@iam.ayrin
|
Keyifli Okumalar!
YEDİNCİ BÖLÜM LAVİ
Eve: Lapsley
LÜTFEN OY VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN.
゚✧ ✧゚
Küçükken büyük annemin yanına kaçıp giderdim. Annem çoğunlukla fark etmezdi bende bunu fırsat bilip onun evine gider ve nefis turtasından yerdim. Ananem çoğunlukla beni mutfakta yakalar ve turtanın yanında içmem için meyve suyu verirdi.
Sevimli yuvarlak yüzü her zaman al aldı. Çok güzel bir kadındı genleri doğrudan anneme aktarılmıştı ama yeteneği bana geçmişti. Ona karşı anılarım silik silikti fakat oradaydı bazen gelip geçiyordu. Özellikle yalnız hissettiğim dönemlerde canlanırdı.
Vücudum anında buz kesti sanki bütün kanım çekilmişti. Ellerim telefonu tutmakta zorlanırken dönüp arkama bile bakmadım. Zira kim olduğunu biliyordum.
Barlas yanıma oturdu. Bense hiçbir şey yapmadan öylece masaya bakıyordum. Sanırım anne ve babası da yanına oturmuştı. Zengin olduklarını biliyordum fakat o benim zengin olduğumu bilmiyordu. Şuana dek.
Sadece zengin olduğumu öğrenmemiş aynı zamanda eski Nehli olduğumu da öğrenmişti. Peki şimdi ne olacaktı? Herkese her şeyi anlatacak mıydı? Bu okulda da popülerdi herkes onun tarafında olurdu. Peki bana yine cephe mi tutacaklardı? Yine dışlayıp ayakaçı olduğumu mu söyleyeceklerdi? Hayır buna izin veremezdim. Yeniden aynı şeyleri yapamazlardı bana.
Bakışlarım Barlas'ı buldu fakat o dönen sohbeti dinliyordu. Bombayı bırakmış ve hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. Göt herif.
Üstünde siyah bir takım elbise vardı. Kravat takmamıştı. Saçları yukarıya doğru taralı, yüzünde muhteşem bir gülümseme vardı. Yan profili de fazlasıyla yakışıklı görünüyordu tıpkı bir model gibi.
Bakışları bana döndüğünde mavi gözleri yüzümde gezindi. Ne yapıyordu? Ne kadar degiştime mi bakıyordu? Yoksa makyajın gücüne mi? Yada yüzümde ki lekeyi mi arıyordu?
Onun yüzünden özgüven eksikliği yaşadığım çok olmuştu. O beni görmezden gelirdi ve herkes bunun o zamanlar farkındaydı. Geçmiş bazen geçmezdi ve Barlas'ın yaptıkları geçmemişti. Belki onu ses çıkarmadığı için suçlayamazdım. Ama bazen insanlar yapmadıkları şeyler yüzünden de suçlanmalıydı.
Daha fazla bakmasına izin vermeyerek anneme dönmüş ve lavoboya gideceğimi söylemiştim. Ayağa kalktığımda bakışlarını benden almıştı. Garsonun birine lavaboyu sorduktan sonra girmiş ve kapıyı kapatmıştım. Ellerimi soğuk suyun altına soktuğumda hiçbir şey hissedemiyordum. Üşümem gerekiyordu belki ama öylesine yanıyorduki tenim belki de suyun ısınmasına sebep olmuştu.
Barlas zeki biriydi elbette beni tanıyacaktı fakat bu kadar hızlı olmasını beklemiyordum. Beni tanıdığı halde tanımıyormuş gibi yapıp resmini çizmemi istemişti. İlk gün neden yanıma gelmemişti ki? Ne sanıyordu bunun bir oyun olduğunu mu? Onun için hava hoştu yakışıklıydı, popülerdi beni umursayacak değildi ya. Herkese her şeyi anlatabilirdi fakat anlatmaması gerekiyordu.
Kapı açıldıgında içeriye ablam girdi.
"Bir sorun mu var? "
Başımı iki yana salladım fakat inanacağını düşünmediğim için sözlerimle destekledim.
"Alışık olmadığım bir ortam sıkıldım sadece. Ben eve gitsem olmaz mı? "
Ablam aynada makyajına bakarken "olmaz ailecek ayrılmalıyız. " dedi. O her zaman onlarla bu gibi davetlere katılırdı. Nerede ne yapacağını iyi biliyordu benim aksime.
