Yeni Üyelik
32.
Bölüm

23. Bölüm

@hopemiho_94

Lavin Çevik

Sohbetimiz çok keyifli geçmişti. Sultan Nine'nin keyifli sohbeti ile oldukça gülmüştük. Öncü ile aramızda soğuk bir duvar vardı.

Arada bana baksa da ona oda da yaptığım konuşmayı anımsayıp bakışlarını çekiyordu. Sanırım.

Sonunda Sevil'in ısrarı üzerine Sultan Nine Sevil'e gitti.

Bende gitmek için hazırlanıyordum. "Sen nereye gidiyorsun?" Dedi Öncü.

Ona ciddi misin der gibi bakış attım. "İki gün sonra ayrılacağım adamla niye aynı evde durayım?" Dedim kollarımı birbirine bağlarken.

Öncü'nün kaşları havalandı. "Tamam. Nereye gideceksin?"

Dudaklarımı araladım ama konuşmadım. Sevil'e gidemezdim. Konağa hiç gidemezdim. Osman Ağa demk bile istemiyorum.

"Asiye'ye giderim."

Mutfağın önünde bana döndü ve, "Asiye ailesi ile yaşıyor." Dedi.

Göz devirdim. "O zaman cehennemin dibine giderim!"

Bana yaklaştı. "Bana kızgın olduğunu biliyorum ama anlatmama izin versen?" Bir adım geri çıktım.

"Ne anlatacaksın?" Dedim bilmiş gibi. Benden uzaklaştı ve L koltuğa oturdu.

Başıyla karşısına geçmemi işaret etti. Karşısına geçtim. "Ne?" Dedim sesimdeki soğukla.

"Beni dinleyecek misin?" Cevap vermedim. Omuz silktim.

"Bak o gece Tuğçe çok sarhoştu yere düşerken onu yakaladım ve o o şeyi yaptı." Sinirden dört köşe oldum. Ben ne diyorum o ne diyo ya!

"Sence benim kastettiğim o mu? Ben bana dediklerini umursuyorum!" Başını yere eğdi.

"Ben... Ben bilmiyorum o an... " Konuşmakta güçlük çekiyordu.

"Ben konuşmak istemiyorum Öncü. Yeter git."

"Benimle konuşma ama aramıza soğuk duvarlar örme." Simsiyah gözlerine baktım. "Niye sen istediğin zaman örebiliyorsun."

Baktı. Sadece baktı. Gözleri üzerimde dolaştı. Simsiyah gözleri mavi gözlerimle buluştu.

Yutkundum. Oda bana sanki dar geliyordu. Hemen yatak odasına gittim. Kapıyı kapatıp kapının arkasına çöktüm. Ellerimi başımı arasına aldım.

Niye böyle oluyordu niye? Ben niye ona karşı gelemiyorum? Niye sürekli onunla aynı yere çekiliyorum?

 

 

Arkadaşlar bölüyorum okumanızı ama ben güncel olarak Lavin'in modelini seçtim. (Bazı özellikler uymayabilir ama sıkıntı yok gibime geldi.)

Lavin Çevik 'Adriana Lima'

​​​​​​Öncü'nün modeline hâlâ bakıyorum. Devam edin!

 

Kendimi yerden kaldırarak yatağın üzerine gittim. Kendimi yatağa bıraktığımda onun kokusu burnuma doldu. Belki de onu dinlemeliyim.

Ne dinleyeceksin be! O sana onca laf etti!

İki ses kafamda gidiyordu. Yüzüme birkaç kez vurup kendime gelmeye çalıştım. Kendimi yan yatırıp kokusunun olduğu çarşafı kucakladım.

Gri ve siyah çarşaf ellerimde bükülürken kokusunu daha derine çekiyordum. Anlamadığım bir sebepten gözleirmden yaş döküldü.

Burnumu çekip gözlerimi kapadım.

 

O belirdi gözümün önünde. Bana bakıyordu sessizce. Ona yaklaşmak istedim ama olmadı. Durdum ve bende ona baktım. O an gözlerinde birşey gördüm.

Işığı bile yutan gözlerinin içinde ben vardım. Yutkundum ve ona yaklaştım. Her yer karanlığa bürünürken ona koştum. Neden koştuğumu bilmiyordum. Ama koşuyordum ona.

Sonunda onun yanına geldiğimde yok oldu. Şaşkınlıkla etrafa bakarken bir hıçkırık koptu boğazımdan. Sonra Osman Ağa belirdi.

Bana baktı ve gülmeye başladı. Kaçmak istiyordum ama kaçamıyordum. Bana yaklaştı. Öyle güçlü bir çığlık atmıştım ki gerçekten dışarıdan atmıştım.

Nefes nefese uyandım. Etrafa bakındığımda güneş daha yeni doğuyordu. Ne kadar uyumuştum ben?

Ayağıya kalktım ve banyoya ilerledim. Elime yüzüme su çarptıktan sonra kendşmi daha iyi hissediyordum.

Tam çıkacakken Öncü geldi. Çıkmak için yana kaydığım da o da yana kaydı. "Çıkar mısın?" Dedim.

Bana birşey demeden arkasını döndü ve kapıyı kilitledi.

"Ne yapıyorsun ya?" Dedim. Bana döndü ve ellerini kaldırdı.

"Biraz konuşmak istiyorum." Göz devirdim.

"Ben konuşmak istemiyorum." Dudaklarını bastırdı. "O gece dediklerim için çok pişmanım."

Burnumdan güldüm. Devam etti, " Ben bilmiyorum. Ama gerçekten çok özür dilerim."

Gerçekten üzgün gibi görünüyordu. Ama o kadar da hızlı affedemezdim.

Onu başımdan savmak istiyordum. "Tamam git."

Bana baktı ve kaşlarını kaldırdı. "Gitmiyorum." Göz devirdim.

"Yeter ama!" Dedim. Bana doğru yaklaştı. Geri adım attım.

"Ben gerçekten üzgünüm o şeyleri dememem lazımdı. Özür dilerim." Bir adım daha attı. Yutkundum. Garip bir şekilde onu affetmek istiyordum.

Sonunda kendime yenik düştüm. "Tamam özrün kabul edildi." Dedim.

Bana bir adım daha atmasıyla geriye gittim.

Beni belimden tuttu. "Ve şunu bilmelisin hayatımda yalvardığım tek kadınsın." Ben kendine çekti.

"Beni etkileyen de."

Dudaklarımı ıslattım. Bakışları dudağıma çarptı.

"Ayrıca beni öpen ilk kadınsın."

İyi de ben onu öpmedim ki. Şüpheyle gözlerim kısıldı. "Beni sarhoş olduğun gece böyle öptün." Dedi ve dudaklarıma öpücük bıraktı.

Şaşırmıştım ama bende onu öptüm. Beni daha çok kendine çekti. Bende daha çok dudaklarına çekildim. Tek kolu hâlâ alçıda olmasına rağmen rahat devam ediyordu.

Dudaklarımı büyük bir açlıkla öperken onu düşündüm.

Kim bilir belki de siyahişi unutmanın zamanı gelmiştir.

 

 

​​​​​​

 

 

 

Loading...
0%