Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Sonların Başlangıçları

@hsnovasara7

 

Hepinize merhaba sevgili okurlarım ben deniz yazarınız 09 :). Bölümden sonra bol bol sohbet ederiz. Dilerseniz bölüme geçebiliriz :)

 

 

 

DİKKAT!: BU KİTAPTA GEÇEN KURUMLAR KARAKTERLER OLAYLAR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR! İLERKİ BÖLEMLERDE VAHŞETE TANIK OLABİLİRSİNİZ! +18 ÜSTÜ ŞEYLERDE OLUCAKTIR İLERKİ BÖLÜMLERDE! LÜTFEN YORUMLARDA BAŞKA KİTAP İSİMLERİ YAZMAYINIZ EN AZINDA SAYGI DUYUNUZ!

Lütfen bunları düşünerek okuyunuz!

Başlama tarihlerinizi buraya alalım🫴

Dip not♡: Olabilecek yazım yanlışlarıba takılmayın lütfen. Kitap sezon finalinden sonra düzenlemeye alınıcaktır.

 

 

 

 

KEYİFLİ OKUMALAR!

 

 

 

" Aşk bazen sevdadır...

Sevdaysa hoyrat bir denizden farksızdır..."

 

 

 

Sara Hesenova'dan

Bir kadın düşünün, öyle bir kadın olsun ki içi kan ağlarken yüzünde güller açsın. Öyle bir kadın düşünün ki aşkın varlığına inanan ama aşka olan inancı olmayan. Öyle bir kadın düşünün ki hayatı tamamen yalan sadece ona sunulan sevgi gerçek olan.

Öyle bir kadın olsun ki ne kaybetmekten yılsın, ne kazanmaktan. Öyle bir kadın olsun ki ait olduğu yer bile ona ait olmasın. Nasıl anlatılır bilmem. Hayatım kos koca bir yalan üzerine kuruluyken bana verilen sevgi nasıl bu kadar gerçek olabilir?

Yada neden benim hayatım, adım, soyadım bile yalandan ibaretti.

Ben bu dünyaya gelişim bile bir kiyamete vesile olmuşken, hayatımın bana ait olması büyük haksızlık olurdu.

Evet ben Sara. Sara Hesenova. Mesleği avukat, bekar, 26 yaşında genç bir kadınım. Uzun koyu kahve ve siyah arasında gidip gelen saçları kahkül sayılmayacak kadar uzun bir kahküle sahibim. Asla üşengeçlikten dolayı uzatmadım (!) Kuaföre gitmeye bile üşenirimde konu dedikodu, gezmek olunca Rabbim bir güç veriyor. Anlayan anladı.

Dolgun sanki ruj sürülmüş gibi kendine has pembelikte dudaklarım vardı. Ama yinede kırmızı ruju daha çok yakıştırıyordum. Fındık gibi bir burnum, koyu kahve gözlerim vardı. Adeta toprağı andırdığı söylerlerdi en azından annem böyle söylerdi.

Çok uzun olmayan kirpiklere sahiptim. Bir maskaraya bakıyor kendilerini sevdiklerim. Sol gözümün altında güneş lekesi gibi görünen bir benim vardı. Bence bana yakışıyordu.

Sol yanağımda bir gamzem vardı içten gülünce ortaya çıkan bir gamzeydi. Ne yapayım yetiniyorum bir gamzeyle. Gamzeli insanları çekici buluyordum ben.

1.67 boyum vardı kardeşlerim, babam bu kadar uzunken bana nasıl böyle bir boy düştü bir anlasam.

Zarif, nerde nasıl davranmasını bilen bir kadınımdır. Özel hayatımda da çokca neşeliyimdir. Kendine koca arayan kandınlar gibi hiss ettim kendimi.

Şiirlere olan zaafım başkadır gerçekden size şöyle diyeyim, her günüm için bir şiir okurum bu o gün nasıl bir havada olacağımı gösterir.

Kitap okumayı severim belki az kitap okurum ama öz okurum. Kırmızı rengi bence benim rengimdir ee ateş burcu olmak kolay değil, özellikle en enerjik olmak. Mizah sever bir insanım berbat bir mizaha sahip olsam bile.

