Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2.Bölüm Acı Çığlıklar

@hy.dyr

2.Bölüm: Acı Çığlıklar

 

Bu olanlar koskocaman bir kabustan ibaret olsa keşke.Neden biz neden, ben ve ablam günah keçisi miyiz, biz insalar için birer eşyadan farksızmıyız. Benim tek istediğim ablamla sakin ve huzurlu bir hayat yaşamak.Neden bize bunu bile çok gördüler?

 

Dedemin sözüyle amcamlar oturduğu yerden ayaklandılar. Herkes rahatlamıştı çünkü bu olay bir açıklığa kavuşmuştu.

Hepsinin yüzünde rahatlamış bir ifade vardı.

Onlar kurtulmuştu, peki ya biz?

Bize ne olucak, biz böyle harcanıcakmıyız her zaman olduğu gibi?

 

Oturduğum yerden hızla kalktım ve dedemin tamda karşısında durdum.Gözlerimin dolmasını ve sesimin titremesini umursamadan söze girdim:

 

"B-bunu yapamazsınız ablamı evlendiremessiniz.Söz vermiştin dede o kirli işleri yapmamız karşılığında bizi ayırmayacağına söz vermiştin!"dedim sonlara doğru sesimi yükselterek.

 

"Söz vermişsem ne olmuş, sizi onca doyurup başınızı sokacak bir ev verdim.Daha ne olsun bu kadar nankörlük etmeyin."dedi dedem umursamaz bir tavırla.

 

"Nasıl bu kadar, nasıl bu kadar AŞAĞLIK OLABİLECEĞİNİ TAHMİN EDEM-!"dedim acıyla.

 

Ben 12 yaşlarındayken dedem amcamlarla birlikte para ve finansal şeylerle ilgili tartışıyorlardı.Tabi ben o yaşlardayken bunların ne anlama geldiğini pek bilmiyordum.

O zamanlar hem okulada gitmiyordum.Annem ve babam öldükten sonra okula da gidemez oldum.Dedemler hem beni hemde ablamı birçok şeyden mahrum bıraktılar.

Şu kadar borcumuz var şu kadar miktar tuttu yada bankada bilmem kaç TL para yatırılmış gibi şeylerle sohbet ediyorlardı.

Ve konu bir anda evliliğe geldi.

Ben o sırada yemek yiyeceğimiz için yer sofrası hazırlıyordum ve amcamın şu lafını işittim:

 

"Dalyayıda evlendirelim artık, kaç yaşında kız oldu evimizden de bir boğaz eksilsin artık,yanlışmıyım baba."

O an benim için herşey durdu sanki bizim yaşımız daha kaçki hem ablam daha 16 yaşındaydi.

Hızla yerimden doğruldum ve dedeme dönerek:

 

"Dede ablamı gerçekten evlendirecekmisiniz?" Gözlerimi dedemden ayırmadan sormuştum bu soruyu.

 

"Sanane, bu seni ilgilendirmez. Sofrayı hazırlamaya devam et. Açlıktan öldük burada." Amcamın söylediği bu sözler yüzünden bakışlarım ona kaydı.

 

Dedem umursamaz bir şekilde açık olan televizyona bakmaya devam etti.

"Benim param hepinize yetermiş sanıyorsun?" Dedem kara gözlerini benim gözlerime dikince korkuyla yutkundum.

"A-ama amcam da çalışıyo oda eve para getirmiyorumu?"

Amcam hiddetle bana döndü:

"Ulan ben sen için mi işe gidiyorum sanıyorsun?" Ve sinirle devam etti:

"Benimde evde çocuklarım var, sizin gibi soytarıları doyurmak için sabahın 6sında işe gitmiyorum."

Bana çuval gibi olan eşofmanın yan taraflarını tuttup sıktım sıkıca. Kendimi değersiz hissettiğim zamanlardan birtanesiydi benim için. O küçücük yaşımda kendimin değersiz, bir hiç olduğumu düşünmüştüm. Amcamın dediğine ses çıkarmadan sofrayı hazırlamaya devam edeceğim sırada dedemin sesini işittim:

"Genel eve gidersen ablanı evlendirmem."

Dedemin gözlerine umutla baktım. Bu söylediğinin ne demek olduğunu tam olarak anlamasamda bir umut olduğu için sevinmiştim.

"O dediğinin ne tam olarak ne demek olduğunu bilmiyorum fakat olur dede, eğer ablamı evlendirmeyeceksen yaparım."

