Yeni Üyelik
3.
Bölüm
@hva_nr

1 yıl önce;

 

Çalıştığım hastaneden çıktım heyecanlı bir şekilde bugün benim doğum günümdü.

 

Hızlıca eve gittiğimde istediğim görüntü tam olarak buydu işte kapımın önünde kan kırmızısı güller, her doğum günümde burak bırakırdı bu gülleri. Hemen telefonumu çıkartım onu aradım.

 

"Alo, dilşah önemli değilde kapat işim başımdan aşkım" sadece teşekkür edicektim.

 

 

Şimdiki zaman;

 

Bir insan sevince salak olurdu dimi, gözü başka hiç bir şeyi görmezdi en önemlisi ise güçsüzleşirdi. Neden.

 

Bizi güçsüzleştiren niye aşk olsun ki.

 

"Kızıl kafa biraz gülsen mi" karanın kulağıma fısıldamasıyla sanki kendime gelmiştim, dudaklarıma basit bir gülümseme ekledim.

 

Berzah ağa yanımıza gelmiş kafamızdan aşağıya dolar atıyordu, abartmasındı. "Berzah ağa, abartmayın" dedim dişlerimin arasından, sonunda şarkı bitinde derin bir nefes alıp gelin odasına geçtim. Takı için iki saat ayakta bekleyemezdim bu yüzden Roni hanım en sevdiği şeyi yapıp masada kendisi sayıcaktı, arkandan karanda girince bakışlarımı ona çevirdim.

 

"Sanırım gelip bakman gerekiyor" dedi alaylı bir şekilde."ne oldu" dedim oturduğum yerden kalkarak. "Şevval tutturdu horon oynayacağım diye" ulan şevo , hızlıca salona girdiğimde karan da arkamdan geliyordu.

 

"Lan horon oynayacağım dedim" dedi şevval karanın kuzeni barana.

 

"Lan ne horonu, aç

Abi bir şemmame" dedi baran sinirli bir şekilde.

 

"Bak benim laz damarımı attırma kürtlaç" şevval o ben miyim kürtlaç ne kızım. Yanımdaki karan güldü."kürtlaç mı dedi o?" Kafamı maalesef der gibi salladım.

 

"Ne dedin ne dedin" dedi savaş sinirden köpürüyordu.

 

"Kürtlaç dedim" onu umursamadan müzisyene döndü." Aç abi Gümüşhane kızları" kafasını çevirince beni gördü. "Gel buraya dilşah horon oynayacağız" gülerek yanına gittim, bende severdim horon oynamayı.

 

Karan sakin bir şekilde baranın yanına ilerledi."hadi lan boz yeminini oyna horonunu" baran horon oynamayı biliyor muydu." Tamam ulan "

 

Karan benim elimi tutunca şaşırdın. "Sen biliyor musun" baranda şevvalin yanına geçmişti "enişten koyu trabzonludur benim, bu çocukların hepsi bilir horon oynamayı" gerçekten de öyleydi biz oynamaya başladıktan sonra tek tek gelmişlerdi hepside öyle bir oynuyordu ki sanki şu an karadenizdeydik, ayaklarını vuruşları ve hareketleri.

 

Daha on dakika önce şemmame diye ağlayan baran şu an yihu diye bağırıyordu.

 

Horon bittikten sonra baran istediğini yapıp şemmame açtırmıştı, ama ben daha fazla oynamak istemiyordum yüzden gelin masasına oturdum.

 

🦋

 

"Geldi nikah memuru" dedi karan düğünün bitmesine iki saat vardı ama ben bilerek geldiğim gibi olmasın istedim neden bilmiyorum ama belki dedim belki evlenmem.

 

Herkes yerini alırken benim nikah şahidim şevval karanın nikah şahidi ise tanımadığım sarışın bir adam dı. " siz azad Karadoğan kızı Dilşah Karadoğan hiç bir baslı altında kalmadan karan veznedarı eş olarak kabul ediyor musunuz"

 

Baskı vardı, hayır demek istedim.

 

"Evet" dedim içime kaçmış sesimle, salonda alkış tufanı koptu.

 

"Siz turgut veznedar oğlu karan veznedar hiçbir baskı altında kalmadan dilşah Karadoğan eş olarak kabul ediyor musunuz"

 

"Evet" dedi karan hiç düşünmeden, yine bir alkış tufanı koptu.

