Yeni Üyelik
3.
Bölüm

Asaf Karayaman

@ichygmr

Merhaba arkadaşlar bölüm nasıldı?

✩Arkadaşlar karakterlerin fotolarını isterseniz diğer bölümde atabilirim?

✩İyi okumalar dilerim.

 

Konak Avlusu(İlahi bakış açısı)

Konağın avlusundalardı. Dilan, Asaf bey, Miran, Harun Dede, Asiye Babaanne ve polisler. Polisler konuşmaya başladı "Asaf Bey eşiniz Hilal Karayaman'ın öldürüldüğünü düşünüyoruz, otopsi raporuna göre kolunda ölüm saatinden bir iki saat önce olmuş olabilen bir iz var, kolunun sıkıldığını düşünüyoruz." dedi. Ardından "Sizleri ifade için karakola almamız lazım." dedi. Asaf Bey "Tamam polis bey geliyoruz." dedikten sonra yukarı çıktı üstüne düzgün bir şeyler giymek için diğerleri de öyle polis hala dışarıda bekliyordu. Herkes dışarıda bekliyordu bir tek Asiye Babaanne kalmıştı oda odasından çıktı hep birlikte karakola vardılar.

 

... 

 

Karakol herkes ifade için geldi ve sorgu odasında tekrar sorgu veriliyordu. İlk önce Asaf Bey girdi zaten herkes söyleyeceği şeyi biliyordu birtek Dilan'dan korkuyorlardı çünkü onun için annesi çok değerliydi. Asaf Bey girdiği odada bir bilgisayar başında polis vardı. Polis "Eşiniz Hilal Karayaman öldürüldüğünü düşünüyoruz." dedi, Asaf Bey "Evet anladım, benim de mi öldürdüğümü düşünüyorsunuz?" diye soru yönelti. Polis "Asaf Bey bizim gözümüzde herkes katildir." dedi ardından "Eşiniz öldüğü saatte napıyordunuz?" dedi. Asaf Bey konağımın avlusunda oturuyordum." dedi. Polis "Pekala yanınızda birisi var mıydı?" diye sordu. Asaf Bey "Babam yani Harun Karayaman ve oğlum, Miran Karayaman..." dedi. Polis "Anladım eşinizin öldüğünden nasıl haberiniz oldu?" diye sordu. Asaf Bey "Kızımın Dilan Karayaman'ın acı bir çılığı ile oldu herşey biz yukarı koştuk; içeri baktığımızda perde yarım, sehpanın köşesi kan içinde, karım bedeni hareketsiz bir şekilde yatıyordu, kızımda başucunda ağlıyordu." dedi. Polis " Başınız sağolsun tamam ifadeniz bitti, teşekkürler." dedi. Asaf Bey baş selamı verdikten sonra dışarı çıktı. Sıra oğlundaydı, oğlu içeri girdi baş selamı verdi oturdu. Polis "Miran Karayaman anneniz Hilal Karayaman öldürülmesinden şüpheleniyoruz. Anneniz öldürüldüğü saatte neredeydiniz?" dedi. Miran "Babam Asaf Karayaman ve Harun Karayaman'la konağın bahçesinde oturuyorduk." dedi. Polis "Anladım Miran Bey pekala annenizin öldüğünü nasıl öğrendiniz?" diye sordu. Miran "Biz oturuyorduk sonra kardeşimin bağırdını duydum önden babam sonra ben koşmaya başladık, yukarı çıktığımızda Dilan'ın odasının kapısının önünde babam durdu. Babamdan dolayı ne olduğunu görmedim taki babam çekilene kadar. Annem yerde haraketsiz bir şekilde duruyordu, kardeşim annemin başında ağlıyordu." dedi. Polis ise "Tamam Miran Bey ifadeniz bitti." dedi. Miran "Teşekkürler." dedi. Kapıyı kapatıp çıktı. İçeri Dilan girdi. Polis "Hoş geldin küçük hanım, sana bir kaç soru sorucam annenle ilgili sorabilirmiyim?" diye sordu. Dilan "Tabiki sorabilirsiniz, ben cevaplarım." dedi ardından polis "Teşekkürler küçük hanım o zaman başlıyorum." dedi. Dilan gözlerini tamam anlamında kırptı. Polis "Hilal Karayaman yani annen öldüğü zaman nerdeydin?" Dilan "Odamda annem de yanımdaydım." Dilan'ın gözleri dolmaya başladı. Polis "Annen nasıl öldüğünü olay anını anlatır mısın?" diye sordu. Dilan "Ben kitap okuyordum, annem perdeyi asıyordu. Sonra bir anda dengesini kaybedip yere düştü, ben annemin baş ucuna koştum kafası sehpaya geldiği için kanamaya başladı. Ben korktuğum için çılığı bastım. Sonra merdivenlerden sesler gelmeye başladı odamın önünde sesler durdu. İlk önce babam sonra abime baktım, babam donmuş bir şekilde annemin yanına geldi babam yere çöktü ve oraya çömeldi. Dedem ve abim annemi alıp hastaneye gittiler. " dedi. Polis "Tamam teşekkür ederim çıkabilirsin küçük hanım." dedi. Dilan gözü yaşlı bir şekilde dışarı çıktı. Poliste bilgisayarına yazdıklarını düzenledi.

