Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm Alın Yazısı

@hy.dyr

1.Bölüm: Alın Yazısı

 

Yağmurun eşliğinde ablamla kahvaltı yapıyorduk. Sonbahar ayında olduğumuz için havalar serindi. Şansımıza evde babaannem dışında kimse, yoktu buda kahvaltı yapmamızı epeyce kolaylaştırdı.Bize bağıran yada hakaret eden kimse olmadığı için şu anlık rahattık.Ama biliyordum onlar eve gelince bütün huzurumuzu bozucaklarını,bize rahat vermeyeceklerini çok iyi biliyordum.Keşke herşey daha başka olsaydı diye düşünürken ablamın seslenmesiyle düşüncelerimi bir kenara bırakıp ablama baktım.

                                        

"Derin derin ne düşünüyorsun?"dedi sorarcasına.

 

"Hiç öyle düşünüyorum kendi kendime"dedim.

                           

Ablam çok iyi bir insandır her koşulda herşeyin hep olumlu tarafından bakabilen, başkalarına karşı çok düşünceli ve sevecen yapıya sahip biri,bu özelliklerini hep anneme benzetirim, onun gibi zarif, narin ve çokta güzeldi, yamyeşil doğayı andıran, her zaman şevkat ve umutla bakan gözler, kumral ve dalgalı saçlar birinin dönüp tekrar bakacağı bir güzellik ve benim için en önemliside ablamın beni çok sevmesi çünkü biliyorum o olmasa ben yaşayamam o benim hayata tutunma nedenim, benim hayat ışığım ve benim sevgili ablam,

Dalyam.

 

"Daha yemeyecek misin?"dedi ablam.

 

"Evet daha fazlasını midemin kaldıracağını sanmıyorum" dedim tebessüm ederek.Ablamda benim gibi tebessüm etti ve:

 

"Tamam o zaman şuraları toplayayım bari."

 

"Emredersin."dedim neşeli ve gür bir sesle.Nedense hep ablamın yanında bu kadar mutlu ve enerjiğik olabiliyordum.

 

"Gazel sessiz ol babaannem uyanacak şimdi ve bize kızacak hızlıca şuraları toplayıp odamıza gidelim."dedi alelacele ve fısıltı şeklinde çıkan sesiyle.

 

"Tamam tamam endişelenme zaten yanında davul,zurna çalsan bile uyanmaz"dedim benimde fısıltı gibi çıkan sesimle.Ablamda bu dediğime kıkırdadı.

 

Ablamla hızlıca masayı topladıktan sonra odamıza geçtik, ikimizde yatağın üzerine oturduk ve düşüncelere daldık. Biz ikimiz bunu sık sık yapardık, bizim için terapi gibiydi. Dışarıda, yağmur yağmaya devam ediyordu, yağmuru sevmezdim nedense çok iç karartıcıydı ama yağmurdan sonraki ciğerimizi açan o koku çok hoştu ve o pasparlak renklerle tepede dikilen o Gökkuşağıda çok güzeldi benim için sanki felaketlerin ardından bir umut ışığı gibi, işte ben en çok bunu severdim.Annem, ben ve ablam küçükken hep bunları söylerdi bize ; hiç umudunuz eksik olmasın bazen kötü şeyler ardı ardına gelebilir ama sonrasında bütün kötü şeyleri alıp götürebilecek şeylerde gelir derdi.Ama annem bütün olumsuzluklardan sonra iyi şeylerin geleceğini inanmasına rağmen yinede bizi bıraktı, ben hep annemin çok güçlü bir kadın olduğuna inanırdım. Bize hiç acılarını göstermezdi. Canı yansa bile bize hep gülümsemesini gösterirdi. Ardındaki kederi saklamak için.

 

Eskiden babam hep annemle kavga ederdi, ona vururdu, ben hep annemin çığlıklarıyla uyanırdım.Acı acı bağarışlarını ve feryatlarını duyardım ama hiçbir şey yapamazdım o küçücük bedenimle.Dedem ve babaannem annemin neler yaşadıklarını bilmesine rağmen susarlardı en çokta zoruma gidende buydu, bir insanın feryatlarını duyupta yardım etmemek, o yüzden hepsinden nefret ediyordum.Annemde yaşadıklarına dayanamadı o eski rutubetli odada kendi canına kıydı, hemde babamın silahıyla. Beni, bizi koruyacağını sandığım silahla hemde. Annemin kanlar içinde yattığı yerde elinde kana bulanmış silahı gördüğümde anlamıştım. O silah benim annemi benden, ablamdan kopardı. O gün, o gece silahın neler doğuracağını anladığım gece, tek yaptığım annemin göğsüne sokularak ağlamak olmuştu yalnızca.

