Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2. Bölüm Şüphe tohumları

@idil466

BİLGİ:

 

HACKERLAR ÜÇE AYRILIR

 

SİYAH ŞAPKALILAR

 

BEYAZ ŞAPKALILAR

 

GRİ ŞAPKALILAR

 

2.BÖLÜM: ŞÜPHE TOHUMLARI

 

Suçluluk hissi nedir bilir misiniz? Ben biliyordum. Ve bu bir zamanlar canımı çok yakmıştı hala yakıyordu ama yapacak bir şeyim yoktu dermanım kalmamıştı artık, odağımı toparlayıp konuşmaya başladım.

 

Sert sesimle "Yok öyle mi?" hafifçe gülüp baş komisere adımladım. "O zaman dün benim mağazama baskın düzenlediniz ya onun izin kağıdını gösterin."

 

Komiser özgüvenli bir tavırla, "Tabi ki gösteririm bir yere baskın olduysa illaki izin kâğıdı olur. Benim haberim yok. Baskın olduğundan "Gelin benimle" deyip az önce çıktığı ofis gibi olan odaya girdik ikimizde.

 

Komiser çekmeceyi açıp içinden dosyalar çıkarıp inceliyordu bende sessizce komiseri izliyordum. Elindeki dosyaları bırakıp diğer çekmeceleri karıştırdı. "Burada olması gerekiyordu." diye mırıldandı.

 

Ardından bilgisayarı inceledi. Ama izin kağıdını bulamayacaktı. Bundan adım gibi emindim. Bulsaydı çoktan çekmecesinde olurdu zaten ah bu erkekler ve özgüvenleri ne olacaktı. "Komiser Bey buldunuz mu?" sesim biraz dalga geçer gibi olduğu için üç saniyeliğine yüzündeki siniri yakaladım. Sonradan yüzünü ifadesizleştirdi.

 

"Hayır yok."

 

"Komiser Bey," deyip elimi uzattım. "Ben Larissa Elis ya siz?" dediğimde. Hafif kaşları çatılmıştı. Sanırım bağırıp çağırmamı bekliyordu. Ama karşısında kim olduğunu bile bilmiyordu ne kadar yazık. Ona şu an bağırsam o aşağılanmayacaktı. Onun yerine kendime eksi yazıyordum. Elini kaldırıp elimi sıktığında tüm vücudum karıncalanmıştı.

 

"Pars... Pars Kandemir." anlaşılmaz sesi ile elimi sıkıp bırakmıştı.

 

"Memnun oldum Pars Bey." dediğimde oda baş sallamakla yetindi. "E sizi dinliyorum komiserim."

 

Hayır hayır olgun, zeki kadını oynamamalıydım. Beni şımarık zengin bir kız olarak düşünmesi gerekiyordu. Ya da olgun mu olmalıydım? Kahretsin ya ben ne zamandan beridir böyle salakça şeyler düşünüyordum.

 

Ya kendine gel Larrisa aptallık yapma kendini adama rezil edicen şimdi.

 

Lan iç ses sen nereden ortaya çıktın ne zamandır sana ihtiyacım vardı. Sen niye bu boktan durumun içinde geldin?

 

Yo ben geçende geldim. Senin kafa nerde Allah aşkına?

 

Sakın bana aklının bu ad-

 

İç ses ne saçmalıyorsun sen ya?

 

Ya ben ne bileyim seni ilk kez böyle görüyorum ondan.

 

İç ses keserim sesini, bak senin konuşman benim elimde zaten!

 

Kessene sesimi hadi hiçbir şey yapamazsın ki sen bak ne diyeceğim yelloz seni!

 

Bütün sinirim gitmişti nedense iç sesim yüzünden.

 

Sinirli sesle "Larissa Hanım komik bir şey mi var?"

 

Pars o sırada küçük bir kahkaha attığımın farkında bile değildim. Allah belanı versin iç ses rezil oldum.

 

"Çok pardon komiser bey ben size gülmüyordum. Aklıma bir şey geldi de." Şimdi aptal iç sesimden bahsedemezdim.

 

Ciddileşerek kafamı Pars'a çevirdiğimde. Konuşmaya başladı.

