Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@idlxlluviaxx

 

"Anne ne olur beni bir gün idare et! Gitmek zorundayım. Yoksa sınavdan eksi alacağım." Anneme yalvarırken gözlerimden yaş akıyordu.

 

"İzgim, annem ben seni anlıyorum ama elalem anlamaz canımın içi. Hayır yani yanınızda başka kimsede olmayacakmış. Hem nereden bileyim sana zarar vermeyeceğini?" Diyerek yanağımı seven annemle daha çok gözümden yaş geldi.

 

"Anne çocuk senin çocukluk arkadaşının oğlu. Hem Eymen ne için bana zarar versin ki çocukla aramda muhabbet bile yok. Hemen yapıp gelecez valla bak." Diye konuştum.

 

O gün gelmişti.

 

Eymenle buluşacağımız gün gelmişti. Ve ben annemden izin almaya çalışıyordum.

 

Ailem biraz fazla korumacı olduğu için başıma bir iş gelir diye beni tek dışarıya çıkmama veya arkadaşlarımla dip köşe yerlere gitmeme izin vermezlerdi.

 

Şimdi böyle korumacı aileye kalkıp da ben sınıftan biriyle ödev için bir kafeye gitmem gerek ve buluşacağım kişi bir erkek dediğimde doğal olarak olumsuz yanıt vermişlerdi.

 

 

"Annem lütfen. Siz bana güvenmiyormusunuz?" Diyince annem bana dolu gözlerle baktı.

 

"Annem benim sana olan güvenim var. Lakin bir gün bir denyonun biri kafa bularak sana sataşırsa. Ne yaparsın annem? Bağırsan sana hangi insan adam akıllı yardım eder? Bir gün şu tenin benim tenimin arasında buz tutar diye korkuyorum annem." Diye konuşmasıyla diyecek bir lafım kalmamıştı.

 

O sırada açılıp kapanan kapıyla sıçrayarak arkama döndüm.

 

Gelen kişi Gürkan abimdi.

 

Aklıma gelenlerle gülümseyerek anneme döndüm.

 

"Anne abimde benle gelsin. Başka bir masada sessiz sakince otursun. Olmaz mı?" Bu dediğimle annem düşünceye dalmışken abimin sesi geldi.

 

"Nereye gidiyormuşuz?"

 

"İzginin bir proje ödevi varmış bir erkekle nane kafede bulusalım demiş. Sende onu la gitsen olurmu oğlum? Başına bir iş gelmesin. 13 yaşında, biri sataşırsa kendini ne kadar koruyabilir?" Diye abime bakarken abim bana üzülerek bakmasıyla reddedeceğini anlamıştım.

 

"Üzgünüm abim lakin babam acil çağırdı onun yanına gitmem gerek bu yüzden eve geldim. Üstümü değiştirmek için." Abimi istesem de zorlayamayacağımı anlayınca iç çekerek ayaklandım.

 

"Annem benim gitmem lazım. Telefonumun canlı konumu, sesi falan ful açık. Bir saate dönerim. Sen sadece babama söyleme."

 

"Ben söylemesem ne olacak? illa ki biri görecek. Kızım bura küçük yer hemen baban duyar, bilirsin baban sana düşkün lakin ya sinirli anına denk gelip seni kırarsa?"

 

"Anne bence bırakın kız gitsin. Sırf şu bu bir şey diyecek diye bu kız yıllardır evde. Arkadaşlarıyla bile bir yere adam akıllı çıkmasına izin vermiyorsunuz bari buna verin. Kızın sınavıymış bu." Abim elini omzuma koyarak anneme konuştuğunda ona gülümseyerek yandan sarıldım.

 

Abim tebessüm ederek bana karşılık verirken saçımdan öptü.

 

"Kardeşime kimse laf söyleyemez. Söylerlerse birde çıkıp benim karşımda desinler." Diye konuşurken ister istemez kıkırdadım.

 

"Teşekkürler abi." Diye mırıldandığımda abim saçlarımın uçlarını severken az önce ki gerginliğim uçup gitmişti.

 

"Ne demek cimcime."diye konuşurken kıkırdayarak ondan ayrıldım.