 

... 

 

Araba (Kahraman bakış açısı)

Ben, abim ve babam aynı arabada; nenem ve dedem aynı arabada gidiyordu. Halen üzgündüm, annemin öleli 3 gün olmuştu. Verdiğim sorgularda yalan söylemekten de nefret ediyordum. Kendi kendime düşünürken dışarıya dalmıştım bir anda babamın sesini duymamla olduğum yerde sıçradım

babam bana bir şey diyordu. Ona odaklanmaya başladım "Dilan; kızım polis amcana ne dedin? " diye sordu. "Merak etme senin annemi öldürdüğünü söylemedim?" bana "O zaman ne söyledin?" dedi. Bende "Sizin anlattıklarınızla dolaylı şeyler söyledim." dedim, bana "Dilan;kızım senden böyle bir şey beklemiyordum teşekkür ederim." dedi ve aynada bana yapmacık bir şekilde gülümsedi. O an kusasım geldi ben annemin katiliyle nasıl yasayacaktım, annecim sırf senin için senin intikamını alabilmek için bunlara katlanıcam. Annecim seni şimdiden çok özledim, keşke beni bırakıp gitmeseydin Kartanem. Ben düşüncelere dalarken abimin bana baktığını farkettim. Kafamı o tarafa döndürdüğüm anda mavi harelerini gözlerime dikti. Suratında ifade sanki hınzırcaydı, ne diye kafamı salladım. Bana "Aferin kız, ele vermemişsin bizi!! " dedi. Göz devirip arabanın penceresine baktım dışarıda hava soğuktu bu sene de mardin'e galiba kar yağmayacaktı bu sene benim Kartanemsiz senem. Hem bu sene hemde bundan sonra Kartanem yoktu. Seni çok özleyeceğim Kartanem... Artık konağın önüne gelmiştik benim kapım açılmadan ben açtım ve indim.

•••

Konağın Avlusu

İçeri girdim odama geçicektim ki; arkamdan gelen seslere kulak verdim. Babam "Bu olay öğrenilirse ben patlarım ne yap ne et şu işi hallet eğer bir polis daha gelirse milletin diline düşeriz." dedi. Abim "Tamam hallederim. " dedi ve yukarıya yöneldi. Ben odama geçmek ve uyumak için yukarı yöneldim. Oda temizlenmiş iyice kan izleri gitmiş. Yatağımın ucuna geldim yatağımın ucundaki masaya baktım annemin son bakışı gözümün önüne geldi. Annemsiz olmak çok zor olucak, olmayada başladı. Artık uyumam lazımdı. Küçük ellerimle büyük gardırobu açtım. Kıyafetleri aldım giydim. Yatağıma geçtim, tüm gücümle yorganı üstüme çektim. Gözlerimi kapadım, gözlerimin önüne annen geldi. Sonra geri açtım, yönümü camdan tarafa çevirip gökyüzüne baktım. "Allahım benden annemi neden aldın." dedim. Artık uyumam lazımdı gözlerimi kapadım, kendimi uykuya teslim ettim.

