Yeni Üyelik
4.
Bölüm

3.Bölüm Yaralı ruh

@idil466

3.Bölüm: Yaralı Ruh

 

O kadar yorgundum ki sanki tüm kemiklerim teker teker kırılıyormuş gibi hissediyordum. Hem fiziksel olarak yorulmuş hissediyordum. Hem de ruhsal olarak bir çöküşteydim. Bu aralar. Karakoldan dönünce ilk işim araştırma yapmak olmuştu. Ve her zamanki gibi o kişileri aradım. Pars hakkında hiçbir ize rastlamamıştım. Ama kafaya takmıştım. Bulacaktım tamı tamına 4 saatimi ayırıp bulmuştum.

 

Ve asla böyle şeyler bulmayı beklemiyordum. Nedense üzülmüştüm biraz ailesi Pars'ı hiç sevmiyorlarmış. Üstüne bir kere yetimhaneye vermeye kalkmışlar daha sonra bir sebepten vazgeçmişler ardından 7 yaşında kapı önüne koymuşlar Pars'ı. Evinin kapısında yatıp kalkıyormuş ailesi yemek olarak kuru ekmek arada sırada Pars'ın durumu kötüleşirse doğru düzgün yemek veriyorlarmış.

 

5 Ay boyunca kapıda beklemiş gidecek yeri olmadığı için daha doğrusu çocuk olduğu için bir şey yapamıyormuş. Bir gün bazı komşular görmüş Pars'ı kapının önünde ondan dolayı şikâyette bulunmuşlar. Polis de gelip bu olayın doğruluğunu teyit etmek için parsın anne ve babasının evine gelmişler.

 

Ama çakal annesi bir yerden haber almış polisin geleceğini bildiği için Pars'ı eve almış poliste gelip ziyaret etmiş evlerini şeytan kılıklı annesi "Polis Bey kim şikâyet etti bilmiyorum ama ben oğlumu asla dışarı atmam." diye dil dökmüş polis de inanıp gitmiş.

 

Bu olay yüzünden babası ve annesi Pars'ı dövmüşler ve bundan başka hiçbir şey yoktu.

 

Madem ailesi sevmiyordu. Neden yetimhaneye vermemişler. Neden bu kadar nefret etmişler? Bir anne öz oğluna nasıl bu kadar cani olabilirdi aklım almıyordu. Pars nasıl okumuştu? Peki şu an ailesi neredeydi? Pars intikamını almış mıydı? Diğer yaşlarında ne yapmıştı peki?

 

Kendimi gerçekten çok kötü hissediyordum. Kalbim sert bir şekilde çarpıyordu. Bir elimle kalbimi tutum sani ağrı dinecekmiş gibi sıktım. Tüm vücudum titremeye başlamıştı. Hayır hayır şu an olmaz. Panik atak geçiremezdim. Yenmeliydim. Bu sefer nefesim bile zor çıkıyordu.

 

Derin nefes alıp verdim. Tekrardan derin nefes alıp verdim. Bunu 15 defa tekrar ettim. Nefes alışverişlerim normalleştiğinde yüzüme küçük bir gülümseme gelmişti. Başarmıştım uzun aradan sonra ilk kez başarmıştım.

 

Burada daha fazla kalmak istemiyordum. Karşımdaki üç ekranı da kapatıp buradan çıkıp odama girdim.

 

Üstümde hala sabah giydiğim etek ve crop olduğunu görünce ikisini de üstümden çıkartıp geceliğimi giyindim.

 

 

Giydiği gecelik

 

Geceliği giydim ve yatağıma uzandım. Saat akşamın dördüydü bugün ilk önce Pars'ı araştırmıştım. Sonra da her zaman yaptığım gibi son sürüm bilgisayarımdan bütün sistemlere izinsiz girip o piçleri bulmaya çalışıyordum. Evet ben bir hackerdım.

 

Hackerlar üçe ayrılıyorlardı. Beyaz şapkalılar, siyah şapkalılar ve gri şapkalılar

 

Beyaz şapkalı hacker, bilişim suçları işleyen hackerların kullandıkları teknik yöntemleri bilen ve hackerların eyemleri sırasında kullandıkları araçları ve yazılımları tanıyan, iyi niyetli hackerlardır. Bu tür hackerların amacı genellikle para kazanmak ve devlet için istihbarat yapmasıydı.

 

Gri şapkalı hacker, kötü amaçlı hackerların yani siyah şapkalı hackerların kullandıkları teknik ve yöntemleri bilen ve hackerların eylemleri sırasında kullandıkları araçları ve yazılımları tanıyan, bazen yasaları da ihlal edebilen fakat genelde hukuk kuralları çerçevesinde iş yapan, uzman etik standartlarını ihlal etmeyen bilgisayar uzmanları

 

Son olarak,

Siyah şapkalı hacker, korsanlar, bilgisayar ağlarına kötü niyetlerle izinsiz erişim sağlayan suçlulardır.

