@iam.ayrin
|
Selam benimkiler vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın 😽
Multimedya: Ares (Samael)
Keyifli okumalar!
^•^
Ateş ile filmi izlerken bir süre sonra sıkılıp yanından kalktım. Mutfağa gidip dolabı açtım. Buz dolabının içine bakarken gözüme çarpan bebe bisküvili danone ile onu alıp buzdolabını kapattım. Uzun zamandır yemiyordum ve Samael'il bunu nereden akıl edipte aldığı konusunda hiçbir fikrim yoktu.
Çekmeceleri karıştırıp bir çay kaşığı aldım. Tezgaha bıraktığım dananoye baktığımda yerinde göremeyince kaşlarım çatıldı. Az önce tezgaha koymuştum nereye gitmişti şimdi?
"Bunu mu arıyorsun?"
Ateş'in sesini duymam ile arkamı döndüm. Eline danoneyi almış sallıyordu.
"Benim o verir misin?"
Elimi uzatıp danonemi geri istedim. Ateş tek kaşını kaldırıp başını iki yana salladı. Buzdolabını açıp başka var mı diye yeniden baktım. Maalesef bir tane kalmıştı o da Ateş'in elindeydi.
Ateş elimde ki kaşığı alıp danonenin jelatinini açtı. Kendisi yiyecekti. Kaşığı daldırıp ağzına götürdü. Ağzından mmm diye ses çıkartıp bana baktı. Resmen nispet yapıyordu. Çekmeceden bir kaşık alıp bende danoneden aldım. Kaşığı ağzıma götürüp yediğim de gerçekten çok beğenmiştim.
Bir Ateş bir ben yerken sonunda bitmişti. Bitmesi ile yüzümü buruşturdum.
"Senin yüzünden bitti."
Kaşığı doldurup doldurup yediği için hemen bitmişti.
"Asıl senin yüzünden bitti şuna bak öküz gibi yiyip duruyorsun."
Gözlerim sinirle kocaman oldu. Bu adam bana resmen şişman muamelesi yapmıştı.
"Sen kendine bak ya."
Ateş tek kaşını havaya kaldırdı. Kol kasını şişirip başıyla kolunu gösterdi pekala kaslıydı. Samael ile vücutları aynıydı zaten. İkisi de kaslıydı gördüğüm kadarıyla.
Kaslı olmalarını bir kenara bırakıp Samael ile oldukça benzemelerinden dolayı yaşını merak ettim.
"Kaç yaşındasın sen?"
Sorum karşısında ilk bir kaç saniye afalladı böyle bir soru beklemediği açıktı.
"Sanane."
Ah o tam bir uyuzdu.
"Çocuk gibi danone yediğine göre 6 yaşında falan olmalısın."
Kaşları sözlerimin ardından çatılmıştı.
"23 yaşındayım bir kere beni kendinle karıştırma."
Sonunda kendi hakkında bir bilgi vermişti. Ateş 23 yaşında olduğuna göre Samael 22 falan yaşındaydı.
Ateş'in son söylediğine gözlerimi devirip mutfaktan çıktım. Odama gidip kitaplığıma baktım gözüme ilişen Kibrit Kutusu kitabı ile onu seçtim. (Profilimde kitaba ulaşabilirsiniz her gün bölüm geliyor. Reklamı da yaptığıma göre devam edin :) Kitabımla aşağı inip dışarıya çıktım. Bahçeye geçtiğimde hamağa uzanıp kitabı açtım.
Hamakta yavaş yavaş sallanırken kitabın içine dalmış karakterlerin Kibrit Kutusundan çıkmak için yaşadıkları olaylara kendimi kaptırmıştım.
Bir sonra ki sayfayı değiştirmem ile yeri boylamam bir oldu. Düşmenin etkisi ile burnum ağrımıştı. Bir elim burnuma giderken yerden kalktım. Ateş elimde ki kitabı almış bana yukarıdan bakarak gülüyordu. Beni hamaktan atmıştı. Sinirle "bunu neden yaptın?" Diye sordum.
Ateş yüzünde ki sinir bozucu gülümseme ile "çünkü ben burada kitap okuyacağım" dedi.
Dudaklarımdan bir "hah" nidası dökülürken gözlerimi devirdim. Ateş uzun boyunun avantajını kullanarak bana yukarıdan bakıyordu ama hafif kambur durduğu için Samael'e kıyasla daha yakından bakıyorduk birbirimize.
"Sırf beni sinirlendirmek için yapıyorsun değil mi?"
Ateş yüzünü buruşturdu. Söylediğim şey onu iğrendirmiş gibiydi.
