Yeni Üyelik
16.
Bölüm
@iam.ayrin

Selam güzellikler hemen bölüme alayım sizi lütfen emeğe karşın vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

 

Keyifli okumalar!

 

^•^

 

Nasıl yani? Onun Samael olmaması imkansızdı. Sinirli olduğu için mi Samael değilim dedi?

 

Gözleri gözlerimde gezinirken öylesine sinirli bakıyordu ki yutkunmadan edemedim. Hızla elimi kapının kulpundan çekti. Ne olduğunu anlayamazken kapıdan beni uzaklaştırdı.

 

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?"

 

Sorusu üzerine yutkundum. Ellerim terlerken onları pantolonumun üstüne sildim.

 

"Samael ben..."

 

"Samael mi?"

 

Samael'in yüzünü buruşturup sorduğu soruya karşın kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalktı. O Samaeldi sadece sinirli olduğu için tersliyordu.

 

"Evet Samael hani sana öyle sesleniyorum ya."

 

Samael kaşlarını çatarak hızla kolumu tuttu. Korku ile ona baktım.

 

"Ben Samael değilim dedim sana."

 

Öfkeli gözleri yüzümde gezinirken korktuğumu hissediyordum. Samaelden ilk kez bu kadar çok korkuyordum.

 

"Ares."

 

İsmini ilk kez dile getirdiğimde yüzünü buruşturdu.

 

"Ben Ares değilim."

 

Göz bebeklerim resmen titredi. Samael şuan karşımda o olmadığını söylüyordu. Üstelik gerçek ismi ile seslenmiştim.

 

"Hangi hakla odama girmeye çalışırsın?"

 

Sorusu üzerine başımı iki yana salladım.

 

"Bak ben odaya girmedim."

 

Sen gelmeseydin girecektim ama. Tabi bunu ona söylemedim. Korkudan mıydı? Sanırım. Dudaklarından bir hah nidası döküldü.

 

"Mavi sakal hikayesini biliyor musun?"

 

Biranda sorduğu soruya karşın şaşkınlıkla başımı iki yana salladım. Kolumu biraz daha sıkıp soğuk olan yosun yeşili gözlerini gözlerimin en içine kilitledi.

 

"Mavi Sakal, birçok insanın kendisinden çirkin ve korkunç mavi sakalı yüzünden korktuğu zengin bir soyludur. Yedi kere evlenmiştir; ancak kimse evlendiği kadınlara ne olduğunu bilmemektedir ve bu yüzden, bölgede yaşayan bütün kızlar ondan kaçarlar. Bir gün komşularından birini ziyaret eder ve üç kızından biriyle evlenmek istediğini bildirir. Kız kardeşler evlenmesi için birbirlerini öne sürerler ve sonunda Mavi Sakal ile evlenmek en küçük kardeşin üzerine kalır. Evlilik töreninden sonra kız kardeşleri ona en kısa zamanda kendisini ziyaret edeceklerini söyleyerek onu Mavi Sakal'la birlikte şatoya uğurlarlar.

 

Bir süre sonra Mavi Sakal bir yolculuğa çıkacağını bildirir. Karısına şatodaki bütün kapıların anahtarlarını vererek yola çıkar. Bu anahtarlar arasında karısını girmemesi konusunda kesinlikle uyardığı küçük bir odanın anahtarı da vardır. Adam gider gitmez meraklı karısı merakına yenik düşer ve odaya girer."

 

Susup yüzüme daha dikkatle baktı. Başını sağa yatırıp gözlerini birazcık kıstı.

 

"Gördüğü şey ise ne olmuş biliyor musun?"

 

Sorusu karşısında başımı iki yana salladım. Yüzünde ki soğuk gülümseme ile başını sağa yatırdı.

 

"Kadının gördüğü mavi sakalın daha önce ki eşlerinin cesetiymiş. Kadınlar duvara asılı bir şekilde duruyormuş. Yerde ki kan lekeleri anahtara bile bulaşmış. Kadın ne kadar uğraşsa da kan lekesini anahtardan çıkaramamış. Adam eve gelir gelmez olanları anlamış. Karısını uyarmasına rağmen o odaya girdiği için onu da öldürüp cesetlerin arasına asmış."

 

Soğuk kanlılıkla anlattığı hikâyeye karşın korkuyla titredim.

 

"Ve sen böcek olurda merakına yenik düşersen o kadından farkın olmaz. Şimdi defol git."

 

Kolumu bıraktığın da bırakmanın şiddeti ile geriye sarsıldım. Pekala beni korkutmaya çalışıyordu. Samael olmadığını söylüyordu birde üstüne böcek diyordu. Böcek mi? Samael bana böyle seslenmezdi ki ya Lilith yada güzelim derdi. Hikâyeyi bir kenara bırakıp ona kim olduğunu sordum.

 

"Ares olmadığını söylüyorsun kimsin o zaman?"

 

Bakışları bir buz kütlesi gibi üzerimde geziniyordu. Samael'in bakışların da sıcaklık olurdu. Tuhaf bir şekilde içimi ısıtan bir şeyler olurdu hep ama karşımda ki kişinin bakışları belki de o olmadığının en büyük kanıtıydı.

