@ichygmr
|
Soğuk bir geceydi. Benim ilk ve en büyük acım bu gece gerçekleşti içimde bir şeyler eksildi. Canımdan can, ciğerimden bir parçam eksildi. Beni seven beni büyüten kadını bu gece kaybettim. Ben bu gece öldüm. Ben annemi tamda 6 yaşımda kaybettim.
Odamda mışıl mışıl uyuyordum. Burnuma menekşe kokusu geliyordu. Kartanem'in menekşe kokusu, bu kokuya bayılıyordum. Yavaş yavaş uyanmaya başladım ama gözlerimi açmadım. Bir anda bir ses duydum galiba babam,annemi arıyordu. Sesi garip geliyordu tahminimce yine alkol kullanmıştı. Annem kapıyı açtığını anladım. Bende gözlerimi yavaşça araladım, babam annemi görmüşki kapıya geldi. Alkollü olduğu için korkuyordum, annemi içeri ittirdi. Yataktan fırladım "Annemi ittirme! " dedim. Beni omzumdan tutarak kenara fırlattı, kolum duvara çarptı ve sızlamaya başladı. Annem "Napıyorsun be!" dedi. Babam annemin kolunu tuttu ve "Sen kendini ne sanıyorsunda komşuya bir şeyler anlatıyorsun. Senin yüzünden koca Mardin'e rezil oldum." dedi. Annem "İyi olmuş." dedi. Babam daha çok sinirlenerek kolunu sıktı, annemin ağzından küçük bir çığlık çıktı. Annem "Bırak be kolumu!" dedi. Babam anneme tokat atınca ben kolumun acısını unutarak onu ittirdim. Babam bana o sırada vurdu. Annemi kaldırarak bir daha vurdu ve annem kafasını sehpaya vurdu. Annemin kalkmadı, harekette etmedi. Ben acı çığlığımı bastım. Kartanem ölmüş müydü. Ben Kartanem'siz napıcam nasıl yaşıyacağım bir kez daha çığlık attım. Bütün ev halkı odama dolmuştu babaannem noldu burada dedi an ben hala ağlıyordum. Dedem babama bakıp "Naptın kadına!"dedi. Babam ise dedeme bakarak " Bana saygısızca davrandığı için öbür tarafa gönderdim." dedi. Babaannem bağırarak "Asaf sen ne yaptın! " dedi. Babam sinirlenerek dışarı çıktı. Ben ağlamamın arasından "Dede bir şey yap! Dede lütfen dede lütfen!" dedim. Dedem,abime telaşla "Oğlum hemen ambulansı ara!" dedi. Abim dışarı çıkıp aramaya başladı. Ben ise annemin baş ucuna oturmuş,beyninden akan kana bakıp bakıp dahada çok ağlıyordum. "Kartanem gitme benden uçup gitme lütfen lütfen beni bırakma!" dedim. Annem artık nefes almıyordu. Abim aramış olacak ki içeri girdi. Dedem, abime "Oğlum yardım at çabuk anneni aşağı indirelim." dedi. Annemi bırakmak istemiyordum hala ağlıyordum konaktaki verdivenden indiriliyordu annem, annemin açık kalan gözleri sanki bana bakıyordu. İndirdikleri sırada ambulans geldi. Abim ve dedem hastaneye gidecekleri sırada bende koşarak inmeye çalışacaktım ki babaannem beni durdurdu. Ağlamaklı ve cılız sesimle "Babaanne lütfen gideyim!" dedim. Babaannem "Kızım çok küçüksün oralarda olamazsın!" dedi. Ben ağlayarak yere çöktüm dizlerimde derman kalmamıştı ama yüreğimde acı hala var. Allah'a annemi yanına almaması için dua ettim. Babam çalışma odasında alkol alıyordu camdan