 

"Ben gerçekten çok üzgünüm kusura bakmayın." sesinden sinir, pişmanlık akıyordu. Kaşlarımı çattım. Demek genç komiserimiz özür dilemeyecek kadar gururluydu.

 

"Pars Bey sizi şu an şikâyet edebilirim. Hatta yerimde kim olsa sizi şikâyet ederdi. Evet, sizin bu olaylardan haberiniz yok belli ki." Deyip kollarımı birleştirdim. İki adım öne gelip yüzüne bakıyordum. "Ama bu benim umurumda mı diye sorarsanız..." deyip ukala bir tavırla cevap verdim.

 

"Kesinlikle hayır. Birincisi dün mağazam da adım karalanabilirdi. İkincisi dedikodum çıkabilirdi. Üçüncüsü siz hangi hakla gelip mağazamı arıyorsunuz? Allah aşkına mağazam da ne arıyordunuz uyuşturucu falan mı, yoksa kaçak mal mı söylesenize."

 

"Dün baskın yapma sebebimiz mağazanız da birini esir almışsınız ve müşterilerinizden birisi esir aldığınız kişinin sesini ve aynı zamanda çırpınış seslerini duymuş olduğunu söyleyip şikâyette bulundu." dediğinde kan beynime sıçramıştı. Hayır hayır, yalan söylüyordu.

 

"Peki kim şikâyette bulundu söyleyebilir misiniz?"

 

"Maalesef şikayetçiyi söyleyemiyoruz."

 

Yüzüne daha dikkatli baktım. Belki bir açık verir diye ama yüzünü okuyamıyordum. Yüzü ifadesizdi. Çok sinirlenmiştim. Hayatımda ilk defa birinin yüzünü okuyamıyordum. Ve bu adam ilgimi çekmişti.

 

Karşımdaki kişi komiserdi ama aslında olan kimdi? Amacı neydi? Neden bana yalan söylüyordu? Buradan çıkar çıkmaz araştırma yapmam gerekiyordu.

 

"Ne oldu bakıyorum da sustunuz bu olay yoksa size tanıdık mı geldi? Ah tabi ki tanıdık gelir sonuçta mağazanızda ola-" lafını bitirmeden konuşmaya başladım.

 

"Pars Bey bakıyorum da dün sanki izin kâğıdı olmadan baskın yaptığınızı unuttunuz. Bu rahatlığınız sizce normal mi? Bence değil. Şu an istesem sizi işinizden bile edebilirim çünkü izin olmadan mağazama baskın düzenlediniz ayrıca gelip mağazama baktınız bir esir gördünüz mü? Hayır, o zaman konu kapanmıştır." bu esir olayını büyütmedim çünkü zaten karşımdaki kişi yalan söylemişti. Sanırım beni hafife almıştı.

 

Derin nefes alıp devam ettim.

 

"Şimdi size iki seçenek sunuyorum işinize veda mı etmek istersiniz, yoksa benden özür mü dilersiniz?"

 

Sustu susmak da bir cevaptı ben cevabını anlamıştım. Benden özür dilemek istemiyordu. Ah ne kadar yazık karşısında her şeyi isteyip de alan bir kadın vardı. "Ben sizin cevabınızı anladım Pars Bey." deyip ilerleyecekken kolumdan tutup gitmemi engelledi. Bakışlarımı bir beni tutan ele bir de gözlerine baktım.

 

"Özür dilerim ben iznin olduğunu zannediyordum. İlk defa böyle bir şey oluyor bu karakolda."

 

Elimi kaldırıp elini kolumdan çekip, "Sizi bu defalığına affediyorum Pars Bey bu olayı da yaşınıza veriyorum." deyip kapıya ilerledim. Kapıyı açıp gidecekken aklıma gelen şeyle durdum. Dönüp Pars'a baktığımda. Gözü kararmıştı resmen.

 

"Ha bu arada Pars Bey söylemeyi unuttum. Bayan değil kadın!" deyip çıktım karakoldan.

