Yeni Üyelik
6.
Bölüm

BEŞİNCİ BÖLÜM

@iam.ayrin

Keyifli Okumalar!

 

BEŞİNCİ BÖLÜM LAVİ

 

Lana Del Rey: Young and beautiful

 

LÜTFEN OY VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN. YAZMAK İÇİN DAHA HEVESLİ OLUYORUM.

 

 

゚✧ ✧゚

 

Çoğu zaman karar vermekte zorlanırdım. Birçok seçenek arasından sadece birini seçmek saçma geliyordu bu yüzdendir ki enlerim yoktu. En sevdiğim film, en sevdiğim mevsim, en sevdiğim renk...

Belki de vardı.

 

Oktar'ın yanına oturduğumda Barlas'ın bakışlarını hâlâ üstümde hissedebiliyordum. Bu yüzden beni tanımasından endişe etmeye başlamıştım. Ona bakmadım ve başımı eğip beyaz sıraya odaklanmaya çalıştım. Barlas daha fazla ayakta durmayarak ağır adımlarla sırasına geçti. Oktar yüzünden beni göremeyeceği için başımı kaldırdım ve Oktar'a baktım. Yüzünde kibirli bir gülümseme vardı. Bana baktığında yüzünde ki gülümseme kayboldu.

 

Dudakları düz bir çizgi hâlini aldı. Ellerimi istemsizce yumruk yaptım yoksa parmaklarımı uzatıp dudaklarının kenarlarını yukarıya doğru uzatacaktım. Saçmaydı ama sadece bir anlığına gülümsemesini istemiştim.

 

Sarı gözleri gün ışığında daha çok parlıyordu fakat gece gibi karanlık hissettiriyordu. Gözleri ateşti ama buzdan daha soğuk bakıyordu.

 

Bende her ne görüyorsa aramızda ki anlamsız bakışmaya son verdi ve karşısında ki tahtaya döndü. Sadece birkaç dakika daha ona baktım. Siyah saçları dağınıktı. Yüzü kar gibi beyazdı ve bu beyazlığı daha güzel göstermek adına gözleri elaydı. Yada sarı.

 

Boynunda ki kravatı neredeyse çözülmüştü. Elleri siyah pantolonun cebindeydi ve kalçası sıradan hafif kaymış bir şekilde oturuyordu. Uzaktan baktığınız da bir model gibi duruyordu. Onu çizmek isterdim. Her ayrıntısıyla.

 

Bakışlarımdan rahatsız hissedebilir diye bende onu taklit ederek tahtaya döndüm. Tahtanın üstünde siyah kalem izleri kalmıştı.

 

Anlamsız harfler okunmuyordu. Silik bir anıyı temsil ediyordu sanki. Ne kadar silmek isterseniz isteyin zihninizde kalan o lekeyi. Zayıf ve neredeyse görünmez olabilirdi ama oradaydı işte. Ve hep orada kalacaktı.

 

Zihnim birçok kötü anıya ev sahipliği yapmıştı. Önceden umursamıyormuş gibi davranırdım ama öyle değildi. Umursuyordum hemde her ayrıntısını.

 

Zil çaldığında öğretmen gelmiş ve ders başlamıştı bense azda olsa rahatlamıştım. Ders edebiyattı hoca yazarlardan bahsederken benim uykum çoktan gelmişti bile. Çocukluğumdan beri özel dersler alarak büyümüştüm. Güzel değilsen çalışkan olmalısın mantelitesine sahiptim. Bu yüzden derslerim iyiydi matematik dışında. Onda zorlansam da bir şekilde hallediyordum. Aileme göre okulun en çalışkan öğrencisi olmak zorundaydım. Tıpkı ablam gibi. Onlara göre bu bir itibardı. Zengin ailelerin çocukları ile dolu bir okuldaysanız herkes birbiri ile yarışırdı.

 

Ailem bunun farkında olarak çocukluğumdan beri özel dersler almamı sağladı. Öyle ki lise konularını bitirmiştim. Bu benim için bir artıydı fakat bildiğin şeyleri sürkeli tekrar etmek sıkıcıydı.

 

Zaman hızla geçerken öğle arasına girmiş ve kızlarla birlikte yemekhaneye gitmiştik. Yemeğimizi yerken bir yandan da sohbet ediyorduk. Tenefüslerde Oktar'ın gazabına uğramamak adına hemen sıradan kalkıp kızların yanına gidiyordum. Onlara sabah ki olayı anlatmamıştım fakat haber o kadar hızlı yayılıyordu ki birileri onlara çoktan anlatmıştı.

 

Aysun endişeliydi. Bu endişesi bana göre yersizdi fakat o ikisi arasında bir yarış hâline geleceğimden korkuyordu. Böyle bir şey mümkün değildi. Barlas beni sevmezdi. Hiçbir zaman sevmemişti. Oktar'a gelince soğuk bakışları benden uzak dur diyordu. Benden hoşlanmadığını ve sürekli ona bela olduğumu düşünürsek buda imkansızdı.

