Yeni Üyelik
10.
Bölüm

9. Bölüm

@iam.ayrin

Keyifli Okumalar!

 

DOKUZUNCU BÖLÜM LAVİ

 

Elley duhe: Middle of the nıght

 

LÜTFEN OY VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN.

 

゚✧ ✧゚

 

7 yaşındayım. Okula başlamanın heyecanıyla sabah erkenden uyanmış ve hazırlanmıştım. O zamanlar mutluydum. Henüz dışlanmamıştım. Okula gittiğimde sıraya oturmuş ve herkes birbiri ile kaynaşırken onlara katılmaya çalışmıştım.

 

Dışlanmayı ilk kez o zamanlar yaşamıştım. Çocuklar yüzümde ki lekeden korkuyorlardı. Onlarla ne kadar arkadaş olmak istesemde aralarına almamışlardı beni. O gün eve gidince bütün gece ağlamış ve okula gitmek istememiştim. Elbette dadımın umrunda değildi bu. Emirleri annem ve babamdan alırdı.

 

Zaman geçti ben büyüdüm fakat yaşadıklarım acı anılar olarak orada kaldı.

 

O zamanlar hepimiz çocuktuk bunu biliyordum fakat çocuklar bazen en acımasız yargıları verebilirlerdi.

 

"Çirkin."

"Senin gibi olmayacağım ben. "

"Git yanımızdan. "

"Bize de bulaştırma. "

"Hasta galiba. "

 

Şuan ise birçok kızın hayallerini süsleyecek iki erkek bana elini uzatmıştı. Beklenti dolu bakışları vardı. Ben ne yapacağımı bilemezken sevgili arkadaşım Aysun ikisinide itekledi. İkisi daha ne olduğunu anlamadan beni tutmuş ve kaldırmıştı.

 

"İyi misin? Acıdı mı bir yerin? "

 

Ona gülümsedim ve "hayır, iyiyim" dedim. Aysun bana göz kırptığında minnetle gülümsedim.

 

Oktar ve Barlas doğrulmuşlardı. Oktar ellerini cebine soktuğunda Barlasta kollarını göğsünde bağlamıştı. Barlas'ın açıkça morali bozuk gibi duruyordu fakat Oktar'ın boş bakışları çoktan benden uzaklaşmış ve arkasını dönüp gitmişti.

 

Ben arkasından bakarken Aysun koluma girip herkesin bakışlarından uzaklaştırmak ister gibi "of sıkıldım başka bir şey yapalım" dedi. Peşinden benide sürüklemiş, tribünlere götürmüştü. Herkes dağılırken derin bir nefes aldım. Bakışların bu denli üstümde olması yoruyordu. Eskidende bakışlar üstümdeydi fakat daha çok rezil olduğum anlarda olurdu.

 

"Teşekkür ederim Aysun. "

 

"Rica ederim güzellik. "

 

Ela ve Merve de yanımıza geldi.

 

"Bunlar sürekli böyle sürtüşecek mi ya? "

 

Ela'nın sorusuna Merve cevap vermişti "tarih tekerrürden ibarettir. "

 

"Nasıl yani? "

 

Aysun başını omzuma koydu. Ela ve Merve de demir korkulukları yaslanmışlardı. Ela beyaz eşofman takımı giyerken Merve tam tersi siyah giymişti. Birbirlerine zıt iki karakter olsalarda iyi anlaşıyorlardı.

 

"Yanisi ikisi de şuan senin için bir inatlaşma peşinde. "

 

Ela tek gözünü kırpmış ve ima ile gülümsemişti. Bu daha da kötü hissetmeme neden oldu..

 

"Evet ve sen kimi seçeceksin? Sürekli ikisi senin için kavga edemez. "

 

Merve'nin sorusu ile tabiri caizse dumura uğradım. Belki abartıyordum ama bu durumlar bana yeniydi. Öyle ki insanların abarttığını düşünüyordum. İlgisiz büyüyen çocuklar zamanla bunun yokluğuna alışırdı. Öyle ki en ufak ilgide ne yapacağını şaşırırlardı. Şuan benim yaşadığım gibi.

