@ibrahimmazlum
|
〉 Karanlığın İçinde Ki Sessizlik 〈 Gece üç suları olmuştu. Şehri serin bir hava ve sessizlik ele geçirmişti. Normalde bu saatlere kadar restoranda kalmazdım. Ama bugün içimi öyle bir karanlık his sarmıştı eve gitmek hiç istemedim. Masanın üzerinde duran çay bardağımı elime aldım ayağa kalktım ve dışarıya çıkan kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açıp dışarı çıktıktan sonra cebimde ki sigara paketini çıkartarak bir sigara çektim paketten. Çakmağı yaktım sigaramın ucuna değen ateş ile o tütünün yanma sesi yüreğime bir hançer gibi saplandı. Derin bir nefes çektim sigaramdan. Sigaranın dumanı tüm ciğerlerimi sardı, dumanı serbest bıraktıktan sonra rüzgar ile gelen o tuzlu deniz kokusu sardı tüm etrafımı. Gözlerimi birkaç kez kapatıp açtım. On metre ilerimde duran deniz ve karanlığa gömülmüş ufku izledim. Çayımdan bir yudum alarak deniz kenarına doğru ilerlemeye başladım. Dışarısı o kadar sessizdi ki. Meltem esintisinin sesini duyabiliyordum. Biraz daha ilerledikten sonra restoranın sol taraflarında kalan iskeleye gözüm takıldı. İskelenin orada birisi vardı. Normalde bu saatlerde ne iskelede nede sahil kenarında hiç kimse olmazdı. Daha net görebilmek için gözlerimi birkaç kez daha kapatıp açtım. İskeleye odaklanmıştım. Kişi sadece bakıyordu bomboş karanlığa bürünmüş ufka bakıyordu. Sigaramdan bir duman daha çektim ciğerlerime. İskelede ki kişinin uca doğru ilerlemesi ile birlikte dumanı serbest bıraktım. Bende birkaç adım daha attım iskeleye doğru, onun her adımı ile birlikte. İskelenin ucuna geldiğinde yere doğru eğildi. Bir şey yaptıktan sonra tekrardan doğruldu ve tekrar uzun bakışları ile meltemden derin bir nefes doldurdu ciğerlerine, nefesini geri hava ile tekrardan buluşturduğu sırada kendini boşluğa bıraktı. Elimde ki çay bardağı yere düştü. Nasıl olduğunu bilemeden iskelenin ucuna koştum. O kişi suyun dibine doğru ilerliyordu, hiç yüzeye çıkmak istemezcesine. Hiç düşünmeden kendimi suya bıraktım. Biraz derine doğru yüzdükten sonra suyun içinde ki hareketsiz dibe doğru çöken bedenini gördüm. Sonunda ona ulaşmıştım. Bedenine sarılarak yüzeye doğru yüzmeye başladım. Yüzün yüzeyine çıktığımızda derin nefesler içeresinde ıslanmış kahverengi saçlarını yüzünden çektim nefes almıyordu. Hızlı bir şekilde kıyıya çıkardım. Sırt üstü yere yatırdım ardından suni teneffüs ve kalp masajı yapmaya başladım. Uğraşlarıma rağmen hiçbir tepki vermiyordu. Derken gözlerini açtı ve ciğerlerine dolan suyu dışarı çıkardı. Derin derin nefes almaya ve öksürmeye başlamıştı. “Sonunda” diyerek kendimi yere bıraktım. Yere yığılmıştım, gözlerimi ona çevirdim. Vücudunu doğrultmuş derin derin nefes alarak bana bakıyordu.. Çalan alarm ile birlikte gözlerimi açtım yatağımın baş ucunda duran telefonuma uzanarak alarmı kapattım. Üzerimde beni sarmalayan battaniyeden kurtularak yataktan ayrılmıştım. Mutfağa geçerek kendime kahvaltı hazırlamaya başladım. Ve Badem hanımda bana eşlik ediyordu. Masaya hazırladığım kahvaltıyı ve