31. Bölüm

2.2

Hiv
hivs4u

İYİ OKUMALARRR :)

🎀

Furkan beni öldürmeye gelmeden kendi kendimi imha etmem gerekiyordu. En hızlı ölüm hangisiydi acaba?

1-Bir sürü ilaç içip ölüm uykusuna yatmak

2-Kafana silah sıkmak

3-Yüksek bir yerden atlamak

4- Kendini asmak

5-Boğulmak

 

İlaç içsem, olmaz; ilaç etki edene kadar Furkan gelir. Onu ele.

Silahım yok, o seçeneği de ele.

Yüksek yerden atlamaya götüm yemez onu da ele.

Kendini asmak... Bak bu olur. Hemen bir yerden ip bulmam lazım. Hızlıca yataktan kalkıp odaya göz atmaya başladım ama yok. İpin i'si bile yok. Zaten ne arasın burda ip.. Çarşafları mı birleştirip yapsam, hem nereye bağlayacağım, nasıl olacak, o yuvarlak şekli nasıl oluşturucam, ben napıcam....

 

Düşüncelerimle boğuşurken birden odaya biri daldı. Arkam dönük olduğu için göremiyordum, Furkan olma ihtimalimden dolayı da bakmaya korkuyordum. Nefes almazsam ve hareket etmezsem giderdi belki.

 

"Abla bu taktiğin işe yaramadığını 6 yaşından sonra öğrenmiş olman gerekiyordu"

Mete'nin varlığına bu kadar sevindiğim bir an olamazdı sanırım. Mutluluktan ağlayabilirim şu an ama ilk iş kapıyı kilitleyip oraya geçilemeyecek engeller koymak. Hızlıca arkamı dönüp Mete'yi tamamen odaya aldım ve kapıyı kilitledim.

 

"A-abla sen ne yapıyorsun? İyice kafayı sıyırdın. Dur bir dakika, o masayı kapının önüne koymayacaksın herhalde"

 

Onu takmadan masayı sürüklemeye devam ettim. Amma da ağır bir şeymiş bu. Sonunda kapıya barikatımı kurup rahat bir nefes alabildim.

 

"İnanılmazsın.. Ne için şimdi bunlar? Gazetecilerden bu kadar korkmuş olamazsın. Bırak odanı eve bile giremezler. Anca uzaktan bi şeyler çekebilirler, çekilecek bir şey görürlerse tabi"

 

Ne diyor bu çocuk, ne gazetecesi ne evi ya

 

"Abla niye bana öyle alık alık bakıyorsun?"

 

Kafasına bir tane yapıştırdım. Ne demek alık bakıyormuşum.

"Seni anlamıyorum ne diyon Mete"

"Sen bu barikatı gazeteciler için yapmadın mı onu diyorum"

"Ne alaka ya Furkan için bunlar"

"Asıl bu ne alaka?"

Kafam zaten karman çormandı bu çocuk iyice içine etti.

"Lan biz dün fotoğraf atmadık mı bunla Denizi, hani sütyenli falan hani sabah kaldıracaktık hani hesabımda kimse yoktu."

"Hee paylaştık, ohhh çok da iyi yaptık"

Jetonu ne zaman düşecekti acaba? Anlaması için zaman verdim ama çocukta hâlâ tık yoktu. Üstüne üstlük bu anıları hatırlayınca keyfi daha da artmıştı.

" Lan salak benim hesabıma bir git bak nolmuş"

Telefonu eline aldı ve kurcalamaya başladı. Yüzündeki ani değişimden onun da gördüğünü anladım.

"Hasssiktir ablaaa, büyük sıçtık. Ben bu detayı nasıl unuturum. "

Salaksın çünkü başka açıklaması olabilir mi? Bir de gazeteci falan zırvalıyordu

"Ayrıca ne gazetecesinden bahsediyordun sen?"

"Ya öyle kapıya dikilmiş bazıları bilgi almak için, seninle ilgili. Hem ünlüsün hem şey oldu ya karışma mevzusu Koraltan ailesi falan.. öyle ortalık karıştı da onu bırak şimdi bunu napıcaz? Furkan abim uyanmadan silelim bunu hemen"

"Lan silsek nolur gören görmüş, 300 bin kişi de beğenmiş. Bu saatten sonra geri dönüşü yok. Furkan öldürecek beni"

"Deniz de beni öldürür muhtemelen."

