Yeni Üyelik
27.
Bölüm

26. Bölüm "Yalnızlığın orkestrası"

@idil466

26. Bölüm Yalnızlığın orkestrası

 

Hayat niye böyleydiki? bu zalim hayat bir tek banamı böyleydi? Gerçekten artık her şey çok üstüme geliyordu.Dermanımı bulmuşken dermanım ellerimin arasından uçup gitmişti.

 

Şuan duygularım o kadar karmaşıktıki nefret doluydum. Kimemi? Pars'a nefret doluydum beni böyle bırakmasına bir yandan aşkla doluydum. Bu iki duyguyu aynı anda yaşatmasına kızgınım kırgınım öfkeliyim bir yandan gölge'nin benden neden intikam aldığını düşünerek kendimi yiyiyordum. Şimdi ise en iyi dostlarımdan biri benim canımı yakmıştı.

 

Arabadan inip hızlı adımlarla yürümeye başladım. Arkamdan bağırdığını duyuyordum ama umursamıyordum. Duygularımın karmaşıklığından ellerim çok fena titriyordu. Derin nefes alıp veriyordum. Nikolay arkamdan gelip omzumdan tutup çevirmişti.

 

"Nereye gidiyorsun? Eve gideceğiz gel." özür dilemek yerine emir veriyordu bana hala. Bu sinirlerimi daha çok hoplatıyordu.

 

"Hiç bir yere gitmiyorum. Defol git başımdan." diyip yoluma devam ettim. Etrafımızda az da olsa insanlar vardı merakla bize çaktırmadan bakıyordu beni tanıyamıyorlardı çünkü güneş gözlüğüm vardı.

 

Nikolay'ın "Larissa." demesi ile durup ona döndüm.

 

Bir parmağımı kaldırıp tehditkar bir tavırla. "sakın bir daha bana Larissa deme siz el birliğiyle Larissa'yı yok ettiniz. Eğer arkamdan gelirsen andım olsunki kendimi öldürürüm!." elimin titremesi durmamıştı Nikolay'da bunu görmüştü hemen elimi indirip sert bir rüzgar gibi geçip gittim.

 

🌚

 

Sahil kenarına yürüyüp bir banka oturmuştum. Etrafıma baktığımda kimse yoktu. Arkamdan gelmemişti çünkü biliyordu eğer gerçekten arkamdan gelirse kendimi öldüreceğimi.

 

içimden ağlama isteği geliyordu yüreğim sızlıyordu. Aklımdan sürekli kurduğu cümleler geçiyordu. Bana çocuk gibi davranmayı kes diyordu. Lan ben çocukluğumu yaşamadım bile diğer çocuklar parklarda oyun oynarken ben park'a gitmeye korkuyordum o çocuklarında benim yüzümden öleceğini düşünüyordum.

 

Genelde hep çocukluğunu yaşayamayanlar büyüyünce çocuk ruhlu olurdu ama ben büyüdüğümde bile çocuk ruhlu olamamıştım. iki ellerimde saçlarıma gitmişti. Saçlarımı çekiyordum. Dişlerimi o kadar sıkıyordumki nerdeyse kırılacaktı. Başıma buyruk davrandığımı söylüyordu sadece kendimi düşündüğümü onları düşünmediğimi söylüyordu kısacası bencil diyordu bana ben bencilmiydim?

 

Saçlarımı çekmeyi bırakıp kafamı iki yana sallayarak hayır hayır ben bencil değildim ben sadece hayatta küskündüm.

 

Ben onları kendimden daha çok düşünüyordum. Onlarla fazla iletişime geçmiyordum çünkü biliyordum çürüyen elma ile sağlam elma yan yana gelirse sağlam elmada çürürdü ben onların benim gibi olmasını istemiyordum.

 

Nikolay'ın dediklerini Pars'ın beni terk edişini tekrar tekrar düşünecektim biliyordum. Düşünmemek için içki içecektim.

 

Bir an izlendiğimi düşünüp arkama baktım ama kimse yoktu. Ayağı kalkıp çok uzakta olmayan bara doğru yürümeye başladım.

 

Pars Kandemir'in ağzından:

 

Koca iki ay geçmişti bu iki ay cehennem gibiydi normalde çocukluğumun cehennem gibi olduğunu düşünürdüm ama hayır düşüncem değişmişti Larissa'yı terk ettiğim gün asıl cehennemin başlangıcıydı kendime kızgındım,öfkeliydim o gün ben sevdiğim kadını mahvederek gitmiştim.