görünüyordu. Zar zor ayağa kalkarak odama geçtim odama geldiğimde yerde kan gölü ve kanlar vardı. Annemin, Kartanem'in kanı onun kokusu artık gitmişti. Annem geri gelecek miydi bilmiyordum? Ama şunu biliyordum benim güçlü olmam lazım yoksa annem çok üzülür. Yatağıma girip ağlamaya başladım. Hastane Avlusu (İlahi bakış açısı) Miran sürücü koltuğundan inip hemen annesinin yanına koştu Harun Dede ise hemen arkadan geldi. Ambulanstan Hilal indi. Hilal hala uyanmamıştı doktorlar ve hemşireler hem konuşturup hemde olayı soruyorlardı. Olayı Miran "Kafasını perde takarken sehpaya çarptı." dedi. Harun dede işlemleri yapıyordu, Miran ameliyathane kapısında oturuyordu ve düşünüyordu. Koridorda Harun Dede belirdi. Miran, dedesine "Napıcaz dede babamı ele veremem o benim babam? " diye sordu. Harun Dede "Tabikide ele vermicez oğlum koca şirketi kim yürütecek." dedi. Miran "Pekala annemin nasıl öldüğünü söylicez illa bu olay araştırılacak?" diye bir soru yönelti. Harun Dede "Tabikide perde olayından devam edicez başka çaremiz yok!" diye cevap verdi. Ameliyathane Odası; Hemşire "Hocam kan kaybediyoruz!" dedi. Doktor "Hemen kan takviyesi yapın!" dedi. Hemşire "Hocam nabız düşüyor!" dedi. Doktor "Acil elektro şoku hazırlayın! " dedi. Hemşire "Hocam" dedi. Elektro şoku vererek. Doktor "250" olmadı, tekrar '300" olmadı. Doktor "Arkadaşlar hastanın üzerini kapatın, başımız sağolsun!" dedi. Koridora doğru yürümeye başladı. Hastane Koridoru; Ameliyathane kapısı açıldı, doktor "Hasta yakınları siz mısınız?" dedi. Miran ve Harun Dede ayağa kalktı Doktor'un yanına vardı. Miran "Evet biziz, durumu nedir annemin?" diye sordu. Doktor "Başımız sağolsun! " dedi an Miran düşecek gibi oldu. Doktor gitti. Miran sandalye oturdu, gözünden bir damla yaş düştü. Annesi ölmüştü, onu büyüten meleği ölmüştü. Artık bir annesi yoktu. Ameliyathane kapısından üstü örtülmüş bir beden çıktı. Miran kafasını kaldırdı an çarşafın altından simsiyah dalgalı bir tutam saçı gördü. Sedyenin yanına geldi ve çöktü anne diye bağırdı. Hemşire "Beyefendi lütfen bırakır mısınız? " dedi. Harun Dede "Oğlum kalk hadi, kalk ayağa..." dedi. Miran ayağa zarzor kalktı ve oradaki oturağa oturdu. Annesi artık gidiyordu, meleği gidiyordu. Harun Dede "Hadi oğlum kalk dayan bana gidelim,hadi torunum, hadi paşam!" dedi. Miran ayağa kalktı ama yürüyemiyordu. Dedisine yaslandı birlikte dışarı çıktılar dışarı çıkınca Miran azda olsa rahatladı ama şoku gitmemişti ya Dilan'a ne dicekti. Annesi Dilan için çok önemliydi ve bunu nasıl söyleyeceğini bilmiyordu. Ne dicekti "Annen öldü mü?" o bunu kaldıramaz. O daha çok küçük daha 6 yaşında, artık evet gitme vakti gelmişti. Harun Dede sürüyordu arabayı evin önüne gelince korumalar kapıyı açtı, Miran'ı içeri taşıyorlardı, konağın kapısı açıldı. Miran