@hopemiho_94
|
★ Lavin Çevik Öncü gittikten 20 dakika sonra Sercan beni aradı. "Alo?" Dedim. Sercan'ın sesi garip bir şekilde huzursuzdu. "Yenge şey Komutanım hastanedeymiş." Kalbime acı çökmesi bu kadar hızlı olabilir miydi? Derin nefes aldım nefeslerim bozuluyordu. "Neden?!" Sesimdeki endişeye hakim olamıyordum. "Yenge bak telaşlanma ben sana geliyorum ve hastaneye gidiyoruz." Nefeslerim bozulmaya devam ediyordu. İçimden bütün duaları ettim. Umarım kötü birşey olmamıştır. Umarım iyidir. Allah'ım inşallah iyi olur.
Sercan kapıyı çaldığında hemen ayakkabımı giyip çıktım. "Yenge sakin ol fazla birşey yok." "Nasıl sakin olabilirim?! Beni ona götür." Asansöre bindik ve otoparka indik. Ayaklarım titriyordu. Soğuk terler akıtıyordum. Ayrıca üstüme birşey almamıştım. Hemen arabaya bindim. Sercan da arabaya binip arabayı çalıştırdı. Umarım birşey olammıştır ona. Hastaneye vardığımızda Öncü'nün kaldığı yere gittik. Odanın kapısını açtığımda içeride Tuğçe ve Eray vardı. Tuğçe, Öncü'nin dibindeydi. Bir bu eksikti zaten! Kapının önünde sesimi kontrol edemeyerek bağırdım. "Aşkım!?" Hayır kesinlikle bu kelimeyi doğaçlama yapmıştım. Hemen Öncü'nğn yanındaki Tuğçe'yi ittim ve kollarımı Öncü'ye sardım. Geri çekildiğimde bir yerine birşey olmuş mu dşye baktım. Kolu alçıdaydı. "İyi misin?" Dedim gözlerine bakarak. Yatağın yanına oturdum. "İyiyim de niye geldin?" Hiç öyle uğrayayım dedim. Dalga mı geçiyorsun? "Niye gelmeyeyim sen benim kocamsın." Öncü göz devirdi. "Bu kadar abartmaya gerek yoktu sadece bir sıyrık." Kolu alçıda. "Hah deli misin sen gelene kadar endişeden ölüyordum!" Bu da doğaçlamaydı. "Biz çıkalım." Dedi Eray. "Hayır Öncü'nün yanında kalacağım." Dedi Tuğçe. Ona döndüm. "Zaten yanında karısı var." Öncü beni devam ettirdi. "Öncü Komutanım." Dedi Tuğçe'nin laubaliğini düzelterek. "Karısısın ama benden sonra geliyorsun." Saçını yolmak için can atıyorum! Zaten sinirliydim. "Karım var. Çıkar mısınız?" Herkes çıktı. Öncü'ye döndüm. "İyi misin?" Dedim ses tonum yumuşamıştı. "İyiyim abartmaya gerek yok." "Ya ne abatması ya!" Öncü'nün elini tuttum ve deli gibi çarpan kalbime koydum. Gözleri şaşkınlıkla açıldı. "Hastanede olduğunu öğrendiğimden beri kalbim bu şekilde." Bana kafa salladı. "Belli oluyor." Çenesiyle üstümü gösterdi. Hay. Pijamalarım ile gelmişim. Sarı civcivli olan. Dudaklarımı birbirine bastırdım. Omuz silktim. "Bunları sadece ben görmek isterdim ama başkaları da gördü," bakışları üzeeimde gezdi. "Başka var değil mi?" Var. Olmasa bile alırım. "O niye geldi?" Tuğçe'den bahsettiğimi anladım. "Sence de onu fazla takmıyor musun?" Ben mi? Hah dengim bile değil. "Hayır." Bilmiyorum dercesine omuz silkti. "Neyse sen yinede ondan uzak dur." Elimi kaldırıp yüzüğümü gösterdim. "Ne de olsa evliyiz." Göz devirdi. "Evliyim diye karizmam dağılıyor." "Tamam ayrılalım." "Şaka yaptım." Bende şaka yapıyordum. Doktor içeri girdi. "Merhaba Öncü Komutanım. Nasıl hissediyorsunuz?" Öncü baktı. "İyi hissediyorum. Hadi salın