Yeni Üyelik
7.
Bölüm

ALTINCI BÖLÜM

@iam.ayrin

Keyifli Okumalar!

 

ALTINCI BÖLÜM LAVİ

 

Taylor Swift: Wonderland

 

LÜTFEN OY VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN.

 

゚✧ ✧゚

 

İnsanların herhangi bir şeye körü körüne bağlanması her zaman saçma gelmişti. Ne olursa olsun onu tercih ederdiniz durum ve koşullar önemsizdi o varsa seçenek yoktu. Benim için durum bundan ibaret değildi. Belki de ben öyle sanıyordum.

 

Dudaklarımın o şeklini aldığının farkındaydım neredeyse saçlarıma ulaşan kaşlarım ile bir ona bir kağıda baktım.

 

"Ne? "

 

Elimi tuttu sıcak elinin teması kalbimin hızlanmasına neden olmalıydı ama onun yerine sadece tuhaf hissetmiştim. Eski Nehli olsa heyecandan bayılabilirdi ama şuan sadece tuhaf hissetmiştim. Ona karşı olan duygularım bitiyor muydu?

 

Kağıdı avucumun içine bıraktığında teması kesmişti.

 

"Bunu tamamla ve bana öyle ver. "

 

Anlamakta zorluk çekiyordum. Şuan karşıma geçip onun resmini çizdiğim kağıdı bana veriyordu. Attığını düşündüğüm kağıdı. Onu çizmek benim için zor değildi. Neredeyse her günüm onu izlemekle geçerdi. Derslerde, basketbol oynarken, yemek yerken, yürürken...

 

O benim için neredeyse kusursuz bir tabloydu. Neredeyse.

 

Peki Barlas benimle alay ediyor olabilir miydi?

 

"Benimle dalga mı geçiyorsun? "

 

Sesim oldukça kısık çıkmıştı. Şahsen dalga geçiyorsa komik değildi fakat baktığımız da o günden bu güne resmi saklamış olması ciddi olduğunu gösterirdi.

 

"Dalga falan geçmiyorum bu resmi tamamla ve bana ver. "

 

Benden uzaklaşmış arkasını dönmüşken aklına bir şey daha gelmiş gibi yeniden bana döndü. Kot rengi pantolunu ve beyaz kazağı ona yakışıyordu. Mavi gözleri çok daha canlı bakıyordu. Ve o gözler şuan yüzümde geziniyordu.

 

Barlas "telefonunu ver" dedi.

 

Ben onun yüzüne saf saf bakarken vermeyeceğimi anlayıp uzanmış ve telefonumu almıştı. Benim yüzüme doğru uzatıp kilidi açtıktan sonra arama kısmına girmişti.

 

"Hey ne yapıyorsun? Versene telefonumu. "

 

Beni dinlemedi birkaç tuşa bastı ve telefonunun çalmasına izin verdi. Ardından ismini kaydedip telefonumu geri verdi.

 

Bense o bunları yaparken sadece izlemekle yetinmiştim. Onu durdurmadım yada durdurmak istemedim. Emin değildim duygularım öylesine birbirine girmişti ki sinirlensem mi yoksa şaşırsam mı emin olamamıştım.

 

"Kitabı sen alabilirsin okuduktan sonra bana geri vermek kaydıyla tabi."

 

Cevap vermemi beklemeden arkasını dönüp çıkmıştı bense oracıkta elimdeki telefona bakıyordum. Barlas'ın numarası ekranımda duruyordu. Peki neden bunu yapmıştı? Resmi neden saklıyordu? Dalga mı geçmekti yoksa amacı?

 

Aklımda ki düşünceleri kovup elimde ki kitapla satıcaya gittim. Kitabı satın aldıktan sonra çıkmış ve ağır adımlarla evime doğru yol almıştım.

 

Barlas'ın arkamdan söyledikleri ve şimdi yaptıkları tutarsızdı. Eskiden ondan hoşlanıyordum ama şimdi. Ne hissettiğimi bile bilmiyordum. Herkes beni zorbalarken sesini bile çıkarmamıştı. Öyleki arkadaşları bile ayakçı diyerek zorbalamışlardı beni. O ise sadece izlemişti. Gerekmedikçe konuşmamıştı bile. Şimdi yaptıkları ise içten içe göz boyama gibi geliyordu? Peki neden böyle bir şey yapacaktı ki? Sonuçta yeni beni anlamamıştı yada anlamış yine de dile getirmemişti. Bu imkânsız değildi sesim aynıydı kesinlikle beni tanımıştı. Gerçi tanısa neden okulda vermesin ki bu kağıdı. Her gün görüyorduk birbirimizi. Düşünmekten başım ağrıyacaktı. Her şeyi boşverdim. O bir şey söylemeden ona bir şey sormayacaktım.

