@idlxlluviaxx
|
"Sonuçlara göre Eylül Tunç %99,9 Azat Öztürk'ün kızıdır aynı şeyde Belinay Öztürk'de %99,9 Taner Tunç'un kızıdır. Tekrardan bu sorun için herkesden özür dileriz. İyi günler." diyerek koşar adımlarla kapıdan çıktı. "Bu ne biçim iş-" diyerek arkasından hızla gidiyordum ki murat abim beni bileğimden tutup kendine çekti. "Sakin ol abim, sakin." "Ya Allah aşkına abi nasıl sakin olayım he! Nasıl?" Sinirden ellerim titrerken murat abimin gözlerinin içine baktığımda gözlerinin kızardığını gördüm. Hızla bana sarıldığında bende ona sarıldım ve bu böyle sırayla kunt abim ve yiğit içinde gerçekleşti. "Herkes kendi kızını alsın, yürü Belinay'ım evimize gidelim." diyerek çıktı o manyak herif ve hanedanı. Abilerle bu duruma alışmıştık bu yüzden onları önemsemeyerek koltuklara oturduk. Ben hemen kunt abimin konunun altına girip ona sarıldığımda oda bana sıkıca sarıldı. " Abim gitmen lazım. " kunt abimin mırıltısıyla kafamı göğsünden kaldırıp ona baktım. "Bakma bana öyle güzelim benim. Kadın ve adam öyle huzurlu bakıyorlar ki gitmezsen onlara haksızlık olur. Biliyorum gitmek istemiyorsun ama bir denesen." ben hala kunt abime sert bakışlar atarken bu sefer araya murat abim girip ellerimi avuçlarının içine alıp öptü. " Hem 18 olmana çok kalmadı biliyorsun. Eğer sen kalmak istemediğini söylediğin an seni alırım. Kim kimden kardeşimi alıyor? " Bu seferde karşıma yiğit gelip dizime kafasını yaslayıp aşağıdan bana baktı. "Kim benden boncuk gözlü ablamı almaya çalışabilir ki arkamızda kos koca Alpaslan Tunç varken." diyerek göz kırptı onların bu haline tebessüm ederken iç çektim. "Yanlız siz böyle güzel güzel konuşuyorsunuz ama beni istedikleri ne malum?" Ulan onlar kim oluyorda bizim gibi dünyanın 8. Harikasını istemeyecekler. Akılsızlar mı? Nuriye sendeki bu ego benimkini de geçiyor he Salak sendeki ego benim egom zaten! Uff tamam anladık en bilgili sensin Nuriye hadi git. "Aaa bunu söyleyenin sen olduğuna emin miyiz senin şuan tabikide beni isteyecekler, benim gibi bir şaheseri istemeyen utansın demen lazımdı. Çabuk kendine gel." dedi sonda beni omuzlarımdan şakasına sarsarken Murat abim. Hep beraber bu dediğine gülmüştük çünkü cidden öyle derdim. Eğer ciddi bir durum olmasada. Bak nasıl da tanıyor beni ,benim dediğimi dedi Nuriye sana şuradan bir uçan tekme atıcam ama az kaldı sabrediyorum. İyi be "Huğğğ yine daldı bu, Çiğköfte dürümden Eylül'e!" yiğiti sesiyle kendime geldim. Hep senin yüzünden Nuriye! Benle ne alakası var ya! Sus ben haklıyım! Ne alakağğ hee ne alakaaa! "Burdayım burada merak etmeyin..." abimşele konuşurken bir anda karşımda gördüğüm bedenlerle ayağa kalktım. "kızım merhaba." dedi kadın çekinerek. "Merhabalar." diyerek karşılık verdim bende. Sonra bakışmaya başlayınca yanındaki adam bizden bir bok olmayacağını anlayıp boğazını temizleyip bana gülümsedi. Lağannn adamın gamzesi vağağsrr! Salakkk seninde varrr! Sus hatırlatma Nuriye senin Allah cezanı vermesin emi Amin canım, amin. "Kızım biliyoruz senin için ve abilerin için de çok zor ama bizimle aile olmayı denermisin. Seni abilerinden ve kardeşinden asla ayırmayız merak etme sadece bizede bir şans versen. Hm?" Hm diye soru sormayın bana anasını satayım! Kabul etmek zorunda kalıyorum. Kafamı