 

Evet ben siyah şapkalı bir hacker'dım. Kötü yollara girmiştim. Ve bundan hiçbir zaman pişman olmayacaktım.

 

Düşüncelerimden çıkıp uyumaya çalıştım. Ama uyuyamıyordum. Ve bu benim canımı çok sıkıyordu hep böyleydi her uyumaya çalıştığımda. Uyuyamıyordum. Uyuduğumda ise 2 ya da 3 saat uyuyordum. Onda da kabus görüyordum. Bende normal bir insan gibi uyumak istiyordum artık. Gözlerimden süzülen sıcak yaş ile Ağladığımın farkında bile değildim.

 

Bu geceyi de ağlayarak uykuya dalmıştım.

 

Yıl 2006

 

6 Yaşında Olan Larissa'nın Anlatımıyla:

 

Bugün çok mutlu bir gün geçirmiştim. Annemle babam doğum günümü kutlamışlardı. Onları o kadar çok seviyordum ki.

 

Dünyanın en iyi anne ve babasıydı. Kelebekli pijamamı giyip yatağıma yatıp, üstümü örtüp annemin gelip bana her zamanki gibi gelip masal anlatıp saçımı okşamasını bekliyordum. Yarım saat boyunca annemi bekledim. Ama gelmemişti gelmemesine çok şaşırmıştım. Ve üzülmüştüm. Uyumaya çalıştım. Ama uyuyamıyordum. Kalkıp anne ve babamın odasına gitmeye karar verdim.

 

Odamın kapısını açıp koridorda ilerledim. Bir ses durmamı sağladı.

 

Annemin ağlama sesiyle kaşlarımı çattım. Kafamı duvara yaslayıp sesleri dinlemeye başlayacakken silah sesi duymamla çığlık attım. Çok korkuyordum. Ben silah seslerinden çok korkuyordum.

 

Annem ve babam neredeydi neden yanıma gelmiyorlardı. Benim silah seslerinden korktuğumu bile bile neden gelmiyorlardı. Kafamı duvardan kaldırıp salona baktığımda donup kaldım. Gördüklerime inanamadım. Hayır hayır ben yanlış görüyordum.

 

"Efendim kızı ne yapalım onun da işini bitireli mi?"

 

"Yok onu bırak oda zavallı anne ve babasının arkasından acı çeksin istiyorum. Arabayı hazırla gidelim."

 

"Tamam efendim."

 

Kulaklarıma bir sesler geliyordu ama anlayamıyordum. Hemen anne ve babamın yanına koştum. İkisinin arasında oturdum.

 

"Anne uyan lütfen bak bir daha yaramazlık yapmayacağım lütfen kalk hadi lütfen..." elimi annemin yüzüne getirip okşadım.

 

Kırmızı ve delik olan alnını öptüm. Sonra yanağını öptüm diğer yanağını da öptüm.

 

Tek tek öptüm annemi de babamı da öptüm. Ben her sabah gelip böyle öpünce uyanıyorlardı. Belki şimdi öpünce kalkarlardı.

 

"Ya hadi kalksanıza öptüm sizi niye kalkmıyorsunuz!" hıçkırıklarım ardı ardına durmadan devam ediyordu.

 

"Ya- yalvarırım kal- kalkın ben si- siz olma- olmadan yaşayamam ki lüfen kalkın anne sen gidince kim benim saçımı okşayıp uyutacak. Kim benim doğum günümü kutlayacak..."

 

"Baba sen hani bana söz vermiştin hani git- gitmeyecektin hiçbir zaman.

 

Kalk söz'ünü tut ba- baba kalksana ya..."

 

Avazım çıktığı kadar bağıdım. Birisi sesimi duysun diye ama kimse beni duymuyordu. Sanki tüm ev üstüme geliyor gibi hissediyordum.

 

Tüm vücudum titriyordu. Ağlıyordum annemle babam hiçbir zaman ağlamamı istemezdi ağlamamı durdurmaya çalışıp göz yaşlarımı sildim.

 

Ama peş peşe yenileri geliyordu. Anne baba özür dilerim ağlamamı durduramıyorum. İkisinin ortasına yatıp babamın elini alıp kalbime koydum. Aynı şekilde annemin elini alıp kalbime koydum.

 

Ellerine öpüp sarılarak ağladım. 2 saat boyunca aralıksız ağlayarak uykuya dalmıştım. Üç gün boyunca anne ve babamın ölüsüne sarılarak uyumuştum.

 

Instagram hesabım: xidilw0

 

Evet çoğu kişiniz belki sıkıcı olduğu için okumayı bırakmış olabilir ama onlara sesleniyorum çok pişman olacaksınız çünkü aklım

da o kadar mükemmel sahneler var ki

 

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın elmaslarım 💎

 

Loading...
0%