 

"Bu seni ne kadar ilgilendirir?"

 

Sesi Samael'e göre daha hırıltılı çıkıyordu. Samael'in sesi sert ama bir melodi kadar huzurluydu bu adamın ki ise daha çok hırıltılıydı.

 

"Ben Samael ile kalıyorum yani bu evde yaşıyorum senin kim olduğunu bilmeye hakkım var."

 

Sözlerim kendinden emin olsa da korkudan bayılacak duruma gelmiştim.

 

"Ben onun abisiyim. Ares bir kaç gün burada olmayacak bu süre zarfında sen benim yanımda kalacaksın."

 

Abisi mi? Birbirlerine fazlasıyla benziyorlardı fakat bir o kadar benzemiyorlardı da. Karşımda ki adam siyahlar içindeydi Samael ise evden çıktığımız da takım elbise giymişti. Beyaz bir gömlek ve lacivert bir pantolon. Genellikle takım elbise giyiyordu, evde olduğumuz zamanlarda ise eşofman tişört ikilisi yapıyordu.

 

Karşımda ki adam ise siyah deri ceket, siyah tişört ve siyah kot bir pantolon giymişti. Parmağında iki tane yüzük vardı Samael yüzük takmıyordu yani benim gördüğüm kadarıyla. Bu adamın saçları dağınıktı. Samael'in saçları ise hep geriye doğru yatık bir şekilde dururdu.

 

Üstelik bu adam biraz kambur duruyordu Samael dik ve kendinden emin dururdu hep. Gerçekten bakıldığında farklıydılar sadece ilk bakışta benziyorlardı.

 

"Ama bana hemen geleceğini söylemişti."

 

Kaşları çatılı bir şekilde yüzüme bakarak ofladı.

 

"Sen hep bu kadar çok mu konuşursun böcek?"

 

Yine böcek demişti. Yüzümü buruşturup "bana böcek deyip durma benim ismim Karya ve senin adın ne?" Dedim.

 

"Sen, küçük zavallı değersiz bir böceksin. Ares'in seni neden yanında tuttuğunu bilmiyorum ama ben ona benzemem eğer uslu uslu durmazsan sana ceza veririm. Ayrıca adımı öğrenecek kadar değerli biri de değilsin şimdi kaybol, ayak altında dolaşma."

 

Bu adam gerçekten iğrenç biriydi. Samael ile kişilikleri o kadar farklıydı ki bu adamı tanıyınca resmen Samael gözümde iyilik meleği konumuna gelmişti.

 

Bu adam ile konuşup vaktimi boşa harcamamak adına yanından uzaklaştım merdivenlerden inip kendi odama geçtim. Ne olur ne olmaz diye kapıyı da kilitledim.

 

Acaba Samael neredeydi? Bugün bir tuhaftı zaten kötü bir şeyler olmalı ki eve bile gelmemişti. Üstelik uyuz abisini göndermişti.

 

Pencerenin kenarına gidip başımı dışarıya çevirdim. Her şey normal görünüyordu. Ağaçların kuru dalları bir o yana bir bu yana sallanıp duruyordu. Ocak ayının sonlarına doğru gelmiştik. Kar yerine sürekli yağmur yağıyordu. Şahsen karı yağmurdan daha çok seviyordum. Kardan adam yapmak ıslanmaktan hep daha cazip gelmiştir. Acaba Samael hangi mevsimi daha çok seviyordu?

 

Yine Samael gelmişti aklıma oflayarak başımı geriye attım. Bu adam resmen beynimde örümcek ağı gibi yer edinmişti. Pencere kenarından uzaklaşıp adımlarımı kapıya çevirdim. Sanırım yapacak bir şeyler bulmam gerekiyordu en iyi seçenek ise pastaydı.

 

Odadan çıkıp merdivenlerden aşağı indim. Mutfağa ulaştığım da dolapları karıştırıp pasta malzemeleri aradım. Mutfakta aradığım her şey vardı. Alışveriş yakın bir zamanda yapılmıştı sanırım.

 

Malzemeleri çıkardıktan sonra tarifi hatırlamaya çalışarak yapmaya başladım. Önce kekini yapacaktım. Şeker ve yumurtayı bir güzel çırpıp un, yağ, süt ,kabartma tozu ve vanilini de ekleyip yeniden çırptım. Bulduğum bir kek kalıbına keki döküp fırına verdim şimdi sırada üstünü yapmak vardı. Dolaptan çıkardığım çilekleri ikiye böldüm. İşimi bitirince vanilyalı Krem şanti ile sütü karıştırıp bir kaç dakika da onları çırptım.

 

Kek hazır olunca fırından çıkarıp soğumaya bıraktım. Bakışlarım Krem şantiye kayınca neden kakaolu değilde vanilyalı yaptığımı sorguladım. Ben kakaolu severdim Samael vanilyalı severdi. Lanet olsun keki yaparken bile onu mu düşünmüştüm?

 

Kendine gel Karya bu sen değilsin kızım.

 

Kek soğuyunca Krem şantiyi döküp üstünü de süsledim. Gayet başarılı olmuştu.