çevirip abimlere baktım üçüde vana hadiii der gibi baktığı için derin bir nefes alıp verdim. "Peki sizinle gelip aile olmayı deneyeceğim." dememle karşımdaki kadının gülücükleri ve adamın ışıldayan gözlerine şahit olduk. "Ama Allah rızası için ilk önce Mehmet ustaya gidip bir zurna falan gömsek." dememle odayı kahkahalar doldurdu. Bundan sonrası ise benim için çok hızlı geçmişti... İlk önce diğer eve gidip eşyalarımı alıp sonra Mehmet ustanın yanına gidip birer zurna - asla 3tane zurna değil gömdük. Şimdi de gerçek ailemin evine gidiyorduk. Azat bey önde arabayı sürerken biz Leyla hanımla - Gerçek annemle arkada oturup sohbet ediyorduk. İkimizinde hastanedeki sakinliği gitmiş sanki yıllardır arkadaş gibi konuşmaya başlamıştık. "Sonra bu nazirenin kocası vardı Mahmut biz orta okuldayken bana yanıkmış. Sen gel bunu manyak gibi bütün okulun içinde söyle babanda dururmu? Durmaz o deli fişek." diyerek güldü bende onunla birlikte güldüm. Şuan Azat beyin ve Leyla hanımın ilk tanıştığı, açılma anıları falan anlatılıyordu. " Allah bilir ne yaptı. Ne yaptı gız çatlatma insanı."diyerek güldüm. Bizim heyecanla konuşmamızı Azat bey gülerek dinliyordu. Tabi bulmuş gül gibi iki kadını dinlesin ohh. Görünüş konusunda Azat beyle tıpa tıp benzerliğimiz ağız uçuklatacak derecedeydi ama huy olarak sanki daha çok Leyla hanıma benziyomuş gibi hissediyorum. Artık huylarım ne zaman gönülleri isteyip o Harry Potter'daki güzelim bankadan çıkıp gelirse o zaman öğreniceğiz. (yazarsınız cidden bankanın ismini unutmuş ve bakmayada üşenmiş bulunmaktadır kusuruma bakmayın) Bakın bakın! Eylül seni kovunca hava hoş ama ben kovunca mı olay lan? Ben insan değilmiyim? Evet Bu kadar açık sözlülüğün kimden gelme anlamıyorum anasını satayım! Salak beni sen yazıyorsun ya! Uff cidden bende akıl mı bıraktınız oturmuş kendimle kavga ediyom resmen. Bize kızana bak kafa kaç gülüm senin? 1500mü? Yok la o bana az geliyo artık benimki 3500 O da iyimiş gız neyse çok gevezelik ettin gene hadi git şunu yazıp ödevlerini yap Anama dönme Nuriye valla seni camdan aşağı sallandırırım. O nasıl olecek acep. Valla kalem benim kalemim değilmi bir bakmışsın seni başka kurguda karakter yapmışım ve camdan aşağı bizzat ben olacak şekilde de sallıyorum. Aslında iyi fikir yani denemek lazım. Ama cidden çok konuştuk he. Defolun lan içimden! Sen sus be şirrefsiz! Sen sus be şirrefsiz! Tövbe birde aynı anda konuşuyorlar. Uff bütün gevezeliğimi size yazmışım mübarek neyse tekrardan özür dilerim ve devam edelimm. (Nerede kaldığımızı da unuttum ama çaktırmayalım lütfen) Araba durunca kafamı Leyla Hanımdan çekip camdan dışarı baktım. Büyük bir evin büsbüyük bahçesindeydik. Leyla Hanım ve Azat bey inince bende hemen indim. Hep berber kapıya giderken Leyla hanım hızla bir şey unutmuş gibi bana döndü. "Çiçeğim ben onca lafın arasında sana abilerinden bahsetmeyi unuttum. Evet abilerin var. 6 tane abin bir İkizin ve 2tanede erkek kardeşin var. Ama sakin ol evde şuanlık sadece ikizin ve kardeşlerin var. Abilerin yurt dışında bir kaç ay sonra gelicekler, sende o zamana kadar bize alışmış olursun dedik." Yuh o ne lan! Bu kadın nasıl 10 çocuk doğurdu maşallah. Asıl sen kendini düşün mal 8 abi bir ikiz 3 erkek kardeş! Sıçtık nuriye