 

ŞİMDİKİ ZAMAN

 

Yüzüme sert bir tokatın inmesi ile sözlerimi tamamlayamadan susmak zorunda kaldım.

Yavaşça elimi yüzüme, sol yanağıma götürdüm. Acıyordu evet ama kalbimin acısı kadar değildi. Dedemin suratına hiddetle baktım. Yüzünde birçok duygu vardı. Öfke, tiksinti vede acıma. Gözümden yaşlar süzülüyordu. Acıdan değil. Sinirden.

Hiçkimsenin bana bu gözlerle bakmasını istemiyordum.

"Bana şu gözlerle bakma!" Dedim dişlerimin arasından dedeme. Ve ardından oradakilere hitaben bağırdım.

 

"Birdaha sakın bize böyle bakmayın. Yaptığınız şeyler için birbirinize acıyarak bakmalısınız. Aptallığın yüzünden birbirinize öfkeyle bakmalısınız. Bize yaptığınız onca şeyden sonra birbirinize tiksintiyle bakmalısınız!" Sona doğru sesimin artmasına engel olamamıştım.

 

"İnsanlığınızdan utanmalısın." Yüzüme gelen saçlarımı elinle geriye doğru ittim ve burnumu çektim.

 

"Hepiniz gebermeyi hak ediyorsunuz." Gözlerim bir anlığına kapı eşiğinden duran ablama kaydı. Onun gözlerinde ise korku vardı. Korkuyordu, hemde çok. Cılız bedeni zangır zangır titriyordu. Gözlerindeki yaşlar isyan edercesine yanaklarına doğru hücum ediyordu adeta. Elini ise hıçkırıklarını durdurmak için ağzına götürmüştü.

 

"Bu evlilik olmayacak." Omuzlarımı ve başımı kaldırdım. Kendimden emin bir şekilde devam ettim.

 

"O kadar."

 

"Kes sesini." Dedem 3 adımda dibimde durdu. Ve elini saç diplerimi kavrayarak çekti.

 

"Ablanın ölmesini bu kadar çokmu istiyorsun." Sadece benim duyabileceğiniz kadar sessiz söylemişti. O pis nefesini soluduğumda gözlerimin dolmasına engel olamamıştım.

 

"Eğer bu evliliğe mani olmaya devam edersen, ablan anan gibi o toprağı boylar, bilesin." Ve ardından ben bir çuval gibi yere fırlattı. Dizlerimin üzerine düşmüştüm. Yerde dengede durabilmek için ellerimi halıya bastırdım.

 

"Beni," zar zor konuşmaya devam ettim.

 

"Beni evlendirin." Hızla yerden doğrulmaya çalıştım. Saniyeler sonra ayakta durunca tekrardan dedeme baktım. Arkası dönük gitmek için hazırlanmıştı. Sesimi duyunca durmuştu anlaşılan.

 

"Sorun değil, senide ablanıda evlendiririz." Ardından hiç beklemeden kapı eşiğine doğru gitmeye başladı. Ablamın yanında durunca ona dönmeden konuştu.

 

"Yarına hazır ol." Ve dedem dış kapıya doğru ilerledi. Amcamda yanımdan bir fişek gibi geçti gitti.

 

Dış kapını kapanma sesini duyunca olduğum yere, dizlerimin üzerine çöktüm.

 

"Hayır." Dedim acı ile.

 

Ablam kapı eşiğine elini yaslamış, yere bakıyordu. Teyzem ise babaannemin yanına gitmiş onun iyi olup olmadığına bakıyordu.

 

"Hayır."

 

"HAYIRR!" Odada deliler gibi bağırmaya başlamıştım. Ellerimi saçlarıma götürüp yoluyordum. Yanaklarım tekrardan ıslanmaya başlamıştı. Hıçkırarak bağırmaya devam ettim.

 

"Kes şunu yanlış anlayacak komşular şimdi." Güldenin sözünü duyunca bağırmayı kestim. Bağırmayı kesmiştim ama şimdide kahkaha atmaya başlamıştım.

 

"A-anne bu kız harbi delirdi ayol." Mihrimah yanıma gelip hizama çömelmişdi.

 

"Şşişt, şöyle abuk subuk hareketler yapma demedimi ablam sana. Ne drama yaptın sende. Alt tarafı bir evlilik. Senide onun kardeşine veririz olur biter. Ablanla aynı evde yaşarsın ne fark eder demi, azıcık daha büyü, oda olur merak etme."