 

•••

 

Konaktaydım masanın yanında ayaktaydım. Odamdan siyah saçlı beyaz elbiseli biri çıkıp bana baktı bu annemdi; "Annee!" dedim. Annem merdivenden aşağı iniyordu, kapıya yöneldi, dışarı çıktı. Koşarak kapıya yöneldim, annem sokağa çıkmış yolun ortasında yürüyordu arkasına baktı. Bana el sallayıp, yavaşca gözden kayboldu. Dizlerimde derman olmadığı için dizlerimin üstüne çöktüm ve ağlamaya başladım. Hızlıca yataktan kalktım gözümden yaş geldiğini fark ettim. Nefes nefese kalmıştım. Nefesim düzelmeye başladığında geri yattım. Yine uykunun esiri oldum, annem vardı yine bu sefer mutfakdaydık annemle gülerek portakallı kek yapıyorduk. Annem, benden malzeme istiyor ben veriyordum. Bir anda bana "Kızım oku, bunlar seni okutmaz ama sen oku!" dedi ve keki dolaba koyup mutfağın kapısından çıktı. Ben şok içinde bakıyordum. Biri sesleniyordu ismimi tekrar ediyordu "Dilan uyan kızım, Dilan!" yatağımdan sıçrayarak kalktım. Yanı başımda babaannem vardı beni kaldırmaya çalışıyormuş anlaşılan. Kalktım lavaboya gittim elimi yüzümü yıkadım. Babaannem yatağımda oturuyordu demekki bir şey konuşucaktı. Babaannemin yanına geçtim, ona "Babaanne ben okumak istiyorum babam kabul eder dimi?" dedim. Babaannem bana "Yavrum, güzel kuzum kabul etmese bile ben konuşurum." dedi. "Babaanne annemi gördüm o da bana okumamı söyledi. " dedim. Bana "Tamam kuzum bu konuyu akşam yemeğinde konuşuruz, hadı kalk öğlen yemeği yiyelim. " dedi. Bende mecbur kalktım, babaannem kapıya yöneldi. Bende babaannemi takip ettim. Dışarı çıktığımda sadece dedem vardı, bana "Yavrum nasılsın?" dedi. Bende "Kötüyüm dedecim. " dedim, dedemin yüzü düştü. Önüme döndüm masaya yöneldim, yemek yiyesim yoktu aç değildim. Ama azda olsa yemek yedim, dedeme "Dede saat kaç?" dedim. Dedem bana " 12.25 geçiyor" dedi. Teşekkür ettim ve odama yönelmek için kalktım, babaannemin sesi kulağımı doldurdu. Ona döndüm "Kuzum akşam üstü mevlüd yapılacak saat 3'te yanımda ol." dedi. Kafamı tamam anlamında eğdim, odama döndüm.

•••

 

Saat üçe yaklaşıyordu. Aşağı inip, mutfağın yolunu tuttum. Mutfakta bir koşuşturma vardı, babaannem sürekli çalışanlara emir veriyordu. Beni farketmedi, yemeklerde etli sulu, cacık, baklava, bulgur pilavı vardı. Babaannemin yanına gidip "Kaç kişi gelecek nene?" dedim. Bana "30 veya 35 kişi..." dedi. Bende tamam anlamında başımı eğdim. Bana baktı "Üzülme kuzum" dedi. Yemekler bitmiş servislere başlanmıştı, dışarıda 40 kişilik kocaman masa vardı. Bu masa avlunun bahçesindeydi, herkes bir koşuşturma içinde tabakları yerleştiriyordu. Artık koşuşturma bitmiş misafirler yavaş yavaş gelmişti. Babaannem masanın ucuna bende sağ tarafına oturmuştum. Masada bir tane bile boş koltuk yoktu, artık Kur'an-ı Kerim okunmaya başlanmıştı. Kadın Kur'an-ı Kerim'in surelerini çok güzel okuyordu, yarım saat sonra El Fatiha suresini okuyup herkes yemeye başladı. Ben yiyemiyordum babaannem de yemiyordu.

 

•••

 

Mevlüd bitmiş, herkes dağılmış, ortalık toplanmış, aile üyeleri evlere gelmiş, bende odaya çekilmiştim.

