Yeni Üyelik
2.
Bölüm

1.bölüm

@hytsu_05

Watpad açılana kadar burdayım, lütfen oy verin...

 

Bozkurt timi kadro:K.Üst. Alparslan burak Alaca, Ast.BaşÇvş. Berkay Ali Ertin, Ast.Çvş. Beyazıt Tümen, K.Tğmn. Başak Kılıç, Ast.k.ÜstÇvş Çağla Budak, Ast.ÜstÇvş. Mete Altan.

 

Asi timi: Uzm.Çvş Toprak Toyun, Ast.K.Baş,Çvş Bulut Aygız, Tğmn. Ahmet Turan, Tğmn. Sinem Kent, Ast.Üst.Çvş Eser Tunç Duran, Üstğmn. Umay Su Ğöktürk.

 

 

(Bu karekterleri ezberleyeceksiniz işte aklımda tutucam gibi düşünmeyin okurlarım ama ısimleri geçecek onu söylim)

🌿

Saat:06.45

 

 

 

 

Hakkari alay komutanlığında ki Asi timi ve Şırnak alay komutanlığında ki Bozkurt timi acil ihbarla sınırda ki karakola baskın olabilme ihtimali olan bir ihbar alınmıştı, buna karşılık iki tim ortak göreve gideceklerdi. Bu görevin üstesinden gelebilecek iki tim seçilmişti, Ası ve Bozkurt timiydi....

 

 

 

🐺🦋(umay)

 

 

 

 

Sabahın köründe Mehmet albay tarafından aranılmıştım. Acil alınan bir ihbar vardı tabi istihbarat da doğruladığı için karagraha çağırmıştı bizi timce. "Umay timi topla acil karagraha gelin" "Anlaşıldı komutanım" deyip hemen kapattım telefonu. Uyku sersemliğiyle hemen yatakta ki yarı oturumu halimle timle olan grubu aradım "Asi timi kalk ve hazırlan acil karagraha görev var! Ciddi" deyip cevap vermelerine izin vermeden hemen kapattım.

 

 

 

 

Mahmur gözlerle ayağa kalkıp elime ne geldiyse Üzerime hızlıca paraşüt pantolon ve crop geçirdim. Çantam her ihtimale karşı her zaman hazırdı, kaskımı da alıp hemen çıktım. Saçımla bile ilgilenmemiştim cünkü görev beklemezdi.

 

Motora binerek lojmandan çıktım ve askeriyeye giriş yaptım o sırada timde arabalarla gelmişlerdi. Motordan indikten sonra alaya koşarken "Komutanım-" "inanın bende ne var bilmiyorum üniformalarınızı giyinin harekat merkezine toplanın" dedim ve odama geçip üniformamı hızlıca giyindim, saçımı da iki dakika da aceleci bir örgü yaptım.

 

 

 

Odadan çıkmıştım diğerleri de harekât merkezine doğru yürüyorlardı. Kapıyı tıklatıp giriş yaptık. Tekmikle duracakken komutan oturup, dinlememizi emretti. "Asi, sınırda ki karakola baskın ihbarı aldık. İhbarı istihbaratta ki bilgilerle doğruluğunu tespit ettik. Şırnakta ki Bozkurt timiyle ortak operasyon olacak. Dikkat etmeninizi istiyorum belki asılsız ama pekde değile benziyor. Beş dakikaya çıkın, iletişim halinde olacağız" demesiyle ayağa kalkıp hazır ola geçtik. "&Emredersiniz komutanım!" Deyip hızla mühimmat odasına girdik.

 

 

 

Ailelelere haber vermeye bile zamanımız yoktu. Şarjörü hızlıca yerleştiririken, "Rüyamda operasyondaydım valla" dedi toprak. "Hahha tesadüfe bak" dedi eser. "Hadun de!" Dedim. "Şiveye bağlandınız komutanım" dedi sinem. "Napayım da hadi görev bizi bekler" çantalarımızı da alıp koşarak helikoptere bindik. Bazen çeneleri tutyordu bu bizizmkilerin. sinirlenince de şiveye bağlıyordum gerçi alışkanlık oldu gibi. Acil olduğu için albay bir şey dememişti helikoptere binerken. Normalde son kez konuşma yapardı. Hiç bir bilgi de verilmemişti yani karşı timle ilgili. Neyse içimde ki meraklı melahat dur sen.