bezde yetmez sen en iyisi klozeti toptan getir. "Merak etme Şaheserim insan duydukça ve gördükçe alışıyor ilk başta banada böyle oluyordu." diye Azat bey göz kırptı ve kapıyı çaldı. "Belinay, yani diğer kızımızla aramız doğru düzgün olmadı, arada hep bir mesafe ve bir nefret vardı bizim için olmasa da bu nün için öyleydi. Bu yüzden abilerinden veya diğerlerinden karşılaşacağın bir kaç sorun olabilir, bu sorunlarda bana gelip söylemen yeterli güzelim." diye gülümsedi. Bende yanlış anlaşılmasın diye ona gülümsedim ve açılan kapıdan girdik. "hoş geldiniz hanımım." "Hoş bulduk Ayşen abla." "hoş geldiniz Eylül hanım." "Allahım sana geliyorum biri bana adam akıllı seslendi. Ayşen abla ver ellerini öpücem." dgip cidden kadının ellerinden öptüm. "Eylül hanım yapmayın." "Ayşen abla her ne kadar mutlu olsada sen bana hanım deme tik oluyorum cidden Eylül kızım diyebilirsin mesela." dedim heyecanla. Ayşen abla bu halime gülüp üstümdeki kabanımı eline aldı. "tamam Eylül kızım." heh şöyle ya tonik yanaklarında hayat bulduğum. Ayşen ablanın yanından geçip salon olan yere ilerledim. Kapıdan girdiğimde karşılıklı kanepede iki genç çocukla Azat beyin oturduğunu gördüm. Azat bey beni hissetmiş gibi kafasını kaldırıp bana gülümseyerek göz kırptı. Hayatımda bir ilk yaşayan ben ise yanaklarım al al olarak öylece 4 çocukla ortada kalmış gibi dikilmeye devam ettim. Sonradan arkamdan Leyla hanım gelerek benle beraber içeriye girince iki gençin dikkatleri bana döndü. "Güzelim bu akın ikizin, buda en büyük kardeşin miraç. İkisin zaten senle yaşıt tabi o senden 3dk erken doğmasıyla değişebilir bu size kalmış. Kardeşin miraç ise 15 yaşında lise 2ye gidiyor. İkizinde lise 3e gidiyor." diye açıklama yaptı. Açıklama yapması iyi hoş da acaba kendileri beni istiyormu onu sormak lazım çünkü öldürecek gibi bakıyorlar. "Anne Belinaydan kurtulduk derken birde bunu mu getirdiniz!" "Tesettürün kanmayın bu da Belinay gibidir bakın yapmayı etmeyin yetmedimi bu kadar acı." "Hem-" ardarda konuşurken dayanamayacak reddeye gelince yeter gari didim. Çünkü şun onlar benim tesettürümü işin içine kattı yani kırmızı çizgimi. "O ağzınızı tesettürümden uzak tutacaksınız. Hem ben daha Belinay dediğiniz kızı bilmiyorum et yorum nasıl onun gibi olabilirim Allah aşkına! Bu sadece sizin saçma sapan çocukça ön yargılarınız, gerçi bir çocuk bile sizden daha doğal karşılardı ama neyse." Ohh be içimi boşalttım resmen ama bu yetmedi bana ya bundan 2 posta daha olsa anca yeticek. "Ve merak etmeyin benim size ihtiyacım yok. Benim zaten iki abim bir tanede erkek kardeşim var zaten. Yani siz ister beni isteyin ister istemeyin, 18 olmamıza biliyorsun ki bir yıldan düştü ve emin olun ben burada kalmak istemezsem kimse beni burada tutamaz! Ben yokmuşum gibi davranmak bu kadar zor değil yani tamam mı? Huh Ay ne çok konuştum şu iki namıssız yüzünden ya boğazım kurudu resmen. Neyse Leyla Hanım ve Azat bey ikinize de iyi geceler diyorum ve benim kalacağım oda nerede onu sormak istiyorum." Cidden çenen düşük kızım senin. Aralıksız kaç tane paragraf saydırdın haberin var mı? Ama be alışsınlar, eğer onlar bana çirkef olursa bende onlar olurum. Yürü be süslü eylülüm! Süsülü eylülüm ne Allah aşkına! Sus aklıma ilk bu geldi, sende