 

"Sizlerde şahit misiniz" dedi nikah memuru bu sefer.

 

"Evet" dedi şevvalle yanındaki adam,imzalar atılmıştı.

 

Yüreğim acıdı.

 

Canım o kadar çok acıdı ki.

 

"Bende mardin belediyesinin bana vermiş olduğu yetkiyle sizi karı koca ilan ediyorum" evlilik cüzdanını bana verdi.

 

"Ayağına bas!" Diye bağırdı alin ordan, basmadım basmazdım bahaneydi.

 

🦋

 

Düğün bitmişti karanla eve gelmiştik. "Diğerleri iki gece boyunca diğer konakta kalıcak" ne gerek vardı sanki bilmiyorlardı zorla evlendiğimizi."odamız yukarda" o önden ben arkadan üç kat yukarı çıktık."burası bizim katımız" önce bir odayı açtı, bu oda mutfaktı.

 

Sonra diğer oda burası oturma odası gibiydi.

 

Son oda yatıcağımız odaydı hemen yanında ise kocaman terası vardı.

 

Son bir oda kalmıştı ama orayı bana göstermedi.

 

"O oda ne" kafasını oda kapısına çevirdi."boş bir oda orası şu anlık çalışma odam ama belki ilerde çocuğumuzun odası olu" çok beklerdi.

 

"Rüyanda görürsün" dedim ve onu beklemeden odaya girdim oda arkamdan girdi. "Görüyorum zaten"

 

umursamadan dolaba gidip kendime pijama takımı çıkarttım ve banyoya girdim, kendimi soğuk suya bırakınca rahatlamıştım en sonda abdestimi alıp üstümü gitindim ve saçlarımı havluyla sarıp çıktım banyodan.

 

Karan odadaki koltuğa üstü çıplak bir şekilde uzanmış maç izliyordu hiç ondan tarafa bakmadan benim için konulmuş makyaj masasına oturup havluyu kafamdan çıkarttım ve saçlarıma krem sürüp taradım.

 

"Kurut saçlarını" dedi karan maçı izlemeye devam ederken, bu sıcakta saçlarımı kurutmaya niyetli değildim. Kalkıp odadan çıktım ve kattaki küçük mutfağa girdim, dolaplar doluydu ama benim gözüme takılan bira şişeleri olmuştu bir tane kendime aldım,küçük bir tabağa çerez ve cips döktüm. Alkolü ise bardağa döküp terasa geçtim.

 

Masanın üstünde iki tane açılmamış sigara paketi vardı bir benim içtiği diğeride karanınki onuda açıp iyice yayıldım.

 

"Kocasız keyif olur mu kızıl kafa karım"

 

Ne zaman yalnız kalsam başımda bitmesinden sinir oluyordum. "Olur mu kocam dinlen istedim" dedim alayla. Elindeki birayı masaya koydu yanıma oturup sigara yaktı ve derin bir nefes çekti, kalkmasını istiyordum kalksındı.

 

"Benden nefret mi ediyorsun" diye sordu birden.

 

"Evet" dedim hiç düşünmeden.

 

"Senden ve ailenden nefret ediyorum" gözlerine gölge düştü."neden" dedi titreyen sesiyle. Katan veznedarın sesi titriyordu."neden benden nefret ediyorsun akça"

 

"Nama akça demeyi kes" dedim sert bir şekilde. "Senin deden benim annemi öldürdü, senin amcan benim babamı öldürdü küçük ağa ama sizden, sizden giden ne var karan" sesim yükseliyordu sesim git gide yükseliyordu."hiç bir şey ama benim hem annem hemde babam gitti" oturduğum yerden kalktım. "Peki sen bu acıyı yaşadın mı" sol gözümden bir damla yaş dudaklarıma süzüldü,karanın gözleri doldu.

 

"babam öldü bende öldüm sonra annem öldü ben dirilip tekrar öldüm ben on yıldır ölüyüm ağa benim kalbimde sadece kin var benim beynimde sadece nefret var" arkamı dönerek terastan çıktım.

 

Odadan yastık ve ince bir battaniye aldıktan sonra oturma odasına girip koltuğun üstüne uzandım.

 

Ağlıyordum. Bağırarak ağlamak istiyordum ama sadece sesizce ağlıyordum. Bir süre sonra gözlerim kendiliğimden kapandı.