Durup ağlamaklı ifadeyle birbirimize baktık. İkimizin de aklında kim bilir kaç tane tilki dönüyordur. Ama biri de çözüm bulamıyordu

"Gel kaçalım buralardan abla"

Elini uzattı, tam bir Yeşilçam klasiği yaşanıyordu şu an, tutmak için yeltendim ama o sırada gelen sesle ikimizde irkilerek yerimizden adeta uçtuk.

"AHUUU"

"BİTTİN KIZIM SEN"

"300 BİN NE DEMEK LAN"

"400 Bin oldu abi. Bunlar rezil etti bizi şimdi nasıl insan içine çıkıcaz"

"NERDESİNİZ LAN"

"KİMSE GÖRMEZ HA, SABAH SİLECEKTİNİZ HA"

Sesler giderek yaklaşıyordu, korkudan yerimizden kıpırdayamıyorduk bile. Sanki kıpırdasak kapı açılıp Furkan üzerimize atlayacakmış gibi hissediyordum.

"Biz şimdi ne bok yiycez"

Mete kulağıma fısıldamıştı, ne dediğini bile zor anlamıştım Furkan'ın böğürmelerinden dolayı.

"İnan hiç bilmiyorum canım kardeşim. Bu seni son görüşüm olabilir. Hakkını helal et"

"Helal olsun abla, sen de helal et"

"Hela-"

Daha sözümü bitiremeden açılmaya çalışan kapı sesi sözlerimi bıçak gibi kesmişti.

"Kapıyı mı kilitledin? Kıramaz mıyım sanıyorsun?"

Lafımı tamamlasaydım bari Türk Hulk. Ve evet kırarsın diye bir de oraya masa koydum.

"Ben bunu kırmadan kendin aç kapıyı Ahu "

Hiçbir şey yapmadan, korkuyla kapıyı izledik. Adeta ecelimizi bekliyorduk

"Üçe kadar sayıcam eğer açmazsan kırarım.

Biiiir.. İkii... Üüü-"

 

"YAPAMAMM"

"Demek içerdesin. Şimdi kapıyı aç bakalım. "

"Yapamam diyorum anlamıyon mu?"

"Lan sen bir de bana dikleniyor musun?"

Hass, salağım ben harbi salak. Ateşe körükle gidilir mi aptal Ahu.

"Yok, ben yapar mıyım öyle şeyler canım abim"

"Abim ha bir de canım ha. Yemezler ulan bunu. Lan hani hesabında kimse yoktu, hani göremezdi kimse. 300 bin, pardon 400 bin beğeni NE LAN O ZAMAN"

Sanırım biraz sinirli.

"Ya ben nerden bilebilirdim böyle olacağını. İfşa olacağım haberini önceden vermiyorlar ki"

"Ya Rabbi ya Resulullah, Allah'ım sen bana sabır ver"

Sayemde dine geldi bu çocuk. Hadi yine iyisin Furkan cennete kapağı attın. Dışımdan söylemeye cesaret edemediğim için anca kendi kendime söyleniyordum.

"Aç kapıyı da sakin sakin konuşalım canım kardeşim"

"OLMAZ. Kapıyı açayım da sen beni çiğ çiğ ye dimi"

Mete de kapıyı açmamam için kafasını ısrarla iki yana sallıyordu. Bu çocuğun bana olan güveni gözlerimi yaşartıyor.

"Abla nolur açma valla bizi şiş kebap yapar"

"Sence açar mıyıım Mete? Bir düşün "

"Açmazsın... Açmazsın dimi abla"

Bugün Furkan beni öldürmezse ben Mete'yi öldürecektim galiba.

"Sen kimle konuşuyorsun öyle fısır fısır?"

"Kim olacak abi kesin suç ortağı Mete şerefsizidir. Dimi Mete"

Metenin yüzündeki renkler iyice çekilmeye başladı. Çocuk korkudan bayılacaktı birazdan.