merdivenlerden inen Dilanı gördü. Araba sesi geldi o an içindeki umut dahada büyüdü. Hemen kapıyı açıp dışarı çıktı, merdivenlere yöneldi o anda konağın kapısı açıldı. Konağın korumaları konağın avlusuna abisini taşıyorlardı. Abisi gördüğü an içindeki umut ışığının üstüne kovayla şu döküldü. Dilan'ın omuzları düştü, ama yinede Kartanesin'in öldüğüne inanmak istemiyordu. Aşağıya koşarak indi ve abisinin mavi harelerine gözlerini dikti. Abisine sorar gibi baktı, abisinin arkasından dedesi girdi. Dilan artık dayanamayarak dolu gözleri ve ağlamaklı sesiyle "Abi, dede -annem- nerde neden yanınızda gelmedi?" dedi. Dedesi, Dilan'a bakarak "Kızım anneni kaybettik?" dedi. Dilan bu cümleye inanmak istemiyordu "Hayır yalan söylüyorsunuz?" diyerek odasına koşmaya başladı. Dilan'ın Odası (İlahi bakış açısı) "Benim annem ölemez, annem ölmedi, annem gelecek" diye ağlıyordum. Benim annem ölmedi ağlamaya devam ediyordum. Saatler geçti hala ağlıyordum artık ağlaya ağlaya uykuya daldım. Rüyamda annemi görüyordum bembeyaz kanatları vardı. Melek gibiydi yüzü bembeyaz olmuş. Anneme doğru koşmaya başladım, annem kollarını bana açtı onun yanına ulaştığım da anneme sarıldım. Menekşe kokuyordu annem ağlamaya başladı o sırada bende ağlamaya başladım. Annem bana "Kızım kendine çok dikkat et seni hep izliyorum ve seni çok seviyorum." dedi. Bende bir şey diyecekken uyandım. Uyandığımda gecenin kaçı bilmemdi artık annemin öldüğünü kabul etmem lazımdı gece kalktım sehpanın üzerindeki su bardağına su doldurmaya başlamıştım. Suyu içtikten sonra yerime geçtim, ağlamaya tekrardan başlamıştım. Artık gözümde gözyaşı kalmadığı için düşünmeye başladım. Arkama yaslandım artık napıcaktım, kendimi nasıl koruyacağım, nasıl yapacaktım, ben ne yapacaktım, nasıl büyüyecektim, nasıl, nasıl, nasıl ya?" artık yorulmuştum. Göz kapaklarım kapanmaya başlanmıştı, artık uykuya kendimi teslim ettim. "Abicim kalk bir şey söylicem, çok önemli, hadi kalk, hadi be kızım... " dedi abim. Bedenim yavaş yavaş uyanmaya başladı garip sesler geliyordu artık daha netti sesler. Gözümü araladım, karşımda abim vardı sabah sabah n'oluyor ya! Abim " Abicim kalk yüzünü yıkada gel, konuşmamız lazım." dedi. Elimi yüzümü yıkamak için banyoda gittim, bir yandan da acaba ne konuşacak diye düşünüyordum. Odaya geri döndüğümde abimin hal ve hareketleri gergin gibiydi. Odaya girdiğimi fark edince elimi tutmak için yaklaştı, aniden bir adım geri çekildim. Teması sevmiyordum sadece bir annem dokunabiliyordu bana, abim durdu "Unutmuşum, hadi gel yatağa oturalım. " dedi. Yatağa ikimizde yaklaştık ardından oturduk abime "Benimle ne konuşacaksın?" dedim. Abim galiba fazla tedirgindi, abim "Bugün annemin ölümü üzerine polisler araştırma için evimize gelebilir." dedi. Bende "Bunun benimle ne alakası