 

 

❤️‍🩹

 

Papatya tarlasının içindeydim, üstümde gelinliğim vardı.

 

"Çok güzel olmuşsun" dedi bir kadın ama sesi tanımadım.

 

"Prenses gibisin" dedi bir adam ama onun sesini de tanımadım.

 

Uzakta bir ışık parladı ve gördüğüm kişiler ağlamama sebep oldu.

 

Annem.

 

Babam.

 

"O kadar güzelsin ki kızım" dedi annem bana yürüyerek.

 

"Anne, baba" onların yanına doğru koşmaya başladım ama her adımımda benden uzaklaşıyorlardı.

 

"Gelemezsin, senin daha zamanın var" dedi babam bana gülümseyerek, o kadar özlemiştim ki onun gülümsemesini. "O orman gözlerine fırtına yaşatma balkızım" ağladım, bağırdım, dizlerimin üstüne çöktüm.

 

"Seni çok seviyoruz kızım" dedi annem.

 

"Onlardan nefret etme" dedi babam.

 

"Ama olmaz baba olmaz anne onlar sizin ölümünüze sebep oldu, benim içim nasıl soğur" dedim zor bir şekilde konuşarak.

 

"Öğreniceksin meleğim"

 

"AKÇA" dedi bir ses.

 

Bu karandı. Onun benim rüyamda ne işi vardı. "Dilşah uyan" hayır uyanmak istemiyordum.

 

"DİLŞAH" deprem oldu sanki yer öyle bir sallandı ki annem ve babam kayboldu.

 

"Anne baba gitmeyin nolur gitmeyin"

 

 

Derin bir nefes alarak uyandığımda karanın kolları arasındaydım. Sanki ağlamamışım gibi daha çok ağlamaya başladı. Ama bu sefer hiç çekinmeden ve gocunmadan çığlık ata ata ağladım.

 

"Ben annemle babamın sesini unutmuşum"

 

"Ben onları tanıyamadım"

 

Tırnaklarımı karanın koluna batırdım.

 

"Ben çok kötü bir evladım"

 

Kafanı kaldırıp karana baktım.

 

"Ben kötü bir evlat mıyım karan?" diye sordum

 

Oda ağlıyordu, benimle beraber ağlıyordu.

 

"Sen çok iyi bir evlatsın dilşah, hem çok iyi bir evlat hemde çok iyi bir annesin" beni göğsüne çekip sarıldı.

 

O kadar çok ağlamıştım ki bir süre sonra gözlerimi yorgunlukla kapadım.

 

"Tüm yaralarını iyileştiricem prenses" son duyduğum kelime buydu.

 

❤️‍🩹

 

Gözlerimi açtığımda yatakta karanın kucağındaydım, çıkmaya çalıştım ama daha çok sıktı. "Bıraksana ağa beni" dedim kolunu itlerken ama beyaz gömleğindeki kan dikkatimi çekti. "Karan" derim onu sarsarak. "Karan beni kaçırıyorlar" gözlerini anında açmasıyla kahkaha atmak istedim. "Kim" dedi uykulu bir sesle.

 

"Koluma ne oldu" dedim oturur pozisyona gelirken. "Ne olmuş karım" dedi salak salak bakarak, ağzının üstüne bir tane yalatasım geldi.

 

"Kanamış" oda oturur pozisyona gelirken gördüğü kan lekesiyle gömleğini bir çırpıda çıkarttı.

 

Tırnak izi.

 

Benim tırnaklarım.

 

"Özür dilerim"diyerek yataktan kalkıp banyodaki ecza kitini aldım ve geri yatağa döndüm. "Dileme öp geçsin" işte şimdi ağzının ortasına bir tane vurdum ama o vurduğum elimi dudağında yakalayıp öptü.

 

Karanın koluna krem sürüp bant yaşıştırdım. Öyle bir bakıyordu ki bakışı beni korkuttuğu için yataktan hızlıca kalktım.

 

"Acıktım"

 

"Hazırlan çıkalım" dedi yataktan çıktı ve banyonun kapısını açtı. "Ben duştan çıkana kadar giyinmiş ol" dedi ve banyoya girdi.