 

Eve gittiğimde zihnimde birçok soru yer alıyordu fakat ben düşünmemeyi seçerek yatağıma gittim ve uyumayı seçtim.

 

Sabah olduğunda yine aynı rutinimi uygulamıştım. Ne kadar üşensemde yapmak zorundaydım. Canım kahvaltı yapmak istemediği için ağzıma birkaç böğürtlen atmış ve evden çıkmıştım. Mehmet amca arabaya biner binmez direk sürmeye başlamıştı.

 

Okula gittiğimde yine sırama oturmuştum çünkü başka yer yoktu. Sınıf kalabalıklaşmaya başlamıştı fakat kızlar henüz gelmemişlerdi. Yanımda ki boşluğa baktığımda aklıma gelen şeyle alnıma vurdum. Kaskı unutmuştum. Nasıl böyle bir aptallık yapmıştım. Şimdi geri dönüp alamazdım da. Aklım neredeydi benim? Belki Barlastadır Nehli.

 

Üstelik sırasında oturuyordum kim bilir bana ne yapacaktı. Pekala bir gün daha kaskı bekleyebilirdi değil mi? Eminimki başka kaskları da vardı.

 

Özür mayetinde bir şey yapmam lazımdı. Bende yapabildiğim en iyi şeyi seçtim. Defterimi çıkardım ve küçük bir şekilde onu çizmeye başladım onunla ilgili bütün ayrıntıları yapmasam da ona benzetmiştim bir şekilde. Sarı gözlerine ayrıntı eklemek istesem de sarı kalemim yoktu bu yüzden kara kalem çalışması olmuştu.

 

Resim bittiğinde derin bir nefes bıraktım. Şimdi kantine inmem gerekiyordu. Çizimi kapalı bir şekilde sıramda bırakıp kantine indim. Birçok kişi masalara oturmuş sohbet ediyordu. Acaba Oktar ne severdi?

 

Gözüm çilekli süte takıldığında gülümsedim fakat içmeyeceğini tahmin ederek kendime çileki süt alırken ona kahve ve çikolata almıştım. Kahveyi sade almıştım içimden bir ses şeker sevmediğini söylemişti. Yada dış görünüşü sert olduğu için tercih etmiştim.

 

Biraz zorlansam da sınıfa girebilmiştim. Sınıfta gördüğüm Barlasla duraksadım. Dışarıya bakıyordu saçları özenli bir şekilde geriye doğru taralıydı. Barlas bakışlarımı hissetmiş gibi bana döndü. Bense başımı yere eğmiştim anında. Sürekli bakışmamız gerekmiyordu değil mi? Zaten zihnimde dönen tilkiler birbirleri ile kavga içerisindeydi daha fazlasına gerek yoktu. Yavaş adımlarla sırama gittim ve elimdekileri bıraktım.

 

Çizdiğim resmi elime alıp altına 'Kaskını unuttum ama kesinlikle yarın getireceğim ayrıca başka sıra veremezlermiş bu yüzden yanında oturmak zorundayım söz veriyorum rahatsız etmeyeceğim seni :) ' yazdım.

 

Ardından çikolata ve kahveyi koydum yanına, işim bittiğinde sütümü açmaya çalışıyordum. Çilek severdim tadı diğerlerine oranla daha yumuşak gelirdi. En azından sabahları. Yanımda bir hareketlilik olduğunda o yöne baktım. Oktar'ı gördüğümde alt dudağımı dişlerimin arasına almıştım çoktan.

 

Kaşları çatık masaya ve bana bakıyordu. Hızla ayağa kalkıp "hiçbir şey demeden önce notu oku" dedim ve arkama bile bakmadan sınıftan koşar adım çıktım. Olurda kızarsa yanında olmak istemiyordum.

 

Sınıftan çıktığımda karşımdan Merve geliyordu. Günaydın diye selam verdiğinde aynı şekilde karşılık verdim.

 

"Sınıfa gidelim mi? " sorusuna karşı başımı iki yana salladım "ben biraz burada kalacağım." Beni onaylayıp sınıfa gitti bense pencere kenarına yaslanmış bir şekilde insanları izlemeye başlamıştım. İnsanları izlemeyi seviyordum. Onları rahatsız etmeden uzaktan izler ve aklımda kalan ayrıntıları çizerdim. Tıpkı bir fotoğrafın fotokopisini çıkarmak gibi.

 

Elimde ki sütü açmış içmeye başlamıştım. Dün akşam da yememiştim ve kahvaltı da yapmadığım için acıkmıştım. Ama öğle yemeğini bekleyecektim yada tenefüste yerdim.

