Yeni Üyelik
9.
Bölüm

8.Bölüm Paramparça ayna

@idil466

8.Bölüm Paramparça Ayna

 

"Efendim kadın şuan tenha bir cafe'de iki adamla oturuyor çantasından dosyalar çıkartıp veriyo ne yapmamı istersiniz?" ne oluyordu be çisem neyin peşindeydi böyle.

 

"Adamlar yanlarından gittikten sonra müsait bir yerde bayıltıp vereceğim adrese götür ben gelene kadar başında bekle." diyip telefonu kapatım.

 

"Noluyor kimi bayıltacaksın? ayrıca bende gelicem."

 

"Hiçbir yere gelmeyeceksin" kaşlarını çattıp. "bal gibi geleceğim." Allahım sana geliyorum "Pars sen inatçı keçimisin allah aşkına ya."

 

"Evet inatçı keçiyim eğer bende gelmezsem seni sabah'a kadar rahat bırakmam." gerçekten küçük çocuk gibiydi "istesende gelemezsin çünkü her yerde aranıyorsun." gelemezdi benimle birde bunun derdiyle uğraşamazdım.

 

"Bende başka birinin kılığında giyinirim o zaman olur." gerçekten yuh diyorum başkada bir şey demiyorum adam sırf benimle gelmek için kılık değiştirecekti hadi ne vardıda gelecekti onu anlamıyordum.

 

"Tamam gel başımın belası." iri cüssi'yle ayağa kalkıp

"Düzgün konuş benimle senin asker arkadaşın değilim ben." ağzım açık kalmıştı söyledikleriyle eliyle ağzımı kapatıp. "sen ilk önce o güzel ağzını kapat sonra bana laf yetiştirirsin ha diyorsan illaki açıcam merak ettme ben bir güzel kapatırım." diyip gitmişti.

 

"Lannnnn sarı fırtınam bu adam ne diyor?"

 

"Sarı fırtına etkilenmişe benziyor hakksızmıyım."

 

"iç ses seni boğarım suss!"

 

"Ne kızıyorsun ama sende alınıyorum bak."

 

"Başlarım senin alınmanada onu bunu bırak'ta bu adam ne demek istedi ben onu anlamadım."

 

"Neee nasıl anlamadın sarı fırtına gerçi bende anlamadım."

 

"Lan gerizekalı ben anlamadıysam sende anlamazsın tabiki"

 

"Ay tamam ya şimdi bu adam sana yürüdümü?"

 

"Bilmiyorum ki yürümesini istemiyorum zaten."

 

"Sarı fırtınam eğer ona bir daha laf yetiştirirsen seni öpmekle tehdit etti. Vayyy çakall işinide biliyor tey anam teyy."

 

"iç ses Allah aşkına ne diyorsun sen amacın beni delirtmekmi?"

 

"Sarı fırtınam ben ne yaptımki adamın niyetini sana söyledim kızacaksan git o adama kız yada gel beraber halay çekelim."

 

"Of iç ses yaa hem sarı fırtına ne ya?"

 

"Sana sarı fırtınam diyorum çünkü sarışınsın ve o kadar güzelsinki senin yerinde kim olsaydı çoktan 12 tane sevgili yapmış olurdu sen ise halla 1 tane sevgili yapmışsın oda korum-"

 

"Üfff sıkıldım ama ben hadi git sen zaten neden geldinki haydi naş"

 

"Puu yazıklar olsun sana gidiyorum ben şimdi ama yakın zamanda geleceğim merak ettme"

 

iç sesimi kovduktan sonra rahatladım. iç sesimi pek sevmiyordum çünkü pezevenk hep doğruları söylüyordu.

 

Daha fazla oyalanmadan merdivenlerden çıkıp odama girdiğimde saye uyuyordu hala sessizce giyinme dolabımın gizli bölmesinden şifreyi girip silahımı çıkartım. Ne olur ne olmaz diye yanıma alacaktım.

 

"Abla sen silah'mı kulanıyorsun?" kafamı Saye'ye çevirdiğimde Saye uyanmış hatta silahı görmüştü korkulu gözlerle bana bakıyordu. Kahretsin sanırım doğruyu söyleme vakti gelmişti daha fazla saklayamazdım ondan bunu kiminle yaşadığını bilmesi gerekiyordu. "Saye benim sana söylemem gereken bir şey var." Saye ayağa kalkıp yanıma geldi.

 

"Ne söyleyeceksin korkutma beni."

 

"Saye ben anne babamızı öldüren çeteden birini bulup öldürdüm."

 

Yüzüne yumruk vurmuşum gibi sarsıldı adeta ardından yüzüme tokat attı. Tokatın etkisiyle başım yana düştü bunu Saye den beklemiyordum bu kadar tepki vereceğini tahmin etmiyordum bana neden hak vermiyordu?