Akşam yemeğinde okul konusu açılacaktı, çok heyecanlıyım acaba babam ne karar vericek. Akşam yemeği artık hazırlamış olmalı, saati geldi de geçmek üzere... Kapı çalındı konağın çalışanlarından Rukiye Abla çok severim annem gibidir. Bana " Sultanım yemek hazır bir siz eksiksiniz. " dedi. "Hemen geliyorum balböceğim. " dedim. Masaya doğru yaklaştım, hayırlı akşamlar dedim. Bana dedem, nenem ve abim gülümsedi; babam kafasını dahi kaldırmadı. Sadece yemek yiyordu abimin yanına nenemin sağına geçtim. Bende az bir şey yemek yedim, babaanneme sadece hatırlatmak amaçlı baktım. Ona baktığımda bana döndü, göz kırptı. Babama döndü "Oğlum yeni sene kızın ana sınıfına, okula gidicek. Bu konu hakkında ne yapmayı planlıyorsun. " dedi. Babam kafasını dönderdi kaşları çatıldı bir bana bir babaanneme bakıyordu. Bana bakıp "Ne okulu anne okula mokula gitmeyecek, yok okul bir daha bana okul diye gelmeyin. " dedi. Ben şok olmuştum, ben nasıl okula gitmeyecektim ama neden? Babaannem "Ne demek okumayacak, bu kız daha da okumak zorunda hem sen kimsin ki bu çocuğu okunmayacaksın ayrıca burada baban ve ben varım sen izin vermiyorsan biz okuturuz. " dedi. Babam "Delirtmeyin lan beni bu son sözüm bir daha bu konu açılmayacak." dedi. Ardından hızlıca masadan kalktı, sandalye yere düşmüştü. Ben hala şoklar içerisindeydim. Babaannem "Gel buraya otur düzgünce konuşal-" dedi. Aniden lafını kesip "Sen her zaman böyleydin abimi daha çok seversin sen hep öncelik abime verirsin neden onu daha çok seviyorsun neden o erkek, sen çocuklarına eşit davranmıyorsun. Gerçi annemin katili olan adamdan ne beklenir." diye bağırdım. Merdivenlerden inen babam bana baktı ve hızlıca yukarı çıkmaya başladı, dedem yanıma hızla koştu. Babam geldiğinde bana el kaldırdı ve vurdu. Bana babam vurmuşmuydu, bana el mi kaldırdı. Bir tane daha vuracakken dedem kolunu tuttu. "Yeterr!! Ufacık çocuğa mı gücün yetiyor, adam mısın lan sen? " diye bağırdı. Babam bana bakarak "Değilim şerefsiz itin tekiyim, bu çocuk asla okumicak ve sen benim çocuğumla arama karışma." bana bakıp "Buraya gel!!" diye bağırdı. Bende korktuğum için gittim, kolumdan tutup beni aşağı çekiştiriyor, hızlı hızlı merdivenlerden iniyordu. Babaannem, dedem, abim; babama bırak diye yalvarıyordu. Beni nereye götürdüğünü soruyordum ama söylemiyordu. Bırak diye bağırıyordum. Konağın merdivenlerinden indikten sonra aşağıda karanlık odaya geldik. Anladım ki beni buraya kapatacaktı babama yalvarıyorum ama babam ben yokmuşum gibi davranıyordu. Babam tam odaya sokacakken babamı dedem tuttu. Yüzüne çok sert bir yumruk attı, babam yere düştü. Dedem beni kucağına aldı, iyi miyim diye vücudumu kontrol etmeye başladı ve kolumun kızarık olduğunu gördük. Beni yukarı çıkarıyordu, merdivenlerden çıkarken babama sinirli bir şekilde baktı. Odama geldiğimizde banyoya ilerledi, kolumu lavaboya uzatıp, musluğu açtı. Kolum biraz acıdı ama kızarıklık azda olsa geçmişti. Dedem acil yardım kutusundan aldığı yara kremini bileğime ve koluma sürdü. Dedem teşekkür edip yatağıma uzandım. Dedem üstümü üşümemem için iyice örttü, ışığı söndürüp odadan çıktı.

 

•••

 

Konağın Bahçesi (İlahi Bakış Açısı)

