Yeni Üyelik
28.
Bölüm

19. Bölüm

@hopemiho_94

Bütün iliklerim kendinden şüphe duyuyordu.

Neden? Onu öpmesi benim için sıkıntı değildi ama neden bana yalan söyledi? Benim gibi bir kadın onların yanına gider ve onların dünyasını onalara zehir ederdi.

Ama duyduğum şok ve hayalkırıklığı ile oradan uzaklaştım.

Hızlı adımlarla oradan uzaklaştım. Nefesim kesiliyor nefes almakta zorlanıyordum. Masaya gittiğimde herkes gülüyordu.

Hemen masaya gittim ve çantamımalıp çıkışa ilerledim. Arkamdan sesleniyorlardı.

Sonunda elimi tutan el ile durdum. "Bebeğim ne oldu iyi misin?" Dedi Sevil. Gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Boğazından bir hıçkırık koptu.

"Şey ben kendimi iyi hissetmiyorum." Dedim. Derhal bu yerden defolmak istiyordum.

"Tamam bende geliyorum. Bekle." Dedi ve masaya gidip eşyalarını aldı.

Bende gecikmeden dışarı çıktım ve temiz havayı bir nebze de olsa içime çektim.

Rahatlayamıyordum. Elim refleksle Öncü'nün eklediği bacağıma gitti.

Derşmi yerinden kaldırmak istiyordum. Sevil geldiğinde arabasına gittik.

Bölüyorum kusura bakmayın. Ben Sevil'in fotoğrafını koymamışım. Hemen bırakıyorum.

Sevil Sancak 'Melis Minkari'

Sevil'in arabasına bindik. Sevil araba da bana soru sormadı.

Kiminle ne yapacaksa yapsın Öncü. Ama asıl hazmediğim kısım bana yalan söylemesi. Yaşlar dökülmeye devam ediyordu.

Ben neden ağlıyorum? Hemen yaşlarımı sildim. Ağlamamalıdım. Ben onun için artık göz yaşı dkmeyecektim. O benim için bitmişti.

Bana yalan söylemesi bir yana böyle birşey yapması bile onursucaydı. Elim yine bacağıma gitti. Derimi bir kez olsun yerinden sökmek istedim.

İlkte kendimden şüphe duyduğumu söylemiştim. Asıl şüphe duyduğum şuana kadar cümlelerinin yalan olup olmamasını anlamamdı.

Camı açtım. Yüzüme hava çarptı. Nefes aldım. Tanıdık bir yoldan gidiyorduk. Evimize. Hayır onun evine.

"Bir süre sende kalabilir miyim?" Dedim Sevil'e. İç çektim. Yutkundum.

"Tabii ki." Dedi.

Lavin sen gururunu yerden toplamadın! Özellikle de o cehennem konağın içindeki kişilere karşı bu kadar dayanmışken. Diye hatırlattım kendime.

Ve gururum var. Ona sahip çıkabilirdim. Neden bana yalan söyleyen birisinin evine gideyim?

Çantamı açıp peçete çıkardım. Maskaram akmıştı. Neden? Onun yüzünden. Ama aslında hata bendeydi ben neden ona inandım?

Hepsi bir aptallıktı. Evin yolu onun evinin biraz ötesindeydi.

Sonunda Sevil'i evine geldik. Nefes aldım. Kendimi birazcık iyi hissediyordum. Birazcık?

Sevil'i takip ederek evin içine girdik. Ev oldukça tatlıydı. Sevil bana kalacağım misafir odasını gösterdi.

Odaya girdikten sonra Sevil bana birkaç parça birşeyler getirdi.

Banyoya girip makyajımı sildim. Yüzümü yıkadım. Sevil'in verdiği pijamaları giydim.

Pamuklu kumaşa sahip mavi bir gecelikti. Ayağıma terlik giydikten sonra salona gittim. Sevil de kıyafetini değiştirmişti.

"Şey... Lavin Öncü buraya geliyor." Onun ismini duymam midenin kasılmasına neden oldu.

"Bak istersen gelmesin. Aranızda ne oldu bilmiyorum ama seni kırdığı belli." Başımı olumsuz anlamda salladım.

Onunla yüzleşmem gerekiyordu. Bana yalan söylemişti. Bilmiyorum onun yalan söylemesine mi yoksa aldatmasına mı üzülüyordum hiç bir fikrim yoktu.

Kapı çaldı. Sevil kapıyı açtı. O vardı. "Ben dışardayım." Dedi Sevil kapının önünde.

Öncü içeri girdi. "Lavin neden gittin?"

Bana sorduğu soru ile yerimde duramadım. "Ne yapsaydım senin ve Tuğçe'nin öpüşmesini mi izleseydim." Üstümde garip bir soğukluk vardı.

İfadesi düştü. "Bak Lavin her ne gördün bilmiyorum ama yok öyle birşey."

"Öncü buraya beni kandırmaya geldiysen çok yanılıyorsun."

"Seni kandırmaya çalışmıyorum Lavin." Dedi üzerime bir adım atarak.

"Öncü git. Konuşmak istemiyorum."

"Hayır konuşacağız çünkü beni yanlış anlamanı istemiyorum." Yutkundum.

"Konuşmak istemiyorum dedim ya!" Sesim yükselmişti.