 

"Birini seçmek mi? "

 

Ela kahkaha attı. Hatta sesi öyle yüksek çıkmıştı ki etrafta ki birkaç kişi bize baktı.

 

"Tabi kızım ne yapacaksın ikisini aynı anda mı idare edeceksin? "

 

"Ne? Hayır! "

 

Ela kahkahalarının arasında "eee o zaman birini seçeceksin. " dedi. Bu kadar üstüme gelmeleri normal miydi? Ya onlar abartıyordu yada ben. İnsanlar ikisiyle de arkadaş olmamı neden bu kadar yadırgıyorlardı ki?

 

"İkisi de benim arkadaşım ortada seçim yapmalık bir durum yok. "

 

"Bana nedense hiç öyle gelmiyor. "

 

Aysun bıkkın bir şeklide bunu söylediğinde iyiden iyiye huzursuz olmuştum. İkisi de sadece arkadaşımdı. Hepsi bu kadar olmalıydı. Oktar benim için bir muammaydı. Hareketleri farklı anlamlar çıkarabileceğim türdendi ama bunu istemiyordum. Kalbimin kırılmaması için uzak durmalıydım.

 

"Her neyse bundan sonra ki ders ne? "

 

"Edebiyat."

 

"Ne güzel. "

 

Konu dağılırken başka şeylerden konuşmaya başlamıştık fakat benim aklım hâlâ söylediklerindeydi. Bir seçim mi yapmalıydım? İkisi de arkadaşımdı. Evet Barlas'a karşı daha öncesinde hislerim vardı fakat hâlâ oralarda mıydı emin değildim.

 

İkisi ile de olma düşüncesi tuhaf hissettiriyordu belkide seçim yapmak zorunda değildim.

 

Beden eğitimi dersinden sonra Edebiyat dersine girmiş ve kızlarla okul çıkışı alışveriş merkezine gitmiştik. Parti için yeni elbise ve ayakkabılara bakıyorduk. Aysun gösterdiği siyah bir elbiseye "bunu deneyeyim mi sizce kızlar? " dedi.

 

Ela "senin fiziğine yakışır" dediğinde Aysun deneme kabinine gitmişti. Bende gördüğüm kırmızı bir elbiseyi elime aldım. Sırt dekolteli, boynunda ince bir askı olan mini bir elbiseydi. Oldukça güzeldi "sanırım ben de bunu deneyeceğim" dedim. Ela beni onaylarken Merve de başka elbiselere bakıyordu. Deneme kabinine gidip üstümdekileri çıkardım ve elbiseyi giydim. Boynumdaki askıları zorlukla bağlamış ve göğüs dekoltesini düzeltmiştim. Dizlerimin bir karış yukarısında olan elbisem vücudumu tamamen sarmıştı.

 

Oldukça hoşuma gitmişti bu yüzden almaya karar verdim. Yine de kabinden çıkıp kızların da fikrini sordum. Ela ve Merve bana beğeni dolu bakışlar atarken Aysun da kabinden çıkmıştı. Açıkçası siyah elbise tam ona göreydi sarı saçları siyah elbisenin üstüne dökülmüş bir ahenk içindeydi beni görünce ıslık çaldı.

 

"Kızım çok güzel görünüyorsun."dedi. Ona aynı şekilde karşılık verip"sen de mükemmel olmuşsun" dedim. İkimiz üstümüzdekileri almaya karar verirken Ela ve Merve de elbise seçmişlerdi. Ela beyaz, Merve lacivert bir elbise seçmişti. Hepimiz topuklu ayakkabılarımızıda seçtikten sonra bir kafeye gidip oturduk. Ne kadar kısa sürse de alışverişimiz yorulmuştum. Bunun yanında alışveriş yaparken Oktar aklıma gelmişti. İkimizin çift olarak giydiğimiz kıyafeti yıkamış ve asmıştım.

 

 

Yemeklerimizi sipariş verdikten sonra sohbet etmeye başladık. Aysun'un Yağızla olan ilişkisini öğrenmiştim. Açıkçası yakışıyorlardı. İkisini birlikte sadece birkaç kez görmüş olsam bile dış görünüş olarak birbirleri için yaratılmış gibiydiler.