 

Hani akşam yatarken bir anda aklınıza yaptıklarınız yada yapmadıklarını gelir ve vicdan azabı çekersiniz ya o vicdan azabı karabasan gibi üzerinize çöküp boğazınızı sıkar ya işte benim acımda ona benzerdi uyusam rahatsız, uyansam rahatsız hissediyorum.

 

Yine bunları düşünürken bir anda kapı sertçe açıldı ve içeriye amcam girdi:

 

"Annem nerede lan"dedi burnundan solarcasına.Bir de bu

 

eksikti, huzurumuzu bozmaya yer arıyorlar.

 

Ablamda:"Bilmiyorum galiba yan odada" dedi.

 

"Bir haltıda bilin be" dedi sinirle.Bu dediğine bende sinirlenmiştim ve amcama dönerek:

 

"Senin annendende bizim mi haberimiz olucak"dedim sinirle. Amcam da sinirlenmiş olacakki üzerime yürümeye başladı

 

"Seni varya bir tutarsam bu laflarını sana yediririm orospu!"

 

"Sen kime orospu diyorsun, koskoca adam olmuşsun 2 tane kızın var hala terbiye öğrenememişsin onuda ben mi öğreteyim sana!"

 

O sırada ablam benim kolumu hızla kendine çekti ve beniarkasına aldı.

 

"Seni varya-" Amcam laflarını tamamlayamadan araya babaannem girdi.

 

"Ne oli gıı ne bu gürültü, ayy!! başim bi uyutmadız adamı."dedi başını tutarak.Amcamda hızla babaanneme dönerek:

 

"Sen bir gelsene anne babam evdemi?" dedi alelacele.Amcamda bir haller vardı birşeyden tedirgindi.

 

"Yoğdur baban evde ne diyeceksen baa de ayrica ne bu gıpır gıpırsin ne oldu hayrola"

 

Ablama baktım oda bana bakıyordu kafamla ne oluyor anlamında salladım fakat ablam az önce amcamla tartıştığım için bana kızmıştı belliki, bunu çattıĝı kaşlarından anlamıştım.Tekrar amcama döndüm ve amcamda babaannemin kulağına hararetli hararetli bir şeyler anlatıyordu daha sonrasında suçlu bir çocuk gibi kafasını yere eğdi.Babaannemde gözleri kocaman olmuş bir şekilde amcama bakıyordu sanki bir şeyin şokunda kalmış gibiydi.

Ben tekrar ablama döndüğüm sırada babannemin feryat eden sesini duydum.

 

"Sen ne ettın ne ettın,borca mi battın?"dedi bağıra bağıra.Ben daha ne olduğunu anlamadan babaannem amcamın yanağına bir tokat savurdu ve amcamın başı yan tarafa düştü, çıkan sesle ablamda bende olduğumuz yerde dona kaldık. (Ama Allah var iyi vurdu yani)Ne borcundan bahsediyorlar bunlar amcam ne yapmıştıda borca batmıştı.

Babannemin gözlerinden adeta alev çıkıyordu, daha önce babaannemi hiç bu kadar kızgın görmemiştim.

 

"Şeref burya gelsin sonra gonuşalılm şimdi ne yeri neyde zamani"dedi ve oturma odasına doğru yürümeye başladı, amcamda babaannemin takip etmeye başladı ve oturma odasına gitti.

 

Bende hızla ablama döndüm:

 

"Abla şu adam acaba kumar mı oynadı?" dedim tiksinerek.Ablamda sinirle bana dönerek:

"Gazel, ben sana demedim mi onlarla muhatap olmayacaksın diye, hayır yani ne diye amcamla kavga ediyorsun, ya sana birşey yaparsa, hiç bunu akıl edemiyorsun!"dedi sitemkar ve öfkeli sesiyle.

 

Bende güven veren bir tınıyla"Ablam, sen hiç merak etme söz birdaha yapmayacağım benim orada onu dememin sebebi, sana bağırmasıydı ve bana küfür etmesiydi ayrıca bana birşey yapacak adam, daha annesinin karnından doğmadı sen merak etme." dedim kıkırdayarak.Ablam da sağ elini sol yanağımın üzerine koyup okşadı, bende yanağımı ablamın eline yasladım ve sağ elimide ablamın elinin üzerine koydum.

