Yeni Üyelik
2.
Bölüm
@hva_nr

2 gün sonra:

 

"Roni anne sen mi evleniyorsun bırak da kız seçsin" şu an karanın kendi babaannemden beter babaannesi ve dünyalar tatlısı olmasına şaşırdığım annesi zelal hanımla gelinlik seçiyorduk ve roni hanım sürekli tesettür gelinlikleri gösterip duruyordu Dilan ise birazdan roni hanımın üstüne atlayacaktı.

 

"Roni hanım gerçekten ironi gibisisiniz" yaptığı o ince ve bir o kadarda soğuk olan espirisine kahkaha ile gülmek istiyordum. "Yani babaanne cidden bırak da yengem seçsin" alinde bana destek çıkınca roni hanım köşeye çöküp zelal hanıma baktı. "Bide kaynana olucaksın" diyip zelal hanımın ayaklarına tükürmüştü. Bu kadın gerçekten çok iğrençti.

 

" benimde kızım var roni hanım ben ona yapılmasını istemediğim şeyi başka bir ananın evladına yapmam" dedi zelal hanım keskin bir dille. "Git kızım be giymek istiyorsan onu giy" bana kalırsa ben hiç bir şey gitmek istemiyordum hatta düğün bile istemiyordum ama neymiş 'veznedarların büyük torunu evleniyor bu düğün tüm mardinde konuşulacak' pabucumun büyük torunu o küçük ağa be.

 

Dilan elinde bir gelinlikle bana yaklaştı. "Abla bak çok güzel hadi bi dene" Dilan'ın elindeki gelinliği alıp kabine girdim. Eğer sevdiğim biriyle evleniyor olsaydım kesinlikle bu gelinliği giyerdim ama daha fazla gelinlik deneyecek bir psikolojide olmadığım için kabinden çıktım.

 

Straplez olan gelinliğin kolları uzun ve tüldü, kabarık olmaması ise beni bir hayli rajatlatmıştı.

 

 

 

"Wey xwede! (amanın!)" roni hamım şaşkınlığını nerdeyse hiç belli etmiyordu. "Kızın cicikler meydanda" o zaman kesinlikle bu gelinliği alıyorduk. "Çok güzel olmuş" dedi zelal hanım ve kızlar aynı anda.

 

"Evet" arkamdan gelen karanın sesiyle gözlerimi devirdim, her yerden çıkmasa şaşardım zaten. "Gel karan gel hele bak nikahına alıcağın kadın nasıl aldı gelinliğini" roni hanım karanın bana bir şey diyeceğinden çok emin bir şekilde onuzları dik ayağa kalktı. Karan bana bir şey derse bu gelinliği ona giydirirdim.

 

Yapardım.

 

Evet evet kesinlikle yapmalıydım.

 

"Gayet güzel olmuş babaanne" beni baştan aşağıya süzdü. "Yakışmış" roni hanının yüzü morarırken zekal hanımın keyfi baya yerindeydi. "Artık gidebilir miyiz yetti bu kadar ızdırap" kabine girip üstümdeki gelinliği bir çırpıda çıkartıp kendi kırmızı elbisemi giyip kabinden çıktım. "Yenge bende sizinle gelicem" dedi alin yanıma gelerek. " ne münasebet karadoğanlar konağına giremezsin sen" dedi ironi hanım bu kadın gerçekten ironi gibiydi. "Git alin" dedi karan yine roni hanımı es geçerek. Roni hanım ise sinirlenip gelinlikçiden çıktı ve karanın arabasına bindi.

 

Zelal hanıma veda etttim karanı da görmezden gelerek çıktım gelinlikçiden, kızlarda arabaya gelince konağa doğru gitmeye başkadım. "Yenge giderken bir şeyler alalım mı " kafamı salladım dilan ise radyonun sesini fule getirip alinle o şarkıyı söylemeye başladılar

 

 

Nil Karaibrahimgil; seviyorum sevmiyorum

 

🦋

 

Kızlarla eve geleli bir saat geçmişti onlar yukarda film izlerken bende aşağıda kahve ve sigaramı içiyordum. "Akça napıyorsun burda tek başına" babaannem gelmişti.

 

Akça..annemin bana koyduğu göbek ismim.