 

O gün Larissa'nın ne hisettiğini ne düşündüğünü kim olsa anlamazdı ama ben anlamıştım duygularını anlamamam için yüzüne bir maske indirmişti o maske'ye rağmen anlamıştım. Şaşırmıştı başta sonradan dünyası başına yıkılmıştı. Ne olursa olsun güçlü durmuştu ama biliyordum içten içe acı çekiyordu. Güçlü durmak için kendine işkence ediyordu bunu kendimden biliyordum.

 

Sözlerim çok kırıcıydı ama yapmam gerekiyordu onun için onun iyiliği için sevdiğim kadını ne olursa korumak zorundaydım lanet olsunki onu terk etmem bana acı çektiriyordu onu terk etmemin ardından kendimi alkolle vermiştim. Kendimi ona nasıl affettirecektim? her gece düşündüğüm tek şey buydu. Uyuyamıyordum uyku bana yasakmış gibi uyuyamıyordum.

 

Larissa beni sevmeyi bırakıp ya başka bir adama aşık olursa düşüncesi bile nefesimi kesiyordu. Sonuçta neden beni beklemek istesinki? Onu terk ettim ben onu mahvetmiştim. Ben aşağılık bir adamdım. O beni korumak için ölmeyi göze almıştı ben ise onun canını yakmıştım. Kendimi hiç bir zaman affetmeyecektim. Telefonumun çalması ile ellimdeki votka'yı bırakıp telefonumu elime alıp kimin aradığına baktım. Kocaman yazılarla Nikolay yazan yazıyı görünce endişelenmiştim.

 

O gün bir şeylerden şüphelenip evime gelmişti bende her şeyi anlatmak zorunda kalmıştım oda biliyordu her şeyi. Şuan araması garipti Allah'ım nolur Larissa'ma bir şey olmasın. Titreyen ellerimle zar zor aramayı kabul edip açmıştım.

 

"Pars bir şey söyleyeceğim ama endişelenme tamammı?" bir şey olmuştu.

 

Hızlıca. "Ne oldu Larissa'ya bir şey mi oldu?"

 

"Az önce kavga ettik arabadan inip sahile doğru gitti arkasından gidersem kendini öldüreceğini söyledi. Senin gitmen gerekiyor her an kriz geçirecek gibi görünüyordu. Ben istesem bile durduramam onu sadece sana karşı yumuşak." duyduklarımla şoka uğradım. Çok geçmeden

 

"Sikitiğimin herifi kız'a ne dedin de kriz geçirecek hale geliyor?" sinir her tarafımı sarsmıştı.

 

"Sahile gel sen şuan bardasın değilmi?

düz ilerle sahil zaten karşısında."

 

"Kesss sesini sana bir soru sordum." mekandan çoktan çıkmıştım koşar adımlarla ilerliyordum.

 

"Ben bir şey dedim aniden yükseldi."

 

"Yavşak arkadaşını tanımıyormusun? onun ne kadar hassas olduğunu bilmiyormusun?"

 

"Bana bir daha küfür etme söylediklerimin arkasındayım bencilce davranıyor bizi düşünmüyor sadece kendini düşünüyor başına buyruk davranıyor bizde insanız."

 

"Senin insanlığını sikeyim tamam mı. Larissa'yı hiç tanımıyorsun. Eğer bir daha Larissa'yı üzersen bende seni üzerim ben sevdiğim kadını sana emanet ediyorum senin yaptığına bak." diyip telefonu yüzüne kapatım.

 

Larissam yine mahvolmuştu biliyordum. Koşarken açık sarı renkli beline kadar uzun olan bir kadın görünce durmuştum. Nerde olsa tanırdım o saçları kalbim boğazımda atıyordu onca günden sonra ilk defa görüyordum onu. Koskocaman iki ay geçmişti. Saçları uzamıştı yüzünde mutluluk yoktu yüzünde hüzün,acı,çaresizlik vardı dayanamıyor gibi gözüküyordu. Onu teselli edemediğim için kalbim sızlıyordu. Elleri ile saçlarını çekiyordu. Koşarak gidecektimki aniden durdum. Hayır hayır giremezdim. Ellerim yumruk yapıp ağaca sert bir şekilde vurdum. Okşamaya kıyamadığım saçlarını çekiyordu sanki saçları yerine kalbimi sıkıyordu. Sevgilim lütfen bunu bana yapma istediğini yap ama bunu bana yapma.