Harun Dede odadan çıktıktan sonra aşağı indi. Harun Dede sağ kolu Mehmet Bey'e "Asaf buraya çağır. Eğer gelmezse; -eşinizin katili olduğunu polise söyleyecekmiş- dersin." dedi. Mehmet Bey, Asaf'ın yanına gitti. Asaf'a "Asaf Bey, Harun Bey sizi çağırıyor. " dedi. Asaf Bey "Ne diyorsa kendisi gelsin." dedi. Mehmet Bey "Eğer gelmezseniz sizi şikayet edecekmiş." dedi. Asaf Bey birkaç dakika düşündü sonra yerinden kalktı ama dengesini sağlayamadı. Mehmet Bey, Asaf Bey'in kolundan tuttu Asaf'a yardımcı oldu. Dışarı çıktılar; Harun Dede dışarıda konağın bahçesindeki sandalyede oturuyordu. Asaf'a "Gel Asaf gel, senle konuşacaklarımız var." dedi. Asaf "Beni buyurmuşsun baba." dedi. Ardından Harun Dede'nin yanına oturdu. Harun Dede "Asaf küçücük çoçuğa niye vuruyon, o daha çocuk annesi öldü. Hemde kim tarafından öldürüldü? Senin.. " dedi. Asaf kafasını eğerek "Haklısın baba ama be-" derken babası lafını kesti. Asaf'a "Aması maması yok Asaf küçük çocuğa el kaldırılmaz. Zaten annesini öldürdün sana kinli daha fazla insanlara şiddet kullanma bu son uyarım. Ayrıca Dilan okuyacak senin oğlunun geçeceğini bu şirketi kurtaracağını mı düşünüyorsun?" dedi. Asaf Bey "Baba sence bir kız çocuğu koca bir şirketi yönetebilir mi? Bunun üstesinden gelebilir mi? " Harun Bey "Yapar emin ol şirketin şuanki olduğu durumu daha da geliştirir. Senin oğlun insanları dövüyor, öldürüyor. Gerçi aynı sana çekmiş, sen kime çektin bilmiyorum." dedi. Asaf Bey yüksek sesle "Baba Dilan okumayacak bu konu burada kapandı. Ben kızım senin kızın değil." dedi. Ardından çekti odasına gitti.

 

•••

 

Garip sesler duyuyordum sanki bir bağırışmaydı. Babamın sesi olduğunu anladım. Cama yöneldim, aşağı baktım, konağın bahçesinde dedem oturuyor, babam bir şeyler söylüyordu, babam anladığım kadarıyla kendi odasına gitti. Konağın bahçesine bakan balkona çıktım, dedemin yanına vardım, oturdum. Bana baktı kafamı dizlerine koydum Dedecim babam neden bana kötü davranıyor? " dedim. Bana baktı "Dedecim baban seni seviyor ama sadece belli etmiyor. Baban sinirli biri, sinirini kontrol edemiyor ondan dolayı, sevgisini gösteremiyor." dedi. Dedeme "Ama dede ben kötü bir şe-" derken kapı hızla çalınmaya başladı. Herkes kanağın avlusuna inmişti. Kapıdan içeri polisler girdi, herkes şok içinde polislere baktı. Dedem polise kafasını çevirerek "Buyurun Polis Bey ne istemiştiniz de gece gece kapıma dayandınız? " dedi. Dedeme " Gelininiz Hilal Karayaman'ın öldüğünü değil öldürüldüğünü düşünüyoruz." dedi. Dedem şok içinde "Memur Bey siz ne diyorsunuz? Ne dediğinizin farkında mısınız?" dedi. Polis memuru "Evet farkındayım, toprağa verilmeden önce otopsi için laboratuvara götürüldü. Orada araştırma yapıldı, sonuçları yeni çıktı. Oğlunuzun, gelininizin katili olduğunu düşünüyoruz." dedi. Dedem şok içindeydi, polis memuru "Harun Bey, oğlunuzu karakola götürmek zorundayız." dedi. Polis içeri girerek "Memur Bey eve girme belgeniz var mı? " dedi. Polis dedeme bakarak "Hayır efendim, siz çağırın oğlunuzu isterseniz?"dedi. Dedem yanında olan Mehmet abiye bir şey söyledi. Oda babamın odasına yöneldi. Dışarı babam ve Mehmet Abi çıktı. Polisler babama tersten kelepçe vurdu. Babamı alıp gittiler. Dedemle abim bir şeyler konuşmaya başladı. Dedem "Oğlum hani halledecektin bu işi kökten bitir, bir daha polis gelmesin demedim mi? " diye bağırdı. Abim ise korkudan kafasını kaldırmadan, "Dede hallettim ama bazı işlerde aksaklık oldu."

dedi. Dedem ise "Sana güvenen de kabahat sen anca ayakta uyu sen böyle giderse şirketi batırırsın. " dedi. Babaannem "Tamam gitme çocuğun üzerine olan oldu. " dedi. Dedem "Bir şeyde de güvenemiceksek neden bu iş verildi." dedi. Ardından Mehmet Abi'yle dışarı çıktılar, tahminimce karakola gideceklerdi.