 

"Bunaldım evin içinde, kafamı dinlemek istiyorum " babaannem yanıma oturup sağ elini bacağıma koydu. "Akçam kızım artık konuşalım he" yaklaşık on senedir. Annem öldüğünden beri. Babaannemle asla konuşmaz hatta birbirimizden nefret ederdik. "Kızım bilirsin anneni ben kendi kızım gibi gördüm asla kötülük etmedim canım bildim"

 

Bilirdim. Öyleydi annemin annesi yokken babaannem anne olmuştu ona babamdan çok annemi savunurdu. "Ben sadece oğlumu değil kızımı da kaybettim, toparlanamadım, sen gittin ben seni me kadar aramsamda hep Dilana arttım iyi olduğunu kendi kulaklarımla duymak istedim. Ben senden nefret etmedim kızım ben senden hiç nefret eder miyim sen bana feridemden azadımdan emanetsin sen benim ilk göz ağrımın ilk göz ağrısısın" sol gözünden bir damla yaş aktı ve galiba bende ağlıyordum çünkü istemsiz hıçkırdım.

 

Ben ağlamazdım ben ağlayamazdım.

 

🦋

 

Yaklaşık yarım saat babaannemin dizlerinde ağlamıştım oda benimle beraber ağlamıştı galiba benim bir babaanneye ihtiyacım vardı. Şimdi ise asla ağlamamış gibi benim küçüklüğümü konuşup çay içiyorduk ."feride seni ve dilanı parka götürmüştü bir keresinde bende sana daha yeni kumdan kale yapmayı öğretmiştim. Parkın kum alanında oturmuş kumdan kale yapıyordun, Karan geldi sonra senin kumdan kaleni yıktı yanlışlıkla sende ağladın yardım et zor yaptım diye o gün kocaman çocuk arkadaşlarıyla oynamak yerine senle oynamıştı"

 

Zeytin

 

Kızıl kafa.

 

Karandı o zeytin.

 

"Yenge" evden çıkan alinle Dilana döndüm saat şu an gece 12.00 dı. "Kal burda bu gece alin zaten sabah gidicez" Dilan bir hevesle aline döndü. "Yenge abimi araman lazım" zaten her fırsatta abinle konuşturmasan olmaz dimi alin.

 

Zelal hanımı aradım.

 

"Kızıl kafa annemi aramak yerine beni arayabilirsin mesela be dersin"

 

Şaşırdımı. Tabiki hayır.

 

"Küçük çocuklar gibi ne diye annenin telefonu açıyorsun sen küçük ağa" arkadan biri gülmüştü.

 

Berzah ağa.

 

Berzah ağa benim yaptığım espiriye mi gülmüştü. Gülmesindi midemi bulandırdı.

 

"Neyse ne, alin bu gece burda kalsın yarın gelirken getiririm"

 

"Tamam" dediği gibi telefonu suratına kapatıp aline döndüm." Bu adamda yemin ederim senin dediğin her şeye tamam diyip duruyor. Allahım sen biliyorsun konuyu"

 

"Yine boş konuştun alin kalk eve bırakıyım bence ben seni" gözleri kocaman açıldı. "Bu bir şakaydı yengelerin bir tanesi" Dilanla beraber koşarak içeri girdiler bende masadaki bardakları topladıktan sonra odama çıktım ve o güzel yatağıma kendimi bıraktım.

 

🦋

 

"Abla kalksana ben evlenmiyorum heralde" sol gözümü açtığımda alin ve Dilan kafamda dikiliyorlardı. "Acaba bende saçlarımı kızıla mı boyatsam baksana yeni uyansa bile ne kadar güzel" dedi alin.

 

"Tatlım güzel olan ablam saçlar sadece bir artı" Dilan'ın bana nazaran sarı saçları ve kahverengi gözleri vardı o babaanneme benziyordu bende saçlarımı annemden gözlerimi ise babamdan almıştım. "Saat kaç" dedim zor çıkan sesimle. "9.30" saat on birde imam nikahım vardı akşamına ise düğünüm. Kına istemedi. Ben çocukluğumdan beri kına yapmak istemiyordum roni hanım buna ne kadar laf etsede ailenin geri kalanı saygıyla karşılamıştı.

 

"Zahmet edip odamdan çıkarsanız eğer banyoya giricem" komidinde duran telefonumu alınca on beş cevapsız çağrı, yirmi mesaj vardı bazıları şevvalden geri kalmı ise karandna dı

 

Küçük ağa: kızıl cadı günaydın.