Kırmızı rujunu tazeledikten sonra "zaten şimdi yemek yiyeceğiz ardından kalkarız malum babamın işleri var" dedi. Sona doğru sesi kinayeli çıkmıştı. Babamdan ziyade anneme daha çok düşkündü. Ve annemde ona.
Umarım dediği gibi olurdu. İkimiz yenide masaya döndüğümüzde annem ikimiz adına da sipariş vermişti. Barlas yemeğini yerken aynı zamanda babamların konuşmasını dinliyordu. Açıkçası Barlas aynı babasına benziyordu sadece sakalsız hâli gibiydi. Annesi ise esmer hoş bir kadındı. Annesine tek benzeyen mavi gözleriydi sanırım onun dışında pek benzemiyorlardı.
Yemeğimi yemeye başladığımda kendimi daha iyi hissetsem de biran önce eve gitmek istiyordum. Barlas o hareketinden sonra ne bir şey yapmış nede mesaj atmıştı. Tamda onluk bir hareketti.
İnsanların hayatına öyle yada böyle dokunur ardından köşesine çekilirdi. Okulda onun yüzünden zorbalandığım anlar gözümün önünde canlandı. Tıpkı bir film sahnesi gibiydi. İnsanlar sırf onu sevdiğim için beni aşağılarlar ve o da uzaktan izlerdi. Başımdan aşağı dökülen çorba yada tuvalette kilitli kalmam onun için sorun değildi. O izler, izler ve izlerdi. Benim için kötü anılara ev sahipliği yaptığı gibi tek bir güzel anıyada sahipti. Belki de o an için ondan uzak kalamayışımdı. Bu yüzdendir ona karşılıksız hislerimdi.
Zaman ilerlerken her zamanki gibi göze batmamaya çalışıyordum. Ablamın söylediği gibi olmuş ve sonunda eve gelebilmiştik. Babam anında çalışma odasına giderken bizde kendi odalarımıza dağılmıştık.
Yüzümde ki makyajı ve lenslerimi çıkardım. Pijamalarımı da giydikten sonra yatağıma uzanmıştım. Yorulmuştum alışık değildim bu tür davetlere. Aklıma Barlas'ın resmi geldiğinde huzursuca yerimde kıpırdandım. Yarın görüşmek istiyordu görüşüp ne yapacaktık ki? Benimle dalga mı geçecekti? Buna izin vermeyecektim. O her zaman bir başroldü bense figüran ama bu kez öyle olmayacaktı. Pekala görüşmek mi istiyorsun görüşeceğiz o halde Barlas.
Elime telefonumu aldım ve Barlas'ın profiline girip sabah erken gel yazıp gönderdim. Ardından cevap vermesini beklemeden kapadım telefonumu. Okulda bir şey yapmasına izin veremezdim bu yüzden benim istediğim şekilde olacaktı.
Başımı yastığıma koyup uyumaya çalıştım zira yarın beni zor bir gün bekliyordu.
^•^
Saat 07.12 sabahın köründe okulun bahçesinde onu bekliyordum. Ve evet işte geliyordu karşıdan bana doğru yürürken elleri cebinde oldukça rahat görünüyordu. Saçları yine özenle taranmıştı. Üniforması üstünde ütülü bir şekilde vücudunu sarmıştı. Her zaman kendine bakan biri olmuştu. Benim onu süzdüğüm gibi o da beni süzüyordu.
Bende ona doğru yürümeye başladığımda tam karşısında durdum. İşte şimdi karşı karşıyaydık.
"Dinliyorum."
Sakin sesine karşı kendime güvenerek ellerimi göğsümde birleştirdim.
"Kimseye yüzümde ki lekeden bahsetmeyeceksin. "
Sözümü kesti oysaki daha yeni konuşmaya başlamıştım.
"Yoksa? "
Tamam kendime olan özgüvenim işte bu kadardı. Ellerim lütfen işareti alırken gözlerim dolu dolu ona baktım.
"Lütfen Barlas kimseyee söyleme ne istersen yaparım. "Tek kaşı havaya kalktı. "Ne istersem mi?" Kafamı hızlı hızlı aşağı yukarı salladım.
"Tamam kabul ediyorum. "
"Gerçekten mi? "
Bu kadar kolay olacağını düşünmemiştim. Bunun altında bir şey yatıyor olamazdı değil mi?
"Gerçekten fakat bir şartla. "
Evet işte geliyor.
"Ne istersem değil neler istersem. "
"Ne? "
Ne saçmalıyordu bu?
"Duydun ben ne istersem yapacaksın zaman mekan fark etmez. Aksi takdirde... "
Bu kez cümlesini ben kestim.