 

"Spor müsabakaları ne zaman başlar acaba? "

 

Ela'nın sorusuna Merve "Barlas geldiğine göre ben kaptan kim olacak onu merak ediyorum." demişti. Ona baktığımda güzelliği ile bakışlarımı yüzünde gezdirdim. Saçlarını sıkı bir at kuyruğu yapmıştı bu yüzden büyük kahve gözleri daha da ön plana çıkmıştı.

 

Aysun "değil mi ya? Acaba Oktar mı olacak yoksa Barlas mı? " dedi.

 

Ona baktığımda "nasıl yani?" dedim.

 

Aysun hevesle bana dönmüş ve anlatmaya başlamıştı.

 

"Oktar en başından beri basketbol kaptanıydı Barlasta yardımcı kaptandı sorun şu ki ikisi de aşırı iyiler ikisi bir maça birlikte çıktılar mı karşı tarafın şansı yoktur. Tek sorun bakalım birlikte oynamayı kabul edecekler mi? "

 

Kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalkarken çatalımda ki makarnanın biberini ayıklamaya başladım.

 

"İkisi de bu kadar iyiyse neden birlikte oynamasınlar ki? Bu ikisinin de yararına dokunur sonuçta."

 

Ela saçlarını geriye doğru attı ve masaya doğru biraz daha eğildi. "Orası öyle ama onların isteyip istemeyeceği belli değil. İkisi de hırslı ve inatçı. "

 

Kavga etmeleri kötü olmuştu belli ki ikisi bir arada çok iyilerdi. Bu kadar iyi bir dostluğun bitmesi kötüydü. İçimden bir ses sadece o kız için yolları ayrılmadı diyordu. Hiçbir zaman bu denli yakın bir arkadaşım olmamıştı. Her zaman böyle dostluklara imrensemde insanların kaçtığı bir virüstüm sadece. Şuan ise iyi arkadaşlara sahiptim. Onları kandıran bir arkadaş olsamda.

 

Yemek bittikten sonra kızlar sınıfa çıkarken ben lavaboya gitmiştim. Ellerimi yıkayıp yüzüme baktım makyajım düzgün duruyordu. Bu yüzden tazeleme gereği duymadan çıktım. Yavaş adımlarla sınıfa doğru yürümeye başladım. Okul 5 katlıydı. Spor salonu, kapalı havuz, soyunma odaları zemin kattaydı. İlk katta 9. sınıflar ve yemekhane bulunuyordu. İkinci katta 10. sınıflar ve müdür - öğretmenler odası vardı. Üçüncü katta 11. Sınıflar ve satranç odası vardı. Dördüncü katta biz on ikiler ve kütüphane vardı. Beşinci katta ise resim odası, müzik odası ve hazırlık sınıfları vardı. Fazla büyük bir okuldu.

 

Merdivenlerden çıkarken Oktar ve iki arkadaşını gördüm. Duvara yaslanmış bir şeyler konuşuyorlardı. Oktar omzunu duvara yaslamış ve kollarını göğsünde bağlamıştı. Gözüme ilk çarpan her zaman oydu. Solunda kumral saçlı bir çocuk vardı. Ondan birkaç santim daha kısaydı fakat yine de fazlasıyla yakışıklı görünüyordu. Onun yanında da saçlarını neredeyse sıfıra yakın kestirmiş beyaz saçlı bir çocuk vardı. Kulağının birinde küpe vardı ve oldukça güzel bir tarza sahipti.

 

Ayak seslerimden dolayı Oktar'ın bakışları bana dönmüştü. Sessizleşirken bana bakmaya başlamış ve kaşlarını çatmıştı. Bana her baktığında sinirlenmesi normal miydi?

 

Yanağımın içini ısırarak adımlarımı hızlandırdım ve onların yanından geçerek uzaklaştım. Oktar kesinlikle benden nefret edıyordu. Sebebini tam olarak bilmesemde hissettiğim buydu.

 

'Polise şikayet ettiğin için olabilir mi Nehli? Yada kovaladığı adamın kaçmasına sebep olduğun için.'

 

Düşünceleri zihnimden kovarak hızlı adımlarla sınıfa girdim ve sırama oturdum. Kendimi oyalamak adına elime kağıt ve kalemi aldım. Bir şeyler karalıyordum. Resim yeteneğim vardı bunu biliyordum. Genellikle ne çizdiğime önem vermezdim. Zihnimde canlanan herhangi bir görseli çizerdim. Bu görseller genellikle tek kanatlı bir kelebek, solmuş bir çiçek, yaralı bir kuş olurdu. İnsanları da çizerdim onu çizdiğim gibi. Ama anladım ki mükemmellikler çizilmezdi. Sanki büyüsü bozuluyordu.

 

Resme öyle dalmıştım ki Oktar "çek çantanı " dediğinde irkildim ve resme ufak bir çizik attım.

 

Çantamı diğer yanıma aldığımda yüzüm asılmıştı. Defterimi kapattım. Okul idaresine sıra var mı diye sorsam da veremeyeceklerini sınıf düzenin bozulacağını söylemişlerdi. Tabi ben bunu henüz Oktar'a söyleyememiştim.