"Ahucum hadi yavrum aç şu kapıyı valla sadece biraz hırpalayacağım"

Biraz mı? Ben bunu yer miydim. Eşek sudan gelinceye kadar dövmeyecekse ben de bir şey bilmiyordum. Sessizce parmak uçlarımda yürümeye başladım o sırada Mete'yi de çekiştirdim gelmesi için. Yavaşça pencereye doğru ilerlemeye başladık.

"Sence atlasak en fazla kaç yerimiz kırılır?"

"Her yerimiz?"

"Bu bizim tek şansımız, bunu yapabiliriz. Hem bir kattan bir şey olmaz. Senin bacakların da uzun zaten yere erken varırsın."

Ne alaka dercesine yüzüme baktı. Bu çocuk hiç atlamamış bir yerlerden belli. Elimi yumruk yapıp havaya kaldırdım, yapabilirim. Yani umarım. Tam atlayacaktım ki Mete durdurdu

"Abla çarşafları birleştirip mi aşağı insek? "

O an kafamda şimşek çakar gibi oldu. Ben daha birkaç dakika öncesine kadar kendimi asmak için çarşaf birleştirmiştim, iki üç tane daha birleştirirsek tamamdır. Rahatlıkla aşağıya inerdik.

"Helal lan Yusufi"

Çarşafları birleştirme işi bitince aşağı sarkıttık, Furkan da hâlâ kapı yumrukluyordu. Bir ara baya şiddetli bir şekilde sarsıldı kapı ama yine de hiçbir şekilde açılmadı, sanırım o an vücuduyla kapıya çarptırmıştı kendisini. Bunlar işe yaramayınca da tekrar tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır taktiğine geri dönmüştü. Bilmiyoruz sanki.

Meteyle düzeneği kurup kendimizi aşağıya bırakmaya başladık. İkimiz de sonunda bahçeye indiğimizde derin bir nefes aldık. Filmlerde daha kolay oluyordu halbuki. Ben aşağı inene kadar hayvan gibi terlemiştim.

"Off tam filmlerdeki gibi değil miydi abla?"

Film diyor hala...

"Biraz daha bağırırsan bizi bulacaklar salak. Şimdi sus ve ilerle yardım edecek birilerini bulmamız gerekiyor"

Kafasını onaylayarak salladı ve salona doğru adımlamaya başladık. Hırsız gibi hareket ediyorduk. Etrafta kimse görünmüyordu. Sadece evi sarsan Furkan'ın sesi dışında ev bayağı sessizdi. Kocaman evde tek başımıza olamayız değil mi? Gerçi birileri olsa bu sese çoktan müdahale etmişlerdi ama belki uykuları ağırdır.

Tam salona girmiştik ki elinde su bardağıyla merdivenlere doğru ilerleyen Denizle göz göze geldik. Allah'ım bu nasıl şans.. Gözleri kocaman açıldı, ağzındaki suyu püskürterek bize bakmaya başladı.

"Aa-abiii" öksürmekten konuşamıyordu gariban ama hâlâ bağırma derdindeydi. Ölüp gidecen salak çocuk önce bir nefes al.

"Abi koş kaçakları buldum"

Ya biz kurtulamayacak mıydık bunlardan.

Tam o sırada giriş kapısı açıldı. Kapı açıldıkça sanki ışıltılı sesler etrafa yayılıyor dışardan göz kamaştırıcı bir ışık eve doluyor gibiydi. İşte tam film sahnesi diye buna derim. Her şey ağır çekimde ilerliyor gibiydi. Ve kurtarıcımızın yüzü yavaş yavaş görünmeye başladı.

 

"Ne oluyor burada, Furkan ne bu bağırış. Dışardan duyuluyor sesin ve bil bakalım dışarda benim dışımda kimler var? Gazeteciler sizi ahmaklar!!!"

Ups

Onları tamamen unutmuştum. Umarım kaçma girişimimizi çekmemişlerdir.