var. " dedim. Abim de "Eğer polisler geldiğinde gram bir şey söylersen olacaklara ben karışmam."dedi. Ben ise " Abi ben neyi söylicem de olaylar karışacak?" dedim. Abim bana "Annemi babamın öldürdüğünü söylersen, senin okuma konuşman da senin yanında olmam? " dedi. Ben şok geçirmiştim, annemin ölümü başka bir şekilde söylenir ve ben bir şey söylersem geleceğim mahvoluyor "Abi sen ne diyorsun benim geleceğimden başka neyim var." dedim. Abim bana tam vuracakken kapının konağına iki kez vuruldu, ardından "Tek kelime edersen geleceğim diye bir şey olmadan senin cesedini de köpeklere veririm." dedi. Ardından kapıya yönelip serçe kapı duvara çarptı. Ben napacaktım, annemin katilini söylememi istemiyorlar ama neden? Cama doğru yöneldim, önüne gelince durdum, polislere ve aileme bakmaya başladım. Abim ve dedem onların yanında bir şeyler anlatıyorlardı ama sesleri buraya çok az geliyordu. Bahçe Avlusu (İlahi bakış açısı) Miran Dilan'la konuştuktan sonra dışarı konağın avlusuna bakan balkona çıktı. Konağın kapısı açıldı. Konağın kapısından içeri iki tane polis girdi. Miran merdivenlerden aşağı indi, polislerin yanına doğru yöneldi. Yönelince polislere "Hoşgeldiniz komiserim." dedi. Polisler de "Hoşbulduk diyemeyeceğim Hilal Karayaman'ın ölümü için gelmiştim olayı ve detayları öğrenmemiz lazım. dedi. Miran olayı hemen anlatmaya başladı "Küçük kız kardeşimin odasında gerçekleşti, kardeşimin anlattığı üzere annem perde takarken kafası sehpaya gelmiş. " dedi. Polisler aralarında konuşup Miran'a geri döndüler "Kız kardeşini görebilir miyiz? " diye sordu. Miran onlara "Tabi efendim buyrun." dedi. Konağın merdivenlerinden yukarı çıkmaya başkadılar. Miran polislere "Bir dakika bekler misiniz? Ben müsait mi diye bakayım?" dedi. Polisler "Tabiki Miran bey!" dedi. Miran hızlı bir şekilde odayı açtı ve kapıyı kapattı Dilan yatakta oturmuş öylece duvara bakıyordu. Kendisine döndü,Dilan harap olmuş durumdaydı. (Kahraman bakış açısı) Kapımın açıldığını duydum ama o tarafa dönmedim. Gelen abimdi şaşırmadım zaten de ondan başka kim olabilirdi. Abim bana kısa bir süre baktıktan sonra yatağımın sol tarafına geçti. Mavi harelerini üzerimde gezdiriyordu o soğuk çıkan sesiyle "Annemin perde takarken dengesini kaybedip yere düşerek kafasını sehpaya vurduğunu söylüyorsun." dedi. Ben bunları dinlerken boş boş duvara bakıyordum. Abim kapıya yöneldi ve kapıyı açtı polisler içeri geldi. Yatağımın ucuna biri oturdu biride yerde diz çöktü. Ben ise onları seyrediyordum, polisten bir soru geldi "Adın ne senin? " diye sordu. Ben bunu neden sorduklarını bilmeden "Dilan-Dilan Karayaman" dedim. Polisler ise yüzüme bakmaya devam ederken "Ne güzel bir ismin varmış." dedi. Ben ise öylece baktım artık sıkılmıştım onların sorularına yanıt verip gitmelerini