Neyse biz şimdiye bakalım. Şu an uçaktayım ve Türkiyeye uçuyorum çünkü ailem orda. Ve ben ailemi çok özledim. Süpriz yapacağım için mutluyum. Yanlız değilim her zaman yanımda olan ablam gibi olan kuzenim vardı yine.

İnciydi o, İnci Hesenova. Hayır amca kızı değil hala kızı bendeki. O daha bebeken halamla eski eşi boşanmış zaten gerçek ismide İnci değil fakat 18 yaşına bastığı günün sabahı ismini değiştirdi.

Ama benim babamın 5 çocuğuğu var; 3 kız, 2 erkek çoçuğu var o öyle söyler her zaman. Babam yiğenlerininde babasıydı. Tıpkı benimde her anlamda kuzenlerimin kardeşi olduğum gibi.

İncinin gerçek babasının nerde olduğunu bilmesekte bulmak içinde çaba göstermiyoruz. Çünkü İnci istemiyordu zaten onun bir babası vardı ona göre.

Benim babam İncininde babası olmuştu. İnci ilk babama baba demişti çünkü babasıydı. İsmini bile o koymuştu hatta küçük kardeşim gibi gördüğüm kuzenim Nuray bile ilk ona baba demişti. Evet halam ikinci evliliğini gerçekleştirmişti ve ikinci evliliğinden Nuray dünyaya gelmişti. Hala evliliklerini sürdürüyorlar ve mutlular. Ona baba demesinin sebebi öz babasından daha çok görmesiydi. Nuray küçükken eniştemin ailesi yüzünden kavga çıkardı ve halam o işine gidene kadar bizimle kalırdı.

İnciyle küçüklüğümüzden beri birlikte düşlediğimiz hayallerimiz vardı. Ve biz bunu gerçekleştiriyoruz. İnci bir cerrah dı birimiz tıp diğerimiz hukuk okumuştuk. Hatırlıyorumda çok çırpınmıştık bu günler için...

"Gel bir arıyalım bizimkileri bakalım nerdeler sonra bir hafta filan kalıp İstanbula gideriz biliyorsun beni İstanbula sevk ettiler. " dediğinde onayladım İnci tam bir esmer güzeliydi, uzun saçları vardı sim siyahtı, gözleri sadece kahve rengiydi fakat benimkinden bir kaç ton açıktı ama güzeldi. Eskiden kiloluydu diye çok içerlerdi ama sorun onda değilmiş. Biolojiden nefret eden biri olarak söylediği laubali şeyleri hatırlamıyorum ama zayıflamıştı. İsminin anlamını tam anlamıyla veriyordu.

Piştiler gibi giyinmeye bayılırız ama bu defa ben siyah tulum oysa beyaz tulum giymişti V yakaydı o beyaz topuklu, aksesuar olarak inci kolye inci küpeler sade altın bir bileklik ve 14 şubatta bir birimize aldığımız pandorasını takıyordu. İnci gümüş sevmezdi o yüzden altın rengini almıştım ve beğenmişti. Gözlerinde güneş gözlüğü açık bıraktığı siyah saçlarıyla çok güzeldi. Bense siyah topuklu, aksesuar olarak altın kelebekli kolyemi onunla birlikte aldığım kelebekli bileklik ve yüzük takmıştım, saçlarımıysa her zamanki gibi açık.

Bizim bir ortak banka hesabımız var 2 yıldır para biriktiriyoruz ve İstanbulda bir ev almayı düşünüyoruz bu yüzden temmeli dönüyoruz. Halamlarda bizimkilerle Aydında yaşıyorlar.

 

 

 

5 saat 30 dakika sonra

İnci halamı arayıp onun ağzını yoklarken. Bende annemi aradım.

"Alo" dedi ince bir kadın sesi bu annemin sesiydi.

"Alo, anacan mənəm." ( Alo,annecim benim. ) dedikten sonra hemen cevap verdi.

"Ana qurban sənə necəsən qızım? Nağarsız? Neyniyirsiz? Nəyəsə ehtiyacınız var? Yaxşısan mı? İnci balam necədi? O nağarır?" ( Annen sana kurban nasılsın kızım? Ne yapıyorsunuz? Bir şeye ihtiyacınız var mı? İyi misin? İnci kızım nasıl? O neler yapıyor? ) diye tek nefeste bu kadar soru yönlendirdiğinde paniğine gülümsemekle yetindim.