bulmuş da bunuyorsun resmen İyi iyi tamam. Leyla hanım oğullarına ters ters bakarak ayağa kalkıp yanıma geldi. "Gel kızım, ben sana göstereyim." Beraber salondan çıkıp koridorun sonunda ki asansöre gidince. Şaşırmadan edemedim. Salak burası wattpad(lan bunu silmeye kıyamıyorum...) burda uçan sinek bile bulursun. Manyak onu normal hayatta da bulursun Asansöre binip 2. Kata çıktık ve koridorun en başında ki odaya doğru ilerledik. "Bak kızım burayı ben Azat ve Eymen hazırladık. Beğenmeyebilirsin bu yüzden çekinmeden söyle ki bizde senin istediğine göre değiştirelim." diyerek kapıyı açtı. Oha anasını satayım! "Oha, la bu çok güzelll" "Beğenmene sevindim güzelim, aşağıda olanlar için çok özür dilerim. Yıllardır büyüttüğüm oğullarının böyle olacağını hiç düşünmemiştim. Neyse, iyi geceler tatlım ben seni akşam yemeğine uyandırırım." diyerek kaçar gibi çıktı. Oğulları yüzünden benden çekiniyor! Böyle saçmalık olamaz ya, cidden sırf bunun için bile şu iki akıllıyı bir kaşık suda boğasım var. Gözlerimi odada tekrar gezdirdim. Sade ama bir o kadar tatlış bir yatak aynı şekilde ders masası oturma köşesi ve bunun gibi daha çoğu. Odanın bir tarafında birbirinden arşa kadar uzak olan kapılarla tarafa gidip birini açtım. Banyo ve lavabo vardı, ikinci kapıyı açtığımda da karşıma ilk önce bavullarım sonra da koca bir giyinme odası çıktı. Giyinme odasına girip bavullarımı açıp içinden gecelik gibi kullandığım tuniğimi ve takma şalımı aldım. Her halde ilk günden saçımı açık değilim. Hızla üstümü değiştirip kendimi yatağa attım. Ben ne yaşamıştım sabahtan beri... Mutlu ol la wattpad Karakteri oldun gider ayak. He valla demi İçimdeki biri salak biri de mal olan o sesleri boş verip kendimi uyuya bırakıtım. Ayıp oluyor ama Eylül Aa aaa siz ayıbı bilirmisiniz Kes be seni it herif! De git manyak. Bilmem ne kadar uyudum ama bu güzel tatlı dünyanın 9. Harikası olan uykumu bölen şey yüzümde hissettiğim miniminnik, pofidik ellerdi. Hadi pofidiki anlıyorum da miniminnik ne lan? Sus ben haklıyım! Gözlerimi yavaşça açtığımda karşımda yatağımın üzerinde oturan minik bir erkek çocuğu beklemiyordum. Salak miniminnik ellerin 16 yaşında bir çocuktan çıkmasını beklemiyorsun herhalde. "Meyaba Eyüy abla." dedi tatlı tatlı. Ben ona gülümserken arkadan Leyla hanım çıktı. "Güzelim yemek için uyandıracaktım ama Eymen durmadı illede ablamı görecem dedi. Görsün bakalım ablasını küçük badem!" sonda eymene kızarmış gibi yaptığında eymene ikimizde birbirimize bakıp güldük. Yattığım yerden kalkıp yatakta bağdaş kurdum. Ardından da bana meraklı meraklı bakan miniminnik eymeni kucağıma alıp gıdıklamaya başladım. " Demek beni uykumdan uyandırırsın öylemi eymen paşa." ben hala onu gıdıklarken o kahkahalarla gülüyordu. "Ya abla bir duy!"durup ona baktım. " Anaağğ seninde gözlerin gökyüzü! " " Abla bak benimkilerde gökyüzü! " gülerek anlattıklarına karşı yanağından kocaman öpüp kucağımda onunla birlikte kalktım. Banyoya gidip yüzümü yıkayıp eymenede su fırlattım. " Ablaa!" o kadar güzel abla diyordu kiii. Bir an kucağımda eymen değilde yiğiti gördüm. Ben 5 yaşındayken o daha yeni 3 yaşına basmıştı ve ben o yaşıma rağmen kucağıma onu alıp gezdirir eğlendirir bakardım. Gözlerimi doldu iyiymi! Ne ara büyüdü o