 

Mihrimahın söylediği bu sözleri idrak etmeye çalışıyordum.

Ellerimi saçlarımdan çekip kucağıma koydum. Yumak yumak saç vardı ellerimde. İstemsiz bir şekilde yaşlar akmaya devam ediyordu. Etrafı bulanık görüyordum yaşlardan dolayı. Başımı kaldırıp ablama bakmaya utanıyordum. Ona bunların olmayacağını söylememe rağmen, şu an...

 

Mihrimah dahada dibime girince kendime hakim olamamıştım. Ellerimi hızla kaldırıp Mihrimahın boynuna sardım ve üzerine atladım. Evde yeniden çığlıklar yükselmişti. Mihrimah boynunu ellerimden kurtarmaya çalıştıkça etimi çiziyor ve kanatıyordu ama ben yinede bırakmıyordum. Aksine dahada sıkıyordum. Gülden omuzlarımdan tutmuş beni geri çekmeye çalışıyordu fakat ben hiç oralı olmuyordum.

Az çok ablamın benim adımı haykırışı duyabiliyordum.

 

"Hepsi sizin yüzünüzden!" Dedim tıslayarak.

 

"Burada, benim ellerimde gebereceksin." Hiddetle bağırıyordum ama ne söylediğimide tam olarak çıkaramıyordum.

 

Mihrimah dahada çırpınıyordu. Artık kırmızı değilde, mosmor kesilmişti. Gözleri kaymaya başlamıştı. Artık bende Sinirden kendimden geçeceğim sırada enseme bir ağrı saplanmışdı. Başım dönmeye ve gözlerim kararmaya başlamıştı yavaştan.

Ellerim Mihrimahın boynundan kaydı. Olduğum yerde sendeledim. Birisi vurmuştu bana. Çünkü boynumdan aşağı ıslak ve sıcak bir sıvı akıp Mihrimahın suratına düştü bir damla. Kırmızı, kandı bu. Dengemi kuramayarak halinin üzerine düştüm. Mihrimah ellerini boynuna götürüp şiddetle öksürmeye başlamıştı. Gözlerim yavaştan kararmaya başladığı sırada ablamın yakarışını ve bana koşuşunu görmüştüm son kez.

 

"GAZEL!"

 

***

 

 

Gözlerimi yavaşça aralamaya çalıştım. Ne kadardır böyle hareketsiz kaldığımı bilmediğim için her yerim tutulmuştu. Gözlerimi açtığım zaman kendimi odamda bulmuştum. Hava kararmıştı. Camdan süzen ay ışığı sayesinde az da olsa etrafı seçebiliyordum. Yavaşça yatağımda doğruldum. Başımda ve ensemde inanılmaz bir ağrı vardı. Elimi, ağrı yüzünden önce başıma sonra ise enseme götürdüm ve ovuşturdum. Elimde sargı bezinin tanıdık dokusunu hissedince bir an duraksadım. Sargı bezinin neden ensemde olduğu ise büyük bir muammaydı. Önüme gelen siyah tutamları elimle geriye doğru taradım. Çok birşey hatırlamıyordum fakat dakikalar geçtikçe zihnimde görüntüler yavaşça yerine oturmaya başlamıştı. Şu an net birşey hatırlıyorsam oda Mihrimahı boğmaya çalıştığımdı.

 

Yatağımdan yavaşça kalktım. Kalkmam ile dudaklarımdan kısık bir iniltinin çıkması bir oldu. Elimi hızla şakaklarıma götürdüm. Kısa kısa şakaklarımı ovarken etrafa bakındım kısaca. Eski, ahşap dolabın yanında ablamı gördüm. Gözleri o kadar boş bakıyorduki bir an ölüp ölmediğini sorgulamıştım. Yavaşça adımlarımı ablama yönlendirdim. Onu irkiltmemek için yavaş ve temkinli adımlar atarak yanına yaklaştım.

 

Ablamın yanına gelince onunla aynı hizada olabilmek için dibinde diz çöktüm.

"Abla." Dedim fısıltıyla.

Ne tepki nede hareketlenme vardı.

"Abla." Dedim bu sefer daha yüksek sesle.

Yine, ne tepki nede hareketlenme. Ablam ölü gibi öylece oturuyordu. Yaşıyordu, nefes alıyordu ama sanki bambaşka bir yere göç etmişti zihni. Daha fazla beklemeden ablamın kollarından tutup onu sarsmaya başladım hafifçe. Bir yandan ona sesleniyor diğer yandan ise kollarından tutmuş sarsıyordum. Saniyeler sonra ablam, sanki kabustan uyanır gibi hızla yerinden sıçramıştı.