 

Merve ve Ela'nın ilişkisi yoktu. Aysun'a Yağızla nasıl sevgili olduklarını sordum. Aysun heyecanla anlatmaya başlamıştı. Onu ne kadar çok sevdiği heyecanındam bile belli oluyordu.

 

"Henüz liseye yeni başladığımız dönemde ikimiz de edebiyat şiir yarışmasına katılmıştık. Hakan hoca ikimizin de şiirlerini çok beğenmişti ama aramızda tercih yapmakta zorlanmıştı. İkimiz de okulu temsil etmek istediğimiz için geri adım atmadık."

 

Ellerini çenesinin altına koymuş ve gözlerini kocaman açmıştı. Ela ve Merve de benim gibi onu gülümseyerek izliyorlardı. Aşk sanırım böyle bir şeydi. Aysun da bunu görmüştüm. Belki bende yaşardım.

 

"Daha sonra Yağızla sürtüşmeye başladık. Bilirsin tatlı atışmlar işte. Her neyse benim hiçbir şeyden haberim yokken Yağız benim şiirimi okumuş ve yarışmak istemediğini söylemiş hocaya. "

 

Ela derince iç çekmiş ve "vay be şiirine aşık olmuş çocuk. " demişti.

 

"Evet şiirimi ezberleyip bana okuduğunda bende ona çoktan aşık olmuştum. "

 

İkisinin romantik tanışmasını dinlerken onun adına mutlu olmuştum. Aysun benim ilk arkadaşımdı.

 

Ondan sonra.

 

Yemeğimiz geldiğinde ben köri soslu makarna yerken Aysun salata, Ela ve Merve Pizza yemişti. Hepimiz yemeğimizi yedikten sonra evlerimize gitmiştik. Oldukça yorucu geçen bir gün olmuştu. Aldığım eşyaları odama bırakırken masanın üstündeki kağıt dikkatimi çekti. Barlas'ın resmiydi.

 

Ani bir kararla elime kalemi aldım ve çizmeye başladım. Resmi çizerken zihnimde Barlas'ın yüzü canlanmıştı. Düz burnu, mavi gözleri, beyaz teni... Bütün ayrıntılarıyla onu çizmeye başlamıştım. Önce ki çizimimi tamamladığım için neredeyse bitmek üzereydi. Sadece küçük ayrıntıları eklemek kalmıştı. Yanağında ki küçük ben gibi.

 

Ardından başka bir kağıt çıkardım içimde ani bir dürtüyle önce kemikli yüzünü çizdim. Ardından ela sarı gözleri. Dolgun bir dudak, kalkık bir burun ve sol kaşının üstünde ki minik yara izi. Resmi tamamladığımda gördüğüm kişiyle kalbim kasıldı. Ben Oktar'ı çizmiştim.

 

Çizdiğim her iki resmede baktım biri Barlas'a diğeri ise Oktar'a aitti. Aklım karmakarışık olmuştu. Oktar'ın resmini aldım ve katlayıp masanın üstündeki kitabın içine koydum Barlas'ın resminide çantama koydum.

 

Bugün fazlasıyla yorulmuştum bu yüzden dinlenmek adına kendimi banyoya attım. Bütün vücudumu yıkadım ve yüzümdeki makyajı çıkardım ablamın önerdiği kremleri sürüp pijamalarımı giydim.

 

Yatağıma uzandığımda günün yorgunluğu ile uyuyakalmıştım.

 

2 GÜN SONRA PARTİ GÜNÜ

 

Kızlar hazırlanmak için benim evime gelmişlerdi, birlikte hazırlanmaya başladık. Etrafta bir çok makyaj malzemesi vardı birbirimizin makyajlarını tamamladıktan sonra saçlarımızı da yapıp elbiselerimizi giydik. En sonunda hazırlandığımızda evden çıktık. Taksi çağırmıştık çünkü Mehmet amca ile birlikte gitmek istememiştim. Belki partiden geç dönerdim bu yüzden gel git yapmasını istemiyordum. Mehmet amca henüz ben 10 yaşındayken gelmişti. 8 yıldır birlikteydik ve bana gerçekten amcammış gibi davranıyordu.