 

"Olsun bağırsa bile birşey yapma çünkü biliyorum sende yerinde duramazsın hem amcamın sinirini bilmiyormusun sen." dedi yarı alaylı yarı üzgün bir ses tonuyla.

Bende ablamın bu dediğine karşılık güldüm.

 

"Gazelim benim güzelim benim kendine birşey olmasına izin verme tamammı?,Ne olursa olsun hep güçlü ol."Ablamın gözleri sunlanmaya başlamıştı sesi gitgide kesik kesik çıkıyordu.

 

"Ablam sen hiç merak etme tamam mı ben, sen olduğun sürece beni kimseler yıkamaz, sorun yok ben kendime çok iyi bakarım ve sende yanımdasın bu benim için yeter, herkes gitse sadece sen kalsan bile benim için yeter"dedim.Sulanan gözleri daha fazla dayanamadı ve sağ yanağından bir damla süzülerek aşağıya aktı.Bende hemen sol elimle akan yaşı sildim ve ablama kocaman sarıldım,kokusunu uzunca içime çektim.Birbirimizden ayrıldığımızda ablam:

 

"Off iyice sulu göz ettin beni iyimi"dedi gülerek.Bende bu dediğine karşılık tebessüm ettim.

 

"Abla onu bunu boşverde babaannem dayıma borca mı battın dedi ya..."

 

"Hı hı "dedi ve sıkıntılı bir nefes verip devam etti."Bilmiyorumki senin dediğin gibi borcamı battı acaba ama eğer borca battıysa nasıl ödeyecekler ki ayrıca amcam kumar oynayacak parayı nasıl buldu."dedi telaşla.

 

"Bilmiyorumki ama bu olay çok büyük bir sıkıntı yaratacak bence"dedim bende sıkıntılı bir nefes vererek.

 

Amcam nasıl borca battı bilmiyorum ama umarım bu olay ablamla bana patlamaz, kendi içlerinde kendilerini yiyip bitirsinler umurumda bile olmaz önemli olan ablamın güvenliği benim için.

 

"Gazel" Ablamın adımı seslenmesiyle ona baktım.

 

"Acaba-" Ablam sözünü tamamlayamadan kapı çaldı ve babaannem odadan bana seslendi:

 

"Gazel gapıya bak hele çabug"dedi telaşla.

 

Bende ablama son kez bakıp kapıya doğru gittim, holden geçtim ve kapının yanına gelip gözden baktım.Dedem, çok sevdiğim kuzenlerim(!)Gülden ve Mihrimah, yanlarında tabikide olmazsa olmaz yılan teyzem de gelmişti, kapıyı açtım.

 

"Amcan evde mi"

 

"Evde."Dedim dedeme, oda kapıdan içeriye geçti ve montunu bana verdi,bende montu tuttum ve dedemin geçmesi için biraz kenara çekildim ve bekledim. Dedem bastonunun tok sesiyle birlikte amcaların olduğu odaya doğru yol aldı.Bende teyzemlere döndüm.

 

"Noldu ne bu beş karış suratın hali"dedi teyzem.

 

"Yok birşey"

 

"Dilinimi yuttun"o sırada ayakkabısını çıkarmak için eğildi.

 

"Yoo!, estağfurullah gereksiz insanlarla uzun konuşmak adetim değildirde ondan" dedim yapmacık gülümsememle.

 

Teyzemde bir hışınla edildiği yerden doğruldu.

 

"Dilin de pabuç gibi uzamış aman diyeyim kesmesinler.Dedi Mihrimah araya girerek.

 

Mihrimah Güldenden 2 yaş daha küçük ve benimle aynı yaştaydı, biz o yüzden Mihrimah ile daha çok kavga ederiyoruz, açıkçası benim için hava hoş sonuçta Mihrimahın mors olmuş yüzünü görmeme değiyor.

 

"Kesmezler Mihrimahcım, bu zamana kadar seninkini kesmedilerse benimkini hiç kesmezler şüphen olmasın."dedim yüzüne alayla bakarak. Mihrimah ağzını araladığı sırada Gülden araya girdi.

 

"Mihrimah yeter şu salakla uğraşma. Daha ne dediğinin bile farkında değil"dedi gözlerini devirerek,Mihrimahta Güldenin bu dediğine gülüp bana alayla baktı.