 

"Se- sen ne yaptın" diyip etrafında dönmeye başladı ardından kahkaha attı. "Hayır hayır şaka yapıyorsun deme kandırma beni şaka de" hiçbir tepki vermediğim için. "şakada yapmıyorsun" ağlamaklı sesle "Larissa bunu bize nasıl yaparsın kendine nasıl yaparsın." sesini yükselterek. "lan sadece senin annen babanmı öldü. Onlar benimde annem babam sen en azından onları gördün onların sevgisini gördün ben hiçbir şey görmedim. Ben daha önce görmediğim kişileri yaslarını çekiyorum hallada çekiyorum." derin bir nefes alıp devam etti. "hani bana söz vermiştin hani elini kan'a bulaştırmayacaktın." kendimi çok çaresiz hisediyordum. Ama onların acı çekişini izlemek istiyordum. Hemde tüm kalbimle.

 

Hafif bir şekilde gülümsedim. Oysaki içim parçalanıyordu kolarımı iki yana açıp. "Saye ben buyum o canileri polise teslim etsem içim rahatlamayacak onların acı çekişini izlemeden ölmek istemiyorum. Sen ne zanettin anne ve babamın ölümünden sonra kendi hayatmı kuracağımı. Eğer öyle düşünüyorsun çok yanılıyorsun çünkü ben ailemin intikamını alıp kendimi öldüreceğim." dediklerimi yapıcaktım ve bunu saye'nin bilmesi gerekiyordu.

 

Saye hayal kırıklığı olarak bakıyordu bana bu bakışı sanki kalbimi ortadan ayırıyormuş gibi hissediyordum.

 

Hıçkırarak "Abla biliyormusun ben seni örnek alıyordum. Ama artık örnek almayacam sen güçlü değilsin. Abla sen güçlü değilsin sen sadece güçlüymüş gibi davranan bir zavallısın." diyip odadan çıkmıştı.

 

Makyaj masamın karşısına geçip kendime baktım. "Ben gerçekten kendini güçlü sanan bir zavallımıydım? Hayır hayır değildim ben sadece anne ve babamın öldürdükleri gibi onlarıda öldürmek istiyordum. Bu benim hakkımdı ama kardeşim istemiyordu. Ellerim yumruk hallini almıştı bile lan onun acısınıda anlıyordum ama benim o gece ne yaşadığımı bilmiyormuydu annemin kurşunlu alnını öptüm ben be yumruk yaptığım elimi aynaya vurdum. Yetmezmiş gibi 3 gün boyunca anne ve babamın ölüsüne sarılarak ağlamıştım.

 

Bu nasıl bir duygu biliyormuydu peki tekrar vurdum aynaya göz yaşlarım yüzünden aynada kendimi bulanık görüyordum beni niye kimse anlamıyordu? öz kardeşim bile bana neler dedi çok mu şey istiyordum sadece biri beni anlasın istiyordum tekrar vurdum aynaya o kadar sert vuruyordumki ayna paramparça olmuştu tekrar ve tekrar vuruyordum her seferinde ağlamam daha çok şidetleniyordu hiç durmuyordum. Kapı şidetlice açılmıştı ama umursamıyordum canımın acısı bile yoktu hiçbir şey hissetmiyordum. "Larissa dur ne yapıyorsun?" beni çekmeye çalışan Pars'ı ittim. "Bırak beni."diyerek bağırmıştım.

 

"Elini görmüyormusun ne halde."

 

"Kime ne? kim umursuyorki?" bu sefer tüm eşyaları makyaj masamın üzerinden devirdim yetmedi kitaplığımın hepsini yere fırlattım Pars beni kolarımdan tutup kendine çekti. "yeter artık yapma." elleri ile yüzümü tutup. "Ben umursuyorum kendine daha fazla zarar vermene izin vermeyeceğim." gözleri o kadar llll bakıyorduki anlatamazdım kafasını anlıma yaslayıp konuşmaya devam etti. "kardeşinle aranda ne geçti bilmiyorum ama lütfen kendine zarar verme."

 

Yere çöktüğümde Pars'ta benimle beraber yere çökmüştü "Pars ben Sıkıldım çok sıkıldım birilerin beni anlamamasından sürekli hayatım normalmiş gibi davranmaktan sıkıldım." göz yaşlarımı tutamıyordum akıyordu ilk defa birinin karşısında ağlıyordum. Pars göz yaşlarımı silip konuşmaya başladı.

 

"Seni anlıyorum nasıl bir şeyin içindesin biliyorum bu savaşta tek değilsin bende varım." ağlamam daha çok şidetlenmişti "hayır bu savaşta sen yanımda yoksun ben varım sadece sende oyunu bitirecek kişisin."

 

"O zaman oyunu bitirince'ye kadar savaşında olmama izin ver." Pars'ı kendime çekip sıkıca sarılarak ağlıyordum oda beni bir bacağının üstüne oturttup bir kolunu bana sardı diğer eliyle saçımı okşuyordu bende kafamı omzuna koymuştum.

 

Yavaş yavaş ağlamam yavaşladı kafamı kaldırıp Pars'ın boynuna götürdüğümde kokusu buram buram gelmişti o kadar güzel kokuyorduki Allahım delircektim cenettemi düştüm ben bu na

sıl bir kokuydu mayışmıştım kokusuyla adeta.

 

 

 

 

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum 💎

 

Loading...
0%