 

Ben bunları düşünürken önümde bir çift siyah ayakkabı belirmişti. Başımı yavaş yavaş kaldırdığımda bakışlarım Oktar'ın ela gözleri ile karşılaştı. Şuan sarıdan çok elaydı. Işıktan dolayıydı sanırım ama ben daha çok sarı olduğunda seviyordum.

 

Seviyordum? Peki Nehli.

 

Bakışları öfkeli değildi ama başka bir şeyler vardı. Anlam veremesemde en azından öfkeli olmamasına sevinerek gülümsedim.

 

"Sıra arkadaşım. "

 

Olabildiğim en tatlı halimi kullanmaya çalışıyordum. Oktar'ın bakışları elimdeki süte kaydı.

 

"Bana soğuk kahve sana süt öyle mi? "

 

Sesi uykulu gibiydi keza saçları da öyleydi. Dağınıktı ve bu ona fazlasıyla yakışıyordu. Barlas'ın saçları özenle taralıyken onun ki dağınıktı. Birbirlerine zıt iki kutup gibiydiler. Ve sende onları kıyaslıyorsun. Neden?

 

"Soğuk mu? Aslında yeni almıştım istersen bir koşu yenisini getireyim."

 

Yanından ayrılacakken elimden tuttu.

Bakışlarım ona döndüğünde yüzünde munzur bir ifade vardı. Sanki birazdan yaramazlık yapacağım der gibiydi. İfadesi karşısında yutkunamadım. Tanıştığımızdan bu yana ilk kez samimi bir şekilde gülümsüyordu. Hayır samimi değil yaramaz bir erkek çocuğu gibi.

 

Oktar elini uzattı ve elimde ki sütü kaptı. Dudaklarının arasına pembe pipeti aldığında şaşkınca ona bakıyordum. Oktar benim sütümü içiyordu. Benim pipetimle.

 

Ben dudaklarım aralanmış ona bakarken yanımızdan gelen şaşırma nidası ile kendime geldim.

 

"Oha!"

 

Oktar'ın hâlâ elimi tuttuğunu görünce elimi çektim. El ele tutuştuğumuzu unutmuştum. Sanki ellerimiz birbirinin kayıp parçaları gibi birbirlerine tutunmuşlardı. Birbirlerine bağlı kalmalılardı sadece.

 

Etrafımızda birkaç kişi dönmüş bize bakıyordu. Ve bu kişiler arasında Ela ve Aysun da vardı. Hatta o şaşırma nidası Aysundan gelmişti.

 

"Seni şimdilik affediyorum. "

 

Oktar hiçbir şey olmamış gibi arkasını dönmüş ve yanımdan ayrılmıştı bense hâlâ onun arkasından bakıyordum.

 

Aysun ve Ela hızla yanıma gelip "o da neydi öyle?" dediler. Evet açıkla bakalım Nehli.

 

"Hiç."

 

Aysun omzuma vurdu. " Ne demek hiç? Resmen Oktar seninle flörtleşti! "

 

"Hayır öyle olmadı"

 

Ela "evet oldu" dediğinde

"başka sıraya geçmemi istemişti fakat sıra olmadığı için yanında oturacağımı söyledim o şekilde oldu yani. Başka bir şey yok. " dedim.

 

Hızlı hızlı konuşmamı takmadılar bile. Takıldıkları nokta yakınlığımızdı.

 

"Peki neden elini tutuyordu? "

 

"Gidecektim de durdurmak için. "

 

"Ne zamandır durdurmak için el tutar oldu ki? "

 

"Ya nereden bileyim ben Aysun. "

 

Ela koluma girdi. "Tamam tamam inandık"

 

Üçümüz sınıfa girdiğimizde yerime geçtim. Oktar da yine başını sıraya koymuş uyuyordu. Telefonuma mesaj geldiğinde cebimden çıkardım ve gelen mesaja baktım.

 

Mesaj Barlastandı.

 

Gözlerim kocaman olurken ona baktım. O ise telefonuna bakıyordu.

 

Mesaj: Barlas

Günaydın resmi ne zaman bitireceksin?

 

Mesaj: Nehli

Sabah sabah başka derdin yok mu?

 

Mesaj: Barlas

Yok

 

Mesaj: Nehli

Resmin senin için bir önemi olduğunu düşünmüyorum. Bu yüzden çöpe attım.

 

Mesaj: Barlas

O halde yenisini çizmek zorundasın

 

Mesaj: Nehli

Öyle bir zorunluluğum yok

 

Mesaj: Barlas

Göreceğiz

 

Bu mesajdan sonra hiçbir şey yazmamıştım. Tehdit mi ediyordu beni yani? Sanki bir daha denk gelebilecekmişiz gibi.