namıssız herif. Akşam arayıp bir abla fırçası atayımda unutmasın beni. Sonrasında onu yatağın üstüne bırakıp hızla baş örtümü düzelttim ve küçük bey benim kucağımda olacak şekilde asansöre bindik. Akın'ın anlatımı Eylüle dediklerimiz den sonra annem ve babamın bize kızması bir olmuştu. Şimdiden sevmemiştim kızı zaten zor aile bağımız var sayesinde daha da aramız açılıyor. Hayır anlamıyorum, nasıl ve ne ara yaşadıklarımızı unuttular. Nasıl o kıza(diğer kıza Eylül değil yani) gösterdikleri sevgi yüzünden çektiğimiz acıları hiçe sayıyorlar anlamıyorum ve anlamak da istemiyorum! 5 evladını kaybediyordu az kalsın ya bu kadar kolaymı?! Bir kız için bu kadar kolaymı evladından vazgeçmek... Oturduğum sandalyede iç çekip kalemi yerine bıraktım. O kız yani Eylül geldiğinden beri bir bok yapamaz olmuştum. Acaba aklından nasıl planlar geçiyordu? Tesettürlü olmasını masum olduğunu kanıtlamıyordu çünkü bir zamanlar Belinay da tesettürlüydü ama sadece sözdeydi sırf ailenin dilinden kurtulmak için evde kapanır dışarıda da fulden açılırdı sonrasında annem fark edince kendini zorlamaması gerektiğini isterse açık durabileceğini söyleyince Belinay da kayışlar kopmuştu tabi. Normalinden daha da açık giyinmeye başlamıştı. Biz zaten açıklığa karşı olan bir aile değildik ama açıklığın da bir sınırı vardı sonuçta. Ve 2. Olarak da tesettürlü veya tesettürsüz herhangi biri size yi de davranabilir kötü de davranabilirde yani insanları tesettürlü ve tesettürsüz falan gibi ayırma yapamayız. Kapımın tıklatılmasıyla kafamı o tarafa çevirdim. Miraç kapıyı aralamış bana bakıyordu. "Abi gelebilir miyim?" öyle masum ve çekingendiki Belinaydan tekrar nefret ettiğim. "Gel kardeşim, gel. Sormana gerek yok bile." dediğimde kapıyı kapatıp benim yatağımın üzerine bağdaş kurarak oturdu. "Şey hakkında ne düşünüyorsun..." dönen sandalyeyi ona doğru çevirip vende onun gibi sandalyede bağdaş kurdum. "Ney hakkında paşam?" diye sordum merakla. "Eylül..." ismi duyduğum an içim titredi. Eylül Öztürk İkiz kardeşim olan kız Sahiden biz ikizdik dimi "Bilmiyorum miraç. Gerçek gibi ama değil gibi de, kız tam bir problem!" "Gözlerine bakınca, çok tatlı bakıyor. Minik dudakları ve burnu resem yüzüne göre özene bezene çizilmiş gibi. Sesi insana huzur veren garip bir melodisi var. Hem çok narin, sevecen he de asabi ve hırçın." diyerek derin nefes aldım. Kız resmen şu bir kaç gündür aklımı dolduran en karmaşık problemdi. Masumdu ama suçlu. Temizdi ama kirli. İyiydi ama kötü. Miraç onunla bugün tanışmış olabilir ama ben annemgil karışıklığı söylemeye gittiği günden beri onu araştırıyordum. Eylül Tunç şimdiki adıyla Öztürk 17 yaşında lise son sınıf Neden 1yıl erken başlamıştı ki? Aşağıda bize dediği gibi 2 abisi 1tane de erkek kardeşi vardı. Bütün kardeşler baba ve anneyle anlaşamaz ama akrabalarıyla çok iyi geçinirdi. Heleki dedeleri Eylül'e acayip düşkündü! Biri antebin en büyük aşiretinin ağası diğeri ise İzmirli emekli korgeneral ama şimdinin de ünlü iş adamın göz bebeğiydi. Kuzen olarak da çok bilgi yoktu. İşin en garip kısmı Eylül'ün az önce saydıklarından başka bir bilgisi yoktu. En ayrıntısına kadar sorup soruşturmama rağmen bu kadar bilgi çıkması beni ayrı tedirgin etti. "Ne ara bu kadar gözlemledin?" diye