Yeni Üyelik
8.
Bölüm

7.Bölüm Hain

@idil466

7.Bölüm Hain

 

Pars konuşacakken "bir dakika telefonun yerde ne işi var?" diyip ayağa kalkıp yerden telefonu alıp şifreyi açarak girdim.

 

Gördüğüm mesajlar karşısında sertçe yutkundum.

 

Karan elimden telefonu çekip okudu mesajları şaşırarak. "Siktiğimin gölgesi."diye tısladı Pars'ta telefonu alıp mesajları okudu o pek şaşırmamıştı nedense.

 

1 saat sonra

 

Larissa'nın Anlatımıyla

 

Gözlerim yavaş yavaş açtığımda. Odamın tavanıyla karşılaştı gözlerim. Başımdaki keskin ağrıyla başımı ovdum.

 

Yanımdaki ağırlığı fark edince kafamı çevirip baktığımda. Kardeşimi görünce içim rahatladı çok güzel uyuyordu bir tanem hayatımdaki tek değerlim kardeşim'di gölge denen piç zayıf yönümü bulup kardeşimle tehdit ediyordu beni. Hayır ben daha fazla acıyı kaldıramazdım.

 

Kardeşimin başına bir şey gelirse ben yok olurdum.

 

Elimi uzatıp Saye'min siyah saçlarını okşadım saçı o kadar yumuşaktıki adeta bir bebeğin saçları gibiydi. Uyanmaması için elimi çektim. Bugün gene kriz geçmirştim ben çok aptaldım. Kendimi kontrol edebilirdim neden kontrol edememiştim'ki? Bundan sonra böyle olmayacaktım daha doğrusu böyle bir şansım yoktu söz konusu kardeşim'di daha güçlü olacaktım.

 

Gölge'nin kiminle uğraştığını bilmesi gerkiyordu artık.

 

Benim düşüşüm aslında en büyük kalkışımdı. Bugün şirkete gitmem gerekiyordu o Çisem'i gözüm tutmamıştı

 

Daha fazla oyalanmadan yataktan kalkacakken. Başımın ağrısı yüzden biraz yatak'ta oturup öyle kalktım. Üstümde buruşmuş elbiseyi çıkartıp yeni siyah bir tane elbise giyindim

 

 

Boy aynasından kendime baktığımda çökmüş bir Larissa görüyordum.

 

Göz altlarım ağlamaktan çökmüştü ve biraz mor gözüküyordu lavoboya gidip yüzümü yıkayıp göz altlarıma krem sürdüm kirpiklerime'de rimel sürüp çatlamış dudağıma nemlendirici Krem sürdüm şimdi kendime ayna'dan baktığımda ise acılarını kapatmış kusursuz bir Larissa görüyordum.

 

Lavobodan çıkıp odaya geri geldiğimde Sayem hala uyuyordu sanırım yorgundu sessizce odadan çıkıp arkamdan kapıyı kapatıp merdivenlerden aşağıya indiğimde koltukta oturan Pars'ı gördüm. Kafasını kaldırıp bana baktı beni görünce hiçbir tepki vermedi.

 

Sadece beni baştan aşağıya süzdü. Pars konuşmadan mutağa girdim.

 

Mutfağa girdiğimde ne yiyeceğimi düşünüyordum. Saye'nin ve Karan'ın yaptığı yemek vardı ama yiyesim gelmiyordu. O yüzden meyve salatası yapacaktım. Dolabı açtığımda muz,çilek,kivi,portakal çıkartım.

 

Önüme doğrama tahtası alıp hepsini tek tek doğrayıp kaseye koydum.

 

Üstüne biraz bal'da döktüm nefis gözüküyordu bulaşıkları bulaşık makinesine koyup kasemi alıp yemek masasına koydum. Ardından oturacakken birisi iki kolumu arkamda tutup beni kendine yasladı. "Larissa'cım sence ben bu evden çıkamazmıyım? Beni burda tutabileceğini sandıysan o kadar da zeki değilsin malesef." kulağıma doğru konuşmuştu.

 

Hafif kıkırdayıp kafamı

Pars'a çevirdim. "istersen beni buraya zincirleyip kaçabilirsin sorun yok ama şunuda bilmelisin benden izinsiz bu evden uzaklaşırsan." susup yüzüne bakarak daha doğrusu gözlerine bakarak.

 

"Boom çünkü sen bu evden çıktığın zaman benim kontrolümle tüm bölge yanacak ilk önce canın yanacak sonra yanıcaksın sonra derin ve kemikler-"konuşamadım çünkü pars parmağıyla dudağıma dokunarak susturmuştu başta affalamıştım.

 

"Yeterli bu kadarı sen başımın belası olarak kalacaksın ben onu anladım ve buradan hiç kurtulamayacağım."

 

Beni böyle daha fazla tutmasına izin vermeyip bir ayağımla diğer ayağına geçerip dengesini kaybetirip kolumu kurtararak Pars'ın kolunu çevirip sırtını duvara yapıştırdım.

 

Başta kurtulmaya çalışsada çok sıkı tutuğumdan kurtulamadı kulağına eğilerek. "Bu evden çıkmak için ilk önce beni geçmelisin beybi."diyip içimde oluşan istekle dudaklarımı kulak memesine değdirdim. Daha fazla yakınlaşmak istediğimi anlayınca hemen kendimi geri çektim.