istiyordum. Polisler "Dün gece anneni kaybettin, sana bu soruları sormamam lâzım ama olayı bulmak için sormam lazım." dedi. Bende olayları anlatmaya başladım "Ben içeride oturuyordum kitap okuyordum, annem ise benim odama aldığı perdeyi takıyordu sonrada dengesini kaybedip bir anda yere düştü." hıçkırdım artık ağlamak istiyordum ama insanların gözü önünde asla yapamam. Polis "Tamam güzel kızım kendine çok dikkat et, başın sağolsun." dedi. Onlar kapıya yöneldi herkes çıkana kadar bekledim. Kapıyı kapatıldı, benim ağzımdan hıçkırık kaçtı sonra hüngür hüngür ağlamaya başladım. Annecim özür dilerim söyleyemedim ama annem sen böyle olmasını istemez miydin? Özür dilerim, annecim pişmanım, intikamını alıcam, annem seni çok seviyorum, affet beni annem... Şimdiden seni seni çok özledim annem, keşke benden gitmeseydin be Kartanem keşke benimle kalsaydın. Anne ben ilk acımı yaşadım bak en büyük acım seni kaybetmem oldu, annecim sen şimdi beni izliyorsun ya ben sana burdan kocaman öpücük yolluyorum. Elimi ağzıma götürdüm, gözlerimi kapattım, kafamı tavana çevirdim, öpücüğü anneme yolladım. Karnım ağrımaya başladı, babaannem sabah ben uyanmadan önce masama kahvaltı getirmiş. Onu gözümle buldum ve yataktan indim, bedenim sarsaklıyordu masaya doğru zar zor ilerlemeye başladım. Masamın sandalyesine oturdum biraz bir şeyler atıştırdım, bayılacak gibiydim. Yemek yemeyi bitirdikten sonra ayağa kalktım yatağa doğru ilerleyecekken, kalktığım anda yere düştüm. Kafamı vurduğum için beynim anında ağrımaya başladı. Kafamı kapıya doğru çevirmeye çalıştım, kapıya baktım açık değildi. Kafama sanki heryerinden baskı uyguluyorlardı. Artık göz kapaklarım kapanıyordu, bilincim de kapanmaya başladı. Artık baygındım. Dilan'ın Odası (İlahi bakış açısı) Asiye Babaanne hizmetçiye Dilan'ın odasından kahvaltıyı almasını emretti. Çünkü bugün hastaneye gidip maktül alınacaktı. Gelini Hilal ölmüştü, Asiye Babaanne ile Hilal Gelin'in arası her zaman iyiydi Asiye gelinine asla kötü davranmadı çünkü oğluyla gelinin ilişkisini babası ve annesine benzetirdi. Hep gelinine iyi davrandı onu her zaman koruyup kolladı. Şimdi Dilan napacak bilmiyor ama sadece şunu biliyor, onu her zaman koruyacak Dilan'a her zaman sevgisini gösterecek. Asiye Babaanne bunu düşünürken yukarı çıkan hizmetçiden bir bağırma sesi geldi. Hizmetçi "Hanımım, hanımım Dilan bayılmış!!" diyordu. Asiye Babaanne telaşla koştu yukarı Dilanı yatağının önünde yerde yan yatmış bir şekilde buldu. Asiye Babaanne hemen yere çöküp Dilan'ın kafasını dizinlerinin üstüne aldı. Hizmetçiye koş ağamı çağır dedi. Dilan'ı uyandırmaya çalışıyorlardı uyanmıyordu. Asiye Babaanne "Hadi kızım kalk daha çok işimiz var. " dedi. Ama hala uyanmadı yüzüne kolanya tuttu uyanmadı. Asiye Babaanne "Kızım gitti güzel kızım sende gitti