sordu miraç. "Boş ver sen onu sen ne düşünüyorsun kız hakkında?" bizim fikrimiz umurumda bile değildi önemli olan miraç'ın düşünceleriydi. Belinay aramızda en çok miraç' a kötülük yapmıştı. Küçüklüğünden beri onu zorbalar ve dalga geçerdi, bunları tabikide bizim yanımızda yapmıyordu, yapsa onu engelledik ama olmadı. Bu böyle derken miraç zamanla kendini her şeyden herkesten çekmişti. Bunlar yetmemiş gibi okulda da onu ezik gibi gösterip zorbalıyor ve zorbalattırıyordu. Biz bunu fark ettiğimizde ise çok geçti artık ne miraç eskisi gibi olucaktı nede okul hayatı. "Bilemiyorum... Dediğin gibi sesi çok güzel. Oturup iki saat konuşsa hiç sıkılmadan dinlerim, lakin korkuyorum da. Hem zaten bir kardeşi varmış bana ne gerek var ki?" diyip acıyla güldü. Birde bu mesele vardı değil mi kardeş ve abi meselesi. Çok şükür diğer ailede ikiz gibi bir şahız olmadığı için benim rakibim yoktu ama anlaşılan miraç çoktan kıskançlığa başlamıştı. " Birincisi senin gibi kardeş kim istemez, kendine gel küçük kostok. İkincisi de zaten burada bizle yaşayacağını sanmıyorum. Bir kaç güne gider büyük bir ihtimalle, sende o yüzden ona kendini çok kaptırma." Miraç düşünceli bir şekilde kafasını salladı. Biraz daha sohbet ettik ardından da annemin yemeğe çağırmasıyla beraber gülerek yemek odasına ilerledik. Babam tek başına oturup bizi bekliyordu. Bizde yerlerimize geçip oturduk şuana kadar Eymen'in çoktan güle oynaya masaya gelmesi lazımlen şimdi neredeydi? Peki annem neredeydi? " Annem ve Eymen nerede baba? " içimden geçenleri miraç babama sorunca ikimizde merakla ona döndük. "Ablanızı uyandırmaya gittiler." diyince gözlerimi devirdim. Ablaymış peh! Bir kere ben ondan 3dk daha büyüğüm o yüzden kıçını devirip otursun. Annem de gelip oturunca kaşlarım çatıldı. Eymen'i o kızla yanlız bıraktığını söylemesin bana. "Anne Eymen nerede?" dedim şüpheyle. "Ablasıyla şimdi gelirler." dedi gülümseyerek. Ardından asansörün sesi geldi, hızla ayağa kalkıp asansörün kapısının önüne gittim ve açılan kapıyla karşımdaki ikiliye baka kaldım. Eylül üzerinde tavşanlı tuniği ve takma şalıyla çok tatlı gözüküyordu aynı şekilde Eymen'de sanki birlikte alınmış gibi geçen yıl teyzemin hediye aldığı tavşanlı pijamasıyla Eylül'ün kucağına yığılmıştı. Bu görüntü içimde bir şeyleri harekete geçirsede umursamadım, şaşkınlığı kenara atıp hızla Eymen'i kucağından çekip aldım. "Abiiğğ! Bıyak benii ablama gidiycem." Eymen in laflarını umursamayarak eylüle döndüm. "Bir daha kardeşime dokunuyorsun!" dye onu uyardım. Belki ağırdı ama olsun zamanında kırmamak için Belinay'a sustuğumda miraç'a yapılanları görmüşken birde eymene yapılmasına katlanamazdım. Yemek odasına hızla girip eymeni miraç ve kendi arama oturttum bu sayede ne Eymen onun yanına gidebilecekti nede o Eymen'i alabilecekti. Yemek babamın afiyet olsun lafıyla başlamışken sofrayı sessizlik yönetiyordu. "Kızım." babamın sesiyle hepimiz durup ona baktık o ise direkten eylüle bakıyordu. "Buyrun Azat bey?" dedi naif sesiyle. Babam ilk başta bey kelimesi yüzünden yüzü buruşacak gibi olsada son anda toparlayıp gülümsedi. "Sende kimliğini isteyecektim de yarın hazır çok işim yokken gidiyim o işi halledeyim." Gözlerimi yüzüne döndürünce düşünceli bir şekilde yemeğe