 

"Tamam izin veriyorum. Lakin lütfen bu tekrarlanmasın çünkü bu sefer babanızı ikna edemeyebilirim."

 

Sevinçle annemin yanağından öperken abiminde öperek hızla odaya ilerleyip bir elbise ve baş örtü seçerek hızla hazırlandım.

 

Nane kafe eve iki üç dakikalık uzaklıktaydı ve benim yarım saatim vardı. Hızlı olursam eğer yetişirdim.

 

Şimdi yarım saatte nasıl yetişmezsin demeyin.

 

Yetişilmiyor!

 

Denendi ve onaylandı🥸👍

 

Saat 14.55de tam olarak hazır olarak elimde bez çantamla beraber hızla yürüyerek kafeye ulaştım.

 

Nefes nefese olmasam da normalden hızlı yürümek yanaklarımın kızarmasına neden olmuşken gözlerim etrafı tarıyarak eymeni aradı.

 

En kenarda oturup kahve içen bir adet Eymen görmemle kalbimin içinde koalalar uykusuzluktan tepinmeye başlamalarıyla heyecan basmıştı.

 

Eymen...

 

Annemin çocukluk arkadaşının oğluydu, tabi biz bunu çok sonradan öğrenmiştik.

 

Daha doğrusu ben öğrenmiştim, bir gün annanesine ziyarete gittiğimizde kahve yapmak için girdiğim mutfağın balkonunda test çözüyordu. O zaman anlamıştım onunla aramızdaki bağlantıyı.

 

İlk 5. Sınıfta tanışmıştık ve sadece yarım dönem okuyabildiğimiz için onunla sadece bir kaç ay yüz yüze gelebilmiştik. Sonra kendisi bir buçuk yıl farklı bir okula gidip dönmek zorunda kalmıştı.

Gitmeden önce çok sevecen bir çocukken döndüğünde daha garipti sadece bazı kızlarla konuşurdu ve bunlar genellikle okulda derece yapanlardı.

Ve buna ben değil yakın arkadaşım dahildi.

İleriki hayatımızda bile bir çok kez yüz yüze geleceğimizi anladığım çocuk bırakın benle konuşmayı göz göze bile gelmiyordu. Oysa yakın arkadaşımla konuşuyor soru soruyordu.

 

7.Sınıfın ara tatilinde kar varken en yakın arkadaşım, o, ben ve onun arkadaşı kar topu oynarken o hep arkadaşıma atarken beni görmezlikten geliyordu.

 

Ahh İzgi ahh!

 

Neden tutamıyorsun şu minnacık kalbini?

 

Laf gelince ben evlenmeyecem diyerek benim şu çocuğa çekilme hızım...

 

Kendime gelerek hızla onun yanına yürüdüğümde yaklaştıkça yanaklarıma sıcak bastığını hissediyordum.

 

Aman aman bir yakışıklılığı da yoktu lakin bilemediğim bir çekiciliği vardı. Benim erkek tipimle uyuşmuyordu bile, ben hep siyah saçlı mavi gözlü erkeklerden hoşlanırdım.

 

Birden hayatıma girmiş ve beni altüst etmiş şimdide kalbime taht kurma yolunda ilerliyordu.

 

"Merhaba." Diyerek gülümsedim. Telefonda olan başını kaldırıp bana bakıp hafifçe gülümsedi.

 

"Merhaba İzgi." Karşısına oturarak çantamı kenara koydum ve ona döndüm.

 

Biraz sıkkın görünüyordu, sanki burada zorla tutuluyormuş gibiydi.

 

"Şey... Sen iyimisin? Rahatsız gibi görünüyorsun da." Belkide hasta olduğu için bana o kadar görüldü atmıştı.

 

"Evet biraz rahatsızım da hemen şunu yapıp gidelim." Diyerek telefonunu kenara koyunca fazla uzatmadan projeyi yapmaya başladık.

 

Biz Eymenle ayrı sınıflardaydık. Lakin sınıflarımız kurs sınıflarımız aynıydı ve normal sınıflarımız da birbirine kanka gibiydi.

 

İnkılap hocasının versiği sınav yerine geçecek proje ödevi için ise iki sınıfı birbirine katmıştı.