beni bırakmayın lütfen!" dedi. İçeriye hızlı adımlarla Harun Dede geldi. Harun Dede "Dilan'a ne oldu hanım?" diye sordu. Asiye Babaanne "Bilmiyorum geldiğimde yerde uzanmış yatıyordu ağam!" dedi. Harun Dede "Çekil hanım hastaneye götürelim." dedi. Asiye Babaanne kenara çekildi, Harun Dede torununu kucağına aldı. Konağın merdivenlerinden aşağı indi arabayı hazırlamalarını söyledi. Torunu iyi miydi bilmiyordu. Araba geldi torununun kafasını dizine koydu. Hastaneye götürdü hastane girişinde hemşirelere bağırdı. Harun Dede "Yardım edin!" dedi.. Hemşireler koşarak bir sedye getirdi. Hemşire "Beyefendi kıza ne oldu?" dedi. Harun Dede "Bayıldı" dedi. Torununu içeri aldılar içeride kontrol yapılıyordu. Harun Dede ise etrafında volta atıyordu. Habire beri gidiyor geliyordu. Kırkbeş dakika geçtikten sonra doktor dışarı çıktı. Doktor "Hastanın yakını siz misiniz? " diye sordu. Hatun Dede "Evet benim neyi var torunumun? " dedi. Doktor " Aç kalmış, kan değerleri düşmüş bu yüzden de bayılmış. Çok ufak olduğu için burada tutmamız lazım!" dedi. Harun Dede "Tamam yeterki iyileşsinde, annesi ölümü üzerine yemek yemedi dün öldü." dedi. Doktor bey "Allah rahmet eylesin başınız sağolsun, mekanı cennet olsun. " dedi. Harun Dede "Allah razı olsun. " dedi. Doktor baş selamı vererek koridorda ilerlemeye başladı. Harun Dede ise torununun odasındaki camdan içeriye baktı Dilan onlar için kıymetliydi. Dilan'ın iyileşmesi için her şeyi yapar dedesi ve babaannesi... Hastane Odası (Kahraman bakış açısı) Çok kötü kabuslar gördüm; annemi, annemin ölümünü, vb. hepsi çok kötüydü. Yavaş yavaş uyanmış hissediyordum, uyandım ama gözlerim kapalıydı. Gözlerini yavaş yavaş araladım etraf net değildi, zaman geçtikçe görüş alanım dahada netleşti. Beyaz bir odadaydım, kolumda ilk defâ takılı bir şey vardı. Bu serum olmalıydı, annem hastalandığında bundan takılırdı. Gözümü kolumdan aldım, etrafa bakmaya başladım. Hastanedeydim en son hatırladığım şey yerde uzanıyordum. Ondan sonra bilincim kapandı. İçeri bir abla girdi hemşire olmalıydı. İçeri girdiğinde bir şeyler yapmaya başladı bende onu izledim. Bana "Nasıl hissediyorsun?" dedi. Ben "Biraz başım ağrıyor, şaşkınım, yorgun hissediyorum?" dedim. Bana "Kuzum yemek yemediğin için bayıldın!" dedi. Ben ona "Ne zamandır uyuyorum ve ailemden kimse var mı?" dedim. Bana "Deden burada ve üç buçuk saattir uyuyorsun." dedi. "Dedemi görebilir miyim?" dedim. Bana "Tabiki doktor gelsin seni görsün ondan sonrasında alırız içeri!" dedi. ... "Dedeciğim noldu bana?" dedim. "Kızım aç kaldığın için bayıldın babaannende seni uyandırmaya çalıştı ama uyanmadın bu yüzden bende hastaneye getirdim!" dedeme "Tamam dede hadi gidelim cenaze var serum da bitti zaten!" dedim. Dedem "Tamam kızım sen üstünü değiştir kıyafet var dolapta, bende