bakıyordu. Annesi ve babasıyla arası iyi değil diye hatırlıyorum, şimdi ne oldu da o soy isimden vaz geçmek istemiyordu? Bunun altında ne yatıyordu. "Kızım bir sorun mu var?" annemin sesiyle o daldığı yemek tabağından sıçradı. Sonra çok tepki vermek istemeyerek küçük bir tebessüm etti babama. Gülüşü nasıl böyle güzel olabilir anlamıyorum... "Olur Azat bey ama benim de sizden bir kaç isteğim var." gerçek yüzünü bu kadar çabuk mu gösteriyordu? "Ne o para mı isteyeceksin? Ev, araba falan? Ne istiyorsun bakalım." dedim gözlerinin içine bakarken. O an bir şey oldu ve o sabahtan beri hiç bir duyguyu göstermeyen gözlerinde hayal kırıklığı görür gibi oldum. Ama çok sürmeden o kafasını çevirdi bende dediğim şey için bir an pişman oldum. O mavi gözlerde gördüğüm küçük bir kız çocuğu olan bir kadındı. Nasıl bende bilmiyorum ama öyleydi. "Akın! Kendine gel hemen." babamın yüksek sesiyle gözlerim bir anlık eymene kaydı ben ve miraç alışıktık ama Eymen bağırtı çağırdı bilmezdi ki. Ona doğru eyilip gülümsedim. "Paşam hadi sen nursena ablanın yanına git onla beraber odana çıkıp oyun oynayın." ilk başta mırın kırın etsede o da babamın sesinden korkmuş olucak ki sözümü dinleyip nursena'nın yanına gitti. "Ne oldu baba? Doğru değilmi sonuçta Belinay için ne yatlar ne binalar alındı. Bu biricik kızın için ne alıcaksın?" EYLÜL'ÜN ANLATIMI Akın'ın dedikleriyle sinirden gözlerim doldu. Hızla ayağı kalkıp işaret parmağımı tehditkar bir biçimde ona tuttum. "Sen daha ne kadar çirkefleşebilirsin diye merak ediyordum. Ama, ama bu cidden çok fazla! Ben senin beş kuruşuna kalmadım merak etme istiyeceğim tek şey soy ismim değişirse bir süre kimseye haber verilmemesiydi! Ama sen babasının çocuğuna aldığı şeyleri kıskanan bir bencilsin. Bu nasıl bir kıskançlıktır ki hala o kıza alınanları unutamıyorsun? Bu nasıl bir kendini beğenmişliktir ya." Sert ve kararlı sesimle hızla masadan az önce koyduğum kimlik kartımı da alıp hızla odaya çıktım. Ben onların parasına mı kalıcaktım be! Allahım yarabbim ya! Sen bana sabır bunlara da çok azıcık, tek kullanımlık bir akıl nasip eyle yarabbim. Ondan sonra da odamdan çıkmadım. İnadına da mayana da tüküreyim senin! Nuriye sende benim bir mayama tükürme gari! Sus, ben haklıyım. Allah'ım bana sabır nasip et yarabbim! Aminnnn Nuriye defol git! Ben bana davranılana göre davranan insandım mağdem bana böyle davranıyor bende ona öyle karşılık verirdim. Hem senin ikiz ve kardeş neyine ulan! Senin zaten Kunt ve Murat abin var yiğitin var. Ha neyinee? Sabır dileyerek masamın üzerindeki test kitaplarını ve kahvemi alarak odanın küçük balkonuna çıktım. Balkonun içi aslında komple bir yataktan oluşuyordu, sadece yatağın ilerisinde bir kaç raf ve hareket eden masa vardı. Burası tam da benim hayalimdeki balkondu. Murat abi senin ırzına geçmezsem ne olayım emi! Murat abimin yaptığına adım kadar emindim ama kanıtlayamazdım, bu hareketlerine tebessüm edip eşyaları masaya koyup kendinizde masaya bıraktım. Perdenin güneşliği kapalı olduğu için başımın açık olmasını önemsemedim kapımda zaten kilitliydi kimse giremezdi de. Bunun rahatlığıyla elime aldığım test kitabından soruları çözmeye başladım. Sinirli olduğumda sinirimi matematik problemlerinden çıkarmayı sevdiğim için elimde