Yeni Üyelik
2.
Bölüm

1. Bölüm

@hypnoticdark

Madrid 2013


Günün ilk ışıklarında açtım gözlerimi. İçim içime sığmıyordu. Dün sabah babamdan gelen telefonla yaşadığım şoku anca atlatabilmiş kendime gelmiştim. Yataktan kalkmadan masada duran telefonuma uzandım. Uçuşuma 6 saat kalmıştı. Hemen yataktan kalkıp banyoya yöneldim. Duşumu alıp saçlarımı düzleştirirken içeriden gelen sese kulak kabarttım. Sesin Pote'den geldiğini anladığım an yüzümde oluşan tebessümle banyodan çıktım.


"Patrona, kahvaltı hazır biraz acele etsen iyi olur." derken her zaman olduğu gibi yüzündeki endişeli ifadeye gülmeden duramadım.


"Tamam hazırım zaten sen aşağı in hemen geliyorum." dedim ve aynanın önüne geçtim. Dizlerimin üzerinde biten siyah kazak elbisem saçlarımın beyazlığıyla çok güzel görünüyordu. hemen çizmelerimi de giydim ve halimden memnun bir şekilde koşar adımlarla merdivenlerden indim.


İndiğimde çoktan herkes kahvaltı sofrasında yerini almıştı. Doğduğumdan beri Rahmetli annemin sağ kolu, Pote'nin ve Mariana'nın babası Alberto amca büyütmüştü beni. Rahmetli annem ve dedemin evinde Madrid'te 18 yılımı bu insanlarla geçirdim. Annem, Sofya beni dünyaya getirirken, Dedem Salvador da ondan 2 yıl sonra ölmüşlerdi. Babam burada daha güvende olacağıma inandığını söyleyerek yılda sadece birkaç kez İstanbul'dan buraya gelir beni ziyaret ederdi. Beni Alberto amcama emanet ederken tek bir kural koymuştu babam. Evde herkes Türkçe konuşacak. Kızım asla özünü unutmayacak demişti. Evdeki herkes de buna saygı gösterdi.


Ama bu kez farklı olmuştu işte. Doğum günümü benimle İstanbul'da evimizde geçirmek istemişti. Telefonda "Evimiz." dediği an kalbimin atışlarını evdeki herkesin duyduğuna eminim.


Pote ve Mariana ile kardeş gibi büyüdük. Onlar da her ne kadar gelmek istedilerse de babam bunu kabul etmemiş, kalabalık olursa dikkat çekeceğimizi beni koruması gerektiğini söylemişti. Tam olarak babamın yaptığı işleri bilmesem de pek de iyi şeyler olmadığına emindim. Tıpkı dedemin de rahmetli olmadan yaptığı işler gibi. Doğduğum günden beri üzerime titremişler kapıdan bir kez bile korumasız çıkmamıştım. Beni koruma görevi de Pote'ye verilmişti.


Şimdi ilk kez tek başıma yolculuğa çıkacağımdan dolayı içim içime sığmazken onları da çok özleyeceğimden emindim.


Hızlıca kahvaltımı edip Alberto amcamın tüm nasihatlerini sabırla dinledim. Sonuçta yıllarca bana babalık yapmış, ailemin işleriyle ilgilenip beni koruyan kollayan adama saygısızlık yapacak değilim. Dedem rahmetli olduktan sonra vasiyetine göre tüm mal varlığını benim üzerime geçirmiş, Alberto amcaya da yönetim haklarını devretmişti.


Sırayla sımsıkı hepsine tek tek sarıldım. Gözümden akan yaşlara da engel olamazken biraz utanmıştım.


Pote ile beraber arabaya geçtik. Bir yandan araba kullanırken diğer yandan. "Patrona, tek başına gideceğinden emin misin? Dilersen hemen kendime de bilet ayarlayıp..." derken sözünü kestim. "Eminim Pote, hem babam da böyle istedi dün duymadın mı? Onu üzüp kızdırmak istemiyorum. Gideceğim evimizi, babamı göreceğim, ertesi gün de doğum günümü kutlayacağız. Lütfen endişe etme." deyip önüme dönerken onun endişeli gözleri hala üzerimde geziniyordu.


Havaalanına ulaştığımızda bilet işlemlerimi tamamladık. Şimdi, gözümü açtığımdan beri bir an olsun ayrılmadığımız adamla vedalaşma vakti gelmişti.


Boynuna sımsıkı sarıldım. "En kısa zamanda buluşacağız." dedim.


"Bizi habersiz bırakma. Ne zaman istersen, gelir seni alırım." derken gözlerinin dolduğunu hissettim. Babama güvenmiyorlardı. Haklılardı. Yıllar sonra her şeyi düzeltmek istediğini söylese de içimde küçük de olsa bir güvensizlik hissi filizleniyordu ama hep bastırmaya çalıştım. Bu güzel adımını mahvetmek istemedim. Sonuçta o adam benim babamdı. Bu hayatta güvenmem gereken tek adamdı.


Arkamı döndüm. Son kez Pote'nin gözlerinin içine bakıp gülümsedim. Bir kez daha arkama dönmeye cesaret edemezken uçağımın yolunu tuttum.


Yeni hayatımın ilk günü, bugün başlıyordu...


Loading...
0%