 

 

Siyah bir crop altıma ise aynı şekide kısa siyah bir erek gitmiştim. Saçlarımı da üstten sıkı bir at kuyruğu yaptığım sıra karan banyodan çıkmıştı altında sadece havlu ile yanıma gelip tepeden bana bakıyordu. " ne öyle Azrail gibi başımda dikiliyorsun" dedim makyaj malzemelerimi çantadan çıkartırken.

 

"Ensem yanıyor bir bakar mısın" ciddi olamazdı cidden, arkasını dönüp bakmam için hafif eğilmişti ama hiç bir şey yoktu. "Hiç bir şey yok küçük ağa" diyerek makyaj masasına tekrar döndüm hafif bir makyaj yaptım, karanda o sıra kıyafet alıp tekrar banyoya girdi.

 

Beyaz spor ayakkabılarımı giydiğim sıra karan banyodan çıkmıştı, üstünde siyah tişört altında siyah kumaş bir pantolon vardı, ayaklarıma bakıp dolaba gitti ve benimkinin aynısı olan beyaz spor ayakkabılarını giydi. " hadi çıkalım "

 

Çantamı aldım kapıya doğru ilerlerken açık olan banyoya baktığım sıra beyza gömlek ve siyah kumaş pantalonlu görmemle kaşlarımı çattım sırf benile aynı gitinmek için mi ensem yanıyor bahanesiyle üstümdekilere bakmıştı.

 

Bu adam gerçekten küçük ağaydı.

 

❤️‍🩹

 

Kahvaltımızı yaparken karana şirketten telefon geldiği için beni eve bırakıp kendisi şirkete gitmişti.

 

Konağa girdiğim sıra içerden gelen seslerlere şaşırmıştım, hani iki gece gelmeyeceklerdi.

 

"Vallahi ben dedim hele bu kızı almayalım diye, bizim oğlanı alkolik yapacak" roni hanım bir gün beni görmese olmuyordu galiba.

 

"Babaanne saçmalama ya katlarına gitmek ne demek" bunu söyleyen aliydi.

 

"Valla Roni hanım sizin oğlunuzda beni alkola alıştırmıştı ne diye şimdi dilşahı öne atıyorsunuz" zelal hanım da burdaydı. Galiba tüm aile burdaydı.

 

Bahçe kapısından içeri girince herkesin bakışı bana döndü.

 

Berzah ağa ve turgut bey de yani kısacası tüm aile burdaydı.

 

"Hoş geldiniz veznedarlar, keşke bir haber verseydiniz"

 

Roni yanım elindeli bira şişelerini bana doğru uzattı. "Kendi evimize gelirken sana mı haber vericez biz" dedi ve bira şişelerini ayaklarımın dibine fırlatıp yanıma geldi ve sol elini kaldırıp bana bir takat attı.

 

Kafam sağa doğru yatarken odadaki herkes şaşırmıştı.

 

Annemden be babamdan yemediğim tokatı ben bu kadından mı yemiştim.

 

"Babaanne sen naptın" diyip yanıma geldi alin. Kafamı yavaşça kaldırıp roni hanıma döndüm.

 

"Bana o kaldırdığınız eli kırmaktan asla çekinmem roni hanım, asla" roni hanım şaşırmış bir hal aldı. "Duydunuz dimi beni tehdit etti"

 

"Hak ettin hanım" dedi berzah ağa. Roni hanımın suratı mosmor olurken turgut beyde döndü. "Sen bir şey demeyecek misin turgut baka anana ne diyor bu çırpıntı gelin" turgut beyse hala bana atılan tokatın şokundaydı.

 

"Sen nasıl yaparsın ana, bu kız burda üstüne atlasa bile kılımı kıpırdatmam" bilirdi onlar benim anamdan babamdan tokat yemediğimi. Onlar sözde babamın arkadaşlarıydı.

 

"Yazıklar olsun size " dedi roni hanım kafasını sallayarak.

 

"Ne oluyor burda" karanın gelmesine şaşırmıştım, acil şirkete gitmem gerekiyor darken sadece yarım saatlik bir işmiydi yani bu.

 

"Oğul bu karın olucak kadın beni tehdit etti" dedi roni hanım korkmuş bir sesle. Bu kadın şaka gibiydi.

 

"Dua et üstüne atlamamış benim karım, hangi hakla ona vurursun sen babaanne" roni hanım galiba bu evde sevilmiyordu.