işlemleri yapayım." dedi ve dışarı çıktı. Bende elimi yüzümü yıkamak için lavaboya gittim, yüzümü yıkadıktan sonra içeri geçtim. Dolabın yanına geldiğimde boy aynasında simsiyah ama dağılmış saçlarıma baktım. Ne kadar da güzel aynı anneminki gibiydi. Biraz kendime gülümsedikten sonra üzerimi değiştirdim ve saçımı toplamaya çalıştım. Ama toplayamadım, o sırada kapı çalındı. Hemen kapıya baktım "Kim o" dedim. Dışarıdan dedemin sesi geldi benim diyordu. "Gel" dedim. Dedem içeriye geldi üstüme baktı "Kızım ne kadar güzel olmuş. " dedi. Bende gülümsedikten sonra "Dede saçımı toplar mısın?" dedim. Dedeme arkamı döndüm dedem elimdeki tokayı aldı saçımı yapabildiği kadarıyla topladı. "Dede teşekkür ederim iyiki varsın hadi gidelim." dedim. Dedem tamam anlamında göz kırptı. Koridorda yürürken biraz değişik hissettim sanki annem arkamda gibi hissediyordum. Arkama baktım ama yoktu, annemi her zaman yanımda hissediyor gibiyim. Ama yok annemi kaybettim... Dışarı çıktık araba hemen kapının önüne geldi dedemin elini bıraktım, dedem arka kapıyı açmak için yöneldi ben açtığı an arabaya bindim. Dedem de arka koltuğa yanıma geçti. Yola çıktık on beş dakikadır arabadaydık herhalde eve gitmiyorduk. Dedeme "Dedeciğim nereye gidiyoruz?" dedim. Dedem bana "Kızım cenaze yerine gidiyoruz cenaze töreni var. " dedi. Ben tamam dedikten sonra önüme döndüm. Gözlerim doldu annem cidden yoktu ve bunu kabullenemiyorum, annem Kartanem'in ölmesi benim için çok kötü. Annem canımdan parçam ölmüştü. Annem, meleğim artık dünyada yoktu. Gözlerim dolmaya devam ederken gözümden bir damla yaş geldi. Dedemin tarafına döndüğümde bana bakıyordu onunda gözü dolmuştu. Bana "Başımız sağolsun güzel kızım." dedi. Artık dayanamıyordum dedemin dizine uzandım. Gözümden usulca yaşlar akmaya başladı cenaze yerine gidene kadar uyuya kaldım. ... Cenaze töreni (İlahi bakış açısı) Dilan ve Harun Dede arabadan indi cenazenin yanına varmaya başladılar. Dilan dedesinin elinden tutuyordu, Asiye Babaanne onları gördüğü an gözlerinden yaşlar aktı ve acı bir çılık attı. Bunun üzerine Dilan da babaannesine koşup sarılıp ağlamaya başladı etraftaki herkes fısıldamaya başladı. Bugün 17 Ocak Hilal Karayaman'ın cenaze törenidir. Artık namaz kılanmaya başlanmıştı, Dilan ise sessizce ağlıyordu. Namaz bitti, tabut yakınları tarafından omuzlara alındı. Sağ birde Asaf vardı, sol birde miran, sağ ikide Harun Dede vardı diğerleride Hilal'in abisi ve erkek kardeşleri yer aldı ve tabut taşınmaya başlandı. Tabutu mezarlığın başına getirildi, tabutun kapağı açıldı. Dilan bunu görünce tabutun yanına koştu, anne diye ağlamaya başladı Dilan'ın canı yanıyordu. Abisi Dilan'ı alarak uzaklaştırdı. Tabutta ki kefen çıkarıldı, mezara koyuldu. Herkes üstüne tahtalar koyuldu, vefat eden kişinin yakınları