"Abla iyimisin?"

Ablam hızla kendini toparladı, yerinde dikleşti ve ay gibi parlak gülümsemesini takınıp bana baktı.

"Pardon, dalmışım."

"O nasıl dalmak öyle abla, ölü g-" sön sözleri söylemeye dilim varmadığı için sustum. Ablamında yüzündeki gülümseme soldu.

"Ben sanırım, yarın gideceğim." Dedi pat diye. Ne olduğunu idrak edemezken ablam devam etti.

"Şu an herkes bütün hazırlıkları tamamladı sanırım ve." Bunları söylerken gülümsemeye çalışsada dudaklarının titremesine engel olamamıştı.

"Herneyse, sen iyisin öyle değil mi?" Hızla elini yanağıma koyup okşadı.

"Abla..."

"Şşş sorun yok, ben iyiyim. Olan olsun artık Gazel. Umurumda değil. " başını yavaşça yere indirdi ve öyle konuşmaya devam etti.

"Annemin neden intihar ettiğini çok merak ettim bunca zaman. Arkasında 2 çocuğunu böyle insanlara bırakırken hiçmi vicdan azabı çekmeyeceğini sorguladım yıllarca. Belkide haklıdır Gazel, belkide en mantıklı olanı yapmıştır. Belkide ailesinin yanında daha mutlu olacağını düşünmüştür. Annemi çok özledim biliyormusun Gazel. Onun kokusunu içime çekmek için neleri vermezdimki."

 

"Abla beni korkutuyorsun." Gözlerimin tekrardan dolmasına engel olamamıştım. Ablam burnundan güldü ve başını tekrar kaldırdı.

 

"Boşver, yatalım artık. Yarın hazırlık yapacağız bir sürü." Yerden destek alarak yavaşça yerinde doğruldu ve adımlarını yatağa yönlendirdi. Kafamı bile çevirmedim. Elektrik çarpmış gibi hissediyordum. Yatağın yaylarındaki sesi duyunca ablamın yatağın içine girdiğini anladım.

 

 

Ablam herşeyi böyle kabullenmişmiydi. Bu kadarmıydı, yaşamak için direndiğimiz onca zaman sırf bu yüzden mi heba olacaktı? Bilmiyorum, ne yapacağımı, ne yapmam gerektiğini, hiçbirşeyi bilmiyorum.

 

Gözlerimdeki yaşlar isyan edercesine yanaklarımdan aşağıya hızla aktı. Sabredecek gücü artık kendimde bulamıyordum. Yaşama amacım elimden alınmış gibiydi. Bu hayatta sadece ablam vardı. Beni koruyan beni kanatlarının altına alan, bana anne sevgisini yaşatan. Ama onuda böyle kaybedecekmiyim gerçekten. O odada annem kendi canına kıydığı zaman tutunacak bir dalım vardı en azından. Benimle birlikte aynı acıya göğüs geren biri vardı yanımda. Aynı şeyleri yaşayıp hisseden biri. Ama artık oda olmayacaktı. Belkide hikayemiz bu kadardı. Ablam o evde aynı şeyleri yaşayacaktı, belkide daha kötüsünü ve en sonunda ölecekti. Ben ise bu evde aynı şeylere maruz kalacaktım. Belki benide evlendireceklerdi. Belkide daha kötüsü. Ve en sonunda bende ölecektim. Ablamla hikayemiz, mahşere kalacaktı...

 

 

MERHABALARRRR

YENİDEN BENNN <3

 

UMARIM HİKAYENİN GİDİŞATINI BEĞENMİŞSİNİZDİR.

ŞU AN HİKAYE BİRAZ KARAMSAR GİTSEDE HİÇ MERAK ETMEYİN. YENİ BÖLÜMLERDE SİZİ BOLCA TATMİN EDECEK KISIMLARDA ELBET GELECEK. HİÇÇ ÜZÜLMEYİN.

VEE BOL BOL YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN. KENDİNİZE İYİ BAKIN. SİZLERİ ÇOK SEVİYOR VE BOL BOL ÖPÜYORUMM.

 

Bu bölüm ile ilgili düşünceleriniz:

 

 

Sizce sonraki bölümde neler olacak:

Loading...
0%