 

Parti evine geldiğimizde Yağız bizi kapıda karşılamıştı.

 

Yağız Aysun'u görür görmez "mükemmel görünüyorsun" demiş ardından elinden tutmuş ve üstüne öpücük kondurmuştu.

 

Aysundan gözlerini zorla alıp bize döndü. "Kızlar siz de çok şık olmuşsunuz. " Ona teşekkür edip içeri geçtik. Yağız ve Aysun arkamızdan geliyorlardı.

 

Parti çok kalabalık değildi sanırım sadece tanıdıkları kişileri çağırmışlardı. Kızlarla birlikte bahçeye çıkıp armut koltuklara oturduk.

 

"Sanırım o kadarda kalabalık olmayacak. "

 

"Biz ilk gelenlerden olmalıyız birazdan daha fazla kişi gelir. "

 

"Oktarların partisine öyle herkes gelemez. Ya arkadaşları olacaksın yada tanınan, bilinen biri. "

 

Sohbet ederken yanımıza Oktar ve arkadaşları geldi. Oktar bana bakmamış sadece yanıma oturmuştu. Siyah gömleği ve siyah pantolonu ile o kadar yakışıklı görünüyordu ki bir süre ona baka kalmıştım. Ela gözleri ortaya çıkmıştı ve ışıl ışıl parlıyorlardı. Nefes kesici görünüyordu. Bakışları bana döndüğünde hızla bakışlarımı üzerinden çektim. Gereğinden fazla bakmıştım sanırım.

 

Kulağımda ılık bir nefes hissettim. "Çok güzelsin. "

Bu ses ondan başkasına ait değildi.

 

Yanağımın içimi ısırdım bu kadar yakın olmasına gerek var mıydı? Yeterince nefes kesici görünürken ona bu kadar yakın durmak adımı bile neredeyse unutmama neden olacaktı. Ondan etkileniyordum. Hemde fazlasıyla.

 

Ortam ısınırken alkol almaya başlanmış ve sohbet koyulaşmıştı. Ne kadar az içsemde bünyem zayıftı. Bu yüzden sarhoş olmaktan korkuyordum.

 

Murat "sıkıldım oyun vakti gençler." dedi. Bir kağıt çıkardı ve "ortamda ısınmışken biraz eğlenelim değil mi?" dedi.

 

Ardından "oyun basit kağıdı dudaktan dudağa yapıştırıp gezdireceğiz kimde düşerse küçük bir öpücük alırız. " dedi.

 

"Ela ile öpüşmek için başka bahane bul. "

 

Bunu söyleyen Serkandı. Herkes kahkaha atarken Ela utanmıştı. Aralarında bir şeyler vardı fakat sanırım birbirlerine bunu söylememişlerdi. Onunla bunu konuşacaktım.

 

"Oynayalım hadi. "

 

Yağız kağıdı aldı ve dudaklarına koyup Aysuna yöneldi. Aysun onun dudaklarının arasından aldı ve Elaya verdi. Ela Murat'a vermişti. Murat, Serkan'a verdi. Serkan Merveye vermiş ve Mervede bana vermişti. Dudaklarımda ki kartı Oktar'a uzattım. Oktar'ın dudaklarını kağıdın ince yüzeyinden hissetmek kalbimin heyecanla kasılmasına neden olmuştu. Sanki kalbime yüzlerce iğne batırılıyordu.

 

Oktar'ın dudaklarına geçen kağıt bekelemdiğim bir anda yere düştü. Düşmesi ihtimal dahilinde bile değildi çünkü dudaklarına tam anlamıyla oturmuştu.

 

Ve Oktar bunu bilerek yaptı.

 

"Oktar ve yeni kız öpüşmesi mi izleyeceğiz? "

 

Serkan'ın gevşekçe güldüğünü duydum. Oktar bana yaklaştıgında nefesimi tuttum fakat o dudaklarım yerine kulağıma yöneldi.

 

"Bana bir öpücük borcun var güzelim hazır hissettiğinde seni öpmek için orada olacağım. "

 

Sıcak nefesi kulağımdan ayrıldığında Oktar bizi izleyen arkadaşlarına baktı ve "öpüşme falan olmayacak" dedi.