 

Pars'ın yüzüne bakmadan masaya oturup meyve salatamdan bir çatal alıp yediğimde kendimden geçtim çok güzeldi yaa ben salatamı yemekle uğraşırken Pars'ın karşıma oturduğundan habersizdim bile ağzıma tekrar meyve atığımda "Sen kriz geçirip baygınken kardeşin herşeyi anlattı bize." dediğinde meyveler boğazımda kalmıştı örsürüp su içtim hemen.

 

"Ne yapayım?" dedim sakin bir sesle Saye niye anlatıyorduki bu ikisine hayatımı anlamıyordum gerçekten.

 

"Geçmişini anlattı ne yaşadığını anlattı peşindeki katili söyledi daha doğrusu gölge lakaplı katil diyelim biz mesajlardan her şeyden haberimiz var."

 

Sadece susuyordum konuşursam zehrimi akıtacağımı biliyordum.

 

Lanet olsun bugün burdan gitmeliydik çünkü Polisler karan ve pars'n en son mağazama baskın düzenlediklerini biliyorlardı o yüzden Pars ve Karan'nın onlardan haber alamıyacakları için benden şüphelenip evimi aramaya gelebilirlerdi bir yandan Çisem belası bir yandan taşınma konusu bir yandan siktiğimin gölgesi offf bıktım gerçekten.

 

"Bugün burdan gidiyoruz eşyalarını toplasan iyi edersin." meyve salatam bitmişti artık.

 

"Nereye gidiyoruz buranın nesi var?"dediğinde kaşlarımı çattım biliyor olması gerekmiyormuydu?

 

"Pars gerçekten bilmiyormusun yoksa numaramı yapıyorsun? Hani siz benim mağazama baskın düzenlediniz soradan ortadan kayboldunuz benden şüphelenmiceklerimi sence?"

 

Asık suratla "Bir şeyide düşünmesen şaşarım zaten biliyorum belki kurtulabiliriz diye söylemedim."

 

"Pars sen neyi anlamak istemiyorsun ki ben zaten teslim olucağım hemde hacker çetesini çökerticem bir taşla iki kuş vurmuş olacaksın işte neyi sorguluyorsunki?" bir süre sessiz kalıp düşündü.

 

"Tamam hiçbir şekilde kaçmayacağım aynı şekilde Karanda o zaten memnun halinden ama şartlarım var."

 

Beyfendi'nin bide şartları var.

 

"Söyle dinliyorum seni." açıkçası ne şart koyucağını merak ediyordum.

 

"Birincisi senin yaptığın her şeyden haberim olacak. ikincisi hayatını tehlikeye sokmayacaksın. Üçüncüsünü sonra söyleyeceğim."

 

"Tamam anlaştık"diyip elimi uzattım el elle sıkıştıktan sonra telefonum çalmaya başladı.

 

Telefondan kimin aradığını görünce "Bu niye arıyor şimdi" diye söylenmeye başladım.

 

"Efendim dediğiniz gibi takip ediyorum kadını şuan çok telaşlı bir şeklde evinden çıkıyor." Ne alaka şimdi çisem tatlı,güzel hayatı olan bir kızdı neden telaşlı olsunki? "Tamam sen takip etmeye devam et."

 

"Tamam efendim şuanda taksiye bindi ben birazdan ararım sizi."dediğinde yüzüne kapattım telefonu.

 

"Noluyor kimi takip etiriyorsun?"deyince "Sanane Pars sanane seni ne ilgilendiriyor?"

 

"Az önce ne konuştuk hatırlamıyorsun sanırım. Hadi dökül bakalım?"anlatmalımıydım ona güvenmelimiydim emin değildim. Ya sonradan sırtıma bir hançer indirirse o zaman ne yapacaktım ya hayatımın hatasını yaparsam ama nedense içimden bir ses anlatmamı istiyordu.

 

"Mağazamda birisinden süpheleniyorum onu takip ettiriyorum şuan."diyip kısa kestim.

 

"Kimi takip etiriyorsun?" derin nefes alıp "Asistanımı takip ettiriyorum sende bir şeyi merak ettme." inşallah Çisem köstebek falan değildir köstebekse işte o zaman bittim ben. "Neden asistanını takip etiriyorsun'ki ayrıca güvenmediğin birisini nasıl işine alabiliyorsunki?" ben Çiseme güvenmiyordum gerçi ben kimseye güvenmiyordum.

 

Tüm insanlar yalancıydı herkes birer oyuncuydu hayat bana kimseye güvenmemi öğertmişti güven problemi yaşıyordum.

 

"Pars ben senin düşüncenin aksine kimseye güvenmiyorum sadece rol yapıyorum onlarda inanıyordu gerçekten güvendiğime."dediklerimle refleks olarak dudaklarımı ısırdım. Lanet olsun ya ben bunu şimdi neden söylemiştimki Pars'a daha güvenmeden neden bu kadar açık sözlüydüm Pars'a

 

Telefonum çalmaya başlayınca düşüncelerimden çıkıp arayan kişiye baktığımda gökhan'dı telefonu açıp direk konuşmaya başlayacakken.

 

"Efendim kadın şuan tenha bir cafe'de iki adamla oturuyor çantasından dosya çıkartıp veriyo ne yapmamı istersiniz?" noluyor'du be Çisem neyin peşindeydi?

 

"Adamlar yanlarından gittikten sonra müsait bir yerde bayıltıp vereceğim adrese götür ben gelen

e kadar başında bekle." diyip telefonu kapatım.

 

Oy ve yorum yapmayı unutmayın 💎

 

Instagram xidilw0 🐚

 

Loading...
0%