"Tamam tamam biliyorum."
Ardından elimi uzattım. Mühürlememiz gerekiyordu. Barlas elimi sıkarken "kimseye söylemeyeceğine karşı söz ver" dedim.
"Söz veriyorum. "
Ellerimiz birbirinden ayrıldığında elimde ki sıcaklığın gitmesi ile tuhaf hissetmiştim. Elleri sıcaktı. Nedense hep sıcak oluyordu.
Barlas yanımdan geçip gidereken okul binasına yürümeye başladı bense arkasından bakıyordum. Bir zamanlar gözümde ne kadar da ulaşılmazdı. Şimdi ise elini bile tutmuştum. Hayat tuhaftı.
Barlas okul binasına girdiğinde motor sesiyle yerimden sıçramış ve arkama bakmıştım. Bu motorun sahibini tanıyordum ve lanet olsun ki Barlas'a o kadar kafayı takmıştım ki Oktar'ın kaskını unutmuştum. Oktar tam karşımda durduğunda korkudan geriye gitmemek için kendimi yere sabitledim resmen. Oktar beni baştan aşağı süzdü. Elbette kaskını arıyordu.
"Kaskım? "
Ona en şirin gülümsemelerimden yaptım.
"Unuttum."
Kaşları anında çatılmıştı. Pekala yeterince sorunum vardı Oktar'ın gazabına uğrayamazdım birde.
"Ama şimdi geri dönüp almaya giderim."
Tam arkamı dönmüşken çantamdan yakaladı. Yine mi? Bu hareketi yapmayı ne zaman kesecekti?
"Atla birlikte almaya gideceğiz. "
Çantamı elinden kurtarıp ona döndüm.
"Hayatta olmaz. "
"Emin misin?"
Değilim...
^•^
Evet Oktar'ın arkasına binmiş evime gidiyorduk. Elbette evimin orada durdurmayacaktım bir alt sokağında duracaktık.
Oktar'ın motoruna bindiğimde ellerimi tutmuş ve beline sarmıştı. Elleri soğuktu. Barlas'ın ellerinden sonra sıcak bir havada esen rüzgar gibiydi. Tuhaf hissetmiştim.
Şuan neden ikisini kıyasladığımı bilmesemde okulun iki popüler çocuğu ile temas edince böyle oluyordu sanırım. Ellerimin altında ki göğüs kafesini hissettikçe kalbim heyecanla kasılıyordu. Biriyle ilk kez bu kadar yakın duruyordum, aslında ikinci kez. İkisi de ona aitti. Motoru hızlı kullanıyordu ve bu yüzdendirki başında ki kaskı çıkarıp bana vermişti. Nefesimi stabil tutmaya çalışsamda göğüskafesi hareket ettikçe nefesim hızlanıyordu.
Sakin ol Nehli bitecek birazdan.
Evimin alt sokağına girdiğimizde "burada durabilirsin" dedim. Durduğu anda inmiş ve kaskı çıkarmıştım. "Bekle beni burada. " Koşarak evime gittiğimde hızlı hızlı kapıyı çalmaya başladım. Açılan kapı ile koşarak odama girmiş ve kaskı almıştım. Şansıma evde kimse yoktu. Yine.
Ardından yeniden koşarak aşağı inmiş ve Oktar'ın yanına doğru gitmeye başlamıştım. Geldiğimde kaskını ona uzattım koşacağım diye nefes nefese kalmıştım resmen. Oktar kaskı elimden alırken ben derin nefesler almaya çalışıyordum dizlerime ellerimi koyup birazda olsa kendime gelmeye çalıştım.
Birkaç dakikanın sonunda kendime gelebilmiştim.
"Gidebiliriz."
Oktar "bekle" dedi. Ardından kaskı kafama taktı. Ben ona şaşkınca bakarken o kaskını kafamda düzeltiyordu. Bu kez benim takmama izin vermemiş kendi takmıştı. Hem benden nefret edip hemde düşünceli davranması onun hakkında düşüncelerimi değiştiriyordu.
"Atla bakalım. "
Kafamı yavaş yavaş sallayıp yeniden arkasına bindim. Bu kez o yapmadan ben kollarımı beline dolamıştım.
Oktar motoru çalıştırdığında ani hızdan dolayı kollarımı biraz daha sıktım. Pekala buna alışabilirdim. Sanırım.
