@huzurlu_gece
|
Hayat ne kadar garip bir daha görmeyeceğinizi düşündüğünüz insanların artık hayatımızda bir yeri olması.
Karşımda duran adamın artık isteklerine yetişemez hale geldim. Her gün yeni ve Bir birinden anlamsız istekler.
"İptal et dedim"
"Ama bunun mümkün olmadığını sizde biliyorsunuz."
"Ne dediysem onu yap GÖKÇE!" dedi daha sert bir sesle.
"Peki, başka birşey var mıydı?"
"Yok" dediği an arkamı dönüp kapıya doğru yürümeye başladım.
"Nereye?"
"Odama"
"Gidebileceğini söyledim mi?"
"Peki hâlâ, gidebilir miyim? Ali bey" dedim. Sabrım sınırlarında geziyordu resmen.
"Murat beyi ara saat üçte şantiyede olsun. Şimdi gidebilirsiniz Gökçe HANIM!" dedi. Dudağı yana doğru kıvrılırken. Sabır Allah'ım sabır ver. Derin bir nefes alıp arkamı dönüp kapıya doğru ilerlemeye başladım. Ne zamana kadar bu böyle devam edeceğini hakkında hiçbir fikrim yok. Ama özgür olacağım günü sabırsızlıkla bekliyorum. Odama geldiğim de direkt iş için verilen telefondan Murat beyi aradım. "Alo"
"Merhaba, murat bey nasılsınız?" "İyiyim Gökçe hanım siz sormalı?" "Teşekkürler. Ali bey saat üçte şantiyede olmanızı söylüyor" "Tamam, Gökçe hanım haber verdiğiniz için teşekkürler." "Rica ederim, iyi günler" Deyip telefonu kapattım keşke Ali beyde bu kadar kibar ve anlayışlı olabilse.
Öğle paydosuna kadar yapmam gereken işleri hallettim. Çünkü Ali bey öğlenden sonra olmayacaktı ve bende rahat bir şekilde eve gidebilecektim. İşlerimi yaparken tek hayal ettiğim şey eve gidip sıcak bir duş alıp tüm gün boyunca uymaktı. Bunu fazlasıyla bu hafta hak ettiğimi düşünüyorum.
İşlerimi çabucak halledip akşama birşey bırakmadım. Artık içim rahat bir şekilde eve gidebilirim diye içimden geçiriyordum.
Bundan üç ay önce böyle bir hayat tempom olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi ve bu kadar mutsuz olacağım. Cidden hayat mucizelerle dolu.
Saatte baktığımda üçe yirmi vardı Ali bey çıktıktan sonra bende ardından çıkardım ve Muhtemelen Ali bey bir iki dakikaya çıkacaktı.
"Hadi" duyduğum ses ile irkildim. Artık kapı kapatma alışkanlığı edinsem iyi olacaktı.
"Ee hadi neyi bekliyorsun? Gökçe çıkalım zaten yeterince geç kaldık" dedi saatine bakarak.
"Bende mi geleceğim?" Dedim işaret parmağımı ile kendimi gösterirken.
"Yoksa gelmeyi düşünmüyor muydun?" Dedi alaycı bir sesle.
"Hayır, genelde beni yanınızda götürmüyorsunuz da şaşırdım sadece Ali bey" dedim keşke yine götürmese.
"Evet, bundan sonra her gittiğim yere gelmek zorundasın. Asistansız toplantılara katılmak zor oluyor. Hadi yürü" dedi ve beni arkasında bırakıp yürümeye başladı.
Daha bundan üç ay önce sadece şirket asistanı olacağımı söylüyordu. Çantamı alıp peşine takıldım Asansörün gelmesini bekliyordu. 🌃🌃🌃🌃🌃🌃🌃🌃🌃🌃🌃🌃
"Dediğim gibi murat ısı yalıtımını bütün inşaat bittikten sonra yapılacak!" "Siz nasıl isterseniz Ali bey"
Hâlâ neden burada olduğumu sorguluyordum. Geldiğimden beri annesini takip eden ördek gibi sadece Ali Bey'in peşinde geziyordum. Artık sadece bana işkence olsun diye getirdiğini düşünüyorum. "Gökçe gidiyoruz!"
"Geldim"
Arabaya binip emniyet kemerimi bağladım. Derin bir nefes aldım çok şükür bugünde bitti bir iş beni bu kadar zorlamamalı. Hem bedenen hem ruhen çok yorulduğumu hissediyorum. Gün sayar hâle geleceğim resmen!
Ali bey saatine bakıp benim gibi derin bir nefes aldı ve dudaklarını araladı.
"Annemler akşam gelecek" dedi
Kafamı eğip kolumdaki saate baktım onun gibi Ah! Evet mesai bitmiş ve bizim lanet evliliğimiz başlamıştı.
"Senin evin bana neden söylüyorsunki" dedim alayla tebessüm ederek. O evde yabancı olduğumu ikimizde çok iyi biliyoruz.
"Söylememin sebebi saçma sapan konuşmaman hakkında seni uyarmam" dedi
Aynen saçma sapan konuşan bendim. Zelal hanım beni ahlaksız para avcısı olarak gören ve bunu her fırsatta yüzüme vurmaktan çekinmeyen biriydi.
"Doğru saçma sapan konuşan benim tamam nasıl istersen öyle olsun. Ailecek yemek yersiniz artık bu akşam beni görmeyeceğinden emin olabilirsin" dedim
"Öyle birşey olmayacak her gün olduğu gibi aynı saatte seni o sofrada göreceğim" dedi sert itiraz istemeyen Bir sesle.