 

Sesimi sanki duymuş gibi saçlarını bırakıp kafasını iki yana salladı. Neye itiraz ediyordu? Bilmiyordum bu bilinmezlik beni öldürüyordu kendimi o kadar zor tutuyordumki.

 

Her an her şeyi siktir edip onu kollarıma alıp sakinleştirmek istiyordum. O eşsiz kokusunu içime çekmek istiyordum. Burun direklerim sızlamıştı. Ben bu kadına gerçekten çok aşıktım bugün bunu yine anlamıştım. Sağ gözümden yaş gelmişti. Larissa'nın bu tarafa dönmüştü ben ise hızlıca saklanmıştım anca korkak gibi saklanırdım. Andım olsunki o gölge'yi ben mahvedecektim.

 

Larissa yukarı doğru yürümeye başlamıştı bende arkasından ilerliyordum normalde benim onu takip ettiğimi fark ederdi ama şuan ruhu bile duymuyordu. Canımın içi neden bu kadar hüzünlüsün? sadece Nikolay'ın dediklerinden sonra bu hale gelmiş olamazsın tanıyorum ben seni.

 

Ruhumun anlamı seninle konuşmak istiyorum. Derdini dinlemek istiyorum. Seni deli gibi öpmek istiyorum ama önümüzde kocaman bir engel var hepsi senin iyiliğin için şuan olduğumuz durum çok klişe biliyorum hatta bana çok kızcağını biliyorum ama ben seni kaybetmekten korkuyorum.

 

Larissa bara girmişti bende beni fark etmesin diye bir süre dışarda bekledim.

 

Ruhum huzursuzdu.

 

Kalbim huzursuzdu.

 

Ne yapmalıydım? Bilmiyordum. Bara doğru ilerleyip içeri girdim. Larissanın beni görememesi için ondan uzak bir yere oturdum. Çaktırmadan baktığımdaysa çok hızlı içiyordu hemde en ağırından içiyordu. Böyle devam ederse sarhoş olacaktı. Kaşlarım çoktan içe gömülmüştü.

 

Ben bir baş komiserdim ama hiç bir şey yapamıyordum. İlk defa birisine yardım edemiyordum bütün herkese derman olan ben aşkından ölüp bittiğim kadına yardım edemiyordum. Bu beni mahvediyordu önüme konulan içkiyi yudumladım içkinin tadı yakıcıydı. Dayanamadan Ona tekrar baktığımdaysa çekiciliği ile elindeki viski'yi içiyordu kimse tanımıyordu beni ve onu çünkü mekan eski bir mekandı az sayıda insan vardı burdakilerin bizi tanımaları imkansızdı.

 

Gönlümün çiçeği şuan yanında olmayı o kadar çok isterdim ki bu adam sensiz yaşayamıyor sen hayatıma girip çıktığından beridir yaşamadığımı fark ettim.

 

Gölge'yi bulmak için iki aydır gece gündüz çalışıyordum bulabildiğim tek şey gölge'nin Larissa'nın bir yakını olduğu çünkü bu kişi her kimse Larissa'yı gerçekten çok yakından tanıyan biri ilk başta en değerlisini elinden almıştı yani ailesini sonradan suikast düzenlenmişti. Bu sadece göz dağı vermek için olduğunu düşünüyordum. Daha sonra beni kaçırdılar beni öldürmeyeceklerdi bunu çok iyi anlamıştım bu sadece Larissa'nın tepkisini öğrenmek için yapılan bir eylemdi bunu Larissa anlamamıştı ama ben anlamıştım Larissa'nın bana olan duygularını test etmek için kaçırmışlardı Larissa'da kendini ele vererek benim için ölümü göze almıştı.

 

Kalbim göğüs kafesimi parçalayacak şekilde atmaya başlamıştı. Larissa meleğim sen benim için nasıl ölümü göze aldın? İnsanlar benden nefret ederken sen nasıl benim için ölümü göze aldın?