 

Pars Kandemir'in Anlatımıyla:

 

Resmen sinirden kudurmuştum. Tüm odayı darmadağınık etmiştim. Hayatımda ilk defa birisinden özür dilemiştim. Nasıl böyle aptal olabilirlerdi. Onu anlamıyordum. Telefonumu cebimden çıkarıp karanı aradım. "Efendim dostum?" diyen sesine karşılık,

 

"Karan neredesin Allah'ın belası!"

 

"Ne oluyor be niye bağırıyorsun yaşlı karılar gibi!"

 

"Karan her neredeysen 10 dakika içinde gelmezsen senin belanı sik*cem tamam mı?" deyip telefonu kapatıp masanın üzerine fırlattım.

 

Daha sonra koltuğa oturup kafamı koltuğa yasladım. Ve gözlerimi kapattım. Gözümün önüne bir çift mavi göz gelmişti. Beni ilk defa böyle nazik aşağılayan birisi karşıma çıkmıştı. Larissa'ya yalan söylemiştim. Tabi ki de kimse şikayetçi olmamıştı. Ben uydurmuştum. Gerçeği söylersem o hacker olsa bile temkinli davranırdı bu yüzden yalan söylemiştim. Bu kadından şüphelenme nedenim beyaz şapkalı bir hacker bulup sinyal bulunca bana haber vermesini söylemiştim. Evet bu yaptığım kötü yollara girmekti. Ama ne olursa olsun bulacaktım. O hacker'ı.

 

O bölgeden sinyal almıştı. Beyaz şapkalı hacker ve anında bana haber vermişti. Tam Larissa'nın evinin konumunu göstermese de o bölgeden sinyal gelmişti. O bölgede sadece Larissa'nın evi vardı bide orta gelirli bir ailenin evi vardı.

 

O orta gelirli ailenin bütün üyelerini araştırmıştım. Hepsinin de sicili temizdi. Ama yine de gözümü o aile den ayırmıyordum gerçi hacker'ın o aileden çıkabileceğini düşünmüyordum. Larissa'nın geçmişine baktığımda ise hiçbir şey yoktu. Ve bu benim gözüme şüpheci geliyordu. Şüphelendiğimi bilen sadece Karan ve bendim. Kimseye daha söylememiştim ama puşt Karan diğerlerine söylemişti. Diğerleri de akılsızca izin kağıdını beklemeden hemen baskın düzenlemişti salaklar!

 

Kapı açılma sesi duyunca kafamı kaldırdım. Gelen Karan'dı şaşkın bir sesle "Ne oluyor burada oğlum neden ortalık böyle?" kalkıp yüzüne sağlam bir yumruk attım.

 

"Neden mi ortalık böyle öylemi puşt senin yüzünden sana güvenmiştim. Sana Larissa'nın hacker olabileceğini söyler söylemez gitmişsin diğerlerine yetiştirmişsin. Onlarda salak gibi kadının mağazasına baskın düzenlemişler. Bide evine değil de mağazası sana tamda bu yüzden diğerlerine söyleme demiştim!"

 

"Lan Pars bir dinle senin arkandan iş çevirmedim tabi ki. Dilimi eşek arıları soksaydı da ağzımdan kaçırmasaydım. Yanlışlıkla ağzımdan kaçırdım." dedi suçlu bir sesle.

 

"Ya delireceğim Allah'ım bide ağzımdan kaçırdım diyor senin şu an bize ne kadar zarar verdiğini biliyor musun?"

 

"Ya Pars napayım şimdi olan oldu artık."

 

"Tamam bir şey demeyeceğim sana ama bundan sonra kimseye bir şey söylemeyeceksin. Bir de diğerleri ile ben konuşacağım iyi bir ayar çek senin ve diğer salaklar yüzünden bir kadından özür diledim üstüne aşağılandım. O yüzden bu aralar gözüme gözükme."

 

"Ne Pars Kandemir bir kadından özür diledin üstüne de aşağılandın. Lan ben bu kadını gittikçe çok merak ediyorum yeminle sana bile bunu yaptıy-" bakışlarımı gördü

ğü için susmuştu.

 

"Onu bunu bırak da karan bu kadından burnuma kötü kokular geliyor."

 

 

Instagram hesabım: xidilw0

 

Loading...
0%