"Kendini o kadar önemseme sen kimsin de ben seni sinirlendirmek için uğraşacağım?"
Sabahtan beri benimle uğraşıyordu ve şimdide kendini o kadar önemseme diyordu. Kitabı açıp hamağa oturdu. Az önce ki benim olduğum aynı poziyonu alıp kitabını okumaya başladı yada benim kitabımı.
Bu adamla aynı çatının altında yaşamak işkence gibiydi.
"Samael nerede? Ne zaman gelecek? Sen ne zaman gideceksin?"
Sinirle hızlı hızlı sorular sormuştum. Ateş kitabı aşağı indirip bana baktı. Bir kaç saniye bakışmanın ardından hamaktan kalkıp tam karşıma geçti.
"Samael mi? Bu isim de nereden çıktı?"
Benim sorularımı takmayıp kendi başka bir soru sormuştu.
"Samael yani Ares senin kardeşin."
Açıklama yaptığımda durup yüzüme bakmaya başladı. Konuşmayacağını düşünerek yeniden konuşacakken benden önce davrandı.
"Ares gelmeyecek bundan sonra ben varım böcek. Cezanı benim elimden çekeceksin."
Kaşlarım hızla çatıldı. Ne demek Ares gelmeyecek? Birde cezamı onun elinden çekeceğimi söylüyordu.
"Ne saçmalıyorsun sen? Samael bana hemen geleceğini söylüyor ve aradan bir saat sonra onun yerine sen geliyorsun. Şimdi de o gelmeyecek diyorsun. Dalga mı geçiyorsun benimle?"
Elimi saçlarıma geçirip sinirle ona bakmaya devam ettim.
"Ne? Yoksa Ares'e bir ilgin mi var? Neden onu sorup duruyorsun?"
Ares'e bir ilgim mi vardı? Hayır yoktu. Sadece bu adamdan kurtulmak istiyordum. Bunun içinde Samael'in burada olması gerekiyordu.
"O beni kaçırdı 42 gün boyunca bir odada hapsetti ona karşı nasıl bir ilgim olabilir ki?"
Gerçekler yüzüme bir tokat gibi çarptı. Evet o beni 42 gün boyunca bir odada hapsetti belki fiziksel değil ama psikolojik şiddet uyguladı. Ona karşı bir ilgim olamazdı. Olmamalıydı.
"Demek seni bir odaya hapsetti. Bunu neden yaptı peki? Suçun neydi?"
Sanırım o hiçbir şey bilmiyordu. Samael onu sadece yanımda durmadı icin göndermişti. Peki neden Renat yerine abisini göndermişti? Belki de Renat ile ortak bir işleri vardı.
"Suçsuz yere hapsetti beni. Bana benzeyen biri ile karıştırdı."
Böyle söyleyince biraz absürt duruyordu ama olan buydu sırf birine benziyorum diye başıma gelen şeydi. Acınası bir haldeydim. Bunları kendime ne kadar itiraf edemesem de şuan yüzüme çarpmıştı.
Gözlerimin dolduğunu hissettim. Samael yoktu ve zamanım daralıyordu. O kadını şuan bulmuş olabilirlerdi yada bulamamış. Ne yaptığını bilmiyordum ve bilmediğim her saniye alehime işliyordu.
"Gözlerin mi doldu senin?"
Sorusu üzerine ona baktım. Akan burnumu iğrenç olmasını umursamadan koluma sildim. Ateş'e cevap vermeyip yanından geçtim. Önden ben giderken arkamdan gelen ayak seslerini duyabiliyordum.
"Dur bakayım bir neden ağlıyorsun şimdi?"
Ateş kolumu tutup beni durdurdu. Birilerinin karşısında ağlamaktan çekinen biriydim saçmaydı ama evet ağlamak utanılacak bir şey olmasa da utanıyordum.
"Ağlamıyorum tamam mı rahat bırak beni."
Kolumu elinden çekip yürümeye başladım. Ateş gitmeme bu kez izin verdiğinde hızlı adımlarla odama gittim. Kapıyı arkamdan kapatıp yatağıma yattım. Baddaniyemi kafama kadar çektim. Uyumak istiyordum ama uykum yoktu.
Kapının açıldığını duydum. Ateş beni yine rahat bırakmamıştı. Uyuyor numarası yaparken arkam ona dönüktü. Yatağın bir kısmı çöktü sanırım oturmuştu.
"Küçük böcek?"
Bana seslense de cevap vermedim. Gitmesini bekliyordum ama gitmiyordu.
"Şatoda yalnız büyüyen küçük kızın hikâyesini biliyor musun?"