 

Larissa'nın neler yapabileceğini ölçmüşlerdi o video ise tamamen beni ve Larissa'yı mahvetmek için yapılan bir eylemdi Larissa yine pes etmeyip intikamı uğruna eskisinden daha güçlü bir şekilde ayağa kalkmıştı bunu derinden hissetmiştim. Ama bu gölgeyi sinirlendirmişti o yüzden intikam için benim bu sefer saldırmamı istemişti bende acımadan saldırmıştım. Elimdeki kadehi farkında olmadan daha sert tuttuğum için kadeh elimde paramparça olmuştu bakışlarım ellime gitmişti ellimin her yerinde cam kırığı vardı etrafıma bakınca kimse bakmıyordu kimse umursamıyordu eskiden olduğu gibi kırıkları ellimden tek tek çıkarttım canımın acısını bile umursamıyordum. Elim kan doluydu.

 

Bakışlarımı Larissa'ya çevirdiğimde yanında bir adam vardı öfkem ikiye katlanmıştı bir şeyler diyordu ama Larissa hiç oralı olmuyordu bakışları sadece bardaktaydı adam ise ellini Larissa'nın bacağına götürüp okşamıştı ellerim yumruk halini almıştı bile bu kadarı çok fazlaydı her şeyin canı cehenneme.

 

Ayağa kalkıp adamın olduğu yöne gidip yakasından tutarak adama sert bir şekilde kafa attım kulağıma kırılma sesi gelmişti umrumdamıydı? Hayır. Sikimde bile değildi adamın üstüne çıkıp yumruklara boğdum bugün onu öldürecektim benim olana el sürmek ne demek gösterecektim. Kulağım uğulduyordu içimdeki canavar onun parmaklarını kırmamı söylüyordu. Yedi cedesini siktiğimin oruspu çocuğu.

 

Benim kadınımdı o.

 

Sadece benimdi.

 

Yeni bir yumruk atacağım sırada kolumda başka bir el hisedince bakışlarım otomatik olarak ellin sahibine döndü. Oydu ruhumun anlamıydı. Bakışlarında hiçlik vardı. Ağzından tek bir kelime çıkmıştı oda "yapma" olmuştu.

 

Donmuş bir şekilde ona bakıyordum bir şey demesini istedim bana kızmasını ama demedi hiç bir şey olmamış gibi ayağa kalktı yere düşecekken son anda duvara tutunmuştu lanet olsun sarhoş olmuştu ve beni tanımamıştı onu eve götürmek bana kalmıştı. Adamı siktir edip kadınımın yanına gittim. Tekrar düşecekken ben tutum. Sarhoş bakan gözleri ile bana bakıyordu.

 

"Sen kimsin? bırak beni." dudaklarından dökülen kelimeler kalbime dokunuyordu. "İzin ver seni evine götüreceğim." ona kim olduğumu söyleyemezdim.

 

"Eve gitmek istemiyorum." bir yandan konuşuyorduk bir yandan yürüyorduk."neden?" diye sormuştum o cevap veremeden yalpanmıştı. Böyle olmayacaktı o yüzden Larissa'yı kucağıma almıştım.

 

"O evde acı çekiyorum. Orada yalnız olduğumu hissediyorum." dedikleriyle yutkunamadım bile adımlarım eskisine göre daha çok yavaşlamıştı bu anın bitmesini istemiyordum. Larissa kafasını kaldırıp boynuma koyduğunda ayaklarım yerle yapıştırılmış gibi durdum. O fındık burnunu boyun grintime sürtüğünde dünya dönmeyi bırakmıştı. Zaman durmuştu benim için

 

"Kokun. Kokun çok tanıdık geliyor." çoktan kapanmış gözlerimi açtığımda kucağımda kedi gibi yarı uyanık bir kadın vardı. Gözleri kapalıydı çaktırmadanda olsa onun kokusunu içime çekmek istiyordum saçlarına hafif olacak bir şekilde öpmüştüm kokusu beni mest etmişti bile ah o koku o koku için ölürdüm bir insan nasıl bu kadar güzel kokabilirdi?

 

Kendine gel Pars! Eğer biraz daha böyle kalırsak dayanamazdım. O yüzden geri çekildim.

 

"Sanki günlerce içime çekmek istediğim o kokuyu içime çekiyorum gibi hissediyorum." kalbim boğazımda atıyordu. Adımlarımı hızlandırmıştım. Ama Larissa hiç beklemediğim bir şey yapmıştı dudaklarını boynuma götürüp beni çıldırtacak bir şekilde yavaşça öpüyordu. Boğuk sesimle "yapma. Nolur yapma. Bunu bana yapma."