....

 

 

 

Sınırda ki karakola vardığımızda saat:07.55di sekizde diyebiliriz. Emniyetli şekilde inmeden önce diğer helikopter de sanırsam diğer timi indirmişti. Bizde indikten sonra rütbesinden anladığım kadarıyla yüzbaşıya tekmil verecekken "Rahat asi timi! Bozkurt timi geldi. Hepiniz hoş geldiniz. Emniyetli olacağız. Nöbetler tutulacak. Diğer timle de konuşursunuz. İçeride atışırın biraz, yerleştikten hemen sonra toplanırız" dedi yüzbaşı.

 

 

"&Emredersiniz komutanım!" İçeriye sırayla girmiştik. Önce herkes yerleşmişti. Yemek yedikten sonra sinemle kızlar koğuşuna geçtik çünkü Yüzbaşı çağırılınca toplanacağız demişti. Odada da iki kız daha vardı onlarda sanırsam bozkurt timindelerdi. Bi tanışalım bakalım. "Merhaba ben umay su" dedim el uzatarak aynı şekilde sinemde el uzatmıştı. "Merhaba ben de sinem"

 

 

 

 

Karşı tarafta el sıkışmak adına ellerini uzatmışlardı. "Merhaba bende başak ko-" "Rütbe istemiyorum" dedim ardından yanında ki kız "Merhaba bende çağla" "&Tanıştığımıza memnun oldum" demiştik hep birlikte. Bu duruma gülmüştük.

 

 

 

"Aramızda rütbe olsum istemiyorum tabi bir arada olunca" dedim çünkü sevmezdim öyle tanıştığım samimi kişilerle. "Ama-" "Aması yok başak" dedi sinem. Tebessüm etmişti.

 

 

 

 

 

Odanın kapısı çalınmıştı, gir dememle içeri bir asker girdi tekmil verip "Komutanım içeride herkes toplanıyor, yüzbaşı çağırıyor" "Tamam çıkabilirsin" dedim ve oturduğumuz yatak uçlarından ayağa kalkmıştık. İçeriye geçtiğimizde boş sandalyelere oturmuştuk. Herkes karışık oturmuştu mesela bizim tim'den toprak bilemedigim askerle konuşuyordu ki çoğu aynı şekildeydi.

 

 

 

 

 

Yüzbaşı gelince ayağa kalkıp hazır ola geçtik. "Oturun çoçuklar" hepimiz oturmuştuk. "Niye geldiğinizi biliyorsunuz baskın ihtimali var hatta çevre köylere de olacak bir eylem haberi aldık. Doğruluğunu tespit ettiğimizde istihbarat doğrulamadı ama bu varsayım, eylem için. Baskın ihtimali göz önünde. İçeri de istihbarat askerleri kalacak diğerleri dışarda göz kulak olacaktır. Şu anda birlik askerleri dışarda onlarla olacaksınız. Sorusu olan?...anlaşıldı, dikkatli olalım" dedi, hepimiz kalkıp hazır ola geçip 'Emredersiniz komutanım' demistik.

 

 

(İstihbarat askeri adından da anlaşılacağı şekilde ileteşim işte telsiz felanla ilgileniyor aslında hepsi asker ama alanları var araştırabilirsiniz)

 

 

 

 

Yüzbaşının yanında rütbesinden anladığım kadarıyla üsteğmen olan bir askerle Hararetli konuşuyorlardı dikkatimi çekmişti. Herkes çıkıyordu bende umursamayarak dışarı çıktım. Bu merakım bir gün başıma bela açmazdı umarım.

....

 

 

 

 

Hava kararmıştı yer değişikliği yapılmıştı. Ben ön taraftaydım. Yanımda sabah ki karşı tim'den olan çağla vardı. Sevecen birisine benziyordu. Sohbet ediyorduk tabi bi gözümüz silahların dürbünündeydi. Yan bölgede sabah ki gözüme takılan o üsteğmen vardı. Telsizden dedikodu yapılıyordu hemde biri bizim timden eserle digeri timden biri sanırım beyazıt dı ismi.