Yaklaşık 30 dakikanın sonunda okuldaydık. Okulun bahçesine girdiğimizde bahçede ki birkaç kişinin bakışlarının bize döndüğünü gördüm. Sanırım okula onunla gelmek biraz hataydı. Oktar motorunu park edince önce ben ardımdan o indi. Kaskımı çıkarıp bu kez ona verdim.
"Teşekkür ederim. "
Elinden kaskı alıp başını sallamakla yetindi. Bende ekstra bir şey söylemeden yanından ayrılmış ve okulun içine girmiştim. Sınıfıma doğru giderken Aysu'nun "Nehli! " diye bağırması üzerine yerimde durdum.
Aysun, Merve ve Ela yanıma geldiler. Aysun koluma girerken "kızım sen Oktarla mı geldin? " Diye sordu.
"Evet? "
Neden bu kadar abartmışlardı?
"Hadi be ordan nasıl oldu bu? Sevgili misiniz? "
Ela'nın tepkisi üzerine "saçmalamayın tabi ki hayır sadece yol üzerinde beni gördü. Birlikte geldik yani. " Dedim.
Yalan söylemiştim fakat o an o doğru gelmişti. Onlara sürekli yalan söylüyordum bu beni üzse de başka seçeneğim yoktu. Sınıfa girdiğimizde hâlâ konuşuyorlardı.
"Yalan söyleme aranızda bir şey mi var? "
Ela'nın sorusuna bıkkınlıkla "hayır daha tanışalı ne kadar oldu ki zaten? " dedim. Merve araya girerek "yeter kızı bunaltıp durmayın" dedi.
Merve'ye minnetle gülümseyerek sırama oturdum. Oktar yoktu, sanırım arkadaşlarıylaydı. Telefonuma bildirim geldiğinde mesaja baktım mesaj Barlastandı.
Mesaj: Barlas Benim yanıma otur.
Mesajı okuduğum an gözlerim kocaman olurken ona baktım. Buda ne demek oluyordu?
Bakışlarım ondayken onun da beni izlediğini fark ettim. Kafamı iki yana salladığım da yeniden mesaj gelmişti.
Mesaj: Barlas İstediklerimı yapmak zorundasın unutma.
Pekala zaten Oktar yanında oturmamı istemiyordu. Barlasta benim kim olduğumu öğrendiğine göre sanırım oturabilirdim. Fakat nedense kendimi kötü hissetmiştim. Oktar'a ihanet etmiş gibi. Neden böyle bir his kaplamıştı ki içimi?
Biran için Barlas'ın amacını anladım. Onun istediklerini yapmamı isteme nedeni Oktardı. Bu yüzden isteklerini yerine getirmemi istiyordu. Oktarla uğraşmak için. İlk gün onun yanına oturmayıp Oktar'ın yanına oturduğum için gururu incinmiş olmalıydı. Bu yüzdendir ki beni kullanmaya çalışıyordu. Ona karşı öfkelensemde elimden bir şey gelmeyeceğinin farkındaydım.
Çantamı aldım ve yanına gittim. Barlas yana kaydığında yanına oturdum. Elbette kızların bakışları beni bulmuştu. Ardından üst üste bildirim sesi.
Telefonuma baktığımda bir grup kurulmuştu. Bu grupta ben, Aysun, Ela ve Merve vardı.
Parlayan yıldızlar takımı Merve: bu ne biçim grup ismi Ela: sen bilmezsin boşver Aysun: durun bir Nehli neden oraya oturdun? Ela: cidden ya neden oraya oturdun? Merve: bu kez bende merak ettim Nehli: Oktar yanına oturmamı istemiyordu bu yüzden tek boş onun yanı olduğu için oturdum. Ela: bu çocuk sabah seni almadı mı? Ne olmuş oturacaksan? Aysun: evet ya ne bu dengesiz tavırlar Nehli: bilmiyorum kendisine sorun kızlar
Ve telefonu sessize alıp çantama koydum. Oktar sınıfa girdiğinde önce sırasına bakmış ardından bakışları beni bulmuştu. Kaşları anında çatılırken yanıma doğru yürümeye başladı arkasında dünkü arkadaşları vardı. Beyaz saçlı çocuk tıpkı onun gibi gömleğini dışarıda bırakmıştı. Kumral olan onlara göre daha derli toplu duruyordu.
Oktar sıranın önünde durduğunda "kalk! " dedi.
Emir veren sesiyle kaşlarımı çattım. Evet sinirliydi ama bana böyle davranamazdı. Gerçi neden sinirliydi onu da anlamıyordum.
"Bana emir veremezsin. "
"Nehli."
Kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Bu aldığı derin nefeslerden anlaşılıyordu.
"Benim yanımda oturacak Oktar bir sorun mu var? "
Barlas'ın sakin çıkan sesine karşın Oktar iğneliyici konuşuyordu.
"Var! O benim yanımda oturuyor. "
Oktar'ın söylemiyle ona baktım. Bakışları Barlas'ın üzerindeydi. Neden bu kadar ısrarcıydı?
"Ama artık benim yanımda oturuyor."
Oktar elimden tuttu ve beni kaldırdı. Soğuk eller anında tenime işlemişti. Arkasına doğru beni ittiğinde Barlas ayağa kalkmış ve ikisi şimdi yüz yüze gelmişti.
"Nehli benimle."
"Pekala Oktar bunu neden ona sormuyoruz? "
Oktar başını salladı. İkisi de bana döndüğünde Barlas "evet Nehli kiminle oturmak istersin? " dedi.
İkisi de bana bakarken seçim yapmak zordu. Barlas beni kullanıyordu Oktar'a karşı. Biliyordu ki Oktar'ın karşısında bir şansı yoktu.
Oktar yüzüme beklenti ile bakıyordu. İlk kez onu böyle bakarken görmüştüm. Sert kabuğu yoktu yada duvarları. Sadece sarı gözleri vardı. Ve onun ardında ki beklenti dolu bakışları. Şimdi o gözlere bakarak nasıl seçim yapacaktım?
Barlas benimle kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyordu resmen. Beni tehdit etmesinin tek sebebi Oktardı. Buna artık emindim. Eğer Oktar olmasaydı o yine beni görmezden gelirdi. Kalbim acıyla kasıldı. Bunun farkında olmak bile canımı yakıyordu.
İkisi de bana bakıyordu. Bense ne yapacağımı düşünüyordum. Pekala hangisiyle oturacaktım? Oktar ilk günden gitmemi istese de daha sonra bana karşı anlayışlı davranmıştı. Barlasla ise gizli bir sözleşmemiz vardı. Ama eğer Barlas'ı seçersem Oktar kavga etmeye hazır gibi duruyordu. Üstelik beklenti dolu bakışları kafamı karıştırıyordu. Barlasla ters düşmeyi göze alamazdım ama Oktar'ı da görmezden gelemezdim.
Düşün Nehli düşün.
Aklıma gelen fikirle gülümsedim. Ardından öksürdüm. İkisinin de anlamsız bakışları üzerimdeydi.
"Bence ikiniz birlikte oturmalısınız çünkü ben çok kötü hastayım."
Ardından yeniden öksürdüm. Elim boğazıma giderken gözlerimi fark ettirmeden güneşe çevirmiş ve dolmalarına sebep olmuştum.
"Ciddiyim yeni bir salgın varmış. Çok kötü durumdayım. "
"Bir şey olmaz otururum ben seninle." Bunu diyen Oktardı. Bir anlığına içim ısındı ve gerçekten mi dememek için dilimi ısırmak zorunda kaldım.
"Benim için de."
"Üzgünüm ama benim için sorun eğer benim yüzümden hasta olursanız kendimi kötü hissederim. "
Ardından yalandan öksürmüş ve burnumu çekmiştim. Sıradan kendi çantamı aldım ve Oktar'ın sırasına gittim. Oktar'ın çantasını alıp ona fırlattığımda ikisi de şaşkın ördek gibi bana bakıyorlardı. Sadece onlar değil sınıfta ki diğer öğrencilerde.
"İyi anlaşın çocuklar. "
Oktar bir şey söyleyecekken kurtarıcı meleğim sevgili matematik hocası girmişti. Onu gördüğüme sevineceğim aklımın ucundan dahi geçmezdi.
"Herkes yerlerine. "
Oktar ve Barlas sadece ayakta kalırken ben yanıma çantamı koymuş ve yeniden öksürmüştüm. Oktar'ın arkadaşları öğretmen geldiği için çoktan gitmişlerdi.
"Siz ne bekliyorsunuz? Davetiye mi? "
Hocanın azarlaması üzerine ikisi yan yana oturmuştu. Bense tek başıma. Aferin Nehli kurtuldun kızım. Bu kısa süreli bir çözüm olsada yine de paçayı yırtmıştım.
Bütün ders boyunca ikisi itişip kakışmıştı. Öyle ki bir ara Barlas sıradan düşecekti. Ara sıra birbirlerine homurdanıyorlardı ve bunları duymamak imkansız gibiydi.