"Baba bu sefer haklıyım Ahu'yu sen bile kurtaramazsın"

Furkan hızlıca merdivenleri inip üzerime atıldı. Neyse ki ondan önce davranıp babama doğru koşmaya başladım.

"BABAMM, CANIM BABAM"

"Kaçamayacaksın Ahu Hanım. Ölümün benim ellerimden olacak"

"Baba kurtar beni, bu cani adam beni öldürmek istiyor."

Babamın arkasına saklandım. O beni korurdu.

"Neler olduğunu anlatacak mısınız artık?"

"Tabii hemen anlatayım babacım. Şimdi dün bunlar bizim fotoğraflarımızı çekti ya, sosyal medyaya yüklediler ve sözde hiç takipçileri yoktu kimse göremezdi, sabah sileceklerdi falan filan. Ama noldu sabah bi uyandım bir sürü bildirim. Bir sürü gülme dalga geçme mesajları. Lan dedim noluyor. Mesajları okudum ve olayı çaktım hemen. Gittim bizim hanımefendinin hesabına baktım 300 bin beğeni diyor. O fotoğrafı görmeyen kalmamış Türkiye'de. Ahu Hanımın odasına gidiyorum kapıyı kitlemiş açmıyor. "

Şimdi şöyle bir anlatınca haklı gibi göründü gözüme. Ama ben de masumum

"Kızım"

"Babacım"

"Bir şeyler söylemek ister misin?"

İstemem

"Baba valla bilmiyordum böyle olacağını, bilsem yapar mıydım yaa"

Yaparmışım gibi bakıyorlardı.

"Ekmek kuran çarpsın yapmazdım ya. Abi valla bak böyle olacağını bilmiyordum yemin ederim. Affet beni"

İfadesi yumuşar gibi oldu.

"Bir şartla affederim."

Aha

Kulun köpeğin olurdum be. Tabi bunu ona söylemeye gerek yoktu. Gerçekten kapısında köpek ederdi beni bu manyak.

"Neymiş şartın canım abim"

Düşünür gibi yaptı

"Bilmiyorum, bulunca haber ederim"

Ağzım açık ona bakakaldım. Ne demek bilmiyorum? Bilmiyorsan niye şart öne sürüyorsun kardeşim.

"Ayrıca baba evde niye kimse yok. Sen nerden geliyorsun bu saatte. "

"Öncelikle oğlum bu saat dediğin öğlen 12, ikincisini tahmin etmek zor değil. Sonuçta şu an bunun yüzünden bu haldesiniz siz de"

Aa neymiş ki sebep

"Bilemedim şimdi babacığım biraz daha açıklayıcı olsan diyorum malum ben bazı sebeplerden dolayı beynimi kullanamıyorum. Sinirden error verdi"

Furkan Hulklukekim valla bilerek olmadı ya niye anlamak istemiyorsun

"Ahu'nun kimliği açığa çıktı ya. Hem onun kendi kitlesinde ve magazin dünyasında hem de bizim camiada baya yankı uyandıran bir olay oldu. Herkes arayıp soruyor, basın toplantısı isteyen var, televizyona çıkıp röportaj yapmak isteyen var en önemlisi de durmadan işbirlikleri, reklamlar için arayanlar var. Bunlar yüzünden telefonlar kitlendi. Durmuyor aramalar"

Vay be, ben neymişim..

"Lan doğru yaa. O yüzden Ahu'nun hesabı patladı"

Nasıl bağlantı kurabildi bu çocuk hayret. Konuşana kadar Denizin burada olduğunu bile unutmuştum.

"Ee napcaz şimdi? "

"Bilmiyorum çocuklar, gerçekten bilmiyorum. Her şey birbirine girdi. Abinler ve anneniz durumu toparlamak için gittiler ama onlar da işin içinden çıkamadılar. Birazdan gelirler."

Babam sözünü bitirir bitirmez kapı çaldı. Annemler hızlıca içeriye daldı. Nefes nefese kalmış gibi halleri vardı. Atlı mı kovalıyordu acaba?

"Şu sülük gibi olan gazetecilerden kendimizi zor kurtardık valla. O neydi öyle yaaa. İnanılmaz.. "

Demek dışardaki ordu yüzünden böyleydiler.