 

Murat "mızmızlanacaksanız oynamayalım" diye itiraz etti.

 

Oktar "uzatma" dediğinde hepsi susmuştu. Yağız "neyse kim shot atmak ister? " diye sordu. Herkes bir şeyler söylerken ayağa kalktım. Aysun bana baktığında ona kısaca açıklama yapıp içeriye girdim. Etrafta bir çok kişi grup olmuşken bazıları da sevgilileri ile takılıyordu. Üst kata çıktığımda daha sakindi. Rastegele bir kapıyı açtım yatak odası olduğunu görünce geri kapadım ardından başka bir kapıyı açtım bu tahminim tutarken içeriye girdim. Ellerimi yıkayıp ihtiyacımı gördükten sonra makyajımı tazeledim ve kapıyı açıp lavabodan çıktım. Yada çıkmaya çalıştım başım sert bir göğse çarpmıştı başımı kaldırıp baktığımda kokusundan da tanıdığım Oktar vardı. Beni geri geri yürütüp içeriye soktu peşimden o da girmiş ve kapıyı kilitlemişti.

 

"Ne yapıyorsun? "

 

"Sence? "

 

Bakışları sadece gözlerime odaklıyken "dekolteni düzelt" dedi. İlk birkaç saniye ne dediğini anlamadım fakat eğilip baktığımda göğüs dekoltemin biraz açıldığını fark ettim elimle hızla düzeltirken Oktar bakmamıştı bile. Bakışlarım yeniden onu buldu.

 

"Şimdi çıkabilir miyim? "

 

"Hayır."

 

"Neden? "

 

"Çünkü yanımda kalmanı istiyorum. "

 

Durakladı ardından kulağıma doğru eğildi ve devam etti.

 

"Daima."

 

Oktarın sözlerinden sonra vücudumun alev alev yandığını hissettim. Onunla olmak. Onunla yanmak. Yakmak.

 

Düşüncelerim edepsizleşirken bunda alkolün de parmağı olduğuna emindim. Yoksa onunla birlikte oluşan ateşli sahneler muhtemel değildi.

 

Ona tek söyleyebildiğim basitçe "ben" olmuştu. Başka ne söyleyebilirdim ki?

 

Oktar yüzünü kulağımdan uzaklaştırmamış tam aksine yüzünü boynuma gömmüştü. Burnunu boynuma sürterken derin nefesler almaya başladı. Dudaklarından kaçan ılık nefesini köprücük kemiğimde hissettiğimde inlememek için alt dudağımı dişledim. Oktar'ın eli belime gitti ve beklemediğim bir anda kaldırıp lavabonun üstüne oturttu. Sırtım lavabo taşına değerken Oktar bacaklarımın arasına girmişti bile. Bir eli çıplak sırtımda diğeri bacağımın üstündeydi. Dudaklarını şah damarımın üstünde hissettim. Başım geriye doğru düşerken Oktar öpücüklerine devam ediyordu.

 

Bir, iki, üç, dört...

 

Eli bacağımdan yukarı doğru çıktı. Baldırımda gezinirken soğuk elleri sıcak tenimi serinletmeye başlamıştı.

 

Tuhaftır ki elleri soğuktu fakat dudakları sıcaktı.

 

Vücudum eli ve dudaklarının hareketleri ile titredi.

 

Öpücükleri daha da aşağı inmiş ve göğüslerimin açıkta bıraktığı yerleri istila etmeye başlamıştı. Islak dilini hissettiğim anda elim saçlarına gitti ve çekiştirdim. Oktar bunu yapmam ile hırlamıştı. Bu içimde ki ateşi daha da harladı.

 

Parmakları neredeyse iç çamaşırımın üstündeydi. Çevresinde dolanıyor fakat dokunmuyordu.

 

Eli sırtımdan aşağı inmiş ve çıplak belimden tutmaya başlamıştı. Eğer tutmasaydı geriye doğru düşmekten korkuyordum. Vücudum benden bağımsız hareket ediyordu.

 

"Seni istiyorum. "

 

Oktar'ın göğüslerime doğru fısıldadığı sözcükler vücudumu daha da ısıttı.