 

 

 

"Yaa beyazıt umay komutanım sen gel o günü bize işkence et. Ama valla allah var güzel bir ablamdır. Ama tersine gelinmiyor oğlum" bir boğaz temizleme sesi gelmişti. Kimin yaptığını umursamadan "Çok aklında kalmış demek ki doyamadın eser, Bi gidelim söz bak tüm alayı da davet etcem-" "Yok yok şey abla aman komutanım" herkesin gülme sesi gelmişti. "Ayh tamam tamam şakaydı ama gidince görüşcez" "Allah yandım ben yandım!" hey allahım ben bunlara mı düştüm dedim bi an içimden ama kardeşlerimdi işte arada kıyamıyordum ki. "Yanmazsın arada merhametim tutuyor" "O da kardeşlik konusunu açınca" "O zmaan sınırlama geliyor toprak" "Lan toprak senin yüzünden biz de kaynıyoruz" dedi tunç. "Bence susun valla çenenize başlıycam" diye çıkıştı sinem.

 

Diğerleri alttan alttan gülüyorlardı.

 

 

 

"Batı yönü saat 9 yönünde hareketlilik var" dedi biri. Baktığım da doğruydu ama tek hareketlilik orda değildi. "Tek orda değil doğu yönü saat 2 yönünde de var" dedim ama bana yakın olan batı yönünde ki hareketliliğe baktım. Fazla anlaşılmıyordu zaten kör noktaydı. Bir anda hareketlilik olması garibime gelmişti ki bu da tehlikeyi işaret ediyordu.

 

 

 

 

 

Biraz nişangahla oynadım, en yakın ayardaydı silahın nişangahı da bomba atar doğrutulmuştu. Hemen nişan alırken "Bomba!" Dedim tam vuracakken bir anda bir ses kopmuştu ve sonrası bir kulak cızırtısıydı....

 

 

 

 

 

🐺🦋(Alparslan burak)

 

 

 

 

Başımda hissetiğim keskin bir acıyla gözlerimi açmaya çalıştım. Öksürük tutmuştu, her yer toz dumandı. En son olanları hatırladım bomba atılmıştı herkes birbirine siper olmuştu. Bizim bölgedekilerle yan bölgeye siper olmuştuk ama savrulmuştuk. E diğerleri?!

 

 

 

 

Yaklaşık iki adım yanımda ki bedene bakacakken biri bağırıyordu "Burak! Alparslan burak!" Meteydi bu. Yanıma gelmişti. "İyi misin mete!" "Beni boşver sen?!" "Beni de boşver diğerlerine bakalım telsizden haber ver komutanlığa!" Yardımıyla kalkıp diğerlerine bakıyorduk. Ortalik kötüydü, mete aksanlı yürüyordu. Yara almıştı. Soğukkanlı olmalıydık.

 

 

 

 

 

Hemen yanımda ki bedene baktım yüzükoyun du. Çevirdiğim de rütbesinden de anladığım kadarla benle aynı rütbede olan üsteğmendi bu. Yüzbaşı demişti umaydı adı Umay Su. "Umay Su!" Deyip sarstım nabzına baktığımda atıyordu o sırada bir öksürük tutmuştu. Ellerimin arasında ki yüz buruşmuştu. 'Umay!' Bir anda doğrulu. "No-noldu!?" "Bomba! Hadi iyi misin?" bi etrafa baktı sonra ayağa kalkmaya çalışarak "Diğerleri önemli boşver bizi! onlara bakalım" demişti.

 

 

 

 

 

Onu da kaldırdım diğerlerine bakmaya başlamıştık...

 

 

 

 

 

Aradan yaklaşık bir saat geçmişti. Savrulmuştuk bu karanlıkta riskte olsa fenerle aramıştık onları. İyi kötü bir haldeydik. Şehitlerimiz vardı. Bombadan hasar aldığı için oluşan Enkaz vardı ama kimse enkazın altında kalmamıştı şükürler olsun. Şehitlerimizin naaşlarını bulup güvenli yere çekmiştik. Uzuvları yerinde olmayan şehitlerimiz vardı. Saydığımız da herkes tamdı tamdı ama bizim timden sadece üç kişi olarak kurtulmuştuk, asi timinden sadece umay kurtulmuştu. Diğerleri şehadet şerbetini içmişlerdi.