 

Sonuç olarak ise Eymen ile ben düşmüştümm. Yarım saat sonra projenin yarısını bitirmisken hiç bir şey konuşmamamız beni geriyordu.

"Tarihi severmisin?" Diye konuştum ister istemez.

Eymen kafasını kağıttan kaldırıp bana düz bakışlarla baktı.

"Çok da sevmem ama dinlemi çok seviyorum."

Sorduğum soruya böyle cevap vermesi beni havaya uçacak kadar mutlu ederken beni deli zannetmesin diye gülümsedim.

"Ve bülent hoca çok iyi anlatıyor." Diye konuştuğumda yarım saat içinde ilk kez bana gülümseyerek beni onayladı.

Ve biliyormusunuz biz o dakikadan sonra konuşmaya başladık!

Yani hem ödevi yapıp hemde sohbet ettik. Bir şeyler içtik yedik ve en sonunda 2 saatin sonunda projeyle beraber sohbetimizi de bitirip toparlandık.

Onunla konuşmadan bu kadar etkilenmişken şimdi onunla konuşmuşken nasıl bir etki içinde olduğumu anlayamazsınız. O kadar çok ortak zevklerimiz vardı ki bir ara ikiz çıkacağız diye korkmuştuk.

"Güzel bir gündü, teşekkürler." Diyerek ona gülümseyerek koluma çantamı ve projemizin kopyasını elime aldım.

"Bende çok eğlendim İdil. Şaka gibi geliyor ikinci bir isminin olması." Diye konuşurken güldüm.

"Neden ki? Herkesin olabilir." Diye konuşurken kendiside ayaklanıp çantasını omzuna alarak gözlerini benden kaçırdı.

"Sınıftakiler nasıl bilmiyor peki?" O an yutkunamadım.

Aslında onlarda biliyordu lakin ilk tanışma gününde rahatsız olacağımı ve İzgi ismini kullanmalarını istemiştim. Allah razı olsun hiç biri beni kırmamıştı, İdil ismini sadece en yakınlarım söylerdi. Kalbimde yeri olanlar...

Ve eymenin benim kalbimde bir yeri vardı bu nedenle ona ismimi söylerken hiç çekinmemiştim.

"Aslında biliyorlar lakin ben o zamanlar izgiyi tercih ediyordum. Sonradan İdil'i de kullanınca onlarda alışkanlık kaldığı için İzgi diyorlar."

Anladığını belirtecek bir şekilde kafasını sallayarak bana dönerek gülümsemesi kalbime zehirli bir okun gelmesinden farksızdı.

Gülümsereken kısılan bal gözleri, kumral saçlarının sarıya dönmesi veyahut bembeyaz teninin canlanması bana ve kalbime zarardı, ziyandı.

"İdil? Daldın, iyimisin?"

İyi değilim sana talibim- lan dur bismillah!

İçimden dediğim şeyle kendime söverek ona döndüğümde bana merakla bakarken utanarak hızla kapıya doğru ilerledim.

Aslında ilerlemek değilde uçmak kelimesi daha iyi anlatırdı o halimi.

"O zaman görüşürüz!" Arkamdan gelen eymenin sesiyle durup ona döndüm. Ben kapının önüne gelmiştim ve o hala olduğu yerde durup bana el sallayarak gülüyordu.

Ben şimdi anlıyordum ki bu çocuğun gülüşüne tutulmuşum.

_______________

​​​​​​Birkaç hafta sonra...

"Eee İdil sonra ne oldu! Çatlatma insanı." Tuananın sinirle konusmasıyla heyecanla güldüm.

"Eeesi hala konuşuyoruz! O günden sonra bana bir kez kitaplar hakkında bir soru sormuştu o sorudan sonra konuşmaya başladık." Diye konuştuğumda Tuana koluma vurarak çok sesli olmayacak şekilde çığlık attı.

"Ulan sen büyüdün de sbiriylemi konuşuyon senn! Nerede ben aşka inanmıyorum diyen o kız?" Diyerek gülerken bende güldüm.

Evet bunu demiştim, yaklaşık iki yıl önce 6. Sınıfta demiştim. Ve bunu o gün Eymenle konuşana kadar da sürdürüyordum lakin o gün eymenin bana olan tutkunun değiştigini fark edince bu düşüncem kalbim tarafından red yemişti.