 

Nehli aynı sınıftasınız. Zihnimde ki aptal düşünceyi kovdum. Evet aynı sınıftaydık fakat o eski benle konuşuyordu yenisiyle değil.

 

"Günaydın gençler. "

 

Öğretmenin gelmesiyle telefonumu kapadım ve sıramın altına koydum. Ders başladığında dikkatimi derse vermeye çalışıyordum. Zira Barlas zihnimde dönüp durduğu için rahatsız olmuştum.

 

Dersler öyle yada böyle bitmişti. Ara sıra Barlas'ın bakışlarını yakalıyordum bu ise beni tanıdığını düşündürttüğü için daha çok ondan kaçmaya çalışıyordum. Eğer ki beni tanırsa aynı şeyleri yaşardım. İlk kez normal bir öğrenci gibi hissederken bunun olması isteyeceğim son şey bile değildi.

 

Aysun cafeye gitmeyi teklif etse de akşam gerçekleşecek olan davete gitmek için eve gitmeliydim. Ailem çocukluğumdan beri davetlere katılırdı fakat ben gitmezdim yada gerçegi söylemek gerekirse beni götürmezlerdi. Annem davete gideceğiz dediğinde "tamam ben ödevlerimi yapar uyurum" demiştim fakat "sende geliyorsun" dediğinde işte o zaman şaşırmıştım. İlk kez onlarla birlikte bir davete katılacaktım.

 

Eve gittiğimde annem karşılamıştı beni. Buna şaşırmıştım ama onun umursadığı pek söylenemezdi.

 

"Elbiseni yatağın üstüne koydum. Hazırlan çıkacağız. "

 

Odama gittiğimde önce ılık bır duş almıştım ardından makyajımı ve saçlarımı yapmıştım. Yatağın üstünde ki beyaz midi boy elbiseyi giydiğimde gerçek benliğimden uzaklaşmıştım. Aynada sahte bir ben vardı.

 

Ayaklarıma giydiğim topuklu ayakkabılar boyumu uzattığında kendimi çok daha iyi hissetmiştim. Evet güzel görünüyordum sahte bir güzellik tabi.

 

Aşağı indiğimde sevgili ailem beni bekliyordu babam bile.

 

Annem ve ablam güzel göründüğümü söylediklerinde onlara aynı şeklide karşılık verdim. Annem siyah uzun bir elbise giyerken ablam lacivert mini bir elbise tercih etmişti. Yüzü gibi fiziğide güzeldi. Benim cılız halime kıyasla o dolgun vücut yapısına sahipti. Evden çıktığımızda. Siyah aracımıza binmiş ve yol boyunca anne ve ablamın sosyete hakkında konuşmalarını dinlemiştim. İlk kez katıldığım için gergindim fakat köşeme çekilip olan biteni izleyeceğim için gerilmeme gerek yoktu.

 

Araba lüks bir restoranın önünde durduğunda hepimiz tek tek indik. Davet sahibi oldukça şık bir restoranı kapattırmış olmalıydı. Bizim gibi birkaç aile daha içeriye giriyordu. Bense onları takip ediyordum.

 

İçeri girdiğimizde altın paletler yüzünden resmen gözlerim yanmıştı. Her yer altın varaklarla çevriliydi buda gözlerimi yormuştu. Bu kadar lükse gerek var mıydı?

 

Masalardan birine oturduğumuzda sevgili ailem hemen başka aileler ile sohbet etmeye başlamıştı. Bense sadece onları dinliyordum.

 

Konuşmaları pek anladığım söylenemezdi kadınlar daha çok başka sosyetik aileler hakkında konuşurken eşleri borsa hakkında konuşuyordu. Benim yaşlarımda birini görmemiştim şuan için.

 

Telefonum titrediğinde ekranını açtım ve gelen mesaja baktım.

 

Mesaj: Barlas

Yarın 16.40 da sahile gelir misin?

 

Mesaj: Nehli

Hayır

 

Mesaj: Barlas

Geleceksin

 

Mesaj: Nehli

Emri vaki yapamazsın

 

Omzumda bir el hissettim. Ve kulağımın yanında sıcak bir nefes "yapabilirim."

 

 

゚✧ ✧゚

 

Barlas'ın bizi tanıdığını öğrendik sizce bundan sonra ne olur?

Barlas herkese söyler mi?

 

Birde Oktar hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

Umarım beğenmişsinizdir lütfen yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayın.

 

10.02.24

 

İnstagram: Ayrin.im, ayrinhikayeleri

Twitter: Ayriniim

 

Güzel kalın çünkü öylesiniz!

 

 

Loading...
0%