@hwangie_jin
|
Felix ile Hyunjin sessizliğe devam ederken Felix Hyunjin'i incelemeye devam ediyordu... Felix; Hyunjin çok garipti. Sanki... sanki garip bir şeydi. insan dışı birşey... Biraz daha inceledikten sonra Hyunjin'in elini tuttum ve eldivenini çıkartıp kucağına koydum. Elleri çok uzun, ince ve kemikliydi. Ve tabii, onlar da vücudu gibi bembeyazdı. İki elim, Hyunjin'in tek elinin yanında minicik kalıyordu. İki elimi Hyunjin'in eline bastırdım ve ellerimi eline sürtmeye başladım. Hyunjin, anlamadan sordu. "Ne yapıyorsun Felix?" "Elini ısıtıyorum. Elimi eline sürtersem, ısı alışverişi olur. Yanii, eğer fizik dersim iyiyse.." Hyunjin, o iconic sesi çıkarttı ve konuştu. Tabii o iconic ses, Hyunjin'in ağzına daha çok yakışmıştı... "Tch.. bunun fizik dersi ile alakalı olduğunu sanmıyorum." Sırıttım ve elimi sürtmeye devam ettim. Hyunjin, yan bakışlar ile sırıtıyordu ama nedenini anlayamıyordum. Hoşuna mı gidiyordu?.. (...) "Hadi ama Felix... 5 dakikadır aynı hareketi yapıyorsun. Isınmıyor işte ellerim. Yorulmadın mı?." "Yorulmadım ama ellerine sinir oldum. Isınmıyorlar bir türlü!. Böyle fizik dersini sikeyim!." Hyunjin sırıttı ve tekrar konuştu. Yüzünde şerefsizlik ifadesi resmen ben buradayım diyordu. "Bence bu fizik ile alakalı değil. Senin minik patilerin beni etkilemiyor." "Tanrım.. Ne dalga geçiyorsun ha?. En azından denedim. Hem, pati ne alaka?." Hyunjin hala gülüyordu. Gülerken yakışıklı da duruyordu şerefsiz. B-bir dakika! Ne diyordun Felix?! Ne yakışıklısı, kendine gel?!?!?!. "GÜLMESENE AMIN EVLADI!" birden birşeyi fark ettim. Gülerken ağzını kapatıyordu. Ve, dudaklarını açmamaya çalışıyordu. Neden yapıyordu?. (...) "Hyunjin?." "Hmm?" "Sen... neden?." Hyunjin'in ters bakışlarına tekrar mâruz kaldım. "Ne demek 'neden'?." "Neden böylesin?." Birden sorduğum soru ile düşünmüş gibiydi. Ya kastımı anlamadı, ya da anlamak istemedi... "Yanii.. çok garipsin. Kan kırmızı saçlar, bembeyaz ten rengi, basketbolcularda bile olmayan o uzun boy... sanki.." Hyunjin ciddi bir ses tonu ile konuştu. "Ne?. Sanki, ne?." Biraz durdum. Kelimeleri düşündüm... "Sanki bir insan değilmiş gibi..." Hyunjin tekrar o iconic sesi çıkartıp konuştu. "Tch. Uzaylı mıyım?." "Heyy! Komik değildin." "Zaten gül diye demedim." "Zaten gülmedim." "Tanrım, Felix.. benimle oyun mu oynuyorsun?." "Hayır ama sen-" Birden minibüs şoförünün böğürme sesi geldi. Hayır hayır, gerçekten. Konuşma yada bağırma değil.. böğürme sesiydi resmen adam ciğerini bıraktı.. (yeterli...) "PİKNİK VE KAMP ALANINA VARDIK! SIRA HALİNDE İNİN HADİ!" Ardından Hyunjin'in mırıldanışını duydum. "Sağır değildik zaten. Böğürmene ne gerek vardı ki hayvan?." Kıkırdayıp Hyunjin'in yanından ayrıldım ve Jisung'un yanına gittim. "Dostum, yolculuk nası-" Daha lafımı bitiremeden Jisung beni iki omzumdan tutup sallamaya başladı. "ANANI SİKEYİM FELİX. ŞU ARKADAKİ MOR SAÇLI ÇOCUĞA BİR BAK! HALA YOLCULUK DİYOR.!" "AMIN EVLADI AYRAN MIYIM BEN DURSANA!" Arkamı dönüp mor saçlı çocuğa baktığımda Jisung'a baktığını fark ettim. Geri jisung'a döndüm. "Ee?" "NE EEE AMINA KODUĞUM ÇOCUK 3 BUÇUK SAAT BOYUNCA BENİ İZLEYİP SIRITTI. ANANI SİKEYİM!!" Hyunjin bunu duyunca bir durdu. Ardından yanımıza çok yaklaşmadan konuşmaya başladı. "Minho'yu fazla takmanı önermem." Jisung şaşkın bir halde konuştu. "Minho demek ha?." Sonra tekrar şaşırarak konuştu. "Oha. İlk kez bu çocuğun sesini duy-" Hyunjin'in dediklerini bir elden geçirdiğinde bağırmaya başladı. "NE DEMEK TAKMANI ÖNERMEM?! ÇOCUK ÇOK YAKIŞIKLI VE BENİ KESİYOR!! NASIL BIRAKIRIM ONU HA?! SEVMESEM YAZIK OLUR DOMATES KAFALI!" Hyunjin tekrarladı. "Tch tch tch.. sen önce git te sevdiğin patlıcan kafaya bir bak." Jisung bir an duraksadığında Jeongin ve ben gülmeye başladık. Ardından Jisung konuştu. "Neresi kötü ha?. Ben patlıcan da severim.." Jeongin ve ben eşek gibi anırırken Hyunjin devam etti. "Mâlum, kendisi 19 yıldır baş belam da.. ondan dedim." Birden gülmeyi durdurup bakıştık. Jeongin siklemeyip arabadan indi. Jisung konuştu. "Ne?." "Adı Lee Minho. Kardeşim." Şaşkınlık ile gözlerimizi açtığımızda Hyunjin sırıttı ve eşyalarını toplamaya koyuldu. Jisung konuştu. "Öyleyse, ağla." Hyunjin kınayan bakışlar atıp konuştu. "Niyeymiş o?." "Kardeşini elinden alacağım da ondan." Hyunjin kahkaha patlattı ve arabadan inerken benimle göz teması kurarak konuştu. "O zaman, sana kolay gelsin."
selammm. Nasılsınızz?? Yeni bölümler biraz geç kalıyor, üzgünüm. Umarım beğeniyorsunuzdur.. iyi okumalar dilerimm. Vote ve yorum yapmayı da unutmayınnn!!!☆ |
0% |