Bu kadın benim dünyamın güzeliydi...

İlk önce sorularını cevaplamak için derin nefes aldım.

"Yaxşıyam ana İncidə yaxşıdı çox şükür. Heç boşduğdu dedim görüm nağarırsız neyniyirsiz. Yox sağol heçnəyə ehtiyacımız yoxdu hər şeyimiz var. Ata necədi? Fiko nağarır ? Yusif nə iş görür?" ( İyiyim İncide iyi çok şükür. Hiç öylesine aradım merak ettim ne yaptığınızı. Yok sağol hiç birşeye ihtiyacımız yok her şeyimiz var. Babam nasıl? Fiko ne yapıyor? Yusuf ne iş yapıyor? ) diyerek hem içine su serptim hemde bu sefer peş peşe soruları ben sordum.

Aslında yorgundum 5 saatlik bir uçak yolcuğu kesinlikle berbattı ama ne yapalım çaktırmamız gerek yoksa,

'Anacan İtalyadan qayıtıq havalimanında taksi gözlüyürük.' Bu defa kızardı hemde daha çok paniklerdi. Ve babamıda panikletirdi babam hem şeker hemde panik atak hastasıydı heyecandan panikleye bilirdi. Evin tek çocuğu değildim ama ilk çocuğuydum İnciyle beraber büyüdük sayılırdı. İnciyi her zaman kendi ailemizden sayardık babam babası, annem ikinci annesiydi kardeşlerim kardeşiydi. Aynı şekilde bende öyleydim.

"Heçnə oda işdiyir təklif gəlib Amerikaya axşam ataynan danışacaq görək. Yusifdə oxuyur görək bacısının yolunu gedir." ( Hiç oda çalışıyor teklif gelmiş Amerikadan akşam babanla onu konuşucak. Yusufta ablasının izinden gidiyor bakalım nolucak. ) dediğinde hafif sitem sezdiğim için güldüm. Yusufta hukuk okuyordu. Yusuf tam bir abla aşığıydı yıllar geçmişti ama onun bana olan zaafı, tutumu hiç değişmemişti.

"Unutma anacan heç kim bir Sara Həsənova olabilməz." ( Unutma annecim kimse Sara Hesenova olamaz.) dediğimde ordan güldüğünü duydum.

"Ona nə şüphə. Sənin kimi hayasızını harda tapılar." ( Ona ne şüphe. Senin gibisi nerde bulunur. ) dediğinde gülümsedim ama sesim hafif sitem katarak.

"Ne yaptıysak sizede yaranamıyoruz be valide sultanım." dediğimde daha çok güldü.

"Yaxşı yəqin iştən gəlibsən get dincəl sonra danışarıq." ( Tamam işten gelmişsindir şimdi sen git uyu dinlen sonra konuşuruz. ) dediğinde sinsice sırıttım.

"Ana yeməyə nə bişirmisən? " (Anne yemeğe ne pişiriyorsun?) diye sordum.

"Yarpaq dolması bişirdim. " (Yaprak sarması pişirdim.) dediğinde bu konuşmanın nereye geleceğini bildiğim için.

"Ürəyim istəməz çünkü məndə ondan yeyəcəm sən rahat yeməyini ye. Sonra danışarıq. Öptüm." ( Canım çekmez çünkü bende ondan yiyicem sen rahat yemeğini ye. Sonra konuşuruz. Öptüm.) dedim

"Özünə yaxşı bax qızım. İnciyə salam söylə." ( Kendine iyi bak kızım. İnciye selam söyle. )dediğinde güldüm.

"Söyliyərəm." ( Söylerim. ) dedikten sonra kapattım. Azerbeycanca konuşuyordum çünkü annem türkce çok konuşmazdı sevmediğinden değil fakat kendi yurduna olan özlemini böyle gideriyordu ne yapsın.

"İnci bil bakalım akşama annem ne hazırlamış? " dediğimde dikkatlice bana baktı ne gördüyse artık.

"Yaprak sarması?" dediğinde sanki soru değilde böyle olması gerek kipiyle konuşmuştu.