 

Beni istediğini söylerken ve alkol kanımda gezerken karşı koymak zordu. Ve bu zorluğa karşı tanrı yanımda olmuştu. Kapı çaldı. Ses Aysun'a aitti.

 

"Nehli? "

 

Kendime gelmek için nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Oktar hâlâ yerini koruyordu fakat durmuştu öpücükleri.

 

Boğazımı temizleyip "geliyorum" dedim. Kalp atışlarımı kontrol altına almak zordu. Kekelemediğime bile şükredecek duruma gelmiştim. Buna Oktar etkisi deniyordu sanırım.

 

Aysun "tamam ama Oktarda kayboldu. Kim bilir kime gitti" dedi. Bana gelmişti. Bunu ona söylemedim. Oktar sırıttı bunu boynuma bıraktığı ılık nefesten hissetmiştim. Ardından bacağımı sıkmış ve eğilip dudağımın kenarını öpmüştü. Bundan zevk alıyordu görebiliyordum. Onunla birlikte bende zevk alıyordum.

 

"Bilmem."

 

"Kesin odalardan birindedir yanlışlıkla basma. "

 

Alt dudağımı dişledim ona odalardan birinde değil tuvalette demek yerine kısaca tamam dedim. Belki de odaya geçerdik. Belki.

 

Düşüncelerim ipi kopuk kuklalar gibi kendi kendilerine hareket ederken onları dizginlemek zordu. Oktar'ı kapsayan düşüncelerim pekte masum değildi ve benim bu ruh halinden hemen çıkmam gerekiyordu. Yoksa kötü şeyler olabilirdi. Yada güzel şeyler...

 

"Aşagıdayım gel sende çabuk. "

 

Ona yeniden tamam derken uzaklaşan ayak sesleri ile Oktar "odalardan birinde değilim ait olduğum yerdeyim. " dedi. Ardından yeniden şah damarımın üstünü öptü.

 

Yutkundum. Birine ait olmak. Oktar bana ait değildi. Bu gece farklıydı sadece. Ona bir şeyler olmuştu bundan eminim. Aklıma Barlas'ın beni öptüğü geldi. Onunla bu konuyu hiç konuşmamıştık. Oktar bizi görmüştü ve ben ona hiçbir zaman gerçeği anlatamamıştım. Oktar'ın sormaması da garibime gidiyordu. Barlasla olan düşmanlıklarını düşünürsek neden sormamıştı? Belki de ona söylemenin tam zamanıdır.

 

"Sana bir şey söylemem lazım. "

 

Oktar saçımın bir tutamını parmaklarının arasına aldı ve oynamaya başladı.

 

"Söyle yavrum. "

 

Sen bu kadar yakınken ben ne diyeceğimi unutuyorum demek istesem de dilimi ısırarak kendimi durdurdum. Onun etkisi bambaşkaydı. Soğuk buzun yakma etkisi gibiydi. İmkansız ve bir o kadar muhtemel.

 

"Barlasla öpüştüğümüz gün... "

 

Eli duraksadı fakat bu iki saniye kadar sürmüştü. Öpüştüğümüz kelimesi yanlış olmuştu sanırım.

 

"Yani beni öptüğü gün."

 

Devam et dercesini başını aşağı eğdi. Yutkunduğunda dikkatim dağılmıştı.

 

"Aslında tam olarak öpmedi sadece dudaklarını dudaklarıma yasladı ve hemen geri çekildi. Yani öpüşmüş sayılmayız. "

 

Oktar hmm diye bir ses çıkardı ve yüzünü yüzüme doğru eğdi. Şuan nefesini yüzümde hissediyordum ve bu kanımın kaynamasına sebep olmuştu.

 

"Peki bunu neden şuan söylüyorsun?"

 

Evet neden şuan söylüyorsun Nehli?

 

"Bilmem aklıma geldi. "

 

Oktar alt dudağını dişlerinin arasına aldığında dikkatim o yöne çekildi. Bir elini belime attı. Bakışları bir meleği bile günaha itecek kadar cüretkardı.

 

"Ama ben biliyorum. "

 

Soğuk elinin serinliği sanki tenimi daha çok yakıyordu.

 

"Neden? "

 

Yüzünü boynuma getirdi ve derince bir nefes çekti içine.