07.30

 

Küçük ağa: dalga mı geçiyorsun dilşah

08.43

 

Küçük ağa: bana o evi bastırtma.

09.00

 

Ve ev basma tehdidi içerikli bir sürü mesaj.

 

Şevvalim: aptal karı sen nerdesin.

06.55

 

Şevvalim: kuranıma mardini basarım konağıda yakarım.

07.00

 

Şevvalim: sen bana haber vermiyorsun demek. Mardine geliyorum.

08.00

 

Mardine mi geliyorum.

 

Hızlıca banyoya girip apdest almış beyaz elbisemi giyip beyaz örtüyü ise boynuma asmıştım.

 

"Abla!"

 

Kesin karan geldi aptal adam sanki ben kendim gelemiyorum.

 

Ayakkabılarımı giyip aşağıya indim ki inmez olaydım.

 

Şevval.

 

Beni görünce elindeki valizi yere atıp üstüme koşmaya başlayınca kendimi bir çırbıda bahçeye attım.

 

"Gel buraya salak karı. Kızıl kafa, yokucam o saçlarını" o arkadan ben önden koşuyordum eğer ki yakalarsa gerçekten bu kıyamadığım saçlarımı yolardı.

 

"Ulan akça inşallah rüyanda çişini tuvalete yapıyorsun sanarsın da aslında yatağına yapıyor olursun"

 

Bun nasıl bir bedduaydı öyle.

 

"Ulan benim laz damarımı illa çıkartacan"

 

"Dilan bana silah getir vurucam bu cadıyı"

 

"LAN BANA HABER VERMEDEN EVLENMEK NE"

 

"Lan evlilik nerden çıktı"

 

Hızlıca durup ona dönünce şevvalde hızını alamayıp üstüme kapaklanmıştı ve ikimizde yeri bulmuştuk ama tek bir sıkıntı vardı şu an o benim üstümdeydi yanı buda demek oluyor ki.

 

Elveda saçlarım.

 

"Yolucam o saçlarını" kafamı kapıya çevirdiğimde. Babaannem, amcam, halam, Dilan ve alin gülerek bizi izliyorlardı.

 

"Noluyor burda"

 

Bende tam dıyordum ki kerde kaldı bu muşmula. "O ne lan" dedi şevval üstümden kalkarak. "Enişte bu mu lan" kafamı aşağıya yukarıya sallayıp ayağa kalktım. "Kızım bunun arkadaşlarıda yakılıklı mı bari" konu yakışıklı erkek olunca şevvalin akar sular bir dururdu.

 

"Merhaba enişte bey ben şevval, dilşahın Dilan'dan sonraki kız kardeşi gibiyimdir" diyip elini uzattı.

 

"Demek o yüzden şu an tek parçasın" şevval anlamasada ben anlamıştım, şevvalin bana yaptığını başka birisi yapsa şu an bu konaktan ölüsü çıkardı. "Hadi kızıl kafa imam bizi bekliyor" şevval nirden bana dönüp üstüme yürümeye başladı.

 

Allahım bismillah.

 

"Senin düğünün bugündü ve sen bana haber vermedin mi" şevval avukattı hemde işinde çok başarılı bir avukattı ben eğer bu evliliğin bir töre evliliği olduğunu söylersem benim için her şeyi yapar dı ve berzah ağa yine katil olurdu.

 

"Tatlım ne yapıcaksın aşk işte insanı kör etti" hızlıca karanın kanına gidip elini tuttum, bana anlamsız ve şok olmuş bir şekilde bakıyordu ama aynı zamanda hoşuna gittiğini de baya belli ediyordu. "Yaaa tatlısı inanır mısın ben bile arkadaşlarımı çağırmayı unuttum" dudaklarını anlıma bastırdı. "Abartma yoksa ben şimdi seni bi abartırım" diye fısıldadım gülüşümün altundan.

 

Kapıda daha demin gülerek bakan yüzelim ağızı açılmış şok olmuş bir şekilde bizi izliyorlardı. "E biz gidelimde artık karım yapıyım dilşahı" aynı şekilde şevvalinde ağızı açıldı.