Beynim hala reddediyor orası ayrı bir mevzu...

Aşka inanmıyorum derken asla aşık olamam veyahut kimse bana aşık olmaz manasında dememiştim. Benim demeye çalıştığım şey bu devirde hiç bir ilişkinin adam akıllı olmamasıydı. Ben ilişkilere güvenmiyordum.

"Off salla gitsin işte Tuana. Öyle işte, sen ne yaptın? Senin terliksi hayvanla." Diye konuştuğumda koluma hafifçe vurarak güldü.

"Sevgilime şöyle demeyi kesişen ne hoş olacak İdil hanım!" Şakacıktan vurduğu yeri tutarak kendimi geriye attım.

"Ahh sen nasıl bir şempaze için bana vurursun! Seni hain kostok!" Diye konuşurken dayanamayıp ikimizde gülerken telefonuma bildirim gelmesiyle hızla ayaklandım.

"Sakin ol manyak herif jxjcbfjcnfjx. Senin bu hallerini de mi görecektim ben." Diye gülerken onu dil çıkardım ve telefonu açarak bildirime girdim.

Allah'ım tahmin ettiğim gibi Eymen yazmıştı!

Eymenn: İdil, nasılsınn?

Eymenn:🌝

Siz:iyi Eymn, sen naslsın?

Eymenn: xjjxndjcbfjxjx

Eymenn:sakince yaz, sakin. Arkandan atlılar kovalamıyor ya?

Siz: valla atlılar mı bilmem lakin kalbim kovalıyor... (Gönderilip silindi)

Eymenn:heyy ne sildin?

Eymenn: iki dakika bırakmaya gelmiyorsun sende kızım.

Siz: yanlışlıkla klavyenin garip yerlerine tıkladım garip bir şey cıkınca sildim boş ver jdjcjdjcjdjd

Siz: sen neden yazmıştın?

"Sorduğa soruya bak, yazdığı an götü başı ayrı oynadı şimdi de neden yazdın diye soruyor." Tuananın gelen sesiyle yanımdaki ayıcığı onun suratına atarak sustururken kapanan telefonu tekrardan açtım.

Eymenn:hiçç, canım sıkıldı.

Eymenn: ne ara çevrimdışı oldun la?

Eymenn: İdillll

Siz:ay buradayım

Siz:şapşal bir kuzene sahip olmak benim suçum galiba...

Eymenn: dhhxdjcjjdjxdj

Siz:benimde canım sıkıldı ya.

Eymenn:bir şeyler yapalım mı o zaman?

Eymenn: merak etme bulusmalı falan değil.

O günden sonra neden hızla gittiğimi sorunca bende senden hoşlanıyorum diyemediğim için bahane olarak ailemi söylemiştim. Durumu ucundan anlatınca beni zorladığı için benden özür dilemişti. Hatta o ilk yazdığım zamanlarda bana verdiği sert tepkiler için de özür dilemişti.

Siz: ne yapacağız o zamnnn

Eymenn: sakin ol cjcjbdjchf

Eymenn: aslında bu kısa süreli bir şey olmasın.

Siz: nasıl yani?

Eymenn: şimdi sen bana kitap okumama vesile oldun ya. İkimizde okuduğumuz kitaplardan o gün hoşumuza giden bir cümleyi birbirimize yazıp bunun hakkında konuşalım.

Eymenn: ne dersin?

Siz: oha (görüldü ama hemen silindi)

Siz: ay pardon!

Eymenn: xjxjdjcbdjxjxjd

Eymenn: tamam tamam bir şey olmaz.

Siz: bu zeka size falza gelmiyor mu beyefendi?

Eymenn: valla sınavlar için yetmiyor bile...

Siz:vah garibim...

Siz: ben de arttırayım mı?

Eymenn: arttır bakalım.

Siz: sende bana şarkı dinlemeyi öğrettin. O gün birbirimizin o gün dinlemeyi sevdiği şarkıyı dinleyecek.

Eymenn: bana diyene bak...

Siz:güzel değil mi?

Eymenn: Güzel az kalır mükemmell

Eymenn: o zaman yarından itibaren başlıyoruz?

Siz: başlıyoruz :)

 

 

Loading...
0%