@hopemiho_94
|
★ Öncü Önder Lavin'in küçük bedeni kollarım arasındayken onu arabaya bindirdim. Hemen üstümdeki ceketi Lavin'in üzerine koydum. Lavin gözlerini zar zor açık tutuyordu. Hızlı bir şekilde eve gittikten sonra Lavin'i alıp asansöre bindirdim. Lavin havanın soğukluğundan başını göğsüme gömüyordu. Evin olduğu kata geldiğimizde asansör durdu. Lavin hâlâ kucağımdayken kapıyı açtım. Aslında Lavin tek elimle kaldırabilceğim bir ağırlıktaydı. Lavin'i koltuğa oturttum. Başını hemen yastığa dayadı. Onu durdurup elimi alnına koydum. Kız resmen cayır cayır yanıyordu. Yine kucağıma aldım onu. "Beni kucağında taşımayı bırak." Dedi göğsüme vurarak. Sonunda banyoya girdik. "Duş alabilir misin?" Dedim. Bana kafa salladı. Duşa girmek için giderken ayağı takıldı ve yere düşecekken yakaladım onu. "Tch tch azıcık daha dikkatli ol Maviş." Belinden tuttum. "Midem bulanıyor gibi." "Kusacak mısın?" "Evet üstüne." Arsız bir kedi gibi gülümsedi. Ona kafa salladım. Ellerim elbisesinin askısına giderken, "İznin var mı?" Dedim. Bana kafa salladı. Elbisesinin askısını indirirken şaşkın gözleri beni izliyordu. Sonunda elbisesi yere düşerken bana yine şaşkın şaşkın bakıyordu. Sadece iç çamaşırı ile kaldı. Duşa kabinin içine girdim ve suyu açtım. Ona içerden elimi uzattım. Çok güzeldi. O. Yani gözleri. Sikeyim ya alkol almadan sarhoş oluyorum. Bana doğru gelirken elimi beline koydum. Beli çok inceydi. Vücudu çok güzeldi. Her noktası paha biçilmez bir şeydi ama en dikkat çekici yeri ise masmavi gözleriydi. Ağzı kapalı olsa dahi mavi gözleri konuşuyordu. Gözlerini benden ayırmıyordu. Vücudu ve su birbirine temas edince bir inilti kopardı. Duş bittikten sonra havluyu etrafına sardı. İkimizde sırılsıklam olmuştuk. İkimizde odaya girdik. Ben kıyafetlerimi alırken bana kinaye yaptı, "Üstümü giydirmeyecek misin?" Ardından güldü. Keşke. Çok isterim. Hayır. "Düş işe yaramış gibi." Dedim. "Yaradı ama yine de üşüyorum." Ben banyoya giderken o da odada üstünü giydi. Üstümü giydikten sonra onun odasına gittim. Kapıyı çalıp içeri girdiğimde üstünde minicik sporcu atletiyle duruyordu. Üstelik saçıda ıslaktı. Banyoya gidip saç kurutma makinesini aldım. "Napıyorsun şu üstündeki minicik şeyle üstelik saçında ıslak." Diye sitem ettim. "Birincisi, sporcu atleti giydim çünkü kazağım yıkamada. İkincisi, saçım için makine bulamadım. Hem senin saçında ıslak." Kollarını birbirine bağladı. Yatağın yanındaki fişe makineyi yaktım. Yatağın üzerine oturdum. Ona elimle gelmesini işaret ettim. Gelip önümde durdu. Kolları hala bağlıydı. Arakasını dönüp önümde oturdu. Ben makineyi açıp saçlarına tuttup. Siyah saçları çok güzel görünüyordu.
Sonunda saçlarını kuruttuğumda ayağıya kalktı ve makineyi elimden aldı. "Senin de saçın ıslak. Tch tch." Ayakta makineyi saçıma tutarken onu kendime çektim. Bir tane dizime oturuverdi. Açıkçası bunu bende beklemiyordum. Makineyi saçıma tutarken dudaklarını birbirine bastırdı. Benimde saçım kuruduğunda ona odada kalmasını söyleyerek mutfağa gittim. Mutfakta çorba hazırladım ve ona bir kase götürdüm. Yatağın içine kıvrılmış beni bekliyordu. "Hadi çorba iç." Dedim yanına ulaşıp yorganı kaldırırken. Uyuyordu. "Ciddi misin?" Diye kendi kendime söylendim. Lavin gözlerini açtı, "Hayır." Dedi gülerek. "Bakıyorum da hemen iyileşmişsin." "Evet," dedi gülerek. "Ama ayıp olmadı mı?" Dedi. "Neye ayıp oldu?" Dedim tepsiyi kucağına koyarken. "Çocuklara işte." Omuz silktim. "Onlar takmaz." "Ama," dedi alınmış gibi. "Tuğçe çok üzülür." Bu haline gülebilirdim. Ama Tuğçe takılabileceğim bir kız değildi. O fazla sırnaşıktı. "Tuğçe evet üzülür." Dedim onu sinir etmek için. "Ciddi misin?" Dedi dediğime şaşırır gibi. Omuz silktim. "Hadi yemeğini ye." Dedim çenemle tepsiyi gösterirken. "Yemiyorum. Sen git Tuğçe'nle yemek ye." Tepsiyi kucağından bıraktı ve kollarını birbirine bağlayıp dudak büzdü. Hayırlı olsun ilk tribimide yedim. "Şaka yapıyorum o benim için uygun değil." Dedim yemeği yemesi için doğru söylüyorum. Yemeğini yine de yemedi. "Midem bulanıyor iştahım yok." Onu zorlamaya karar verdim. Yememekte ısrar edince kaşığı aldım ve yaptığım çorbayı ona içirdim. "İsteyince oluyormuş maviş." Dedim. Bana hâlâ kızgın olduğu barizdi. Çorbayı ona içirince tepsiyi mutfağa koydum. Mutfaktaki dolaptan ağrı kesici ve su götürdüm. O içerken bende kendi dolabımdan koyu lacivert bir kazak çıkardım. Bardağı alıp başucu masasının üzerine koydum. Kazağı ona dikkatlice giydirdim. Saat 23.39 idi. "Hadi Maviş uykuya." "Uyumak istemiyorum." Dedi bana bakarken. "O zaman sana pış pış diyerek seni uyuturum." Kinaye yapıyordum ama gülmüyordum. Çünkü onun gülüşünün yanında benimkim soluk kalıyordu. "Cidden mi?" Dedi. Cidden. Ona kafa salladım. Yatağın içine gömüldü. Sanırım uyuyacaktı.
