@iesmaozer
|
Dün geceden beri heyecandan ve korku ikileminden uyuyamıyordum. Çünkü her ne kadar işe başladığıma sevinsemde, kendimi tehlikeli bir yerde çalıştırmak zorunda bıraktığım için kızıyordum. Keşkeler ve keşkeler... Bu gün bavulumu hazırlamıştım. Bavulumun içi neredeyse kitaptan oluşuyordu. Sanırım, yani bir tık kitap okumayı seviyordum. Derya hanım bana dün akşam beni almaya gelecek arabanın plakasını atmıştı ve sabah saat onda beni almaya geleceklerini söylemişti. Stresten ellerim terliyordu. Kendime ne kadar korkmuyorum desem de bir o kadar korkuyordum. Yani kendime daha düzgün bir iş bulmak istiyordum fakat üniversite mezunu değildim. Bunları yaşamaya mecburdum. Ayakkabılarımı giyip evime, anılarıma son kez baktım bir buçuk yıl sonra geleceğim bu eve... Acısıyla, tatlısıyla birçok anı geçirmiştim bu evde şimdi buradan ayrılmak insanı üzse de bunu yapmak zorunda olmanın bilinciyle kapıyı kapattım ve anılarıma veda ettim. Ayaklarım her ne kadar gitmemek için dirensede kendimi zorladım. Zorladım, çünkü başka çarem yoktu. Aşağı indiğmde arabanın beni beklediğini gördüm. Arabaya bindiğimde arabanın içinde iki koruma olduğunu düşündüğüm adamlar beni karşıladı. Ne sert ne de yumuşak bir surat ifadeleri vardı. Duygusuz. Evet duygusuz gibilerdi. Ben de tam tersine mantığımla hareket etsem de duygusuz yaşayamıyordum. *** Yol boyunca suratsız korumalar konuşmamıştım ki zaten kendilerinin konuşulacak gibi bir hali yoktu. Bir kere ihtiyaç molası verdik ve yola devam ettik. Uzun bir yolculuk olmuştu benim için Derya hanım, evin uzakta olduğunu söylemişti lakin bu kadar uzun olacağını da tahmin etmemiştim açıkçası. "Geldik." Suratsız korumalardan biri konuşmuştu ilk defa. Acaba hangisi konuştu? Görmedim, görseydim anlardım. Neyse bende suratsız olmaya çalışarak "Tamam." Deyivermiştim ki bu onlara komik gelmiş olacak ki dudaklarını birbirine bastırdılar gülmemek için. Ne yapayım? Anca bu kadar suratsız olabilirdim. Şuan gerim gerim gerilmiştim. Çünkü bu korkunç eve gelmiştim. Kim bilir burada ne dolaplar dönüyordur. Ben burada dolap olmadan işimi düzgünce yapıp bir buçuk yıl sonra gidecektim. Çok azcık çalışacaktım zaten. Bir buçuk yılcık... Nedir ki hemencecik geçer. Kendimi paniğe sokmamak için söylediklerim bile panik olmam için yetiyordu bana. Ve evet, arabadan indim ve sarayın bahçesine adım attım. Buraya ev diyemiyordum çünkü buraya ev demek saygısızlık olurdu. Bildiğin adamlar buraya saray dikmişler. Acaba kaç tl tutmuştur bu sarayı buraya dikmek. Aman neyse ne, bahane ayrıca. Kızım sen buraya çalışmaya geldin başka şeyler düşünmeyeceksin, çalışacaksın ve sonra üniversite hayatına başlayacaksın. Korkmaya, gerilmeye başlamıştım. Korkmayayım diyordum fakat buradaki sayamayacağım kadar korumayı görünce insani olarak daha da korkuyordum. Tam yürümeye başlayacaktım ki büyük bir kalabalığın bize yaklaştığını görünce gayriihtiyari gelen kişilere bakıyordum ki birinin kolumu tutmasıyla irkildim, kimin tuttuğuna bakınca ağzımdan çıkan çığlığa engel olamadım. "Dokunma bana!" Diye kendimi korumadan korumaya çalışmıştım. Ya bana zarar verseydi? Ya bana o gün yaşanılanları yapsaydı. O gün... Yaşanılanlar... İstemsizce hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Korktum ve o an buraya gelmemin aslında bir hata olduğunu anladım. Bana dokunan koruma hiçbir şey anlamamış gibi bakarken, diğer koruma sinirlenmiş gibi gözüküyordu. O an farkına vardım hata yapmamam lazımdı. Ve ben hata yapmıştım. Daha ne olduğunu anlayamadan yanağımda bir sızı hissettim. Sinirlenen koruma bana tokat atmıştı! Korktum. Evet, benim buradan kaçmam lazımdı ama sözleşme! Lanet olası sözleşme... Ama Derya hanım demişti. Şu, bu demişti lafını sevmem ama gerçekten Derya hanım beni çok uyarmıştı. Bana tokat atan korumadan uzaklaşarak istemsiz ellerimi yukarı kaldırdım teslim olurcasına. Ağlayarak "ben birşey yapmadım, o bana dokundu." Bunu tekrarlamaya başladım. Koruma" Kes!" Diye bağırınca daha da ağlamaya başladım. Olamaz o eski ayaklarım geliyordu. Sakinleşmek çalıştım fakat olmadı. "Kızı buraya getir ve sende gel!" Yüksek sesle söylenen korkutucu ses tonu kimden geliyor diye baktığımda, bakmasaydım dedim. Uzun boylu, kumral, kaslı, yüz hatları keskin ve şuan baya korktucu derecede sinirli bakan adamla karşılaştım. Benden beş yaş falan büyüktür anca. Ne büyük ne küçük anca beş yaş. Onun yanında da bir sürü koruma vardı. Jeton şimdi düştü bu Kutay KANSOY'DU. Bu o adamdı... Ne demişti demin? Kızı buraya getir ve sende gel! Adam bizi çağırmıştı. Eyvah, ilk günde olay çıkarmış oldum! Adam çok sinirli baktığı için istemsiz geriliyordum. Arkamdan korumanın "Yürü!" Sesini duyduğumda korkarak yürümeye başladım. Ellerim titriyordu ama soğuktan değil tamamen korkudan. Kutay Kansoy'un karşısına geldiğimizde yanımda ki koruma başını aşağı eğmişti. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Karşımdaki adama baktığımda çok sinirli olduğunu seğiren çene kadından anladım. "Demin kıza ne yaptın sen!" Yüksek sesle söylediği cümleden sonra adamın korkması gerekirken ben yerimden geriye doğru bir kaç adım attım. Kutay bey'in bana bakmasına sebep olduğum için kendime kızdım. Beni baştan aşağı süzdü ve bu hareketi beni korkuttuğu için elimle vücudumu kapattım. Bana bakmaya başladı lakin sinirli bir şekilde bakmıyordu. Bana bakmaya devam ederek konuştu "Demin yaptığını birde bana yapsana." Dedi sakın ve tehditkar bir ses tonuyla. Merakla korumaya baktım. Çünkü böyle birşey yapacağını sanmıyordum ki zaten o da beni şaşırtmadı. "Alın bunu siyah alandaki depoya götürün!" Diye verdiği emri kimin için dediğini anlamaya çalıştım. Galiba salaktım. Neyse ki bana dememişti. "Anlaşılan yeni geldin buraya." Kutay bey'in bana dedikleriyle donup kaldım. Benle konuştu, bana birşey mi yapacaktı acaba. "Anlaşılan fazla korkağız?" Dediği cümle çok doğruydu. Fazlasıyla korkaktım. "Burada çalışmak için çok korkulusun." Dediği cümleden sonra beni kovacağını düşündüğüm için korkuyla gözlerimi açmıştım. Bana bakışları yumuşaktı fakat sesi çok sert ve netti. Korkuyordum ve bunu anlaması daha korkması sağlıyordu. "Bu gün o işi halletmeyeceğiz siz siyah alandaki depoda olanlarla ilgilenin." Bana bakarak dediği cümleden hiçbir şey anlamamıştım. Ee ben ne yapacaktım şimdi? "Sen benle geliyorsun." What dedin gülüm?
OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN! INSTAGRAM: @iesmaozer
|
0% |