 

"Seni öpmemi istiyorsun ve bunu dolaylı yoldan dile getiriyorsun. "

 

Yutkundum. Nefesimi tutarkan doğruluk payı yüzüme tokat gibi çarpmıştı. Onun beni öpmesini istediğim için mi söylemiştim? Nehli şuan kendine gelmen lazım kızım. Kendimde değildim artık buna emin olmuştum.

 

"Ama bebeğim seni öpmem için tam anlamıyla kendinde olman gerekiyor. Her anını hatırlamalısın."

 

Yanağımın içini ısırdım. Onunla öpüşürken her anı hatırlamak. Şuan bile beni öpse unutamazdım zaten.

 

Eğer biraz daha burada kalırsak dayanamayacaktım. Bu alkolün etkisiydi kesinlikle yoksa ona karşı bu kadar istekli olmak akıl işi değildi. Üstelik onun yüzü boynumda ve dudakları kulağımın altına baskı uygularken. Nefesim sıklaşırken "Oktar" dedim fakat sesim yalvarır gibi çıkmıştı. Neye yalvarıyordum?

 

"Güzelim."

 

Kendime gelmem gerekiyordu. İlk kez kontrolü bu kadar elimden bırakmıştım.

 

"Gitmem lazım. "

 

Cevap vermesini beklemeden onu iteklemiş ve lavabo tezgahından aşağı inmiştim. Ayaklarımın üstünde durmak zor olsa da başarmıştım. Oktar beni durdurmadan lavabodan da çıktım. O izin vermezse yapamazdım fakat o da fazla ileri gittiğimizi düşünmüş olacakki gitmeme izin vermişti.

 

Ardından hızlı adımlarla aşagı indim. Aysunu bulduğumda birkaç kişi ile oturduğunu gördüm. Artık gitmek istiyordum fazla bile kalmıştım.

 

"Ben gitsem iyi olur. "

 

Aysun "daha yeni geldik" diye isyan ettiğinde "lütfen kızma bu kadar kalmam bile benim için fazlaydı. " dedim. Evet öyleydi bu deneyimler benim için yeniydi. Bir anda bu kadar sosyal biri olmak bünyeme fazla gelmişti.

 

Yada Oktar fazlaydı.

 

Oktar "ben bırakırım" dediğinde arkamı döndüm ve ona baktım.

 

"Gerek yok ben gidebilirim. "

 

Üstünü düzeltme gereksiniminde bile bulunmamıştı. Gömleiğinin alt tarafları kırışmıştı ve yarısı pantolonun içindeyken yarısı dışındaydı.

 

"Elbette gidebilirsin fakat ben bırakacağım. "

 

Bana itiraz etme hakkı tanımadan Aysun "bence de o bıraksın yoksa içim rahat etmez" dedi.

 

İkisinin ısrarına da dayanamayarak Oktarla birlikte evden çıktım. Siyah arabası kapının önündeydi birlikte arabaya bindik arabada sessizlik hakimdi. Motor kullanmasına alıştığım için araba kullanması garibime gidiyordu. Bana kalırsa o kesinlikle motor insanıydı. Sanki motor kullanırken daha kendi gibiydi.

Gecenin karanlığında sokak ışıkları yolu aydınlatıyordu. Nefes seslerimizden başka ses çıkmıyordu.

 

Oktara bakıp belki de hiç söylemem gereken bir şeyi söyledim. Alkolün kanımda dolaşması pek iyi sonuçlar doğurmuyordu.

 

"Neden öpmedin beni? "

 

Sorum karşısında birkaç saniyeliğine bana döndü. Bakışlarında anlamadığını belli eden parıltılar vardı. Bende anlamıyordum "öpmeme mi isterdin?" diye sordu. Sorusuyla bu kez ben afalladım. Ne söyleyebilirdim ki?

 

"Kağıdın düşmesine bilerek izin verdin. "

 

Sözlerimin ardından itiraz etmeden başını salladı. İtiraz etmesini de beklemiyordum zaten. O yaptığı şeylerin sorumluluğunu alan biriydi.

 

"Bunu neden yaptın?" diye sordum.