 

"Vanilyalı mı?"

 

Arkamdan gelen ses ile arkama döndüm. Samael'in abisi yaptığım pastaya bakıyordu. Yüzünde memnuniyetsiz bir ifade vardı.

 

"Ben kakaolu severim."

 

Gözlerimi devirip "ben vanilyalı seviyorum." Dedim. Sözlerimin ardından hızla yanıma yaklaştı. Ne yapmaya çalıştığını çözmeye çalışırken yaptığım pastayı birden eline aldı. Şaşkınlıkla onu izlerken pastayı çöpe attı. Gözlerim yerinden çıkmak ister gibi büyüdüğünde bunu neden yaptığını anlamaya çalışıyordum.

 

"Sen... Sen bunu neden yaptın?"

 

Sesim oldukça kısık ve sinirli çıkmıştı. Resmen dişlerimin arasından tıslamıştım. Yüzünde ki sert ifade ile gözlerimin içine baktı.

 

"Sen değersiz bir böceksin üstelik bu evde esirken nasıl olurda kafana göre kendi istediğini yapabilirsin?"

 

Onun sesi normal çıkmasına rağmen benimkinden çok daha baskındı. Bir kaç adım öne atıp tam karşıma geçti.

 

"Ares sana fazlasıyla iyi davranmış maalesef ben o kadar insaflı değilim. Neden burada olduğunu bilmesem de masum olmadığını biliyorum bu yüzden cezanı çekeceksin."

 

Kolumu tutup sinirle çekiştirmeye başladı. Daha sözlerinin şokunu atlatamazken birde beni çekiştiriyordu.

 

"Bırak beni. Sen ne hakla bana böyle davranırsın? Bırak diyorum."

 

Bodrum katına indiğimizde karanlık bir koridordan geçtik. Bir kapıyı açıp beni hızla içeriye itti. İtmesi ile kendimi yerde buldum. Hızla ayağa kalkıp kapıya koşsam da o çoktan kapıyı kilitleyip gitmişti bile.

 

Karanlık oda da bakışlarımı gezdirdim. Resmen beni bodruma kilitlemişti. Bu adam fiziksel olarak Samael'i andırsa da kişilik olarak resmen bambaşka biriydi.

 

Sırtımı kapıya yasladım hayatım resmen boka sarmışken birde bu adam çıkmıştı başıma. Samael'i bir şekilde idare ediyordum ve ona karşı planlarım bile varken bu adam ile ne yapacaktım ben? Birde Samael ortadan kaybolmuştu. En azından o suçlu olduğumu kanıtlayana kadar bana zarar verecek bir şey yapmayacaktı bu adam ise ilk gördüğüm andan itibaren bana zorbalık yapıyordu.

 

Yerde öylece otururken ayağımın üstünde bir şeyin geçmesi ile hızla ayağa kalktım. Gözlerim karanlığa alışsa da hiçbir şey görmüyordum. Bodrum katında aklıma ilk gelen şey fare olurken hızla kapıya vurmaya başladım.

 

"Aç kapıyı!"

 

Hem kapıyı yumrukluyor hemde bağırıyordum. Karşıdan hiçbir ses gelmiyordu. Odada sesler duymaya başladığımda katlanması benim için iyiden iyiye zorlaşmıştı.

 

"Sana diyorum aç kapıyı! Bak eğer açmazsan seni Samael'e söylerim. O bana hiçbir şey yapmıyorken senin bir şey yapmaya hakkın yok."

 

Resmen bağırıyordum ve bağırmaktan boğazım acımaya başlamıştı. Terleyen yüzüme yapışan saçlarımı geriye doğru ittim. Ellerim kapıya vurmaktan acımaya başlamıştı ama lanet olası adam açmıyordu kapıyı.

 

"Seni lanet olası adam aç şunu."

 

Bir anda kapı açıldı. Karşımda onun silüeti belirirken üstüme doğru yürümeye başladı. Geri geri adım atmaya başladığımda içimde çok farklı korkular çoktan yeşermeye başlamıştı.

 

Kimse bilmezdi ki cellatının ne zaman geleceğini cellatım gelmiş karşımda bana bakıyordu. Karanlıkta bile parlayan yosun yeşili gözler bu kez ısıtmak yerine üşütüyordu.

 

^•^

 

Bölüm sonu benimkiler umarım beğenmişsinizdir. Herkesbir önce ki bölüme ikiz deyip durmuş klon diyen bile oldu 😂. Sakin olun klon falan değiller yaş farkı az olduğu için birbirlerine o kadar benziyorlardı.

 

Beğendiyseniz vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Emeklerimin karşılığı olarak lütfen es geçmeyin.

 

Peki bölüm hakkında ki düşünceleriniz neler?

 

Sosyal medya hesaplarım üzerinden beni takip etmeyi unutmayın spoiler paylaşıyorum. 💖

 

Instagram: Ayrin.im

Twetter: Ayriniim

Çizgi.studio: Ayrin

Wattpad yardımcı: Ayrinhikayeleri

 

Gülücükler ve öpücükler ile...

 

 

Loading...
0%