yine ve yine problemler kitabım vardı. ________________________ "Eyyül! Eyyül! Ac kapıyı." Cebelleştiğim soruyu son anda yapıp cevabı işaretleyince derin bir nefes verdim. Ve diğer sayfaya bakmak için çevirirken cevap anahtarına geldiğimi görünce duraksadım. Anasının granit tenceresinin sapı amaa! Sırf sinirim geçsin diye geçen neden bir türlü bitmiyor dediğim problemler soru bankasını bitirmişim! Ağağağağaaaa. Koşunnn ulennn bilgiler gitmeden beni sayısala sokunnn! "Eylül annecim! Orada mısın? Neden kitli bu kapı? Bir şey mi oldu acaba. Azat çabuk gel buraya!" Leyla hanımın sesiyle kendime gelip hızla ayağa kalkıp hazır takma şalımı kafama geçirdim ve kapının kilidini açık hale getirdim. Kapıyı açtığımda endişeli bir şekilde kucağında eymenle bekleyen bir Leyla hanım ve hızla çıkan Azat beyi gördüm. Leyla hanımın kucağındaki Eymen beni görünce annesinin kucağında çırpınıp yere indi ve benim yanıma koştu. "Ablaaa!" Hızla onu kucağıma aldığımda kafasını omzuna koydu ve bana sıkıca sarıldı. Bende ona sıkıca sarılıp boynundan öptüm, huylanmış olacak ki kıkırdadı ve daha sıkı sarıldı. "Ablamm. Efendim canımın içi, söyle bakem?" Diyerek o kucağımdayken kendi etrafımda dikkatlice döndüm. Kesinlikle bu çocuk benim anaç tarafımı ortaya çıkarıyordu. Başka açıklaması olamaz. Koridoru ve büyük ihtimalle bütün evi bizim kahkahalarımız dolaşıyordu. Durunca başım döndü ama çok belli etmemek için sadece gözümü kırpıştırdım. "Ablaaa hadi yemeyee." Lan yemek yememişmiydik biz daha neremize yiyecez. Evet arkadaşlar ben o habiri gırtlak yiyip kilo almayan Wattpad karakteri değilim veya her şeyi her an yiğenlerden, ben sadece bazı yemekleri 7/24 yemeye bayılırım. Mesela yaprak sarması, var mı bundan güzeli yaaa sonra midye çiğ köfte ve kokoreç üçlüsü! Böyle bir aşk dünyada görülemez. Soru soran gözlerle Leyla hanımlara baktım ama onlar şuan sanki başka bir evrende gibiydiler. Eymenle beni izliyor ve hayran hayran bakıyorlardı. Galiba Yavaş yavaş onlara alışmaya başladım (tabi o ikiz bozuntusu ve kardeş bozuntusu hariç) o iki namıssız bana ilk başta öyle davranmasaydılar diye düşündüm bir an acaba ben onları hemen kabul edebilecekmiydim veya onlar beni. Hayır, onca yaşanmışlıktan sonra ben kolayca kabul edemezdim. Ama böylede yapmazdım onlara sıcak yaklaşırdım. "Leyla hanım ne yemeği?" Diye soru sorduğumda Azat bey ve Leyla hanım ikisi de kendine geldi . "Şey...kardeşlerinle daha iyi anlaşman için oturup bir film izleyelim bir şeyler atıştıralım dedik ama istersen tabi." Leyla hanımın gözlerindeki o isteği görünce içimde bir şeyler parladı. Onlara gülümseyip kucağımdaki Eymene döndüm. "Eee bir buz devri, tusubasa falan izleyelim mi Eymen sultan." "Aaaa abla sende mi izliyon onuuu." "İzlemez olurmuyum hiç ama benim favorim trotro. Peki ya sen?" "Ben en çok wotwotları seviyorum ama akın abim tusubasayı çok sever biliyormusun. Neyse hadi gidip wotwotlar ve Trotro izleyelim!" Demek öyle ha akın bey... Senle böyle de olacaktık. Onun bu heyecanına hep beraber gülüp aşağı indik. Hadi Allah sonumuzu hayır etsinnn. Hep beraber gülerek salona girdiğimizde televizyonun önünde video oyunu oynayan ikili ile ağzımdan küçük bir fısıltı çıktı. "Bindik alamete gidiyoz kıyamete..." |
0% |