 

"Bunu bana bir başkasının köpeğimi söylüyor,bu lafıları söylerken, sahibinden izin aldınımı bakalım hımm?"

 

"Laflarına dikkat et" dedi Gülden tehtidkâr bir ses tonuyla.

 

"Ettirsene."dedim alayla.Üçüde bana sinirle baktıktan sonra bende teyzeme dönerek:

 

"Dedemler sizi bekliyor,bak bakayım kocan ne haltlar yemiş."

 

"Ne diyorsun sen be ne yapmış benim kocam?"dedi sorarcasına.

 

"İçerideler"dedim, gözlerimle arkayı göstererek.

 

Teyzemde hızla dedemlerin olduğu odaya doğru yürümeye başladı,tabi arkasından Mihrimah ve Güldende teyzemi takip ettiler. Sıkıntılı bir nefes verdikten sonra kapıyı kapattım,dedemin montunu astıktan sonra bende ablamın yanına doğru yol aldım.Holden odamızın kapısına girecekken dedemin sesini işittim:

 

"Sen ne haltlar yedin?"dedi dişlerinin arasından.

 

Gizlice kapı eşiğinden içeriye baktım,dedem tekli koltuğa oturmuş çok sinirliydi. Amcam ise halamların yanına oturduğu yere iyice sinmişti , yani tabi bende dedemi o kadar sinirli görsem bende orada korkudan koltuğa iyice yapışırdım.Teyzem ise ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Mihrimah ve Güldende çok gerginlerdi.

 

"Bunun sonuçlarının ne olacağını biliyormusun sen hee!"diye yüksek sesle gürledi dedem.

 

"Baba bak asla benim amacım o değildi arkadaşlar dediki bir kere dene dedi beni zorladılar istemiyorum dedim daha çok zorladılar, işte kumarhaneden içeriye geçtiğimizde bir el oynadım daha sonra kazanınca tekrar devam etmek isteyince"Amcamın sesi sonlara doğru kısılmıştı cümlesini bile tamamlayamadı korkudan.

 

"Aptal herif!"diye bağırınca dedem, herkes yerinden sıçradı.

 

"Kaç yaşındasın sen hee milletin dediğiyle hareket etmeyeceğini bilmiyormusun?"dedi tükürerek ve ayaklandı.

 

"Biz şimdi bunun altından nasıl kalkıcaz."O sırada babannem hemen araya girdi:

 

"Şeref bak sakın ol bak cocuk bi aptallik yapmış bizede o hatayi düzeltmek galır."dedi hemen ayaklanarak.

Dedem bir az daha yatıştığında kalktığı yere geri oturdu ve amcama dönerek sordu:

 

"Ne kadar harcadın kumarda ve o parayı nereden buldun."

 

"Ş-şey.." Amcam sanki hangisinden başlaması gerektiğini karar veremiyor gibi yerinde kıpırdandı.

Artık dedemde sabrının son demlerindeydi oda yerinden huzursuzca boynunu sağa sola hareket ettiriyordu.

 

"624 bin" dedi amcam yavaşça.

 

"K-kaç bin, 600mü"

 

"Y-yok d-dok-kuz milyon 600 bin" dedi sonlara doğru fısıltı gibi çıkan sesiyle.

 

Kimseden ses çıkmadı herkes şok olmuştu.Bu para ödenecek miktar değildi heleki dedemlerin maddi durumuna göre çok ama çok fazla bir paraydı.

 

Dedem olduğu yere mıhlanmıştı, ne diyeceğini bilemiyordu.

Babaannem ise eli ağzında oğluna bakıyordu,halam Gülden ve Mihrimah ise soğuk terler döküyordu adeta.Herkes kaskatı kesilmişti.

Kimseden bir süre ses çıkmadı,fırtınadan önce sessizlik gibiydi.

O sırada bir ses işittim, dedem adeta burnundan soluyordu. Gözleri sinirden kan çanağına dönmüştü ve gözleri seğiriyordu,bedeni titriyordu resmen.

"Seni öldüreceğim" dedem bunu dedikten sonra koltuğun yanındaki bastonunu aldı, ayaklandı ve amcama doğru fırlattı.

 

O sırada herkes ayaklandı babaannem dedemin kolunu tutuyordu sıkı sıkı fakat dedem babaannemden daha güçlü olduğu için bu pekte bir işe yaramadı.Dedem kolunu babaannemin elinden sertçe kurtardı ama babaannem dengesini sağlayamayarak koltuğa düştü.