"Şerefsiz." "Yalancı." "Piç herif. " "Pislik."
Birbirlerine hakaret ederken bile o kadar farklıydılar ki bu hallerine gülümsemeden edememiştim. Onları çaktırmadan izlerken bir yandan da yalanımı devam ettirmeye çalışıyordum.
Tenefüs olduğunda korkudan hocanın yanına gitmiş ve soru çözme bahanesi ile onun yanında kalmıştım. Böylelikle hem kızların sorularından hem Oktar'ın kötü bakışlarından hemde Barlas'ın emirlerinden kurtulmuştum.
Ve sefam sadece 20 dakika sürmüş 20 dakikanın sonunda sınıfa dönmüştüm. Oktar ve Barlas'a baktığımda Barlas yerinde otururken Oktar duvar kenarında en arka sırada oturuyordu. Bir dakika o sırayı nereden bulmuştu? Bana vermemişlerdi bile. Çifte standarttı bu resmen. Neyse en azından ikisiyle de oturmak zorunda değildim. Yerime geçip oturduğumda Aysun yanıma gelmiş ve olanları sormuştu.
"Kafam karıştı ya neler oluyor? Hemen anlatmalısın. "
Omuzlarımı silkip "olan bir şey yok aslında ikisinin kendi aralarında olan bir sorun. " dedim. Aslında doğruydu. Benimle ilgili değildi kendi aralarında olan bir sorundu. Aysun "sanırım öyle" dedi. Ardından Ahmet onu çağırdığında yanımdan ayrıldı.
Zil çaldığında herkes yerlerine geçmiş ve öğretmen derse başlamıştı. İşkence gibi geçen 40 dakikanın sonunda hayatta kalabilmiştim.
Tenefüste telefonuma yeni bir bildirim düştü.
Mesaj: Barlas Çantamdan Suç ve Ceza kitabını al ve kütüphaneye ver.
Emredersin yazmak istesem de tamam yazmış ve çantasından kitabı alıp kütüphaneye bırakmıştım. Barlas'ın istekleri bütün gün bitmemişti. Kahve getir, pencereyı aç 'ki kendisi zaten pencere kenarındaydı.' Onu yap bunu yap yazıp durmuştu. Benimde bütün gün tabiri caizse canım çıkmıştı.
Okul çıkışında ise söylediği gibi sahile gelmiş ve onu beklıyordum. Birkaç dakikanın sonunda görüş açıma girmişti. Üstünde hâlâ forması vardı. Çantasını tek omzuna takmış ağır adımlarla bana doğru geliyordu. O çalışkan bir öğrenciydi. Okulda ki yarışmalara katılır ve çogunlukla kazanırdı.
"Evet ne istiyorsun? "
"Resmi çizdin mi? "
Başımı iki yana salladım.
"Vaktim olmadı. "
Tek kaşı havaya kalkmıştı.
"Ne zaman vaktin olacak? "
"Bilmiyorum. Ayrıca ben sana bir şey soracağım. "
"Dinliyorum."
" Sen benim olduğumu nereden anladın? "
Yanımdan uzaklaşıp banklardan birine oturdu. Bende hâlâ üstten ona bakıyordum.
"Otur."
"Böyle iyiyim. "
"İstediklerimi yapmak zorundasın. "
Gözlerimi devirdim ve "elbette" dedim. Yanına oturduğumda o denize bakıyor bense ona bakıyordum.
"Başta tabi ki anlamadım daha sonra sesin ve sürekli benden kaçtığın için şüphelendim. "
Sustu ve bu kez bana baktı.
"Oktr'a çizdiğin resmi gördüm. "
Elbette bu kadarı onun için yeterliydi. Onu da çizmiştim sonuçta resim çizebildiğimi biliyordu. Üstelik bunu en utanç verici anımda öğrenmişti.
"Pekala artık nasılsa öğrendin fakat kimseye söyleyemezsin çünkü söz verdin."
"Tabi ki istediklerimi yaptığın sürece kimseye bir şey demiyeceğim. "
"Tamam gidiyorum o zaman ben, resmini de çizip getiririm tamam mı?"
"Pekala evine bırakayım o halde seni."
Başımı hızlı hızlı iki yana salladım.
"Olmaz ben giderim yarın görüşürüz"
Bir şey demesine izin vermeden koşmaya başlamıştım. Yoksa istediğimi yapmak zorundasın deyip baskı yapacaktı. Sinir bozucuydu ve bunun ne kadar süreceği hakkında en ufak bir fikrim dâhi yoktu.