beni. " Ona göz pörtlettim. "Merak etmeyin en kısa zamanda." Dedi doktor. Doktor bana döndü. "Kocanız çok sabırsız ve sorumsuz," bilmez miyim... "O yüzden kocanız hakkında bilgiyi size veiryorum. İlk öncelikle bir hafta istirahat ve kendisini yormaması lazım." Doktora kafa salladım. Öncü'ye döndü. "Gidebilirsiniz." Dedi. Öncü ayağıya kalktı. Bende onun yanına gittim. Öncü ile birlikte kapıdan dışarı çıktık. Herkesin gözleri bizim üzerimizdeydi. Öncü elini kaldırdı ve, "Ben iyiyim soru sormayın. Sercan bizi götür. "Hay hay komutanım." Hafif diz kırdı. Birlikte arabaya bindik. İkimizde arkaya oturduk. Eve geldiğimizde Öncü Sercan'ın içeriye girmesine izin vermeden onu yolladı. Birlikte içeri girdik. Öncü salondaki koltuğa oturdu. Bende mutfağa gidip ona çorba yaptım. Ben çorbayı kaynatırken kapı eşiğinde göründü. "Çocuk değilim." Dedi kapıya yaslanmış şekilde. "O zaman çocuk gibi olma." Ona döndüm ve kafamı yana eğdim. "Sahi kolunu nasıl kırdın?" Dudaklarını birbirine bastırdı. "Yer kaygandı düştüm." Ona tamam dercesine gülümsedim. "Üstünü değiştirecek misin?" Dedi ben çorbayı karıştırırken. Ona döndüm ve yaramazca gülümsedim. "Hayır seviyorum bunları." Kafasını tavana kaldırıp güldü. Çorba tamamen hazır olduğunda onu masaya oturtup çorbayı kaseye koydum. Tepsiyle birlikte çorbayı masaya koydum. Öncü çorbayı içerken karşısına oturdum. Yüzünü incelediğimde sakalları çıkmaya başlamıştı. "Sakalını kesmeyecek misin? Kötü görünüyor." Hem onu sakallı görmemiştim. Alçıdaki kolunu kaldırarak bana gösterdi. "Sol elin yok mu?" Dedim omuz silkerek. "Benim solum sensin." Dedi aniden. Şimdi kalbim göğüs kafesinden çıkacakmış gibi atıyordu. "Tamam o zaman sakalını ben tıraş edebilirim." Gözleri şaşkınlıkla baktı. "Cidden yapar mısın?" Omuz silktim. "İstersen." "Tamam yemeğimi yiyeyim." Dedi ve çorbasını içti.
★ Birlikte banyoya gelmiştik. Ben tıraş makinesini çıkarırken o da aynanın karşısındaki geniş mermerine yaslanmış beni izliyordu. Sonunda makineyi çıkardığımda şanslıydım ki şarjı vardı. Zafer gülümsemesi ile yanına gittim. Makineyi tutarken elime bir kaç kıl yapışmıştı. Öncü'yü kenara itip elimi yumak için musluğu açtım. Ama nereden bilebilirdim ki patlak olduğunu? Üstüme ve yüzüme su sıçradı. Öncü musluğu kapattı. Ona sinirle döndüm. "İnsan bir der ki patlak diye." Öncü dudak büzdü. "Bu sabah oldu?" Üstüm sırılsıklam olmuştu. Altımda sporcu sütyeni olduğu için direkt üstümü çıkardım. Öncü hemen arkasını döndü. "Önüne dönebilirsin." Dedim. Makineyi çalıştırarak. Öncü döndü. Gözleri şaşkınlıkla baktı. Ona gel dercesine elimi uzattım. Geldi. Boyu uzun olduğu için çenesine yetişmek için ayağımı kaldırıyordum. Öncü aniden sol elini belime koyup beni mermere oturttu. Dokunduğu yer ateş saçsa da belli etmemeye çalıştım. "Niye kızardın sen?" Dedi yüzüme eğilirken ü. Yüzü çok yakındı. Çok. Bende yüzümü ileriye ittim. Nefesi yüzüme çarpıyordu. O da yaklaştı ve... Nasıl buldunuz? OY ve yorum yapmayı unutmayın ❣️
|
0% |