 

"Seni öpmek istediğim için. "

 

"Ama öpmedin? "

 

"Sende beni öpmek istiyordun. "

 

Sözleriyle tüylerim diken diken olmuştu. Ne söyleyeceğimi bilemesemde "saçmalama" diye söylenmiştim. Suratım asılmış ve bakışlarımı onun üstünden almıştım.

 

Oktar susmadı ve üstüme gelmeye devam etti.

"Ne yani istemiyor musun ?" diye sordu eğlenen bir sesle. Sesim elimden olmadan titredi.

"Tabii ki hayır" dedim fakat bu Oktar'ı daha da eğlendirdi.

 

"Zamanı geldiğinde göreceğiz isteyip istemediğini."

 

Kinayeli sesine gözlerimi deverdim.

"Öyle bir şey olmayacak Oktar. Şuan alkollü olduğum için sana öyle tepki verdim. "

 

Oktar "göreceğiz güzelim" derken eğleniyordu.

 

Bu kez ona cevap vermedim büyük konuşmaktansa susmayı tercih ettim evin önünde durdu araba.

 

Arabadan inmeye hazırlanırken Oktar kolumdan tutmuş ve beni durdurmuştu. Bakışlarım ona döndüğünde beklemediğim bir harekette bulunarak bana doğru eğildi ve yanağımı öptü.

 

Ardından nefesini kulağımda hissederken iyi geceler demişti. Ona karşılık vermedim. Ve hızlıca arabadan indim. Koşar adımlarla eve girdiğimde arabanın uzaklaşma sesi gelmişti.

 

Oktar bana iyi geceler öpücüğü mü vermişti?

 

Nefesimin daraldığını hissettim. Odama çıktığımda üstümdekilerden bir çırpıda kurtulup kendimi banyonun içine attım. Hızlıca soğuk bir duş almıştım. Keza Oktar'ın dudakları yanağıma dokunduğunda alev alev yandığımı hissetmiştim.

 

Basit bir öpücüktü fakat kalbim o öpücüğe karşı deli gibi atmayı başarmıştı.

 

Duştan sonra bornozumu giymiş ve yüzümde kalan makyajı temizlemek için aynanın karşısına geçmiştim. Bakışlarım yüzümde gezindi.

 

Çirkin olmak. Her zaman güzel kızlara imrenmişimdir. Hatta kıskanmış. Neden böyleydim ben? Ne yaparsam yapayım yüzüm onlar gibi değildi. Öyle ki daha da dibe batıyordum. Daha da çirkin hissediyordum. Düzelmeyecektim. Hiçbir şekilde o kızlar gibi olmayacaktım. O kızda olmayacaktım. Kendimi kandırmaktan başka hiçbir şey yapmıyordum.

 

Neden böyleyim? Neden düzelmiyor? Güzelleşmiyoe suratım? Ne yapmam gerekiyor? Çok yorulmuştum artık bu algılardan. Kendimden. Yorumlardan.

Ben böyle olmak istemiyordum.

 

Lütfen artık bir çıkış yolu olsun. Ben bu olmak istemiyorum.

 

Gözümde akan yaşlar makyajımı çıkarmak için etkili bir yol olmasada durdurmadım. Elime aldığım yüz temizleme pamuğu ile yüzümü silmiş ve gerçek yüzümle karşılaşmıştım. Bu can yakıcıydı fakat yapabileceğim herhangi bir şeyde yoktu.

 

Oktar bu hâlimi görse yine beni öpmek ister miydi? Barlas beni daha öncesinde fark eder miydi?

 

Oktar'ı kandırıyordum o bir maskeyi öpmek istiyordu sadece. Beni değil. Belki de şuan hissettiğim duygu yoğunluğu da bu yüzdendi. Oktar'ın gerçek beni beğenmeyecek oluşuydu.

 

゚✧ ✧゚

 

Evet ilk yakınlaşmalar başladı. Siz neler düşünüyorsunuz bu konu hakkında? Sizce ileri ki bölümlerde neler olacak?

 

03.03.24

 

İnstagram: Ayrin.im, ayrinhikayeleri

 

Güzel kalın çünkü öylesiniz!

 

 

 

Loading...
0%