 

"E siz gidinde yapın bari birbirinizi"

 

"Yani yapın bari karı koca"

 

"Aman be gidin işte"

 

Karan elimdeki elini belime koyup bahçeye kapısına döndü. "Çek o elini, kırarım" yüzünü bana çevirdi yine başladı otuz iki diş sırıtmaya. "O yalan söylemeden önce düşünecektin müstakbel karım"

 

"Hadi gidip birbirimiz yapalım"

 

"Yani karı koca olalım birbirimize" gülerek kafasını çevirdiği an boşluğuna parmağımı batırdım.benim bildiğim küçük karanın tiki vardı. "Siktir" tekrar batırdım. "Kızım" ve tekrar. "Akça seni bi öperim görürsün oynaşmayı" parmağım havada kaldı.

 

Akça mı demişti o bana.

 

"Sen akça ismini nerden biliyorsun" diye sordum birden. Şok oldu belkide yanlışlıkla söyledi. "Şevval sana derken duydum" yalandı. "Yalam söylemeyi hiç beceremiyordum küçük ağa" arabanın yanına gelince sağ kapıyı bana açıp binmem için yardım etti ardından da kendisi binip arabayı çalıştırdı. "Sadece sana yalan söyleyemiyorum" ruh hastası.

 

"Seninle ilgili her şeyi biliyorum ben dilşah akça Karadoğan yaklaşık on yaşından beri" kumdan kale yaptığımız yaş o on bende beş şimdi ise ben yirmi beş o ise otuz yaşındaydı.

 

🦋

 

Konağa geldiğimizde herkes imamın yanındaydı saat ise 11.30 du yaklaşık yatım saat gecikmiştik. "Kusura bakmayın bir sorun vardı" dedi karan imama ardından örtümü taktım.

 

Ettim.

 

Karanda sın sözü söyleyince artık allah katında o benim kocam ben onun karısıydım. Ben mehir olarak bir şey istemesemde karan bana bursadaki oteli, bursadaki evlerini ve bir tane de son model araba vermişti.

 

"Kuaföre burakıyım seni bende şirkete geçicem" dedi karan ben ayakkabılarımı giyerken. "Hayır sen nereye gidiyordan git ben önce eve gidip şevvali,Dilanı ve alini alıcam"

 

"Ben bırakırım" canıma minnet zaten arabam yok salih abinin arabasını kullanıp duruyorum.

 

🦋

 

Konağa geldikten sonra şevvalden yine azar yemiştim ama işin sonu tatlıya bağlanmıştı ben veznedarların evindeyken kızlar çarşıya çıkmış ve şevvale düğün için kıyafet almışlardı sonrada salih abi bizi kuaföre bırakmıştı.

 

Makyajım yapılmıştı saçım ise bitmek üsteydi saat şu an 19.25 birazdan karan beni almaya gelicekti ve herkes benim mutlu olduğumu düşünecekti.

 

Burak hiç aramamıştı, şevval ise bugün onu arayıp benim evlendiğimi söylediğinde burak sadece 'tebrikler' demiş ardından da şevvalin suratına telefonu kapatmış.

 

"Abim geldi yenge" Dilan burda Dilşah güçlü dur içindeki akçayı çıkartma.

 

Karan içeri girdi beni baştan aşağıya süzdü.

 

Gözleri mi dolmuştu onun. Yemin ederim gülerim. KARAN VEZNEDAR. Mardinin acımasız ağası'nın gözleri doldu

 

"Çok güzel olmuşsun kızıl kafa" dedi ellermi tutarak. Şevvale baktığımda video çekiyordu.

 

Elimde olsa tuvalette de videomu çeker dicem de yapmışlığı var o yüzden hiç bir şey demiyorum.

 

"Teşekkür ederim sevgilim." Dedim yapmacık bir gülümsemeye, karan bana sarıldı ve kulağıma fısıldadı. "Ağzına ne kadar da yakışıyormuş senin bu laflar" gözlerimi devirmek istiyorum deli gibi ama şevval kamerayı ağzıma sokmaya yeminli.

 

Karan elimden tutup beni kuaförden çıkarttı arabaya bindiğimiz gibi gideceğimiz yolun tersine gitti.

 

Nereye gideceğini merak ettiğim sıra durduğu yer gözlerimin dolmasına sebep oldu. Ağlamak istemiyordum, onun yanında olmadı.

 

Mezarlık.

 

"Karan" dedim titreyen sesimi tutamamıştım.

 

"Annenle babanın seni böyle görmesini istersin diye düşündüm" ondan nefret ediyordum onu zerre kadar sevmiyordum ama bu yaptığı hareket kalbime o kadar çok dokunmuştu ki. Sol gözümden bir damla yaş aktı.