O uyuduktan sonra bende banyoya gittim. Yerdeki bordo elbiseyi kaldırdım. Aynadan kendime baktığımda sakalım çıkmıştı. Bugün değil yarın bunları almam gerekiyordu. Bugün almamın nedeni çok yorulmamdı. Ayrıca ablam sakalım olmasını hiç sevmezdi. Bende duş aldıktan sonra yatak odasına gidip yastık ve yorgan alacaktım. Yastığımı almak için Maviş'in üzerine eğilmem gerekti. Yastığımı aldım. Lavin'e baktığımda saçları yüzüne gelmişti. Ellerimi yüzündeki saçları çekmek için kaldırdım. Tam saçının çekerken Lavin benim elimi tuttu. "Beni kötü amellerin için mi kullanacaksın?" Uykuluydu ama yine de alaycıydı. Elimi çektim. "Ben öyle birisi miyim?" Böyle demesi hoşuma gitmemişti. "Şaka yaptım." Dedi. Kafa salladım. "Uyu." Diye buyurdum. Omuz silkti, "Uykum yok dedim ya." "Uyumakn için ne yapabilirim?" Dedim. "Sen bana ninni söylersen uyurum." Benimde bir karizmam vardı ya. "Ben Komutanım." Dedim. "Ne yani komutanlar ninni söyleyemez mi?" Dedi. Yanında yer kaydı. "Hadi gel." Usanarak yanına gittim. Ninni söylemek yerine 'uyu Maviş.' diye sayıkladım. Am bende çoktan uykuya teslim olmuştum bile.
★ Sabah kalktığımda Maviş kafasını göğsüme gömüp uyuyordu. Ona bakınca yüzümde aptal bir gülümseme belirdi. O gülümsemeyi hemen silip ayağıya kalktım. Banyoya gidip yüzümü soğuk suyla yıkadım. Odaya döndüğümde Lavin uyanmıştı. "Cidden bütün gece yanımda mı uyudun?" Diye sordu esnerken. "Hayır sabah gelmiştim içim geçmiş." Diye yalan savurdum. Pek ikna olmamıştı ama banane. Dolabıdan kıyafetlerimi aldım ve banyoya gittim. Banyoda üstümü değiştirdikten sonra kalhvaltı hazırladım. Lavin ise direkt yataktan çıkıp yanıma gelmişti. Tam karşımda otururken iyi görünüyordu. "İyi misin?" Diye sordum. "İyiyim senin sayende." Dedi. İkimizde kahvaltımızı ettikten sonra ben çıkmak için montumu ve botlarımı giydim. "Maviş ben çıkıyorum." Diye seslendim. Çıktım. Asansöre bindiğimde 3. Katta asansör durdu. İçeri bir tane kadın girdi. Kadın bana yakınlaştığında uzaklaştım. "Numara alabilir miyim?" Dedi. Yüzüğümü ona gösterdim, "Evliyim ablacım." Dedim ve önüme baktım. Sonunda otoparka geldiğimde arabaya bindim. Lojmana doğru arabayı sürdüm. Sanırım dün yağmur yağmıştı. Lojmana geldiğimde ayağımın altındaki toprak ıslaktı. Aynı şekilde zemin de. Dikkatli bir şekilde yürürken ayağım kaydı ve sağ kolumun üzerine düştüm. Ayağıya kalktığımda kolum çok acıyordu. Acı yüzümü buruşturmama sebep veriyordu. Hemen Sevil'in yanına gittim. Kapıyı açtım. "Sevil kolum acıyor. Yere düştüm." Sevil koluma baktığında bana döndü. "Aferin kolunu kırmışsın. Hastaneye gidelim." Nasıl buldunuz? Oy ve yorum yapmayı unutmayın ❣️
|
0% |