Sorusuna cevap vermedim. Yine saçma sapan bir masal anlatacaktı.
"Pekala bilmiyorsun diye kabul ediyor ve anlatıyorum. Açıkçası benim çok sevdiğim bir masaldır çoğu kişi bilmez bu masalı."
Cevap vermedim. Bende bilmiyordum masalı.
"Bir zamanlar görkemli bir şatoda yaşayan çok güzel bir kadın varmış. Bu kadının birde güzeller güzeli kızı. Annesi kızının şatodan çıkmasını asla istemezmiş ama kız büyürken o kadar yalnızlık çekiyormuş ki bir gün dışarıya çıkmış. Etrafta gördüğü çocukların yanına gidip arkadaş olmak istediğinde herkes ondan korkup kaçıyormuş. Sence neden kaçıyorlarmış bir fikrin var mı?"
Masalı bölüp soru sorduğunda yine sessiz kaldım. Konuşmak istemiyordum. Sadece uyumak istiyordum ama Ateş beni yalnız bırakmıyordu açıkçası anlattığı masal dikkatimi çekmişti az da olsa.
"Hmm bilmiyorsun demek o zaman devam edeyim. Çocuklar küçük kızdan kaçıyormuş çünkü kızın her daim arkasında siyah bir gölge bulunurmuş bu gölge o kadar korkunçmuş ki her çocuk o gölgeyi gördüğünde kaçıyormuş. Küçük kız buna o kadar sinirlenmiş o kadar öfkelenmiş ki bir göl başına gitmiş. Gölden çıkardığı balıkların üstüne basıp onları öldürerek sinirlerini onlardan çıkarıyormuş. Fakat sonra bir şey fark etmiş gölde bir çocuk olduğunu fark etmiş. Onu gölden çıkartıp balıkların üstüne bastığı gibi onun da üstüne basmış. Basıncın etkisi ile çocuk içinde ki suyu çıkartmış. Daha sonra çocuk kıza baktığında o kadar minnet duymuş ki kız nereye giderse gitsin sürekli onu takip etmiş. Küçük kızın arkasında ki gölge kaybolmuş onun yerini o küçük çocuk almış. Ama kız çocuğun ona olan sevgisinden şüphe duyuyormuş bu yüzden bir bahçeye gitmiş çocukta kızın peşindeymiş tabi. Kız eline aldığı bir kelebeğin kanadını çocuğun gözleri önünde koparmış. Tabi çocuk bunu görünce çok korkmuş küçük kız "hâlâ beni seviyor musun?" Diye sormuş. Küçük çocuk korkudan arkasına bile bakmadan kaçmış. Çocuğun gitmesi ile kızın arkasında ki o korkunç gölge geri gelmiş."
Ateş sustuğunda hikayenin sonunun böyle bitmediğini düşünerek arkamı döndüm. Bakışlarım onun üstündeyken "masal burada mı bitiyor?" Diye sordum. Ateş başını sağa doğru yatırdı.
"Evet neden sordun mutlu bir son mu bekliyordun?"
Mutlu bir son mu bekliyordum? Sanırım yani bir masalın böyle bitmesi kötü geliyordu bana.
"Masal yarım kalmış gibi hissettim."
Cevabım üstüne Ateş güldü.
"Ah küçük böcek sevgi sonsuz değildir ve sevgi seni olabilecek kötü senaryolardan da kurtarmaz. Sevgi sadece işine geldiği kadar vardır. Eğer bir şeyler senin yararınaysa sevgin sürer eğer işine yaramıyorsa sevgin biter."
Sözleri sanki beni andırıyordu. Yada Samael'e yapacağım şeyi. Yani Samael'e sevgi gösterdiğim de bunu kendi yararım için yapacaktım. Beni bırakması için.
Aklıma gelen şey ile buz gibi oldum. Ateş aslında her şeyi biliyor olabilir miydi? Belki de olanların farkındaydı ve Samael ile plan yapmışlardı. Belki de her şey bir yalandı.
^•^
Bölüm sonu benimkiler umarım beğenmişsinizdir. 😽
Beğendiyseniz vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Emeklerimin karşılığı olarak lütfen es geçmeyin.
Peki bölüm hakkında ki düşünceleriniz neler?
Sosyal medya hesaplarım üzerinden beni takip etmeyi unutmayın spoiler paylaşıyorum. 💖
Instagram: Ayrin.im Twetter: Ayriniim Çizgi.studio: Ayrin Wattpad yardımcı: Ayrinhikayeleri
Gülücükler ve öpücükler ile...
|
0% |