Evime geldiğimde yatağıma uzanmış ve yorgunluktan neredeyee bayılmıştım.
1 hafta sonra
Resmen 1 haftadır Barlas ne istiyorsa onu yapıyordum. Bazen gıcıklığına yanında olan kalemi bile istiyordu. Bu sürede Oktar'la çok konuşma fırsatım olmamıştı zaten birkaç gündür okula da gelmemişti. Nedenini merak etsem de soramıyordum.
Sabah olduğunda hazırlanmış ve okula gitmiştim. Aysun beni bekliyordu birlikte kantine inip kahve aldık. Uykusuzdum ve ayılmam zaman alacak gibiydi. Aysun bugün saçlarını iki yandan örmüştü ve bu ona çok yakışmıştı. Çoğu zaman saçlarını açık bırakırdı. Duru bir güzelliğe sahipti ve makyaja bile ihtiyacı yoktu. Zaten genellikle dudak nemlendiricisi sürer ve öyle gelirdi.
Aysun heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatıyordu ve ben ona yetişemiyordum. Sabah sabah nasıl bu kadar enerjik olabiliyordu ki?
Kantine Oktar ve Arkadaşları girmişti. Oktar bana baktı ardından masalardan birine oturdu arkadaşlarından bir tanesi onlara kahve almaya gitmişti. Ne kadar bakışlarını üzerimde hissetsem de ona bakmadım. Uzun zamandır onu göremiyordum. Yada birkaç gündür. Yine de bana uzun bir zaman gibi gelmişti.
Zil çaldığında sınıfa çıkmıştık. Birkaç dakika sonra o ve arkadaşları da sınıfa girmişti Barlas sırasında oturuyordu ona gülümsediğimde o da bana gülümsemişti.
Eğer sevimli davranırsam belki halime acırda bir şeyler yaptırmazdı.
Ders başladığında herkes sıralarına geçmişti uzun derslerin arasında sonunda öğle arası gelmişti yemek tabelamı alıp boş masalardan birine oturdum. Ela ve Merve bugün gelmemişti. Aysun ise bir hoca ile görüşmek için girmişti. Tek başıma yemeğimi yerken telefonuma mesaj geldi.
Mesaj: Barlas Okulun arkasına gel
Hadi ama yemek yiyecekken buda nereden çıkmıştı? Hiç istemesemde yerimden kalkıp yemekhaneden çıktım. Hızlı yürüyordum çünkü biran önce yemek yemek istiyordum. Okulun arkasına geldiğimde Barlas'ın bakışları yüzümde gezindi.
"Evet geldim ne istiyorsun? "
Yağmur atıştırmaya başladığında tek istediğim buradan gitmekti. Barlas'ın mavileri yüzümde gezindi.
"Öp beni. "
Kaşlarım anında çatılırken ne demek istediğini anlamakta zorluk çektim. Barlas onu öpmemi istiyordu. Bu imkansızdı. Arkama doğru baktığında bende arkamı dönmek istedim fakat buna izin vermeden dudaklarını dudaklarım ile buluşturdu. Yüzümü avuçlarının içine almıştı.
Barlas'ın mavileri kapanırken ben ne yapacağımı bilemeyerek ona bakıyordum. Dudakları soğuktu elleri gibi değildi. Öpmüyordu sadece dudaklarını dudaklarıma yaslamıştı. Ama bir şeyler yanlıştı. Barlas beni öpmezdi. Barlas beni sevmezdi.
Yağmur biraz daha hızlandı ve ben Barlas'ı ittim. Arkamı döndüğümde Oktar'ı orada gördüm ellerini yumruk yapmış bir şekilde bize bakıyordu. Daha doğrusu Barlastaydı bakışları. Arkasını döndü ve yürümeye başladı. Onun arkasından gitmek istediğimde Barlas kolumu tutmuştu.
Öfkeyle kolumu elinden çektim.
"Neydi bu şimdi? Güç gösterisi mi? "
Barlas elini saçlarına daldırdı ve çekiştirdi.
"Oktardan uzak durman gerekiyor. "
"Sanane bundan Barlas artık kimlerle arkadaş olacağımada mı karışacaksın?"
Dudağını yaladıktan sonra cevap vermek için dudaklarını araladı ama ben hem öfke hemde acizlikle çoktan ağlamaya başlamıştım.
"Biliyor musun boşversene ben sen ne istersen yapmak zorundayım değil mi? "
Gidecekken kolumdan tutmuş ve beni durdurmuştu.