 

•••

 

(İlahi Bakış Açısı )

"Harun Bey karakolun müdürü Ahmet Koçak eski ahbabınız diye biliyorum kendisiyle konuşup bu işi halledebilirim." dedi.

"Vay sendede bir şey kaçmıyor. Nereden öğrendin ahbabım olduğunu, ayrıca sen konuşma benim konuşmam daha doğru olur. " dedi. "Estağfurullah Harun Bey sadece bir kaç kişiyle konuşuyorum. Bazı sorunlarda çok yardımcı oluyor. " dedi. "Aferin sana, keşke senin gibi bir oğlum olsa, gerçi sende benim oğlumsun ama... Oğlan var, oğlanında kafası boş teneke resmen. İyiki varsın Mehmet... Bu arada avukatı aradın mı? " dedi. "Öncelikle teşekkür ederim. Asıl siz bana iş verdiğiniz, güvendiğiniz için teşekkür ederim. Evet avukatı arayalı baya oldu." dedi. Harun Bey başını hafifçe eğdi, Mehmet Bey bilgisayarından bir şeyler araştımaya devam etti. Karakola gelmişlerdi Asaf Bey'de Polis arabasından yeni çıkıyordu. Asaf'ı sorgu odasına aldılar.

 

•••

 

" Konuş artık be adam..." dedi. Asaf "Avukatımla görüşmek istiyorum, ayrıca beni nasıl suçluyorsunuz." dedi. Asaf'a "Hem suçlusun hemde güçlü, kadın katili, adam mısın be sen, birde kendinize çok iyi insanız diyorsunuz ya çok iyi mükkemmel.."

dedi. Asaf bey bir şey diyemedi suçluydu ama inkar edicekti. "Ne diyorsunuz hanımefendi?" dedi. Polis ise "Delil var. Al otopsi raporu Hilal Hanım'ı o gün darp etmişsiniz yüzünde el izi tırnağında kan ve kızınızın saç teli annesininkine yapışmış." dedi. Asaf "Ben bir şey yapmadım hanımefendi beni böyle suçlayamazsınız!!" dedi. Polis tam konuşacakken kapı çaldı. Giren polis "Nejla Hanım, Asaf Karayaman'ı bırakmak zorundayız! Başmüdür söyledi." dedi. Nejla Hanım ise şok içindeydi, Asaf'a baktı. Hafiften sırıtıyordu, "Tamam Yılmaz Bey siz çıkabilirsiniz. " dedi. Polis dışarı çıktı "İstediğin kadar kurtulmaya çalış peşini asla bırakmayacağım. " dedi. Asaf'ta "Dene Nejla Hanım hemde istediğin kadar." dedi. Dışarı yöneldi, kapıyı kapattı içeriden bir şeylerin devrildiği sesini duydu. Sinsi bir sırıtmadan sonra dışarı çıktı. Harun Bey'e baktı kafasını eğdi ama Harun Bey, Asaf'a hiç bir tepki vermeden. Mehmet Bey'le arabaya bindi.

 

•••

 

Konağın Avlusu

Herkes indi, saat kaçtı bilinmez. Harun Bey, Asaf'a "Az gelde konuşak." dedi. Asaf kafasını tamam anlamında eğdi. Avludaki sandalyeye oturdular "Senin oğluna iki defa söyledim bu işi hallet diye ama halletmedi. Asaf senin bu oğlun ne işe yarıyor, ne yapıyor, neden bu çocuğu şirketin başına koyduk. " dedi. Asaf buna şaşırmıştı, şimdi oğlu bu işi halletmediği için mi sorgulandı. "Baba emin misin? " dedi inanamayarak, "Yalan mı söylicem sen nasıl böyle bir şey dersin. Mehmet çabuk Miran'ı çağır. " Mehmet Bey içeri gidip Miran'ı aldı geldi. Asaf "Oğlum deden sana bu olayı hallet dosyayı kapattır demiş ama sen yapmamışsın. Doğru mu? " dedi oğlunun yanına yaklaşarak "Oğlum doğru mu? " Miran korkuyordu. Korkarak "Doğru bab-" diyecekken dayak yedi.