"On ikiden vurdun." dediğimdieyse sırıtıyordu. Yaprak sarması İncinin en sevdiği yemekti ne zamandandırda yemiyoruz diye baya sevindik. Garibanız arkadaş...

 

 

30 DAKİKA SONRA

"Off bu taksi nerde kaldı yaa! Yarım saatir ayakta dikilmekten ayak tabanlarım resmen isyan ediyor!" diye cırladığımda. Gerçekten takatim kalmadı. Hay ben böyle şansın! İnciye döndüm sinirle. Arkadaş boğa burcu olmayabilirim ama aç olduğum taktirde sinir krizi geçiririm. Bunu bilen biri olarak tabii ki göz deviriyordu.

"Gidipte evde sarma bulamayınca görürüm ben seni. Açım ben aç!" diyerek yine isyan ettim. Bu sefer kayıtsız kalmak yerine.

"Öf bıktım be. Bir sus allah aşkına. Avukatların geveze olduğunu duymuştumda bu kadar olucağını düşünememiştim kızım. İyiki bir öğün yemedin be kızım! Ne çene varmış sende de. " diye sitem edince kaşlarım çatıldı. Bu ifrite şu an bir avukatla sözel tartışmaya mı giriyordu? Gerizekalı bunun bir avukat için bir hobi olduğunu bilmiyomuydu! O halde gardını alıcaktı!

"Bıktıysan defol seni burda zorla tuttuğumu hiç hatırlamıyorum. Susmuyorum var mı bir diyeceğin? Avukat olmasaydım o kıçını kim kurtarıcaktı gerizekalı! Ayrıca benim için bir öğün 1 hafta aç kalmakla eş değer! Ayrıca çeneme laf etme, laf ettiğin çenem sayesinde yaşıyoruz aptal." dedim sondan ikinci cümleyi ağlamaklı bir ses tonuyla. Geri kalanlarındaysa kaşlarım çatık şekilde cevap vermiştim. Bana söz dinletemeyeceğini anladığında homurdandı sonraysa sustu.

Tamam biraz abartmış ola bilirim ama napiyim belkide 10 saatir ayaktayım ve ben işte değilken bu kadar uykusuz kalamam. Evet normalde havalimanlarının önü taksi doludur fakat hangisine gitsek beklememizi sadece 2 yolcu için İstanbuldan Aydına gitmeyeceyini dile getiriyordu. Fakat bu defa fazlasıyla bonkör olmaya müsait durumdayım! Taksinin önünde durduğumda elimi hemen kapı koluna attım İnciyse koşar adımlarla arkadan geliyordu.

Ve bir taksi gördüm ve hemen durdurmak için resmen koşar adımlar taksiyi durdurdum. Nihayet! Allahım sevincimden eve gidip bütün gün temizlik yapabilirim!

Fakat bir terslik vardı. Bu elim üstündeki elde neyin nesiydi ? Hemen elimi çektim. Benimle eş değer zamanda yanımdaki adamda elini çekti. Yanlız kokusu çok hoştu. Gözlerine çevirdim hemen bakışlarımı yem yeşildi ve de büyüleyici. Orman gözlü adam diye hitap etsem bu kadar yerinde bir hitap olur.

Bu adamda neyin nesiydi?

Desem çok mu inandırıcı olurdu?

Bu gün burda bu yeşil harelerin karşısında durmalı ve bineceği bu arabayı durdurmalıydım. Beni tanımayan insanlar için yine canımı tehlikeye atmalıydım.

Yıllar önce kaybettiğim ilk şey sahip olduğum herşeyken, şimdi sahip olduklarım bana göre ondan kat ve kat fazlaydı. Ama bana ait değildi.

Sonum olduğunu düşündüğüm her an meğerse benin için bir başlangıçmış, sadece ben görememişim.

 

 

SON.

Bölüm nasıldı?

Sara hakkında ne düşünüyorsunuz?

Sara neyi ima ediyordu?

O adam da kimdi?

Sizce gelecek bölüm neler olucak?

Burası kırmızı güller için 🌹

Yeni bölümde yine sizlerle olmak dileği ile : )

" Ay'ı görebilecek kadar temiz,

Gece karanlığında kaybolucak kadar kirli hisler. "

~ sevgilerle yazarınız : )

Loading...
0%