"Baba bu böyle olmayacak. Bir çaresine bakmalıyız. Polis merkezine bile gelmişlerdi. Bir yandan magazinciler bir yandan Ahu'nun imzasını isteyen fanlar bir yandan benim için yeni oluşmuş fan kitlesi... İğrençti. Flaşlar durmadan patlıyor her yerden bir ses geliyordu. En sonunda amirim dayanamayıp bana bir haftalık izin verdi. Çık git buradan dedi bana ya. Yoksa katili olacakmış o insanların"

Polis merkezine gitmek ne demektir yaaa. Bu kaçıncı seviye manyaklıkttı böyle. İyice delirmiş bu insanlar.

"Tuğrul bu iş böyle olmayacak. Hangi birine cevap vereceğimi şaşırdım."

" Evet baba cidden işler sarpa sardı. Benim şirketin önü bile magazincilerle dolu"

"Ben polis merkezi diyorum bunun daha üstü var mı?"

"Benim ajansım da öyle. Ahuyla çekim yapmam için toplantı bile düzenlediler. Bir de Ahuyu bizim ajansa kaydettir diye tutturmuşlar. Zor kurtuldum valla"

Herkes bir yandan konuşuyor kendini anlatmaya çalışıyordu. Olay harbiden büyükmüş. Şöyle bir dinleyince bile kafam aşure oldu. Neyse iyi yandan bakalım Furkan bu telaşın içinde olanları unuttu.

"Tamam yeter!! Ben de farkındayım işin ciddiyetinin o yüzden bir karar aldım. Şu anlık en iyi seçenek bu. Hem ortalık da sakinleşmiş olur biz gidip gelene kadar hem biz de ufak bir tatil yapmış oluruz"

Bir yere mi gidiyorduk yani, 1 haftalığına hem de. Mantıklı görünüyordu.

" Babamlara gidiyoruz. Adana'ya biletleri aldım bile, bu gece gidiyoruz. Kimsenin haberi olmayacak. Zaten onlar da apar topar çıkmıştı Ahuyla pek vakit geçiremediler, onlar için de iyi olur. Üzülmüşlerdi erkenden gittiler diye"

Baba tarafını pek tanıma şansım olmamıştı zaten, iyi olmuştu bu.

                                                                                                         ***

Tüm hazırlıkları yapıp havaalanına varmıştık, neyse ki bu süreçte kimseye görünmemiştik. Yolculuk boyunca kimse konuşmamış, sessizce yerinde oturmuştu. Telefonuma bakmaya korkmuştum, gerçi herkes öyleydi. Kimse telefonunu açmıyor kendi düşünceleriyle ilgileniyordu, Furkan gibi hosteslerle fingirdeşmiyordu. Bu çocuğun rahatlığı şaka mı ya. Bir de her söylediğine salak salak gülüyordu iki tane hostes. Ablacım napıyorsunuz ya.

Yolculuk böyle geçmişti ve sonunda inmiştik. Çıkar çıkmaz bir sürü siyah araba bizi bekliyordu. Tam filmlerdeki mafya örgütünün liderlerini karşılaması gibiydi. Kapıyı açmış takım elbiseli abiler, kollarını açmış bekleyen akrabalar falan güzel bir sahneydi. İnsanı büyük ailesinin olmasına özendirmiyor değil. Gerçi onlar zaten benim ailemdi. Arada böyle bağlantıları kurmakta zorlanmıyor değildim.

Herkes birbiriyle öpüşüp koklaşıp hasret giderdikten sonra eve doğru yola çıktık. Fiziksel olarak yorulmamış olsam da ruhsal ve zihnen yorulmuştum bugün. Özellikle de sabah.. O yüzden kimseyle konuşasım yoktu. Bir an önce gideceğimiz yere varıp uyumak istiyordum.

"Kız kalk bu nasıl bir uykudur. Ayı mısın nesin kış uykusuna mı yattın"

Ay noluyor ya. Biri beni ciğerlerimi dışarı çıkarmak ister gibi sarsıyordu ya da deprem oluyordu. Hâlâ sarsılıyordum bir yandan da hakaret ediliyordu galiba bana. Neredeyim ben ya.