O sırada bizim odanın kapısı açılıp içeriden hızlı adımlarla yanıma ablam geldi:

 

"Gazel neler oluyo" dedi endişeli bir tınıyla.

Bende:

 

"Dedem amcamı dövüyor " dedim sakince.

 

"N-ne dedem amcamı mı dövüyo"

 

"Hı hı"

 

Bende kafamı tekrar oturma odasına çevirdim.Dedem amcamın üzerindeydi bir eliyle amcamı boğazlıyor diğer eliyle ardı ardına yumruklar savuruyordu.Teyzem dedemin sağ kolundan Gülden ise sol kolundan tutmaya çalışıyorlardı.

Mihrimah ise olduğu yerde kalmış eli ağzında kanlar içinde yerde yatan babasına bakıyordu. Ev adeta çığlıklarla inliyordu.

 

Kumar dedemin kırmızı çizgisi bunu herkes bilirdi televizyonlarda, telefonlarda veya sokakta bunları duyduğu zaman hep amcaları tembihlerdi. Sonuçta Şanlıurfa gibi bir şehirde böyle olaylar daha çok yaşanıyor diye tahmin ediyorum.Bize öyle birşey demiyordu biz zaten dışarı bile çıkamıyorduk dedem için bir tehdit değildik.

 

Teyzemler zorda olsa dedemi amcamın üzerinden kaldırmışlardı.Dedemde nefes nefese kalmış bir şekilde eski yerine geri oturdu.

Gülden hemen amcamı yerden kaldırdı ve burnuna baktı çok fazla kan akıyordu.

 

Ailede hemşire Güldendi. Hep biz dövüldüğümüzde Gülden son raddeye geldiğimizde onları uyarıyordu biz ölmeyelim diye sonra bizi tedavi ederdi ama o kadar can yakardıki iyileşmemeyi tercih ederdim.Hem iyileştiğimizde aynı şey tekrar olurdu döngü gibi hiç bitmez hiç o çığlıklar ve yakarışlar tükenmezdi.

Yıllar önce ve sonra hep aynıydı. Amcam ve teyzem odaya girer ve bize o klasik soruyu sorarlar hangisinden başlayalım.

Teyzemin elinde dedemin bastonu amcamın elinde ise kemeri.Ama ikinizde birini seçmek zorundasınız derlerdi.

İkimizde bilirdik baston daha acısız ve hızlı biteceğini ama kemerin yakacağını ve izi kalacağını ikimizde bilirdik.

Ama ablam hep kemeri seçerdi o güzel teninde iz kalacağını bilmesine rağmen günlerce acısını çekeceğini bilmesine rağmen her gördüğünde midesinin bulunması bilmesine rağmen hep benim için seçerdi o kemeri içi kan ağlaya ağlaya.

 

Ama o güzel yüzünde hiç eksilmezdi benim içimi aydınlatan gülümsemesi.En kötüsüne buydu işte öyle derinden bir vicdan azabı çekerdimki ablama yalvarırırdım kemeri seçmemesi için ama o hep; sorun yok, acımıyo geçiyo zaten, ben dayanabilirim, bunlar beni yıldıramaz diye geçiştiriyor.

Ama her gece gizlice ağlar o yaralara bakıp.

 

Ablam kemeri seçtiği an başlardı o ızdırap beni bir odaya ablamı bir odaya götürürlerdi.Önce teyzem başlardı beni bastonla dövmeye önce vurur ses çıkarmadığımı görürse daha sert vurur hem canım acısın diye hemde ablam duysun diye.

Teyzem vurur, vurur, ve daha çok vurur her yerim kan içinde kalana kadar kolumu bile kıpırdatmayan mecalim kalmayana kadar.

Sonra amcam başlar öyle sert vururken ablama sanki o kemer benim tenime değiyormuş gibi.Ablamında yakarışları bir bir artar amcam vurur ablam acı acı bağırır.

İşkence faslı bitince Gülden önce ikimizede bakar hangimizin durumu daha kötü diye ve bu sonuç hiç değişmedi.Önce acıdan bayılmış ablamın yanına gider onu tedavi eder daha sonra benim yanıma gelir ve hep şu cümleleri kurardı:

 

"Annem ve babam elinin ayarını cidden iyi öğrenmişler." Ve ardından o iğrenç kahkasını atardı.

 

 

Gözlerimin dolmasını engelliyememiştim. Geçmişi hatırlayınca bir kötü oluyo insan. Düşüncelerimden uzaklaşmak için gözlerimi ovdum,Gülden amcama bakıyordu ve ayağı kalkıp komidinin çekmecesinden ilk yardım çantası aldı ve hızla amcamın yanına geri döndü.