"Sen nasıl bir sorsumsuzsun, kime çektin sen? " dedi. Harun Bey "Yeter dövme şu çocukları ben seni kaç kere dövdüm. Ayrıca soruna gelicek olursak. Sana çekmiş Asaf senin aynın.." dedi. Kalkıp merdivenlere yöneldi. "Beni hiç dinledin mi baba? Beni hiç sevdin mi? Sen bana değer verdin mi? Baba sen benim babam mıydın? Benim hayatım hakkında karar verirken bana sordun mu? Ben evlenirken bile düşüncemi sormadın.Benim ne hissettiğimi bile bilmiyorsun. Baba sen kimin babasısın?" dedi. Gözleri dolmuştu. Harun Bey duraklamıştı "Biliyor musun Asaf ben seni hep korudum hep kolladım ama sen ne yaptın? Benim sana verdiğim değeri, yaptığım onca şeyi, emeğimi hiçe saydın. Ne zaman bir olayı üstlendin gidip çocuk dövdün arkanı ben topladım. Tamam sevgimi göstermemiş olabilirim. Ama ben seni hep sevdim. Ama artık sen masum bir insanı öldürdüğün için ne seni evladım olarak görebiliyorum nede sevebiliyorum. Yinede arkanı böyle toparlıyorum. Sana bir şey söyleyeyim mi? Sen çok büyük bir ah aldın Asaf sen küçücük çocuğu annesiz, meleksiz bıraktın. Bunun ahı çıkacak ya çok sevdiğin oğlundan yada senden. İşe yaramaz, boş teneke kutusu,nankör..." dedikten sonra yukarı çıktı. Odasına girdi, canından çok sevdiği kadınını gördü. Geçti ikili koltuğa oturdu gözleri dolmuştu. Ağlamıyordu acaba nerede hata yaptım diye düşünüyordu. Artık yatmalıydı, saate bakıyordu ki bir çığlık duydu. Asiye Hanımda hemen ayaklandı kafasına yemeni geçirdi. Hemen koştular Dilan'ın odasından geliyordu. Aşağıdan Asaf ve Miran koşuyordu. Birbirine baktılar Harun Bey içeri daldı, içeri girdiğinde Dilan'ın gözlerinden yaşlar geliyordu. Harun Bey hemen yanına koştu kızım noldu Dilan konuşmuyordu. Onları duymuyordu, yatağının ucu sehpanın kenarına o noktaya gözünü bile kırpmadan bakıyordu. Harun Bey "Kızım noldu,nolur konuş, nolur! " dedi. Dilan daha hızlı ve kuvvetli ağlamaya başladı. Harun Bey ve Asiye Hanım, Dilanı konuşturmak için çabalıyordu. Bağırmaya başladı "Neden, neden, beni bırakıp gittin? Neden, ben seni çok özlüyorum." diye aynı noktaya bağırmaya devam ediyordu. Dedesi artık yorulmuştu ama pes etmedi. "Kızım kime bağırıyorsun." dedi. Miran gözleri doldu "Dilan! " diye bağırdı. Dilan dedesine "Dede burada, dede burada, o burda gitmedi!"

 

 

 

 

☆𝑺𝒊𝒛𝒄𝒆 𝑫𝒊𝒍𝒂𝒏 𝒌𝒊𝒎𝒊 𝒈𝒐̈𝒓𝒅𝒖̈ 𝒗𝒆 𝒃𝒖 𝒃𝒐̈𝒍𝒖̈𝒎 𝒏𝒂𝒔ı𝒍𝒅ı.

★𝑶𝒚 𝒂𝒕𝒂𝒓𝒔𝒂𝒏ı𝒛 𝒄̧𝒐𝒌 𝒕𝒆𝒔̧𝒆𝒌𝒌𝒖̈𝒓 𝒆𝒅𝒆𝒓𝒊𝒎. (𝑶𝒚 𝒂𝒕𝒎𝒂𝒌 𝒄̧𝒐𝒌𝒅𝒂 𝒛𝒐𝒓 𝒃𝒊𝒓 𝒔̧𝒆𝒚 𝒅𝒆𝒈̆𝒊𝒍.)

☆𝒀𝒂𝒛ı𝒎 𝒉𝒂𝒕𝒂𝒍𝒂𝒓ı𝒎 𝒗𝒂𝒓 𝒎ı?

Loading...
0%