 

"Sen benim karıma nasıl vurursun" yerdeki bira şişelini ayağıyla ezdi. "İçtiyse benle içti ki bensiz içse bile o yerini bilir. Senin ne haddine be kadın" o kadar çok bağırıyordu ki bu tepkisine şaşırmıştım.

 

"Kör etmiş bu kadın hepinizi" dedi ve evden çıktı.

 

Herkesi arkamda bırakarak yukarı çıktım ve terasa oturdum.

 

"Dilşah" gelen zelal hanımdı. "Gelebilir miyim"

 

Zelal hanım iyiydi, ama bu bir numaramı kestiremiyordum, bu aileden her şey beklenirdi. "Buyrun" dediğimde gelip yanıma oturdu.

 

"Annenle ben, çocukluk arkadaşıyız " dediğimde tüm ilgimi ona yönlendirdim. "Hep derdi ki kızım olursa adını akça koyucam" benim adımı babaannem koymuştu ama annem bana akça derdi.

 

"Liseden mezun olduk, o kadar yakındık tek başımıza bir yere gitsek hemen diğerimizi sorarlardı, sonra annen evlendi" dedi gözleri dolmuştu. "Bende ondan ayrı bir yere gitmemek için babanın arkadaşı olan turgutla evlendim" sol gözünden bir damla yaş aktı.

 

"Evet babamı öldüren bir veznedar, turgutun kuzeni, karanın amcası ama güzel kızım ne turgut nede karanın babanla bir ilgisi yok ki" sağ güzünden de bir damla yaş aktı.

 

"Annemi öldüren berzah ağanın ta kendisi kaldı ki veznedarlardan kim olursa olsun benim knlara olan kinim ve nefretim bitmez" dedim kesin bir dille. "Ben, alin ve alinin ne suçu var peki" hiç bir şey söylemedim.

 

Söyleyemedim.

 

"Sana bir şey göstericem" masaya bıraktığı telefonunu alıp açtı ve bir süre sonra bana çevirdi.

 

Annem.

 

Annemle zelal hanımın lisede kapının önünde cüppeyle çekinmiş bir fotoğrafıydı bu. Annem dişlerini göstererek gülerken zelal hanım ise sanki çocuğuna bakar gibi anneme gururla bakmıştı.

 

Sonra bir video açtı.

 

"Sevgilim bir dur" turgut beyin sesiydi bu.

 

"Ulan bir evlilik teklifi ediceksin ama bizim ağzımıza sıçtın lan" dedi tekrar turgut bey.

 

"Senide görürüz turgut ağa" kameranın açısına babam girdi.

 

"Zelal aradın mı Feride'yi" ye sordu babam.

 

"Aradım ama yeni kalkmış galiba bana küfür edip kapattı" dedi zelal hanım babama. "Azad tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş kardeşim" turgut beyin dediği şeyle herkes gülmüştü.

 

"Den niye şimdi video çekiyorsun" dedi babam zelal hanıma. "İlerde çocuklarınıza göstericem, bakın dicem ben ki tezeniz ve amcanızı ne hale soktular" sonra kamerayı kendine ve turgut beye çevirince güldüm.

 

Birinin başında kelebek diğerinin başında ise papatyalı taç vardı suratları da boyalıydı. Ağlıyordum ama bu görüntüyü görünce güldüm ve video kaydı bitti.

 

"Hamımlar" karan gelmişti. "Neden ağlıyorsunuz acaba" dedi karan merakla. "Aa sanane oğlum kızımla konuştuk biraz, hadi ben gidiyim" dedi ve kalkıp terastan çıktı.

 

"Benim bu akşam bir davete katılmam lazım" bir sigara yakıp ona baktım. "Git karan" dedim umursamaz bir tavırla. "Seninde benimle gelmen gerekiyor"

 

"Sebep" dedim ve sigaradan bir duman daha aldım."çünkü sevgili kızıl kafalı karım herkes seni merak ediyor" niye onlarda mı nikahına alıcaktı beni.

 

"İyi gideriz" bu evde o kadar sıkılmıştım ki en azından uzaklaşırdım. Daha iki günde bıktırmışlardı.

 

❤️‍🩹

 

Odaya girip duş aldıktan sonra Dilan'ı görüntülü aradım. "Abla" dedi heyecanlı bir şekilde.

 

"Napıyorsunuz gün ışığım" karan banyodan çıkıp giyinme odasına girdi.