Dedem ise yüzünü ellerinin arasına alıp sabır çekiyordu.

 

" Biz şimdi ne halt yiyeceğiz ya eve haciz gelirse ne yaparız ne ederiz?" Dedi dedem mahvolmuş bir şekilde.

 

Gülden amcamın pansumanını bitirmiş ve onu oturduğu yere geri oturmuştu.Babannem ise oturduğu yerden ileri gidip geliyordu ve ağzı oynuyordu. Galiba dua okuyordu.Herkes sakin olduktan sonra amcam konuştu:

 

"Baba ben söz o parayı bulucam ne yapıp ne edip o parayı bulucam ve o borcu ödeyeceğim."dedi yamuk yumuk çıkan sesi ile .

 

"Hehe başkalarından borç ala ala o parayı ödeyeceksin demi gerizekalı." dedi dedem hiddetle.

 

Bizde ablamla pür dikkat olanları dinliyorduk.Bu iş acaba nereye çıkacak kim bilir.

 

Mihrimah oturduğu yerden tam kalkacakken ben ile gözgöze geldi ve daha sonra gözleri ablama kaydı, dudaklarında pis bir sırıtış ile bize baktı ve dedeme dönerek:

 

"D-dedeciğim ben şey diyecektim,hani Hasan amcaların 3 oğlu vardıya onlardan Fikret abi Dalyayı beğenmişti."Bunu derken gözlerimin içine bakıyordu ne diyeceğini tam olarak kestirememiştim ama kalbim korkuyla atıyordu.

 

"Hem aşiretler paralarına çoktur onların Dalyayı Fikret abi ile evlendirelim başlık parası isteyelim olmazmı hem Dalyanın evlenme yaşı geldi bile, haksızmıyım?"

 

O an benim için herşey durmuştu sanki nefes alamıyordum ve kulaklarım uğulduyordu.Bunu yapmazlardı ablamı benim elimden alamazlardı buna izin vermezdim.Şu an herşey dedemin bir sözüne bakardı.Herkes dedeme dönmüş pür dikkat bakıyorlardı.Bende ablama döndüm, başını eğmiş kucağında olan elleriyle oynuyordu ama biliyordum başını eğmesinin sebebi gözyaşlarını benden gizlemeye çalışmasıydı.

Ablamın kucağındaki ellerini sıkıca tuttum ve dudaklarıma götürürüp öptüm.

 

Nasıl tahmin edemedim Mihrimahın böyle bir şerefsizlik yapacağını.Oda biliyordu benim tek zaafımın ablam olduğunu ve bunu en pis şekilde kullandı.

 

"Abla merak etme kimse seni zorla evlendiremez buna izin vermem tamam mı sen hiç merak etme." Ablamda yavaşça başını yerden kaldırıp dolan gözlerle bana baktı.

 

"Gazel ben evlenmek istemiyorum."dedi fısıltıyla ve ablamın gözünden yaşlar ardı ardına gelemeye başladı.

 

"Gazel ben istemiyorum, beni hergün dövsünler, vursunlar bağırıp çağırsınlar ama, hıh! ben o adamla evlenmiyeyim lütfen."

Ablam hıçkırarak sessizce ağlıyordu omuzları sürekli inip kalkıyordu ve ablam ilk defa bir şey istemediği için bana

yalvarıyordu.

Gözlerimin dolmasına engel olamadım bende

 

"Abla sen hiç merak etme eğer öyle birşey olursa birlikte kaçararız hem dedemin öyle bir şeyi kabul edeceğini hiç sanmıy-"

 

"Evet Dalyayı evlendirelim başka şansımız yok, yoksa bunun altında kalkamayız,hemen Hasanı arayacağım sizde düğün hazırlıkları için başlayın."

 

1.BÖLÜM SONU♡♡♡

 

 

Evett 1. Bölümümüz burada bitmiştir. Umarım beğenmişsinizdir, bakalım 2. Bölümde bizi neler bekliyor? Sonraki bölümü en kısa zamanda atmaya çalışacağım. Sağlıcakla kalın sizleri seviyorum♡♡♡

KARAKTERLER HAKKINDA YORUMLARINIZ

 

Gazel

Dalya

Dede

Babaanne

Amca

Teyze

Mihrimah

Gülden

Loading...
0%