 

 

 

 

Herkes suspus yaralı haldeydik. Şehit naaşlarının yanına oturmuştu umay. Meteye baktım gökyüzüne bakıyordu. Başak da naaşlara bakıyordu ağlayarak. "Mete iletişim?" "Telsizden iyi kötü halletim ama-" derken telsizden ses gelmişti. "Pençe-2 duyabiliyor musunuz?!" "Üsteğmen mete, saldırı oldu, Şehitlerimiz var helikopter istiyoruz!" "Anlaşıldı, aynı koordinatta mısınız?" "Yakınındayız" "Anlaşıldı helikopterin gelmesi bir saati bulabilir, iletişim halinde olalım pençe-2...kaç kişisiniz?" "Dört" "Anlaşıldı beklemede kalın"

 

 

 

 

 

Gökyüzünde ki ay nur gibi Şehitlerin üzerine parlıyordu. "İntikam alınacak! kaınını yerde bırakmıycaz!" Dedi başak. "Bizim timler hariç kac kişi var başak?" dedi mete. "Yirmi, yirmi kişi şaka gibi onca kişiden dört kişi kurtulduk!" "Çoğunun uzvu yerinde değil" dedi soğuklukla umay.

 

 

 

 

 

Biz napacaktık? Ben timimi Şehit verdim. Daha iki gün sonra nişanı vardı berkayın. Ne diyecektim ailelerine koruyamadım mı? Ne yüzle bakacaktım. Ben ben koruyamadım onları. "Benim yüzümden" dedi umay dönük gözlerle. "Belki daha erken vurabilirdim! Ne bileyim bir şey yapabilirdim ama ama olmadı ne diycem ben ailelerine, nasıl yaşayacağım ben, benim ailem gitti tekrardan!" Bi anda ayağa kalkmıştı. sİzin soyunuzu sapanınızı s******** bana da umay demesinler lan!" Deyip beylik tabancasını çıkardı hırsla yürümeye başlamıştı.

 

 

 

 

 

O an kendime gelmem lazımdı. Omzundan tuttum. "Bırak beni! Bırak." "Umay askerliğini mi yakacaksın?" Dedi mete. "Gerekirse evet! Ama onların sevinmesini izleyemem BEN!" Silah elinden düşmüştü bir an. Eline baktığım da eli titriyordu, nefesleri hızlıydı. "Umay! İyi misin?" "Bı- bırak beni!" Başak Umaya baktığında "Sakinleş gel, oturalım" Umayı alıp götürmüştü, kayalığa oturmuşlardı. Umayla ilgileniyordu. Silâhı alıp belime yerleştirdim.

 

 

 

 

 

Bir mırıldanma sesi geliyordu. Naaşlardan geliyordu. Hızla ilerledim sese doğru. Yüzünü açtığımda belli olmuyordu, isimliğini elimle temizleyip baktım. Duran yazıyordu. "Duran, umay!" Bizim timde duran biri yoktu. Umay bi anda gelmişti, eğilip titreyen ellerle "Eser, eser! Bırakma bizi aslanım!" "Ab-la sevgiye -söyle üzül-" "Şşş hayır düşünme öyle, vasiyetiniz aklımda tamam mı ama gitmeyin." "Abla hakkını...helal et" daha da ses çıkmamıştı.

 

 

 

 

 

Umay ağlayarak bir eliyle ağzını kapatırken bir eliyle eserin gözlerini kapatmıştı. "Allahım sen onların şehadetlerini kabul et, beni de al yalvarırım!...hadi beni bizi boşver yarini bırakma eser!" Sanırım o da berkay gibiydi ama di eki her şeyi bozmuştu. Bi ihtimal bütün naaşlara tekrardan bakmaya başlamıştık ama eser gibi bir yaşama belirtisi yoktu....

 

 

 

 

Merhaba watpadden geliyorum tekrar söylüyorum kitapçı bu plaryform da değişime aldım daha düzenli ve eksiklerimi hallettim. Oy verin lütfen okuyorsunuz lütfen oy istiyorum okurlarım. Eğer oy gelmezse sınır koyucam. Hiç yapmadığım bir şey ama bakıcaz.

Sizce nasıl?💫

 

 

Loading...
0%