 

"Şevval abla başımın etini yiyor tutturdu sana horon öğreticem diye, abla inanır mısın babaannem bile horon oynuyor" demesiyle kendimi tutamayım güldüm.

 

Düğün bitince şevval babaannemin ve benim ısrarımla mardinde kalmıştı.

 

"Beni mi şikayet ediyorsun bakıyım sen" şevvalinde kadraja girmesiyle gülümsedim, sarı saçlarına bukleler yapmış kahkullerini ise bigudi ile sarmıştı. "Hadi hazırlanın çarşıya çıkalım" dedim birden o sıra da karan giyinme odasından çıkmıştı.

 

"Enişte nerde" diye soran şevvale cevap olarak kamerayı karana çevirdim. Oda şevvale el sallayıp yanıma gelip oturdu.

 

"Nasılsın enişte bey" dedi şevval gülerek.

 

"İyiyim şevval sen nasılsın" diye karşılım verdi şevval.

 

Telefonu karanın elime verip komidinde duran suyu aldım, dilim damağım kurumuştu resmen.

 

"Ben biran önce teyze olmak istiyorum rica etsem bebek yapar mısınız" demesiyle ağzımdaki suyu karanın suratına püskürtmem bir oldu.

 

"Yarabbi şükür karım" dedi suratını silerek.

 

"Şevval hadi hazırlanın bir saate sizi almaya gelirim" diyip suratlarına telefonu kapatıp. Karana baktım pis pis sırıtıyordu. "Ne sırıtıyorsun küçük ağa" ayağa kalkıp üstüme üstüme yürüdü. "Bence bu isteği değerlendire biliriz kızıl kafalı karım" o benim üstüme geldikçe ben gerilerdim. "Pis pis konuşma küçük ağa" ve sırtım duvarla buluştu.

 

"Karan" kapı birden açıldı ve içeri roni hanım girdi. Önce odayı taradı sonrada kapının arkadında duvara yaslı olan beni ve ili elide duvarda olan karanı görünce bir şeyler geveledi.

 

"Sikicem yemin ederim" dedi karan fısıldayarak.

 

"Tövbe tövbe ayıp bu yaptığınız " diyince kaşlarımı çattım.

 

"Roni hanım burası kimin yatak odası" karanla beni gösterdim."bizim" sonra sadece karanı gösterdim. "Bu adam benim neyim" karanın şu an keyfi baya yerindeydi. "Kocam" ve bu sefer kapıyı gösterdim. "Bu kapıda çalınıp girilmesi için var ki şayet öyle bir şey olmasa kapı açık olurdu"ağzında bir şeyler geveleyerek çıktı odadan.

 

"Kocam he" dedi karan yine pis pis bana bakarak. "Edepsiz" dedim ve odadan çıktım.

 

❤️‍🩹

 

Kızlarla deli gibi alışveriş yapmıştık, sadece elbise almakla kalmayıp gelen kışı baya iyi karşılamıştım.

 

Eve geçtiğimde herkes yemek sofrasındaydı.

 

"Oo gelin hanım sonunda evin yolunu bulmuşsunuz" karana baktığımda kaşığını masaya koyup babaannesine döndü. "Sanane babaanne istediği saatte gider istediği saatte de döner" ayağa kalktı. "İnsanda tat bırakmazdın sen, sen hazırlan dilşah dışarda yeriz yemeğimizi biz"

 

Herkesi arka da bırakarak yukarı çıktım ve soğuk bir duş aldım, ardından saçlarımı güzelce kurutup düzleştirdim.

 

Karan arada bir gelip hazır olup olmadığına bakıyordu.

 

Aldığım kırmızı askılı, uzun, derin göğüs ve bacak dekoltesi olan elbiseyi giyip makyajımı da yaptım ve koyu kırmızı ruju dudaklarımda gezdirdim.

 

 

 

 

 

"Dilşah gelebilir miyim" bu zelal hanımdı. " buyrun zelal hanım" kapıyı açıp içeri girince be baştan aşığıya süzdü. "Annene benzemişsin" yanına gelip elimden tuttu. "Sana küçük bir hediye vermek istiyorum" elimde tuttuğu kırmızı kutuyu açıp bana çevirdi. Pırlantalarla kaplı bir kolye vardı (modelin üstündeki). "Zelal hanım bu çok güzel ama gerek yoktu" sol gözünden bir damla yaş aktı. "Ben bunu annene almıştım" kolyeyi kutudan çıkartıp boynuma taktı. "Çok güzel oldu" dayanamadım be sıkıca sarıldım zelal hanıma o sıra odanın kapısı açıldı ve karan içeri girdi.