"Dursana ne yapıyorsun? "
Kolumla yüzümü kuruladım. Gözlerim artık dolu doluydu ona öfkeliydim.
"Ne mi yapıyorum? 1 haftadır senin istediklerini yapıyorum. Onu yap Nehli bunu yap nehli. "
Ardından gözümden akan birkaç yaşla ona baktım.
"Söylesene neden bana bunu yapıyorsun? Çirkin olduğum için mi? Sen böyle hissetmek ne kadar zor biliyor musun? Ayrıca daha zor ne var biliyor musun? Her gün Barlas acaba birine söyleyecek mi diye düşünmek zor. "
Artık karşısında hıçkırarak ağlıyordum. Hızlı hızlı konuşmam nefesimi kessede kendime engel olmam mümkün değildi. Yaşadığım sinir boşalmasıydı.
"Bana bunu neden yapıyorsun ha? Senin o okuldakilerden ne farkın var? Önceden onların ayakçısıydım şimdi ise senin. "
Elimle yüzümü kapatmış hıçkırarak ağlıyordum. Barlas elimi tutup yüzümden çekti.
"Tamam ağlama lütfen. Böyle hissettiğini düşünmemiştim özür dilerim. "
Ağlamamaya başlarken kızarık gözlerle ona bakıyordum daha doğrusu bakmaya çalışıyordum çünkü leslerim canımı acıtıyordu.
"Bir daha senden hiçbir şey istemeyeceğim tamam mı? Ayrıca sırrını da tutacağım. Kimseye söylemeyecegım. "
Burnumu çektim.
"Gerçekten mı? "
Başını aşagı yukarı salladı. "Gerçekten."
"Pekala o halde az önce ki olanları da unutalım. "
"Unutalım ama yine de Oktar'a dikkat et olur mu? "
İkisinin arasında kalmak istemiyordum.
Başımı onu onaylayarak salladım ve daha fazla ıslanmamak için okula girdim. Önce lavaboya gitmiş ve makyajımı tazelemiştim. Kullandığım malzemeler suya dayanıklıydı. Gözlerimde ki kızarıklığı da elimle yelpaze yaparak gidermeye çalıştım. İşim bittiğinde yeniden yemekhaneye gittim.
Yemeğimin olduğu masaya gittiğimde en azından omuzlarımdan bir yük kalkmıştı. Tek fark Oktar'ın bizi öyle görmesi canımı yakmıştı. Yanlış anlamıştı muhtemelen bu yüzden ona bunu açıklamak istiyordum.
Yanımdaki sandalye çekildi, baktığımda Oktardı. Ona şaşkınca bakarken birkaç kişinin daha bize baktığını fark ettim.
"Ne yapıyorsun sen? "
Oktar "Hiç Yemek yiyeceğim." dedi
"Yanımda mı? "diye sordum. Bizi o halde gördükten sonra yanıma gelip benimle yemek mi yiyecekti yani? "Sakıncası mı var? "
Bilmem derecesini omuzlarımı silktim fakat insanların gözü üzerimizdeydi, bu rahatsız olmama neden olurken yanımda birini daha hissettim.
"Kalk oradan. " Barlas bunu Oktar'a söylemişti. Oktar "kalkmazsam" diye sorduğunda onu yakasından tutmuş ve kaldırmıştı. Barlastan kesinlikle böyle bir hamle beklemiyordum. Ben ikisine şaşkınca bakarken Oktar "bunu sen başlattın" dedi ardından Barlas'a yumruk attı.
Ben ne olduğunu anlamazken Barlas birkaç adım geriye yalpalamışı. Barlas yeniden Oktar'ın yakasına yapıştı elini kaldırmış yumruk atacakken bir anda durdu. Oktar "durma devam et" dedi fakat Barlas yumruğunu indirmiş ve elini çekmişti. Oktar "şimdi mi vicdan mı yapıyorsun?" diye sordu. Neyi kast ettiğini anlamasam da şuandan bahsetmedikleri açıktı.
Ardından devam etti "bu kez senin istediğin olmayacak."
゚✧ ✧゚
İnstagram da bir anket yaptım ve sizler haftada bir uzun bölüm istediğiniz için artık bu yönde ilerleyeceğiz.
Her PAZAR yeni bölüm gelecek.
Peki bölümü nasıl buldunuz? Barlas ve Nehri öpüştü bunu bekliyor muydunuz? Lütfen bol yorum yapın motive ediyor beni.
18.02.24
İnstagram: Ayrin.im, ayrinhikayeleri
Güzel kalın çünkü öylesiniz!
|
0% |