 

"Canım istiyor." Alev alıyordum. Bitiyordum. Onu öpmek için çıldırıyordum. Aklımda bin bir türlü sahne canlanıyordu. Sonunda arabama yaklaştığımızda arabanın kapısını açıp Larissa'yı bırakacağım zaman

 

Endişeli sesle. "Hayır gitme sende gitme. O gitti ama sen gitme." duygularım sıfırlandı. Kalbim atmayı bıraktı. Şuan yok olmak istedim. Kendimden utandım. "Şşş bir tanem hayır ben seni bırakmam hiç bir zamanda bırakmam. Şimdi sakin ol ve uyu." baş salamakla yetinmişti. Emniyet kemerini taktıktan sonra arabanın kapısınıda kapattım. Sağ tarafa geçip arabayı çalıştırdım.

 

🌚

 

Arabayı Larissa'nın evi'nin önünde durdurup arabadan çıktım. Nikolay evin kapısını açıp geliyordu en son yaklaştığında yüzüne sağlam bir yumruk attım. "Bir daha benim olana tek kelime kötü dahi bir şey dersen sana yemin ederim çok kötü olur."

 

"Pars o benimde dostum onun iyiliğini istiyor-" cümlesini tamamlamasına izin vermeyip "evet o senin dostun ama görmüyormusun halini?" bakışları arabada uyuyan Larissa'ya gitti. Üzülmüştü ama çok geçti.

 

Endişeli çıkan sesi ile"Ne oldu iyimi?" diye sordu.

 

Düz sesimle."İçti. Uyuya kaldı." dedim.

 

"Aynı Larissa'danmı bahsediyoruz?" Larissa uyku sorunları yaşadığı için böyle diyordu. Kokumla uyuya kaldı diyemedim kokusuyla uykum geldi diyemedim. Ellerimin hafif titremesiyle hemen Nikolay'a "benim gitmem gerekiyor Larissa'yı odasına bırak sabah uyandığında bir şey hatırlayacağını zanetmiyorum." Arabanın kapısını açıp Larissa'yı kucağına alıp eve girişini izledim. Onlar eve girdikten sonra arabaya binip evime sürdüm bugün hapı almayı unutmuştum.

 

Lanet olsun yanımda neden taşımıyordumki? Son süratle eve sürüyordum. Soğuk soğuk terliyordum bir elimle direksiyonu kontrol edip bir elimle gömleğimin yakasını çekiştirip bir kaç düğme açtım. Derin nefes alıp veriyordum. Gerim gerim gerilmiştim.

 

🔹

 

Sonunda eve vardığımda arabamı park edip evime girdim. Kapıyı kapatıp ışıkları açtım. Salona geldiğimde vücudumun titremesi daha çok arttı karşımda babam vardı. Onun burada ne işi vardı?

 

İğrenerek."Sen halla ölmedinmi? Son yaşadıklarımızdan sonra öleceğini düşünmüştüm." Bunlar o kadar ağır şeylerdiki ama o tükürür bir şekilde söylemişti.

 

"Git buradan seni evimde istemiyorum."

 

"Ben senin babanım bana saygı göstermek zorundasın!"

 

Tüm nefretimle."DEĞİLİM SANA SAYGI GÖSTERMEK ZORUNDA DEĞİLİM ŞİMDİ SİKİTİĞİM EVİNE GERİ DÖN."

 

Kahkaha atmaya başladı. O iğrenç kahkahası kullağımda yankılandı. Kahkahasını durdurup küçümser bir ifadeyle.

 

"Sen bana emir mi veriyorsun? Sen bir dayağı hak ettin." belinden kemeri çıkarttıp vuracağı sırada gözlerimi sıkıca kapattım. Ama hiç bir şey olmadı gözlerimi açtığımda salon bomboştu o nerdeydi? terden sırılsıklam olmuştum. Odama koşarak gidip çekmecemden hapı çıkarttıp içtim.

 

Her şey bir halisülasyondu sadece her şey sadece beynimin bana bir oyunuydu.

 

Rahatlamanın etkisi ile olduğum yere çöktüm. Madde'nin etkisi bana halisülasyon göstermişti.

 

Evet ballarım bölüm sonuna geldik 🌟

 

Oy sınırımız var

 

Oy

30 yorum 35

 

Nasıl buldunuz?

 

Pars'ın bu iki ay içersinde madde kullanmasını bekliyormuydunuz?

 

Beni kahreden bir bölümdü🥺

 

Oy ve yorum yapmayı unutmayın 🤍

 

Loading...
0%