Kızım abinleri sana sadece isim olarak tanıttım. Gerisini siz birbirinizle konuşarak öğrenin" ah benim ponçik kalpli kurt bakışlı aslan yeleli saçlı öz babam. "Gerek yok öğrenmesine, bugün yarın gider zaten baba" dedi Furkan. Şerefsiz tipli dememe gerek yok adı açıklıyor zaten her şeyi.

Hiç karşılık verecek halim yoktu. Uyumak istiyordum sadece zaten dün çok rahatsız bir uyku çekmiştim o yıkık dökük yatakta. Bu kadar olayı da anca uyuyarak sindirebilirdim.

Mahzun bakışlı anne hanıma dönüp "Rica etsem uyuyabileceğim bir oda verebilir misiniz bana. Gerçekten çok yorgunum. Uyumak istiyorum" anne hanım hevesle ayağa kalkıp "Tabii kızım gel sana odanı göstereyim. " diyerek beni de ayağa kaldırdı.

Asansöre bindik. Evet asansöre... Ev çok büyük ve inanılmaz güzeldi ama şu an bunları düşünecek halim yoktu gerçekten bir an önce uyuyup dinlenmek istiyordum.

Burçak hanım sonunda kahverengi tonlarında bi kapının önünde durdu ve kapıyı açarak "Geç bakalım kızım burası senin için yaptırdığımız bir yer. Ne kadar beğenirsin bilmiyorum ama" Burçak hanım daha da konuşacak gibiydi ama benim dinleyecek hâlim yoktu o yüzden sözünü kestim "Beğenirim tabii lütfen şimdi odaya geçip uyuyabilir miyim? Mümkünse kimse uyandırmasın beni. Gerçekten uykuya çok ihtiyacım var"

Burçak hanım üzülür gibi oldu ama hemen topladı kendini. Sanırım o da haklı bulmuştu beni. Daha söyleyeceği çok şey var gibiydi .Ayrıca daha beni tanımadan nasıl benim için oda hazırlamış olabilirlerdi, ilginç.Burçak hanım gidince kendimi yatağa attım, üstümü değiştirecek halim bile yoktu. Hem kıyafetlerim bile burda değildi, çoraplarımı çıkarıp kendimi pikenin altına attım. Kıyafetlerim çok rahatsız ediciydi ama uykum da çok ağır basıyordu. Bir dakika bile geçmeden rahatsızlık hissi kaybolmuş uykunun şefkatli kolları beni kucaklamıştı.

 

Loading...
0%