kahvemi koyduktan sonra sandalye mi oturdum. Badem de hemen ayaklarımın yanına yere uzanmıştı. Kahvaltı sonrasında hazırlanıp Bademinde taşmasını alarak dışarıya çıktık. Her gün olduğu gibi sabah saat yediyi geçmeden restoranı açmak için yola çıktık. “Durun restorana varasıya kadar sizlere kendimden bahsedeyim. Ben mi Alper KORKUT yirmi yedi yaşında sarışın renkli gözlü, bir seksen boylarda kendi halinde birisiyim. Daha on yaşındayken ailemi gece evimizde çıkan yangında kaybettim. O günden beridir sadece kendi kendime oldum. İzmir de yaşıyorum. Kendi imkanlarım ve çabalarım ile sahilde bir restoran açtım. Ailelerin ve gençlerin sürekli misafirimiz oldukları yer haline geldi. Badem evet Badem’ i de merak ediyorsunuz o restoranı açtığım ilk gecesi kapının önünde tanıştığım bir arkadaşımdı. Tatlı tatlı açık kahverengi tüyleri ile tatlılar tatlısı bir köpektir. Yaklaşık iki yıldır her şeyi birlikte yaşadık.” Ve restorana gelmiştik. Kapıyı açtım içeriye geçtik kasa bölümünde duran bilgisayardan güzel bir şarkı açarak arka taraftaki mutfak kısmına geçtim. Öncelikle olmazsa olmazlardan çay suyumuzu koydum. Ardından ön taraftan Aslı ablanın sesi geldi. - Alper Bey günaydın. Dedi. Elimi biz bez ile temizlemeye çalışarak ön tarafa doğru ilerledim ve -Günaydın Aslı abla. Bey demene gerek yok abla biz burada abla kardeşiz. Diye cevap verdim gülümseyerek. Gülümsedi sonrasında paltosunu astı ve mutfağa geçti. Biz misafirlerimize hazırlık yapmaya başladığımız anda Burak ve Özgür de restorana gelmişti. Ekipte son bir eksimiz vardı ve Eylül ile ekip tamamlanmıştı. Hazırlıklarımızı bitirdik. Misafirlerimiz gelmeye başlamışlardı. Tabi Badem de misafirlerimiz ile çok cana yakın yaklaşıyordu tüm misafirlerimiz de Badem’ i de çok seviyorlardı. Her gelen misafir ile hem bizler hem da Badem ayrı bir sevinç yaşıyordu. Elbette restorana gelen misafirlerimiz ayrılırken mutluluklara ve teşekkürlerini dile getiriyordu. Derken tüm günümüz bu şekilde geçiyordu. Gece saat on iki göstermeye başladığında dışarısı sessizliğe bürünmeye başlamıştı. Tüm gün içimde bir tedirginlik ve korku vardı. Restoranı kapatma saatimiz geldiğinde tüm ekip evlerine yavaş yavaş dağılmaya başladı. Bir tek ben ve can yoldaşım Badem hariç. Sanki bedenim eve hiç gitmek istemezcesine bana haykırıyordu. Yüreğime saplanan acılar giderek artıyordu. Pes ederek masalardan birisine oturdum. Telefonumu cebimden çıkartıp Cem Adrian şarkılarından birisini açtım. Sigara paketimden bir sigara çıkarttım ve yaktım. Şarkılar birinden bir diğerine geçerken mutfaktan bir bardak çay doldurdum ve masaya geri döndüm. Şarkılar birbirini kovalarken sigaralarım birbirini eşlik ederken. Saatin üçe geldiğinin farkına varmadım. Masanın üzerinde duran çay bardağımı elime aldım ayağa kalktım ve dışarıya çıkan kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açıp dışarı çıktıktan sonra cebimde ki sigara paketini çıkartarak bir sigara çektim paketten ve sigaramı çakmağımın ateşi ile birleştirdim..
|
0% |