 

Ağlayamazdım. Olmazdı.

 

Arabadan inip hızlıca annem ve babamın yanına gittim, mezar taşlarının öpüp başıma koydum. "Kızmayın bana olur mu o burda diye, hatta biliyor musunuz o getirdi beni sizin yanınıza" babamın mezarında olan ölmüş dikenli otları elimle koparttım." Hala sevmiyorum onu sevmeyeceğimde olmaz olamaz onun dedesi sizi öldürdü ben nasıl severim veznedarlardan birini" annemin mezarındaki otlara geçtim. "Sizden bir şey isteyebilir miyim" dedim çocuk gibi. "Bu gece benim rüyana gelir misiniz ben sizi bugün çok görmek istiyorum da nolursunuz" sağ gözümden akan yaşı hemen sildim. "Siz biye benim iki senedir rüyama gelmiyor sunuz yoksa bana küstünüz mü, istemeden bir şey yaptıysam özür dilerim" dedim ve ayağa kalkıp göz yaşlarımı sildim. Daha fazla burda durursam kendimi tutamazdım.

 

Karan beni mezarlığın kapısında bekliyordu elindeki suyu bana uzattı. "Teşekkür ederim karan, gerçekten" gülümsedi. "İyi misin" kafamı salladım ve arabaya bindim, uyumak istiyordum saatlerce hatta günlerce uyumak.

 

🦋

 

Düğün salonunun önünde durduk, mezarlığa gittiğimiz için geç kalmıştık, hızlıca salona ilerleyip gelin odasına girdik, alin, şevval ve Dilan bizi bekliyordu büyük ihtimalle çünkü hepsi burnundan soluyordu. "Nerdesiniz siz ulan ben burda nelerle uğraşayrum siz nerdesinuz uşa o roni olacak kari delurtti da beni delurtti " şive yaptığına göre gerçekten delirmişti. "Kusura bakma enişte yada baka banane ula, ha varya kendumi zor tuttim ha dedum yaşlidur şevval yapma şevval ama yeter da vallahi basiler bağa"

 

Odadan çıkan karan çıktığı gibi tekrar girdi. "Bizi çağırıcaklar şimdi " aline döndü."hadi abicim siz gidin" alinler odadan çıktıktan sonra karan bana döndü. "Ters bir durum, sana tere bakan biri veya tipini sevmediğin birini görürsen bana haber ver dilşah" ne oldu be buna iki dakikada "noluyor" dedim meraklı bir şekilde. "Her şehirden iş yaptığım insanlar geldi buraya dilşah bazıları pek tekin değildir, dikkatli ol ve dediklerimi yapmayı unutma" kafamı sallayıp beklemeye başladım.

 

"Karan veznedar ve Dilşah Karadoğan çiftimizi alkışlarınızla karşılayalım lütfen " sanki bu benim düğünüm değilde cenazemmiş gibi hissediyordum.

 

Gelin odasından çıktık ama benim ayakları hep geri gitti. Gülmek zorundaydım çinki kimse bunun bir töre evliliği olduğunu bilmiyordu.

 

Önce babaannemi gördüm ağlıyordu, halalarım ve amcamda dahil.

 

Sonra pelini gördüm ağlamamak için kendini sıkıyordu. Yanında şevval vardı en son sümüklerini peçeteye siliyordu.

 

Alin ve aliyi gördüm ikizler abilerine hayranlıkla bakıyorlardı.

 

Zelal hanım ve turgut bey oğullarına gururla bakıyorlardu.

 

Berzah ağa ise buruk bir gülümsemeyle bakıyordu bize.

 

Ve bizim ironi hanım son derece tiksinti ve nefret vardı bakışlarında, benden bir sebep yokken nefret ediyordu ama ben o eve girdiğim günden sonra ona bir sebep vericektim.

 

Önüme döndüğümde annemi ve babamı gördüm. Bana gülümsüyorlardı bende onlara gülümsedim. Koşup sarılmak istedim hemde asla bırakmayacak gibi sarılmak.

 

Dans müziği çaldı

 

Nilüfer; son arzum

 

 

🐆

Bebişkerim.

 

Karanın hareketi çok tatlı değilmiyidi.

 

Şahsen ben anımda aşık olurdum.

 

Siz nasılsınız nasıl gidiyor aşk hayatı.

Loading...
0%