 

Oktar benden olabildiğince uzak durup bakmıyordu. Ara sıra baksam da beni görmemezlikten geliyordu. Barlas ise o andan sonra bir hayalete dönüşmüştü. Oktardan dolayı ona bakamıyordum. Öyle uzun ve iriydi ki Barlas'ı kapatıyordu. Basketbolcu olduğunu düşünürsek bu imkânsız değildi.

 

Okul bittiğinde çantamı toplarken Oktar'ın "yarına kendine başka sıra bul" dediğini duydum. Ona kafamı sallasam da bulamayacağımı biliyordum. Ayağa kalkmış giderken yeniden durduruldum evet Oktar yine çantamdan yakalamıştı beni "kaskımı da unutma yoksa gelir bizzat ben alırım" evime gelme düşüncesi ile irkildim.

 

Arkamı döndüm ve ellerimi aceleyle salladım. "Sakın ha getiririm ben yarın" Oktar cevap vermeden boş boş bakmış ve gitmişti. Bende onun peşin sıra sınıftan çıkmıştım.

 

Mehmet amca beni bekliyordu ona selam verip arabaya bindim. Yorgundum bu yüzden yol boyunca gözlerimi kapalı tuttum.

 

Eve geldiğimde üstümdekileri çıkartmış aynı zamanda makyajımı temizlemiştim. Ev sessizdi. Muhtemelen babam iş gezisinde, ablam arkadaşlarıyla ve annemde zengin kadınlar toplantısındaydı. Ara sıra zengin kadınlar toplanır ve her ne kadar dedikodu demeselerde cemiyet kritiği yaparlardı.

 

Gözlüklerimi de taktıktan sonra yanıma biraz para almış ve dışarıya çıkmıştım. Evin yakınında bir kitapçı görmüştüm. Her ne kadar bir sürü kitaba sahip olsamda doyumsuz biriydim. Raflarımda boş yer yoktu ama bunu kitapları aldıktan sonra halledebileceğimi düşünüyordum.

 

Kitapçıya girdiğimde rafları gezmeye başladım. Kitap kokusu eşsizdi. Aklımda bir kitap vardı gördüğümde rafın önüne gittim fakat yükseğe koymuşlardı. Parmak uçlarımda yükselip kitabı almaya çalışırken bir el daha uzanmış ve kitabı almıştı. Kitabı indireceği sırada bir ucundan da ben tutmuştum.

 

"İlk ben gördüm. "

 

"İlk ben aldım. "

 

Duyduğum ses Barlas'a aitti. Başka kitapçı yokmuş gibi burada olması dumura uğramama sebep olmuştu. Son zamanlarda öyle çok şaşırıyordum ki artık bağışıklık kazanacaktım.

 

Ben yüzümü göstermemeye çalışarak kitabı bırakacakken parmak uçlarımda yükseldiğim için dengem sarsılmış ve geriye dogru sendelemiştim o da benimle birlikte sendelerken beni tutmayı çalışmış ve ikimizde yeri boylamıştık. Düşüşüm hafif olmuştu çünkü şuan Barlas'ın üstünde uzanıyordum.

 

Gözlüklerim Barlas'ın başının yanındaydı onlara uzanıp taktığımda barlasla yüz yüze geldik. Bakışları ile yutkundum. Beni tanımış mıydı? Yerden destek alarak kalktım. Benimle birlikte o da kalktı.

 

"Kitap senin olsun. " deyip arkamı dönmüşken Barlas "sen" demişti. Adımım yarıda kesilmiş ve arkam ona dönükken "ben? " diye sormuştum.

 

"Sen Akın lisesi'nde ki kız değil misin?"

 

Ah evet beni tanımıştı ama orijinal olanı. Ona arkamı dönmeden "evet" dedim.

 

"Arkanı dönsene. "

 

Ne kadar dönmek istemesemde kendimi muhtemel sona hazırladım. Nasıl olsa bir gün bu ortaya çıkacaktı. Yavaşça arkamı döndüğümde "ne oldu? " diye sordum. Aklıma hakkımda arkadaşlarına söyledikleri gelmişti. Gözlerim acıyla kısıldı. Hayır yanında ağlamayacaktım. Sen Barlas canımı çok yakmış ve kalbimi kırmıştın.

 

Elini cebine soktu ve cüzdanını çıkardı bense ne yaptığını anlamaya çalışıyordum. İçinden beyaz bir kağıt çıkardı. Hayır bu beyaz bir kağıt değildi. Bu benım çizdiğim resimdi ben ona şaşkınca bakarken. O bana resmi uzattı.

 

"Bunu tamamlamanı istiyorum."

 

゚✧ ✧゚

 

Kısa bir bölüm oldu ama iki gün sonra hemen bölüm gelecek bu yüzden bu bölümü geçiş olarak düşünün lütfen.

 

Barlas hakkında düşünceler değişti mi peki?

 

07.02.24

 

İnstagram: Ayrin.im, ayrinhikayeleri

 

Güzel kalın çünkü öylesiniz!

 

 

Loading...
0%