 

"Sevginize doyum olmaz hanımlar ama geç kalıyoruz" zelal hanım benden ayrılarak göz yaşını sildi ve oğluna döndü. "Eşşek sıpası, dikkat edin olur mu" dedi ve oğlunu öperek odadan çıktı. "Çok güzel olmuşsun" dedi hayran hayran bakarak.

 

"Teşekkür ederim" siyah ceketinide üstüne giydikten sonra odadan çıkıp aşağıya indik.

 

"Amanın bu kız bize laf söz getirecek demedi demeyin" roni hanım yapmıştı yapıcağını yine. "Size giren çıkan olmaz roni hanım merak etmeyin sonuçta kocam yanımda" başımı karanın omzuna yasladım.

 

"Tövbe tövbe utanmasa öpücek" karanı gerçekten sevseydim şu an kesinlikle öperdim. "Kocam ya o benim roni hanım istediğim zaman öperim ben onu" karan dudaklarını şakağıma bastırınca ne yapıcağını bilemedim ama roni hanım tövbeler yağdırarak yanımızdan gitti ve bizde sonunda evden çıktık.

 

Davet yerinde durduğunuz gibi etraf Gazetecilerle doldu, karan indi benim kapını açarak inmemem yardı etti ve elimi eline kenetledi.

 

"Karan bey bu ani evliliğinizin nedeni nedir acaba"

 

"Dilşah hamım bu bir töre eveliliği mi"

 

"Karan bey dilşah hamım hamile mi ondan mı evlendiniz" çüş artık hamile gibi bir yanım mı vardı benim.

 

Hiçbir soruyu yanıtlamadan içeri girdik ve herkesin bakılı bize döndü. "Ben birkaç kişiye selam verip gelicem burda bekle ve kimseyle muhattap olma"diyerek yanımdan uzaklaştı.

 

 

Karan yanımdan gideli yarım saat olmuştu meraklı insanlar gelip benimle ve karanla ilgili sorular sorup gitmişlerdi. Etrafa bakındığımda karanı görememle kaşlarımı çattım.

 

"Hoşgeldiniz değerli misafirler" kürsüye yaşlı bastonlu bir adam çıktı.

 

"Burdaki insanların otelime vermiş olduğu destek için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum, ama müsadenizle bir kişiye ayrı teşekkür etmek istiyorum" gözleri etrafta gezindi.

 

"Geçen hafta açtığım yetimhaneye ve yetimhanedeki çocuklara destekte bulunan veznedar çiftini buraya davet etmek istiyorum"

 

Veznedar çifti.

 

Yani karanla ben.

 

Sağ elim bir avucun içine girince karanın geldiğini anladım, alkışlarla beraber kürsüye çıkmıştık.

 

"Yetimhaneye bağışta bulunan karan veznedara ve yetimhanedeki çocukların hayalini gerçekleştiren dilşah veznedara çok teşekkür ediyorum"

 

Ben kime yardım ermiştim ki.

 

Genç bir kadın elimide birer tane paket verdi.

 

"Buda benim size olan küçük bir hediyem"

 

Karan kürsüye ilerlediği sıra ışıkların hepsi söndü.

 

"Karan" dedim önümü göremezken.

 

Karanlıktan korkardım ben.

 

Birinin elimi tutup beni kürsüden indirmesiyle rahatladım. Ama bir terslik vardı, karanın eli terlemezdi."karan" dedim tekrar ama bir ses yoktu.

 

"DİLŞAH" diye bağırdı biri, bu karandı.

 

"KARAN" ye bağırmamla boynuma iğne yemem bir oldu.

 

Direnmeye çalıştım ama olmadı en sonunda gözlerim kapanmıştı sadece tek duyduğum.

 

"Aldım getiriyorum"

 

 

❤️‍🩹

 

Ay çok mu uzun oldu ki hahahaah

 

Yanlışımı düzeltirseniniz sevinirim.

 

Yıldıza basalım bebişler❤️‍🩹

Loading...
0%