attıktan sonra herkes sırasıyla toprak attılar. Toprak bittiğinde, imam Kur'an okumaya başladı. Kur'an okunduğu esnada Dilan sessizce gözyaşı döküyordu, ve Kur'an okunma bitmiş. Herkes dağılmaya, başladı sadece Karayaman ailesi kaldı cenaze başında, Dilan annesinin toprağına başını koymuş gözünü kapamış ağlıyordu. Babaannesi "Kalk kızım eve gidelim bak hastaneden yeni çıktın hasta olucaksın!" dedi. Dilan ise gözlerini açtı ama kalkamadı sessiz bir şekilde "Babaanne kalkamıyorum." dedi. Asiye Babaanne "Ağam buraya gelde torunu arabaya götürelim." dedi. Harun Dede "Geldim hanım!" dedi. Dilan'a yaklaştı, gözleri kapalı olduğunu fark etti kucağına aldı torununu ve arabaya doğru yöneldi. "Hanım hadi gel peşimden." dedi. Asiye Babaanne arabaya yöneldi arka koltuğa oturdu oturduğunda yanında eşi ve torunu vardı. Harun Dede şöföre eve gidiyoruz diye söyledi. Eve geldiklerinde Harun Dede torununu odasına çıkardı. Yatağına yatırıp, üstünü yorganla örttü ve oradan sessizce çıktı. Dilan'ın Odası (Kahraman bakış açısı) Gözlerimi yavaş yavaş araladım güneş odama tam vuruyordu. Güneş ışınları içeri giriyor bu çok hoşuma gidiyor annemin de hoşuma giderdi. Annem şimdi yoktu dimi yatakta doğruldum. Bu canımı çok yakıyordu, annem Kartanem yoktu. Dünyanın sonu gelmiş gibi hissediyordum, bence benim yaşamama gerek yok o anda annesine verdiği sözleri aklına geldi. Annesinin intikamı alıcaktı. Artık elini yüzünü yıkama vakti gelmişti çünkü saat sekizdi. Banyoya ilerledi, işleri bitince çıktı. Üzerini değiştirdi saçını toplayamaya çalıştı ama olmadı. Dışarı çıktı, herkes oturmuş kahvaltı yapıyordu az sonra geçmiş olsun dilekleri söylemeye geleceklerdi. Dedeme doğru ilerledim, "Dede saçımı toplar mısın?" dedim dedem tamam anlamında göz kırptı. Arkamı döndüm saçımı toplattırdım. Çok sıkı toplamıştı yani benim için bu çok iyiydi. Babaannemin yanına geçtim abimin gözleri benim üzerimdeydi, babam ile dedem konuşuyordu. Babaannem ise tahminimce bugün yapacaklarını planlıyordu. Ama herkes bir garipti galiba annem olmadığı için dedem sadece çay içiyordu, babam öylece masaya bakıyordu, abim ise ara sıra bana bakıyor onun dışında tabağındakiyle oynuyordu. Babaannem hala bir şeyler düşünsede oda üzgündü, ama burada en çok üzgün olan benim çünkü göz altlarım ağlamaktan morarmıştı. Kahvaltı yapmaya başladım yapmak zorundaydım, yiyebildiğim kadarıyla yedim. Kahvaltım bitince odama geçmek için kalktım odama geçerken konağın kapı çalındı ve herkes aşağı inmeye başladı bende indim. Gelen polislerdi "Biz cinayet bürodan geldik Hilal Karayaman'ın kaza olarak öldüğünü değil, cinayet olduğuna karar verdik. ☆𝗔𝗿𝗸𝗮𝗱𝗮𝘀̧𝗹𝗮𝗿 𝘆𝗲𝗻𝗶 𝗸𝘂𝗿𝗴𝘂𝗺 𝗻𝗮𝘀ı𝗹 𝗼𝗹𝗺𝘂𝘀̧ 𝗲𝗸𝘀𝗶𝗸 𝘆𝗲𝗿𝗹𝗲𝗿 𝘃𝗮𝗿𝘀𝗮 𝗯𝗮𝗻𝗮 𝘀𝗼̈𝘆𝗹𝗲𝘆𝗶𝗻? ☆𝗔𝗿𝗸𝗮𝗱𝗮𝘀̧𝗹𝗮𝗿 𝘀𝗶𝘇𝗰𝗲 𝘆𝗲𝗻𝗶 𝗯𝗼̈𝗹𝘂̈𝗺𝗱𝗲 𝗻𝗲 𝗼𝗹𝘂𝗰𝗮𝗸? ☆𝗢𝘆 𝗸𝘂𝗹𝗹𝗮𝗻𝗺𝗮𝘆ı 𝘂𝗻𝘂𝘁𝗺𝗮𝘆ı𝗻ı𝘇!! ~★
|
0% |