"Öldü mü ki acaba? Ya da sağır da duymuyor mu?"

"Emin ol en çok ölmeyi istediğim başka bir an olamaz. Sağır olmayı dilediğim de"

Gözlerimi açtım, beni sarsan kişiye baktım ama hiç tanıdık değildi. Uyuduğum oda da tanıdık değildi. Ben en son arabada değil miydim ya. Kaçırıldım mı ben diye düşünmeden edemedim

"Oyy gözlere bak nasıl dönüyor fıldır fıldır. Kalk gız kalk, kahvaltıya bekliyorlar seni. Deden bekletilmekten hiç hoşlanmaz haberin olsun"

Dedem mi? Kahvaltı mı? Ne yani kaçırılmamış mıyım. Tühh be, o kadar da heyecanlanmıştım. Aksiyon olurdu. Beni kaçıranla da aşk yaşardım sonra evlenirdik çocuklarımız olurdu. Oh ohh bir de yakışıklı uzun boylu, e bir de zengin olurdu. Televizyon niyetine onu izlerdim.

İki dakikada çoluk çocuğa karıştın valla helal olsun. Kalk da kahvaltıya yetiş hayalci garı

Ooo siz buralarda mıydınız Nurefşan Hanım. Özledik valla sizi. Ara sıra yapın böyle şeyler, değerinizi anlamış oluyorum. Mesela şimdi tam sırası.

Hayalimin içine etti yaa, iç ses mi düşman mı belli değildi.Yataktan çıktım, o manyak kadın da gitmişti zaten. Üstüme baktım hâlâ dünkü kıyafetlerimin olduğunu gördüm. Ahh yoktu ki beni kaçırıp kıyafetlerimi değiştirerek yatağa yatıran bir bedboyum. Elimi yüzümü yıkayıp üstümü değiştirdim ve hoplaya zıplaya dışarı çıkmaya başladım. Yalnız bu ev çok şeyyy, nasıl desem.. normal ev işte. Hiç konağa benzemiyor. Hani taş duvarlar hani ahşap kapılar hani hani... Hepsinin aksine bizim evle yarışacak lükslükteydi. Pencerelerden dışarı bakınca dışardaki evlerin de lüks olduğunu gördüm. Adana yerine Amerikaya falan mı geldik acaba? Benim bildiğim Adana böyle değildi.

Sanki Adana'ya defalarca gelmiş gibi.. Pehh

"Herkese günaydın, ben de uyandığıma göre güneşiniz doğmuş demektir"

Masadakiler gülmeye başladı.

"Güneşmiş pehh"

Furkan bir şeye de muhalefet olma Furkan. Yeter muhalefet adam.

"Gel torunum gel, yanıma otur bakalım. Geçen geldiğimizde pek konuşma fırsatı bulamadık"

Geleyim dedo, zenginsin sen belli arayı iyi tutmak gerek. Yanına gidince önce elini öpüp başıma koydum öyle yerime oturdum. Biz de biliyoruz bişiler.

"Yapıyorsun bu sporu"

Yanımdaki adını unuttuğum kuzenlerden biri kulağıma fısıldadı. Haklı söze ne denirdi ki

"Haklısınız o günlerde pek konuşamadık ama artık buradayım bol bol konuşuruz. "

"Aynen öyle güzel kızım ama şimdi konuşma değil yemek vakti, biraz daha beklersek abilerin ve kuzenlerin açlıktan bizi yemeye başlayacaklar"

Favori dedemsin bu saatten sonra dedo. Alem adam yaaa. Ciddi bir şey bekliyordum ben de. Neyse adam haklı yemek vakti. Abilerim saldırmazsa ben saldıracaktım yoksa.

Sessiz sedasız geçen bir kahvaltıdan sonra salonda oturmuş konuşuyorduk. Bir ara aile albümü getirilmiş ve abilerimin, babamın çocukluk hallerine bakmıştım. Hepsi çok tatlıydı ve birçok mutlu anı biriktirmişlerdi. Benim aksime...Benim hiç çocukluk fotoğrafım var mıydı acaba? Neyse çocukluk olmasa bile bu saatten sonrası olacak. Geçmişi düşünüp üzülmenin bir mantığı yoktu.