"O zaman saçma sapan konuşmama şimdiden kendini hazırlasan iyi edersin!"
"Gökçe! Asabımı bozma. O benim annem ve sen ona saygı duymak zorundasın!"dedi çenesini sıkarak.
Bana hakaret eden birine asla saygı duyup Alttan almayacağmı benim kadar onunda iyi bilmesi gerekiyordu.
Cevap vermeden kollarımı göğsümde bağladım konuşma benim için bitmişti. O da bunu farketiği için arabayı çalıştırdı. Bakalım akşam beni yine ne hakaretler bekliyor.
🌠🌠🌠🌠🌠🌠🌠🌠🌠🌠🌠🌠
Anlaşılmak gibi bir derdimiz vardı. Ne zaman ki kendimizi anlatamadığımızı Fark ettik. İşte o vakit susmalar Dostumuz oldu.
Çoğu zaman soruyorum neden? Cevapsız Bir soru.
Küçükken hep bir prensle evleneceğimi zannederdim ama prenslerin iyi ve kötü olarak ikiye ayrıldığının farkında değildim bunu çok iyi bir şekilde öğrenmiş oluyorum.
Şu anda yemek masasında Zelal hanım ve Latif beyle akşam yemeği yiyorduk. Daha doğrusu onlar yemek yiyordu bende Zelal hanımın kin ve nefretle sarf ettiği sözleri. Latif bey bu durumdan çok sıkılmış olmalı ki veya bana acıdığı için konuyu değiştirme çabalarına giriyordu.
"Ee kızım alıştın mı? Yeni hayatına" dedi babacan bir tavırla. Ne alıştım ne alıştım hemde her gün bu evliliğin bitmesi için Allah'a yalvarıyorum Latif bey. Tam ağzımı açıp cevap vereceğim zaman Zelal hanım her seferinde olduğu gibi benim için soruyu cevapladı.
"Neden alışmasın Latif böyle bir hayat eminim hayallerin de bile yoktu. İşte benim Ali'm ona imkansızı yaşatıyor" dedi alay eden bir gülüşle. Aynen hayallerimde böyle iğrenç bir hayat ve insanlara yer yoktu.
"Zelal hanım bu kadar belli etmeyin lütfen"dedim kollarımı masaya dayayıp ellerimi çenemin altına dayarken.
"Anlamadım" dedi kaşlarını çatarak. Zaten anlamasını bekliyordum. Ali ise sanki masada değilmiş gibi tek kelime etmiyordu çoğu zaman olduğu gibi.
"Sonradan görme olduğunuzu. Sizin bu yaptığınızı bizim mahallede ki Almancı teyzeler yapıyor. Aslında beni en iyi siz anlamanız gerekiyor sonuçta sizin değişinizle ikimizde kenar mahalleden geliyoruz" dedim yüzümdeki gülümsemeyi silmeden. Ben bunları sarf ettikten sonra bedenen masada olan ama ruhen aramazda olmayan canım kocam kendini belli etti.
" Gökçe haddini aşma" evet Başka birşey beklemiyordum zaten.
"Peki kocacığım ben haddimi aşamadan kalkıyorum afiyet olsun Latif bey" dedim ve sandalyemi geriye iterek sofradan kalktım. Merdivenlere ilerlerken Zelal hanım son söyledikleri şunlardı.
"Ben böyle bir terbiyesizlik görmedim. Ailesi terbiye vermemiş ki doğurup ortaya salıyorlar"
Aynen ailem bana terbiye veremedi çünkü o kadar vakitleri olmadı ne yazık ki Zelal hanım. Odaya girip yatağın ucuna oturdum. Mahallemi ve nergisi özledim. Onu görmeyeli tam tamına iki buçuk ay oluyor. Bu hayatta ki tek anlaştığım insan. hayatıma giren diğer insanları çıkarmıştım. Bir kişi hariç o kendi isteği ile yıllar önce hayatımda çıkıp gitmişti. Geri gelmesi için neleri vermezdim ki. Aklıma tekrar gelmesi ile yüzümde bir tebessüm olmuştu fark etmeden onu düşünmek bile bu kadar huzur verirken peki yanımda olsa her halde sevinçten ayaklarım yere basmazdı. Kapının anı bir şekilde açılması ile daldığım düşüncelerden irkilerek uyandım. Gelen Ali'ydi Evet başlıyorduk.
"Sen ne yaptığını zannediyorsun? Annemle nasıl o şekilde konuşursun? Hangi hakla ha HANGİ HAKLA!" Dedi üstüme yürüyerek.
"Peki, annen benimle hangi hakla bu şekilde konuşuyor? Benimde sabrımın bir sınırı var. Bu lânet evlilik bittene kadar söyle o annene benden uzak dursun" dedim sona doğru sesimi yükselterek.
"Lânet evlilik" diye fısıldadı. Sanki birşeylerin farkına yeni varıyormuş gibi. "Doğru konuş istediği zaman buraya gelebilir annem"
"Ben gelmesin demiyorum geldiği zaman ben gideyim diyorum." "hiç bir yere gitmeyeceksin duydun mu? Hiç bir yere gidemezsin!" Dedi sonu fısıltıdan farksızdı.
"Ne zamana kadar bu böyle devam edecek ha söylesene ne zamana kadar. Neden ve ne için burada olduğumu dahi bilmiyorum. Söyle artık Allah'ın cezası SÖYLE. NEDEN?"
Nasıl buldunuz? Oy verirseniz çok mutlu olurum. Kendinize iyi bakın sağlıcakla kalın.❤️😊 Sınır 15 🌟
|
0% |