"Lavin eve gidiyoruz sen içkiyi çok kaçırmışsun kesin." Güldüm.

"Ben içsemde elin adamıyla öpüşüyorum!"

"Tuğçe benim arkadaşım sadece neyini anlamıyorsun? İş arkadaşım.!" Sesi benim kadar olmasa da yükselmişti.

"He yani bende arkadaşımla ister öpüşürüm ister-" Söyleyeceğim şeyi söylemedim. Edebimi bozmak istemiyordum.

"Lavin ne oluyor ne bu tripler? Biz gerçekten evli bile değiliz ya!" O da bağırıyordu.

"Gerçekten evli olmadığımızın farkındayım."

"O zaman ne bu tripler sen beni aldattın falan ne oluyor?"

"Konu sence beni aldatman mı?" Dedim ona yaklaştım.

"Hayır değil çünkü seni aldatmadım!" Aldatmamış peh!

"Konu senin bana yalan söylemen!" Elimle dizimi gösterdim. "Derimi yolmak istiyorum."

"Lavin cidden saçmalıyorsun! Gel eve gidelim iyice konuşalım."

Sinirden köpürüyordum. "Saçmalamıyorum! Öncü! Yeter!"

"Saçmalamıyorsan ne bu hareketler?"

Ona iyice yaklaştım. Elimi göğsüne bastırdım. "Asıl saçmalık senin arkadaşım dediğin kişiyle öpüşmen!"

"Sanane ya!" Dedi gürleyerek.

"Banane değil mi banane şimdi git ve kiminle ne halt yiyorsan ye!" Dedim ondan uzaklaşarak.

"Evet sanane ayrıca beni sınama bende seni sınarım."

"Ben mi seni sınıyorum!? Sen öpüştün ya! Ve bende gördüm!" Konuşmakta artık zorluk çekiyordum.

"Lavin bak yeter! Seismizi duyacaklar."

"Keşke seninle evlenmeseydim." Dediğime burnundan güldü. "Benimle evlenmese miydin? Asıl ben seni o kömürlükten çıkarmasaydım şu anda karnında o adamın çocuğunu taşıyordun!" Dedikleri kanımı buza çevirdi.

Hızla yanına gidip yüzüne sert bir tokat attım. "Defol git."

Tokatımla başı yana dönmüştü.

Yutkundu ve gitti.

O gittikten sonra dizlerim beni taşıyamaz oldu ve yere yığıldım.

Söyledikleri sanki kabusumdu. Boğazımdan bir hıçkırık koptu. Onun söylemesi bile ayrı birşeydi.

Ben nasıl inandım ya ona?

Gözlerimi yumdum ve ağlamaya başladım. Burnumu çektim.

Kapı açıldı içeri Sevil girdi.

"Lavin iyi misin?" Yanıma gelip bana eğildi. "Neler oldu?" Dedi.

Cevap vermedim. Ayağıya kalktım ve lavaboya gittim. Kapının arkasında eğilip dizlerimi kendime çektim. Derin bir nefes aldım.

Ağlamamı bastırdım sonunda.

Ayağıya kalkıp yüzümü yıkadım. Yüzümü kurulayıp salona gittim.

Belki yaşadıklarımı birisine anlatmak beni dindirebilirdi.

Sevil benim gelmemle ayağıya kalktı. Onun yanına gittim ve koltuğa oturdum.

Derin nefes aldım. Sevil yanıma oturdu. Elimi tuttu. "Neler oldu? İyi misin?" Dedi samimiyetle.

"Sanırım iyiyim." Dedim gülümsemeye çalışarak. "Neden yemeği terk ettin?"

"Ben... Öncü ile Tuğçe'nin öpüştüğünü gördüm." Gözleri yerinden çıkacakmış gibi oldu.

"Ne? Buna inandın mı?" Baş salladım.

"İnanmayacak birşey yoktu. Ben gördüm." Sevil bana kafa salladı.

"Aşkım bak Öncü'yü savunmuyorum ama Tuğçe öyle birisi."

Nefes aldı. "Yani demek istediğim Tuğçe bayağıdır Öncü'yü seviyor ama Öncü ona yüz vermiyor."

Konuşmaya devam etti. "Ve Tuğçe her seferinde Öncü'ye yakınlık kuruyor."

"Peki neden Öncü ona ondan uzak durmasını söylemiyor?" Dedim başımı tavana dikip. "Öncü dedi ama Tuğçe devam ediyor."

Tuğçe cidden takıntılıydı. Ama banane. Hakkını yemiyorum güzel kızdı ve Öncü'yle yakışırdı.

"Yarın onunla konuşurum." Hemen atladım. "Gerek yok. Ben ayrılmayı düşünüyorum."

"Hayır." Dedi Sevil şaşkınlıkla.

"Ben uyumak istiyorum bugün bana ağır geldi. "

"Pekâlâ uyu. Yarın konuşuruz."

Ben odaya gittim. Evet ayrılacaktım. Yapacağım şey bu. Bana söylediği şey kafamın içinde yankılanıyordu. Yatağa yattım.

Kafamdaki seslerle uyumaya çalıştım.

Nasıl buldunuz?

Oy ve yorum yapmayı unutmayın ❣️

Loading...
0%