"Abla dışarı çıkalım mı? Ben çok bunaldım burda"

Ben de bunalmıştım açıkçası. Bir de geçmişi düşününce dikkatim dağılmıştı, biraz hava almaya ihtiyacım vardı.

"Olur çıkalım ablacım ama bilmediğimiz yerler, ya kaybolursak?"

Onaylamaz bakışlarıyla baktı bana

"Senin bilmediğin yerler ablacım. Ben buraları avcumun içi gibi bilirim."

"Babamlar izin vermeyebilir hem daha ilk gün hem de malum olaylar."

" O iş bende ablacım. "

"Baba ablamın canı limon çekmiş gidip alabilir miyiz"

Babam hızlıca annesine baktı. Neden acaba? Sonra bize dönüp elleriyle gidin işareti yaptı. Bu neydi şimdi?

" Sen şimdi anlamamışsındır. Babaannemizin limona karşı tiki var asla eve sokmaz. Yemek isteyen dışarda yer öyle gelir. Limon denmesinden bile hoşlanmaz. O yüzden babam hiç sorgulamadan aceleyle gitmemizi söyledi. Ama aynı zamanda hızlıca yiyip gelmemizi de söyledi. Sen o sırada kalkıyordun görmedin. Kaşı gözüyle hızlıca gidip gelin dedi"

Vay be, demek o yüzden öyle tepki verdi. Yalnız bu fikir şeytanın bile aklına gelmezdi. Mete bir kez daha belli etmişti ne kadar şeytani bir varlık olduğunu.

"Çok tehlikeli bir çocuk oldun sen "

Alınmış gibi elini kalbinin üzerine koydu ve dolu gözleriyle bana baktı

"Bunlar hep bizim için ablacım"

Aynen aynen, ondan.

Evden dışarı çıktık. Mete cebinde bir şeyleri arıyordu ben de o sırada etrafı izlemekle meşguldüm. Her şey o kadar temiz ve düzenliydi ki, inanılmaz. Sanırım buradaki en sevdiğim şey düzen oldu. Tıpkı Amerikan filmindeki o mahalleler gibiydi. Zengin olunca mahalle bile farklı oluyordu.

"Abla ben telefonumu getirmeyi unutmuşum aceleden yaa. Sen beni bekle ben hemen alıp geliyorum. Hareket etme yerinden yoksa kaybolursun sonra bulamam seni."

Telefon mu? Benimki de yanımda değildi. Mete koşarken arkasından bağırdım

"Benimkini de getir ben de unutmuşum."

İnşallah duymuştur. Geriye beklemek kalıyordu zaten çok uzaklaşmamıştık evden. Hızlıca gider gelirdi. O sırada yerdeki kaldırımları saymaya başladım. Bunu araba yolculuğunda çok yapardım. Beyaz çizgileri sayabildiğim kadar sayardım sonra bir yerden sonrasını unutur baştan başlardım. Geçmişi düşünürken birden bir el ağzımı kapattı. Daha ne olduğunu bile anlamadan siyah büyük bir arabanın içine atıldım. Ben kaçırılıyor muydum yani şu an?

Allah'ım, kaçırılıyorum.

Yeesss beee

Bekle beni aslan yeleli saçlım, bekle geliyorum kurt bakışlım.

🎀

 

🎀BİZİM KIZ BİRAZ DELİDİR...

🎀Bir sonraki bölüm o kadar beklenmedik ve komik ki tepkilerinizi tahmin edebiliyorum ve bu bile beni keyiflendiriyor dmdmdmddm

🎀Bir sonraki bölüme kadar azıcık merakta kalın hehehe Sizce neler olabilir?

🎀Arkadaşlar merakta kalmak istemiyor ve hemen bölüm istiyorsanız bu bölümü 80 oy ve 150 yoruma ulaştırmanızı rica edeceğim. Umarım bölümü beğenmişsinizdirrr

Bölüm : 20.12.2024 23:28 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...